{"title":"İbn Sīnā ve Aristoteles’te Nefsin Akıbeti Aḥvālu’n-Nefs ve De Anima Bağlamında Bir Mukayese","authors":"Eyüp Şahi̇n","doi":"10.58634/felsefedunyasi.1258994","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Bu makale, beden-ruhu, madde-form gibi kabul edip, bedenin ölümüyle ruhun da ortadan kalktığını savunan Aristoteles ile madde-form anlayışını kabul ettiği halde, beden-ruh ayrımını esas alıp, bedeni ölümlü, ruhu ise ölümsüz kabul eden İbn Sīnā’nın anlayışlarını; ruhun akıbeti bağlamında incelemeyi amaç edinmektedir. Bu bağlamda makalede metodolojik olarak öncelikle İbn Sīnā’yı ele alan ve ilgili noktalarda Aristoteles’le bağlantılarını; paralel/ayrımlar üzerinden inceleyen bir mukayeseye yer verilmektedir. Mukayesenin bu iki metin özelinde yapılmasının elbette bazı sebepleri vardır. Bilindiği gibi İbn Sīnā, nefs meselesini sadece Aḥvālu’n-Nefs’te değil, en-Necāt gibi hemen hemen aynı beyanları içeren diğer bazı eserlerde de ele alır. Fakat bu metin, Aristoteles metniyle konuların ele alınışı, sıralaması ve metodolojik bazı hususlar açısından büyük paralellikler gösterir. Bu durum, her iki metni esas alan bir araştırmacıya, ikinci metnin, ilkinin bir şerhi olmadığı bilindiği halde, buna dair oluşacak bir kanaati destekleyen veriler de sunar. Bununla birlikte her iki metin bazı fikirler açısından da belirgin farklılıklar gösterir. Nefsin akıbetine dair mesele de bunlardan biridir. İbn Sīnā’nın nefs meselesinde, pek çok konuda ortak hususiyetler gösterse de en belirgin olarak Aristocu gelenekten ayrıştığı noktalardan birisi de nefsin akıbetine dair düşüncesidir. Bu yazıda İbn Sīnā’nın nefsin akıbetine dair düşüncesi; bu konuda öne sürülen görüşleri dikkate alan/onları yadsımayan bir şekilde nasıl geliştirdiği ve ne tür bir sonuca ulaştırdığı, ayrıca bunu yaparken hangi yöntemlere başvurduğu, Aristoteles’ten ayrıştığı noktalara da temas edilerek ele alınmaktadır. Bu makalede ulaşılan sonuca göre İbn Sīnā, Aristoteles’in nefsin bedenle olan ilişkisi ile ilk yetkinlik/ilk bilfiillik olması konusunda aynı şekilde düşünmüş, nefsin tanımı konusunda De Anima’da yer alan “bilkuvve canlılığa sahip doğal cismin ilk yetkinliği” tanımına iştirak etse de “belirli nitelikteki bedenin formu” tanımına iştirak etmemiştir. Aynı şekilde, nefse sûret denilebileceğini düşünse de onun bedenin formu olduğunu da kabul etmemektedir. Böylece İbn Sīnā, nefs-beden ilişkisi ve buna bağlı olarak nefsin bir bedenle yetkinleşmesi sonrasında bedenin ölümü ile karşı karşıya kaldığı durumun izahı, yani akıbeti konusunda Aristoteles’ten ayrışmaktadır. İbn Sīnā’nın buradaki yaklaşımı, nefsin ferdi beḳāsını korumaya yönelik olup, tenāsuḫ görüşüne de kapalıdır.","PeriodicalId":154648,"journal":{"name":"Felsefe Dünyası","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-05-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Felsefe Dünyası","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.58634/felsefedunyasi.1258994","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Bu makale, beden-ruhu, madde-form gibi kabul edip, bedenin ölümüyle ruhun da ortadan kalktığını savunan Aristoteles ile madde-form anlayışını kabul ettiği halde, beden-ruh ayrımını esas alıp, bedeni ölümlü, ruhu ise ölümsüz kabul eden İbn Sīnā’nın anlayışlarını; ruhun akıbeti bağlamında incelemeyi amaç edinmektedir. Bu bağlamda makalede metodolojik olarak öncelikle İbn Sīnā’yı ele alan ve ilgili noktalarda Aristoteles’le bağlantılarını; paralel/ayrımlar üzerinden inceleyen bir mukayeseye yer verilmektedir. Mukayesenin bu iki metin özelinde yapılmasının elbette bazı sebepleri vardır. Bilindiği gibi İbn Sīnā, nefs meselesini sadece Aḥvālu’n-Nefs’te değil, en-Necāt gibi hemen hemen aynı beyanları içeren diğer bazı eserlerde de ele alır. Fakat bu metin, Aristoteles metniyle konuların ele alınışı, sıralaması ve metodolojik bazı hususlar açısından büyük paralellikler gösterir. Bu durum, her iki metni esas alan bir araştırmacıya, ikinci metnin, ilkinin bir şerhi olmadığı bilindiği halde, buna dair oluşacak bir kanaati destekleyen veriler de sunar. Bununla birlikte her iki metin bazı fikirler açısından da belirgin farklılıklar gösterir. Nefsin akıbetine dair mesele de bunlardan biridir. İbn Sīnā’nın nefs meselesinde, pek çok konuda ortak hususiyetler gösterse de en belirgin olarak Aristocu gelenekten ayrıştığı noktalardan birisi de nefsin akıbetine dair düşüncesidir. Bu yazıda İbn Sīnā’nın nefsin akıbetine dair düşüncesi; bu konuda öne sürülen görüşleri dikkate alan/onları yadsımayan bir şekilde nasıl geliştirdiği ve ne tür bir sonuca ulaştırdığı, ayrıca bunu yaparken hangi yöntemlere başvurduğu, Aristoteles’ten ayrıştığı noktalara da temas edilerek ele alınmaktadır. Bu makalede ulaşılan sonuca göre İbn Sīnā, Aristoteles’in nefsin bedenle olan ilişkisi ile ilk yetkinlik/ilk bilfiillik olması konusunda aynı şekilde düşünmüş, nefsin tanımı konusunda De Anima’da yer alan “bilkuvve canlılığa sahip doğal cismin ilk yetkinliği” tanımına iştirak etse de “belirli nitelikteki bedenin formu” tanımına iştirak etmemiştir. Aynı şekilde, nefse sûret denilebileceğini düşünse de onun bedenin formu olduğunu da kabul etmemektedir. Böylece İbn Sīnā, nefs-beden ilişkisi ve buna bağlı olarak nefsin bir bedenle yetkinleşmesi sonrasında bedenin ölümü ile karşı karşıya kaldığı durumun izahı, yani akıbeti konusunda Aristoteles’ten ayrışmaktadır. İbn Sīnā’nın buradaki yaklaşımı, nefsin ferdi beḳāsını korumaya yönelik olup, tenāsuḫ görüşüne de kapalıdır.