{"title":"An Analysis on the Policies of the United Kingdom Towards the European Union During the Labour Party Period (1997-2010)","authors":"Murat DEMİREL","doi":"10.53306/klujfeas.1357620","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Birleşik Krallık’ın dış politika tercihlerinin daha Avrupa yanlısı mı yoksa ABD yanlısı mı olduğu, eğilimlerinin “Avrupacı” (Europeanist) mı yoksa Atlantikçi (Atlanticist) kanatta mı yer aldığı hep tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu çerçevede, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği politikaları da başlangıcından itibaren zaman zaman pürüzlü etkileşimlere sahip olsa da, süreklilik arz etmiştir. Bu süreç içerisinde 1997-2010 arasındaki İşçi Partisi iktidarı yıllarına odaklanan bu çalışma bir dönem analizidir. Makalenin temel araştırma sorusu Birleşik Krallık’ın 1997-2010 yıllarında İşçi Partisi iktidarı dönemindeki AB politikasının Atlantikçi ya da Avrupacı açıdan nasıl evrildiğidir. 1997 ile 2010 arasında önce Tony Blair daha sonra Gordon Brown önderliğinde şekillenen AB politikaları hem geleneksel çekinceleri taşımış hem de uzlaşı yakalamanın zor olduğu sektörlerde Avrupa bütünleşmesine yönelik ciddi adımlar atmıştır. Tony Blair’in art arda kazanmış olduğu üç seçim döneminde giderek farklılaşan AB politikaları gözlemlenmiştir. Başlangıçta AB yanlısı bir tutumla başlayıp ekonomik ve parasal birlik, ortak savunma ve güvenlik politikaları gibi alanlarda Avrupa bütünleşmesini destekleyen temel politika, 11 Eylül saldırıları neticesinde konjonktürel kırılmayla belirli bir derecede değişmiştir. Teröre karşı küresel savaş doktrini kapsamında ABD’nin yakın müttefiki olan Birleşik Krallık, 11 Eylül sonrasında Atlantikçi bir yapıyla dış politikadaki eğilimlerini transatlantik bağları yönünde yoğunlaştırmış, Avrupacı yaklaşımdan uzaklaşarak AB bütünleşmesi sürecine daha mesafeli bir tutum sergilemiştir.","PeriodicalId":33473,"journal":{"name":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Kirklareli Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.53306/klujfeas.1357620","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Birleşik Krallık’ın dış politika tercihlerinin daha Avrupa yanlısı mı yoksa ABD yanlısı mı olduğu, eğilimlerinin “Avrupacı” (Europeanist) mı yoksa Atlantikçi (Atlanticist) kanatta mı yer aldığı hep tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu çerçevede, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği politikaları da başlangıcından itibaren zaman zaman pürüzlü etkileşimlere sahip olsa da, süreklilik arz etmiştir. Bu süreç içerisinde 1997-2010 arasındaki İşçi Partisi iktidarı yıllarına odaklanan bu çalışma bir dönem analizidir. Makalenin temel araştırma sorusu Birleşik Krallık’ın 1997-2010 yıllarında İşçi Partisi iktidarı dönemindeki AB politikasının Atlantikçi ya da Avrupacı açıdan nasıl evrildiğidir. 1997 ile 2010 arasında önce Tony Blair daha sonra Gordon Brown önderliğinde şekillenen AB politikaları hem geleneksel çekinceleri taşımış hem de uzlaşı yakalamanın zor olduğu sektörlerde Avrupa bütünleşmesine yönelik ciddi adımlar atmıştır. Tony Blair’in art arda kazanmış olduğu üç seçim döneminde giderek farklılaşan AB politikaları gözlemlenmiştir. Başlangıçta AB yanlısı bir tutumla başlayıp ekonomik ve parasal birlik, ortak savunma ve güvenlik politikaları gibi alanlarda Avrupa bütünleşmesini destekleyen temel politika, 11 Eylül saldırıları neticesinde konjonktürel kırılmayla belirli bir derecede değişmiştir. Teröre karşı küresel savaş doktrini kapsamında ABD’nin yakın müttefiki olan Birleşik Krallık, 11 Eylül sonrasında Atlantikçi bir yapıyla dış politikadaki eğilimlerini transatlantik bağları yönünde yoğunlaştırmış, Avrupacı yaklaşımdan uzaklaşarak AB bütünleşmesi sürecine daha mesafeli bir tutum sergilemiştir.