Avrupa Hun hükümdarı Attila, öncülü olan Hun yöneticileri gibi Doğu ve Batı Roma imparatorluklarıyla siyasi ve askeri ilişkiler kurmuştur. Bu çalışmanın konusu bağlamında Attila’nın Batı Roma İmparatorluğu ile ilişkileri, başlangıçta dostluk ve askeri müttefiklik temeli üzerine inşa edilmişken ilerleyen zamanda Galya ile İtalya’nın işgaline kadar gidecek bir sürece evrilmiştir. Attila’nın İtalya’yı işgali, kadim başkent Roma’yı kuşatma tasarısını da içine almıştır. Bu makale, eldeki mevcut kaynaklara göre Attila’nın Batı Roma yönetimiyle ilişkilerinin tarihsel süreçteki seyrini ele almakta, Attila’nın Galya ve İtalya’yı işgalinin altında yatan sebeplerle bu işgallerin Batı Roma İmparatorluğu ile Avrupa tarihi açısından ne gibi sonuçlar doğurduğunu ortaya koymaya çalışmaktadır.
{"title":"Attila’nın Batı Roma İmparatorluğu İle İlişkileri ve Roma’yı İşgal Tasarısı","authors":"Şenol Yurdakul","doi":"10.21563/sutad.1347841","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1347841","url":null,"abstract":"Avrupa Hun hükümdarı Attila, öncülü olan Hun yöneticileri gibi Doğu ve Batı Roma imparatorluklarıyla siyasi ve askeri ilişkiler kurmuştur. Bu çalışmanın konusu bağlamında Attila’nın Batı Roma İmparatorluğu ile ilişkileri, başlangıçta dostluk ve askeri müttefiklik temeli üzerine inşa edilmişken ilerleyen zamanda Galya ile İtalya’nın işgaline kadar gidecek bir sürece evrilmiştir. Attila’nın İtalya’yı işgali, kadim başkent Roma’yı kuşatma tasarısını da içine almıştır. Bu makale, eldeki mevcut kaynaklara göre Attila’nın Batı Roma yönetimiyle ilişkilerinin tarihsel süreçteki seyrini ele almakta, Attila’nın Galya ve İtalya’yı işgalinin altında yatan sebeplerle bu işgallerin Batı Roma İmparatorluğu ile Avrupa tarihi açısından ne gibi sonuçlar doğurduğunu ortaya koymaya çalışmaktadır.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68226109","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
“Andelib” mahlası ile eserler veren Nurmuhammed, Özbek ve Türkmen edebiyatının müşterek şairlerindendir. 1710/ 1711- 1770 yıllarında Harezm bölgesinde yaşadığı tahmin edilen şairin Yusuf u Züleyha, Leyla ve Mecnun, Sa’d Vakkas, Zeynü’l-arab, Baba Rûşen, Kıssa-yı Firʽavn, Oğuznâme gibi eserlerinin yanında şiirleri ve çevirileri de bulunmaktadır. Gazel, murabba, muhammes, müseddes ve tahmis nazım şekillerinde şiirler veren şair en çok tahmisleriyle tanınmıştır. Tahmislerini başta Ali Şir Nevâyî olmak üzere Câmî, Fuzûlî, Meşreb, Ubeydî gibi şairlerin gazellerine yazmıştır. Bugüne kadar şaire ait tam bir divan bulunamasa da şiirlerinden bazılarının bir araya toplandığı Beyazlar bulunmaktadır. Ayrıca Özbekistan Ebû Reyhan El-Birûnî Şarkşinaslık Enstitüsü Yazma Eserler Kütüphanesi’nde Şâhnâme-yi Dîvâne Andelib adı altında toplanmış şiirleri mevcuttur. Şair sadece telif eserler vermemiş aynı zamanda Tacikçe’den Mirza Hemdem destanını ve Arapçadan Nesîmî’nin şiirlerini Türkçeye aktarmıştır. Destan yazma geleneğinin 18. yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri olan Andelib’in eserleri üzerine çeşitli çalışmalar yapılmasına rağmen hâlâ hiç bir çalışmaya konu olmayan eserleri mevcuttur. Daha önce hiç bir çalışmaya konu olmayan Kıssa-yı Firʽavn hakkındaki bu çalışmada, önce Andelib’in hayatı hakkında bilgi verilecek ve şairin Özbekistan Ebû Reyhan El-Birûnî Şarkşinaslık Enstitüsü Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan eserleri tanıtılacaktır. Daha sonra bu çalışmanın konusu olan 3842/6 numarada kayıtlı Kıssa-yı Firʽavn adlı eserin dil özellikleri ve çeviri yazı işaretleri ile aktarılan metni verilecektir.
