{"title":"新国家继承国际组织成员资格:理论评估","authors":"Oğuzhan Pehli̇van","doi":"10.54049/taad.1515029","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Uluslararası hukukun karmaşık ve gelişmekte olan alanlarından biri olan halefiyet hukuku, devletlerin uluslararası ilişkilerdeki sorumluluklarının birbirine geçmesini ve değişmesini konu edinir. 6 Kasım 1996’da yürürlüğe giren 1978 tarihli Antlaşmalarda Halefiyete İlişkin Viyana Sözleşmesi, bu alandaki temel çerçeveyi belirlemektedir. Halefiyet kavramı, bir devletin yerini başka bir devletin alması veya devletin hak ve yükümlülüklerinin bir devletten diğerine geçmesi olarak tanımlanabilir. Ancak, bu tanımın ardında yatan karmaşıklık, uluslararası hukukun farklı ilke ve kurallarının etkileşimi ve çatışmasıyla ortaya çıkmaktadır. Zira literatürde, devletlerin halefiyeti, selef devletin akdettiği ikili ve çok taraflı antlaşmalar, malları, arşivleri ve borçlarına halefiyet çerçevesinde tartışılırken uluslararası örgütlere halefiyet konusu bu çatışma alanlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle ki uluslararası örgütlere halefiyet konusunda, antlaşmalara özellikle çok taraflı antlaşmalara halefiyet kuralları ile örgütlerin kurucu belgeleri/anayasalarında yer alan hükümler arasında nasıl bir tercih yapılacağı tartışmalıdır. \nBu makalede, halefiyet kavramının temel prensipleri, uluslararası örgütlere üyelik bağlamında ele alınacak ve bu alandaki temel yaklaşımlar ile devletlerin ve uluslararası örgütlerin uygulamaları ile Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun çalışmaları incelenecektir. Bu makale, halefiyet hukukunun karmaşıklığını anlamak üzere bir modus operandi önermekte ve bu alandaki tartışmalara ışık tutmak için bir temel oluşturmayı amaçlamaktadır.","PeriodicalId":499307,"journal":{"name":"Türkiye adalet akademisi dergisi","volume":"8 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-07-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"YENİ DEVLETLERİN ULUSLARARASI ÖRGÜT ÜYELİĞİNE HALEFİYETİ: TEORİK BİR DEĞERLENDİRME\",\"authors\":\"Oğuzhan Pehli̇van\",\"doi\":\"10.54049/taad.1515029\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Uluslararası hukukun karmaşık ve gelişmekte olan alanlarından biri olan halefiyet hukuku, devletlerin uluslararası ilişkilerdeki sorumluluklarının birbirine geçmesini ve değişmesini konu edinir. 6 Kasım 1996’da yürürlüğe giren 1978 tarihli Antlaşmalarda Halefiyete İlişkin Viyana Sözleşmesi, bu alandaki temel çerçeveyi belirlemektedir. Halefiyet kavramı, bir devletin yerini başka bir devletin alması veya devletin hak ve yükümlülüklerinin bir devletten diğerine geçmesi olarak tanımlanabilir. Ancak, bu tanımın ardında yatan karmaşıklık, uluslararası hukukun farklı ilke ve kurallarının etkileşimi ve çatışmasıyla ortaya çıkmaktadır. Zira literatürde, devletlerin halefiyeti, selef devletin akdettiği ikili ve çok taraflı antlaşmalar, malları, arşivleri ve borçlarına halefiyet çerçevesinde tartışılırken uluslararası örgütlere halefiyet konusu bu çatışma alanlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle ki uluslararası örgütlere halefiyet konusunda, antlaşmalara özellikle çok taraflı antlaşmalara halefiyet kuralları ile örgütlerin kurucu belgeleri/anayasalarında yer alan hükümler arasında nasıl bir tercih yapılacağı tartışmalıdır. \\nBu makalede, halefiyet kavramının temel prensipleri, uluslararası örgütlere üyelik bağlamında ele alınacak ve bu alandaki temel yaklaşımlar ile devletlerin ve uluslararası örgütlerin uygulamaları ile Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun çalışmaları incelenecektir. Bu makale, halefiyet hukukunun karmaşıklığını anlamak üzere bir modus operandi önermekte ve bu alandaki tartışmalara ışık tutmak için bir temel oluşturmayı amaçlamaktadır.\",\"PeriodicalId\":499307,\"journal\":{\"name\":\"Türkiye adalet akademisi dergisi\",\"volume\":\"8 15\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2024-07-02\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Türkiye adalet akademisi dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"0\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.54049/taad.1515029\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Türkiye adalet akademisi dergisi","FirstCategoryId":"0","ListUrlMain":"https://doi.org/10.54049/taad.1515029","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
YENİ DEVLETLERİN ULUSLARARASI ÖRGÜT ÜYELİĞİNE HALEFİYETİ: TEORİK BİR DEĞERLENDİRME
Uluslararası hukukun karmaşık ve gelişmekte olan alanlarından biri olan halefiyet hukuku, devletlerin uluslararası ilişkilerdeki sorumluluklarının birbirine geçmesini ve değişmesini konu edinir. 6 Kasım 1996’da yürürlüğe giren 1978 tarihli Antlaşmalarda Halefiyete İlişkin Viyana Sözleşmesi, bu alandaki temel çerçeveyi belirlemektedir. Halefiyet kavramı, bir devletin yerini başka bir devletin alması veya devletin hak ve yükümlülüklerinin bir devletten diğerine geçmesi olarak tanımlanabilir. Ancak, bu tanımın ardında yatan karmaşıklık, uluslararası hukukun farklı ilke ve kurallarının etkileşimi ve çatışmasıyla ortaya çıkmaktadır. Zira literatürde, devletlerin halefiyeti, selef devletin akdettiği ikili ve çok taraflı antlaşmalar, malları, arşivleri ve borçlarına halefiyet çerçevesinde tartışılırken uluslararası örgütlere halefiyet konusu bu çatışma alanlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle ki uluslararası örgütlere halefiyet konusunda, antlaşmalara özellikle çok taraflı antlaşmalara halefiyet kuralları ile örgütlerin kurucu belgeleri/anayasalarında yer alan hükümler arasında nasıl bir tercih yapılacağı tartışmalıdır.
Bu makalede, halefiyet kavramının temel prensipleri, uluslararası örgütlere üyelik bağlamında ele alınacak ve bu alandaki temel yaklaşımlar ile devletlerin ve uluslararası örgütlerin uygulamaları ile Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun çalışmaları incelenecektir. Bu makale, halefiyet hukukunun karmaşıklığını anlamak üzere bir modus operandi önermekte ve bu alandaki tartışmalara ışık tutmak için bir temel oluşturmayı amaçlamaktadır.