{"title":"奥斯曼国家与伊本阿拉伯","authors":"A. Ocak","doi":"10.18589/oa.1145620","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Dâvûd-ı Kayserî’nin 1331’de Orhan Gazi tarafından bilinçli bir tercihle İznik Medresesi’ne müderris tayin edildiği tarihten itibaren İbn ‘Arabî’ci düşünce özgün bir yorumla Osmanlı medreselerinde tedris faaliyetlerine nüfuz etmeye başlamıştır. Buralardan yetişen müderrisler ve onlar arasından devlet hizmetlerine atanan bü- rokratlar İbn ‘Arabî’ci anlayışı Osmanlı eğitim ve yönetim geleneğine yerleştirdiler. Onun İznik medresesine tayini, Rum Selçukluları zamanındaki Sadreddîn-i Konevî mektebinin devamı olarak Osmanlı entelektüel dünyasına İbn ‘Arabî’ci zihniyeti aşı- lamış bulunduğunu tarihsel bir vâkıa olarak tescil eder. Bu vakıanın ikinci büyük yan- sıması Osmanlı tasavvuf geleneğinde yüzlerce yıl silinmeden devam etmek suretiyle gerçekleşti. Osmanlı sufileri hep İbn ‘Arabîci idiler. Bu üç boyutlu Ekberî gelenek bir yandan Yavuz Selim, Kanunî Süleyman ve III. Murad örneklerinde olduğu gibi Osmanlı sultanlarının zihniyet dünyalarında kuvvetle yer bulurken, diğer yandan İbn Kemal ve Ebussuud gibi şeyhülislamlar verdikleri fetvalarla bunu takviye ettiler. Bu, Osmanlı edebiyat, san’at, bilim ve entelektüel hayatında da büyük ve kesintisiz bir nüfuz alanı yarattı. Böylece Osmanlı devleti tarihte başka örneği bulunmayan tek İbn ‘Arabî’ci devlet oluyordu. Bir daha silinmemek üzere bütün Osmanlı asırlarını kaplayan bu Ekberî zihniyet, imparatorluğun sonuna kadar devam etti. Aşağıdaki makale bu mühim hadiseyi ele almaktadır.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"2 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2000,"publicationDate":"2022-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Osmanlı Devleti ve İbn ‘Arabîcilik\",\"authors\":\"A. Ocak\",\"doi\":\"10.18589/oa.1145620\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Dâvûd-ı Kayserî’nin 1331’de Orhan Gazi tarafından bilinçli bir tercihle İznik Medresesi’ne müderris tayin edildiği tarihten itibaren İbn ‘Arabî’ci düşünce özgün bir yorumla Osmanlı medreselerinde tedris faaliyetlerine nüfuz etmeye başlamıştır. Buralardan yetişen müderrisler ve onlar arasından devlet hizmetlerine atanan bü- rokratlar İbn ‘Arabî’ci anlayışı Osmanlı eğitim ve yönetim geleneğine yerleştirdiler. Onun İznik medresesine tayini, Rum Selçukluları zamanındaki Sadreddîn-i Konevî mektebinin devamı olarak Osmanlı entelektüel dünyasına İbn ‘Arabî’ci zihniyeti aşı- lamış bulunduğunu tarihsel bir vâkıa olarak tescil eder. Bu vakıanın ikinci büyük yan- sıması Osmanlı tasavvuf geleneğinde yüzlerce yıl silinmeden devam etmek suretiyle gerçekleşti. Osmanlı sufileri hep İbn ‘Arabîci idiler. Bu üç boyutlu Ekberî gelenek bir yandan Yavuz Selim, Kanunî Süleyman ve III. Murad örneklerinde olduğu gibi Osmanlı sultanlarının zihniyet dünyalarında kuvvetle yer bulurken, diğer yandan İbn Kemal ve Ebussuud gibi şeyhülislamlar verdikleri fetvalarla bunu takviye ettiler. Bu, Osmanlı edebiyat, san’at, bilim ve entelektüel hayatında da büyük ve kesintisiz bir nüfuz alanı yarattı. Böylece Osmanlı devleti tarihte başka örneği bulunmayan tek İbn ‘Arabî’ci devlet oluyordu. Bir daha silinmemek üzere bütün Osmanlı asırlarını kaplayan bu Ekberî zihniyet, imparatorluğun sonuna kadar devam etti. Aşağıdaki makale bu mühim hadiseyi ele almaktadır.