{"title":"СОҢҒЫ ДӘУІРДЕГІ ЧАҒАТАЙ ЖАЗБА ТІЛ ӨКІЛІ НҰР МҰХАММЕД ӘНДЕЛІБТІҢ ҚИССА-ЙИ ФИРʽАВН ДАCTAHЫ","authors":"Hanife Gezer","doi":"10.59358/ayt.1344923","DOIUrl":"https://doi.org/10.59358/ayt.1344923","url":null,"abstract":"“Andelib” mahlası ile eserler veren Nurmuhammed, Özbek ve Türkmen edebiyatının müşterek şairlerindendir. 1710/ 1711- 1770 yıllarında Harezm bölgesinde yaşadığı tahmin edilen şairin Yusuf u Züleyha, Leyla ve Mecnun, Sa’d Vakkas, Zeynü’l-arab, Baba Rûşen, Kıssa-yı Firʽavn, Oğuznâme gibi eserlerinin yanında şiirleri ve çevirileri de bulunmaktadır. Gazel, murabba, muhammes, müseddes ve tahmis nazım şekillerinde şiirler veren şair en çok tahmisleriyle tanınmıştır. Tahmislerini başta Ali Şir Nevâyî olmak üzere Câmî, Fuzûlî, Meşreb, Ubeydî gibi şairlerin gazellerine yazmıştır. Bugüne kadar şaire ait tam bir divan bulunamasa da şiirlerinden bazılarının bir araya toplandığı Beyazlar bulunmaktadır. Ayrıca Özbekistan Ebû Reyhan El-Birûnî Şarkşinaslık Enstitüsü Yazma Eserler Kütüphanesi’nde Şâhnâme-yi Dîvâne Andelib adı altında toplanmış şiirleri mevcuttur. Şair sadece telif eserler vermemiş aynı zamanda Tacikçe’den Mirza Hemdem destanını ve Arapçadan Nesîmî’nin şiirlerini Türkçeye aktarmıştır. \u0000Destan yazma geleneğinin 18. yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri olan Andelib’in eserleri üzerine çeşitli çalışmalar yapılmasına rağmen hâlâ hiç bir çalışmaya konu olmayan eserleri mevcuttur. Daha önce hiç bir çalışmaya konu olmayan Kıssa-yı Firʽavn hakkındaki bu çalışmada, önce Andelib’in hayatı hakkında bilgi verilecek ve şairin Özbekistan Ebû Reyhan El-Birûnî Şarkşinaslık Enstitüsü Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan eserleri tanıtılacaktır. Daha sonra bu çalışmanın konusu olan 3842/6 numarada kayıtlı Kıssa-yı Firʽavn adlı eserin dil özellikleri ve çeviri yazı işaretleri ile aktarılan metni verilecektir.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"73397778","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The article highlights and analyzes based on archival documents and historical sources the issues of land ownership in Tashkent in the early 19th century. Researched: the influence of Muslim law on the solution of land issues in the region, the harmonization of Muslim law and local customs in agriculture. Based on the above analysis, it is concluded that in Tashkent before the invasion of the Russian Empire, there was a peculiar and full-fledged legal institution of land tenure. Which was part of the legal institution of the Kokand Khanate and relied on Sharia law and the primordially ancient traditions of agriculture. The study was conducted based on the principle of historicism. In the course of the study were used a microhistorical approach, comparative, systematic, content analysis and problem-chronological methods.
