{"title":"我要加入联邦调查局。","authors":"Ayşe Sezer","doi":"10.12981/mahder.1191452","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Ebulgâzi Bahadır Han, 1603-1663 yılları arasında, Türkistan hanlıklarının çalkantılı dönemlerinde yaşamış, Çingiz soyundan gelerek yirmi bir yıl Hive hanlığı yapmış bir Türk hükümdarıdır. Ebulgâzi Bahadır Han’ın bizim için asıl önemi, Türklerdeki Oğuznamecilik geleneği adı altında iki önemli şecerenameyi/Oğuzname’yi kaleme almasıdır. Bunlardan ilki olan Şecere-i Terâkime 1660’ta kaleme alınmış; Şecere-i Türk ise 1663 yılında Ebulgâzi’nin ölümü üzerine yarım kalmış ve oğlu tarafından tamamlanmıştır. Şecere-i Terâkime’nin kaynağını büyük oranda Reşidüddin’in Câmiü’t Tevârih’indeki Farsça Oğuzname ile Türkmenler arasından toplanan yirmi kadar rivayet oluşturmaktadır. Bu toplanan rivayetler tarihe ve folklora kaynaklık etmekle beraber, soyun/genin psikolojik boyutta yorumlanmasına da olanak sağlar. Psikosoybilim, Anne Ancelin Schützenberger’in uzun ve titiz çalışmaları sonucunda oluşturulan; olumlu ya da olumsuz psikolojik meselelerin kaynağını kendi hayatında bulamayan bireylerin geçmişini araştıran; kuşaklar boyunca tekrar eden travmaların gün yüzüne çıkarılmasını sağlayan klinik bir yöntemdir. Aynı zamanda bu yöntem, ruhsal mirasımızı anlamamıza ve kuşaklararası bağlantıları içine alan zengin şecere bilgilerini algılamamıza, kendi içinde oluşturduğu tekniklerle yardım etmektedir. Bu çalışmada, zengin bir şecerecilik geleneği oluşturan Türklerin, bu şecereleri/Oğuznameleri ne maksatla kaleme aldıkları, ardından da bu şecerelerdeki birçok unsurun ne anlama geldiği psikolojik bağlamda incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada, Türk toplumundaki Oğuznamecilik geleneği ve şecere kültürünün, Şecere-i Terâkime adlı eser baz alınarak psikosoybilimsel yöntem bağlamında yorumlanması amaçlanmıştır. Şecere-i Terâkime’de, eserin yazılış amacı ve soyun teker teker açıklanmasının, tarihin psikolojik biçimde yorumlanmasına olanak sağladığı görülmüştür. Şecere-i Terâkime’nin iyi ya da kötü birçok olayın tekrar gözden geçirilmesi ve kişiler arasındaki bağların bulunması açısından fazlasıyla yoruma açık olduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":33784,"journal":{"name":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"ŞECERE-İ TERÂKİME’YE PSİKOSOYBİLİM BAĞLAMINDA BİR YAKLAŞIM\",\"authors\":\"Ayşe Sezer\",\"doi\":\"10.12981/mahder.1191452\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Ebulgâzi Bahadır Han, 1603-1663 yılları arasında, Türkistan hanlıklarının çalkantılı dönemlerinde yaşamış, Çingiz soyundan gelerek yirmi bir yıl Hive hanlığı yapmış bir Türk hükümdarıdır. Ebulgâzi Bahadır Han’ın bizim için asıl önemi, Türklerdeki Oğuznamecilik geleneği adı altında iki önemli şecerenameyi/Oğuzname’yi kaleme almasıdır. Bunlardan ilki olan Şecere-i Terâkime 1660’ta kaleme alınmış; Şecere-i Türk ise 1663 yılında Ebulgâzi’nin ölümü üzerine yarım kalmış ve oğlu tarafından tamamlanmıştır. Şecere-i Terâkime’nin kaynağını büyük oranda Reşidüddin’in Câmiü’t Tevârih’indeki Farsça Oğuzname ile Türkmenler arasından toplanan yirmi kadar rivayet oluşturmaktadır. Bu toplanan rivayetler tarihe ve folklora kaynaklık etmekle beraber, soyun/genin psikolojik boyutta yorumlanmasına da olanak sağlar. Psikosoybilim, Anne Ancelin Schützenberger’in uzun ve titiz çalışmaları sonucunda oluşturulan; olumlu ya da olumsuz psikolojik meselelerin kaynağını kendi hayatında bulamayan bireylerin geçmişini araştıran; kuşaklar boyunca tekrar eden travmaların gün yüzüne çıkarılmasını sağlayan klinik bir yöntemdir. Aynı zamanda bu yöntem, ruhsal mirasımızı anlamamıza ve kuşaklararası bağlantıları içine alan zengin şecere bilgilerini algılamamıza, kendi içinde oluşturduğu tekniklerle yardım etmektedir. Bu çalışmada, zengin bir