{"title":"Media Literacy and Digital Citizenship: A Rationality of Exclusion by Inclusion","authors":"O. Özgür GÜVEN","doi":"10.53306/klujfeas.1343251","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Dijital uzamın giderek genişlediği günümüzde, medya okuryazarlığı tartışmaları analitik düşünme, bilinçli vatandaş, kültürel katılım gibi söylemsel yapılar üzerinden, bilginin niteliği sorununa ve teknolojinin “uygun” kullanımı meselesine odaklanmaktadır. Dijital endüstrilerin agresif bir şekilde teşvik edildiği neoliberal sosyo-ekonomik düzende bu söylemin ne anlama geldiği ve medya okuryazarlığının dijital benliği ifade etmeye dair rasyonellerini nasıl anlamak gerektiği bu çalışmanın sorunsalını oluşturmaktadır. Sorunsalın analizinde, Foucault’nun liberal doktrinlerin nüfusu ekonomik süreçlere göre düzenleme mekanizmalarını anlatmak için kullandığı yönetimsellik (governmentality) tartışması eksen alınmaktadır. Medya okuryazarlığı, dijitalleşmenin fetiş bir unsura dönüştüğü günümüzde, mesleki yeterlilik ve sosyal becerilerin hegemonik bir göstergesi haline gelmektedir. Bu anlamda, medya okuryazarlığının baskın söylem ve pratikleriyle, neoliberal sosyal ve ekonomik örgütlenme mantığına içsel tutarlılık sağlayan bir öznellik inşası hedefine bağlı olduğu varsayılmaktadır. Bireyin ekonomik ve sosyal uyumu, okuryazarlık becerilerini geliştirmesine, yani çevrimiçi deneyimini güncellemesine bağlıdır. Medya okuryazarlığını bir dizi beceri kazandırma meselesi olarak ele alan bu yaklaşım, teknolojinin insanların amaçlarına ulaşmak için kullanılabilecekleri nötr bir kategori olduğu varsayımına dayanmaktadır. Böylece, dijital teknoloji kullanımının bir vatandaşlık görevi haline getirildiği siyasi ve ekonomik gündem teyit edilmekte; dijitalleşme süreçleri, eşitsizlik ve adaletsizlikle ilgili tartışmaların dışında tutulmaktadır. Sonuç olarak, dijital uzamın ekonomik ve toplumsal kontrolü genişleten güç ilişkileri düzeninde, uyrukların dijital uzama dahil edilmek suretiyle dışlandıkları ilişki biçimleri mümkün hale gelmektedir.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1343251","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Dijital uzamın giderek genişlediği günümüzde, medya okuryazarlığı tartışmaları analitik düşünme, bilinçli vatandaş, kültürel katılım gibi söylemsel yapılar üzerinden, bilginin niteliği sorununa ve teknolojinin “uygun” kullanımı meselesine odaklanmaktadır. Dijital endüstrilerin agresif bir şekilde teşvik edildiği neoliberal sosyo-ekonomik düzende bu söylemin ne anlama geldiği ve medya okuryazarlığının dijital benliği ifade etmeye dair rasyonellerini nasıl anlamak gerektiği bu çalışmanın sorunsalını oluşturmaktadır. Sorunsalın analizinde, Foucault’nun liberal doktrinlerin nüfusu ekonomik süreçlere göre düzenleme mekanizmalarını anlatmak için kullandığı yönetimsellik (governmentality) tartışması eksen alınmaktadır. Medya okuryazarlığı, dijitalleşmenin fetiş bir unsura dönüştüğü günümüzde, mesleki yeterlilik ve sosyal becerilerin hegemonik bir göstergesi haline gelmektedir. Bu anlamda, medya okuryazarlığının baskın söylem ve pratikleriyle, neoliberal sosyal ve ekonomik örgütlenme mantığına içsel tutarlılık sağlayan bir öznellik inşası hedefine bağlı olduğu varsayılmaktadır. Bireyin ekonomik ve sosyal uyumu, okuryazarlık becerilerini geliştirmesine, yani çevrimiçi deneyimini güncellemesine bağlıdır. Medya okuryazarlığını bir dizi beceri kazandırma meselesi olarak ele alan bu yaklaşım, teknolojinin insanların amaçlarına ulaşmak için kullanılabilecekleri nötr bir kategori olduğu varsayımına dayanmaktadır. Böylece, dijital teknoloji kullanımının bir vatandaşlık görevi haline getirildiği siyasi ve ekonomik gündem teyit edilmekte; dijitalleşme süreçleri, eşitsizlik ve adaletsizlikle ilgili tartışmaların dışında tutulmaktadır. Sonuç olarak, dijital uzamın ekonomik ve toplumsal kontrolü genişleten güç ilişkileri düzeninde, uyrukların dijital uzama dahil edilmek suretiyle dışlandıkları ilişki biçimleri mümkün hale gelmektedir.