{"title":"Ташкент бегіліктерінің жерге иелік ету тарихынан (19 ғ. басы)","authors":"Odil Zari̇pov","doi":"10.59358/ayt.1301085","DOIUrl":"https://doi.org/10.59358/ayt.1301085","url":null,"abstract":"The article highlights and analyzes based on archival documents and historical sources the issues of land ownership in Tashkent in the early 19th century. Researched: the influence of Muslim law on the solution of land issues in the region, the harmonization of Muslim law and local customs in agriculture. Based on the above analysis, it is concluded that in Tashkent before the invasion of the Russian Empire, there was a peculiar and full-fledged legal institution of land tenure. Which was part of the legal institution of the Kokand Khanate and relied on Sharia law and the primordially ancient traditions of agriculture. The study was conducted based on the principle of historicism. In the course of the study were used a microhistorical approach, comparative, systematic, content analysis and problem-chronological methods.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83294744","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Akdeniz Üniversitesi bünyesinde Öğretim Görevlisi Doktor olarak görev yapan Dr. Erkan Dağlı, Selçuk Üniversitesi Tarih bölümünden mezun olmuş ve ardından Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi bilim dalında Yüksek Lisans eğitimini başarı ile tamamlamıştır. Yüksek Lisans tezinde Atatürk Dönemi Alman Büyükelçileri (1923- 1938) konusunu çalışan Dağlı, Doktora tezinde ise Darülfünûn'dan üniversite sürecine; Türkiye'ye gelen mülteci Alman bilim insanları başlıklı konuyu ele almış ve detaylı bir çalışma hazırlamıştır.
{"title":"Darülfünundan Üniversiteye: Mülteci Alman Bilim İnsanlarının Türk Yükseköğretimine Katkıları From Darülfünundan to University: Contributions of German Refugee Scientists to Turkish Higher Education Dağlı, Erkan (2022), Darülfünundan Üniversiteye: Mülteci Alman Bilim İnsanlarının Türk Yükseköğretimine Katkıları. Çanakkale: Paradigma Akademi. ISBN: 978-625-8118-19-3, 660 s.","authors":"Çağatay BENHÜR","doi":"10.21563/sutad.1347970","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1347970","url":null,"abstract":"Akdeniz Üniversitesi bünyesinde Öğretim Görevlisi Doktor olarak görev yapan Dr. Erkan Dağlı, Selçuk Üniversitesi Tarih bölümünden mezun olmuş ve ardından Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi bilim dalında Yüksek Lisans eğitimini başarı ile tamamlamıştır. Yüksek Lisans tezinde Atatürk Dönemi Alman Büyükelçileri (1923- 1938) konusunu çalışan Dağlı, Doktora tezinde ise Darülfünûn'dan üniversite sürecine; Türkiye'ye gelen mülteci Alman bilim insanları başlıklı konuyu ele almış ve detaylı bir çalışma hazırlamıştır.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136350076","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
XIII. yüzyıl, Anadolu Türk tarihi ve kültürü yönüyle çağının en parlak, en zengin yüzyılıdır. Anadolu’nun dinî ve tasavvufî açıdan en renkli ve en derinlikli dönemi olarak zikredebileceğimiz bu yüzyıl, adeta mutasavvıfların çekim merkezi olmuş, birçok meşrepten Sünnî veya Heterodoks şeyh ve dervişler bu toprakları mesken edinmiştir. Bu asrın başlarında Moğol istilasının yaşanması İslam dünyasında büyük bir nüfus hareketliliğine yol açmış, bu dönemde Anadolu, dünya üzerindeki en emniyetli, huzurlu ve müreffeh topraklar olması sebebiyle başta istiladan kaçanlar olmak üzere göçerler için en cazip ülke konumunda olmuştur. Ayrıca Selçuklu sultanlarının âlim ve mutasavvıflara karşı hürmet, tâzim ve iltifatları zamanla bölgedeki kültürel seviyeyi daha da yükselterek Anadolu’da ilmî ve entelektüel bir zemin meydana getirmiştir.
