{"title":"Abū Ishaq al-Fazārī(卒于 188/804 年)及其著作《Kitāb al-Shīr","authors":"Ömer Sabuncu, Mahmut Sabuncu","doi":"10.30623/hij.1445022","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"İslâmî ilimler literatürü, muazzam bir yekûnu içermektedir. Bu “muazzamlık”, sadece sayı açısından olmayıp içerdiği malumat açısından da böyledir. Bu noktada özellikle Hicrî ikinci asırda başlatılan tedvin ve tasnif faaliyetleri bütün yazım usulüne etki etmiş ve çeşitli metotlarla kaleme alınmış eserler tarihteki yerlerini almaya başlamışlardır. Zikri geçen edebiyatın birçok dalına dair önemli eserler mevcut olmakla birlikte birçok eserin günümüze ulaşmadığı da ifade edilmektedir. Bu duruma etki eden sebepler arasında müellifinin geniş bir öğrenci ağına sahip olmaması dolayısıyla rivayet silsilesinin devam edememesi, eserin sonraki bir eserin gölgesinde kalması ve kitabın istinsah edilmeye değer bulunmaması gibi nedenler sayılabilir. Tamamı günümüze ulaşmayan eserlerden biri de Kûfeli mücahit âlim Ebû İshâk el-Fezârî’nin (ö. 188/804) Kitâbü’s-siyer’idir. \nİslâm fıkhının devletler hukuku hükümlerini inceleyen ilim dalına siyer denilmektedir. Hicrî ikinci asırda Kûfe ve Şâm şehirlerinde önemli eserler verilen bu alanın önde gelen isimlerinden biri Ebû İshâk el-Fezârî’dir. Kûfeli olup Bağdât, Şâm ve Mıssîse’de hayatını sürdürmüş olan Fezârî, siyer alanındaki birikimleriyle öne çıkan Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778) ve Evzâî’den (ö. 157/774) ders almıştır. Bu derslerin sonucu hocalarından aldığı birikimi kitaplaştırmış ve Kitâbü’s-siyer’i telif etmiştir. Eserin büyük kısmının günümüze ulaşmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte kitabın eldeki kısmı, dönemin telif anlayışına dair önemli ipuçları sunmaktadır. \nBu makalenin konusu Ebû İshâk el-Fezârî ve onun Kitâbü’s-siyer’idir. Araştırıldığı kadarıyla hem Fezârî hem kitabı hakkında Türkçe’de ansiklopedi maddesi haricinde bir çalışma tespit edilememiştir. Ancak hem müellif hem eseri hicrî ikinci asrın telif mantığının anlaşılması için önem arz etmektedir. Buna binâen bu makalenin amacı tamamı günümüze ulaşmamış bir eserin eldeki kısmından hareketle hicrî ikinci asrın telif usulüne dair bazı çıkarımlar yapmaktır. Ayrıca Fezârî’nin hayatıyla eseri arasında nasıl bir bağlantı olduğunun tespit edilmesi de amaçlanmıştır. Çalışmanın yöntemi literatür taramasıdır. Devletler arası hukuk manasındaki siyer alanında oluşmuş olan sınırlı literatür ve ilgili diğer kaynaklar taranmış ve ilgili başlıklar altında ele alınmıştır. Bununla birlikte kaynak taraması açısından bir sınırlama yapılmamıştır. Çünkü günümüze sadece bir kısmının ulaştığı düşünülen bir kitabın diğer bölümlerine dair farklı kaynaklarda bazı bulgular tespit edilebilmektedir. \nÇalışmada ulaşılan sonuçlardan bir kısmı şöyledir. Fezârî, hayatı ile eseri arasında uyum olan bir âlimdir. Süfyân es-Sevrî ve Evzâî gibi siyer alanında önemli birikim sahibi olan âlimlerden ders alan müellif, bu birikimi Kitâbü’s-siyer isimli eseriyle ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bu hükümlerin bilinmesine en çok ihtiyaç duyulan yerlerden olan serhad şehri Mıssîse’ye gitmiş ve