{"title":"The Chaffing Between Sa'di-i Şirazi and Humam-i Tabrizi as Transmitted by Muallim Fayzi","authors":"Şerife Yerdemi̇r","doi":"10.34083/akaded.1265886","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Klâsik Türk şiirinde edebî bir tür olan latife, bir olay, bir durum veya bir kişi hakkında kısa ve eğlenceli bir hikâye anlatma amacıyla yazılır. Latife, İran edebiyatında ilk sözlü olarak görülmüş, daha sonra 5. yüzyıl sonları ile 6. yüzyıl başlarında yazılı edebiyatta yer almıştır. İran edebiyatında 6. yüzyıldan sonra latife alanında derleme niteliğinde önemli eserler kaleme alınmıştır. Bu alanda özellikle Ubeyd-i Zâkâni ve Fahruddîn Alî-i Safî gibi iki önemli isim ön plana çıkmıştır. Anadolu sahasında özellikle Tanzimat dönemi edebiyatında kayda değer bir etkiye sahip olmuş olan Muallim Feyzî, esasen bir İranlı ama daha sonra Osmanlı tebaasına geçerek edebî alanda tercüme, şiir, sözlük ve dilbilgisi kitapları gibi önemli çalışmalar yapmış bir isimdir. Mekteb-i Sultanî’de uzun süreli Farsça öğretmenliği yapmış olan Muallim Feyzî, latife alanında daha önce yapılmamış bir işi yaparak özellikle İran edebiyatından şair ve ediplerle ilgili mülâtefe, mutâyib veya anekdotları derleyerek dönemin en uzun süreli yayım yapmış olan Tercümân-ı Hakîkat gazetesinde bir seri halinde yayımlamıştır. Bu çalışmada Muallim Feyzî ve özellikle onun edebî kişiliği hakkında detaylı bilgi verildikten sonra, onun Tercümân-ı Hakîkat gazetesinin 12 Ocak 1884, nr. 1682, üçüncü sayfasında yer alan Şeyh Saʻdî-i Şîrâzî ile Hâce Hümâm-i Tebrîzî arasında geçen mülâtafe, onun yorumuyla verilecek ve Anadolu sahası ve İran sahasındaki diğer aktarımlarla ilgili karşılaştırma ve değerlendirme yapılacaktır.","PeriodicalId":211082,"journal":{"name":"Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi","volume":"5 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"1","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.34083/akaded.1265886","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Abstract
Klâsik Türk şiirinde edebî bir tür olan latife, bir olay, bir durum veya bir kişi hakkında kısa ve eğlenceli bir hikâye anlatma amacıyla yazılır. Latife, İran edebiyatında ilk sözlü olarak görülmüş, daha sonra 5. yüzyıl sonları ile 6. yüzyıl başlarında yazılı edebiyatta yer almıştır. İran edebiyatında 6. yüzyıldan sonra latife alanında derleme niteliğinde önemli eserler kaleme alınmıştır. Bu alanda özellikle Ubeyd-i Zâkâni ve Fahruddîn Alî-i Safî gibi iki önemli isim ön plana çıkmıştır. Anadolu sahasında özellikle Tanzimat dönemi edebiyatında kayda değer bir etkiye sahip olmuş olan Muallim Feyzî, esasen bir İranlı ama daha sonra Osmanlı tebaasına geçerek edebî alanda tercüme, şiir, sözlük ve dilbilgisi kitapları gibi önemli çalışmalar yapmış bir isimdir. Mekteb-i Sultanî’de uzun süreli Farsça öğretmenliği yapmış olan Muallim Feyzî, latife alanında daha önce yapılmamış bir işi yaparak özellikle İran edebiyatından şair ve ediplerle ilgili mülâtefe, mutâyib veya anekdotları derleyerek dönemin en uzun süreli yayım yapmış olan Tercümân-ı Hakîkat gazetesinde bir seri halinde yayımlamıştır. Bu çalışmada Muallim Feyzî ve özellikle onun edebî kişiliği hakkında detaylı bilgi verildikten sonra, onun Tercümân-ı Hakîkat gazetesinin 12 Ocak 1884, nr. 1682, üçüncü sayfasında yer alan Şeyh Saʻdî-i Şîrâzî ile Hâce Hümâm-i Tebrîzî arasında geçen mülâtafe, onun yorumuyla verilecek ve Anadolu sahası ve İran sahasındaki diğer aktarımlarla ilgili karşılaştırma ve değerlendirme yapılacaktır.