Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1343251
O. Özgür GÜVEN
Dijital uzamın giderek genişlediği günümüzde, medya okuryazarlığı tartışmaları analitik düşünme, bilinçli vatandaş, kültürel katılım gibi söylemsel yapılar üzerinden, bilginin niteliği sorununa ve teknolojinin “uygun” kullanımı meselesine odaklanmaktadır. Dijital endüstrilerin agresif bir şekilde teşvik edildiği neoliberal sosyo-ekonomik düzende bu söylemin ne anlama geldiği ve medya okuryazarlığının dijital benliği ifade etmeye dair rasyonellerini nasıl anlamak gerektiği bu çalışmanın sorunsalını oluşturmaktadır. Sorunsalın analizinde, Foucault’nun liberal doktrinlerin nüfusu ekonomik süreçlere göre düzenleme mekanizmalarını anlatmak için kullandığı yönetimsellik (governmentality) tartışması eksen alınmaktadır. Medya okuryazarlığı, dijitalleşmenin fetiş bir unsura dönüştüğü günümüzde, mesleki yeterlilik ve sosyal becerilerin hegemonik bir göstergesi haline gelmektedir. Bu anlamda, medya okuryazarlığının baskın söylem ve pratikleriyle, neoliberal sosyal ve ekonomik örgütlenme mantığına içsel tutarlılık sağlayan bir öznellik inşası hedefine bağlı olduğu varsayılmaktadır. Bireyin ekonomik ve sosyal uyumu, okuryazarlık becerilerini geliştirmesine, yani çevrimiçi deneyimini güncellemesine bağlıdır. Medya okuryazarlığını bir dizi beceri kazandırma meselesi olarak ele alan bu yaklaşım, teknolojinin insanların amaçlarına ulaşmak için kullanılabilecekleri nötr bir kategori olduğu varsayımına dayanmaktadır. Böylece, dijital teknoloji kullanımının bir vatandaşlık görevi haline getirildiği siyasi ve ekonomik gündem teyit edilmekte; dijitalleşme süreçleri, eşitsizlik ve adaletsizlikle ilgili tartışmaların dışında tutulmaktadır. Sonuç olarak, dijital uzamın ekonomik ve toplumsal kontrolü genişleten güç ilişkileri düzeninde, uyrukların dijital uzama dahil edilmek suretiyle dışlandıkları ilişki biçimleri mümkün hale gelmektedir.
{"title":"Media Literacy and Digital Citizenship: A Rationality of Exclusion by Inclusion","authors":"O. Özgür GÜVEN","doi":"10.53306/klujfeas.1343251","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1343251","url":null,"abstract":"Dijital uzamın giderek genişlediği günümüzde, medya okuryazarlığı tartışmaları analitik düşünme, bilinçli vatandaş, kültürel katılım gibi söylemsel yapılar üzerinden, bilginin niteliği sorununa ve teknolojinin “uygun” kullanımı meselesine odaklanmaktadır. Dijital endüstrilerin agresif bir şekilde teşvik edildiği neoliberal sosyo-ekonomik düzende bu söylemin ne anlama geldiği ve medya okuryazarlığının dijital benliği ifade etmeye dair rasyonellerini nasıl anlamak gerektiği bu çalışmanın sorunsalını oluşturmaktadır. Sorunsalın analizinde, Foucault’nun liberal doktrinlerin nüfusu ekonomik süreçlere göre düzenleme mekanizmalarını anlatmak için kullandığı yönetimsellik (governmentality) tartışması eksen alınmaktadır. Medya okuryazarlığı, dijitalleşmenin fetiş bir unsura dönüştüğü günümüzde, mesleki yeterlilik ve sosyal becerilerin hegemonik bir göstergesi haline gelmektedir. Bu anlamda, medya okuryazarlığının baskın söylem ve pratikleriyle, neoliberal sosyal ve ekonomik örgütlenme mantığına içsel tutarlılık sağlayan bir öznellik inşası hedefine bağlı olduğu varsayılmaktadır. Bireyin ekonomik ve sosyal uyumu, okuryazarlık becerilerini geliştirmesine, yani çevrimiçi deneyimini güncellemesine bağlıdır. Medya okuryazarlığını bir dizi beceri kazandırma meselesi olarak ele alan bu yaklaşım, teknolojinin insanların amaçlarına ulaşmak için kullanılabilecekleri nötr bir kategori olduğu varsayımına dayanmaktadır. Böylece, dijital teknoloji kullanımının bir vatandaşlık görevi haline getirildiği siyasi ve ekonomik gündem teyit edilmekte; dijitalleşme süreçleri, eşitsizlik ve adaletsizlikle ilgili tartışmaların dışında tutulmaktadır. Sonuç olarak, dijital uzamın ekonomik ve toplumsal kontrolü genişleten güç ilişkileri düzeninde, uyrukların dijital uzama dahil edilmek suretiyle dışlandıkları ilişki biçimleri mümkün hale gelmektedir.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132177","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1245029
Burak YAPRAK
