Kur’ân’ın Yaygın Tanımı Açısından Şâz Kıraatin Değeri

Mehmet Maşuk Acar
{"title":"Kur’ân’ın Yaygın Tanımı Açısından Şâz Kıraatin Değeri","authors":"Mehmet Maşuk Acar","doi":"10.51605/mesned.1201963","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Şâz kıraatler tarih boyunca birçok farklı biçimde tanımlanmıştır. Bu kıraatler hakkında yapılan tanımlardan biri de Kur’ân’ın yaygın tanımı çerçevesinde geliştirilmiştir. Daha çok usulcüler tarafından dillendirilen “Kur’ân, yedi harf üzere, mushafın iki kapağı arasında, mütevâtir olarak gelmiştir.” şeklindeki yaygın tanıma göre, bu vasıfları taşımayan kıraatler şâzdır. Böylece söz konusu âlimler Kur’ân’ın tanımı üzerinden şâz kıraatlerin mahiyetini anlamlandırdıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca söz konusu usulcüler tarafından Kur’ân’a yönelik birçok tanımın yapıldığını, birbiriyle örtüşen bu tanımlardan en yaygın ve kapsayıcı olanının yukarıda aktarılan yaklaşım olduğunu belirtmek gerekir. Aktarılan tanımdan da anlaşılacağı gibi, âlimlerin mevzubahis tanımda birleştikleri hususlar genellikle Kur’ân’ın “iki kapak arasında bulunma” ve “mütevâtir olma” özellikleridir. Bu durumda Kur’ân’ın tanımında mezkûr iki niteliği taşımayan kıraatlerin şâz addedilerek reddedilmeleri öngörülmektedir. Bu özelliklerden hareketle çalışmada, söz konusu iki madde karşısında konumlandırılan şâz kıraatlerin Kur’âniyet vasıflarının detaylı analizi yapılmıştır. Buna bağlı olarak çalışmanın amacı, bahsi geçen iki unsurun şâz kıraatlerin mahiyeti açısından belirleyici olup olmadıklarını çözmeye çalışmaktır. \nSöz konusu tanımlarda “دَفّتين” (deffeteyn) şeklinde geçen ve Arapçada Kur’ân’ın iki kapağı için kullanıldığı anlaşılan bu tabir, Hz. Osman zamanında teksir faaliyetiyle ortaya çıkan mushafların kapaklarını ifade etmektedir. Dolayısıyla bu ifade, bahsi geçen mushafların her birine serpiştirilmiş makbûl kıraatlerin tamamını kapsamış olmalıdır. Ancak belirtmek gerekir ki, mevzubahis mushafların kapakları dışındaki tüm kıraatlerin merdûd anlamıyla şaz oldukları iddia edilemez. Zira mushafın iki kapağı dışında kalıp yazıya aktarılamayan (imâle, işmâm, tağlîz vb.) sahîh kıraatler bulunmaktadır. Bu durumda yazıya geçirilemeyen bu sahih kıraatler, üç şartı yerinde olup yeterli seviyede şöhret bulamayan şâz kıraatler ve mevzû ile müdrec mahiyetini haiz merdûdların hepsi aynı statüde değerlendirilecektir. Hâsılı Kur’ân’ın tanımında geçen iki kapak kaydı Kur’ân için bile asli bir mahiyet tanımı taşımadığı, arızî bir durum olduğu, böylece şâz kıraatleri reddetmek için yeterli bir argüman olmadığı belirtilmelidir. Nitekim kimi araştırmacılara göre Kur’ân’ın tanımında yer alan “iki kapak” kaydı ile Kur’an’ın zâtî sıfatı değil arazının kastedilmesi gerektiği öngörülmektedir. \nMevzubahis Kur’ân tanımında yer alan “deffeteyn” gibi “tevâtür” vurgusunun da şâz kıraatlerin Kur’âniyeti konusunu işleyen birçok âlimin temel hareket noktası olduğu müşahede edilmiştir. Zira onlara göre âhâd olması sebebiyle şâz kıraatler, Kur’ân’ın tanımında bulunan tevâtürlük unsurunu taşımazlar. Bu yaklaşıma göre söz konusu tevâtürlük olgusunu