er-Risâle’deki İsimsiz Muhaliflerin Tespiti ve İmam Şâfiî’nin Onlara Yönelik Eleştirileri - Sünnet'in Hucciyeti Bağlamında

Mehmet Sayğin
{"title":"er-Risâle’deki İsimsiz Muhaliflerin Tespiti ve İmam Şâfiî’nin Onlara Yönelik Eleştirileri - Sünnet'in Hucciyeti Bağlamında","authors":"Mehmet Sayğin","doi":"10.51605/mesned.1183531","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"İmam Şâfiî (ö. 204/820), kaleme aldığı ilk usul eseri olan er-Risâle’de ilmî üslûpla birlikte cedelî üslûp da kullanmıştır. Yaptığı cedellerin bir kısmı sanal, diğer bir kısmı da reeldir. Sanal cedellerde olduğu gibi reel cedellerde de muarızlarının isimlerini anmamıştır. Bu sebeple tartıştığı bazı konuların muhatapları belli iken, bazılarının muhatabı tam belli olmayıp ilmî çevrelerce tartışılmaktadır. Nitekim İmam Şâfiî’nin bu münazaraları sadece devrin fıkıhçılarıyla mı yaptığı, yoksa hem onlarla hem de diğer itikadî fırkalarla da mı yaptığı tartışılmakta ve bu hususta farklı değerlendirmeler yapılmaktadır. er-Risâle’de yapılan ve muarızları tam olarak belli olmayan tartışmalardan biri ve de en önemlisi hadis, daha genel ifadesiyle sünnet etrafında yaşanan tartışmadır. Sünnete dair yapılan münazaralardan anlaşıldığı üzere er-Risâle’nin telif edildiği çağda bazı gruplar sünneti tümüyle reddederken, bazıları da Kur’an’a uymayan hadisleri reddetmiştir. Diğer bazıları ise haber-i vâhidin dinî bilgi için bir değer taşımadığını savunup ne itikadî ne fıkhî konularda dikkate almamıştır. Mezhep imamları, âhâd haberlere göre amel etmenin gerekli olduğu hususunda fikir birliği içindedir. Ancak Şâfiî’nin değerlendirmelerine göre bazı âlimler, bu haberlere bölgesel başta olmak üzere faklı bir takım perspektiflerle yaklaşarak, çeşitli açılardan tenkit etmiş ve bazı şartlarda onlarla amel etmemiştir. Doktrin içinden gelen zayıf rivâyetler ile doktrinlerine öncülük eden sahabe veya imamların uygulamalarını dikkate alırken, doktrin içinden gelmeyen birçok sahih hadisi amel dışı bırakmıştır. Mamafih daha önceki bir uygulamaya aykırı olarak ortaya çıkan haber-i vâhidi de reddetmişlerdir. Erken dönemlerde hadislere böyle farklı şekillerde yaklaşılmasının bir nedeni, fıkıh alanında faaliyet gösteren bilginlerin elinde sınırları belli ve ilmî kriterlerle ortaya konulmuş bir teâruz-tercih yönteminin bulunmamasıdır. Öyle ki, bazı araştırmacılara göre ihtilaf/teâruz sorununa yaklaşım bir takım ön görüleri ve sezgiyi geçemiyordu. er-Risâle’de, sünnetin değer ve anlaşılma usulüne dair ortaya atılan ve aynı vakit devrin sıcak gündeminin en hararetli tartışmalarını teşkil eden bu düşünceler tartışılmış ve ilmî yanıtlarla en doğru düşünce ortaya koymak için çalışılmıştır. Bu husustaki ilmî yetersizliğin farkında olan İmam Şâfiî, öncelikle bir teâruz ve tercih yöntemini kurup hem teorik hem de pratik boyutlarıyla somutlaştırmaya çalışmıştır. İhtilafı gidermeye dair hadisin içerdiği illet, hikmet, gaye, ruhsat ile hadisin varit olduğu şart, münasebet ve ilgili ortamı dikkate alma gibi hususları da ihtiva eden sekiz üst kriter belirlemiştir. Kurulan usul ve ihtilaf sitemiyle sünnetin nasıl anlaşılması gerektiği fıkıhçılara kavratılıp başarılı sonuçlar doğurduğunu ve eski mesaiyi klasikleşmiş bazı görüşlerini tekrar gözden geçirmeye sevk ettiğini, bazı fıkıh araştırmacıları delilleriyle ortaya koymuştur. İmam Şâfiî, tartışmalarında muarızlarının ismini anmadığından bu tartışmalardaki muhataplarının kimler veya hangi fırka ve doktrinler olduğu anlaşılmadığı için bu münazaraların bu haliyle kalması, onların mahiyet ve ilmî ciddiyetine dair fikir beyan etmeyi de güçleştirir. Aynı vakit erken dönemlerde bu ana kaynaklara kimlerin veya hangi doktrinlerin nasıl yaklaştığını etraflıca tespit etmek de zor olacaktır. Oysa bu hususlarda yapılan değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi ve doğru ilmî tetkiklerin yapılabilmesi için öncelikle bu tartışmaların taraflarını objektif ve ilmî kriterler ışığında tespit etmek gerekmektedir. Bu makale, bu hususlarda yapılan kimi değerlendirmelerin, tartışma taraflarına dair bir bilgi eksikliği yaşandığından dolayı sağlıklı yapılmadığı gözetilerek kaleme alınmıştır. Makalede bir yandan söz konusu tartışmaların muarızları tespit edilirken, diğer yandan erken dönemlerde sünnetle ilgili ortaya çıkan farklı bakış açıları, olabildiğince birinci derecedeki kaynaklara müracaat edilerek derlemeye çalışılmıştır.","PeriodicalId":139037,"journal":{"name":"Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.51605/mesned.1183531","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