Major reasons such as the transition from the hunter-gatherer to the industrial society, changing and transforming lifestyles and the increasing accessibility of technological opportunities allow individuals to complete their daily tasks with less mobility. In addition to the fact that individuals can fulfill their duties with less energy, the adoption of fast-food culture causes obesity, which is becoming an increasingly important problem all over the world. Individuals facing obesity often prefer to be "customers" of healthy living and sports centers, especially fitness centers, as they do not include mobility in their daily routines. As a service business, fitness centers are starting to care more and more about the satisfaction of their members who have a wide variety of motivations such as losing weight, being healthy, having a beautiful appearance or socializing. The purpose of this study is to determine the impact of equipment qualification, trainer qualification, management commitment to service quality, interaction with others, and complementary services on fitness center member satisfaction levels. The data collected from 436 members of a fitness center serving in Balıkesir, Bandirma was analyzed employing the SmartPLS using the partial least squares structural equity modeling. According to the results of the path analysis, it was concluded that equipment qualificaiton, trainer qualificaiton, management commitment to service quality, and complementary services do not have significant effect on satisfaction levels of the fitness center members, and interaction with others had a significant effect on the satisfaction.
{"title":"Spor Kompleksi Üyelerinin Memnuniyetini Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi: Bullseye Athletics Örneği","authors":"Burak YAPRAK","doi":"10.53306/klujfeas.1245029","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1245029","url":null,"abstract":"Major reasons such as the transition from the hunter-gatherer to the industrial society, changing and transforming lifestyles and the increasing accessibility of technological opportunities allow individuals to complete their daily tasks with less mobility. In addition to the fact that individuals can fulfill their duties with less energy, the adoption of fast-food culture causes obesity, which is becoming an increasingly important problem all over the world. Individuals facing obesity often prefer to be \"customers\" of healthy living and sports centers, especially fitness centers, as they do not include mobility in their daily routines. As a service business, fitness centers are starting to care more and more about the satisfaction of their members who have a wide variety of motivations such as losing weight, being healthy, having a beautiful appearance or socializing. The purpose of this study is to determine the impact of equipment qualification, trainer qualification, management commitment to service quality, interaction with others, and complementary services on fitness center member satisfaction levels. The data collected from 436 members of a fitness center serving in Balıkesir, Bandirma was analyzed employing the SmartPLS using the partial least squares structural equity modeling. According to the results of the path analysis, it was concluded that equipment qualificaiton, trainer qualificaiton, management commitment to service quality, and complementary services do not have significant effect on satisfaction levels of the fitness center members, and interaction with others had a significant effect on the satisfaction.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"23 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132178","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1357620
Murat DEMİREL
Birleşik Krallık’ın dış politika tercihlerinin daha Avrupa yanlısı mı yoksa ABD yanlısı mı olduğu, eğilimlerinin “Avrupacı” (Europeanist) mı yoksa Atlantikçi (Atlanticist) kanatta mı yer aldığı hep tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu çerçevede, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği politikaları da başlangıcından itibaren zaman zaman pürüzlü etkileşimlere sahip olsa da, süreklilik arz etmiştir. Bu süreç içerisinde 1997-2010 arasındaki İşçi Partisi iktidarı yıllarına odaklanan bu çalışma bir dönem analizidir. Makalenin temel araştırma sorusu Birleşik Krallık’ın 1997-2010 yıllarında İşçi Partisi iktidarı dönemindeki AB politikasının Atlantikçi ya da Avrupacı açıdan nasıl evrildiğidir. 