首页 > 最新文献

Harran Theology Journal最新文献

英文 中文
Ebû İshak el-Fezârî (ö. 188/804) ve Kitâbü’s-Siyer Adlı Eseri Abū Ishaq al-Fazārī(卒于 188/804 年)及其著作《Kitāb al-Shīr
Pub Date : 2024-06-11 DOI: 10.30623/hij.1445022
Ömer Sabuncu, Mahmut Sabuncu
İslâmî ilimler literatürü, muazzam bir yekûnu içermektedir. Bu “muazzamlık”, sadece sayı açısından olmayıp içerdiği malumat açısından da böyledir. Bu noktada özellikle Hicrî ikinci asırda başlatılan tedvin ve tasnif faaliyetleri bütün yazım usulüne etki etmiş ve çeşitli metotlarla kaleme alınmış eserler tarihteki yerlerini almaya başlamışlardır. Zikri geçen edebiyatın birçok dalına dair önemli eserler mevcut olmakla birlikte birçok eserin günümüze ulaşmadığı da ifade edilmektedir. Bu duruma etki eden sebepler arasında müellifinin geniş bir öğrenci ağına sahip olmaması dolayısıyla rivayet silsilesinin devam edememesi, eserin sonraki bir eserin gölgesinde kalması ve kitabın istinsah edilmeye değer bulunmaması gibi nedenler sayılabilir. Tamamı günümüze ulaşmayan eserlerden biri de Kûfeli mücahit âlim Ebû İshâk el-Fezârî’nin (ö. 188/804) Kitâbü’s-siyer’idir. İslâm fıkhının devletler hukuku hükümlerini inceleyen ilim dalına siyer denilmektedir. Hicrî ikinci asırda Kûfe ve Şâm şehirlerinde önemli eserler verilen bu alanın önde gelen isimlerinden biri Ebû İshâk el-Fezârî’dir. Kûfeli olup Bağdât, Şâm ve Mıssîse’de hayatını sürdürmüş olan Fezârî, siyer alanındaki birikimleriyle öne çıkan Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778) ve Evzâî’den (ö. 157/774) ders almıştır. Bu derslerin sonucu hocalarından aldığı birikimi kitaplaştırmış ve Kitâbü’s-siyer’i telif etmiştir. Eserin büyük kısmının günümüze ulaşmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte kitabın eldeki kısmı, dönemin telif anlayışına dair önemli ipuçları sunmaktadır. Bu makalenin konusu Ebû İshâk el-Fezârî ve onun Kitâbü’s-siyer’idir. Araştırıldığı kadarıyla hem Fezârî hem kitabı hakkında Türkçe’de ansiklopedi maddesi haricinde bir çalışma tespit edilememiştir. Ancak hem müellif hem eseri hicrî ikinci asrın telif mantığının anlaşılması için önem arz etmektedir. Buna binâen bu makalenin amacı tamamı günümüze ulaşmamış bir eserin eldeki kısmından hareketle hicrî ikinci asrın telif usulüne dair bazı çıkarımlar yapmaktır. Ayrıca Fezârî’nin hayatıyla eseri arasında nasıl bir bağlantı olduğunun tespit edilmesi de amaçlanmıştır. Çalışmanın yöntemi literatür taramasıdır. Devletler arası hukuk manasındaki siyer alanında oluşmuş olan sınırlı literatür ve ilgili diğer kaynaklar taranmış ve ilgili başlıklar altında ele alınmıştır. Bununla birlikte kaynak taraması açısından bir sınırlama yapılmamıştır. Çünkü günümüze sadece bir kısmının ulaştığı düşünülen bir kitabın diğer bölümlerine dair farklı kaynaklarda bazı bulgular tespit edilebilmektedir. Çalışmada ulaşılan sonuçlardan bir kısmı şöyledir. Fezârî, hayatı ile eseri arasında uyum olan bir âlimdir. Süfyân es-Sevrî ve Evzâî gibi siyer alanında önemli birikim sahibi olan âlimlerden ders alan müellif, bu birikimi Kitâbü’s-siyer isimli eseriyle ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bu hükümlerin bilinmesine en çok ihtiyaç duyulan yerlerden olan serhad şehri Mıssîse’ye gitmiş ve şehrin ahalisinin ve mücahitlerin bu hükümleri öğrenmelerine vesile olmuştur. Dolayısıyla o, hayat-
伊斯兰科学文献数量巨大。这种 "巨大 "不仅体现在数量上,还体现在所包含的信息量上。在这一点上,尤其是希吉里二世纪开始的编辑和分类活动影响了整个写作方法,用各种方法写成的作品开始在历史上占有一席之地。尽管上述文学的许多分支都有重要著作,但也有许多作品流传至今。造成这种情况的原因包括:作者没有广泛的学生网络,因此叙述链无法延续;作品被后人的作品所掩盖;以及该书被认为不值得复制。其中一部没有完整流传下来的作品是来自库法的圣战者学者阿布-伊斯哈格-法扎里(卒于 188/804 年)的《Kitāb al-siyer》。伊斯兰法学中分析国家法条款的分支称为 "siyar"。Abu Ishāq al-Fazārī 是这一领域的杰出人物之一,在伊斯兰纪元二世纪,库法和沙姆两市出版了该领域的重要著作。法扎里是库法人,曾在巴格达、沙姆和米西塞居住过,他曾向苏菲扬-索里(Sufyān al-Sawrī,卒于 161/778)和阿瓦扎里(al-Awzā'ī,卒于 157/774)学习,他们在诗歌领域的知识非常突出。通过这些学习,他将从老师们那里获得的知识汇编成书,并编写了 Kitāb al-sīr。据说这部著作的大部分内容都没有流传至今。不过,该书的现有部分提供了有关该时期构思的重要线索。本文的主题是 Abū Ishāq al-Fazārī 及其 Kitāb al-sīr。就目前的研究而言,除了一篇百科全书式的文章外,还没有关于 al-Fazārī 及其著作的土耳其语作品。然而,作者和他的作品对于了解二世纪的逻辑学都很重要。因此,本文的目的是根据一部未完整流传下来的作品的现有部分,对二世纪希贾里的写作方法做出一些推断。文章还旨在确定法扎里的生平与其作品之间的联系。研究方法是文献综述。对国家间法律意义上的 siyar 领域的有限文献和其他相关资料进行了扫描,并在相关标题下进行了讨论。但是,在文献综述方面没有做出任何限制。因为从不同的资料中可以发现一些关于一本书其他部分的结论,而这本书只有一部分被认为流传至今。研究得出的一些结论如下。法扎里是一位生活与工作和谐统一的学者。作者向苏菲亚-索里(Sufyān al-Sawrī)和阿瓦扎伊(al-Awzā'ī)等学者取经,这些学者在诗歌领域拥有重要的知识,作者在其著作《诗歌集》(Kitāb al-siyar)中揭示了这些知识。此外,他还前往边境城市米西城,那里是最需要这些规定知识的地方之一,他为该城人民和圣战者学习这些规定发挥了重要作用。因此,他树立了生活与科学相统一的重要榜样。除了穆罕默德-哈米杜拉(Muhammad Hamidullah,1908-2002 年)的著作《伊斯兰的国家管理》之外,揭示穆斯林国家与其他国家之间关系的界限和主要规定的 "siyar "科学还没有成为详细研究的对象。关于这一主题的详细研究有待研究人员进行。本研究的另一个结果是,如果仔细研究与未流传至今的作品有关的资料来源,就能获得启发性的信息。这种情况肯定是伊斯兰科学文献所独有的。因为为这些文献做出贡献的人不想错过任何信息,并努力传达在某一方面提出的任何内容。
{"title":"Ebû İshak el-Fezârî (ö. 188/804) ve Kitâbü’s-Siyer Adlı Eseri","authors":"Ömer Sabuncu, Mahmut Sabuncu","doi":"10.30623/hij.1445022","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1445022","url":null,"abstract":"İslâmî ilimler literatürü, muazzam bir yekûnu içermektedir. Bu “muazzamlık”, sadece sayı açısından olmayıp içerdiği malumat açısından da böyledir. Bu noktada özellikle Hicrî ikinci asırda başlatılan tedvin ve tasnif faaliyetleri bütün yazım usulüne etki etmiş ve çeşitli metotlarla kaleme alınmış eserler tarihteki yerlerini almaya başlamışlardır. Zikri geçen edebiyatın birçok dalına dair önemli eserler mevcut olmakla birlikte birçok eserin günümüze ulaşmadığı da ifade edilmektedir. Bu duruma etki eden sebepler arasında müellifinin geniş bir öğrenci ağına sahip olmaması dolayısıyla rivayet silsilesinin devam edememesi, eserin sonraki bir eserin gölgesinde kalması ve kitabın istinsah edilmeye değer bulunmaması gibi nedenler sayılabilir. Tamamı günümüze ulaşmayan eserlerden biri de Kûfeli mücahit âlim Ebû İshâk el-Fezârî’nin (ö. 188/804) Kitâbü’s-siyer’idir. \u0000İslâm fıkhının devletler hukuku hükümlerini inceleyen ilim dalına siyer denilmektedir. Hicrî ikinci asırda Kûfe ve Şâm şehirlerinde önemli eserler verilen bu alanın önde gelen isimlerinden biri Ebû İshâk el-Fezârî’dir. Kûfeli olup Bağdât, Şâm ve Mıssîse’de hayatını sürdürmüş olan Fezârî, siyer alanındaki birikimleriyle öne çıkan Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778) ve Evzâî’den (ö. 157/774) ders almıştır. Bu derslerin sonucu hocalarından aldığı birikimi kitaplaştırmış ve Kitâbü’s-siyer’i telif etmiştir. Eserin büyük kısmının günümüze ulaşmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte kitabın eldeki kısmı, dönemin telif anlayışına dair önemli ipuçları sunmaktadır. \u0000Bu makalenin konusu Ebû İshâk el-Fezârî ve onun Kitâbü’s-siyer’idir. Araştırıldığı kadarıyla hem Fezârî hem kitabı hakkında Türkçe’de ansiklopedi maddesi haricinde bir çalışma tespit edilememiştir. Ancak hem müellif hem eseri hicrî ikinci asrın telif mantığının anlaşılması için önem arz etmektedir. Buna binâen bu makalenin amacı tamamı günümüze ulaşmamış bir eserin eldeki kısmından hareketle hicrî ikinci asrın telif usulüne dair bazı çıkarımlar yapmaktır. Ayrıca Fezârî’nin hayatıyla eseri arasında nasıl bir bağlantı olduğunun tespit edilmesi de amaçlanmıştır. Çalışmanın yöntemi literatür taramasıdır. Devletler arası hukuk manasındaki siyer alanında oluşmuş olan sınırlı literatür ve ilgili diğer kaynaklar taranmış ve ilgili başlıklar altında ele alınmıştır. Bununla birlikte kaynak taraması açısından bir sınırlama yapılmamıştır. Çünkü günümüze sadece bir kısmının ulaştığı düşünülen bir kitabın diğer bölümlerine dair farklı kaynaklarda bazı bulgular tespit edilebilmektedir. \u0000Çalışmada ulaşılan sonuçlardan bir kısmı şöyledir. Fezârî, hayatı ile eseri arasında uyum olan bir âlimdir. Süfyân es-Sevrî ve Evzâî gibi siyer alanında önemli birikim sahibi olan âlimlerden ders alan müellif, bu birikimi Kitâbü’s-siyer isimli eseriyle ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bu hükümlerin bilinmesine en çok ihtiyaç duyulan yerlerden olan serhad şehri Mıssîse’ye gitmiş ve şehrin ahalisinin ve mücahitlerin bu hükümleri öğrenmelerine vesile olmuştur. Dolayısıyla o, hayat-","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141357779","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Pagan Kültürünün Etkisiyle Şekillenen Câhiliye Dönemi Anlayışı 了解异教文化影响下的贾希利耶时期
Pub Date : 2024-06-11 DOI: 10.30623/hij.1416005
Enver Polatoğlu
