A Qualıtatıve Research On Investigation the Effectiveness of Cognitive Behavior Therapy on Depression of Children

Abstract

Bu araştırmanın genel amacı bilişsel davranışçı terapinin çocukların depresyon düzeyleri üzerine etkisinin incelenmesidir. Bu genel amaç doğrultusunda bir ortaokulda okuyan beşinci sınıf öğrencileri arasından Çocuk Depresyon Envanterinden kesme puanın üzerinde puan alan, depresif belirti gösteren beş çocuk seçilmiştir. Beş çocuk ile her oturumun ortalama 50 dk sürdüğü, haftada bir sıklıkta ve toplam 10 hafta devam eden bilişsel davranışçı terapiye dayalı bireysel terapi uygulaması yapılmıştır. Her seansın son on dakikası ebeveyn seansa katılmıştır. Çocuklar ile bilişsel davranışçı terapiye dayalı depresyon düzeylerini düşürmeye yönelik görüşme yapılırken; ebeveynler ile süreç hakkında bilgilendirme, seans dışında çocuğa destek olma ve takip amaçlı görüşmeler yapılmıştır. Çalışmada veri olarak çocuklar ile yapılan görüşmelerin içerikleri ve uygulama sonrası araştırmacı tarafından hazırlanan, ebeveynlerden alınan yarı yapılandırılmış görüşme sorularına verilen yanıtlar kullanılmıştır. Görüşme içerikleri ve yarı yapılandırılmış görüşme sorularına verilen yanıtlar içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda terapi sürecinin başında seansların içeriği incelendiğinde depresyon, düşük benlik algısı, olumsuz bilişsel ve duygusal süreçlerinin ilk seanslarda yoğun olarak ifade edildiği bulunmuştur. Terapinin ilerleyen aşamalarında seansların içeriği incelendiğinde ise bilişsel, duygusal ve davranışsal boyutlarda çocuklarda olumlu yönde değişimlerin olduğu bir başka ifade ile bireysel terapinin çocuklar üzerinde olumlu yönde bir etki yarattığı belirlenmiştir. Bununla birlikte ebeveynler tarafından yarı yapılandırılmış görüşme sorularına verilen yanıtlar incelendiğinde de bireysel terapinin çocuklarda olumsuz düşüncelerin değişimi, kendini ifade etme, problem çözme becerisi ve öfke kontrolü başlıklarında olumlu yönde değişim yarattığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Çalışmada çocuklar ile yapılan görüşme içerikleri ve ebeveynler tarafından yarı yapılandırılmış görüşme sorularına verilen yanıtların birbirleri ile tutarlı olduğu belirlenmiştir.