1997 ile 2010 arasında önce Tony Blair daha sonra Gordon Brown önderliğinde şekillenen AB politikaları hem geleneksel çekinceleri taşımış hem de uzlaşı yakalamanın zor olduğu sektörlerde Avrupa bütünleşmesine yönelik ciddi adımlar atmıştır. Tony Blair’in art arda kazanmış olduğu üç seçim döneminde giderek farklılaşan AB politikaları gözlemlenmiştir. Başlangıçta AB yanlısı bir tutumla başlayıp ekonomik ve parasal birlik, ortak savunma ve güvenlik politikaları gibi alanlarda Avrupa bütünleşmesini destekleyen temel politika, 11 Eylül saldırıları neticesinde konjonktürel kırılmayla belirli bir derecede değişmiştir. Teröre karşı küresel savaş doktrini kapsamında ABD’nin yakın müttefiki olan Birleşik Krallık, 11 Eylül sonrasında Atlantikçi bir yapıyla dış politikadaki eğilimlerini transatlantik bağları yönünde yoğunlaştırmış, Avrupacı yaklaşımdan uzaklaşarak AB bütünleşmesi sürecine daha mesafeli bir tutum sergilemiştir.
{"title":"An Analysis on the Policies of the United Kingdom Towards the European Union During the Labour Party Period (1997-2010)","authors":"Murat DEMİREL","doi":"10.53306/klujfeas.1357620","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1357620","url":null,"abstract":"Birleşik Krallık’ın dış politika tercihlerinin daha Avrupa yanlısı mı yoksa ABD yanlısı mı olduğu, eğilimlerinin “Avrupacı” (Europeanist) mı yoksa Atlantikçi (Atlanticist) kanatta mı yer aldığı hep tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu çerçevede, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği politikaları da başlangıcından itibaren zaman zaman pürüzlü etkileşimlere sahip olsa da, süreklilik arz etmiştir. Bu süreç içerisinde 1997-2010 arasındaki İşçi Partisi iktidarı yıllarına odaklanan bu çalışma bir dönem analizidir. Makalenin temel araştırma sorusu Birleşik Krallık’ın 1997-2010 yıllarında İşçi Partisi iktidarı dönemindeki AB politikasının Atlantikçi ya da Avrupacı açıdan nasıl evrildiğidir. 1997 ile 2010 arasında önce Tony Blair daha sonra Gordon Brown önderliğinde şekillenen AB politikaları hem geleneksel çekinceleri taşımış hem de uzlaşı yakalamanın zor olduğu sektörlerde Avrupa bütünleşmesine yönelik ciddi adımlar atmıştır. Tony Blair’in art arda kazanmış olduğu üç seçim döneminde giderek farklılaşan AB politikaları gözlemlenmiştir. Başlangıçta AB yanlısı bir tutumla başlayıp ekonomik ve parasal birlik, ortak savunma ve güvenlik politikaları gibi alanlarda Avrupa bütünleşmesini destekleyen temel politika, 11 Eylül saldırıları neticesinde konjonktürel kırılmayla belirli bir derecede değişmiştir. Teröre karşı küresel savaş doktrini kapsamında ABD’nin yakın müttefiki olan Birleşik Krallık, 11 Eylül sonrasında Atlantikçi bir yapıyla dış politikadaki eğilimlerini transatlantik bağları yönünde yoğunlaştırmış, Avrupacı yaklaşımdan uzaklaşarak AB bütünleşmesi sürecine daha mesafeli bir tutum sergilemiştir.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132385","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1346866
Şerife KAZANCI SUNAOĞLU
Son yıllarda, nüfus, çevre ve kalkınma sorun üçlüsüne tüketim unsurunun da eklenmesiyle sürdürülebilir tüketime yönelik araştırmalar daha önemli hale gelmiş bunun sonucunda da çalışma sayısı ciddi oranda artmıştır. Bu araştırmanın amacı pazarlama alanındaki sürdürülebilir tüketim araştırmalarının gelişimini izlemeyi ve kilit yazarları ve ortak yazarlık ağını belirleyerek, sürdürülebilir tüketim literatürünün bütünsel bir görünümünü ortaya koymaktır. Bu kapsamda araştırmada sürdürülebilir tüketimle ilgili Web of Science (WoS) veri tabanında taranan 916 araştırma makalesi VOSviewer programından faydalanılarak bibliyometrik haritalama yöntemi kullanılarak incelenmiştir. İnceleme bulguları tanımlayıcı (yıllara göre trendler) ve bibliyometrik haritalama başlıkları (yazar, ülke, dergi, atıf, anahtar kelime) altında sunulmuştur. Bulgulara göre makale sayısında 2019 sonrasında önemli bir artış olduğu, en çok makalenin ABD’deki araştırmacılar tarafından yazıldığı, makalelerin daha çok Sustainability dergisinde yayınlandığı, en çok atıf alan çalışma Iris Vermeir ve Wim Verbeke’ye ait olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın sürdürülebilir tüketim konusunda ileride araştırma yapacak araştırmacılara özellikle temel kaynak, yazar iş birliği, konu ve dergi seçiminde yol göstermesi beklenmektedir. Çalışma pazarlama alanındaki sürdürülebilir tüketim literatürün gelişimini izlemek ve alandaki değişimleri anlamak için önemli bir kaynak olarak kullanılabilir.
