Avrupa, Avrupa fikri ve tipik Avrupalının özellikleri üzerine geniş bir literatür bulunmaktadır. Özellikle yaşanan iki büyük dünya savaşından sonra Avrupa Birliği kurma ideali -savaşmamak gayesi- 20. yüzyıl Avrupası’nın en büyük hedefi olmuştur. Bu hedefe ulaşılarak Avrupa Birliği kurulmuştur. Bu siyasal birlik, günümüzde giderek sınırları genişleyen bir yapı durumuna gelmiştir. Peki kurulan Avrupa Birliği’nin geleceği ne olacaktır? Avrupalı kimdir ve hangi özelliklere sahiptir? Tipik bir ortak Avrupa kültürü var mıdır? Avrupa’nın coğrafî sınırları nerede bitmektedir? vb. sorular hâlâ Avrupa’da birçok insanın kafa yorduğu sorulardır. 15. yüzyılın son döneminde Fransa ve Habsburg İmparatorluğu arasında İtalya’ya hâkim olma amacı bir asır boyunca devam etmiş ve 16. yüzyıl Avrupa siyasetine damgasını vurmuştur. 17. yüzyılda ise Orta Avrupa’yı bir savaş alanı haline getiren 30 Yıl Savaşları yaşanmıştır. 19. yüzyıl başlarında ise Fransız İmparatoru Napoleon Bonapart’ın seferleri, savaşı tüm Avrupa’yı kapsayan bir fenomene dönüştürmüştür. 20. yüzyılda yaşanan ve ilki dört yıl sürüp büyük yıkıma neden olan savaş ve ikincisi ilkinden daha geniş, çok daha şiddetli ve çok daha ölümcül bir savaş olan İkinci Dünya Savaşı başlamış; altı yıl boyunca milyonlarca insan ölmüş, onlarca şehir yerle bir olmuştur. Avrupa’da tarihte yaşanan her savaş, barışa duyulan özlemi arttırmış ve kıta üzerinde sonsuz bir barış sağlanması fikrini daima savaş fikri ile beraber yaşatmıştır. Bu çalışmada, Dag Nikolaus Hasse tarafından kaleme alınan “Avrupalı nedir?” adlı eser incelenmiştir. Eserde Avrupa fikri, tipik Avrupalının özellikleri ve Avrupa’nın geleceğine odaklanma düşüncesi kritik edilmiştir.
{"title":"KİTAP İNCELEMESİ: DAG NIKOLAUS HASSE, AVRUPALI NEDİR?","authors":"Fatma Tombak","doi":"10.47994/usbad.1496706","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1496706","url":null,"abstract":"Avrupa, Avrupa fikri ve tipik Avrupalının özellikleri üzerine geniş bir literatür bulunmaktadır. Özellikle yaşanan iki büyük dünya savaşından sonra Avrupa Birliği kurma ideali -savaşmamak gayesi- 20. yüzyıl Avrupası’nın en büyük hedefi olmuştur. Bu hedefe ulaşılarak Avrupa Birliği kurulmuştur. Bu siyasal birlik, günümüzde giderek sınırları genişleyen bir yapı durumuna gelmiştir. Peki kurulan Avrupa Birliği’nin geleceği ne olacaktır? Avrupalı kimdir ve hangi özelliklere sahiptir? Tipik bir ortak Avrupa kültürü var mıdır? Avrupa’nın coğrafî sınırları nerede bitmektedir? vb. sorular hâlâ Avrupa’da birçok insanın kafa yorduğu sorulardır. \u000015. yüzyılın son döneminde Fransa ve Habsburg İmparatorluğu arasında İtalya’ya hâkim olma amacı bir asır boyunca devam etmiş ve 16. yüzyıl Avrupa siyasetine damgasını vurmuştur. 17. yüzyılda ise Orta Avrupa’yı bir savaş alanı haline getiren 30 Yıl Savaşları yaşanmıştır. 19. yüzyıl başlarında ise Fransız İmparatoru Napoleon Bonapart’ın seferleri, savaşı tüm Avrupa’yı kapsayan bir fenomene dönüştürmüştür. 20. yüzyılda yaşanan ve ilki dört yıl sürüp büyük yıkıma neden olan savaş ve ikincisi ilkinden daha geniş, çok daha şiddetli ve çok daha ölümcül bir savaş olan İkinci Dünya Savaşı başlamış; altı yıl boyunca milyonlarca insan ölmüş, onlarca şehir yerle bir olmuştur. Avrupa’da tarihte yaşanan her savaş, barışa duyulan özlemi arttırmış ve kıta üzerinde sonsuz bir barış sağlanması fikrini daima savaş fikri ile beraber yaşatmıştır. \u0000Bu çalışmada, Dag Nikolaus Hasse tarafından kaleme alınan “Avrupalı nedir?” adlı eser incelenmiştir. Eserde Avrupa fikri, tipik Avrupalının özellikleri ve Avrupa’nın geleceğine odaklanma düşüncesi kritik edilmiştir.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"34 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141798898","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sözlü kültür öğelerinden oluşan halk hikâyeleri içerik bakımından halk edebiyatının en zengin türlerindendir. Halk hikâyeleri bir milletin kültürel değerlerini, gelenek ve göreneklerini yansıtan önemli anonim eserlerdir. Farklı kültür ve coğrafyalarda yayılan halk hikâyeleri oluştuğu dönemden söz ve yazı vasıtasıyla günümüze ulaşmıştır. Sözlü kültür ortamından yazılı kültür ortamına aktarılan hikâyeler günümüze ulaşana kadar birtakım değişikliklere uğramıştır. Türk halk hikâyelerinden biri olan “Sefil Yakub’un Kısmeti” adlı aşk hikâyesi de geçmişten günümüze ulaşan hikâyelerdendir. 