{"title":"ŞÜŞA DEKLARASYONU: TÜRKİYE’NİN GÜNEY KAFKASYA GÜVENLİK ÇERÇEVESİNDE AZERBAYCAN VE GÜRCİSTAN İLE İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ: mevcut beklentiler ve zorluklar","authors":"Murat ASADOV","doi":"10.14782/marmarasbd.1222300","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Türkiye’nin Güney Kafkasya politikasında başta Azerbaycan olmak üzere, Gürcistan ile kurduğu ekonomik ve siyasi ilişkilerine askeri boyutu da dâhil, bölgesel güvenliğe olumlu yönde katkı sağlayacağı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Türkiye, bölgede ekonomik ve siyasi alanlarda başlattığı ilişkileri her iki ülkenin de çıkarına uygun olacak şekilde güvenlik alanına taşımakla Güney Kafkasya’yı bir “güvenlik bölgesi” haline getirmeye çalışmak ve bölgede Rusya-Ermenistan-İran üçgenine karşı bir denge oluşturmaktadır. Böyle ki, Azerbaycan ve Gürcistan açısından bakıldığında Şuşa Deklarasyonu, doğal müttefikleri olan Türkiye ile ilişkileri geliştirmeyi, Bakü ve Tiflis’in bölgesel jeopolitik konumunu güçlendirmeyi ve istikrarsız Güney Kafkasya’da ek güvenlik garantilerini sağlamayı amaçlıyordu. Öte yandan Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan ile ilişkilerini geliştirerek bölgeye gelebilecek tehditlere karşı ittifak oluşturmuş olacaktır. Türkiye açısından Karabağ’daki savaşın etkileri Ankara’nın yeni bölgesel düzende hayati bir oyuncu olarak konumunu güçlendirecek. Gerçekten de, Türkiye’nin Güney Kafkasya’da artan ayak izi, doğuya doğru, hayati önem taşıyan Orta Asya’ya, özellikle de enerji zengini Türkmenistan’a doğru rotasını daha aktif bir şekilde sürdürmesine olanak tanıyacaktı. Ancak Ankara’nın bu eylemleri bölgesel amaçları olan Moskova ve Tahran’da endişelere yol açabilir. Çalışmamızın birinci bölümü, Ermenistan-Azerbaycan savaşı sonrası Türkiye’nin bölge politikası, Azerbaycan ve Gürcistan ile ilişkilerin geliştirilmesinde Ankara’nın farklı dış ve güvenlik politikası seçimlerini nasıl yönlendirdiği ve savaş sonrası Türkiye’nin Güney Kafkasya politikası kapsamında mevcut fırsatlar ve çözüm sürecindeki engellere odaklanmaktadır. İkinci bölüm, Ermenistan-Azerbaycan savaşının ardından Gürcistan’ın bölge güvenlik politikasında tutumu, üç Güney Kafkasya ülkesinde güvenliği ve dış politikaları güçlü bir şekilde etkileyen büyük tehditler incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Şuşa Beyannamesi kapsamında Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan işbirliğinin bölgede kalıcı barışa ve güvenliğe katkıları araştırılmıştır.","PeriodicalId":497786,"journal":{"name":"Marmara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi siyasal bilimler dergisi","volume":"55 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-09-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Marmara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi siyasal bilimler dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.14782/marmarasbd.1222300","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Bu çalışmada, Türkiye’nin Güney Kafkasya politikasında başta Azerbaycan olmak üzere, Gürcistan ile kurduğu ekonomik ve siyasi ilişkilerine askeri boyutu da dâhil, bölgesel güvenliğe olumlu yönde katkı sağlayacağı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Türkiye, bölgede ekonomik ve siyasi alanlarda başlattığı ilişkileri her iki ülkenin de çıkarına uygun olacak şekilde güvenlik alanına taşımakla Güney Kafkasya’yı bir “güvenlik bölgesi” haline getirmeye çalışmak ve bölgede Rusya-Ermenistan-İran üçgenine karşı bir denge oluşturmaktadır. Böyle ki, Azerbaycan ve Gürcistan açısından bakıldığında Şuşa Deklarasyonu, doğal müttefikleri olan Türkiye ile ilişkileri geliştirmeyi, Bakü ve Tiflis’in bölgesel jeopolitik konumunu güçlendirmeyi ve istikrarsız Güney Kafkasya’da ek güvenlik garantilerini sağlamayı amaçlıyordu. Öte yandan Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan ile ilişkilerini geliştirerek bölgeye gelebilecek tehditlere karşı ittifak oluşturmuş olacaktır. Türkiye açısından Karabağ’daki savaşın etkileri Ankara’nın yeni bölgesel düzende hayati bir oyuncu olarak konumunu güçlendirecek. Gerçekten de, Türkiye’nin Güney Kafkasya’da artan ayak izi, doğuya doğru, hayati önem taşıyan Orta Asya’ya, özellikle de enerji zengini Türkmenistan’a doğru rotasını daha aktif bir şekilde sürdürmesine olanak tanıyacaktı. Ancak Ankara’nın bu eylemleri bölgesel amaçları olan Moskova ve Tahran’da endişelere yol açabilir. Çalışmamızın birinci bölümü, Ermenistan-Azerbaycan savaşı sonrası Türkiye’nin bölge politikası, Azerbaycan ve Gürcistan ile ilişkilerin geliştirilmesinde Ankara’nın farklı dış ve güvenlik politikası seçimlerini nasıl yönlendirdiği ve savaş sonrası Türkiye’nin Güney Kafkasya politikası kapsamında mevcut fırsatlar ve çözüm sürecindeki engellere odaklanmaktadır. İkinci bölüm, Ermenistan-Azerbaycan savaşının ardından Gürcistan’ın bölge güvenlik politikasında tutumu, üç Güney Kafkasya ülkesinde güvenliği ve dış politikaları güçlü bir şekilde etkileyen büyük tehditler incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Şuşa Beyannamesi kapsamında Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan işbirliğinin bölgede kalıcı barışa ve güvenliğe katkıları araştırılmıştır.