{"title":"The Role of Sustainable Consumption Studies in Marketing: Bibliometric Analysis (2000-2023)","authors":"Şerife KAZANCI SUNAOĞLU","doi":"10.53306/klujfeas.1346866","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1346866","url":null,"abstract":"Son yıllarda, nüfus, çevre ve kalkınma sorun üçlüsüne tüketim unsurunun da eklenmesiyle sürdürülebilir tüketime yönelik araştırmalar daha önemli hale gelmiş bunun sonucunda da çalışma sayısı ciddi oranda artmıştır. Bu araştırmanın amacı pazarlama alanındaki sürdürülebilir tüketim araştırmalarının gelişimini izlemeyi ve kilit yazarları ve ortak yazarlık ağını belirleyerek, sürdürülebilir tüketim literatürünün bütünsel bir görünümünü ortaya koymaktır. Bu kapsamda araştırmada sürdürülebilir tüketimle ilgili Web of Science (WoS) veri tabanında taranan 916 araştırma makalesi VOSviewer programından faydalanılarak bibliyometrik haritalama yöntemi kullanılarak incelenmiştir. İnceleme bulguları tanımlayıcı (yıllara göre trendler) ve bibliyometrik haritalama başlıkları (yazar, ülke, dergi, atıf, anahtar kelime) altında sunulmuştur. Bulgulara göre makale sayısında 2019 sonrasında önemli bir artış olduğu, en çok makalenin ABD’deki araştırmacılar tarafından yazıldığı, makalelerin daha çok Sustainability dergisinde yayınlandığı, en çok atıf alan çalışma Iris Vermeir ve Wim Verbeke’ye ait olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın sürdürülebilir tüketim konusunda ileride araştırma yapacak araştırmacılara özellikle temel kaynak, yazar iş birliği, konu ve dergi seçiminde yol göstermesi beklenmektedir. Çalışma pazarlama alanındaki sürdürülebilir tüketim literatürün gelişimini izlemek ve alandaki değişimleri anlamak için önemli bir kaynak olarak kullanılabilir.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132032","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1329020
Emirhan KAYA
In spite of the ongoing enmity between the United States (U.S.) and Iran, the signing of the 2015 nuclear deal during the Presidency of Barack Obama was a turning point that had a potential to repair the bilateral relations. On the other hand, President Donald Trump’s decision to withdraw from the deal in 2018 dashed hopes of many for the stabilization of bilateral relations as well as the containment of the nuclear threat. Recently, President Joe Biden’s potential reengagement with Iran is being questioned, even though the use force might still be an attractive choice. In that context, the article will shed light on the U.S.-Iran relations during the Presidencies of Obama, Trump and Biden respectively. Thus, the fluctuation in recent bilateral relations will be understood from a comparative perspective. It is argued that the anti-Iran strategy of Trump pushed the bilateral relations into a stalemate and his foreign policy legacy prevailed over the efforts to reconcile with Iran by both Obama and Biden administrations.