Kur’ân-ı Kerîm’in ilk indiği toplumda temel değer yargıları muhafaza edilmiş, İslâm’ın ruhuna ve ahlak anlayışına uymayan hususlar yeniden düzenlenerek evrensel esaslar ortaya konmuştur. Yüce Kur’an’ın nüzulüyle beraber toplumların yaşadıkları temel sorunlar peyder pey insanların gündemine taşınmış ve uygun çözüm yolları üzerinde durulmuştur. Tarih boyunca Müslümanlar Kur’an’ın daha iyi anlaşılabilmesini sağlamak amacıyla önemli çabalar ortaya koymuş, İslam’a ve insan haklarına aykırı konuların sebepleri üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Yüce Kur’an’da ve hadîs-i şeriflerde İslam öncesi anlayışın pek çok açıdan tenkit edildiğine şahit olmaktayız. Pagan kültürünün etkisinde kalarak ayrışmaya, ırkçılığa ve taassuba dönüşen düşünceler, âyet-i kerîmelerin inmeye devam ettiği dönemde vahyin etkileşimiyle Kur’an temelli bir mana ve muhteva kazanmaya başlamıştır. Putperestliğin yaygınlaştığı, ibadet adı altında dinin esaslarının tahrif edildiği, insan hakları ihlallerinin çoğaldığı, haksız kazancın normal alışveriş şeklinde addedildiği bir dönem olan Câhiliye çağı; inanç, tutum ve davranış yönüyle daima eleştiri konusu olmuştur. İçinde pek çok farklı unsur ve nitelik barındıran bu dönemin zaman, zemin ve şartlar bağlamında ele alınması; inanç, itikat ve sosyal hayat açısından değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Realitede var olan bu karakteristik yapının Kur’an ekseninde bir değerlendirmeye tabi tutulması, dinî açıdan olduğu kadar tarihî açıdan da gereklilik arz etmektedir. Kur’an’ın daha iyi anlaşılabilmesi, dönemin şartları içerisinde yer alan sebeplerin ve kavramların doğru tespit edilmesine ve kendi tarihî bağlamında doğru değerlendirilmesine bağlıdır. Bir kavramın doğru analiz edilebilmesi, onun kapsam ve etki alanını doğru tespit etmekle bağlantılıdır. Bu bakımdan “Câhiliye” kavramıyla nitelenen yapıyı ortaya koyarak bu anlayışın etkilediği alanları tespit etmek, dönemin varsayıma dayalı genel mantıksal anlayışını çözümlemeye çalışmak ve dine uygun tashih etmek gereği ortaya çıkmaktadır. İşte bu çalışmada paganist ilah anlayışının etkisiyle şekillenen ve şirkin egemenliğinde kalarak diğer bütün alanları da kapsayan yapıyı, bütüncül bir bakış açısıyla araştırmak üzere yola çıkılmış; temel kaynaklar esas alınarak Câhiliye adetlerinin inançtan ibadete ve itikattan insan anlayışına kadar genel mantığını, tutumunu ve etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç bağlamında dönemin atalar kültüne dayalı anlayışının yol açtığı problemli alanların sınırlarını belirleyerek, insan hak ve özgürlükleri noktasında yaşanan mağduriyetleri de tespit etmek mümkün olmaktadır. Bu çalışmada elde edilen en genel bulgu ve sonuçlara göre kavramsal açıdan “Câhiliye” tarihteki belli bir döneme işaret etmekle beraber, fikirsel ve zihinsel anlamda tarihin diğer bazı dönemlerinde de etkisini sürdüren bir yapıya sahip olmuştur. “Atalar kültü” ve buna bağlı olarak ortaya çıkan “paganist” yapı beraberinde inanç ve ahlak sorunlarını da doğurmuştur. Sorunlu ilah anlayışının p
在《古兰经》最初降世的社会中,基本的价值判断得以保留,不符合伊斯兰精神和道德的问题被重新安排,并提出了普遍原则。随着《古兰经》的降示,社会所经历的基本问题逐渐被提上人们的议事日程,并强调了适当的解决办法。纵观历史,穆斯林为确保更好地理解《古兰经》做出了巨大努力,并对违背伊斯兰教和人权问题的原因进行了研究。我们看到,在《古兰经》和圣训中,伊斯兰教以前的理解在许多方面都受到了批评。在异教文化的影响下演变成隔离、种族主义和偏执的思想,在经文不断传入的时期,随着启示的相互作用,开始获得《古兰经》的意义和内容。在无知时代,偶像崇拜盛行,宗教原则在崇拜的名义下被歪曲,侵犯人权的行为增多,不公平的收入被视为正常的购物,这一时期的信仰、态度和行为一直受到批评。这一时期包含了许多不同的元素和特质,必须将其放在时代、地域和条件的背景下加以考量,并从信仰、信念和社会生活的角度对其进行评价。以《古兰经》为轴心对现实中存在的这一特征结构进行评价,对于历史和宗教来说都是必要的。要更好地理解《古兰经》,就必须在当时的条件下正确确定原因和概念,并在其自身的历史背景下对其进行正确评价。对一个概念的正确分析与对其影响范围和领域的正确判断息息相关。在这方面,有必要通过揭示 "Jāhiliyya "概念的结构特征来确定受这一理解影响的领域,尝试分析基于假设的对这一时期的一般逻辑理解,并根据宗教加以纠正。在本研究中,我们从整体的角度出发,研究受异教对神的理解的影响而形成的结构,该结构覆盖了所有其他领域,仍然处于邪教的支配之下;基于基本的资料来源,旨在揭示 "珈希利耶 "习俗从信仰到崇拜、从信仰到人类理解的一般逻辑、态度和效果。在此背景下,有可能确定对基于祖先崇拜的时期的理解所造成的问题领域的范围,并确定在人权和自由方面所经历的不满。根据本研究获得的最普遍的发现和结果,尽管从概念上讲 "贾希里耶 "指的是历史上的某一时期,但从思想和精神意义上讲,它的结构继续影响着历史上的其他一些时期。相应出现的 "祖先崇拜 "和 "异教 "结构导致了信仰和道德问题。在对神的理解出现问题的同时,消极的行为模式也随之发展起来,威胁到所有领域,并导致 "无知的审判 "而非 "真主的审判 "扎根。对神灵理解的主要参照物不是全能的造物主本身,而是代替他的虚拟物体。同样,崇拜的主要目的在这一时期演变为一种世俗的形式,即通过所谓的神所制造和工具化的物品来满足。相应形成的人类认识是以权力、利益和经济利益为基础的。
{"title":"Pagan Kültürünün Etkisiyle Şekillenen Câhiliye Dönemi Anlayışı","authors":"Enver Polatoğlu","doi":"10.30623/hij.1416005","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1416005","url":null,"abstract":"Kur’ân-ı Kerîm’in ilk indiği toplumda temel değer yargıları muhafaza edilmiş, İslâm’ın ruhuna ve ahlak anlayışına uymayan hususlar yeniden düzenlenerek evrensel esaslar ortaya konmuştur. Yüce Kur’an’ın nüzulüyle beraber toplumların yaşadıkları temel sorunlar peyder pey insanların gündemine taşınmış ve uygun çözüm yolları üzerinde durulmuştur. Tarih boyunca Müslümanlar Kur’an’ın daha iyi anlaşılabilmesini sağlamak amacıyla önemli çabalar ortaya koymuş, İslam’a ve insan haklarına aykırı konuların sebepleri üzerinde çalışmalar yapmışlardır. Yüce Kur’an’da ve hadîs-i şeriflerde İslam öncesi anlayışın pek çok açıdan tenkit edildiğine şahit olmaktayız. Pagan kültürünün etkisinde kalarak ayrışmaya, ırkçılığa ve taassuba dönüşen düşünceler, âyet-i kerîmelerin inmeye devam ettiği dönemde vahyin etkileşimiyle Kur’an temelli bir mana ve muhteva kazanmaya başlamıştır. \u0000Putperestliğin yaygınlaştığı, ibadet adı altında dinin esaslarının tahrif edildiği, insan hakları ihlallerinin çoğaldığı, haksız kazancın normal alışveriş şeklinde addedildiği bir dönem olan Câhiliye çağı; inanç, tutum ve davranış yönüyle daima eleştiri konusu olmuştur. İçinde pek çok farklı unsur ve nitelik barındıran bu dönemin zaman, zemin ve şartlar bağlamında ele alınması; inanç, itikat ve sosyal hayat açısından değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Realitede var olan bu karakteristik yapının Kur’an ekseninde bir değerlendirmeye tabi tutulması, dinî açıdan olduğu kadar tarihî açıdan da gereklilik arz etmektedir. \u0000Kur’an’ın daha iyi anlaşılabilmesi, dönemin şartları içerisinde yer alan sebeplerin ve kavramların doğru tespit edilmesine ve kendi tarihî bağlamında doğru değerlendirilmesine bağlıdır. Bir kavramın doğru analiz edilebilmesi, onun kapsam ve etki alanını doğru tespit etmekle bağlantılıdır. Bu bakımdan “Câhiliye” kavramıyla nitelenen yapıyı ortaya koyarak bu anlayışın etkilediği alanları tespit etmek, dönemin varsayıma dayalı genel mantıksal anlayışını çözümlemeye çalışmak ve dine uygun tashih etmek gereği ortaya çıkmaktadır. İşte bu çalışmada paganist ilah anlayışının etkisiyle şekillenen ve şirkin egemenliğinde kalarak diğer bütün alanları da kapsayan yapıyı, bütüncül bir bakış açısıyla araştırmak üzere yola çıkılmış; temel kaynaklar esas alınarak Câhiliye adetlerinin inançtan ibadete ve itikattan insan anlayışına kadar genel mantığını, tutumunu ve etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç bağlamında dönemin atalar kültüne dayalı anlayışının yol açtığı problemli alanların sınırlarını belirleyerek, insan hak ve özgürlükleri noktasında yaşanan mağduriyetleri de tespit etmek mümkün olmaktadır. \u0000Bu çalışmada elde edilen en genel bulgu ve sonuçlara göre kavramsal açıdan “Câhiliye” tarihteki belli bir döneme işaret etmekle beraber, fikirsel ve zihinsel anlamda tarihin diğer bazı dönemlerinde de etkisini sürdüren bir yapıya sahip olmuştur. “Atalar kültü” ve buna bağlı olarak ortaya çıkan “paganist” yapı beraberinde inanç ve ahlak sorunlarını da doğurmuştur. Sorunlu ilah anlayışının p","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141358435","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Kur’ân’a Göre Âhiretteki Sorgunun Mahiyeti 根据《古兰经》,后世疑问的性质
Pub Date : 2024-06-10 DOI: 10.30623/hij.1434879
H. Kılıç
Âhiret hayatına ilişkin yapılan tasvirler Kur’ân’da en yoğun şekilde işlenen konular arasında yer almaktadır. Bunun en temel sebebi, âhiret inancı ve hesap verme bilincini insanın zihin ve gönlüne yerleştirerek davranışlarının olumlu yönde değişimini sağlayabilmektir. Ayrıca birçok farklı olay ve hadisenin yaşandığı âhiretin çeşitli aşamaları hakkında muhatapları bilgilendirmek de bu sebepler arasında yer almaktadır. İnsanın yaptıklarının hesabını vermek üzere sorguya çekileceği süreç âhiretin önemli aşamalarından biri olarak ön plana çıkmaktadır. Sorgu âhiretin en temel esaslarından biri olmasına rağmen bazı âyetlerde bu gerçekle çelişecek şekilde günahkâr ve suçluların sorguya çekilmeyeceğine, onların konuşmasına, özür beyanında bulunmasına müsaade edilmeyeceğine dair çeşitli bilgilere rastlanmaktadır. Âyetler arasındaki bu müşkillik genellikle âhiret gününün çok uzun bir zaman dilimini içeren farklı aşamalardan oluştuğu, bu aşamaların bazılarında sorgu yapılacağı, bazılarında ise sorgunun olmayacağı şeklindeki teoriyle izale edilmiştir. Ancak Kur’ân’da kıyamet-âhiret süreçlerinin sistemli bir aşama ve sıralama çerçevesinde anlatma gibi bir gayenin bulunmaması önerilen çözüm yöntemini yetersiz hale getirmektedir. Âyetlerin bağlamı ve konuyla ilgili rivayet malzemesi birlikte değerlendirildiğinde çelişki arz eden hususların her biri esasında âhiret hayatının korkunç ahvaline yönelik farklı anlam çağrışımları yapmaktadır. Buna göre sorguya çekme, işledikleri kötü söz ve eylemler sebebiyle suçlu ve günahkârların kusurlarını, hatalarını ortaya dökerek onları rezil etme ve aşağılama amacına matuftur. Sorguyu nefyeden ifadeler ise