Ottoman historians in the last decade have focused a lot on Ottoman political thought. This means how the thoughts and writings of different Ottoman scholars, which mainly included the religious strata and other intellectuals, influenced political thought and political decisions in the Empire. Now with the book written by Oxford Professor Noel Malcolm, we have another side of that story.
{"title":"Noel Malcolm, Useful Enemies: Islam and the Ottoman Empire in Western Political Thought, 1450-1750,","authors":"Atdhe Thaçi̇","doi":"10.18589/oa.1316426","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316426","url":null,"abstract":"Ottoman historians in the last decade have focused a lot on Ottoman political thought. This means how the thoughts and writings of different Ottoman scholars, which mainly included the religious strata and other intellectuals, influenced political thought and political decisions in the Empire. Now with the book written by Oxford Professor Noel Malcolm, we have another side of that story.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"67530084","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türk dili ve grameri, Osmanlı devrine ve öncesine ait Türkçe tarihi metinler ve klasik Türk musikisi başta olmak üzere farklı konularda ve disiplinlerde yaptığı çalışmaları ile tanınan ve bunları birbirinden tamamen ayrı araştırma alanları olarak görmeyip Türkoloji şemsiyesi altında bir arada incelenmesi gereken bir bütün olarak mütalaa eden Prof. Dr. Ahmet Şefik Şenlik’in Tiryâkî Hasan Paşa Gazavâtnâmesi üzerine hazırladığı filolojik mahiyetteki eserinin, neşrinin üzerin- den uzun denebilecek bir müddet geçmiş olmasına rağmen ehemmiyeti nispetinde ilgiye mazhar olmamış ve dikkatlerden kaçmış olduğu söylenebilir.
土耳其教授博士认为,土耳其语言和语法,以及以前的土耳其历史文本和土耳其古典音乐,都是在不同的学科和研究中确定的,它们并不将彼此视为一个完全独立的研究领域,必须以土耳其语的方式进行研究。可以说,Ahmet Sheikh Schengenik在Tiriac Hasan Paşa Gazavâtnam河上准备的哲学法庭的工作并不关心这条河可以被测试的程度,尽管这是很久以前的事了。
{"title":"Ahmet Şefik Şenlik, Tiryâkî Hasan Paşa Gazavâtnâmesi ve Bazı Filolojik Notlar,","authors":"A. Uysal","doi":"10.18589/oa.1316427","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316427","url":null,"abstract":"Türk dili ve grameri, Osmanlı devrine ve öncesine ait Türkçe tarihi metinler ve klasik Türk musikisi başta olmak üzere farklı konularda ve disiplinlerde yaptığı çalışmaları ile tanınan ve bunları birbirinden tamamen ayrı araştırma alanları olarak görmeyip Türkoloji şemsiyesi altında bir arada incelenmesi gereken bir bütün olarak mütalaa eden Prof. Dr. Ahmet Şefik Şenlik’in Tiryâkî Hasan Paşa Gazavâtnâmesi üzerine hazırladığı filolojik mahiyetteki eserinin, neşrinin üzerin- den uzun denebilecek bir müddet geçmiş olmasına rağmen ehemmiyeti nispetinde ilgiye mazhar olmamış ve dikkatlerden kaçmış olduğu söylenebilir.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"67530093","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanlıların 1683’te Viyana önlerindeki yenilgisi, Avrupa’da Kutsal İttifak adıyla bir haçlı birliğinin doğmasına neden oldu. İttifaka karşı yapılan savaşlarda Osmanlı Devleti, Macaristan’da ve Mora’da toprak kaybetmeye başladı. 1686’da ka- yıplar sarsıcı boyutlara erişince nefîr-i âmm ilanına gidildi. Bundan sonra cihada katılmak Müslümanlar için fıkhen farz-ı ayn haline gelmiş ve bir nevi seferberlik hayata geçirilmiştir. Nefîr-i âmm, ahaliye askeri olduğu kadar mali yükümlülükler de getiriyordu. Bu kapsamda 1688’de nefîr-i âmm bedeli adıyla yeni bir vergi tarh edildi. Çalışmada Osmanlı Devleti’nin nefîr-i âmm bedeli uygulaması çerçevesinde hazine gelirlerini artırma çabası incelenmiş ve bu bedelin savaşın sürdürülebilirliğine yaptığı mali katkı ile yeni vergiye karşı toplumun gösterdiği tavır üzerine yoğunlaşılmıştır. İncelemeler neticesinde nefîr-i âmm bedeli kapsamında devletin toplam gelirlerinin %3,28’ine tekabül eden bir katkının sağlandığı ve verginin toplanması esnasında ahalinin kayda değer bir muhalefet sergilemediği sonucuna varılmıştır.
