{"title":"A NEW SOURCE FOR THE NARRATİVE OF SHAH ISHMAIL AND GULIZAR: BOYABAT VARIANT","authors":"Atiye Nazli","doi":"10.12981/mahder.1384842","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Halk hikâyeleri 16. yüzyıldan itibaren Anadolu sahasında âşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan nazım-nesir şeklinde halk edebiyatı türüdür. Konuları aşk, kahramanlık, hem aşk hem kahramanlıktır. 20. yüzyıl sonlarına kadar televizyon ve sinema yani beyaz perdenin hayatımıza girmesine kadar halkın sosyalleşmesini aynı zamanda eğitim ve kültür aktarımı işlevini üstlenmişlerdir. Üzerinde yüzlerce çalışma yapılan halk hikâyelerinin kahramanları; âşıklar, mitik ve hayali kahramanlar veya tarihte yaşamış o toplum için önemli olan bir sultan, şair veya bey olabilmektedir. Çalışmamızda ele aldığımız hikâye kahramanı Şah İsmail’dir. O Türkiye sahası içinde yaşamamış olmasına karşın hayatı etrafında anlatılan halk hikâyesi doğudan batıya hemen her ilimizde yer almaktadır. Bir halk hikâyesi kahramanı olarak görülen Şah İsmail, anlatılarda genellikle bir sevgilisine kavuşmak için mücadele eden âşık gibi görülmesine karşın, hikâye eş metinlerine kimi zaman kahraman olarak yer almaktadır. Şah İsmail Hikâyelerinin kurgu yapısı yazılı ve sözlü kaynaklarda paralel işlenmiş, ancak anlatıcıya bağlı olarak bazen uzun veya kısa olabilmektedir. Genellikle halk hikâyelerinin yazılı kaynaklarda yer alan nazım kısımları, sözlü kaynaklarda çok fazla yer almamaktadır. İncelememize konu olan “Şah İsmail ve Gülizar Hikâyesi”nde manzum kısımları eksik mısra ve dörtlükler olmasına karşın ses kaydında ezgili bir biçimde söylenmiş olması önem arz etmektedir. Kaynak kişi, meddah veya âşık olmamasına karşın, hikâyenin nazım kısımlarını ezgili şekilde söylemesi, hikâye anlatma geleneğinin 20. yüzyıl sonlarında varlığını devam ettirmesi açısından önemlidir. Makalemizde ele alınan derleme 1984 yılında Sinop- Boyabat ilçesinin eski Nefsidere yeni adı Dereçatı köyünde yaşayan kaynak kişiden derlenmiştir. Çalışmamızda hikâyenin nazım kısımları eksiksiz verilecektir.","PeriodicalId":507751,"journal":{"name":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","volume":"14 3-4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.12981/mahder.1384842","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Halk hikâyeleri 16. yüzyıldan itibaren Anadolu sahasında âşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan nazım-nesir şeklinde halk edebiyatı türüdür. Konuları aşk, kahramanlık, hem aşk hem kahramanlıktır. 20. yüzyıl sonlarına kadar televizyon ve sinema yani beyaz perdenin hayatımıza girmesine kadar halkın sosyalleşmesini aynı zamanda eğitim ve kültür aktarımı işlevini üstlenmişlerdir. Üzerinde yüzlerce çalışma yapılan halk hikâyelerinin kahramanları; âşıklar, mitik ve hayali kahramanlar veya tarihte yaşamış o toplum için önemli olan bir sultan, şair veya bey olabilmektedir. Çalışmamızda ele aldığımız hikâye kahramanı Şah İsmail’dir. O Türkiye sahası içinde yaşamamış olmasına karşın hayatı etrafında anlatılan halk hikâyesi doğudan batıya hemen her ilimizde yer almaktadır. Bir halk hikâyesi kahramanı olarak görülen Şah İsmail, anlatılarda genellikle bir sevgilisine kavuşmak için mücadele eden âşık gibi görülmesine karşın, hikâye eş metinlerine kimi zaman kahraman olarak yer almaktadır. Şah İsmail Hikâyelerinin kurgu yapısı yazılı ve sözlü kaynaklarda paralel işlenmiş, ancak anlatıcıya bağlı olarak bazen uzun veya kısa olabilmektedir. Genellikle halk hikâyelerinin yazılı kaynaklarda yer alan nazım kısımları, sözlü kaynaklarda çok fazla yer almamaktadır. İncelememize konu olan “Şah İsmail ve Gülizar Hikâyesi”nde manzum kısımları eksik mısra ve dörtlükler olmasına karşın ses kaydında ezgili bir biçimde söylenmiş olması önem arz etmektedir. Kaynak kişi, meddah veya âşık olmamasına karşın, hikâyenin nazım kısımlarını ezgili şekilde söylemesi, hikâye anlatma geleneğinin 20. yüzyıl sonlarında varlığını devam ettirmesi açısından önemlidir. Makalemizde ele alınan derleme 1984 yılında Sinop- Boyabat ilçesinin eski Nefsidere yeni adı Dereçatı köyünde yaşayan kaynak kişiden derlenmiştir. Çalışmamızda hikâyenin nazım kısımları eksiksiz verilecektir.