azabı hak eden kimselere kesinlikle merhamet edilmeyeceğini, onlar için özür ve mazerette bulunma müddeti kadar bile süre verilmeden cehenneme atılacakları uyarı ve ikazını içermektedir. Sorgunun azarlama ve kınama eylemine dayalı psikolojik bir azap vasıtası olması sebebiyle bu incitici muameleye maruz kalacak grup olarak müşrikler ön plana çıkmakla beraber bazı âyetlerde müminlerin hatta peygamber ve meleklerin sorguya çekileceğine işaret edilmektedir. Bu bakımdan çalışma konuyla ilgili müşkillik arz eden hususları açıklığa kavuşturma, sorgunun işlenen ameller hakkında bilgi sahibi olmaktan ziyade kötü amel sahiplerinin psikolojik şiddete maruz kalacağı bir aşamaya tekabül ettiğini vurgulama amacı taşımaktadır. Bunun için ilk olarak sorgu süreci ve bu süreçle çelişen âyet ifadelerinin genel bir değerlendirmesi yapılarak âhiretteki sorgunun günahkârlara yönelik uyarı ve tehdit anlamı içerdiği belirtilecektir. Ardından Kur’ân’da sorgulanacak hususlar muhatap kitleyi gözeten bir tasnif doğrultusunda incelenecektir. Bu sayede sorgu konusu yapılacak söz ve eylemlerin benzerlikleri, ortak noktaları tespit edileceği gibi peygamber ve melekler için bu sürecin taşıdığı anlama ilişkin belirli bir kanaate ulaşılacaktır. Son olarak ise cennete girecek müminlerin sorgulanıp sorgulanmayacakları veya bu süreç sırasında müşriklerden fark
对来世生活的描述是《古兰经》中讨论最热烈的主题之一。其最根本的原因是要在人们的思想和心灵中树立对后世的信仰和责任意识,并确保他们的行为发生积极的变化。此外,让对话者了解后世的各个阶段也是原因之一,在后世会发生许多不同的事件和事故。人们将接受审问,对自己的所作所为做出解释,这是来世的重要阶段之一。虽然审问是后世最基本的原则之一,但有些经文却与这一事实相矛盾,说罪人和罪犯不会受到审问,也不允许他们说话或道歉。经文之间的这种含糊不清通常是通过这样一种理论来解决的,即审判日由不同的阶段组成,其中包括一段很长的时间,在其中的某些阶段会有审问,而在另一些阶段则没有审问。然而,《古兰经》并不打算按照一个系统的阶段和顺序来解释审判和后世的过程,这使得所提出的解决方法不够充分。如果将经文的上下文和有关这一主题的叙述材料放在一起进行评估,那么每一个矛盾的问题都对后世的可怕状态有着不同的内涵。因此,审问的目的是通过揭露罪犯和罪人的过失和错误来羞辱他们,因为他们的言行不好。另一方面,排除审问的表达方式包括警告那些应受惩罚的人不会得到怜悯,甚至连给他们找借口和托辞的时间都没有,就会被打入地狱。由于审问是一种基于斥责和谴责行为的心理折磨手段,多神教徒将成为遭受这种伤害的群体,但有些经文表明,信徒甚至先知和天使也会受到审问。在这方面,本研究旨在澄清与这一主题相关的模糊问题,并强调审问相当于一个阶段,在这一阶段,恶行的拥有者将遭受心理暴力,而不是获得有关所犯罪行的信息。为此,首先要对审问过程和与这一过程相矛盾的经文表述进行总体评价,并指出后世的审问包含对罪人的警告和威胁之意。然后,将根据对话者受众的分类对《古兰经》中的质询问题进行分析。通过这种方法,将确定被质疑言行的相似点和共同点,并就这一过程对先知和天使的意义达成一定的看法。最后,将在审问的性质和范围框架内讨论源自 al-Māwardī(卒于 450/1058)的信息资料,即进入天堂的信徒是否会受到审问,或在这一过程中他们与多神教徒的待遇是否不同。虽然研究范围仅限于分析和剖析《古兰经》中与后世审问相关的经文表述,但本研究也将考察指向这一过程的其他经文。通过分析法这一方法,诗句的上下文和主题完整性将成为确定《古兰经》中表达含义的出发点。此外,在确定正确含义和结论的一致性时,还将始终考虑相关的叙述材料,尤其是先知的圣训。
{"title":"Kur’ân’a Göre Âhiretteki Sorgunun Mahiyeti","authors":"H. Kılıç","doi":"10.30623/hij.1434879","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1434879","url":null,"abstract":"Âhiret hayatına ilişkin yapılan tasvirler Kur’ân’da en yoğun şekilde işlenen konular arasında yer almaktadır. Bunun en temel sebebi, âhiret inancı ve hesap verme bilincini insanın zihin ve gönlüne yerleştirerek davranışlarının olumlu yönde değişimini sağlayabilmektir. Ayrıca birçok farklı olay ve hadisenin yaşandığı âhiretin çeşitli aşamaları hakkında muhatapları bilgilendirmek de bu sebepler arasında yer almaktadır. İnsanın yaptıklarının hesabını vermek üzere sorguya çekileceği süreç âhiretin önemli aşamalarından biri olarak ön plana çıkmaktadır. Sorgu âhiretin en temel esaslarından biri olmasına rağmen bazı âyetlerde bu gerçekle çelişecek şekilde günahkâr ve suçluların sorguya çekilmeyeceğine, onların konuşmasına, özür beyanında bulunmasına müsaade edilmeyeceğine dair çeşitli bilgilere rastlanmaktadır. Âyetler arasındaki bu müşkillik genellikle âhiret gününün çok uzun bir zaman dilimini içeren farklı aşamalardan oluştuğu, bu aşamaların bazılarında sorgu yapılacağı, bazılarında ise sorgunun olmayacağı şeklindeki teoriyle izale edilmiştir. Ancak Kur’ân’da kıyamet-âhiret süreçlerinin sistemli bir aşama ve sıralama çerçevesinde anlatma gibi bir gayenin bulunmaması önerilen çözüm yöntemini yetersiz hale getirmektedir. Âyetlerin bağlamı ve konuyla ilgili rivayet malzemesi birlikte değerlendirildiğinde çelişki arz eden hususların her biri esasında âhiret hayatının korkunç ahvaline yönelik farklı anlam çağrışımları yapmaktadır. Buna göre sorguya çekme, işledikleri kötü söz ve eylemler sebebiyle suçlu ve günahkârların kusurlarını, hatalarını ortaya dökerek onları rezil etme ve aşağılama amacına matuftur. Sorguyu nefyeden ifadeler ise azabı hak eden kimselere kesinlikle merhamet edilmeyeceğini, onlar için özür ve mazerette bulunma müddeti kadar bile süre verilmeden cehenneme atılacakları uyarı ve ikazını içermektedir. Sorgunun azarlama ve kınama eylemine dayalı psikolojik bir azap vasıtası olması sebebiyle bu incitici muameleye maruz kalacak grup olarak müşrikler ön plana çıkmakla beraber bazı âyetlerde müminlerin hatta peygamber ve meleklerin sorguya çekileceğine işaret edilmektedir. Bu bakımdan çalışma konuyla ilgili müşkillik arz eden hususları açıklığa kavuşturma, sorgunun işlenen ameller hakkında bilgi sahibi olmaktan ziyade kötü amel sahiplerinin psikolojik şiddete maruz kalacağı bir aşamaya tekabül ettiğini vurgulama amacı taşımaktadır. Bunun için ilk olarak sorgu süreci ve bu süreçle çelişen âyet ifadelerinin genel bir değerlendirmesi yapılarak âhiretteki sorgunun günahkârlara yönelik uyarı ve tehdit anlamı içerdiği belirtilecektir. Ardından Kur’ân’da sorgulanacak hususlar muhatap kitleyi gözeten bir tasnif doğrultusunda incelenecektir. Bu sayede sorgu konusu yapılacak söz ve eylemlerin benzerlikleri, ortak noktaları tespit edileceği gibi peygamber ve melekler için bu sürecin taşıdığı anlama ilişkin belirli bir kanaate ulaşılacaktır. Son olarak ise cennete girecek müminlerin sorgulanıp sorgulanmayacakları veya bu süreç sırasında müşriklerden fark","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141366660","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Siyasi Tarih Temelinde Lübnan’ın Mezhebe Dayalı Yönetim Anlayışının Şekillenmesi (1831-1943) 以政治历史为基础塑造黎巴嫩宗派行政机构(1831-1943 年)
Pub Date : 2024-06-10 DOI: 10.30623/hij.1409166
Abdullah Ekinci, Abdullah Orak
Lübnan, jeopolitik ve jeostratejik öneminin yanı sıra tarihi mirası ve kültürel zenginliğiyle Ortadoğu’da ön plana çıkan ülkelerden biridir. Ülkede çeşitli dini toplulukların bir arada yaşaması ülkenin mezhepsel karakterini belirginleştirmiştir. Bu durumun bir sonucu olarak Lübnan, doğu ve batı dünyasının birleştiği, kesiştiği ve zaman zaman da ayrıştığı bir yer olmuştur. XX. yüzyılın ikinci çeyreğinde Lübnan’daki Hristiyan ve Müslüman toplulukların Lübnan’ın geleceğine dair farklı tasavvurları bulunmaktaydı. Bu sırada “Lübnanlı Hristiyanlar” ile “Arap Müslümanlar” şeklinde iki farklı kavram kullanılmaktaydı. Bununla ilintili olarak ülkedeki dini toplulukların Lübnan’ın batı ya da doğu dünyasıyla uyumlu bir görünüme sahip olması gerektiği yönünde tartışmaları mevcuttu. Nihayetinde Marunî Cumhurbaşkanı Bişâre el-Hûrî ile Sünni Başbakan Riyâd es-Sulh “Ulusal Pakt” adı altında Lübnan’daki Hristiyan ve Müslüman toplulukların uyumunu sağladı. Ulusal Pakt’la Lübnan’ın mezhebe dayalı yönetim anlayışı yerleşik hale geldi. Lübnan’daki farklı dinsel kimliklere sahip toplulukların her birinin ülkeye bakışı, bu toplulukların çıkarlarını geliştirme çabaları, Ortadoğu’daki bölgesel sorunlar ve Lübnan üzerinde uluslararası etkilerin yoğunlaşması ülkeyi istikrarsızlığa sürükledi. Lübnan 1975 yılında başlayan ve on beş yıl süren bir iç savaşa sahne oldu. Nihayetinde ülkedeki dini toplulukların çatışan menfaatleri bir noktada uzlaştırıldı ve çatışma ortamı sona erdirildi. Ancak günümüzde Lübnan zaman zaman siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarla gündeme gelmektedir. Ülkenin çeşitli alanlarda karşılaştığı sorunlar büyük ölçüde mezhebe dayalı yönetim anlayışından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada siyasi tarih temelinde Lübnan’ın mezhebe dayalı yönetim anlayışının oluşum sürecinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Çalışmada Lübnan’ın mezhebe dayalı yönetim anlayışının XIX. yüzyılda oluşmaya başladığı ve bir asırlık sürecin sonucunda bu anlayışın yerleşik hale geldiği savunulmaktadır. Lübnan’ın mezhebe dayalı yönetim anlayışının oluşum sürecini anlayabilmek adına araştırma üç dönem üzerine yoğunlaştırıldı. Bunlar; XIX. yüzyılın başlarından üçüncü çeyreğe uzanan dönem, XIX. yüzyılın son çeyreği ve XX. yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan dönem ve Büyük Lübnan’ın kuruluşundan 1943 yılında Ulusal Pakt’ın kabul edilmesine uzanan dönemdir. Çalışmada eleştirel sosyal bilim anlayışı çerçevesinde tarama, tasnif ve tahlile yer verildi. Öncelikle, genel tarih araştırmaları yöntemlerinden kaynak taraması kullanıldı. Bu yöntemle literatürde araştırma konusu hakkında kaleme alınan akademik çalışmalar taranarak çalışmanın bağlamı kuruldu. Çalışmanın diğer bir yöntemi de arşiv taramasıdır. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nde (BOA) tarama yapılarak XIX. yüzyıl Osmanlı Lübnan’ı ile ilgili belgelere ulaşıldı ve tahlil edilen bu belgelerden konu bağlamında istifade edildi. Araştırma neticesinde, XIX. yüzyılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde Lübnan’ın idari yapısındaki değişim ve dönüşümlerin, mo