{"title":"Amerika Birleşik Devletleri-İran İlişkileri: Trump Etkisi","authors":"Emirhan KAYA","doi":"10.53306/klujfeas.1329020","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1329020","url":null,"abstract":"In spite of the ongoing enmity between the United States (U.S.) and Iran, the signing of the 2015 nuclear deal during the Presidency of Barack Obama was a turning point that had a potential to repair the bilateral relations. On the other hand, President Donald Trump’s decision to withdraw from the deal in 2018 dashed hopes of many for the stabilization of bilateral relations as well as the containment of the nuclear threat. Recently, President Joe Biden’s potential reengagement with Iran is being questioned, even though the use force might still be an attractive choice. In that context, the article will shed light on the U.S.-Iran relations during the Presidencies of Obama, Trump and Biden respectively. Thus, the fluctuation in recent bilateral relations will be understood from a comparative perspective. It is argued that the anti-Iran strategy of Trump pushed the bilateral relations into a stalemate and his foreign policy legacy prevailed over the efforts to reconcile with Iran by both Obama and Biden administrations.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132033","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1341504
Abdüsselam SAĞIN
The aim of this study is to test the Keynesian savings function for the Turkish economy. To achieve this goal, the fundamental savings function proposed by Keynes was utilized, and data from the years 1985 to 2021 were used for the Turkish economy. The determinants of savings in the model include GDP per capita, income tax rates, deposit interest rates, and inflation rate. The selected variables in the model are in line with the literature. Empirical analysis determined that the most suitable method is the Autoregressive Distributed Lag (ARDL) approach. Based on the conducted empirical analysis, an increase in GDP per capita and deposit interest rates leads to an increase in the amount of savings. On the other hand, an increase in tax rates and inflation rate reduces the amount of savings. According to the findings obtained from the study, the Keynesian savings function is applicable to the Turkish economy for the years 1985 to 2021.
{"title":"Keynesyen Tasarruf Fonksiyonu ve Türkiye Ekonomisi Analizi: 1985-2021","authors":"Abdüsselam SAĞIN","doi":"10.53306/klujfeas.1341504","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1341504","url":null,"abstract":"The aim of this study is to test the Keynesian savings function for the Turkish economy. To achieve this goal, the fundamental savings function proposed by Keynes was utilized, and data from the years 1985 to 2021 were used for the Turkish economy. The determinants of savings in the model include GDP per capita, income tax rates, deposit interest rates, and inflation rate. The selected variables in the model are in line with the literature. Empirical analysis determined that the most suitable method is the Autoregressive Distributed Lag (ARDL) approach. Based on the conducted empirical analysis, an increase in GDP per capita and deposit interest rates leads to an increase in the amount of savings. On the other hand, an increase in tax rates and inflation rate reduces the amount of savings. According to the findings obtained from the study, the Keynesian savings function is applicable to the Turkish economy for the years 1985 to 2021.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132173","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1343092
Adem ÖZER
2014’te Kırım’ın işgaliyle Donbas bölgesinde devam eden düşük yoğunluklu çatışmalar, 24 Şubat 2022’te Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla tam teşekkülü bir savaşa diğer bir ifadeyle, uluslararası silahlı çatışmaya dönüşmüştür. Rusya-Ukrayna arasında beliren savaş, uluslararası barış ve güvenliği riske atmakla birlikte, insani krize neden olmuş ve dünyanın muhtelif yerlerinde özel askeri şirket olarak faaliyet gösteren Wagner Grubu’nun Ukrayna’da öne çıkan rolü, uluslararası hukuk açısından çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Wagner Grubu, diğer özel askeri şirketlerin aksine, Rus güvenlik şirketleri gibi yarı devlet nüfuz ajanı olarak hareket etmektedir. Rusya’nın jeo-politik hedeflerine ulaşmak için yardımcı bir aktör olan Wagner Grubu, Rusya ile yakın ilişki içerisindedir ve Rusya tarafından yönlendirilmektedir. Birçok ülkede özel askeri şirketler olmasına rağmen, Wagner Grubu’nun hem Rusya Federasyonu Anayasası’nda hem de Rus Ceza Kanunu’nda yasa dışı ilan edilmiş olması, bu özel askeri şirketi muadillerinden ayrıştırmaktadır. Bu durum özelleştirilen askeri endüstrinin önemli ve son derece karmaşık bir unsurunu oluşturan Wagner Grubu’nun uluslararası silahlı çatışmalar hukuku kapsamındaki statüsüne ilişkin tartışmalara yol açmıştır. Bu bağlamda çalışmanın temel amacı, Wagner Grubu üyelerinin Ukrayna güçleri tarafından ele geçirilmeleri halinde muharip statüsü ve muharip ayrıcalığı kazanıp kazanmayacağını tartışmaktır.
