Pelvik Organ Prolapsusunda Semptomlar ile Kliniğe Başvuru Süreleri Arasındaki İlişki

Abstract

Pelvik organ prolapsusu kadin hayatinin ilerleyen yaslarinda cok siklikla gorulen parite, ilerleyen yas ve obezitenin temel risk faktorleri oldugu bir anatomik rahatsizliktir. Her ne kadar yasam kalitesini bozsa da bircok pelvik organ prolapsuslu hasta aslinda doktora gelmemekte veya cok gec doktora basvurmaktadir. Bu calismanin amaci pelvik organ prolapsuslu hastalarin hangi asamada doktora basvurdugu, semptomlarin baslangici ile doktora basvuru arasinda ne kadar surenin gectigini ve asil hangi nedenin doktora basvuru sebebi oldugunu saptamaktir. Bu prospektif arastirmada pelvik organ prolapsusu sikâyeti ile urojinekoloji poliklinigimize gelen hastalarin Pelvic Organ Prolapse Quantification System (POP-Q) pelvik muayenesi yapilarak, hastalarin ana basvuru nedeni ve hastalarin semptomatik oldugu andan itibaren doktora gelene kadar gecen sure arastirilmistir. Calisma kapsaminda 1473 hasta urojinekoloji poliklinigimize 01.01.2018 – 31.05.2019 tarihleri arasinda pelvik organ prolapsusu nedeni ile basvurmustur. Hastalarin %11,4’u semptomatik olur olmaz doktora basvurdugu halde, %42,7’si 1-3 yil sonra doktora basvurmustur. Basvuru esnasinda siklikla anterior veya apikal kompartman prolapsusu gorulmesine ragmen, doktora basvuru suresi uzadikca komplet uterin prolapsus gelisme ihtimali belirgin derecede artiyordu. Pelvik organ prolapsusu nedeni ile tarafimiza basvuran hastalarin ana basvuru sebebi yasam kalitesinde bozulmaydi. Pelvik taban defektleri kadinlarda ilerleyen yasla birlikte cok sik gorulmesine ragmen hastalarin sadece %10 kadari semptomatik oldugu anda doktora basvurmaktadir. Geriye kalan tum hastalar cesitli nedenlerle doktora basvuru geciktirmekte ve bu sorunu kendi baslarina cozmeye kalkismaktadirlar. Tum toplumda pelvik organ prolapsusu ve pelvik taban ile ilgili olarak daha fazla farkindalik olusturmaya gerek vardir.