黎巴嫩是中东地区重要的国家之一,拥有重要的地缘政治和地缘战略地位,以及丰富的历史遗产和文化。各种宗教团体在该国共存,使该国的教派特征更加明显。在这种情况下,黎巴嫩一直是东西方世界交汇、交错,有时又分道扬镳的地方。20 世纪第二季度,黎巴嫩的基督教和穆斯林社区对黎巴嫩的未来有着不同的看法。当时有两个不同的概念:"黎巴嫩基督徒 "和 "阿拉伯穆斯林"。与此相关的是,该国的宗教团体就黎巴嫩的前景应与西方世界还是东方世界保持一致展开了辩论。最后,马龙派总统比沙尔-胡里(Bishâre al-Khourî)和逊尼派总理里亚德-苏尔(Riyâd al-Sulh)以 "民族条约 "的名义协调了黎巴嫩的基督教和穆斯林社区。随着《民族条约》的签订,黎巴嫩的教派治理方式变得根深蒂固。黎巴嫩各宗教团体对国家的看法、为发展这些团体的利益所做的努力、中东地区的问题以及国际社会对黎巴嫩影响的加剧,都导致了黎巴嫩的不稳定。黎巴嫩于 1975 年爆发了内战,战争持续了 15 年。最终,该国宗教团体之间的利益冲突得到了调和,冲突也随之结束。然而,今天的黎巴嫩偶尔也会出现政治、社会和经济问题。该国在各个领域面临的问题在很大程度上是由于对治理的教派理解造成的。本研究旨在以政治历史为基础,揭示黎巴嫩对治理的宗派主义理解的形成过程。研究认为,黎巴嫩对治理的宗派主义理解始于十九世纪,这种理解的形成是一个世纪进程的结果。为了了解黎巴嫩教派对治理的理解的形成过程,研究主要集中在三个时期。这三个时期分别是:十九世纪初至第三季度;十九世纪最后一季度至二十世纪第一季度;大黎巴嫩地区建立至 1943 年《民族条约》通过。本研究在批判性社会科学方法的框架内进行了筛选、分类和分析。首先,使用了一般历史研究方法之一的文献综述。利用这种方法,通过扫描文献中有关研究课题的学术著作,确定了研究的背景。另一种研究方法是档案扫描。通过搜索奥斯曼总统档案馆(BOA),获取了与十九世纪奥斯曼黎巴嫩有关的文件,并将这些经过分析的文件用于研究主题。研究得出的结论是,十九世纪第二和第三季度黎巴嫩行政结构的变化和转型是现代黎巴 嫩形成以教派为基础的行政理解的第一步。研究还确定,大黎巴嫩的建立以及随后时期黎巴嫩各宗教团体对彼此和法国的看法和态度,构成了黎巴嫩教派治理认识形成的第二步。研究的其他结果是,虽然在法国监护下的黎巴嫩宗教团体对国家有不同的看法,但在他们所生活的时代条件的影响下,他们同意黎巴嫩独立,由于这种情况,宗教团体接受了《民族公约》,不得不将他们的愿望和义务融为一体,随着这一公约的签订,基于教派的治理认识在黎巴嫩确立起来。
{"title":"Siyasi Tarih Temelinde Lübnan’ın Mezhebe Dayalı Yönetim Anlayışının Şekillenmesi (1831-1943)","authors":"Abdullah Ekinci, Abdullah Orak","doi":"10.30623/hij.1409166","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1409166","url":null,"abstract":"Lübnan, jeopolitik ve jeostratejik öneminin yanı sıra tarihi mirası ve kültürel zenginliğiyle Ortadoğu’da ön plana çıkan ülkelerden biridir. Ülkede çeşitli dini toplulukların bir arada yaşaması ülkenin mezhepsel karakterini belirginleştirmiştir. Bu durumun bir sonucu olarak Lübnan, doğu ve batı dünyasının birleştiği, kesiştiği ve zaman zaman da ayrıştığı bir yer olmuştur. \u0000XX. yüzyılın ikinci çeyreğinde Lübnan’daki Hristiyan ve Müslüman toplulukların Lübnan’ın geleceğine dair farklı tasavvurları bulunmaktaydı. Bu sırada “Lübnanlı Hristiyanlar” ile “Arap Müslümanlar” şeklinde iki farklı kavram kullanılmaktaydı. Bununla ilintili olarak ülkedeki dini toplulukların Lübnan’ın batı ya da doğu dünyasıyla uyumlu bir görünüme sahip olması gerektiği yönünde tartışmaları mevcuttu. Nihayetinde Marunî Cumhurbaşkanı Bişâre el-Hûrî ile Sünni Başbakan Riyâd es-Sulh “Ulusal Pakt” adı altında Lübnan’daki Hristiyan ve Müslüman toplulukların uyumunu sağladı. Ulusal Pakt’la Lübnan’ın mezhebe dayalı yönetim anlayışı yerleşik hale geldi. \u0000Lübnan’daki farklı dinsel kimliklere sahip toplulukların her birinin ülkeye bakışı, bu toplulukların çıkarlarını geliştirme çabaları, Ortadoğu’daki bölgesel sorunlar ve Lübnan üzerinde uluslararası etkilerin yoğunlaşması ülkeyi istikrarsızlığa sürükledi. Lübnan 1975 yılında başlayan ve on beş yıl süren bir iç savaşa sahne oldu. Nihayetinde ülkedeki dini toplulukların çatışan menfaatleri bir noktada uzlaştırıldı ve çatışma ortamı sona erdirildi. Ancak günümüzde Lübnan zaman zaman siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarla gündeme gelmektedir. Ülkenin çeşitli alanlarda karşılaştığı sorunlar büyük ölçüde mezhebe dayalı yönetim anlayışından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada siyasi tarih temelinde Lübnan’ın mezhebe dayalı yönetim anlayışının oluşum sürecinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Çalışmada Lübnan’ın mezhebe dayalı yönetim anlayışının XIX. yüzyılda oluşmaya başladığı ve bir asırlık sürecin sonucunda bu anlayışın yerleşik hale geldiği savunulmaktadır. \u0000Lübnan’ın mezhebe dayalı yönetim anlayışının oluşum sürecini anlayabilmek adına araştırma üç dönem üzerine yoğunlaştırıldı. Bunlar; XIX. yüzyılın başlarından üçüncü çeyreğe uzanan dönem, XIX. yüzyılın son çeyreği ve XX. yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan dönem ve Büyük Lübnan’ın kuruluşundan 1943 yılında Ulusal Pakt’ın kabul edilmesine uzanan dönemdir. Çalışmada eleştirel sosyal bilim anlayışı çerçevesinde tarama, tasnif ve tahlile yer verildi. Öncelikle, genel tarih araştırmaları yöntemlerinden kaynak taraması kullanıldı. Bu yöntemle literatürde araştırma konusu hakkında kaleme alınan akademik çalışmalar taranarak çalışmanın bağlamı kuruldu. Çalışmanın diğer bir yöntemi de arşiv taramasıdır. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nde (BOA) tarama yapılarak XIX. yüzyıl Osmanlı Lübnan’ı ile ilgili belgelere ulaşıldı ve tahlil edilen bu belgelerden konu bağlamında istifade edildi. \u0000Araştırma neticesinde, XIX. yüzyılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde Lübnan’ın idari yapısındaki değişim ve dönüşümlerin, mo","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141361069","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Zuhruf Sûresinin 88. Âyeti Bağlamında Dil Kurallarının Kıraatlerin Anlaşılmasındaki Rolü ve Etkisi 语言规则对理解《祖赫鲁夫经》第 88 阿雅背景下的 Qiraats 的作用和影响
Pub Date : 2024-06-07 DOI: 10.30623/hij.1436130
Ahmet Taşdoğan
Kur’ân-ı Kerîm metninde bulunan kelimelerinin anlaşılmasında dil kurallarının nirengi nokta ve önemi haiz olduğu müsellemdir. Bu durum, kıraat farklılıklarının bulunduğu kelimelerde daha fazla önem kazanmaktadır. Zira her müfessirin kendi anlayışıyla Kur’ân’ı tefsir etme çabası, dil kurallarının kıraatlerin anlaşılmasındaki etkisini değerli kılmaktadır. Muhtelif kıraat vecihlerinin cümle yapısı bakımından konumu veya sözcüğün yapısı gibi durumların dil kuralları çerçevesinde açıklanması, Kur’ân âyetlerinin tefsirine farklı yorumlar katabilmektedir. Bu sayede Kur’ân’ın yorumlanmasında zenginlik ve genişlik sağlanmaktadır. Dil, bir dil ürünü olan Kur’ân’ın dolayısıyla onun bir parçası olan kıraatlerin anlaşılmasında başvurulması gereken önemli bir olgudur. Nitekim Kur’ân kelimelerinin nasıl okunması gerektiğini inceleyen kıraatlerin sıhhat şartlarından biri olan dil kurallarına uygunluk şartı, dilin kıraatlerin anlaşılmasındaki önemini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede çalışmanın amacı, muhtelif kıraat vecihleri olan bir kelimenin cümle yapısı açısından konumu sebebiyle ilgili âyete birçok anlam kattığını göstermek, bunun Kur’ân yorumuna zenginlik kattığını ortaya koymaktır. Her ne kadar benzer çalışmalar yapılsa da söz konusu âyetin başka bir çalışmaya konu edilmiş olmaması ve Arap dili kurallarına uygunluğu sebebiyle inceleme konusu olan kelimenin şâz kıraatinin de müfessirler tarafından değerlendirilmeye alınması çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu çalışmada, Zuhruf sûresinin 88. âyetinde yer alan ve âyete farklı yorumlar yüklenmesine sebep olan وَقِيلِهِ sözcüğündeki kıraat farklılıklarının dil kuralları çerçevesinde cümledeki konumu açıklanmaktadır. Keza bu kelimenin kök analizine temas edilmekte ve kıraat farklılıklarının sentaks açısından analizi ele alınmaktadır. İncelenen her bir kıraat vechine göre söz konusu kelimenin cümle yapısı bakımından konumu maddeler hâlinde sıralanmakta, ilgili görüşü savunan müfessirlerin kimler olduğuna değinilmekte ve farklı kıraatlerin âyetin anlam ve yorumuna olan etkisinin izi sürülmektedir. Bu doğrultuda âyet, Arap dili, tefsir ve kıraat kitaplarından istifade edilerek nitel ve metin analizi yöntemiyle irdelenmektedir. Söz konusu sözcük mecrûr, mansûb ve merfûʿ olmak üzere üç farklı şekilde kıraat edilmektedir. Bu okuyuşlardan mecrûr ve mansûb olanların mütevâtir, merfûʿ okuyuşun ise şâz kıraat olduğu ifade edilmektedir. Arap dili açısından her üç hareke ile okunabilen bu kelimenin, cümle yapısı açısından birçok farklı iʿrâb alabilmesi, âyetin bu değerlendirmelere göre yorumlanmasına sebep olmaktadır. Bu çerçevede müfessirlerin inceleme konusu olan kelimenin dil kuralları açısından birçok yoruma müsait olması sebebiyle her kıraat vechine göre قِيل kelimesinin cümle yapısı bakımından konumunu açıkladıkları ve âyeti bu değerlendirmelere göre yorumladıkları görülmektedir. Bu da doğal olarak âyete birçok anlam yüklenmesine sebep olmaktadır. Sonuç olarak bu çalışmada, dil kuralları çerçevesinde inceleme konusu olan
