The Place And Importance of Dalāʾil al-nubuwwa In The Context of The Defense of Prophethood

Kader Pub Date : 2023-12-26 DOI:10.18317/kaderdergi.1365051
Lütfi Bozkale
{"title":"The Place And Importance of Dalāʾil al-nubuwwa In The Context of The Defense of Prophethood","authors":"Lütfi Bozkale","doi":"10.18317/kaderdergi.1365051","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"İnsanın yaratıcısı ile kurduğu inanç bağlarından biri de peygamber vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Çağımıza yansıyan boyutlarıyla entelektüel düzeyde tartışılan nübüvvet karşıtlığı alanındaki problemler ciddi bir inanç sorununa tekabül etmektedir. Tevhide dayalı inanç sisteminde nübüvvetle bilinen akāid ilkeleri Allah’a, nübüvvete ve ahirete iman şeklinde temellendirilmiştir. İnanç dünyamızı düzenleyen ve akılla da imkânı kabul edilen bu üç prensibin detayları, bize Allah tarafından nebiler aracılığı ile bildirilen bilgilerdir. Bu eksende tek Tanrılı dinlerin teolojisi nübüvvetin belirlediği çerçeveyle ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak nübüvvet dinin çıkış noktası olarak, Allah ve ahiret inancı hakkındaki bilgileri elde etmede en sahih ve sağlıklı yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi izlekte görülen şekliyle din karşıtı çevre ve felsefelerde nübüvvet karşıtı bir duruş gözlemlenmiştir. İslâm fetihleri sonucunda elde edilen topraklarda yaşayan İran kökenli senevî geleneklerde ve onların etkilendiği Hint kökenli Berâhime ve Budist inanç çevrelerinde görülen nübüvvet karşıtı bu tutum İslâm toplumunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. İslâm âlimlerinin, heretik mülhidler olarak tanımladıkları söylem çevreleri, salt akla dayanarak vahiy karşıtı iddialarda bulunmuştur. Bunlara karşı savunu eserleri yazan ulemâ; aklın, vahyin ve duyuların delaleti ile cevap üretmişlerdir. Bilgisel içerikleri ile dikkat çeken bu eserlerde peygamberlik, Hz. Muhammed özelinde tarihi ve geleneksel delillerle savunulmuş her iki yön Kur’ân’daki ayetlerle de teyit edilmiştir. Özellikle erken dönem savunu eserlerinde görülen Ehl-i kitap mensuplarının kabul ettiği geleneksel peygamberlik delilleri üzerinden yürütülen bu muhteva nübüvvetin temel argümanı “Hucec ve A‘lâm” delilleri olarak ilk teliflerde yer almıştır. Müslüman düşüncesinde klasik döneme kadar yazılan elçiliği ispat eserlerini muhteva açısından iki grupta ele aldık Bunların ilki: Peygamberliği sadece geleneksel deliller üzerinden elçinin elinde gerçekleşen mûcize ve benzeri harikulade olayları nakleden rivayetler üzerinden ele alan eserler. İkincisi nübüvveti geleneksel delilleri ile ağırlıklı olarak burhanî tarihî ve sosyolojik yönden ispat etmeyi amaçlayan eserler. Muahhar dönemde yazılan savunu eserlerinde de sistematik olarak ana amacı nübüvveti savunmak olan âlimler aynı muhteva üzerinden telif faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu faaliyet sonucunda literatürde “Delâlilü’n-nübüvve” olarak isimlendirilen özel bir yazın türü ortaya çıkmıştır. Bu çalışma hicri II. Asırda başlayıp III. ve IV. asırlarda etkisi gittikçe artan nübüvvet karşıtı meydan okumalara karşı yazılmış peygamberlik savunusu, “Delâilü’n-nübüvve” eserlerinin önemli örneklerini tanıtıp bunların literatürdeki yeri ve önemini vurgulamak üzerine olacaktır.Tarihi izlekte görülen şekliyle din karşıtı çevre ve felsefelerde nübüvvet karşıtı bir duruş gözlemlenmiştir. İslâm fetihleri sonucunda elde edilen topraklarda yaşayan İran kökenli senevî geleneklerde ve onların etkilendiği