{"title":"EKOFEMİNİZM BAĞLAMINDA DEDE KORKUT HİKÂYELERİNİN İNCELENMESİ","authors":"Nursu Nida Kara","doi":"10.47994/usbad.1332348","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Ekofeminizm, çevre sorunları ile toplumsal cinsiyet eşitsizliği arasındaki bağlantıyı vurgulayan bir düşünce ekolüdür. Doğayı ve kadınları sistematik bir düzeyde sömüren ve ezen ataerkil kapitalist sistemi eleştirmektedir. Ayrıca çevresel yıkımın kadınlara yönelik şiddet ve sömürü ile bağlantılı olduğunu ileri sürmektedir. Dede Korkut Hikâyeleri, Türk edebiyatının en önemli eserleri arasında yer almakta ve Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan uzun bir geleneğe dayanmaktadır. Hikâyeler, erkek kahramanlığı ve savaşçılığı merkeze alarak sıklıkla doğa ve çevreyle kurulan ilişkiler tasvir edilmektedir. Ekofeminist bir mercekten bakıldığında pek çok açıdan değerlendirilebilir. İlk olarak, hikâyelerdeki doğa tasvirlerinin ve çevresel temaların ekofeminist analizi, insanların doğayı nasıl etkilediğini göstermektedir. Avcılık, çiftçilik ve hayvancılık, kahramanların doğayla olan ilişkilerini dengelemeleri gerektiğini belirtmektedir. Ekofeminizm, bu denge olmadan doğanın istismar edildiğini ve çevresel dengesizliklerin ortaya çıktığını savunmaktadır. İkinci olarak, ekofeminizm Dede Korkut Hikâyelerindeki kadın karakterlere uygulanabilir. Kadın karakterler sıklıkla erkekleri destekleyici roller oynamaktadırlar. Ekofeministlere göre ataerkil kültür kadınları ve çevreyi sömürmekte ve boyun eğdirmektedir. Son olarak, Dede Korkut Hikâyelerinde vurgulanan erkek kahramanlık ve savaş teması, ekofeminist bir bakış açısıyla eleştirilebilir. Erkek kahramanlık ve savaş teması, doğanın tahribatına yol açabilecek bir erkek egemenliği ve şiddet kültürünün teşvik edildiğini ima etmektedir. Bu perspektife göre, erkeklerin üstünlüğü, kadınların ve doğanın sömürülmesine ve baskı altına alınmasına katkıda bulunmaktadır. Bu makalede, Dede Korkut Hikayelerinin doğa, çevre, kadınlar ve toplum arasındaki ilişkilerin ekofeminist bir analizi yapılmaktadır. Toplumun doğa ve kadınlarla olan ilişkisini daha derinlemesine anlamak ve sürdürülebilir yaşamın teşvik edilmesi amaç edilmektedir.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"139 35","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-11-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.47994/usbad.1332348","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Ekofeminizm, çevre sorunları ile toplumsal cinsiyet eşitsizliği arasındaki bağlantıyı vurgulayan bir düşünce ekolüdür. Doğayı ve kadınları sistematik bir düzeyde sömüren ve ezen ataerkil kapitalist sistemi eleştirmektedir. Ayrıca çevresel yıkımın kadınlara yönelik şiddet ve sömürü ile bağlantılı olduğunu ileri sürmektedir. Dede Korkut Hikâyeleri, Türk edebiyatının en önemli eserleri arasında yer almakta ve Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan uzun bir geleneğe dayanmaktadır. Hikâyeler, erkek kahramanlığı ve savaşçılığı merkeze alarak sıklıkla doğa ve çevreyle kurulan ilişkiler tasvir edilmektedir. Ekofeminist bir mercekten bakıldığında pek çok açıdan değerlendirilebilir. İlk olarak, hikâyelerdeki doğa tasvirlerinin ve çevresel temaların ekofeminist analizi, insanların doğayı nasıl etkilediğini göstermektedir. Avcılık, çiftçilik ve hayvancılık, kahramanların doğayla olan ilişkilerini dengelemeleri gerektiğini belirtmektedir. Ekofeminizm, bu denge olmadan doğanın istismar edildiğini ve çevresel dengesizliklerin ortaya çıktığını savunmaktadır. İkinci olarak, ekofeminizm Dede Korkut Hikâyelerindeki kadın karakterlere uygulanabilir. Kadın karakterler sıklıkla erkekleri destekleyici roller oynamaktadırlar. Ekofeministlere göre ataerkil kültür kadınları ve çevreyi sömürmekte ve boyun eğdirmektedir. Son olarak, Dede Korkut Hikâyelerinde vurgulanan erkek kahramanlık ve savaş teması, ekofeminist bir bakış açısıyla eleştirilebilir. Erkek kahramanlık ve savaş teması, doğanın tahribatına yol açabilecek bir erkek egemenliği ve şiddet kültürünün teşvik edildiğini ima etmektedir. Bu perspektife göre, erkeklerin üstünlüğü, kadınların ve doğanın sömürülmesine ve baskı altına alınmasına katkıda bulunmaktadır. Bu makalede, Dede Korkut Hikayelerinin doğa, çevre, kadınlar ve toplum arasındaki ilişkilerin ekofeminist bir analizi yapılmaktadır. Toplumun doğa ve kadınlarla olan ilişkisini daha derinlemesine anlamak ve sürdürülebilir yaşamın teşvik edilmesi amaç edilmektedir.