显而易见,语言规则在理解《古兰经》文本中的词语时具有三重意义和重要性。这种情况在存在 qiraat 差异的词句中更为重要。因为每个注释者都努力以自己的理解来解释《古兰经》,这使得语言规则对理解 qiraat 的影响变得非常重要。在语言规则的框架内解释各种 qira'ahs 在句子结构或词语结构中的位置等情况,可为《古兰经》经文的注释增添不同的解释。这样,《古兰经》的诠释就变得丰富而广泛。语言是理解《古兰经》的一个重要现象,《古兰经》是语言的产物,因此《古兰经》中的 "启示录"(qira'ats)也是语言的产物。事实上,符合语言规则是检验 qiraat 真实性的条件之一,而 qiraat 检验的是如何解读《古兰经》的文字,这就揭示了语言在理解 qiraat 方面的重要性。在这一框架下,本研究的目的是要说明,具有各种 qiraat wajihs 的单词因其在句子结构中的位置而为相关经文增添了许多含义,并揭示这为《古兰经》的解释增添了丰富性。虽然类似的研究已经开展过,但相关经文尚未成为任何其他研究的主题,而且由于其符合阿拉伯语规则而成为研究主题的单词也得到了注释者的评价,因此这项研究具有重要意义。本研究解释了《祖赫鲁夫古兰经》第 88 节中 وَقِيلِهِ 一词中 qiraat 的差异在语言规则框架内的句子中的位置,该位置导致了对该经文的不同解释。同样,还涉及了该词的词根分析,并讨论了句法方面的差异分析。列出了该词在各个不同版本的句子结构中的位置,提到了主张相关观点的注释者,并追溯了不同版本对诗句含义和解释的影响。为此,我们利用阿拉伯语、塔夫西尔(tafsir)和奇拉特(qiraat)书籍,采用定性和文本分析方法对经文进行了分析。该词有三种不同的诵读方式:majrūr、mansūb 和 merfūʿ。据说,majrūr 和 mansūb 的读音是可信的,而 merfūʿ 的读音是 shāz qiraat。从阿拉伯语的角度看,这个词可以有三种读法,而从句子结构的角度看,它又可以有多种不同的 iʿrāb 读法,因此,我们可以根据这些评价来解释这节经文。在此框架下,我们可以看到,注释者根据每个 qiraat wajib 解释قِيل 一词在句子结构中的位置,并根据这些评价解释经文,这是因为作为研究对象的这个词在语言规则方面适合多种解释。这就自然而然地为诗句赋予了多种含义。因此,在本研究中可以看到,在语言规则的框架内,对作为研究对象的词赋予不同的 iʿrābs 会导致诗句被赋予不同的含义,这有助于揭示《古兰经》诗句的证据方面,并使理解诗句的不同含义成为可能。在研究中可以看到,"وَقِيلِهِ"一词在解释时使用了许多语法规则,这对诗句的含义和解释产生了很大影响。
{"title":"Zuhruf Sûresinin 88. Âyeti Bağlamında Dil Kurallarının Kıraatlerin Anlaşılmasındaki Rolü ve Etkisi","authors":"Ahmet Taşdoğan","doi":"10.30623/hij.1436130","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1436130","url":null,"abstract":"Kur’ân-ı Kerîm metninde bulunan kelimelerinin anlaşılmasında dil kurallarının nirengi nokta ve önemi haiz olduğu müsellemdir. Bu durum, kıraat farklılıklarının bulunduğu kelimelerde daha fazla önem kazanmaktadır. Zira her müfessirin kendi anlayışıyla Kur’ân’ı tefsir etme çabası, dil kurallarının kıraatlerin anlaşılmasındaki etkisini değerli kılmaktadır. Muhtelif kıraat vecihlerinin cümle yapısı bakımından konumu veya sözcüğün yapısı gibi durumların dil kuralları çerçevesinde açıklanması, Kur’ân âyetlerinin tefsirine farklı yorumlar katabilmektedir. Bu sayede Kur’ân’ın yorumlanmasında zenginlik ve genişlik sağlanmaktadır. Dil, bir dil ürünü olan Kur’ân’ın dolayısıyla onun bir parçası olan kıraatlerin anlaşılmasında başvurulması gereken önemli bir olgudur. Nitekim Kur’ân kelimelerinin nasıl okunması gerektiğini inceleyen kıraatlerin sıhhat şartlarından biri olan dil kurallarına uygunluk şartı, dilin kıraatlerin anlaşılmasındaki önemini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede çalışmanın amacı, muhtelif kıraat vecihleri olan bir kelimenin cümle yapısı açısından konumu sebebiyle ilgili âyete birçok anlam kattığını göstermek, bunun Kur’ân yorumuna zenginlik kattığını ortaya koymaktır. Her ne kadar benzer çalışmalar yapılsa da söz konusu âyetin başka bir çalışmaya konu edilmiş olmaması ve Arap dili kurallarına uygunluğu sebebiyle inceleme konusu olan kelimenin şâz kıraatinin de müfessirler tarafından değerlendirilmeye alınması çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu çalışmada, Zuhruf sûresinin 88. âyetinde yer alan ve âyete farklı yorumlar yüklenmesine sebep olan وَقِيلِهِ sözcüğündeki kıraat farklılıklarının dil kuralları çerçevesinde cümledeki konumu açıklanmaktadır. Keza bu kelimenin kök analizine temas edilmekte ve kıraat farklılıklarının sentaks açısından analizi ele alınmaktadır. İncelenen her bir kıraat vechine göre söz konusu kelimenin cümle yapısı bakımından konumu maddeler hâlinde sıralanmakta, ilgili görüşü savunan müfessirlerin kimler olduğuna değinilmekte ve farklı kıraatlerin âyetin anlam ve yorumuna olan etkisinin izi sürülmektedir. Bu doğrultuda âyet, Arap dili, tefsir ve kıraat kitaplarından istifade edilerek nitel ve metin analizi yöntemiyle irdelenmektedir. Söz konusu sözcük mecrûr, mansûb ve merfûʿ olmak üzere üç farklı şekilde kıraat edilmektedir. Bu okuyuşlardan mecrûr ve mansûb olanların mütevâtir, merfûʿ okuyuşun ise şâz kıraat olduğu ifade edilmektedir. Arap dili açısından her üç hareke ile okunabilen bu kelimenin, cümle yapısı açısından birçok farklı iʿrâb alabilmesi, âyetin bu değerlendirmelere göre yorumlanmasına sebep olmaktadır. Bu çerçevede müfessirlerin inceleme konusu olan kelimenin dil kuralları açısından birçok yoruma müsait olması sebebiyle her kıraat vechine göre قِيل kelimesinin cümle yapısı bakımından konumunu açıkladıkları ve âyeti bu değerlendirmelere göre yorumladıkları görülmektedir. Bu da doğal olarak âyete birçok anlam yüklenmesine sebep olmaktadır. Sonuç olarak bu çalışmada, dil kuralları çerçevesinde inceleme konusu olan","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141374536","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Dış Paydaşların İlahiyat Fakültesi ve Mezunlarına Bakışları: Harran Üniversitesi Örneği 外部利益相关者对神学院和毕业生的看法:哈兰大学案例
Pub Date : 2024-06-06 DOI: 10.30623/hij.1436420
Ömer Özdemir
Türkiye'deki ilahiyat fakültelerinin tarihi, 1900'lü yılların başında Osmanlı döneminde kurulan Dârülfünûn'a kadar uzanmaktadır. Cumhuriyet döneminde ilk açılan ilahiyat fakültesi 1924 yılında Dârülfünûn’a bağlı açılmış olan ilahiyat fakültesidir. Söz konusu ilahiyat fakültesi türlü gerekçeler ileri sürülerek 1933 yılında kapatılmıştır. 1933’ten, 1949’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin açılışına kadar geçen süreçte ülkemizde yüksek din öğretiminden bahsetmek mümkün değildir. 1959 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü açılmış bunu takip eden yıllarda farklı illerde Yüksek İslam Enstitüleri açılmıştır. 1982 yılında bütün yüksek din öğretimi kurumları ilahiyat fakültelerine dönüştürülmüştür. 1992 yılında ikinci nesil diye isimlendirilen ilahiyat fakülteleri açılmaya başlamış ve 2012 yılından itibaren hızlı bir artış göstererek Türkiye’nin hemen hemen her ilinde bir yüksek din öğretimi kurumu açılmıştır. Günümüze kadar, İlahiyat Fakültesi, Dini İlimler Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi ve Uluslararası İslam ve Din Bilimleri Fakültesi gibi farklı isimler altında, yüzden fazla üniversitede yüksek din öğretimi kurumları açılmıştır. Ayrıca Açık Öğretim Fakültesi’ne bağlı İlahiyat Ön Lisans Programı ve bazı üniversitelerde İlahiyat Lisans Tamamlama (İLİTAM) Programlarında da yüksek din öğretimi gerçekleştirilmektedir. Sözü edilen yüksek din öğretimi kurumlarında bilimsel yayın, sempozyum, çalıştay, konferans vb. faaliyetler aracılığıyla bilim dünyasına katkı sunulduğu gibi din konusunda halkın ihtiyaç, talep ve beklentilerini karşılayacak din görevlileri de yetiştirilmektedir. İlahiyat fakültesinden mezun olanlar, genellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nda imam-hatip, müezzin, Kur’an kursu öğreticisi, vaiz, vaize ve müftü olarak; Milli Eğitim Bakanlığı’nda ise başta öğretmen olmak üzere çeşitli pozisyonlarda görev alabilmektedirler. Bu nedenle, İlahiyat fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi dış paydaşlarının beklenti ve taleplerini dikkate alarak öğretim programlarını, amaçlarını, misyonlarını ve öğrenci yetiştirme programlarını düzenlemelidir. Bu çalışmanın amacı, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve mezunlarına yönelik olarak Diyanet İşleri Başkanlığı personeli, Milli Eğitim Bakanlığı personeli ve toplumun diğer kesimlerinden oluşan dış paydaşların görüş ve beklentilerini belirlemektir. Araştırma kapsamında Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve mezunlarının dış paydaşlar tarafından nasıl değerlendirildiğinin tespit edilmesi, bununla birlikte dış paydaşların, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve mezunlarından beklentilerinin neler olduğunun ortaya konulması amaçlanmaktadır. Böylece Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve mezunlarının toplumun farklı kesimleri tarafından nasıl algılandığı ve nasıl değerlendirildiğinin ortaya konulmasıyla birlikte buna uygun stratejiler geliştirilebilir. Bu açıdan bakıldığında araştırmanın, yüksek din öğretimi kurumlarının öğretim programlarını ve toplumsal faal
土耳其神学院的历史可追溯到20世纪初奥斯曼帝国时期建立的达吕芬神学院。共和国时期开设的第一所神学院是1924年隶属于达吕芬的神学院。该神学院于 1933 年因种种原因关闭。从 1933 年到 1949 年安卡拉大学神学院成立之前,我国的高等宗教教育无从谈起。1959 年,伊斯坦布尔伊斯兰高等学院成立,随后几年,各省陆续成立了伊斯兰高等学院。1982 年,所有高等宗教教育机构都改为神学院。1992年,所谓的第二代神学院开始开办,自2012年以来,土耳其几乎每个省都开办了高等宗教教育机构,且数量迅速增加。迄今为止,已有一百多所大学开设了不同名称的高等宗教教育机构,如神学院、宗教科学学院、伊斯兰科学学院和伊斯兰与宗教科学国际学院等。此外,一些大学还通过隶属于开放教育学院的神学副学位课程和神学学士结业课程(ILITAM)提供高等宗教教育。这些高等宗教教育机构通过科学出版物、研讨会、讲习班、会议等活动为科学界做出贡献。神学院的毕业生一般在宗教事务局担任伊玛目-哈提普(imam-hatip)、穆斯津(muezzin)、古兰经课程讲师、传道者、布道者和穆夫提(mufti)等职务,在国家教育部担任各种职务,尤其是教师。因此,神学院应考虑到外部利益相关者(如宗教事务主席团和国家教育部)的期望和要求,规范其课程、目标、任务和学生培训计划。本研究的目的是确定外部利益相关者(包括宗教事务总统府工作人员、国家教育部工作人 员和社会其他阶层)对哈兰大学神学院及其毕业生的意见和期望。本研究旨在确定外部利益相关者如何评价哈兰大学神学院及其毕业生,并揭示外部利益相关者对哈兰大学神学院及其毕业生的期望。因此,通过揭示社会各阶层对哈兰大学神学院及其毕业生的看法和评价,可以制定适当的战略。从这个角度看,这项研究对于确定高等宗教教育机构在组织课程和社会活动时应考虑的一些问题也很重要。在研究中,我们优先选择了收敛平行设计,这是一种混合研究方法,即定量和定性研究方法同时使用。根据研究获得的数据,外部利益相关者普遍对哈兰大学神学院及其毕业生持肯定态度。可以看出,哈兰大学神学院及其毕业生在外部利益相关者心目中占有重要地位;但是,外部利益相关者也对哈兰大学神学院及其毕业生抱有期望。在这种情况下,与会者强调的最重要的问题之一是,应重视神学院对宗教官员的培训,使其具备充足的实地知识、良好的综合文化、先进的教学知识和技能以及较高的沟通技巧。