şecerecilik geleneği oluşturan Türklerin, bu şecereleri/Oğuznameleri ne maksatla kaleme aldıkları, ardından da bu şecerelerdeki birçok unsurun ne anlama geldiği psikolojik bağlamda incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada, Türk toplumundaki Oğuznamecilik geleneği ve şecere kültürünün, Şecere-i Terâkime adlı eser baz alınarak psikosoybilimsel yöntem bağlamında yorumlanması amaçlanmıştır. Şecere-i Terâkime’de, eserin yazılış amacı ve soyun teker teker açıklanmasının, tarihin psikolojik biçimde yorumlanmasına olanak sağladığı görülmüştür. Şecere-i Terâkime’nin iyi ya da kötü birçok olayın tekrar gözden geçirilmesi ve kişiler arasındaki bağların bulunması açısından fazlasıyla yoruma açık olduğu tespit edilmiştir.\",\"PeriodicalId\":33784,\"journal\":{\"name\":\"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi\",\"volume\":\" \",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2022-12-01\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.12981/mahder.1191452\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Motif Akademi Halkbilimi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.12981/mahder.1191452","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
摘要
1603年至1663年间,Ebulgazi Bahar Han是一位土耳其统治者,他在土耳其的屠宰场生活了20年,是中国人的后裔。Ebulgâzi Bahar Han是我们以乌克兰传统的名义保留两首重要歌曲的最重要的事情。第一部是1660年的舍利译本;1663年,土耳其去世,由他的儿子完成。Shere-i Terakim的来源是波斯奥兹南和土库曼人在科特迪瓦的二十次对抗中的很大一部分。这些机会与历史和民间传说相结合,也可以用大豆/基因的心理维度来解释。我认为,安切琳·施策伯格母亲漫长而彻底的工作可能已经完成;探索积极或消极心理问题的历史,这是一种导致白天反复发生创伤的临床方法。Aynızamanda bu yöntem,ruhsal mirası。在这项研究中,创造了丰富诗歌传统的土耳其人试图调查这些城市与儿童之间的心理关系。在工作中,乌克兰传统和土耳其诗歌文化旨在翻译基于Schere-i翻译作品的心身方法。在塞拉利昂,人们已经看到,小说写作和重复的目的是从心理上解读历史。人们已经发现,这座城市里有好的或坏的事件,人们对人与人之间存在联系有更多的评论。
ŞECERE-İ TERÂKİME’YE PSİKOSOYBİLİM BAĞLAMINDA BİR YAKLAŞIM
Ebulgâzi Bahadır Han, 1603-1663 yılları arasında, Türkistan hanlıklarının çalkantılı dönemlerinde yaşamış, Çingiz soyundan gelerek yirmi bir yıl Hive hanlığı yapmış bir Türk hükümdarıdır. Ebulgâzi Bahadır Han’ın bizim için asıl önemi, Türklerdeki Oğuznamecilik geleneği adı altında iki önemli şecerenameyi/Oğuzname’yi kaleme almasıdır. Bunlardan ilki olan Şecere-i Terâkime 1660’ta kaleme alınmış; Şecere-i Türk ise 1663 yılında Ebulgâzi’nin ölümü üzerine yarım kalmış ve oğlu tarafından tamamlanmıştır. Şecere-i Terâkime’nin kaynağını büyük oranda Reşidüddin’in Câmiü’t Tevârih’indeki Farsça Oğuzname ile Türkmenler arasından toplanan yirmi kadar rivayet oluşturmaktadır. Bu toplanan rivayetler tarihe ve folklora kaynaklık etmekle beraber, soyun/genin psikolojik boyutta yorumlanmasına da olanak sağlar. Psikosoybilim, Anne Ancelin Schützenberger’in uzun ve titiz çalışmaları sonucunda oluşturulan; olumlu ya da olumsuz psikolojik meselelerin kaynağını kendi hayatında bulamayan bireylerin geçmişini araştıran; kuşaklar boyunca tekrar eden travmaların gün yüzüne çıkarılmasını sağlayan klinik bir yöntemdir. Aynı zamanda bu yöntem, ruhsal mirasımızı anlamamıza ve kuşaklararası bağlantıları içine alan zengin şecere bilgilerini algılamamıza, kendi içinde oluşturduğu tekniklerle yardım etmektedir. Bu çalışmada, zengin bir şecerecilik geleneği oluşturan Türklerin, bu şecereleri/Oğuznameleri ne maksatla kaleme aldıkları, ardından da bu şecerelerdeki birçok unsurun ne anlama geldiği psikolojik bağlamda incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada, Türk toplumundaki Oğuznamecilik geleneği ve şecere kültürünün, Şecere-i Terâkime adlı eser baz alınarak psikosoybilimsel yöntem bağlamında yorumlanması amaçlanmıştır. Şecere-i Terâkime’de, eserin yazılış amacı ve soyun teker teker açıklanmasının, tarihin psikolojik biçimde yorumlanmasına olanak sağladığı görülmüştür. Şecere-i Terâkime’nin iyi ya da kötü birçok olayın tekrar gözden geçirilmesi ve kişiler arasındaki bağların bulunması açısından fazlasıyla yoruma açık olduğu tespit edilmiştir.