1683年,在维也纳面前的失败导致了一个强大的联盟,在欧洲被称为神圣联盟。奥斯曼帝国、匈牙利和莫拉在对抗联盟的战斗中开始失去土地。在1686年,空气冷凝空气冷凝空气。在这之后,穆斯林的斗争也变得一样,一段时间过去了。Nefîr-iâmm,ahaliye askeri olduğu kadar mali yükümlülükler de getiriyordu。1688年,根据石油排放价格制定了一项新税。在这项工作中,奥斯曼尼亚政府评估了在无油经济框架下增加收入的力度,并将重点放在公众反对新税收的行动上,为战争的可持续性做出贡献。因此,调查显示,政府总收入占石油利润总额的3.28%,政府在征税期间并不是一个有价值的反对派。
{"title":"Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşlarında Bir Savaş Finansman Kaynağı Olarak Nefîr-i Âmm Bedeli (1688-1689)","authors":"Murat Tuğluca","doi":"10.18589/oa.1316355","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316355","url":null,"abstract":"Osmanlıların 1683’te Viyana önlerindeki yenilgisi, Avrupa’da Kutsal İttifak adıyla bir haçlı birliğinin doğmasına neden oldu. İttifaka karşı yapılan savaşlarda Osmanlı Devleti, Macaristan’da ve Mora’da toprak kaybetmeye başladı. 1686’da ka- yıplar sarsıcı boyutlara erişince nefîr-i âmm ilanına gidildi. Bundan sonra cihada katılmak Müslümanlar için fıkhen farz-ı ayn haline gelmiş ve bir nevi seferberlik hayata geçirilmiştir. Nefîr-i âmm, ahaliye askeri olduğu kadar mali yükümlülükler de getiriyordu. Bu kapsamda 1688’de nefîr-i âmm bedeli adıyla yeni bir vergi tarh edildi. Çalışmada Osmanlı Devleti’nin nefîr-i âmm bedeli uygulaması çerçevesinde hazine gelirlerini artırma çabası incelenmiş ve bu bedelin savaşın sürdürülebilirliğine yaptığı mali katkı ile yeni vergiye karşı toplumun gösterdiği tavır üzerine yoğunlaşılmıştır. İncelemeler neticesinde nefîr-i âmm bedeli kapsamında devletin toplam gelirlerinin %3,28’ine tekabül eden bir katkının sağlandığı ve verginin toplanması esnasında ahalinin kayda değer bir muhalefet sergilemediği sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48592363","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makale Osmanlı-Vehhabi ilişkileri hakkında yaygın bir kanaatin kaynağını, nedenlerini ve sonuçlarını incelemektedir. Bu kanaate göre Osmanlı merkez uleması Hicaz’ı işgal etmelerine rağmen Vehhabiler hakkında ilgisiz kalmış, önemsemedikleri bu meselenin çözümünü devlet adamlarına bırakmıştır. Bu iddia ilk olarak Ahmed Cevdet Paşa’nın 1870’lerde kaleme aldığı Tarih-i Cevdet’te ortaya konmuş ve kendisinden sonra pek çok kişi tarafından tekrar edilmiştir. Böylece Cevdet Paşa Osmanlı’da Vehhabilik telakkisine yön veren, bu konuyu etraflıca ele alan ilk kişi olarak kabul edilmiştir. Oysa İstanbul’da erken dönemde Cevdet Paşa’nın eleştirdiği ulema tarafından yazılan, çoğaltılan ve yaygın olarak kullanılan bir Vehhabilik risalesi vardı. Üstelik Cevdet Paşa bu risaledeki bilgileri kitabında kullanmış fakat eserden bahsetmeyip dönemin ulemasının Vehhabiliğe kayıtsız kaldığını yinelemiştir. Paşanın yaklaşımını ele alan bu makale, onun bu tavrının söz konusu risalenin şârihi olan dönemin şeyhülislamı Ataullah Efendi’ye olan siyasi husumetinden kaynak- landığını iddia etmektedir. Zira Nizam-ı Cedid’in padişahı Sultan III. Selim’i taht- tan indiren Ataullah Efendi, Cevdet Paşa’nın gözünde “efkâr-ı atîka” sahibi birisiydi. Tanzimat’ın savunucusu olan Cevdet Paşa’nın eski devir ulemasını tenkit edip Ata- ullah Efendi’nin risalesini gizlemesi ise Osmanlı-Vehhabilik literatürünü doğrudan şekillendirmişti
Bu makale Osmanlı-Vehhabi ilişkileri hakkında yaygın bir kanatatin kaynağı,nedenlerini ve sonuçlarınıincelemektedir。据卡纳特报道,尽管遭到了奥斯曼中央政府的入侵,但韦哈比勒一直很担心,将解决方案留给了公众。这一说法最早出现在19世纪70年代艾哈迈德·切夫代特·帕夏辞职的切夫代特,并在他之后被许多人重复。因此,Cevdet Paşa Osmanlı被接受为接管此事的第一人。然而,在伊斯坦布尔,有一条由Cevdet Pasha早期的批评所写的《车辆》的信息。此外,Cevdet Pasha使用了消息书中的信息,但他重申,对时间的理解仍然出乎意料。这篇发生在周日附近的文章声称,其中提到这条消息的时间源于阿陶拉先生、沙胡利斯拉姆的政治局势。Zira Nizam的国王Sultan III是阿塔拉的主人,阿塔拉将Selim从王位上赶了下来,在Cevdet Pasha眼中,Selim具有“影响力”。作为Tanzimat的律师,Cevdet Paşa的前革命意识掩盖了阿塔乌拉勋爵的信息,他正确地塑造了Osmanli Vehhabilik的文学。