{"title":"Moğol İstilasına Dinî Muhalefet: İlhanlıların Anadolu’daki Dinî Siyasetleri Religious Opposition to the Mongol Invasion: Religious Politics of the Ilkhanids in Anatolia Akkuş, Mustafa (2022). Moğol İstilasına Dinî Muhalefet: İlhanlıların Anadolu’daki Dinî Siyasetleri. Konya: Çizgi Kitapevi ISBN: 9786051967042, 1. Baskı, 320 s.","authors":"Mehmet DERİ","doi":"10.21563/sutad.1347979","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1347979","url":null,"abstract":"XIII. yüzyıl, Anadolu Türk tarihi ve kültürü yönüyle çağının en parlak, en zengin yüzyılıdır. Anadolu’nun dinî ve tasavvufî açıdan en renkli ve en derinlikli dönemi olarak zikredebileceğimiz bu yüzyıl, adeta mutasavvıfların çekim merkezi olmuş, birçok meşrepten Sünnî veya Heterodoks şeyh ve dervişler bu toprakları mesken edinmiştir. Bu asrın başlarında Moğol istilasının yaşanması İslam dünyasında büyük bir nüfus hareketliliğine yol açmış, bu dönemde Anadolu, dünya üzerindeki en emniyetli, huzurlu ve müreffeh topraklar olması sebebiyle başta istiladan kaçanlar olmak üzere göçerler için en cazip ülke konumunda olmuştur. Ayrıca Selçuklu sultanlarının âlim ve mutasavvıflara karşı hürmet, tâzim ve iltifatları zamanla bölgedeki kültürel seviyeyi daha da yükselterek Anadolu’da ilmî ve entelektüel bir zemin meydana getirmiştir.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136350077","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnsanlar için bir varlığa ad vermek onu “tanıdığı, bildiği” anlamına gelir. Başka bir ifadeyle adlandırılmayan varlıklar “tanınmıyor, bilinmiyor” demektir. İnsanoğlu var olduğundan beri çevresini tanımaya ve tanıdığı varlıklara ad vermeye çalışmıştır. Bu bir çeşit kendisini güvende hissetme isteğidir. Çünkü insan bilinmeyenden korkar, tedirgin olur. Ancak varlıkları adlandırdığında egemenlik kurduğunu düşünür, kendini güçlü hisseder. Varlıkları birbirinden ayıran en temel özellik adlarıdır. Ad varlığın göstergesi değil, kendisidir. Adlandırıldığında o varlık bilinmiş olur. İnsanlar önce duyularıyla hissettiği, gördüğü, dokunduğu, işittiği, tattığı, kokladığı nesneleri adlandırır; sonrasında duygularıyla oluşan soyut kavramlara ad verir. Bu adlandırmaların neye göre, hangi mantıkla, nelerden etkilenerek yapıldığı önemli bir konudur. Her toplumun aynı şekilde adlandırma yapmadığı bilinmekle beraber farklı kültüre sahip toplulukların hangi yöntemle adlandırma yaptığı; kültürel değerlerin, yaşam tarzı ve coğrafi şartların adlandırmalarda nasıl rol oynadığı bilim insanlarının eskiden beri yanıt aradığı sorulardır. Bu çalışmada “gökkuşağı” sözcüğünün farklı dil ailelerinde adlandırma şekli araştırılmıştır. Altay dil ailesinde bulunan Türkçe ve Hint-Avrupa dil ailesinin Avrupa kolunda bulunan diller “gökkuşağı” sözcüğü esas alınarak karşılaştırılmış, Türk dillerinde “gökkuşağı" sözcüğünün anlamsal, Avrupa dillerinde ise görsel algı üzerinden değerlendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.