Abstract

İmam Şâfiî (ö. 204/820), kaleme aldığı ilk usul eseri olan er-Risâle’de ilmî üslûpla birlikte cedelî üslûp da kullanmıştır. Yaptığı cedellerin bir kısmı sanal, diğer bir kısmı da reeldir. Sanal cedellerde olduğu gibi reel cedellerde de muarızlarının isimlerini anmamıştır. Bu sebeple tartıştığı bazı konuların muhatapları belli iken, bazılarının muhatabı tam belli olmayıp ilmî çevrelerce tartışılmaktadır. Nitekim İmam Şâfiî’nin bu münazaraları sadece devrin fıkıhçılarıyla mı yaptığı, yoksa hem onlarla hem de diğer itikadî fırkalarla da mı yaptığı tartışılmakta ve bu hususta farklı değerlendirmeler yapılmaktadır. er-Risâle’de yapılan ve muarızları tam olarak belli olmayan tartışmalardan biri ve de en önemlisi hadis, daha genel ifadesiyle sünnet etrafında yaşanan tartışmadır. Sünnete dair yapılan münazaralardan anlaşıldığı üzere er-Risâle’nin telif edildiği çağda bazı gruplar sünneti tümüyle reddederken, bazıları da Kur’an’a uymayan hadisleri reddetmiştir. Diğer bazıları ise haber-i vâhidin dinî bilgi için bir değer taşımadığını savunup ne itikadî ne fıkhî konularda dikkate almamıştır. Mezhep imamları, âhâd haberlere göre amel etmenin gerekli olduğu hususunda fikir birliği içindedir. Ancak Şâfiî’nin değerlendirmelerine göre bazı âlimler, bu haberlere bölgesel başta olmak üzere faklı bir takım perspektiflerle yaklaşarak, çeşitli açılardan tenkit etmiş ve bazı şartlarda onlarla amel etmemiştir. Doktrin içinden gelen zayıf rivâyetler ile doktrinlerine öncülük eden sahabe veya imamların uygulamalarını dikkate alırken, doktrin içinden gelmeyen birçok sahih hadisi amel dışı bırakmıştır. Mamafih daha önceki bir uygulamaya aykırı olarak ortaya çıkan haber-i vâhidi de reddetmişlerdir. Erken dönemlerde hadislere böyle farklı şekillerde yaklaşılmasının bir nedeni, fıkıh alanında faaliyet gösteren bilginlerin elinde sınırları belli ve ilmî kriterlerle ortaya konulmuş bir teâruz-tercih yönteminin bulunmamasıdır. Öyle ki, bazı araştırmacılara göre ihtilaf/teâruz sorununa yaklaşım bir takım ön görüleri ve sezgiyi geçemiyordu. er-Risâle’de, sünnetin değer ve anlaşılma usulüne dair ortaya atılan ve aynı vakit devrin sıcak gündeminin en hararetli tartışmalarını teşkil eden bu düşünceler tartışılmış ve ilmî yanıtlarla en doğru düşünce ortaya koymak için çalışılmıştır. Bu husustaki ilmî yetersizliğin farkında olan İmam Şâfiî, öncelikle bir teâruz ve tercih yöntemini kurup hem teorik hem de pratik boyutlarıyla somutlaştırmaya çalışmıştır. İhtilafı gidermeye dair hadisin içerdiği illet, hikmet, gaye, ruhsat ile hadisin varit olduğu şart, münasebet ve ilgili ortamı dikkate alma gibi hususları da ihtiva eden sekiz üst kriter belirlemiştir. Kurulan usul ve ihtilaf sitemiyle sünnetin nasıl anlaşılması gerektiği fıkıhçılara kavratılıp başarılı sonuçlar doğurduğunu ve eski mesaiyi klasikleşmiş bazı görüşlerini tekrar gözden geçirmeye sevk ettiğini, bazı fıkıh araştırmacıları delilleriyle ortaya koymuştur. İmam Şâfiî, tartışmalarında muarızlarının ismini anmadığından bu tartışmalardaki muhataplarının kimler veya hangi fırka ve doktrinler olduğu anlaşılmadığı için bu münazaraların bu haliyle kalması, onların mahiyet ve ilmî ciddiyetine dair fikir beyan etmeyi de güçleştirir. Aynı vakit erken dönemlerde bu ana kaynaklara kimlerin veya hangi doktrinlerin nasıl yaklaştığını etraflıca tespit etmek de zor olacaktır. Oysa bu hususlarda yapılan değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi ve doğru ilmî tetkiklerin yapılabilmesi için öncelikle bu tartışmaların taraflarını objektif ve ilmî kriterler ışığında tespit etmek gerekmektedir. Bu makale, bu hususlarda yapılan kimi değerlendirmelerin, tartışma taraflarına dair bir bilgi eksikliği yaşandığından dolayı sağlıklı yapılmadığı gözetilerek kaleme alınmıştır. Makalede bir yandan söz konusu tartışmaların muarızları tespit edilirken, diğer yandan erken dönemlerde sünnetle ilgili ortaya çıkan farklı bakış açıları, olabildiğince birinci derecedeki kaynaklara müracaat edilerek derlemeye çalışılmıştır.