{"title":"Efkâr-ı Atîkaya Husumet: Ahmed Cevdet Paşa’nın Örtbas Ettiği Bir Vehhabilik Risalesi","authors":"Ömer Koçyiğit","doi":"10.18589/oa.1316384","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316384","url":null,"abstract":"Bu makale Osmanlı-Vehhabi ilişkileri hakkında yaygın bir kanaatin kaynağını, nedenlerini ve sonuçlarını incelemektedir. Bu kanaate göre Osmanlı merkez uleması Hicaz’ı işgal etmelerine rağmen Vehhabiler hakkında ilgisiz kalmış, önemsemedikleri bu meselenin çözümünü devlet adamlarına bırakmıştır. Bu iddia ilk olarak Ahmed Cevdet Paşa’nın 1870’lerde kaleme aldığı Tarih-i Cevdet’te ortaya konmuş ve kendisinden sonra pek çok kişi tarafından tekrar edilmiştir. Böylece Cevdet Paşa Osmanlı’da Vehhabilik telakkisine yön veren, bu konuyu etraflıca ele alan ilk kişi olarak kabul edilmiştir. Oysa İstanbul’da erken dönemde Cevdet Paşa’nın eleştirdiği ulema tarafından yazılan, çoğaltılan ve yaygın olarak kullanılan bir Vehhabilik risalesi vardı. Üstelik Cevdet Paşa bu risaledeki bilgileri kitabında kullanmış fakat eserden bahsetmeyip dönemin ulemasının Vehhabiliğe kayıtsız kaldığını yinelemiştir. Paşanın yaklaşımını ele alan bu makale, onun bu tavrının söz konusu risalenin şârihi olan dönemin şeyhülislamı Ataullah Efendi’ye olan siyasi husumetinden kaynak- landığını iddia etmektedir. Zira Nizam-ı Cedid’in padişahı Sultan III. Selim’i taht- tan indiren Ataullah Efendi, Cevdet Paşa’nın gözünde “efkâr-ı atîka” sahibi birisiydi. Tanzimat’ın savunucusu olan Cevdet Paşa’nın eski devir ulemasını tenkit edip Ata- ullah Efendi’nin risalesini gizlemesi ise Osmanlı-Vehhabilik literatürünü doğrudan şekillendirmişti","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"67530276","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanlı Devleti’nde tahsil için yurtdışına öğrenci gönderme düşüncesi tespit edilebildiği kadarıyla ilk kez on sekizinci yüzyılın ilk yarısında gündeme gelmiştir. Aynı yüzyılın ikinci yarısında tatbik imkânı bulan tasarı on dokuzuncu yüzyılda bir devlet politikasına dönüşmüştür. Özellikle Tanzimat Devri olarak adlandırılan sürecin başlangıcından itibaren Avrupa’nın bilim ve teknoloji alanında önde gelen devletlerine çok sayıda Osmanlı tebaası öğrenci gönderilmeye başlamıştır. Ancak bu kez sadece modern Osmanlı eğitim kurumlarının talebeleri değil, aynı zamanda devlete ait imalathâne ve fabrikalarda üretim sürecini denetlemesi hedeflenen askeriye mensubu kitle ile yine bu sektörde kalifiye eleman olarak istihdamı plânlanan Osmanlı işçileri de teknik konularda görgü ve bilgilerini arttırmaları, beceri kazanmaları maksadıyla Avrupa’ya gönderilmiştir. Gerek teorik eğitim gerekse meslekî teknik eğitim tahsili amacıyla yurtdışına yollanan Osmanlı öğrencileri hakkında bugüne kadar müstakil birçok çalışma yapılmıştır. Ancak bu çalışmalarda modern silah teknolojilerini öğrenmeleri maksadıyla yurtdışına gönderilen Osmanlı askerî personelinden neredeyse hiç bahsedilmemiştir. Bu makale, Avrupa’da silah teknolojilerinin büyük değişim gösterdiği on dokuzuncu yüzyılda modern hafif silah yapım tekniklerini öğrenerek Osmanlı silah imalathânelerinde bu tür silahlardan üretmeleri ve keza üretime nezaret etmeleri beklenen Osmanlı askerî personelinin Avrupa’daki eğitim süreçlerini aydınlatmak; modern silah üretimi ve temininde dışa bağımlılığı en az seviyeye indirgemek maksadıyla girişilen bu mühim Osmanlı projesinin sonuçlarını irdelemek üzere kaleme alınmıştır.