{"title":"NAMING IN EUROPEAN AND TURKISH LANGUAGES: THE RAINBOW EXAMPLE","authors":"Vildan Öncül","doi":"10.59358/ayt.1322970","DOIUrl":"https://doi.org/10.59358/ayt.1322970","url":null,"abstract":"İnsanlar için bir varlığa ad vermek onu “tanıdığı, bildiği” anlamına gelir. Başka bir ifadeyle adlandırılmayan varlıklar “tanınmıyor, bilinmiyor” demektir. İnsanoğlu var olduğundan beri çevresini tanımaya ve tanıdığı varlıklara ad vermeye çalışmıştır. Bu bir çeşit kendisini güvende hissetme isteğidir. Çünkü insan bilinmeyenden korkar, tedirgin olur. Ancak varlıkları adlandırdığında egemenlik kurduğunu düşünür, kendini güçlü hisseder. Varlıkları birbirinden ayıran en temel özellik adlarıdır. Ad varlığın göstergesi değil, kendisidir. Adlandırıldığında o varlık bilinmiş olur. İnsanlar önce duyularıyla hissettiği, gördüğü, dokunduğu, işittiği, tattığı, kokladığı nesneleri adlandırır; sonrasında duygularıyla oluşan soyut kavramlara ad verir. Bu adlandırmaların neye göre, hangi mantıkla, nelerden etkilenerek yapıldığı önemli bir konudur. Her toplumun aynı şekilde adlandırma yapmadığı bilinmekle beraber farklı kültüre sahip toplulukların hangi yöntemle adlandırma yaptığı; kültürel değerlerin, yaşam tarzı ve coğrafi şartların adlandırmalarda nasıl rol oynadığı bilim insanlarının eskiden beri yanıt aradığı sorulardır. Bu çalışmada “gökkuşağı” sözcüğünün farklı dil ailelerinde adlandırma şekli araştırılmıştır. Altay dil ailesinde bulunan Türkçe ve Hint-Avrupa dil ailesinin Avrupa kolunda bulunan diller “gökkuşağı” sözcüğü esas alınarak karşılaştırılmış, Türk dillerinde “gökkuşağı\" sözcüğünün anlamsal, Avrupa dillerinde ise görsel algı üzerinden değerlendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76596329","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This study compared place names of Scotland and Kazakhstan, and explored their etymology by means of analyzing their word structure, and by considering toponymic legends related to these particular toponyms. The data of the study are 42 place names (20 Scottish, and 22 Kazakh place names). Using a range of theories and methodologies from folklore studies, linguistics, history, and cultural anthropology, the article identifies common themes, motifs, and narrative structures present in the legends. The analysis reveals several themes that appear in both Scottish and Kazakh toponymic legends, including heroism, bravery and selflessness, remembrance, history and tradition, taboo, respect for ancestors and beliefs, and the idea of sacrifice. Comparative study of motifs in folklore helps understand the similarities and differences between cultures. The narrative structures of toponymic legends in Scotland and Kazakhstan tend to be short and exciting, highlighting the influence of various cultures and languages. Overall, the article provides observations into the societies and cultures in which these legends originated, as well as the ways in which these stories were passed down and preserved over time, and suggests a historical connection between Scotland and Kazakhstan.