şehrin ahalisinin ve mücahitlerin bu hükümleri öğrenmelerine vesile olmuştur. Dolayısıyla o, hayat-ilim birlikteliğine önemli bir örnek teşkil etmiştir. Müslüman bir devletin diğer devletler ile kuracağı ilişkilerin sınırlarını ve ana hükümlerini ortaya koyan siyer ilmi, Muhammed Hamidullah’ın (1908-2002) İslâm’da Devlet İdâresi isimli eseri dışında detaylı bir araştırmaya konu olmamıştır. Bu konuda detaylı çalışmalar araştırmacıları beklemektedir. Çalışmada ulaşılan bir diğer sonuç ise günümüze ulaşmayan eserlerle ilgili kaynaklar dikkatli tarandığında aydınlatıcı bilgilere ulaşılabilmesidir. Bu durum, İslâmî ilimler edebiyatına has bir durum olsa gerektir. Zira bu edebiyata katkı sunanlar hiçbir bilgiyi kaçırmak istememişler ve ortaya konulan her ne varsa bir yönüyle aktarmaya gayret göstermişlerdir.","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Ebû İshak el-Fezârî (ö. 188/804) ve Kitâbü’s-Siyer Adlı Eseri\",\"authors\":\"Ömer Sabuncu, Mahmut Sabuncu\",\"doi\":\"10.30623/hij.1445022\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"İslâmî ilimler literatürü, muazzam bir yekûnu içermektedir. Bu “muazzamlık”, sadece sayı açısından olmayıp içerdiği malumat açısından da böyledir. Bu noktada özellikle Hicrî ikinci asırda başlatılan tedvin ve tasnif faaliyetleri bütün yazım usulüne etki etmiş ve çeşitli metotlarla kaleme alınmış eserler tarihteki yerlerini almaya başlamışlardır. Zikri geçen edebiyatın birçok dalına dair önemli eserler mevcut olmakla birlikte birçok eserin günümüze ulaşmadığı da ifade edilmektedir. Bu duruma etki eden sebepler arasında müellifinin geniş bir öğrenci ağına sahip olmaması dolayısıyla rivayet silsilesinin devam edememesi, eserin sonraki bir eserin gölgesinde kalması ve kitabın istinsah edilmeye değer bulunmaması gibi nedenler sayılabilir. Tamamı günümüze ulaşmayan eserlerden biri de Kûfeli mücahit âlim Ebû İshâk el-Fezârî’nin (ö. 188/804) Kitâbü’s-siyer’idir. \\nİslâm fıkhının devletler hukuku hükümlerini inceleyen ilim dalına siyer denilmektedir. Hicrî ikinci asırda Kûfe ve Şâm şehirlerinde önemli eserler verilen bu alanın önde gelen isimlerinden biri Ebû İshâk el-Fezârî’dir. Kûfeli olup Bağdât, Şâm ve Mıssîse’de hayatını sürdürmüş olan Fezârî, siyer alanındaki birikimleriyle öne çıkan Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778) ve Evzâî’den (ö. 157/774) ders almıştır. Bu derslerin sonucu hocalarından aldığı birikimi kitaplaştırmış ve Kitâbü’s-siyer’i telif etmiştir. Eserin büyük kısmının günümüze ulaşmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte kitabın eldeki kısmı, dönemin telif anlayışına dair önemli ipuçları sunmaktadır. \\nBu makalenin konusu Ebû İshâk el-Fezârî ve onun Kitâbü’s-siyer’idir. Araştırıldığı kadarıyla hem Fezârî hem kitabı hakkında Türkçe’de ansiklopedi maddesi haricinde bir çalışma tespit edilememiştir. Ancak hem müellif hem eseri hicrî ikinci asrın telif mantığının anlaşılması için önem arz etmektedir. Buna binâen bu makalenin amacı tamamı günümüze ulaşmamış bir eserin eldeki kısmından hareketle hicrî ikinci asrın telif usulüne dair bazı çıkarımlar yapmaktır. Ayrıca Fezârî’nin hayatıyla eseri arasında nasıl bir