barındırmayan tüm âhâd kıraatler şâz kabilinden değerlendirilir. Ne var ki bir kıraatin âhâd olması onun sahîh kıraatlerin çerçevesinden çıkarılmasına sebep olmaz. Çünkü sahîh kıraat rivayetleri özellikle de tariklerinin ihtilaf ettikleri vecihlerin her biri tek tek incelenirse neredeyse –yaygın ve yerleşik tarifine göre- mütevâtir kıraat bulunmamaktadır. Mekkî b. Ebî Tâlib, Ebû Şâme ve İbnü’l-Cezerî gibi kıraat otoritelerinin bu meyanda tevâtür ilkesini zorunlu görmemeleri de söz konusu iddiayı desteklemektedir. Nitekim adı geçen âlimler üç şartı yerinde olup yeterince şöhret kazanmış bir kıraatin Kur’ân’dan sayılması gerektiğini, mütevâtirlik vasfını aramanın gereksiz olduğunu özellikle vurgulamışlardır. Bu bağlamda elde edilen veriler ışığında Kur’ân’ın tanımında yer verilen gerek “iki kapak arasında bulunma”, gerekse “mütevâtir olma” maddelerinin şâz kıraatleri reddetmeye yol açacak özellikte olmadıkları anlaşılmıştır. Nitekim duruma göre bu iki özelliğin bazı sahih kıraatlerde dahi bulunmadıkları tespit edilmiştir. Mamafih Kur’ân’ın tanımı üzerinden şâz kıraatleri değerlendirmenin de başlı başına bir usul hatası olduğunu söylemek gerekir. Sonuç olarak Kur’ân’ın tanımı üzerinden şâz kıraatlerin içeriğinin anlamlandırılamayacağı belirtilmelidir.","PeriodicalId":139037,"journal":{"name":"Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"79 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.51605/mesned.1201963","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

Abstract

Şâz kıraatler tarih boyunca birçok farklı biçimde tanımlanmıştır. Bu kıraatler hakkında yapılan tanımlardan biri de Kur’ân’ın yaygın tanımı çerçevesinde geliştirilmiştir. Daha çok usulcüler tarafından dillendirilen “Kur’ân, yedi harf üzere, mushafın iki kapağı arasında, mütevâtir olarak gelmiştir.” şeklindeki yaygın tanıma göre, bu vasıfları taşımayan kıraatler şâzdır. Böylece söz konusu âlimler Kur’ân’ın tanımı üzerinden şâz kıraatlerin mahiyetini anlamlandırdıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca söz konusu usulcüler tarafından Kur’ân’a yönelik birçok tanımın yapıldığını, birbiriyle örtüşen bu tanımlardan en yaygın ve kapsayıcı olanının yukarıda aktarılan yaklaşım olduğunu belirtmek gerekir. Aktarılan tanımdan da anlaşılacağı gibi, âlimlerin mevzubahis tanımda birleştikleri hususlar genellikle Kur’ân’ın “iki kapak arasında bulunma” ve “mütevâtir olma” özellikleridir. Bu durumda Kur’ân’ın tanımında mezkûr iki niteliği taşımayan kıraatlerin şâz addedilerek reddedilmeleri öngörülmektedir. Bu özelliklerden hareketle çalışmada, söz konusu iki madde karşısında konumlandırılan şâz kıraatlerin Kur’âniyet vasıflarının detaylı analizi yapılmıştır. Buna bağlı olarak çalışmanın amacı, bahsi geçen iki unsurun şâz kıraatlerin mahiyeti açısından belirleyici olup olmadıklarını çözmeye çalışmaktır. Söz konusu tanımlarda “دَفّتين” (deffeteyn) şeklinde geçen ve Arapçada Kur’ân’ın iki kapağı için kullanıldığı anlaşılan bu tabir, Hz. Osman zamanında teksir faaliyetiyle ortaya çıkan mushafların kapaklarını ifade etmektedir. Dolayısıyla bu ifade, bahsi geçen mushafların her birine serpiştirilmiş