{"title":"Shadows Rising: The Russia-Ukraine War and The Status of The Wagner Group Members in The Law of Armed Conflict","authors":"Adem ÖZER","doi":"10.53306/klujfeas.1343092","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1343092","url":null,"abstract":"2014’te Kırım’ın işgaliyle Donbas bölgesinde devam eden düşük yoğunluklu çatışmalar, 24 Şubat 2022’te Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla tam teşekkülü bir savaşa diğer bir ifadeyle, uluslararası silahlı çatışmaya dönüşmüştür. Rusya-Ukrayna arasında beliren savaş, uluslararası barış ve güvenliği riske atmakla birlikte, insani krize neden olmuş ve dünyanın muhtelif yerlerinde özel askeri şirket olarak faaliyet gösteren Wagner Grubu’nun Ukrayna’da öne çıkan rolü, uluslararası hukuk açısından çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Wagner Grubu, diğer özel askeri şirketlerin aksine, Rus güvenlik şirketleri gibi yarı devlet nüfuz ajanı olarak hareket etmektedir. Rusya’nın jeo-politik hedeflerine ulaşmak için yardımcı bir aktör olan Wagner Grubu, Rusya ile yakın ilişki içerisindedir ve Rusya tarafından yönlendirilmektedir. Birçok ülkede özel askeri şirketler olmasına rağmen, Wagner Grubu’nun hem Rusya Federasyonu Anayasası’nda hem de Rus Ceza Kanunu’nda yasa dışı ilan edilmiş olması, bu özel askeri şirketi muadillerinden ayrıştırmaktadır. Bu durum özelleştirilen askeri endüstrinin önemli ve son derece karmaşık bir unsurunu oluşturan Wagner Grubu’nun uluslararası silahlı çatışmalar hukuku kapsamındaki statüsüne ilişkin tartışmalara yol açmıştır. Bu bağlamda çalışmanın temel amacı, Wagner Grubu üyelerinin Ukrayna güçleri tarafından ele geçirilmeleri halinde muharip statüsü ve muharip ayrıcalığı kazanıp kazanmayacağını tartışmaktır.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132174","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1345050
Zübeyir ÖZÇELİK
The aim of this study is to search to the topic “The role of professional inclination and parents on recruitment”. The data analyzed in this study have been obtained from the TURKSTAT Study held on 2016 on the Structure of Family. The sample of this study is a group providing estimation at Turkey Nomenclature of Territorial Units for Statistics (NUTS) 1 Level (12 Region) to represent universe. Their professions and the professions of their parents were asked to the 42.044 persons who participated in that study and these were recorded and classified according to their International Standard Classification of Occupation (ISCO)-08 codes. During the analysis of data, the professions of mother, father and children were coded as white, blue, gray and pink-collars. Then, whether a relationship or not between mother, father and children profession and the collar color was investigated. At the end of the study, a high correlation level was established between the mother’s collar color and the child’s collar color. Another result is the correlation observed between the father’s collar color and the child’s collar color. In addition, it was determined that the collar color of the child is correlated with the mother’s collar color at a higher level than with the father’s collar color. This result indicates that the profession of parents should also be taken in consideration as a criterion by the managers for recruitment of employees.
