{"title":"在欧洲和土耳其语言中命名:彩虹的例子","authors":"Vildan Öncül","doi":"10.59358/ayt.1322970","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"İnsanlar için bir varlığa ad vermek onu “tanıdığı, bildiği” anlamına gelir. Başka bir ifadeyle adlandırılmayan varlıklar “tanınmıyor, bilinmiyor” demektir. İnsanoğlu var olduğundan beri çevresini tanımaya ve tanıdığı varlıklara ad vermeye çalışmıştır. Bu bir çeşit kendisini güvende hissetme isteğidir. Çünkü insan bilinmeyenden korkar, tedirgin olur. Ancak varlıkları adlandırdığında egemenlik kurduğunu düşünür, kendini güçlü hisseder. Varlıkları birbirinden ayıran en temel özellik adlarıdır. Ad varlığın göstergesi değil, kendisidir. Adlandırıldığında o varlık bilinmiş olur. İnsanlar önce duyularıyla hissettiği, gördüğü, dokunduğu, işittiği, tattığı, kokladığı nesneleri adlandırır; sonrasında duygularıyla oluşan soyut kavramlara ad verir. Bu adlandırmaların neye göre, hangi mantıkla, nelerden etkilenerek yapıldığı önemli bir konudur. Her toplumun aynı şekilde adlandırma yapmadığı bilinmekle beraber farklı kültüre sahip toplulukların hangi yöntemle adlandırma yaptığı; kültürel değerlerin, yaşam tarzı ve coğrafi şartların adlandırmalarda nasıl rol oynadığı bilim insanlarının eskiden beri yanıt aradığı sorulardır. Bu çalışmada “gökkuşağı” sözcüğünün farklı dil ailelerinde adlandırma şekli araştırılmıştır. Altay dil ailesinde bulunan Türkçe ve Hint-Avrupa dil ailesinin Avrupa kolunda bulunan diller “gökkuşağı” sözcüğü esas alınarak karşılaştırılmış, Türk dillerinde “gökkuşağı\" sözcüğünün anlamsal, Avrupa dillerinde ise görsel algı üzerinden değerlendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-08-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"NAMING IN EUROPEAN AND TURKISH LANGUAGES: THE RAINBOW EXAMPLE\",\"authors\":\"Vildan Öncül\",\"doi\":\"10.59358/ayt.1322970\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"İnsanlar için bir varlığa ad vermek onu “tanıdığı, bildiği” anlamına gelir. Başka bir ifadeyle adlandırılmayan varlıklar “tanınmıyor, bilinmiyor” demektir. İnsanoğlu var olduğundan beri çevresini tanımaya ve tanıdığı varlıklara ad vermeye çalışmıştır. Bu bir çeşit kendisini güvende hissetme isteğidir. Çünkü insan bilinmeyenden korkar, tedirgin olur. Ancak varlıkları adlandırdığında egemenlik kurduğunu düşünür, kendini güçlü hisseder. Varlıkları birbirinden ayıran en temel özellik adlarıdır. Ad varlığın göstergesi değil, kendisidir. Adlandırıldığında o varlık bilinmiş olur. İnsanlar önce duyularıyla hissettiği, gördüğü, dokunduğu, işittiği, tattığı, kokladığı nesneleri adlandırır; sonrasında duygularıyla oluşan soyut kavramlara ad verir. Bu adlandırmaların neye göre, hangi mantıkla, nelerden etkilenerek yapıldığı önemli bir konudur. Her toplumun aynı şekilde adlandırma yapmadığı bilinmekle beraber farklı kültüre sahip toplulukların hangi yöntemle adlandırma yaptığı; kültürel değerlerin, yaşam tarzı ve coğrafi şartların adlandırmalarda nasıl rol oynadığı bilim insanlarının eskiden beri yanıt aradığı sorulardır. Bu çalışmada “gökkuşağı” sözcüğünün farklı dil ailelerinde adlandırma şekli araştırılmıştır. Altay dil ailesinde bulunan Türkçe ve Hint-Avrupa dil ailesinin Avrupa kolunda bulunan diller “gökkuşağı” sözcüğü esas alınarak karşılaştırılmış, Türk dillerinde “gökkuşağı\\\" sözcüğünün anlamsal, Avrupa dillerinde ise görsel algı üzerinden değerlendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.\",\"PeriodicalId\":41528,\"journal\":{\"name\":\"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology\",\"volume\":null,\"pages\":null},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2023-08-26\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.59358/ayt.1322970\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.59358/ayt.1322970","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
NAMING IN EUROPEAN AND TURKISH LANGUAGES: THE RAINBOW EXAMPLE
İnsanlar için bir varlığa ad vermek onu “tanıdığı, bildiği” anlamına gelir. Başka bir ifadeyle adlandırılmayan varlıklar “tanınmıyor, bilinmiyor” demektir. İnsanoğlu var olduğundan beri çevresini tanımaya ve tanıdığı varlıklara ad vermeye çalışmıştır. Bu bir çeşit kendisini güvende hissetme isteğidir. Çünkü insan bilinmeyenden korkar, tedirgin olur. Ancak varlıkları adlandırdığında egemenlik kurduğunu düşünür, kendini güçlü hisseder. Varlıkları birbirinden ayıran en temel özellik adlarıdır. Ad varlığın göstergesi değil, kendisidir. Adlandırıldığında o varlık bilinmiş olur. İnsanlar önce duyularıyla hissettiği, gördüğü, dokunduğu, işittiği, tattığı, kokladığı nesneleri adlandırır; sonrasında duygularıyla oluşan soyut kavramlara ad verir. Bu adlandırmaların neye göre, hangi mantıkla, nelerden etkilenerek yapıldığı önemli bir konudur. Her toplumun aynı şekilde adlandırma yapmadığı bilinmekle beraber farklı kültüre sahip toplulukların hangi yöntemle adlandırma yaptığı; kültürel değerlerin, yaşam tarzı ve coğrafi şartların adlandırmalarda nasıl rol oynadığı bilim insanlarının eskiden beri yanıt aradığı sorulardır. Bu çalışmada “gökkuşağı” sözcüğünün farklı dil ailelerinde adlandırma şekli araştırılmıştır. Altay dil ailesinde bulunan Türkçe ve Hint-Avrupa dil ailesinin Avrupa kolunda bulunan diller “gökkuşağı” sözcüğü esas alınarak karşılaştırılmış, Türk dillerinde “gökkuşağı" sözcüğünün anlamsal, Avrupa dillerinde ise görsel algı üzerinden değerlendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.