{"title":"Modern Harp Teknolojilerine Ayak Uydurmak: Hafif Silah Üretim Teknolojileri Eğitimi Maksadıyla Yurtdışına Gönderilen Osmanlı Askerî Personeli (-)","authors":"Serdal Soyluer","doi":"10.18589/oa.1316397","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316397","url":null,"abstract":"Osmanlı Devleti’nde tahsil için yurtdışına öğrenci gönderme düşüncesi tespit edilebildiği kadarıyla ilk kez on sekizinci yüzyılın ilk yarısında gündeme gelmiştir. Aynı yüzyılın ikinci yarısında tatbik imkânı bulan tasarı on dokuzuncu yüzyılda bir devlet politikasına dönüşmüştür. Özellikle Tanzimat Devri olarak adlandırılan sürecin başlangıcından itibaren Avrupa’nın bilim ve teknoloji alanında önde gelen devletlerine çok sayıda Osmanlı tebaası öğrenci gönderilmeye başlamıştır. Ancak bu kez sadece modern Osmanlı eğitim kurumlarının talebeleri değil, aynı zamanda devlete ait imalathâne ve fabrikalarda üretim sürecini denetlemesi hedeflenen askeriye mensubu kitle ile yine bu sektörde kalifiye eleman olarak istihdamı plânlanan Osmanlı işçileri de teknik konularda görgü ve bilgilerini arttırmaları, beceri kazanmaları maksadıyla Avrupa’ya gönderilmiştir. Gerek teorik eğitim gerekse meslekî teknik eğitim tahsili amacıyla yurtdışına yollanan Osmanlı öğrencileri hakkında bugüne kadar müstakil birçok çalışma yapılmıştır. Ancak bu çalışmalarda modern silah teknolojilerini öğrenmeleri maksadıyla yurtdışına gönderilen Osmanlı askerî personelinden neredeyse hiç bahsedilmemiştir. Bu makale, Avrupa’da silah teknolojilerinin büyük değişim gösterdiği on dokuzuncu yüzyılda modern hafif silah yapım tekniklerini öğrenerek Osmanlı silah imalathânelerinde bu tür silahlardan üretmeleri ve keza üretime nezaret etmeleri beklenen Osmanlı askerî personelinin Avrupa’daki eğitim süreçlerini aydınlatmak; modern silah üretimi ve temininde dışa bağımlılığı en az seviyeye indirgemek maksadıyla girişilen bu mühim Osmanlı projesinin sonuçlarını irdelemek üzere kaleme alınmıştır.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"67530365","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
2-4 Mayıs 2012 tarihlerinde Erzurum Atatürk Üniversitesinde düzenlenen I. Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri ve Büyük Güçler Sempozyumunda Prof. Dr. Kemal Çiçek tarafından sunulan “VIII. Taşnak Kongresi: Ermenilerin Karar Anı” adlı bildiride, Dr. Bahaeddin Şakir’in VIII. Taşnak Kongresine katılıp katılmadığı hususunda şöyle eleştirilmiştim: “...Bununla birlikte İttihat ve Terakki partisi heyetinde olduğu iddia edilen kişiler hakkında bazı biyografik çalışmalar yapılmıştır. Bunlar arasında en dikkat çeken çalışmalardan birisi Dr. Bahaeddin Şakir hakkındadır. Hatırlatmak gerekirse; Dr. Bahaeddin Şakir Bey Taşnakların Erzurum’daki 8. Kongresine İttihat ve Terakki adına katıldığı iddia edilen kişidir. Nitekim onun hakkında detaylı bir doktora tezi hazırlayan Alaattin Uca’ya göre de Dr. Bahaeddin Şakir 1914 yılında Erzurum’da yapılan Ermeni Taşnak Kongresi’ne İttihat ve Terakki’nin “kâtibi mesulü” olarak katılmıştır. Hatta Uca’ya göre, Dr. Bahaeddin Şakir Bey, bu kongreye Ermenilerin Rusya ile işbirliğini önlemek ve Ruslara karşı Osmanlı Devleti’nin yanında mücadele etmelerini sağlamak gibi özel bir misyon üstlenerek katılmış, fakat bir sonuç elde edememiştir. Bu ifade tartışmasız bir şekilde Dr. Bahaeddin Şakir başkanlığında bir İttihatçı heyetin Erzurum’da bulunduğunu ve Taşnak Kongresi esnasında görüşmeler yaptığını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Alaattin Uca’nın bu tespiti Ermeni si- yasetçilerinin hatıratlarıyla da uyuşmaktadır. Bu durum Erzurum’daki Taşnak Kongresine İttihatçıların heyet gönderdiği tezini savunan başta Kamuran Gürün ve Salahi R. Sonyel gibi araştırmacıları doğrulamaktadır. (...)