bağlantı olduğunun tespit edilmesi de amaçlanmıştır. Çalışmanın yöntemi literatür taramasıdır. Devletler arası hukuk manasındaki siyer alanında oluşmuş olan sınırlı literatür ve ilgili diğer kaynaklar taranmış ve ilgili başlıklar altında ele alınmıştır. Bununla birlikte kaynak taraması açısından bir sınırlama yapılmamıştır. Çünkü günümüze sadece bir kısmının ulaştığı düşünülen bir kitabın diğer bölümlerine dair farklı kaynaklarda bazı bulgular tespit edilebilmektedir. \\nÇalışmada ulaşılan sonuçlardan bir kısmı şöyledir. Fezârî, hayatı ile eseri arasında uyum olan bir âlimdir. Süfyân es-Sevrî ve Evzâî gibi siyer alanında önemli birikim sahibi olan âlimlerden ders alan müellif, bu birikimi Kitâbü’s-siyer isimli eseriyle ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bu hükümlerin bilinmesine en çok ihtiyaç duyulan yerlerden olan serhad şehri Mıssîse’ye gitmiş ve şehrin ahalisinin ve mücahitlerin bu hükümleri öğrenmelerine vesile olmuştur. Dolayısıyla o, hayat-ilim birlikteliğine önemli bir örnek teşkil etmiştir. Müslüman bir devletin diğer devletler ile kuracağı ilişkilerin sınırlarını ve ana hükümlerini ortaya koyan siyer ilmi, Muhammed Hamidullah’ın (1908-2002) İslâm’da Devlet İdâresi isimli eseri dışında detaylı bir araştırmaya konu olmamıştır. Bu konuda detaylı çalışmalar araştırmacıları beklemektedir. Çalışmada ulaşılan bir diğer sonuç ise günümüze ulaşmayan eserlerle ilgili kaynaklar dikkatli tarandığında aydınlatıcı bilgilere ulaşılabilmesidir. Bu durum, İslâmî ilimler edebiyatına has bir durum olsa gerektir. Zira bu edebiyata katkı sunanlar hiçbir bilgiyi kaçırmak istememişler ve ortaya konulan her ne varsa bir yönüyle aktarmaya gayret göstermişlerdir.\",\"PeriodicalId\":502495,\"journal\":{\"name\":\"Harran Theology Journal\",\"volume\":null,\"pages\":null},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2024-06-11\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Harran Theology Journal\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.30623/hij.1445022\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Harran Theology Journal","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.30623/hij.1445022","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
Ebû İshak el-Fezârî (ö. 188/804) ve Kitâbü’s-Siyer Adlı Eseri
İslâmî ilimler literatürü, muazzam bir yekûnu içermektedir. Bu “muazzamlık”, sadece sayı açısından olmayıp içerdiği malumat açısından da böyledir. Bu noktada özellikle Hicrî ikinci asırda başlatılan tedvin ve tasnif faaliyetleri bütün yazım usulüne etki etmiş ve çeşitli metotlarla kaleme alınmış eserler tarihteki yerlerini almaya başlamışlardır. Zikri geçen edebiyatın birçok dalına dair önemli eserler mevcut olmakla birlikte birçok eserin günümüze ulaşmadığı da ifade edilmektedir. Bu duruma etki eden sebepler arasında müellifinin geniş bir öğrenci ağına sahip olmaması dolayısıyla rivayet silsilesinin devam edememesi, eserin sonraki bir eserin gölgesinde kalması ve kitabın istinsah edilmeye değer bulunmaması gibi nedenler sayılabilir. Tamamı günümüze ulaşmayan eserlerden biri de Kûfeli mücahit âlim Ebû İshâk el-Fezârî’nin (ö. 188/804) Kitâbü’s-siyer’idir.
