{"title":"Ahmedî’ye İsnad Edilen Yusuf ile Züleyhâ Mesnevisi","authors":"Y. Yildirim","doi":"10.20486/imad.1248972","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"XIV. Asır şairi Ahmedî (815/1412-13) kaleme aldığı çoğu manzum eserlerle Anadolu sahası Türk şiirinin kurucu şairlerinden kabul edilmektedir. Kendisinden sonra yetişen birçok Türk şairinin onun şiirlerine nazireler söyleyerek kendilerini yetiştirdikleri önemli bir şairdir. Ancak hayatı hakkında bilinenler çoklukla yetersiz ve eksik bilgilerden ibarettir. Yazdığı eserleri için de aynı durum öz konusu olup kaynaklarda verilen bilgiler tutarsız ve çelişkilidir. Bu yüzden Ahmedî’nin kaç eser kaleme aldığı kesin olarak bilinmemektedir. Divan’ı ile İskendername’si en iyi bilinen eserleridir. Kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunmaktadır. Bunlar dışında kaynaklarda hakkında bilgi verilen eserlerinin çoğu sorunludur ve zamanla unutulmuştur. Tervîh’ul-ervâh adlı eseri Latîfî’nin verdiği yanlış bilgiden dolayı uzun süre Kânûn-i Şifâ’nın tercümesi olarak bilinmiştir. İsimleri dışında bilinmeyen Cemşîd ü Hurşîd, Mi’yârü’l-edeb, Mirkâtü’l-edeb, Mîzânü’l-edeb adlı eserlerin nüshalarına ise ancak son zamanlarda ulaşılabilmiştir. Kaynaklarda Ahmedî’ye isnad edilen eserlerden biri de Yûsuf u Züleyhâ adlı bir mesnevidir. Bu iddiayı ileri süren ilk tezkireci Latîfî’dir. Bugüne kadar bu mesnevinin herhangi bir nüshasına ulaşılamamıştır. Bu makalede Ahmedî’ye isnad edilen Yûsuf u Züleyhâ mesnevisi hakkında bir değerlendirme yapılacak ve eserle ilgili tarihi kaynaklardan hareket edilerek eserin Ahmedî’ye aidiyeti meselesi tartışılacaktır.","PeriodicalId":177047,"journal":{"name":"İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi","volume":"33 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.20486/imad.1248972","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
XIV. Asır şairi Ahmedî (815/1412-13) kaleme aldığı çoğu manzum eserlerle Anadolu sahası Türk şiirinin kurucu şairlerinden kabul edilmektedir. Kendisinden sonra yetişen birçok Türk şairinin onun şiirlerine nazireler söyleyerek kendilerini yetiştirdikleri önemli bir şairdir. Ancak hayatı hakkında bilinenler çoklukla yetersiz ve eksik bilgilerden ibarettir. Yazdığı eserleri için de aynı durum öz konusu olup kaynaklarda verilen bilgiler tutarsız ve çelişkilidir. Bu yüzden Ahmedî’nin kaç eser kaleme aldığı kesin olarak bilinmemektedir. Divan’ı ile İskendername’si en iyi bilinen eserleridir. Kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunmaktadır. Bunlar dışında kaynaklarda hakkında bilgi verilen eserlerinin çoğu sorunludur ve zamanla unutulmuştur. Tervîh’ul-ervâh adlı eseri Latîfî’nin verdiği yanlış bilgiden dolayı uzun süre Kânûn-i Şifâ’nın tercümesi olarak bilinmiştir. İsimleri dışında bilinmeyen Cemşîd ü Hurşîd, Mi’yârü’l-edeb, Mirkâtü’l-edeb, Mîzânü’l-edeb adlı eserlerin nüshalarına ise ancak son zamanlarda ulaşılabilmiştir. Kaynaklarda Ahmedî’ye isnad edilen eserlerden biri de Yûsuf u Züleyhâ adlı bir mesnevidir. Bu iddiayı ileri süren ilk tezkireci Latîfî’dir. Bugüne kadar bu mesnevinin herhangi bir nüshasına ulaşılamamıştır. Bu makalede Ahmedî’ye isnad edilen Yûsuf u Züleyhâ mesnevisi hakkında bir değerlendirme yapılacak ve eserle ilgili tarihi kaynaklardan hareket edilerek eserin Ahmedî’ye aidiyeti meselesi tartışılacaktır.