Hint kökenli Berâhime ve Budist inanç çevrelerinde görülen nübüvvet karşıtı bu tutum İslâm toplumunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. İslâm âlimlerinin, heretik mülhidler olarak tanımladıkları söylem çevreleri, salt akla dayanarak vahiy karşıtı iddialarda bulunmuştur. Bunlara karşı savunu eserleri yazan ulemâ; aklın, vahyin ve duyuların delaleti ile cevap üretmişlerdir. Bilgisel içerikleri ile dikkat çeken bu eserlerde peygamberlik, Hz. Muhammed özelinde tarihi ve geleneksel delillerle savunulmuş her iki yön Kur’ân’daki ayetlerle de teyit edilmiştir. Özellikle erken dönem savunu eserlerinde görülen Ehl-i kitap mensuplarının kabul ettiği geleneksel peygamberlik delilleri üzerinden yürütülen bu muhteva nübüvvetin temel argümanı “Hucec ve A‘lâm” delilleri olarak ilk teliflerde yer almıştır. Müslüman düşüncesinde klasik döneme kadar yazılan elçiliği ispat eserlerini muhteva açısından iki grupta ele aldık Bunların ilki: Peygamberliği sadece geleneksel deliller üzerinden elçinin elinde gerçekleşen mûcize ve benzeri harikulade olayları nakleden rivayetler üzerinden ele alan eserler. İkincisi nübüvveti geleneksel delilleri ile ağırlıklı olarak burhanî tarihî ve sosyolojik yönden ispat etmeyi amaçlayan eserler. Muahhar dönemde yazılan savunu eserlerinde de sistematik olarak ana amacı nübüvveti savunmak olan âlimler aynı muhteva üzerinden telif faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu faaliyet sonucunda literatürde “Delâlilü’n-nübüvve” olarak isimlendirilen özel bir yazın türü ortaya çıkmıştır. Bu çalışma hicri II. Asırda başlayıp III. ve IV. asırlarda etkisi gittikçe artan nübüvvet karşıtı meydan okumalara karşı yazılmış peygamberlik savunusu, “Delâilü’n-nübüvve” eserlerinin önemli örneklerini tanıtıp bunların literatürdeki yeri ve önemini vurgulamak üzerine olacaktır.","PeriodicalId":17877,"journal":{"name":"Kader","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Kader","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.18317/kaderdergi.1365051","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

Abstract

İnsanın yaratıcısı ile kurduğu inanç bağlarından biri de peygamber vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Çağımıza yansıyan boyutlarıyla entelektüel düzeyde tartışılan nübüvvet karşıtlığı alanındaki problemler ciddi bir inanç sorununa tekabül etmektedir. Tevhide dayalı inanç sisteminde nübüvvetle bilinen akāid ilkeleri Allah’a, nübüvvete ve ahirete iman şeklinde temellendirilmiştir. İnanç dünyamızı düzenleyen ve akılla da imkânı kabul edilen bu üç prensibin detayları, bize Allah tarafından nebiler aracılığı ile bildirilen bilgilerdir. Bu eksende tek Tanrılı dinlerin teolojisi nübüvvetin belirlediği çerçeveyle ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak nübüvvet dinin çıkış noktası olarak, Allah ve ahiret inancı hakkındaki bilgileri elde etmede en sahih ve sağlıklı yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi izlekte görülen şekliyle din karşıtı çevre ve felsefelerde nübüvvet karşıtı bir duruş gözlemlenmiştir. İslâm fetihleri sonucunda elde edilen topraklarda yaşayan İran kökenli senevî geleneklerde ve onların etkilendiği Hint kökenli Berâhime ve Budist inanç çevrelerinde görülen nübüvvet karşıtı bu tutum İslâm toplumunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. İslâm âlimlerinin, heretik mülhidler olarak tanımladıkları söylem çevreleri, salt akla dayanarak vahiy karşıtı iddialarda bulunmuştur. Bunlara karşı savunu eserleri yazan ulemâ; aklın, vahyin ve