{"title":"İngilizce The Problem of Giving Zakat in the Hanafi Sect and the Effect of Ibn al-Humâm's Choice on Later Literature","authors":"Abdurrahman Bulut","doi":"10.56720/mevzu.1281461","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Fıkıh ilmi amel bakımından hak ve yükümlülükleri konu edinen bir ilim dalıdır. Kişilerin dinî yükümlülüklerinin başında ibadetler yer alır. Mükellef kişinin sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmesi, ibadetlerin eda şartlarına riayet ederek ifası ile mümkündür. Bazı ibadetler belli vakitlerle kayıtlı olarak diğer bazı ibadetler ise bir vakitle kayıtlı olmaksızın mutlak emir ile sabit kılınmıştır. Bu tür mutlak emir ile sabit olan ibadetler arasında sayılan zekât ibadetinin gerekli şartları taşıyan bir kişi tarafından derhal mi eda edilmesi gerektiği (fevr) yoksa daha sonra eda etme niyeti taşımakla birlikte tehir etme imkânının olup olmadığı (terâhi) fıkıh âlimleri arasında tartışılmıştır. Zekâtın eda zamanı problemi, usûldeki mutlak emrin zaman bakımından delaleti konusu ile belli ölçüde irtibatlı olmakla birlikte hâricî bazı karineler de dikkate alındığı için müstakil bir mesele olarak ele alınmak durumundadır. Zekâtın eda zamanı meselesinde, Hanefî fıkıh literatüründe ilk dönemlerden itibaren mezhep imamlarının benimsediği görüşlere dair farklı rivayetler nakledilmiştir. Bunun bir sonucu olarak Hanefî fakihleri mezhep içi tercih hususunda farklı görüşler benimsemiştir. Bu durum, Hanefî mezhebine bu meselede belirli bir görüşü nispet etmeyi zorlaştırmış ve çağdaş dönemdeki ilgili çalışmalarda Hanefî mezhebine farklı görüşlerin nispet edilmesine sebep olmuştur. Bu makalede, Hanefî mezhebi tarihinde farklı rivayetlerin nakledilmesi, görüş ihtilafları ve mezhep içi tercih bağlamında usûl ve fürû eserleri arasında mukayeseli ve kronolojik bir okuma yapılarak zekâtın eda zamanı meselesinin izi sürülmeye çalışılmıştır. Fürû ve usûl alanında temsil kabiliyeti bulunan temel eserler itibariyle Hanefî fıkıh literatürüne dair yapılan okuma neticesinde bu meseleye dair erken dönemdeki hâkim görüş ile geç dönemdeki hâkim görüşün farklı olduğu tespit edilmiştir. Görebildiğimiz kadarıyla çağdaş dönemdeki ilgili çalışmalarda bu hususa temas edilmemektedir. İbnü’l-Hümâm’ın Fethu’l-kadîr isimli el-Hidâye şerhindeki şahsi kanaatini ifade ettiği açıklamalarının, mezhep içi tercihe dair tarihsel süreçteki değişikliğin bir kırılma noktası olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu görülmüştür. Nitekim İbnü’l-Hümâm’ın bu meseledeki tercihi, erken dönemdeki hâkim görüş ile paralel olan el-Hidâye müellifinin tercihinden farklıdır.","PeriodicalId":211720,"journal":{"name":"Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"12 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-05-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.56720/mevzu.1281461","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Fıkıh ilmi amel bakımından hak ve yükümlülükleri konu edinen bir ilim dalıdır. Kişilerin dinî yükümlülüklerinin başında ibadetler yer alır. Mükellef kişinin sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmesi, ibadetlerin eda şartlarına riayet ederek ifası ile mümkündür. Bazı ibadetler belli vakitlerle kayıtlı olarak diğer bazı ibadetler ise bir vakitle kayıtlı olmaksızın mutlak emir ile sabit kılınmıştır. Bu tür mutlak emir ile sabit olan ibadetler arasında sayılan zekât ibadetinin gerekli şartları taşıyan bir kişi tarafından derhal mi eda edilmesi gerektiği (fevr) yoksa daha sonra eda etme niyeti taşımakla birlikte tehir etme imkânının olup olmadığı (terâhi) fıkıh âlimleri arasında tartışılmıştır. Zekâtın eda zamanı problemi, usûldeki mutlak emrin zaman bakımından delaleti konusu ile belli ölçüde irtibatlı olmakla birlikte hâricî bazı karineler de dikkate alındığı için müstakil bir mesele olarak ele alınmak durumundadır. Zekâtın eda zamanı meselesinde, Hanefî fıkıh literatüründe ilk dönemlerden itibaren mezhep imamlarının benimsediği görüşlere dair farklı rivayetler nakledilmiştir. Bunun bir sonucu olarak Hanefî fakihleri mezhep içi tercih hususunda farklı görüşler benimsemiştir. Bu durum, Hanefî mezhebine bu meselede belirli bir görüşü nispet etmeyi zorlaştırmış ve çağdaş dönemdeki ilgili çalışmalarda Hanefî mezhebine farklı görüşlerin nispet edilmesine sebep olmuştur. Bu makalede, Hanefî mezhebi tarihinde farklı rivayetlerin nakledilmesi, görüş ihtilafları ve mezhep içi tercih bağlamında usûl ve fürû eserleri arasında mukayeseli ve kronolojik bir okuma yapılarak zekâtın eda zamanı meselesinin izi sürülmeye çalışılmıştır. Fürû ve usûl alanında temsil kabiliyeti bulunan temel eserler itibariyle Hanefî fıkıh literatürüne dair yapılan okuma neticesinde bu meseleye dair erken dönemdeki hâkim görüş ile geç dönemdeki hâkim görüşün farklı olduğu tespit edilmiştir. Görebildiğimiz kadarıyla çağdaş dönemdeki ilgili çalışmalarda bu hususa temas edilmemektedir. İbnü’l-Hümâm’ın Fethu’l-kadîr isimli el-Hidâye şerhindeki şahsi kanaatini ifade ettiği açıklamalarının, mezhep içi tercihe dair tarihsel süreçteki değişikliğin bir kırılma noktası olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu görülmüştür. Nitekim İbnü’l-Hümâm’ın bu meseledeki tercihi, erken dönemdeki hâkim görüş ile paralel olan el-Hidâye müellifinin tercihinden farklıdır.