{"title":"CHARACTERISTIC OF TOTALITARIAN REGIMS IN THEORY AND PRACTICE","authors":"Selçuk Kahraman","doi":"10.58884/akademik-hassasiyetler.1257932","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Pek çok totaliter rejim açıklamalarının aksine tek parti ve tek ideoloji, tek başına sabit ve daimi bir karakteristik nitelik taşımamaktadır. Eski düzenin yerini; yeni olanı alsa da müdahillik sınırları öylesine belirsizdir ki, totaliter rejimin teorisyenleri ve pratisyenleri kabul etse de etmese de temelde öngörülemezdir. Totaliter rejimlerdeki halk egemenliği söylemi, demokratik kurumların varlığı gibi hususlar, demokrasinin karşısında konumlanma güdüsünü kanıtlayıcı özellikler taşımaktadır. Bu durum, günümüz dünyasındaki yeni görünümlerinin olası olabileceği düşünüldüğünde yalnızca geçmişin değil bugün ve geleceğin yaşamsal konusu olmayı sürdürmeyi mümkün kılmaktadır. Totaliter hedefe yönelik çeşitli projeler mutlak bir inançla yürütülmek, karşı çıkan herhangi bir kimse, kurum ve yapı en ağır şekilde tasfiye edilmek zorundadır. Üstelik belli olduğu iddia edilen nihai ama -nihai olamayan- hedefe ulaşmak için sürekli iç ve dış düşmanları temizlemek, totaliter rejimlerin tarihsel pratiklerinin ve tecrübelerinin sunduğu en önemli karakteristik unsurları ortaya koymaktadır. Bu karakteristik unsurların herhangi birinde zaaf gösteren bir rejim, çoktan “tam totaliteryan” olma vasfını fiilen yitirmiş demektir. Böylece hem totaliter rejimlerin ömürleri gündeme gelecek hem de totaliter rejim tiplemelerinin ortaya çıkışı tabiatıyla kaçınılmaz olacaktır. Bu çalışma, tarihsel pratikler ve tecrübeler ekseninde bugünden geleceğe totalitarizmi tartışmaya açarak genelde tekdüze literatür araştırmaları içerisinde yeni perspektiflere olanak tanıyabilecek bir çaba yürütmektedir. Bu çabayı yürütürken ek olarak kısmen karşılaştırmalı siyaset araştırmalarında özellikle demokrasiler için gerçekleştirilen yöntem izlenmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede iktidarın genellikle kimlerce yönetildiği, hangi yollarla el değiştirdiği, iktidar gücünün nerede dağıldığı ve yoğunlaştığı, kuvvetler arasında denge ve denetleme mekanizmalarının ne durumda olduğu, temel hak ve özgürlüklerin ne şekilde işlediği, devletin iktisadi hayattaki rolü, iktisadi gelişmişlik hakkındaki hususların önemi, bu incelemede totaliter rejimler açısından da yanıtlanmaktadır.","PeriodicalId":273564,"journal":{"name":"Akademik Hassasiyetler","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-03-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Akademik Hassasiyetler","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.58884/akademik-hassasiyetler.1257932","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Pek çok totaliter rejim açıklamalarının aksine tek parti ve tek ideoloji, tek başına sabit ve daimi bir karakteristik nitelik taşımamaktadır. Eski düzenin yerini; yeni olanı alsa da müdahillik sınırları öylesine belirsizdir ki, totaliter rejimin teorisyenleri ve pratisyenleri kabul etse de etmese de temelde öngörülemezdir. Totaliter rejimlerdeki halk egemenliği söylemi, demokratik kurumların varlığı gibi hususlar, demokrasinin karşısında konumlanma güdüsünü kanıtlayıcı özellikler taşımaktadır. Bu durum, günümüz dünyasındaki yeni görünümlerinin olası olabileceği düşünüldüğünde yalnızca geçmişin değil bugün ve geleceğin yaşamsal konusu olmayı sürdürmeyi mümkün kılmaktadır. Totaliter hedefe yönelik çeşitli projeler mutlak bir inançla yürütülmek, karşı çıkan herhangi bir kimse, kurum ve yapı en ağır şekilde tasfiye edilmek zorundadır. Üstelik belli olduğu iddia edilen nihai ama -nihai olamayan- hedefe ulaşmak için sürekli iç ve dış düşmanları temizlemek, totaliter rejimlerin tarihsel pratiklerinin ve tecrübelerinin sunduğu en önemli karakteristik unsurları ortaya koymaktadır. Bu karakteristik unsurların herhangi birinde zaaf gösteren bir rejim, çoktan “tam totaliteryan” olma vasfını fiilen yitirmiş demektir. Böylece hem totaliter rejimlerin ömürleri gündeme gelecek hem de totaliter rejim tiplemelerinin ortaya çıkışı tabiatıyla kaçınılmaz olacaktır. Bu çalışma, tarihsel pratikler ve tecrübeler ekseninde bugünden geleceğe totalitarizmi tartışmaya açarak genelde tekdüze literatür araştırmaları içerisinde yeni perspektiflere olanak tanıyabilecek bir çaba yürütmektedir. Bu çabayı yürütürken ek olarak kısmen karşılaştırmalı siyaset araştırmalarında özellikle demokrasiler için gerçekleştirilen yöntem izlenmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede iktidarın genellikle kimlerce yönetildiği, hangi yollarla el değiştirdiği, iktidar gücünün nerede dağıldığı ve yoğunlaştığı, kuvvetler arasında denge ve denetleme mekanizmalarının ne durumda olduğu, temel hak ve özgürlüklerin ne şekilde işlediği, devletin iktisadi hayattaki rolü, iktisadi gelişmişlik hakkındaki hususların önemi, bu incelemede totaliter rejimler açısından da yanıtlanmaktadır.