duyuların delaleti ile cevap üretmişlerdir. Bilgisel içerikleri ile dikkat çeken bu eserlerde peygamberlik, Hz. Muhammed özelinde tarihi ve geleneksel delillerle savunulmuş her iki yön Kur’ân’daki ayetlerle de teyit edilmiştir. Özellikle erken dönem savunu eserlerinde görülen Ehl-i kitap mensuplarının kabul ettiği geleneksel peygamberlik delilleri üzerinden yürütülen bu muhteva nübüvvetin temel argümanı “Hucec ve A‘lâm” delilleri olarak ilk teliflerde yer almıştır. Müslüman düşüncesinde klasik döneme kadar yazılan elçiliği ispat eserlerini muhteva açısından iki grupta ele aldık Bunların ilki: Peygamberliği sadece geleneksel deliller üzerinden elçinin elinde gerçekleşen mûcize ve benzeri harikulade olayları nakleden rivayetler üzerinden ele alan eserler. İkincisi nübüvveti geleneksel delilleri ile ağırlıklı olarak burhanî tarihî ve sosyolojik yönden ispat etmeyi amaçlayan eserler. Muahhar dönemde yazılan savunu eserlerinde de sistematik olarak ana amacı nübüvveti savunmak olan âlimler aynı muhteva üzerinden telif faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu faaliyet sonucunda literatürde “Delâlilü’n-nübüvve” olarak isimlendirilen özel bir yazın türü ortaya çıkmıştır. Bu çalışma hicri II. Asırda başlayıp III. ve IV. asırlarda etkisi gittikçe artan nübüvvet karşıtı meydan okumalara karşı yazılmış peygamberlik savunusu, “Delâilü’n-nübüvve” eserlerinin önemli örneklerini tanıtıp bunların literatürdeki yeri ve önemini vurgulamak üzerine olacaktır.Tarihi izlekte görülen şekliyle din karşıtı çevre ve felsefelerde nübüvvet karşıtı bir duruş gözlemlenmiştir. İslâm fetihleri sonucunda elde edilen topraklarda yaşayan İran kökenli senevî geleneklerde ve onların etkilendiği Hint kökenli Berâhime ve Budist inanç çevrelerinde görülen nübüvvet karşıtı bu tutum İslâm toplumunda ciddi tartışmalara yol açmıştır. İslâm âlimlerinin, heretik mülhidler olarak tanımladıkları söylem çevreleri, salt akla dayanarak vahiy karşıtı iddialarda bulunmuştur. Bunlara karşı savunu eserleri yazan ulemâ; aklın, vahyin ve duyuların delaleti ile cevap üretmişlerdir. Bilgisel içerikleri ile dikkat çeken bu eserlerde peygamberlik, Hz. Muhammed özelinde tarihi ve geleneksel delillerle savunulmuş her iki yön Kur’ân’daki ayetlerle de teyit edilmiştir. Özellikle erken dönem savunu eserlerinde görülen Ehl-i kitap mensuplarının kabul ettiği geleneksel peygamberlik delilleri üzerinden yürütülen bu muhteva nübüvvetin temel argümanı “Hucec ve A‘lâm” delilleri olarak ilk teliflerde yer almıştır. Müslüman düşüncesinde klasik döneme kadar yazılan elçiliği ispat eserlerini muhteva açısından iki grupta ele aldık Bunların ilki: Peygamberliği sadece geleneksel deliller üzerinden elçinin elinde gerçekleşen mûcize ve benzeri harikulade olayları nakleden rivayetler üzerinden ele alan eserler. İkincisi nübüvveti geleneksel delilleri ile ağırlıklı olarak burhanî tarihî ve sosyolojik yönden ispat etmeyi amaçlayan eserler. Muahhar dönemde yazılan savunu eserlerinde de sistematik olarak ana amacı nübüvveti savunmak olan âlimler aynı muhteva üzerinden telif faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu faaliyet sonucunda literatürde “Delâlilü’n-nübüvve” olarak isimlendirilen özel bir yazın türü ortaya çıkmıştır. Bu çalışma hicri II. Asırda başlayıp III. ve IV. asırlarda etkisi gittikçe artan nübüvvet karşıtı meydan okumalara karşı yazılmış peygamberlik savunusu, “Delâilü’n-nübüvve” eserlerinin önemli örneklerini tanıtıp bunların literatürdeki yeri ve önemini vurgulamak üzerine olacaktır.