2012年5月2日至4日,Erzurum阿塔图尔克大学KemalÇiçek教授在土耳其-亚美尼亚国际关系与大国对话会上宣布“八.Taşnak大会:亚美尼亚的决定记忆”,BahadinŞakir博士的第八节。就塔吉克大会而言,我被审查如下:“……据此,对那些声称是联盟和人族党董事会成员的人进行了一些传记研究。其中,最仔细的研究之一是关于巴哈丁·沙基尔博士的。8.他被指控以厄瓜多尔和Terracy的名义参加大会。最后,Alaattin准备了一篇关于他的详细博士论文,并于1914年加入了亚美尼亚Taşnak大会,该大会由BahaddinŞakir、Il ttihat和Terakki博士在埃尔祖鲁姆举行,是一件“好事”。据乌卡称,BahaddinŞakir博士参加了一项特别任务,以阻止亚美尼亚人与俄罗斯合作并对抗俄罗斯国家,但没有取得任何成果。这是Bahaddin Shaykir博士的一个不合理的说法,他一直在Erzurum的顾问办公室,并在Taşnak大会期间进行谈判。Aynızamanda Alaattin Uca'nın bu tespiti Ermeni si-yasetçilerinin hatıratlarıyla da uyuşmaktadır。在埃尔祖鲁姆,像Kamuran Gürün和Salahi r.Sonyel这样的调查人员首先倡导上诉律师委员会的论点。(…)
{"title":"Prof. Dr. Kemal Çiçek’in VIII. Taşnak Kongresine Takılmasının Perde Arkası","authors":"Alaattin Uca","doi":"10.18589/oa.1316407","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316407","url":null,"abstract":"2-4 Mayıs 2012 tarihlerinde Erzurum Atatürk Üniversitesinde düzenlenen I. Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri ve Büyük Güçler Sempozyumunda Prof. Dr. Kemal Çiçek tarafından sunulan “VIII. Taşnak Kongresi: Ermenilerin Karar Anı” adlı bildiride, Dr. Bahaeddin Şakir’in VIII. Taşnak Kongresine katılıp katılmadığı hususunda şöyle eleştirilmiştim: \u0000“...Bununla birlikte İttihat ve Terakki partisi heyetinde olduğu iddia edilen kişiler hakkında bazı biyografik çalışmalar yapılmıştır. Bunlar arasında en dikkat çeken çalışmalardan birisi Dr. Bahaeddin Şakir hakkındadır. Hatırlatmak gerekirse; Dr. Bahaeddin Şakir Bey Taşnakların Erzurum’daki 8. Kongresine İttihat ve Terakki adına katıldığı iddia edilen kişidir. Nitekim onun hakkında detaylı bir doktora tezi hazırlayan Alaattin Uca’ya göre de Dr. Bahaeddin Şakir 1914 yılında Erzurum’da yapılan Ermeni Taşnak Kongresi’ne İttihat ve Terakki’nin “kâtibi mesulü” olarak katılmıştır. Hatta Uca’ya göre, Dr. Bahaeddin Şakir Bey, bu kongreye Ermenilerin Rusya ile işbirliğini önlemek ve Ruslara karşı Osmanlı Devleti’nin yanında mücadele etmelerini sağlamak gibi özel bir misyon üstlenerek katılmış, fakat bir sonuç elde edememiştir. Bu ifade tartışmasız bir şekilde Dr. Bahaeddin Şakir başkanlığında bir İttihatçı heyetin Erzurum’da bulunduğunu ve Taşnak Kongresi esnasında görüşmeler yaptığını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Alaattin Uca’nın bu tespiti Ermeni si- yasetçilerinin hatıratlarıyla da uyuşmaktadır. Bu durum Erzurum’daki Taşnak Kongresine İttihatçıların heyet gönderdiği tezini savunan başta Kamuran Gürün ve Salahi R. Sonyel gibi araştırmacıları doğrulamaktadır. (...)","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"67530035","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Baki Tezcan’dan yaptığı alıntıyla Kuru’ya göre Osmanlı “Krizler İmparator- luğu” olarak tanımlanabildiği gibi aynı zamanda krizleri aşma becerisi de gösterebilen bir imparatorluktur. 16. yüzyılın sonu 17. yüzyılın başlangıcında ekonomik ve siyasi yapısını değiştiren kriz dönemlerinden biri yaşanırken aslında ‘‘İkinci İmparatorluğun’’da temeli atılmıştı. 1580’lerden itibaren başlayan enflasyonun arkasından tağşişler geldi. 