{"title":"ШОТЛАНД ЖӘНЕ ҚАЗАҚ ТОПОНИМИКАЛЫҚ АҢЫЗДАРЫН САЛЫСТЫРМАЛЫ ЗЕРТТЕУ","authors":"Assylbek Mei̇i̇rbekov, Arujan Kurban","doi":"10.59358/ayt.1287507","DOIUrl":"https://doi.org/10.59358/ayt.1287507","url":null,"abstract":"This study compared place names of Scotland and Kazakhstan, and explored their etymology by means of analyzing their word structure, and by considering toponymic legends related to these particular toponyms. The data of the study are 42 place names (20 Scottish, and 22 Kazakh place names). Using a range of theories and methodologies from folklore studies, linguistics, history, and cultural anthropology, the article identifies common themes, motifs, and narrative structures present in the legends. The analysis reveals several themes that appear in both Scottish and Kazakh toponymic legends, including heroism, bravery and selflessness, remembrance, history and tradition, taboo, respect for ancestors and beliefs, and the idea of sacrifice. Comparative study of motifs in folklore helps understand the similarities and differences between cultures. The narrative structures of toponymic legends in Scotland and Kazakhstan tend to be short and exciting, highlighting the influence of various cultures and languages. Overall, the article provides observations into the societies and cultures in which these legends originated, as well as the ways in which these stories were passed down and preserved over time, and suggests a historical connection between Scotland and Kazakhstan.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87374814","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Бұл мақалада ортағасырлық шығыс мұсылман философтары тұрғысынан бақыт ұғымына терең талдау жасалған, яғни Әл-Фараби, Әл-Бируни, Ибн-Сина, Жүсіп Баласағұн, Махмұд Қашғари, Қожа Ахмет Ясауи деген ғұламаларымыздың еңбектеріне баса назар аударған. Зерттеу әртүрлі мәдени, тарихи және әлеуметтік контексттерде бақыт идеясының қалай түсінілгенін зерттеу үшін әртүрлі әлеуметтік-философиялық талдау әдістерін пайдаланады. Мақалада философия мен қоғам арасындағы қарым-қатынасқа да тоқталып, ортағасырлық кезеңдегі шығыс поэзиясының дамуына философиялық ойдың қалай әсер еткені көрсетілген. Бақыт сол кездегі шығыс ойшылдары үшін күрделі мәселе болды, өйткені ол адамның өмірге деген жалпы көзқарасын және оның әлеуметтік және материалдық жағдайына қанағаттануын көрсетті. Зерттеу адамның әлеуметтік қарым-қатынасы мәселесін шешудің маңыздылығына тоқталып, философиялық жетістіктер мен поэзияның дамуы арасындағы терең, бірақ шектеулі байланысты көрсетеді. Ортағасырлық шығыс мұсылмандық философиялық ой-пікіріндегі бақыт ұғымын жақсырақ түсінуге ықпал ете отырып, бұл зерттеу орта ғасырлардағы философия мен қоғамның өзара әрекеттесуіне жарық түсіруді көздейді. Жалпы, бұл мақалада бақыт ұғымы нақты мәдени-тарихи контексте жан-жақты зерттеліп, осы уақыт аралығында философиялық ой мен көркем сөздің өзара байланыста болған жолдары да ашылады.
{"title":"THE ROLE OF HAPPINESS IN THE SOCIAL CONSCIOUSNESS OF MEDIEVAL EASTERN MUSLIM THINKERS","authors":"Gulzira Shadi̇nova","doi":"10.59358/ayt.1286664","DOIUrl":"https://doi.org/10.59358/ayt.1286664","url":null,"abstract":"Бұл мақалада ортағасырлық шығыс мұсылман философтары тұрғысынан бақыт ұғымына терең талдау жасалған, яғни Әл-Фараби, Әл-Бируни, Ибн-Сина, Жүсіп Баласағұн, Махмұд Қашғари, Қожа Ахмет Ясауи деген ғұламаларымыздың еңбектеріне баса назар аударған. Зерттеу әртүрлі мәдени, тарихи және әлеуметтік контексттерде бақыт идеясының қалай түсінілгенін зерттеу үшін әртүрлі әлеуметтік-философиялық талдау әдістерін пайдаланады. Мақалада философия мен қоғам арасындағы қарым-қатынасқа да тоқталып, ортағасырлық кезеңдегі шығыс поэзиясының дамуына философиялық ойдың қалай әсер еткені көрсетілген. Бақыт сол кездегі шығыс ойшылдары үшін күрделі мәселе болды, өйткені ол адамның өмірге деген жалпы көзқарасын және оның әлеуметтік және материалдық жағдайына қанағаттануын көрсетті. Зерттеу адамның әлеуметтік қарым-қатынасы мәселесін шешудің маңыздылығына тоқталып, философиялық жетістіктер мен поэзияның дамуы арасындағы терең, бірақ шектеулі байланысты көрсетеді. Ортағасырлық шығыс мұсылмандық философиялық ой-пікіріндегі бақыт ұғымын жақсырақ түсінуге ықпал ете отырып, бұл зерттеу орта ғасырлардағы философия мен қоғамның өзара әрекеттесуіне жарық түсіруді көздейді. Жалпы, бұл мақалада бақыт ұғымы нақты мәдени-тарихи контексте жан-жақты зерттеліп, осы уақыт аралығында философиялық ой мен көркем сөздің өзара байланыста болған жолдары да ашылады.