查看原文
分享 分享
微信好友 朋友圈 QQ好友 复制链接
本刊更多论文
Dalāʾil al-nubuwwa 在《先知辩护》中的地位和重要性
人类与造物主建立的信仰纽带之一是通过先知实现的。反先知权领域的问题是一个严重的信仰问题,这些问题在知识层面上进行了讨论,并反映在我们这个时代的方方面面。在基于 "真主至上"(tawheed)的信仰体系中,通过先知身份了解的 "真主至上"(aqāid)原则是建立在对真主、先知身份和来世的信仰之上的。这三个原则的细节规范着我们的信仰世界,其可能性为理性所接受,是真主通过先知传达给我们的信息。在这个轴心上,一神教的神学以先知确定的框架出现。因此,先知作为宗教的起点,似乎是获取关于真主和来世信仰的信息的最真实、最健康的方式。从历史轨迹中可以看出,在反宗教环境和哲学中出现了一种反先知的立场。这种反预言的态度体现在生活在伊斯兰征服土地上的伊朗裔塞纳维传统中,以及受其影响的印度裔贝拉谛和佛教信仰圈中,从而引发了伊斯兰社会的激烈争论。伊斯兰学者将这些话语圈子定义为异端邪说,他们仅凭理性对启示提出异议。撰写著作为他们辩护的学者以理性、启示和感官的证据作为回应。在这些以其认识论内容吸引眼球的著作中,先知穆罕默德的先知身份得到了历史和传统证据的辩护,而这两方面都得到了《古兰经》经文的证实。这一内容是通过 "先知派 "成员所接受的先知身份的传统证据来实现的,尤其是在早期的辩护作品中,作为 "胡佳吉和阿兰 "证据的先知身份的基本论据被纳入了第一部作品中。穆斯林思想中直到古典时期的先知论证著作从内容上可分为两类:第一类是仅通过传统证据和对使者手中发生的奇迹和类似奇事的叙述来论述先知身份的著作。第二种是主要从历史和社会学角度,以传统证据证明先知身份的作品。在后期撰写的辩护著作中,以维护先知身份为主要目的的学者系统地继续撰写相同的内容。由于这一活动,文学作品中出现了一种特殊的文学类型,称为 "Delalil al-nubuwwwa"。从历史轨迹中可以看出,反宗教环境和哲学中出现了反预言立场。这种反预言的态度体现在生活在因伊斯兰征服而获得的土地上的伊朗裔塞纳维传统中,以及受其影响的印度裔贝拉谛和佛教信仰圈中。伊斯兰学者将这些话语圈子定义为异端邪说,他们仅凭理性对启示提出异议。撰写著作为他们辩护的学者以理性、启示和感官的证据作为回应。在这些以其认识论内容吸引眼球的著作中,先知穆罕默德的先知身份得到了历史和传统证据的辩护,而这两方面都得到了《古兰经》经文的证实。这一内容是通过 "先知派 "成员所接受的先知身份的传统证据来实现的,尤其是在早期的辩护作品中,作为 "胡佳吉和阿兰 "证据的先知身份的基本论据被纳入了第一部作品中。 穆斯林思想中直到古典时期的先知论证著作从内容上可分为两类:第一类是仅通过传统证据和对使者手中发生的奇迹和类似奇事的叙述来论述先知身份的著作。第二种是主要从历史和社会学角度,以传统证据证明先知身份的作品。在后期撰写的辩护著作中,以维护先知身份为主要目的的学者系统地继续撰写相同的内容。由于这一活动,文献中出现了一种名为 "Delalil al-nubuwwwa "的特殊文学类型。本研究将介绍 "Delāl al-nubuwwwa "作品的重要实例,这些作品都是为了捍卫先知权而撰写的,以应对始于希吉来二世纪、在三、四世纪影响越来越大的反先知挑战,并强调它们在文献中的地位和重要性。
本文章由计算机程序翻译,如有差异,请以英文原文为准。
求助全文
约1分钟内获得全文 去求助
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
0
期刊最新文献
God, Logic and Lies: Intra-Ḥanafī Polemics on Divine Omnipotence in Colonial India The Transformation of Radjʿa Doctrine of Shiʿa: A Case Study on the Nusayrīs, the Druzes and the Bābī-Bahāīs Muhammed Cân Yûsuf el-Karabâğî’nin Zorunlu Varlık Konusunda Bir Risâlesi: Tahkik ve Değerlendirme The Place And Importance of Dalāʾil al-nubuwwa In The Context of The Defense of Prophethood Özbekistan'da Bilimsel Ateizm Gelişiminin Retrospektif Analizi (XX. Yüzyılın 30'larında)
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
已复制链接
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
×
扫码分享
扫码分享
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1