17. yüzyılın ortasında fiyat artış hızları ancak yavaşladı. Bu yıllarda Osmanlı akçesi %50’den fazla değer kaybetti. Piyasalarda dolaşan para istikrarının olduğu bu yeni dönemden 18. yüzyılın ikinci yarısına kadar enflasyonda önemli bir düşüş görülürken aslında piyasalara giren gümüş miktarında bir azalma yoktu. Avrupalı tüccarlar Osmanlı pazarlarından bu yıllarda yüksek miktarlarda ham madde ithal etmeye başladılar. Yanlarında getirdikleri paraların daha fazla gümüş içermesinden dolayı yerli zanaatçılara göre ham madde alımlarında rekabet avantajına sahip olan Avrupalılar ülke içinde üretimin düşmesine sebep oldular. Yerli üretim ancak 17. yüzyılda para istikrarı sağlanınca toparlanabildi. Kuru eserinde Osmanlıların bahsi geçen dönemde yaşadığı ekonomik krizin genelde iki alan üzerinden çalışıldığını belirtir. Birincisi para krizi ve enflasyon, ikincisi ise Avrupalı tüccarların Osmanlı pazarlarında rekabetteki üstünlüğüdür. Ancak Kuru’nun iddiasına göre Osmanlı coğrafyasında enflasyon ve dış ticaretin genişlemesi arasındaki bağlantı akademisyenler tarafından yeterince incelenmemiştir.
根据Tezcan的说法,库鲁是奥斯曼时代的一位皇帝,也可以被视为“犯罪皇帝”。16世纪末是17世纪。本世纪初,一个改变经济和政治结构的危机时期基本上是以“第二帝国”为基础的。从1580年开始,感染开始了。在17世纪中期,价格的增长只会放缓。多年来,奥斯曼货币贬值了50%以上。金融市场稳定已经过去了18年。yüzyılın ikinci yarısına kadar enfrasyondaönemli bir düşüşgörülürken aslında piyasalara giren gümşmiktarındar azalma yoktu。这些年来,欧洲贸易商开始向奥斯曼市场进口大量原材料。由于他们带来的钱,当地骗子说,欧洲在原材料方面的竞争优势在该国正在下降。本地生产仅17。在数百年的货币稳定中。在宪法中,奥斯曼人的债务表明,过去的经济危机通常在两个方面起作用。首先是货币危机和通货膨胀,其次是欧洲贸易商在奥斯曼市场上的竞争优势。然而,库鲁声称,学者们对奥斯曼帝国图片中感染与对外贸易之间的联系调查不够。
{"title":"Mehmet Kuru, Osmanlı’nın Para ile İmtihanı: XVI.-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nda Para Krizi,","authors":"Erdal Bilgiç","doi":"10.18589/oa.1316425","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316425","url":null,"abstract":"Baki Tezcan’dan yaptığı alıntıyla Kuru’ya göre Osmanlı “Krizler İmparator- luğu” olarak tanımlanabildiği gibi aynı zamanda krizleri aşma becerisi de gösterebilen bir imparatorluktur. 16. yüzyılın sonu 17. yüzyılın başlangıcında ekonomik ve siyasi yapısını değiştiren kriz dönemlerinden biri yaşanırken aslında ‘‘İkinci İmparatorluğun’’da temeli atılmıştı. 1580’lerden itibaren başlayan enflasyonun arkasından tağşişler geldi. 17. yüzyılın ortasında fiyat artış hızları ancak yavaşladı. Bu yıllarda Osmanlı akçesi %50’den fazla değer kaybetti. Piyasalarda dolaşan para istikrarının olduğu bu yeni dönemden 18. yüzyılın ikinci yarısına kadar enflasyonda önemli bir düşüş görülürken aslında piyasalara giren gümüş miktarında bir azalma yoktu. Avrupalı tüccarlar Osmanlı pazarlarından bu yıllarda yüksek miktarlarda ham madde ithal etmeye başladılar. Yanlarında getirdikleri paraların daha fazla gümüş içermesinden dolayı yerli zanaatçılara göre ham madde alımlarında rekabet avantajına sahip olan Avrupalılar ülke içinde üretimin düşmesine sebep oldular. Yerli üretim ancak 17. yüzyılda para istikrarı sağlanınca toparlanabildi. Kuru eserinde Osmanlıların bahsi geçen dönemde yaşadığı ekonomik krizin genelde iki alan üzerinden çalışıldığını belirtir. Birincisi para krizi ve enflasyon, ikincisi ise Avrupalı tüccarların Osmanlı pazarlarında rekabetteki üstünlüğüdür. Ancak Kuru’nun iddiasına göre Osmanlı coğrafyasında enflasyon ve dış ticaretin genişlemesi arasındaki bağlantı akademisyenler tarafından yeterince incelenmemiştir.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"67530076","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ebubekir Ceylan’ın bu çalışması, 1831’den 19. yüzyılın son çeyreğine uzanan zaman aralığında Osmanlı Irak’ının ya da Bağdat Vilayeti’nin modernleşme ve idari anlamda merkezileşme sürecinin bir anlatısıdır. Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Ceylan’ın Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladığı doktora tezine dayanmaktadır ve kitabın İngilizce orijinali daha önce I. B. Tauris tarafında basılmıştır.