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"74652692","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Cumhuriyetle birlikte yeni Türk devletinin önündeki en büyük meselelerden birisi eğitim ve öğretim işleriydi. Çünkü bu dönemde eğitim bakımından Türk toplumu doğuya göre ileri fakat batının oldukça gerisindeydi. Bu bilinçle Cumhuriyetin ilanından itibaren gerek eğitim ve öğretimin yapılanması gerekse yaygınlaştırılması için önemli adımlar atıldı. Esasen “maarif davası” olarak görülen eğitim ve öğretim işlerinin planlama ve yatırım olarak İkinci Dünya Savaşı yıllarında büyük bir ivme kazandığı bilinmektedir. İkinci Dünya Savaşı Türkiye’sinin askerî, siyasi, diplomatik, ekonomik ve sosyal yapısı farklı disiplinlerin çalışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna karşın çerçevesi İkinci Dünya Savaşı olarak belirlenmiş eğitim ve öğretim faaliyetleri ile ilgili bilimsel çalışma sınırlıdır. Savaşın özellikle ekonomik bakımdan olumsuz etkilerinin dönemin bütün bakanlık bütçelerine yansıdığı rahatlıkla görülür. Savaş öncesinde Türkiye’de eğitim ve öğretim bakımından planlı ve köklü adımlar atıldığı düşünüldüğünde savaşın bu olumsuz etkilerinin genel bütçeye nasıl yansıdığı, ne şekilde tedbirler alındığı, eğitim ve öğretim yatırımlarının savaş öncesine göre gelişimi ve değişimi gibi sorulara cevaplar önem arz etmektedir. Çalışmaya bu düşünceden hareket edilerek başlandı ve dönemin hükûmet raporları, meclis tutanakları ve arşiv belgeleri ışığında Türkiye’nin savaş yıllarındaki eğitim ve öğretim faaliyetleri, dönemin öğretim kademesi esas alınarak bir çerçeveye oturtuldu.
共和国成立后,新的土耳其国家面临的最大问题之一就是教育和培训。因为在这一时期,土耳其社会在教育方面比东部先进,但远远落后于西部。有鉴于此,自共和国宣布成立以来,在教育和培训的组织和传播方面采取了重要措施。事实上,众所周知,在第二次世界大战期间,被视为 "maarif case "的教育和培训在规划和投资方面获得了巨大的发展势头。二战期间土耳其的军事、政治、外交、经济和社会结构是不同学科的研究课题。然而,关于以第二次世界大战为框架的教育和培训活动的科学研究却十分有限。不难看出,战争的负面影响,尤其是经济方面的负面影响,反映在这一时期所有部委的预算中。考虑到战前土耳其在教育和培训方面采取了有计划的激进措施,因此,回答诸如战争的负面影响如何反映在总预算中、采取了何种措施、与战前相比教育和培训投资的发展和变化等问题非常重要。本研究正是以此为出发点,根据当时的政府报告、议会会议记录和档案文件,以当时的教育水平为基础,对战争年代土耳其的教育和培训活动进行了梳理。
{"title":"İkinci Dünya Savaşı’nın Gölgesinde Türkiye’de Eğitim ve Öğretim","authors":"Çağatay BENHÜR, Erol YÜKSEL","doi":"10.21563/sutad.1378804","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1378804","url":null,"abstract":"Cumhuriyetle birlikte yeni Türk devletinin önündeki en büyük meselelerden birisi eğitim ve öğretim işleriydi. Çünkü bu dönemde eğitim bakımından Türk toplumu doğuya göre ileri fakat batının oldukça gerisindeydi. Bu bilinçle Cumhuriyetin ilanından itibaren gerek eğitim ve öğretimin yapılanması gerekse yaygınlaştırılması için önemli adımlar atıldı. Esasen “maarif davası” olarak görülen eğitim ve öğretim işlerinin planlama ve yatırım olarak İkinci Dünya Savaşı yıllarında büyük bir ivme kazandığı bilinmektedir. İkinci Dünya Savaşı Türkiye’sinin askerî, siyasi, diplomatik, ekonomik ve sosyal yapısı farklı disiplinlerin çalışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna karşın çerçevesi İkinci Dünya Savaşı olarak belirlenmiş eğitim ve öğretim faaliyetleri ile ilgili bilimsel çalışma sınırlıdır. Savaşın özellikle ekonomik bakımdan olumsuz etkilerinin dönemin