查看原文
分享 分享
微信好友 朋友圈 QQ好友 复制链接
本刊更多论文
伊玛目沙菲(卒于 204/820)在他的第一部程序性著作《al-Risāla》中,既使用了 jedālī 风格,也使用了学者风格。他的一些 jedālī 是虚拟的,一些是真实的。在真实和虚拟的辩论中,他都没有提及对手的名字。因此,他所讨论的一些问题的对话者是明确的,而有些问题的对话者则不明确,由学术界讨论。事实上,伊玛目沙菲伊是否只与当时的法学家进行过这些辩论,还是既与法学家又与其他神学派别进行过这些辩论,对此存在争议,也有不同的评价。 在 al-Risāla 中,有一场辩论的对手并不完全明确,其中最重要的一场辩论是围绕圣训(或更笼统地说是圣行)进行的辩论。从有关圣训的争论中可以了解到,在《古兰经》成书的时代,一些团体完全拒绝接受圣训,而另一些团体则拒绝接受不符合《古兰经》的圣训。而另一些人则认为圣训对宗教知识没有任何价值,在神学或法学问题上都不考虑圣训。教派的伊玛目们一致认为有必要根据 āhād 消息行事。然而,根据沙菲的评价,一些学者从一些不同的角度,特别是地区性的角度来看待这些报告,从不同的角度对其进行批评,并在某些条件下不对其采取行动。在考虑到来自教义内部的薄弱传述以及开创教义的同伴或伊玛目的做法的同时,他们排除了许多并非来自教义内部的圣训。尽管如此,他们也拒绝接受与以前的做法相悖的消息。早期学者对圣训的态度之所以如此不同,原因之一是在教法领域的学者手中缺乏一种界限分明、标准科学的 "târuz-terjih"(争论-terjih)方法。在 al-Risāla 中,人们讨论了这些关于理解圣训的价值和方法的观点,这些观点构成了当时热点议程中最激烈的争论,人们试图通过学者的解答提出最正确的观点。伊玛目沙菲伊意识到这方面的科学不足,首先试图通过建立理论与实践相结合的方法,将理论与实践层面具体化。他确定了解决争议的八项上层标准,包括圣训中包含的原因、智慧、目的和许可,以及圣训发生的条件、关系和相关环境等问题。一些法学研究者用证据证明,既定的程序和争议体系使法学家们理解了应如何理解圣训,并取得了成功的结果,同时也促使老学者们重新考虑他们的一些经典观点。由于伊玛目沙斐仪在辩论中没有提到对手的名字,因此不了解他在这些辩论中的对话者是谁,也不知道他们是哪些派别和学说,而且这些辩论以这种形式保留下来,因此很难对其性质和学术严肃性发表意见。同时,也很难确定早期有哪些人或哪些学说接触过这些主要资料来源。然而,为了对这些问题做出健康的评价和准确的学术分析,有必要首先根据客观的学术标准确定这些争论的各方。本文写作时注意到,由于缺乏有关辩论各方的信息,对这些问题所做的一些评价并不健康。在这篇文章中,一方面确定了这些辩论的反对者,另一方面通过尽可能多地参考原始资料,试图整理出早期对《圣训》的不同观点。
本文章由计算机程序翻译,如有差异,请以英文原文为准。
求助全文
约1分钟内获得全文 去求助
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
0
期刊最新文献
İslam ve Yorum VIII (Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’de Din ve Hayat ) Halîl Mutran'nın el-Mesâ Şiiri Celâleddîn Devânî’nin Ahlak Düşüncesinde Çocuk Eğitimi İbnü’l-‘Arabî’nin Vahdet-i Vücutçuluğuna Eleştirel Bir Yaklaşım REFERENCES TO AL-QUSHAYRI IN ET-TEYSÎR Fİ’T-TEFSÎR BY UMAR AL-NASAFI
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
已复制链接
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
×
扫码分享
扫码分享
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1