{"title":"Dış Paydaşların İlahiyat Fakültesi ve Mezunlarına Bakışları: Harran Üniversitesi Örneği","authors":"Ömer Özdemir","doi":"10.30623/hij.1436420","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1436420","url":null,"abstract":"Türkiye'deki ilahiyat fakültelerinin tarihi, 1900'lü yılların başında Osmanlı döneminde kurulan Dârülfünûn'a kadar uzanmaktadır. Cumhuriyet döneminde ilk açılan ilahiyat fakültesi 1924 yılında Dârülfünûn’a bağlı açılmış olan ilahiyat fakültesidir. Söz konusu ilahiyat fakültesi türlü gerekçeler ileri sürülerek 1933 yılında kapatılmıştır. 1933’ten, 1949’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin açılışına kadar geçen süreçte ülkemizde yüksek din öğretiminden bahsetmek mümkün değildir. 1959 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü açılmış bunu takip eden yıllarda farklı illerde Yüksek İslam Enstitüleri açılmıştır. 1982 yılında bütün yüksek din öğretimi kurumları ilahiyat fakültelerine dönüştürülmüştür. 1992 yılında ikinci nesil diye isimlendirilen ilahiyat fakülteleri açılmaya başlamış ve 2012 yılından itibaren hızlı bir artış göstererek Türkiye’nin hemen hemen her ilinde bir yüksek din öğretimi kurumu açılmıştır. \u0000Günümüze kadar, İlahiyat Fakültesi, Dini İlimler Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi ve Uluslararası İslam ve Din Bilimleri Fakültesi gibi farklı isimler altında, yüzden fazla üniversitede yüksek din öğretimi kurumları açılmıştır. Ayrıca Açık Öğretim Fakültesi’ne bağlı İlahiyat Ön Lisans Programı ve bazı üniversitelerde İlahiyat Lisans Tamamlama (İLİTAM) Programlarında da yüksek din öğretimi gerçekleştirilmektedir. Sözü edilen yüksek din öğretimi kurumlarında bilimsel yayın, sempozyum, çalıştay, konferans vb. faaliyetler aracılığıyla bilim dünyasına katkı sunulduğu gibi din konusunda halkın ihtiyaç, talep ve beklentilerini karşılayacak din görevlileri de yetiştirilmektedir. İlahiyat fakültesinden mezun olanlar, genellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nda imam-hatip, müezzin, Kur’an kursu öğreticisi, vaiz, vaize ve müftü olarak; Milli Eğitim Bakanlığı’nda ise başta öğretmen olmak üzere çeşitli pozisyonlarda görev alabilmektedirler. Bu nedenle, İlahiyat fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi dış paydaşlarının beklenti ve taleplerini dikkate alarak öğretim programlarını, amaçlarını, misyonlarını ve öğrenci yetiştirme programlarını düzenlemelidir. \u0000Bu çalışmanın amacı, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve mezunlarına yönelik olarak Diyanet İşleri Başkanlığı personeli, Milli Eğitim Bakanlığı personeli ve toplumun diğer kesimlerinden oluşan dış paydaşların görüş ve beklentilerini belirlemektir. Araştırma kapsamında Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve mezunlarının dış paydaşlar tarafından nasıl değerlendirildiğinin tespit edilmesi, bununla birlikte dış paydaşların, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve mezunlarından beklentilerinin neler olduğunun ortaya konulması amaçlanmaktadır. Böylece Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve mezunlarının toplumun farklı kesimleri tarafından nasıl algılandığı ve nasıl değerlendirildiğinin ortaya konulmasıyla birlikte buna uygun stratejiler geliştirilebilir. Bu açıdan bakıldığında araştırmanın, yüksek din öğretimi kurumlarının öğretim programlarını ve toplumsal faal","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141377571","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
تَأْثِيرُ الفُصْحَى عَلَى لُغَاتِ التَّوَاصُلِ فِي المُجْتَمَعَاتِ الْعَرَبِيَّةِ الْحَدِيثَةِ Fusla 对现代阿拉伯社会交流语言的影响
Pub Date : 2024-06-05 DOI: 10.30623/hij.1233058
Samir Sayed
إن البحث في تاريخ الفصحى القديم بمقدار ما يحمل من شَغَفٍ عِلْمِيٍّ، فهو يحمل معه صعوبات ملموسة في الوصول إلى صورة واضحة لما كانت عليه الفصحى قبل الإسلام، وكذلك يجد البحث صعوبة أخرى هي اتساع حدوده المكانية؛ فلقد وَضَعَتْ هذه الورقة كل بلاد الوطن العربي بجناحيه الأفريقي والأسيوي تحت مجهر الاختبار، ثم سَلَّطَتْ الضوء على حدود تأثير الفصحى في اللهجات العربية المعاصرة. وما كان لهذه الورقة أن تستقصي جميع الظواهر اللهجية في العالم العربي، أو تمسحها مسحًا شاملًا، فذاك عمل تَقْصُرُ عنه الهِمَم وتُفْرَدُ له المُطَوَّلات؛ وتَضِيقُ في الإحاطة به ورقة بحثية واحدة؛ إذ لابد فيه من دراسة مسحية شاملة تفتقر إلى خبرات، وتدعمها مؤسسات؛ إنما سَلَّطَتْ هذه الورقة الضوء على حدود تأثير الفصحى في اللهجات العربية المعاصرة حسب العينات العشوائية المختارة من مجتمع البحث. لقد جاءت هذه الورقة لتضيء جانبًا يمثل علاقة الفصحى باللهجات، وحدود تأثير الأولى في الثانية، وقد افترض البحث أن تكون الفصحى هي المكوّن الرئيس للهجات الخطاب في المجتمعات العربية المعاصرة على رأس مكونات ثلاثة أخرى هي: لهجات القبائل العربية القديمة التي هاجرت زمن الفتح الإسلامي أو بعده، إضافة إلى لغات الشعوب الأصلية للبلاد المفتوحة، مع المكون الأجنبي في حقبة الاستعمار الغربي إلى الآن. وقد اعتمد البحث في اختبار هذا الفرض على المنهج الوصفي متخذًا أداة الملاحظة العلمية لعينات عشوائية للظواهر اللغوية المحكية في لغة الحياة اليومية. ومن نتائج هذه الدراسة أن القبائل العربية المهاجرة من شبه الجزيرة إلى الأمصار المفتوحة قد حافظت على تقاليدها وعاداتها اللغوية زمنًا ممتدًا إلى العصر الحديث، ولقد أكد البحث على أن هذا الرافد هو الرافد العظيم للهجات العربية الحديثة خصوصًا في الجانب المشرقي من الوطن العربي، وذلك ما أكد عليه حفني ناصف وغيره. ولا نعدم روافد أخرى مؤثرة في لغة التخاطب اليومي كطائفة من ألفاظ الدخيل التي تشيع على الألسنة العربية وبخاصة بعد ثورة المعلومات، وانتشار الشبكة الدولية، ووسائل التواصل الاجتماعي، والعولمة الثقافية، والتغريب الذي وقعت المنطقة العربية برمتها تحت رحمته. إلى جانب ما ترسَّب على الألسنة من بقايا اللغات القديمة التي كان يتكلمها الناس قبل الفتح العربي. حدث ذلك في ظل غياب شبه تام لسلطان الفصحى القرآنية على تقويم اللسان وضبط المخارج والأصوات على النموذج العربي المحتذى، صحيح أن مجامع اللغة العربية في الوطن العربي بذلت وتبذل في ذلك جهدًا لمواجهة سيل الألفاظ الدخيلة على الألسنة، لكن لا مجيب. لقد ظهر من خلال البحث أنه لولا وجود القرآن الذي تكفَّل الله بحفظه لاندثرت الفصحى التي عمود قوامها لهجة قريش كاندثار أخواتها الآرامية والسريانية، أو كاندثار اللاتينية من الفرع الهندوأوروبي. إن الفصحى لم تكن يومًا لغة تخاطب وسليقة لقبيلة من القبائل كما بَيَّنَ البحث، بل هي: لغة مشتركة أخذت من لغات القبائل العربية، وتشكلت بذلك قبل الإسلام؛ فهي لغة أدبية تُوِّجَتْ بنزول القرآن الكريم بها، احترمها القدماء وأجلُّوها، وأهَمْلَ أمرَها المُحْدَثُون. إن البحث يستنكر في توصياته امتداد مسافة الخُلف بين اللغة واللهجات في العصر الحديث، لأننا نحتاج لثورة لغوية حقيقية تعيد للعربية الفصحى جزءًا من مكانتها في النفوس والأسماع، ونحن إذ نطمح لذلك لا نُلغي دور اللهجات في إحداث التواصل المطلوب، بل نضعه في نصابه الصحيح، وضمن حجمه المعقول. والبحث يمثل خطوة سبقتها بلا شك خطى، ولابد أن تتبعها على الطريق خطوات.
对古代 "福西亚 "历史的研究,虽然蕴含着科学的激情,但要想清楚地了解伊斯兰教之前的 "福西亚",也存在着切实的困难。 另一个困难是其空间界限的广泛性;本文将阿拉伯世界的所有国家及其非洲和亚洲两翼置于显微镜下进行检验,然后强调了 "福西亚 "在当代阿拉伯方言中的影响范围。本文不可能调查阿拉伯世界的所有方言现象,也不可能对其进行全面调查,因为这是一项缺乏专业知识和冗长研究项目的工作,一篇研究论文不足以涵盖,它需要缺乏专业知识和机构支持的全面调查;但本文根据从研究界随机选取的样本,揭示了古典阿拉伯语在当代阿拉伯语方言中的影响局限。本文旨在阐明 Fusiya 与方言之间的关系,以及前者对后者影响的局限性。 研究假定 Fusiya 是当代阿拉伯社会方言话语的主要组成部分,除此之外还有其他三个组成部分:伊斯兰征服期间或之后迁徙的古代阿拉伯部落的方言、被征服国家土著人民的语言以及西方殖民时代至今的外来语。在检验这一假设时,研究依靠的是描述性方法,即对日常生活语言中所说的语言现象进行随机抽样的科学观察。 这项研究的发现之一是,从半岛迁徙到开阔地的阿拉伯部落保留了他们的语言传统和习俗,直到现代。研究强调,正如哈夫尼-纳塞夫(Hafni Nassef)等人所强调的那样,这一支流是现代阿拉伯语方言的伟大支流,尤其是在阿拉伯世界的东部地区。我们并非没有其他影响日常交流语言的支流,如阿拉伯语中常见的一系列外来词,尤其是在信息革命、国际网络的传播、社交媒体、文化全球化和整个阿拉伯地区受到西方化的影响之后。此外,还有阿拉伯征服之前人们使用的古代语言残余沉积在阿拉伯语的舌头上。诚然,阿拉伯世界的阿拉伯语委员会曾努力对抗外来词在舌头上的泛滥,但没有任何回应。研究表明,如果没有真主承诺保护的《古兰经》,《古兰经》语言就会像它的阿拉米语和叙利亚语姐妹一样消失,或者像印欧语系中的拉丁语一样消失。研究表明,Fusseh 从来就不是一个部落的语言,而是从阿拉伯部落语言中提取的一种通用语言:一种取自阿拉伯部落语言的共同语言,形成于伊斯兰教之前;它是一种文学语言,在《古兰经》的启示中达到了顶峰,受到古人的尊重和尊崇,却被现代人所忽视。研究报告在其建议中谴责了现代语言与方言之间日益拉大的距离,因为我们需要一场真正的语言革命,以恢复古典阿拉伯语在人们灵魂和耳朵中的部分地位,当我们向往这一点时,我们并没有取消方言在实现所需交流中的作用,而是将其置于适当的位置,并保持在合理的范围内。这项研究无疑是先行者的一步,也是后行者的一步。
{"title":"تَأْثِيرُ الفُصْحَى عَلَى لُغَاتِ التَّوَاصُلِ فِي المُجْتَمَعَاتِ الْعَرَبِيَّةِ الْحَدِيثَةِ","authors":"Samir Sayed","doi":"10.30623/hij.1233058","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1233058","url":null,"abstract":"إن البحث في تاريخ الفصحى القديم بمقدار ما يحمل من شَغَفٍ عِلْمِيٍّ، فهو يحمل معه صعوبات ملموسة في الوصول إلى صورة واضحة لما كانت عليه الفصحى قبل الإسلام، وكذلك يجد البحث صعوبة أخرى هي اتساع حدوده المكانية؛ فلقد وَضَعَتْ هذه الورقة كل بلاد الوطن العربي بجناحيه الأفريقي والأسيوي تحت مجهر الاختبار، ثم سَلَّطَتْ الضوء على حدود تأثير الفصحى في اللهجات العربية المعاصرة. وما كان لهذه الورقة أن تستقصي جميع الظواهر اللهجية في العالم العربي، أو تمسحها مسحًا شاملًا، فذاك عمل تَقْصُرُ عنه الهِمَم وتُفْرَدُ له المُطَوَّلات؛ وتَضِيقُ في الإحاطة به ورقة بحثية واحدة؛ إذ لابد فيه من دراسة مسحية شاملة تفتقر إلى خبرات، وتدعمها مؤسسات؛ إنما سَلَّطَتْ هذه الورقة الضوء على حدود تأثير الفصحى في اللهجات العربية المعاصرة حسب العينات العشوائية المختارة من مجتمع البحث. \u0000لقد جاءت هذه الورقة لتضيء جانبًا يمثل علاقة الفصحى باللهجات، وحدود تأثير الأولى في الثانية، وقد افترض البحث أن تكون الفصحى هي المكوّن الرئيس للهجات الخطاب في المجتمعات العربية المعاصرة على رأس مكونات ثلاثة أخرى هي: لهجات القبائل العربية القديمة التي هاجرت زمن الفتح الإسلامي أو بعده، إضافة إلى لغات الشعوب الأصلية للبلاد المفتوحة، مع المكون الأجنبي في حقبة الاستعمار الغربي إلى الآن. \u0000وقد اعتمد البحث في اختبار