\",\"PeriodicalId\":43709,\"journal\":{\"name\":\"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies\",\"volume\":\"2 1\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.2000,\"publicationDate\":\"2022-07-24\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.18589/oa.1145620\",\"RegionNum\":4,\"RegionCategory\":\"历史学\",\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"0\",\"JCRName\":\"ASIAN STUDIES\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.18589/oa.1145620","RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"0","JCRName":"ASIAN STUDIES","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
摘要
1331年,大卫开始监督他在奥斯曼帝国的努力,这是奥尔汉·加齐的一个突出选择,从他的领导历史,伊本“阿拉伯”思想,在他的奥斯曼文学中发表了一篇特别的评论。这里的老年人,包括政府官员,已经建立了对伊斯兰教育和管理传统的“阿拉伯人”理解。在塔伊尼的医学研究中,Rum Selçuklularızamanındaki Sadreddîn-i Konevîmektebinin devamıolarak Osmanlıentelektüel dünyasınaıbn‘Arabî’ci zihniyetti aşı-lamışbulunduğunu tarihsel bir vâkıa olarak tescil eder。这一时期的第二大孤立发生在奥斯曼图版传统中,其图像在被删除数百年之前一直延续。Osmanlısufileri hepïbn‘Arabîci idiler。另一方面,他们根据亚武兹·塞利姆、所罗门定律和第三穆拉德的传统观察三维希伯来人的神话,并根据伊本·凯末尔和埃布舒德的传统观察智慧世界中奥斯曼苏丹的神话。这在奥斯曼文学、艺术、科学和知识生活中创造了一个巨大而不确定的核心。因此,唯一一个在奥斯曼帝国历史上还没有成为榜样的伊朗“阿拉伯”国家是唯一的伊朗国家。这种涵盖奥斯曼帝国所有世纪的希伯来语情报一直延续到帝国末期。下面的文章是关于这一重要事件的。
Dâvûd-ı Kayserî’nin 1331’de Orhan Gazi tarafından bilinçli bir tercihle İznik Medresesi’ne müderris tayin edildiği tarihten itibaren İbn ‘Arabî’ci düşünce özgün bir yorumla Osmanlı medreselerinde tedris faaliyetlerine nüfuz etmeye başlamıştır. Buralardan yetişen müderrisler ve onlar arasından devlet hizmetlerine atanan bü- rokratlar İbn ‘Arabî’ci anlayışı Osmanlı eğitim ve yönetim geleneğine yerleştirdiler. Onun İznik medresesine tayini, Rum Selçukluları zamanındaki Sadreddîn-i Konevî mektebinin devamı olarak Osmanlı entelektüel dünyasına İbn ‘Arabî’ci zihniyeti aşı- lamış bulunduğunu tarihsel bir vâkıa olarak tescil eder. Bu vakıanın ikinci büyük yan- sıması Osmanlı tasavvuf geleneğinde yüzlerce yıl silinmeden devam etmek suretiyle gerçekleşti. Osmanlı sufileri hep İbn ‘Arabîci idiler. Bu üç boyutlu Ekberî gelenek bir yandan Yavuz Selim, Kanunî Süleyman ve III. Murad örneklerinde olduğu gibi Osmanlı sultanlarının zihniyet dünyalarında kuvvetle yer bulurken, diğer yandan İbn Kemal ve Ebussuud gibi şeyhülislamlar verdikleri fetvalarla bunu takviye ettiler. Bu, Osmanlı edebiyat, san’at, bilim ve entelektüel hayatında da büyük ve kesintisiz bir nüfuz alanı yarattı. Böylece Osmanlı devleti tarihte başka örneği bulunmayan tek İbn ‘Arabî’ci devlet oluyordu. Bir daha silinmemek üzere bütün Osmanlı asırlarını kaplayan bu Ekberî zihniyet, imparatorluğun sonuna kadar devam etti. Aşağıdaki makale bu mühim hadiseyi ele almaktadır.
期刊介绍:
The Journal of Ottoman Studies has been published continuously since 1980 and has carried the pluralist heritage of the Ottomans to contemporary academe by bringing together Ottomanists from different countries as well as from different disciplines and schools of thought. As the founder of the journal, the late Nejat Göyünç (1925-2001), stated in the preface he wrote for the first volume of the journal, the aim of the journal “is to become a means for the increasingly growing number of students of Ottoman Studies to get together in this journal, to encourage young members of the scholarly profession by publishing their interesting research …, to help them to become known, and to facilitate the presentation of their research to the scholarly world.”