{"title":"Mesleki Eğilimin ve Ebeveynlerin İşe Alımdaki Rolü","authors":"Zübeyir ÖZÇELİK","doi":"10.53306/klujfeas.1345050","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1345050","url":null,"abstract":"The aim of this study is to search to the topic “The role of professional inclination and parents on recruitment”. The data analyzed in this study have been obtained from the TURKSTAT Study held on 2016 on the Structure of Family. The sample of this study is a group providing estimation at Turkey Nomenclature of Territorial Units for Statistics (NUTS) 1 Level (12 Region) to represent universe. Their professions and the professions of their parents were asked to the 42.044 persons who participated in that study and these were recorded and classified according to their International Standard Classification of Occupation (ISCO)-08 codes. During the analysis of data, the professions of mother, father and children were coded as white, blue, gray and pink-collars. Then, whether a relationship or not between mother, father and children profession and the collar color was investigated. At the end of the study, a high correlation level was established between the mother’s collar color and the child’s collar color. Another result is the correlation observed between the father’s collar color and the child’s collar color. In addition, it was determined that the collar color of the child is correlated with the mother’s collar color at a higher level than with the father’s collar color. This result indicates that the profession of parents should also be taken in consideration as a criterion by the managers for recruitment of employees.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"42 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132381","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1344656
Serkan DEĞİRMENCİ
İkinci Dünya Savaşı sürecinde Türkiye’deki iktisat politikalarını inceleyen bu çalışmanın amacı, bu süreçte ortaya çıkan savaş ekonomisi koşulları karşısında siyasi iktidarların ürettikleri politika çözümlerini irdelemek ve ortaya çıkan sonuçları değerlendirmektir. Bu amaçla dönem boyunca iktidarda olan Refik Saydam ve Şükrü Saraçoğlu hükümetlerinin iktisadi problemlere özgül yaklaşımları ve kullandıkları araçlar bu çalışmada ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Özellikle dönemin şartlarına bağlı olarak çıkarılan bir takım olağanüstü kanunlar, bu yılların ekonomi politiğini şekillendiren temel politika araçları olarak nitelenmekte ve çalışmada bu kanunlara ayrıca yer verilmektedir. Her ne kadar Türkiye ekonomisi için 1940–1945 dönemi savaşın gölgesinde geçirilen yıllar olsa da bu dönemi öncesi ve sonrasından tamamen izole etmeden inceleme anlayışı çalışma boyunca benimsenmiştir. Nitekim 1930–1939 döneminin devletçi-müdahaleci çizgisinin yansımalarıyla şekillenen savaş yılları, sonraki dönemler için farklı beklentiler ve arayışlar yaratmıştır. Bu bakımdan Cumhuriyet tarihinin iktisadi gelişim sürecinin tarihsel bir bütünlük içerisinde değerlendirilebilmesi açısından bu dönemin incelenmesi ayrı bir önem arz etmektedir. Çalışmanın bu bütünselliğe nitelikli bir katkıda bulunması umut edilmektedir.
{"title":"Turkish Economy in the Second World War: Policies, Approaches, and Consequences","authors":"Serkan DEĞİRMENCİ","doi":"10.53306/klujfeas.1344656","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1344656","url":null,"abstract":"İkinci Dünya Savaşı sürecinde Türkiye’deki iktisat politikalarını inceleyen bu çalışmanın amacı, bu süreçte ortaya çıkan savaş ekonomisi koşulları karşısında siyasi iktidarların ürettikleri politika çözümlerini irdelemek ve ortaya çıkan sonuçları değerlendirmektir. Bu amaçla dönem boyunca iktidarda olan Refik Saydam ve Şükrü Saraçoğlu hükümetlerinin iktisadi problemlere özgül yaklaşımları ve kullandıkları araçlar bu çalışmada ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Özellikle dönemin şartlarına bağlı olarak çıkarılan bir takım olağanüstü kanunlar, bu yılların ekonomi politiğini