هذا الفرض على المنهج الوصفي متخذًا أداة الملاحظة العلمية لعينات عشوائية للظواهر اللغوية المحكية في لغة الحياة اليومية. \u0000 ومن نتائج هذه الدراسة أن القبائل العربية المهاجرة من شبه الجزيرة إلى الأمصار المفتوحة قد حافظت على تقاليدها وعاداتها اللغوية زمنًا ممتدًا إلى العصر الحديث، ولقد أكد البحث على أن هذا الرافد هو الرافد العظيم للهجات العربية الحديثة خصوصًا في الجانب المشرقي من الوطن العربي، وذلك ما أكد عليه حفني ناصف وغيره. ولا نعدم روافد أخرى مؤثرة في لغة التخاطب اليومي كطائفة من ألفاظ الدخيل التي تشيع على الألسنة العربية وبخاصة بعد ثورة المعلومات، وانتشار الشبكة الدولية، ووسائل التواصل الاجتماعي، والعولمة الثقافية، والتغريب الذي وقعت المنطقة العربية برمتها تحت رحمته. إلى جانب ما ترسَّب على الألسنة من بقايا اللغات القديمة التي كان يتكلمها الناس قبل الفتح العربي. حدث ذلك في ظل غياب شبه تام لسلطان الفصحى القرآنية على تقويم اللسان وضبط المخارج والأصوات على النموذج العربي المحتذى، صحيح أن مجامع اللغة العربية في الوطن العربي بذلت وتبذل في ذلك جهدًا لمواجهة سيل الألفاظ الدخيلة على الألسنة، لكن لا مجيب. لقد ظهر من خلال البحث أنه لولا وجود القرآن الذي تكفَّل الله بحفظه لاندثرت الفصحى التي عمود قوامها لهجة قريش كاندثار أخواتها الآرامية والسريانية، أو كاندثار اللاتينية من الفرع الهندوأوروبي. \u0000إن الفصحى لم تكن يومًا لغة تخاطب وسليقة لقبيلة من القبائل كما بَيَّنَ البحث، بل هي: لغة مشتركة أخذت من لغات القبائل العربية، وتشكلت بذلك قبل الإسلام؛ فهي لغة أدبية تُوِّجَتْ بنزول القرآن الكريم بها، احترمها القدماء وأجلُّوها، وأهَمْلَ أمرَها المُحْدَثُون. \u0000إن البحث يستنكر في توصياته امتداد مسافة الخُلف بين اللغة واللهجات في العصر الحديث، لأننا نحتاج لثورة لغوية حقيقية تعيد للعربية الفصحى جزءًا من مكانتها في النفوس والأسماع، ونحن إذ نطمح لذلك لا نُلغي دور اللهجات في إحداث التواصل المطلوب، بل نضعه في نصابه الصحيح، وضمن حجمه المعقول. والبحث يمثل خطوة سبقتها بلا شك خطى، ولابد أن تتبعها على الطريق خطوات.","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141382207","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
“En Hayırlınız” Kalıbıyla Rivayet Edilen Hadislerin Konularını Tespit ve Fıkhü’l-Hadîs Bağlamında İnceleme "最好的你确定以圣训模式叙述的圣训的主题,并在圣训学的背景下对其进行分析
Pub Date : 2024-06-04 DOI: 10.30623/hij.1424270
İrfan Zahitoğlu
Hz. Peygamber (s.a.v.), Kur'ân-ı Kerîm'de de açıklandığı gibi, şahit, müjdeleyici, uyarıcı ve Allah'a davet edici olarak bütün insanlığa gönderilmiştir. O, âlemlere rahmet, büyük bir ahlak üzerine ve Allah'ı ve ahiret gününü umanlar için güzel bir örnektir. Onun bu güzel örnekliği her hususta olduğu gibi tebliğdeki metodunda da açıkça görülmektedir. Nitekim o insanları rahmet ve cennete teşvik, azap ve cehennemden ta’zîr için ifrat ve tefritten uzak; orta yollu bir tebliğ metodunu benimsemiştir. Tebliğ vazifesini yaparken hadislerinde teşvik ve sakındırma için bir takım kalıp ifadeler kullanmıştır. Bunlardan “leyse minnâ” (bizden değildir), “iyyâküm” (sakın ha!) gibi ifadeleri, insanları ahirette sıkıntıya sokacak, hem Yaratanın hem de yaratılanların nazarında kişiyi küçük düşürecek işlerden sakındırmak için kullanmıştır. Öte yandan “hıyâruküm, hayruküm” (en hayırlınız), “efdalüküm” (en üstününüz) şeklindeki ifadeleri ise övülen işlere teşvik için kullanmıştır. Biz de bu çalışmada Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ümmetini nelere teşvik ettiğini tespit amacıyla, bir tebliğ metodu olarak kullandığı ve kaynaklarda aynı kökten “Hıyâruküm”, “Hayruküm” ve “Ehyaruküm” şeklinde üç farklı kalıpla geçen “en hayırlınız” manasına gelen kelimeleri muhtevi dokuz tane hadisi bir araya getirdik. Bu hadislerin konu olarak hangi hususları kapsamına aldığını, fıkhü’l-hadis bağlamında inceleyerek onlardan çıkarılan hükümlerin neler olduğunu tespit etmeye çalıştık. Dolayısıyla bu çalışma hem belirli kalıp ifadelerin hangi konularda kullanıldığını tespit etmeye hem de o hadislerden Peygamber’in (s.a.v.) gayesini anlamaya yöneliktir. Çalışmada konu başlığı olarak öncelikle Buhârî’nin Sahih’inde geçen lafızları kullandık. Konuyla ilgili hadisleri Buhârî’de bulamadığımızda Kütüb’ü-Sitte’nin diğer eserlerinde; sırasıyla Müslim (öl. 261/875), Ebû Dâvûd (öl. 275/889), Tirmizî (öl. 279/892), Nesâî (öl. 303/915) ve İbn Mâce (öl. 273/887)’de geçen lafızları dikkate aldık. Hadislerin açıklamalarında ise diğer hadis kaynakları ve şerhlerine başvurduk. Fıkhü’l-Hadîsle ilgili yerlerinde fıkıh usulü ve fıkıh kitaplarına müracaat ettik. Konu başlıklarının tespiti ve Hadislerin sıralamasında ise teşvik ettiği konuları dikkate alarak sıralamaya gayret gösterdik. Araştırma neticesinde tebliğde teşvik için kullanılan “en hayırlınız…” kalıbında gelen hadislerin konularının şunlar olduğunu tespit edilmiştir. 1- İnsana nesebinin bir üstünlük kazandırmadığı ve dolayısıyla nesebiyle övünmenin uygun bir davranış olmadığı, hayırlı ve üstün olmak için İslam’ın hükümlerini öğrenmek ve Allah’ın övgüsüne mazhar olmanın gerekliliği. 2- Kur’ân-ı öğrenmek, öğretmek ve yaşama gayretinde olmanın kişiyi hayırlılar kategorisine dâhil ettiği. 3- Mizanda en ağır gelecek şeyin güzel ahlak olduğu. 4- Allah’ın emaneti olan hanımlara karşı güzel davranmak ve onlarla güzel geçinmenin fazilet ve üstünlük göstergesi olduğu. 5- İnsanlar arasında karşılıklı merhamet ve güvenin neticesi olan borç almak ve ödemekle alakalı
先知(PBUH)是作为见证者、喜讯的传递者、警告者、警告者和真主的邀请者被派往全人类的,这一点在《古兰经》中已有解释。他是世人的仁慈,是一个道德高尚的人,是那些希望真主和末日的人的好榜样。他的这种好榜样体现在他的传教方法和所有事务上。事实上,他采用了温和的传教方法,远离极端主义和极端行为,以鼓励人们走向仁慈和天堂,并警告他们远离苦难和地狱。在他的圣训中,他使用了许多鼓励和劝阻的短语。他使用 "leyse minnâ"(不是我们的)和 "iyyâqüm"(当心!)等词语,以防止人们做出会给后世带来麻烦的行为,并使他们在造物主和受造物眼中蒙羞。另一方面,他使用 "hıyâruküm, hayruküm"(你们中最好的)和 "efdalüküm"(你们中最高的)等表达方式来鼓励被赞美的行为。在本研究中,为了确定先知(愿主赐福之,并使其平安)鼓励他的子民做什么,我们收集了九段包含 "你们中最好的 "字样的圣训,先知(愿主赐福之,并使其平安)使用了 "你们中最好的 "作为交流的方式,在资料中提到了三个不同的词组 "Hıyâruküm"、"Hayruküm "和 "Ehyaruküm",它们来自同一个词根。因此,本研究的目的既在于确定使用某些短语的主题,也在于从这些圣训中了解先知(PBUH)的目的。在本研究中,我们首先使用布哈里《圣训集》中的短语作为主题标题。当我们在布哈里《圣训实录》中找不到相关圣训时,我们参考了 Qurtub al-Sitte 的其他作品中的措辞,这些作品分别是:穆斯林(卒于 261/875)、阿布-达武德(卒于 275/889)、提尔米德(卒于 279/892)、纳赛尔(卒于 303/915)和伊本-马贾(卒于 273/887)。 在解释圣训时,我们参考了其他圣训资料和注释。在确定主题的标题和圣训的排序时,我们努力根据圣训所鼓励的主题进行排序。 经过研究,我们确定在公报中以 "你们中的佼佼者...... "的形式用于鼓励的圣训主题如下。1- 必须学习伊斯兰教的规定并受到真主的赞颂,才能成为优秀和卓越的人。2- 学习《古兰经》、传授《古兰经》并努力践行《古兰经》,就能成为正人君子。3- 在天平上最重的是良好的道德。4- 善待安拉的遗孀,与她们和睦相处是美德和优越的标志。5- 关于借债和还债的规定,是人与人之间相互同情和信任的结果。6- 一个人对他的同胞应始终保持仁慈和柔和,如果他在祈祷队伍中保持这种态度,那就是他善良的标志。7- 信士应始终努力成为一个有福可享、有祸可避的人。8- 与在真主看来有价值的人生活在同一个世纪,并与他们走在同一条道路上的积极作用。9- 想成为好人的人必须拥有或获得提醒真主的朋友。总之,我们可以说,所有以 "你们中的佼佼者...... "为鼓励语的圣训都强调了良好的道德。
{"title":"“En Hayırlınız” Kalıbıyla Rivayet Edilen Hadislerin Konularını Tespit ve Fıkhü’l-Hadîs Bağlamında İnceleme","authors":"İrfan Zahitoğlu","doi":"10.30623/hij.1424270","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1424270","url":null,"abstract":"Hz. Peygamber (s.a.v.), Kur'ân-ı Kerîm'de de açıklandığı gibi, şahit, müjdeleyici, uyarıcı ve Allah'a davet edici olarak bütün insanlığa gönderilmiştir. O, âlemlere rahmet, büyük bir ahlak üzerine ve Allah'ı ve ahiret gününü umanlar için güzel bir örnektir. Onun bu güzel örnekliği her hususta olduğu gibi tebliğdeki metodunda da açıkça görülmektedir. Nitekim o insanları rahmet ve cennete teşvik, azap ve cehennemden ta’zîr için ifrat ve tefritten uzak; orta yollu bir tebliğ metodunu benimsemiştir. Tebliğ vazifesini yaparken hadislerinde teşvik ve sakındırma için bir takım kalıp ifadeler kullanmıştır. Bunlardan “leyse minnâ” (bizden değildir), “iyyâküm” (sakın ha!) gibi ifadeleri, insanları ahirette sıkıntıya sokacak, hem Yaratanın hem de yaratılanların nazarında kişiyi küçük düşürecek işlerden sakındırmak için kullanmıştır. Öte yandan “hıyâruküm, hayruküm” (en hayırlınız), “efdalüküm” (en üstününüz) şeklindeki ifadeleri ise övülen işlere teşvik için kullanmıştır. Biz de bu çalışmada Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ümmetini nelere teşvik ettiğini tespit amacıyla, bir tebliğ metodu olarak kullandığı ve kaynaklarda aynı kökten “Hıyâruküm”, “Hayruküm” ve “Ehyaruküm” şeklinde üç farklı kalıpla geçen “en hayırlınız” manasına gelen kelimeleri muhtevi dokuz tane hadisi bir araya getirdik. Bu hadislerin konu olarak hangi hususları kapsamına aldığını, fıkhü’l-hadis bağlamında inceleyerek onlardan çıkarılan hükümlerin neler olduğunu tespit etmeye çalıştık. Dolayısıyla bu çalışma hem belirli kalıp ifadelerin hangi konularda kullanıldığını tespit etmeye hem de o hadislerden Peygamber’in (s.a.v.) gayesini anlamaya yöneliktir. Çalışmada konu başlığı olarak öncelikle Buhârî’nin Sahih’inde geçen lafızları kullandık. Konuyla ilgili hadisleri Buhârî’de bulamadığımızda Kütüb’ü-Sitte’nin diğer eserlerinde; sırasıyla Müslim (öl. 261/875), Ebû Dâvûd (öl. 275/889), Tirmizî (öl. 279/892), Nesâî (öl. 303/915) ve İbn Mâce (öl. 273/887)’de geçen lafızları dikkate aldık. Hadislerin açıklamalarında ise diğer hadis kaynakları ve şerhlerine başvurduk. Fıkhü’l-Hadîsle ilgili yerlerinde fıkıh usulü ve fıkıh kitaplarına müracaat ettik. Konu başlıklarının tespiti ve Hadislerin sıralamasında ise teşvik ettiği konuları dikkate alarak sıralamaya gayret gösterdik. Araştırma neticesinde tebliğde teşvik için kullanılan “en hayırlınız…” kalıbında gelen hadislerin konularının şunlar olduğunu tespit edilmiştir. 1- İnsana nesebinin bir üstünlük kazandırmadığı ve dolayısıyla nesebiyle övünmenin uygun bir davranış olmadığı, hayırlı ve üstün olmak için İslam’ın hükümlerini öğrenmek ve Allah’ın övgüsüne mazhar olmanın gerekliliği. 2- Kur’ân-ı öğrenmek, öğretmek ve yaşama gayretinde olmanın kişiyi hayırlılar kategorisine dâhil ettiği. 3- Mizanda en ağır gelecek şeyin güzel ahlak olduğu. 4- Allah’ın emaneti olan hanımlara karşı güzel davranmak ve onlarla güzel geçinmenin fazilet ve üstünlük göstergesi olduğu. 5- İnsanlar arasında karşılıklı merhamet ve güvenin neticesi olan borç almak ve ödemekle alakalı ","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141387347","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Kur’ân’da Ḥrc Kökünün Semantik Analizi 古兰经》词根 Ḥrc 的语义分析