İslâm fıkhının devletler hukuku hükümlerini inceleyen ilim dalına siyer denilmektedir. Hicrî ikinci asırda Kûfe ve Şâm şehirlerinde önemli eserler verilen bu alanın önde gelen isimlerinden biri Ebû İshâk el-Fezârî’dir. Kûfeli olup Bağdât, Şâm ve Mıssîse’de hayatını sürdürmüş olan Fezârî, siyer alanındaki birikimleriyle öne çıkan Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778) ve Evzâî’den (ö. 157/774) ders almıştır. Bu derslerin sonucu hocalarından aldığı birikimi kitaplaştırmış ve Kitâbü’s-siyer’i telif etmiştir. Eserin büyük kısmının günümüze ulaşmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte kitabın eldeki kısmı, dönemin telif anlayışına dair önemli ipuçları sunmaktadır.
Bu makalenin konusu Ebû İshâk el-Fezârî ve onun Kitâbü’s-siyer’idir. Araştırıldığı kadarıyla hem Fezârî hem kitabı hakkında Türkçe’de ansiklopedi maddesi haricinde bir çalışma tespit edilememiştir. Ancak hem müellif hem eseri hicrî ikinci asrın telif mantığının anlaşılması için önem arz etmektedir. Buna binâen bu makalenin amacı tamamı günümüze ulaşmamış bir eserin eldeki kısmından hareketle hicrî ikinci asrın telif usulüne dair bazı çıkarımlar yapmaktır. Ayrıca Fezârî’nin hayatıyla eseri arasında nasıl bir bağlantı olduğunun tespit edilmesi de amaçlanmıştır. Çalışmanın yöntemi literatür taramasıdır. Devletler arası hukuk manasındaki siyer alanında oluşmuş olan sınırlı literatür ve ilgili diğer kaynaklar taranmış ve ilgili başlıklar altında ele alınmıştır. Bununla birlikte kaynak taraması açısından bir sınırlama yapılmamıştır. Çünkü günümüze sadece bir kısmının ulaştığı düşünülen bir kitabın diğer bölümlerine dair farklı kaynaklarda bazı bulgular tespit edilebilmektedir.
Çalışmada ulaşılan sonuçlardan bir kısmı şöyledir. Fezârî, hayatı ile eseri arasında uyum olan bir âlimdir. Süfyân es-Sevrî ve Evzâî gibi siyer alanında önemli birikim sahibi olan âlimlerden ders alan müellif, bu birikimi Kitâbü’s-siyer isimli eseriyle ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bu hükümlerin bilinmesine en çok ihtiyaç duyulan yerlerden olan serhad şehri Mıssîse’ye gitmiş ve şehrin ahalisinin ve mücahitlerin bu hükümleri öğrenmelerine vesile olmuştur. Dolayısıyla o, hayat-ilim birlikteliğine önemli bir örnek teşkil etmiştir. Müslüman bir devletin diğer devletler ile kuracağı ilişkilerin sınırlarını ve ana hükümlerini ortaya koyan siyer ilmi, Muhammed Hamidullah’ın (1908-2002) İslâm’da Devlet İdâresi isimli eseri dışında detaylı bir araştırmaya konu olmamıştır. Bu konuda detaylı çalışmalar araştırmacıları beklemektedir. Çalışmada ulaşılan bir diğer sonuç ise günümüze ulaşmayan eserlerle ilgili kaynaklar dikkatli tarandığında aydınlatıcı bilgilere ulaşılabilmesidir. Bu durum, İslâmî ilimler edebiyatına has bir durum olsa gerektir. Zira bu edebiyata katkı sunanlar hiçbir bilgiyi kaçırmak istememişler ve ortaya konulan her ne varsa bir yönüyle aktarmaya gayret göstermişlerdir.