{"title":"Ebubekir Ceylan, Modern Irak’ın Osmanlı Kökenleri,","authors":"Efe Güzeloğlu","doi":"10.18589/oa.1316413","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316413","url":null,"abstract":"Ebubekir Ceylan’ın bu çalışması, 1831’den 19. yüzyılın son çeyreğine uzanan zaman aralığında Osmanlı Irak’ının ya da Bağdat Vilayeti’nin modernleşme ve idari anlamda merkezileşme sürecinin bir anlatısıdır. Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Ceylan’ın Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladığı doktora tezine dayanmaktadır ve kitabın İngilizce orijinali daha önce I. B. Tauris tarafında basılmıştır.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48721510","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
As a measure of rationalization in the Ottoman central chancery after the Eğri campaign of 1596, forty imperial council secretaries (divan-ı hümayun katipleri) were granted permanent exemption from the campaign service required by their status as zeamet-holders. An archive register, KK 7530, lists these holders of ‘a position as one of the 40’ (kırklı gedikliler) and names 29 others who succeeded to vacancies in this group between 1598 and 1610. It is thus possible to examine over a twelve-year period such aspects as the length of tenure and the rate of turnover, the background and status of original holders and their successors, and, in some cases, the manner of appointment to this particular group of secretaries. The first part of the article is a commentary on such elements in the register, focussing mainly on the original kırklı gedikliler, but with some comment on their successors. The second part gives a full transcription of the register. KK 7530 provides insight into a little- known group of Ottoman state servants c. 1600.
1596年Eğri战役后,作为奥斯曼帝国中央官署的一项合理化措施,40名帝国会议秘书(divan- ki h mayun katipleri)被授予永久豁免,以免除他们作为zeamet持有者所要求的竞选服务。档案登记簿KK 7530列出了这些“40人之一”的持有者(kırklı gedikliler),并列出了在1598年至1610年间接替这一群体职位的其他29人。因此,可以在12年期间审查任期长短和更替率、原秘书及其继任者的背景和地位,在某些情况下还可以审查任命这一特定秘书组的方式。本文的第一部分是对寄存器中这些元素的评论,主要集中在原始的kırklı gedikliler上,但对它们的后继者进行了一些评论。第二部分给出了音域的完整转录。kk7530提供了一群鲜为人知的1600年奥斯曼国家公务员的洞察力。
{"title":"Privilege and Practice in the Ottoman Chancery c. 1600: Kırklı Gedikliler","authors":"C. Woodhead","doi":"10.18589/oa.1316341","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316341","url":null,"abstract":"As a measure of rationalization in the Ottoman central chancery after the Eğri campaign of 1596, forty imperial council secretaries (divan-ı hümayun katipleri) were granted permanent exemption from the campaign service required by their status as zeamet-holders. An archive register, KK 7530, lists these holders of ‘a position as one of the 40’ (kırklı gedikliler) and names 29 others who succeeded to vacancies in this group between 1598 and 1610. It is thus possible to examine over a twelve-year period such aspects as the length of tenure and the rate of turnover, the background and status of original holders and their successors, and, in some cases, the manner of appointment to this particular group of secretaries. The first part of the article is a commentary on such elements in the register, focussing mainly on the original kırklı gedikliler, but with some comment on their successors. The second part gives a full transcription of the register. KK 7530 provides insight into a little- known group of Ottoman state servants c. 1600.