{"title":"CHILDISM (ÇOCUK DÜŞMANLIĞI / ÇOCUKİZM) KAVRAMI VE COVID-19 PANDEMİSİNİN BU BAĞLAMDA DEĞERLENDİRİLMESİ","authors":"Aylın DİKMEN ÖZARSLAN","doi":"10.16953/deusosbil.1238329","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı Covid-19 sürecini çocuklar açısından değerlendirmektir. Ancak bunu yaparken, 2000’lerin başlarından itibaren İngilizce alan yazında sıkça karşımıza çıkan childism kavramını mercek olarak kullanmaktadır. Böylece sınırlı olan çocuk çalışmaları literatürüne bu kavram(lar)ı tanıtmak ve bu kavramların Covid-19 deneyimini değerlendirmede sunduğu olanakları görmek amaçlanmaktadır. Childism kavramı aşağı yukarı aynı zamanda iki düşünür tarafından iki farklı anlamda kullanılmıştır. Bunlardan biri Elisabeth Young-Bruehl’ın, çocuk düşmanlığı olarak kullanacağımız ve toplumsal yaşamın her alanına sızmış olan, fark etmediğimiz hatta normal olarak gördüğümüz çocuğa karşı önyargı, ayrımcılık ve adaletsizliği su yüzüne çıkarmayı amaçlamaktadır. John Wall’un, çocukizm olarak Türkçeleştireceğimiz kavramı ise çocukların, yetişkinlerle birlikte, yaşadıkları toplumun eş-inşacıları oldukları, sözlerinin ve deneyimlerinin yetişkinlerinki kadar deneyimli olduğu fikrine dayanmaktadır. Toplumda egemen olan normları eleştirerek ve yeniden inşa ederek çocuk-yetişkin karşıtlığını dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Her iki kavramda özünde çocukları marjinalleştiren patriyarkal, yetişkinci topluma bir karşı duruş olarak şekillenmektedir. Pandemi dönemi ve salgınla mücadele amaçlı uygulama ve pratikler çocuklar açısından düşünüldüğünde sıklıkla çocuk düşmanlığı kavramı açısından değerlendirilmektedir. Çalışma pandemi döneminin bu açıdan değerlendirilmesini, çocukların yaşlarından dolayı sürekli karşı karşıya kaldıkları adaletsizliği görünür kılmak açısından bir fırsat olarak görmektedir. Genel olarak söylemek gerekirse çocuk düşmanlığı kavramı, çocuklara karşı her türlü önyargılı, ayrımcı, adaletsiz durumların ve pratiklerin tanınması ve tanımlanması için önemli bir araç iken çocukizm, bu önyargı ve adaletsizliğe karşı durabilmek, çocukları güçlendirerek yetişkinlerle aynı şekilde değerlendirilmelerinin sağlanması açısından yol göstermektedir.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1238329","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Bu çalışmanın amacı Covid-19 sürecini çocuklar açısından değerlendirmektir. Ancak bunu yaparken, 2000’lerin başlarından itibaren İngilizce alan yazında sıkça karşımıza çıkan childism kavramını mercek olarak kullanmaktadır. Böylece sınırlı olan çocuk çalışmaları literatürüne bu kavram(lar)ı tanıtmak ve bu kavramların Covid-19 deneyimini değerlendirmede sunduğu olanakları görmek amaçlanmaktadır. Childism kavramı aşağı yukarı aynı zamanda iki düşünür tarafından iki farklı anlamda kullanılmıştır. Bunlardan biri Elisabeth Young-Bruehl’ın, çocuk düşmanlığı olarak kullanacağımız ve toplumsal yaşamın her alanına sızmış olan, fark etmediğimiz hatta normal olarak gördüğümüz çocuğa karşı önyargı, ayrımcılık ve adaletsizliği su yüzüne çıkarmayı amaçlamaktadır. John Wall’un, çocukizm olarak Türkçeleştireceğimiz kavramı ise çocukların, yetişkinlerle birlikte, yaşadıkları toplumun eş-inşacıları oldukları, sözlerinin ve deneyimlerinin yetişkinlerinki kadar deneyimli olduğu fikrine dayanmaktadır. Toplumda egemen olan normları eleştirerek ve yeniden inşa ederek çocuk-yetişkin karşıtlığını dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Her iki kavramda özünde çocukları marjinalleştiren patriyarkal, yetişkinci topluma bir karşı duruş olarak şekillenmektedir. Pandemi dönemi ve salgınla mücadele amaçlı uygulama ve pratikler çocuklar açısından düşünüldüğünde sıklıkla çocuk düşmanlığı kavramı açısından değerlendirilmektedir. Çalışma pandemi döneminin bu açıdan değerlendirilmesini, çocukların yaşlarından dolayı sürekli karşı karşıya kaldıkları adaletsizliği görünür kılmak açısından bir fırsat olarak görmektedir. Genel olarak söylemek gerekirse çocuk düşmanlığı kavramı, çocuklara karşı her türlü önyargılı, ayrımcı, adaletsiz durumların ve pratiklerin tanınması ve tanımlanması için önemli bir araç iken çocukizm, bu önyargı ve adaletsizliğe karşı durabilmek, çocukları güçlendirerek yetişkinlerle aynı şekilde değerlendirilmelerinin sağlanması açısından yol göstermektedir.