bütün bakanlık bütçelerine yansıdığı rahatlıkla görülür. Savaş öncesinde Türkiye’de eğitim ve öğretim bakımından planlı ve köklü adımlar atıldığı düşünüldüğünde savaşın bu olumsuz etkilerinin genel bütçeye nasıl yansıdığı, ne şekilde tedbirler alındığı, eğitim ve öğretim yatırımlarının savaş öncesine göre gelişimi ve değişimi gibi sorulara cevaplar önem arz etmektedir. Çalışmaya bu düşünceden hareket edilerek başlandı ve dönemin hükûmet raporları, meclis tutanakları ve arşiv belgeleri ışığında Türkiye’nin savaş yıllarındaki eğitim ve öğretim faaliyetleri, dönemin öğretim kademesi esas alınarak bir çerçeveye oturtuldu.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136337523","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bir yargıda ifade edilen bilginin kaynağı, dillerde çok farklı şekillerde işaretlenebilmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda bilginin kaynağını gösteren yapıların delile dayalılık / kanıtsallık / evidensiyel (evidentiality) kategorisi altında değerlendirildiği görülmektedir. Yirminci yüzyıl başından itibaren kullanılmaya başlanılan, ancak uzun bir süre bilgi kipliği; bilgi kipliğinden bağımsız ayrı bir kiplik; son zamanlarda ise çoğu araştırmacının üzerinde uzlaşmaya vardığı şekliyle zaman ve görünüş gibi bağımsız bir dil bilgisel kategori olarak değerlendirilen delile dayalılık kategorisinin işlevi, anlatılan bir olayın anlatıcı tarafından görülüp görülmediğini, duyulup duyulmadığını tespit etmek; ifade edilen bilgiye hangi yolla ulaşıldığını işaretlemektir. Bu işaretlemeler, diğer dillerde olduğu gibi Türkçenin tarihî ve çağdaş değişkelerinde de morfolojik, leksik veya semantik birimlerle gösterilir. Bu yazıda ölçünlü Tatarcadaki delile dayalılık işaretleyicileri olan imĕş, iken hakkında bilgi verilecek ve özellikle de di- fiili ile oluşturulan işaretleyiciler üzerinde durulacaktır. Tatarcadaki bu delile dayalılık işaretleyicilerinin örnek cümlelerde üstlendikleri bilgiyi edinme durumları da sınıflandırılacaktır.
{"title":"ТАТАР ТІЛІНДЕГІ АУЫЗДЫҚ ДИ- 'АЙТУ' МЕНЕН ОРНАЛҒАН ДӘЛЕЛДЕГЕН МАРКЕРЛЕР","authors":"Mehmet Yasin Kaya","doi":"10.59358/ayt.1339290","DOIUrl":"https://doi.org/10.59358/ayt.1339290","url":null,"abstract":"Bir yargıda ifade edilen bilginin kaynağı, dillerde çok farklı şekillerde işaretlenebilmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda bilginin kaynağını gösteren yapıların delile dayalılık / kanıtsallık / evidensiyel (evidentiality) kategorisi altında değerlendirildiği görülmektedir. Yirminci yüzyıl başından itibaren kullanılmaya başlanılan, ancak uzun bir süre bilgi kipliği; bilgi kipliğinden bağımsız ayrı bir kiplik; son zamanlarda ise çoğu araştırmacının üzerinde uzlaşmaya vardığı şekliyle zaman ve görünüş gibi bağımsız bir dil bilgisel kategori olarak değerlendirilen delile dayalılık kategorisinin işlevi, anlatılan bir olayın anlatıcı tarafından görülüp görülmediğini, duyulup duyulmadığını tespit etmek; ifade edilen bilgiye hangi yolla ulaşıldığını işaretlemektir. Bu işaretlemeler, diğer dillerde olduğu gibi Türkçenin tarihî ve çağdaş değişkelerinde de morfolojik, leksik veya semantik birimlerle gösterilir. Bu yazıda ölçünlü Tatarcadaki delile dayalılık işaretleyicileri olan imĕş, iken hakkında bilgi verilecek ve özellikle de di- fiili ile oluşturulan işaretleyiciler üzerinde durulacaktır. Tatarcadaki bu delile dayalılık işaretleyicilerinin örnek cümlelerde üstlendikleri bilgiyi edinme durumları da sınıflandırılacaktır.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"78811016","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}