şekillendiren temel politika araçları olarak nitelenmekte ve çalışmada bu kanunlara ayrıca yer verilmektedir. Her ne kadar Türkiye ekonomisi için 1940–1945 dönemi savaşın gölgesinde geçirilen yıllar olsa da bu dönemi öncesi ve sonrasından tamamen izole etmeden inceleme anlayışı çalışma boyunca benimsenmiştir. Nitekim 1930–1939 döneminin devletçi-müdahaleci çizgisinin yansımalarıyla şekillenen savaş yılları, sonraki dönemler için farklı beklentiler ve arayışlar yaratmıştır. Bu bakımdan Cumhuriyet tarihinin iktisadi gelişim sürecinin tarihsel bir bütünlük içerisinde değerlendirilebilmesi açısından bu dönemin incelenmesi ayrı bir önem arz etmektedir. Çalışmanın bu bütünselliğe nitelikli bir katkıda bulunması umut edilmektedir.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132176","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.53306/klujfeas.1312975
Ali ŞEN, Baki ÇAKIR, İsmail BALKAN
Osmanlı’da esnafın faaliyetlerinin kamu otoritesince belirlenen kurallar çerçevesinde sürdürülmesi toplumsal ve ekonomik düzenin korunması açısından hayati öneme sahiptir. Esnaf toplumun mal ve hizmet ihtiyacını karşılayan başlıca kesimdir. Kamu otoritesi esnafın işleyişinin düzenlenmesinde, aynı mesleği icra eden esnaftan oluşan ve bir esnaf topluluğu olan loncalardan büyük ölçüde yararlanmıştır. Loncaların asli görevi toplumun ihtiyacı olan mal ve hizmetlerin esnaf tarafından karşılanmasında devamlılığı sağlamaktır. Bununla beraber loncalar, esnaf ve toplum düzeninin korunmasında kamunun aldığı tedbirleri tamamlayıcı nitelikte ilave birçok görev ve sorumluluk üstlenmektedir. Bu çalışma, Osmanlı loncalarının esnaf düzeninin korunmasında, ekonomik ve toplumsal düzenin sağlanmasında kamusal tedbirlerin etkinliğini artırmak amacıyla üstlendiği tamamlayıcı görev ve sorumlulukları açıklamaktadır. Bu kapsamda tarihsel araştırma yöntemi benimsenmiştir. Çalışmada tespit edilen rollerin başlıcaları; esnaf ile kamu otoritesi arasındaki iletişimin sağlanması ile esnafın denetlenmesi, gözetilmesi ve düzenlenmesi süreçlerinde kamu otoritesine yardımcı olmaktır. Loncaların üstlendiği bu tamamlayıcı roller kamunun iş yükünü azaltmakta, özellikle sosyal ve ekonomik düzenin sağlanmasında kamusal tedbirlere etkinlik kazandırmaktadır.
{"title":"Osmanlı’da Kamusal Tedbirlerin Etkinliğinin Artırılmasında Loncaların Tamamlayıcı Rolü","authors":"Ali ŞEN, Baki ÇAKIR, İsmail BALKAN","doi":"10.53306/klujfeas.1312975","DOIUrl":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1312975","url":null,"abstract":"Osmanlı’da esnafın faaliyetlerinin kamu otoritesince belirlenen kurallar çerçevesinde sürdürülmesi toplumsal ve ekonomik düzenin korunması açısından hayati öneme sahiptir. Esnaf toplumun mal ve hizmet ihtiyacını karşılayan başlıca kesimdir. Kamu otoritesi esnafın işleyişinin düzenlenmesinde, aynı mesleği icra eden esnaftan oluşan ve bir esnaf topluluğu olan loncalardan büyük ölçüde yararlanmıştır. Loncaların asli görevi toplumun ihtiyacı olan mal ve hizmetlerin esnaf tarafından karşılanmasında devamlılığı sağlamaktır. Bununla beraber loncalar, esnaf ve toplum düzeninin korunmasında kamunun aldığı tedbirleri tamamlayıcı nitelikte ilave birçok görev ve sorumluluk üstlenmektedir. Bu çalışma, Osmanlı loncalarının esnaf düzeninin korunmasında, ekonomik ve toplumsal düzenin sağlanmasında kamusal tedbirlerin etkinliğini artırmak amacıyla üstlendiği tamamlayıcı görev ve sorumlulukları açıklamaktadır. Bu kapsamda tarihsel araştırma yöntemi benimsenmiştir. Çalışmada tespit edilen rollerin başlıcaları; esnaf ile kamu otoritesi arasındaki iletişimin sağlanması ile esnafın denetlenmesi, gözetilmesi ve düzenlenmesi süreçlerinde kamu otoritesine yardımcı olmaktır. Loncaların üstlendiği bu tamamlayıcı roller kamunun iş yükünü azaltmakta, özellikle sosyal ve ekonomik düzenin sağlanmasında kamusal tedbirlere etkinlik kazandırmaktadır.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"84 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135132172","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}