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"67530240","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İlk Osmanlılar için Gelibolu Yarımadası’nın fethi, Rumeli’ye geçiş ve yerleşme sürecinin en önemli basamağını oluşturmaktadır. Erken dönem Osmanlı kroniklerin- de bu süreç, mistik anlatılarla ve birbirleriyle çelişen olay örgüleriyle aktarılmaktadır. Bu durum, konu üzerinde çalışan araştırmacıların çalışmalarına da yansımış olup, bu çalışmalarda sağlıklı bir fetih süreci takip edilememektedir. Özellikle bölgenin fethine giden yolda ele geçirilen “Cinbi” ile birlikte Gelibolu Yarımadası’ndaki birçok kale ve mevkinin yerinin tespit edilememesi veya yanlış tespiti, fetih güzergâhı bağlamında araştırmacıları hatalı yorumlamalara sevk etmektedir. Bu araştırma, ilk Osmanlıların Gelibolu Yarımadası’nı fethi sürecinde nasıl bir güzergâh takip ettiklerini tespit etme- yi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda fetih güzergâhı, kroniklerde yer alan to- ponomik-topografik (yer adları) kanıtların Tahrir Defterleri verileriyle desteklenerek, saha araştırması sonuçları ile karşılaştırılması neticesinde belirlenmeye çalışılmıştır. Öncelikle Rumeli fetihlerinin 1352’de değil de 1-2 Mart 1354 tarihinde gerçekleşen depremin ardından başlamış olabileceği görüşü kuvvetle vurgulanmıştır. Ayrıca başta “Cinbi” olmak üzere yarımadada ele geçirilen kale ve mevkilerin yerleri, bilhassa böl- genin fethindeki rolleri ön plana çıkarılmıştır. Bu noktada kroniklerin aslında karışık bir anlatım sunmadığı hatta birbirini tamamladığı tespit edilmiş, buna dayanarak ilk Osmanlıların Gelibolu Yarımadası’nın iki noktasından çıkartma yaptıkları ve Geli- bolu şehrini kuşatma altına aldıkları anlaşılmıştır.
{"title":"Gelibolu Yarımadası’nda İlk Osmanlıların Fetih Güzergâhı ve Gelibolu’nun Fethi (1354)","authors":"Metin Tetik","doi":"10.18589/oa.1316352","DOIUrl":"https://doi.org/10.18589/oa.1316352","url":null,"abstract":"İlk Osmanlılar için Gelibolu Yarımadası’nın fethi, Rumeli’ye geçiş ve yerleşme sürecinin en önemli basamağını oluşturmaktadır. Erken dönem Osmanlı kroniklerin- de bu süreç, mistik anlatılarla ve birbirleriyle çelişen olay örgüleriyle aktarılmaktadır. Bu durum, konu üzerinde çalışan araştırmacıların çalışmalarına da yansımış olup, bu çalışmalarda sağlıklı bir fetih süreci takip edilememektedir. Özellikle bölgenin fethine giden yolda ele geçirilen “Cinbi” ile birlikte Gelibolu Yarımadası’ndaki birçok kale ve mevkinin yerinin tespit edilememesi veya yanlış tespiti, fetih güzergâhı bağlamında araştırmacıları hatalı yorumlamalara sevk etmektedir. Bu araştırma, ilk Osmanlıların Gelibolu Yarımadası’nı fethi sürecinde nasıl bir güzergâh takip ettiklerini tespit etme- yi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda fetih güzergâhı, kroniklerde yer alan to- ponomik-topografik (yer adları) kanıtların Tahrir Defterleri verileriyle desteklenerek, saha araştırması sonuçları ile karşılaştırılması neticesinde belirlenmeye çalışılmıştır. Öncelikle Rumeli fetihlerinin 1352’de değil de 1-2 Mart 1354 tarihinde gerçekleşen depremin ardından başlamış olabileceği görüşü kuvvetle vurgulanmıştır. Ayrıca başta “Cinbi” olmak üzere yarımadada ele geçirilen kale ve mevkilerin yerleri, bilhassa böl- genin fethindeki rolleri ön plana çıkarılmıştır. Bu noktada kroniklerin aslında karışık bir anlatım sunmadığı hatta birbirini tamamladığı tespit edilmiş, buna dayanarak ilk Osmanlıların Gelibolu Yarımadası’nın iki noktasından çıkartma yaptıkları ve Geli- bolu şehrini kuşatma altına aldıkları anlaşılmıştır.","PeriodicalId":43709,"journal":{"name":"Osmanli Arastirmalari-The Journal of Ottoman Studies","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2023-06-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47534281","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}