makbûl kıraatlerin tamamını kapsamış olmalıdır. Ancak belirtmek gerekir ki, mevzubahis mushafların kapakları dışındaki tüm kıraatlerin merdûd anlamıyla şaz oldukları iddia edilemez. Zira mushafın iki kapağı dışında kalıp yazıya aktarılamayan (imâle, işmâm, tağlîz vb.) sahîh kıraatler bulunmaktadır. Bu durumda yazıya geçirilemeyen bu sahih kıraatler, üç şartı yerinde olup yeterli seviyede şöhret bulamayan şâz kıraatler ve mevzû ile müdrec mahiyetini haiz merdûdların hepsi aynı statüde değerlendirilecektir. Hâsılı Kur’ân’ın tanımında geçen iki kapak kaydı Kur’ân için bile asli bir mahiyet tanımı taşımadığı, arızî bir durum olduğu, böylece şâz kıraatleri reddetmek için yeterli bir argüman olmadığı belirtilmelidir. Nitekim kimi araştırmacılara göre Kur’ân’ın tanımında yer alan “iki kapak” kaydı ile Kur’an’ın zâtî sıfatı değil arazının kastedilmesi gerektiği öngörülmektedir. Mevzubahis Kur’ân tanımında yer alan “deffeteyn” gibi “tevâtür” vurgusunun da şâz kıraatlerin Kur’âniyeti konusunu işleyen birçok âlimin temel hareket noktası olduğu müşahede edilmiştir. Zira onlara göre âhâd olması sebebiyle şâz kıraatler, Kur’ân’ın tanımında bulunan tevâtürlük unsurunu taşımazlar. Bu yaklaşıma göre söz konusu tevâtürlük olgusunu barındırmayan tüm âhâd kıraatler şâz kabilinden değerlendirilir. Ne var ki bir kıraatin âhâd olması onun sahîh kıraatlerin çerçevesinden çıkarılmasına sebep olmaz. Çünkü sahîh kıraat rivayetleri özellikle de tariklerinin ihtilaf ettikleri vecihlerin her biri tek tek incelenirse neredeyse –yaygın ve yerleşik tarifine göre- mütevâtir kıraat bulunmamaktadır. Mekkî b. Ebî Tâlib, Ebû Şâme ve İbnü’l-Cezerî gibi kıraat otoritelerinin bu meyanda tevâtür ilkesini zorunlu görmemeleri de söz konusu iddiayı desteklemektedir. Nitekim adı geçen âlimler üç şartı yerinde olup yeterince şöhret kazanmış bir kıraatin Kur’ân’dan sayılması gerektiğini, mütevâtirlik vasfını aramanın gereksiz olduğunu özellikle vurgulamışlardır. Bu bağlamda elde edilen veriler ışığında Kur’ân’ın tanımında yer verilen gerek “iki kapak arasında bulunma”, gerekse “mütevâtir olma” maddelerinin şâz kıraatleri reddetmeye yol açacak özellikte olmadıkları anlaşılmıştır. Nitekim duruma göre bu iki özelliğin bazı sahih kıraatlerde dahi bulunmadıkları tespit edilmiştir. Mamafih Kur’ân’ın tanımı üzerinden şâz kıraatleri değerlendirmenin de başlı başına bir usul hatası olduğunu söylemek gerekir. Sonuç olarak Kur’ân’ın tanımı üzerinden şâz kıraatlerin içeriğinin anlamlandırılamayacağı belirtilmelidir.
查看原文
分享 分享
微信好友 朋友圈 QQ好友 复制链接
本刊更多论文
求助全文
约1分钟内获得全文 去求助
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
0
期刊最新文献
İslam ve Yorum VIII (Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’de Din ve Hayat ) Halîl Mutran'nın el-Mesâ Şiiri Celâleddîn Devânî’nin Ahlak Düşüncesinde Çocuk Eğitimi İbnü’l-‘Arabî’nin Vahdet-i Vücutçuluğuna Eleştirel Bir Yaklaşım REFERENCES TO AL-QUSHAYRI IN ET-TEYSÎR Fİ’T-TEFSÎR BY UMAR AL-NASAFI
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
已复制链接
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
×
扫码分享
扫码分享
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1