Pub Date : 2024-06-01 DOI: 10.30623/hij.1415374
M. Çetin
Bir metnin sağlıklı bir şekilde anlaşılması için o metinde kullanılan kelime ve kavramların kullanıldığı zaman, mekân ve bağlam bilgisine sahip olmak gerekmektedir. Zira kelimeler durağan bir yapıya sahip değillerdir ve tarihi süreç içinde kalıp ve mana açısından değişim ve dönüşüme uğramaktadırlar. Kur’ân ise Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği son metindir. Bu açıdan bu metnin kelimelerinin doğru bir şekilde tahlil edilip anlaşılması, verilmek istenen mesajın doğru anlaşılmasına katkı sunacaktır. Kur’ân metninin daha iyi anlaşılması için birçok yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden bir tanesi de semantik metottur. Bu makalenin konusu Kur’ân’da geçen ḥ-r-c (ح-ر-ج) kökünü semantik metot yöntemiyle analiz etmektir. Yöntem olarak şu sıralama takip edilmiştir: Birinci aşamada bu kök ve türevlerinin tespit edilip, etimolojik açıdan tahlil edilmesi için Arapçada en muteber kabul edilen sözlüklerden yararlanılmış, ayrıca bu kök ve bu kökle yakın ve zıt anlamlı olan kelimelerin manalarının tespit edilmesinde bu kelimelerin geçtiği âyetlerin bağlamları göz önünde bulundurulmak suretiyle alanda söz sahibi olan tefsirlerden de istifade edilmiştir. Yapılan bu araştırma sonucunda (ح-ر-ج) kökünün en temel anlamının “bir şeylerin bir yerde birikmesi ve toplanmasından dolayı o yerin dar olması” olduğu ortaya konmuştur. Yine bu tespit neticesinde bu kökün, sık ağaçlardan oluşan dar yer, daralmak, sıkılmak, sıkıştırmak, şaşırmak, sedye, beli incelmiş zayıf deve, rüzgâr, iki şeyi birbirine şiddetli bir şekilde sürtmek, av köpeğinin payı, köpek tasması, günah, günaha zorlama ve haram olma gibi anlamlarda kullanıldığı görülmüştür. Bu anlamların hepsinin de asıl mana ile uyuştuğu saptanmıştır. Cahiliye dönemi şiirlerinde bu kökün günah, günah işleme, günaha zorlama ve haram olma gibi anlamlarının kullanılmaması, bu kökün bu manaları İslam sonrası dönemde kazandığına delalet etmektedir. İkinci aşamada (ح-ر-ج) kökü ile yakın anlamlı olan kelimeler tespit edilmiştir ki bunlar da maddi ve manevi anlamda darlığı ifade eden (الضِّيقُ), işlenmesi sonucunda muhatabını çeşitli zorluklarla karşı karşıya bırakan ve günah manasına gelen (الْإِثْمُ), çeşitli açılardan sıkıntı manasını barındıran (اَلْبَأْسُ), yine darlık ve sıkıntı halini ifade eden, yemin bozma ve günah anlamına gelen (الحِنْثُ) ve ihtiyaç, zorluk, güçlük, gam, üzüntü ve günah anlamına gelen (الحُوبُ) kelimeleridir. Üçüncü aşamada (ح-ر-ج) kökü ile zıt anlamlı olan kelimeler tespit edilmiştir. Bu kelimeler ise eti parçalarına ayırmak ve beyan edip açıklamak anlamına gelen (الشَرْحُ), yer açmak ve genişletmek gibi anlamlara gelen (اَلْفَسْح) ve kişinin sahip olduğu kudret, zengin olmak, bir şeyi yapabilme imkânı olmak, kuşatmak, kapsamak ve geniş olmak gibi anlamlara gelen (الوُسْعُ) kelimelerdir. Bu kelimelerin hem sözlük manaları hem de Kur’ân’daki kullanımları üzerinde durulmuştur. Dördüncü aşamada ise (ح-ر-ج) kökü ve türevlerinin Kur’ân’daki kullanımları üzerinde durulmuş bu kullanımlarda bağlam açısından şu
为了健康地理解文本,有必要了解文本中使用的词语和概念的时间、地点和背景。因为文字并不是一成不变的结构,在历史进程中,文字的模子和意义都会发生变化和转变。古兰经》是万能的真主赐予人类的最后一部经典。因此,正确分析和理解文本中的文字有助于正确理解所要传达的信息。为了更好地理解《古兰经》文本,我们使用了许多方法。语义法就是其中之一。本文的主题是利用语义法分析《古兰经》中的词根 ḥ-r-j (ح-ر-ج)。具体方法如下:第一阶段,为了确定该词根及其派生词,并从词源学角度对其进行分析,使用了被认为是阿拉伯语中最被认可的词典,此外,在确定该词根的含义以及与该词根含义相近和相反的词时,还使用了在该领域有发言权的塔夫西里,并考虑了出现这些词的经文的上下文。研究结果表明,该词根(ح-ر-ج)最基本的含义是 "由于一个地方堆积和聚集了很多东西而造成的地方狭窄"。根据这一判定,该词根还用于表示由茂密树木组成的狭窄场所、缩小、挤压、压缩、惊讶、担架、瘦腰弱驼、风、两物剧烈摩擦、猎狗的份额、狗项圈、罪恶、强迫犯罪和被禁止等意思。所有这些含义都与本义相符。事实上,在 蒙昧时代的诗歌中并没有使用这个词根的意思,如 sin、sinning、forcing to sin 和 being forbidden,这表明这个词根是在后伊斯兰时代获得这些意思的。在第二阶段,确定了与词根(ح-ر-ج)密切相关的词,如表达物质和精神困苦的(الضِّيقُ)和表示犯罪并使对象因犯罪而面临各种困难的(الْإِثْمُ)、(الحِنْثُ),表示各方面的艰辛;(الحِنْثُ),表示违背誓言和罪恶;(الحُوبُ),表示需要、困难、艰辛、忧愁、悲伤和罪恶。第三阶段,确定了与词根(ح-ر-ج)有反义词的单词。这些词是(الشَرْحُ),意思是把肉切成块,宣布和解释,(الشَرْحُ),(اَلْفَسْح),意思是腾出空间和扩大,(الوُسْعُ),意思是丰富,有能力做某事,环绕,覆盖和宽广。这些词在字典中的含义和在《古兰经》中的用法都得到了强调。在第四阶段,强调了词根(ح-ر-ج)及其派生词在《古兰经》中的用法,从这些用法的语境中可以看出以下含义:怀疑、苦恼/困难/艰难、无聊/萎缩和罪恶/犯罪。在第五阶段,研究人员将与词根(ح-ر-ج)及其派生词语义模式相近的词在《古兰经》中的用法包括在内,并强调了这些词在字典中的含义与其在经文中的含义之间的异同。
{"title":"Kur’ân’da Ḥrc Kökünün Semantik Analizi","authors":"M. Çetin","doi":"10.30623/hij.1415374","DOIUrl":"https://doi.org/10.30623/hij.1415374","url":null,"abstract":"Bir metnin sağlıklı bir şekilde anlaşılması için o metinde kullanılan kelime ve kavramların kullanıldığı zaman, mekân ve bağlam bilgisine sahip olmak gerekmektedir. Zira kelimeler durağan bir yapıya sahip değillerdir ve tarihi süreç içinde kalıp ve mana açısından değişim ve dönüşüme uğramaktadırlar. Kur’ân ise Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği son metindir. Bu açıdan bu metnin kelimelerinin doğru bir şekilde tahlil edilip anlaşılması, verilmek istenen mesajın doğru anlaşılmasına katkı sunacaktır. Kur’ân metninin daha iyi anlaşılması için birçok yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden bir tanesi de semantik metottur. Bu makalenin konusu Kur’ân’da geçen ḥ-r-c (ح-ر-ج) kökünü semantik metot yöntemiyle analiz etmektir. Yöntem olarak şu sıralama takip edilmiştir: Birinci aşamada bu kök ve türevlerinin tespit edilip, etimolojik açıdan tahlil edilmesi için Arapçada en muteber kabul edilen sözlüklerden yararlanılmış, ayrıca bu kök ve bu kökle yakın ve zıt anlamlı olan kelimelerin manalarının tespit edilmesinde bu kelimelerin geçtiği âyetlerin bağlamları göz önünde bulundurulmak suretiyle alanda söz sahibi olan tefsirlerden de istifade edilmiştir. Yapılan bu araştırma sonucunda (ح-ر-ج) kökünün en temel anlamının “bir şeylerin bir yerde birikmesi ve toplanmasından dolayı o yerin dar olması” olduğu ortaya konmuştur. Yine bu tespit neticesinde bu kökün, sık ağaçlardan oluşan dar yer, daralmak, sıkılmak, sıkıştırmak, şaşırmak, sedye, beli incelmiş zayıf deve, rüzgâr, iki şeyi birbirine şiddetli bir şekilde sürtmek, av köpeğinin payı, köpek tasması, günah, günaha zorlama ve haram olma gibi anlamlarda kullanıldığı görülmüştür. Bu anlamların hepsinin de asıl mana ile uyuştuğu saptanmıştır. Cahiliye dönemi şiirlerinde bu kökün günah, günah işleme, günaha zorlama ve haram olma gibi anlamlarının kullanılmaması, bu kökün bu manaları İslam sonrası dönemde kazandığına delalet etmektedir. İkinci aşamada (ح-ر-ج) kökü ile yakın anlamlı olan kelimeler tespit edilmiştir ki bunlar da maddi ve manevi anlamda darlığı ifade eden (الضِّيقُ), işlenmesi sonucunda muhatabını çeşitli zorluklarla karşı karşıya bırakan ve günah manasına gelen (الْإِثْمُ), çeşitli açılardan sıkıntı manasını barındıran (اَلْبَأْسُ), yine darlık ve sıkıntı halini ifade eden, yemin bozma ve günah anlamına gelen (الحِنْثُ) ve ihtiyaç, zorluk, güçlük, gam, üzüntü ve günah anlamına gelen (الحُوبُ) kelimeleridir. Üçüncü aşamada (ح-ر-ج) kökü ile zıt anlamlı olan kelimeler tespit edilmiştir. Bu kelimeler ise eti parçalarına ayırmak ve beyan edip açıklamak anlamına gelen (الشَرْحُ), yer açmak ve genişletmek gibi anlamlara gelen (اَلْفَسْح) ve kişinin sahip olduğu kudret, zengin olmak, bir şeyi yapabilme imkânı olmak, kuşatmak, kapsamak ve geniş olmak gibi anlamlara gelen (الوُسْعُ) kelimelerdir. Bu kelimelerin hem sözlük manaları hem de Kur’ân’daki kullanımları üzerinde durulmuştur. Dördüncü aşamada ise (ح-ر-ج) kökü ve türevlerinin Kur’ân’daki kullanımları üzerinde durulmuş bu kullanımlarda bağlam açısından şu","PeriodicalId":502495,"journal":{"name":"Harran Theology Journal","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141399188","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Harran Theology Journal
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1