20 Haziran 1974 yılında Prof. Dr. Ahmet UYSAL ve Prof. Dr. Warren S. VALKER tarafından derlenmiş olan hikâyenin orijinali Texas Tech University’de “Archive of Turkısh Oral Narrative” de bulunmaktadır. Bu hikâye Texas Tech University’de “Archive of Turkısh Oral Narrative” den temin edilerek İngilizceden Türkçeye aktarılmıştır. Hikâyenin sonunda yer alan kayıttan da anlaşıldığına göre hikâye Şerif AYYILDIZ tarafından anlatılmıştır. Nazım-nesir karışık olan hikâye sadedir. İngilizceden Türkçeye aktarılan hikâyenin motifleri, Stith Thompson’un “Motif Index of Folk Literature” adlı altı cilt halinde olup farklı milletlerin halk edebiyatı ürünlerinden saptanmış olan motifleri içeren eserinden faydalanılarak tespit edilmiştir. Hikâyenin diğer halk hikâyeleri ile mukayesesi yapılarak, epizot yapısı verilmeye çalışılmıştır. Hikâyede sırasıyla şu motifler tespit edilmiştir: Dua, beşik kertmesi, düğün merasimi, sevgililerin birbirine kavuşması, hile ile kıyafet değiştirme, yardımcı yaşlı adam, çeşitli yerlere hapsetme, kimliğin açıklanmasının yasak oluşu, baştan geçeni hikâye etme, şarkı söyleyerek tanıma, işaretle tanıma, gurbete gidiş ve dönüş, yardımcılar, baba ve oğlu, baba ve kızları, avcılık, gelenekler, ziyafetler, çeşitli kaçırmalar, çeşitli kurtarmalar, âşık olma, sevgililerin karşılaşması, evlenme adetleri, düğün merasimi, düğünde eğlenme, formilistik sayılar. Anahtar kelimeler: Sefil Yakub’un Kısmeti, halk hikâyesi, motif, epizot.
{"title":"“SEFİL YAKUB’UN KISMETİ” HİKÂYESİNİN MOTİF, EPİZOT YAPISI VE DİĞER HALK HİKÂYELERİ İLE MUKAYESESİ AÇISINDAN İNCELENMESİNİN MOTİF, EPİZOT YAPISI VE DİĞER HALK HİKÂYELERİ İLE MUKAYESESİ AÇISINDAN İNCELENMESİ","authors":"Merve Nur Sezgin","doi":"10.47994/usbad.1410037","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1410037","url":null,"abstract":"Sözlü kültür öğelerinden oluşan halk hikâyeleri içerik bakımından halk edebiyatının en zengin türlerindendir. Halk hikâyeleri bir milletin kültürel değerlerini, gelenek ve göreneklerini yansıtan önemli anonim eserlerdir. Farklı kültür ve coğrafyalarda yayılan halk hikâyeleri oluştuğu dönemden söz ve yazı vasıtasıyla günümüze ulaşmıştır. Sözlü kültür ortamından yazılı kültür ortamına aktarılan hikâyeler günümüze ulaşana kadar birtakım değişikliklere uğramıştır. Türk halk hikâyelerinden biri olan “Sefil Yakub’un Kısmeti” adlı aşk hikâyesi de geçmişten günümüze ulaşan hikâyelerdendir. 20 Haziran 1974 yılında Prof. Dr. Ahmet UYSAL ve Prof. Dr. Warren S. VALKER tarafından derlenmiş olan hikâyenin orijinali Texas Tech University’de “Archive of Turkısh Oral Narrative” de bulunmaktadır. Bu hikâye Texas Tech University’de “Archive of Turkısh Oral Narrative” den temin edilerek İngilizceden Türkçeye aktarılmıştır. Hikâyenin sonunda yer alan kayıttan da anlaşıldığına göre hikâye Şerif AYYILDIZ tarafından anlatılmıştır. Nazım-nesir karışık olan hikâye sadedir. \u0000İngilizceden Türkçeye aktarılan hikâyenin motifleri, Stith Thompson’un “Motif Index of Folk Literature” adlı altı cilt halinde olup farklı milletlerin halk edebiyatı ürünlerinden saptanmış olan motifleri içeren eserinden faydalanılarak tespit edilmiştir. Hikâyenin diğer halk hikâyeleri ile mukayesesi yapılarak, epizot yapısı verilmeye çalışılmıştır. \u0000Hikâyede sırasıyla şu motifler tespit edilmiştir: Dua, beşik kertmesi, düğün merasimi, sevgililerin birbirine kavuşması, hile ile kıyafet değiştirme, yardımcı yaşlı adam, çeşitli yerlere hapsetme, kimliğin açıklanmasının yasak oluşu, baştan geçeni hikâye etme, şarkı söyleyerek tanıma, işaretle tanıma, gurbete gidiş ve dönüş, yardımcılar, baba ve oğlu, baba ve kızları, avcılık, gelenekler, ziyafetler, çeşitli kaçırmalar, çeşitli kurtarmalar, âşık olma, sevgililerin karşılaşması, evlenme adetleri, düğün merasimi, düğünde eğlenme, formilistik sayılar. \u0000Anahtar kelimeler: Sefil Yakub’un Kısmeti, halk hikâyesi, motif, epizot.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"15 23","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141801090","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu araştırma Z kuşağı hemşirelik öğrencilerinin 21. yüzyıl yeterliklerinin belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Araştırma bir devlet üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde 2021-2022 eğitim-öğretim yılında 475 hemşirelik öğrencisi ile yürütülmüştür. Çalışma tanımlayıcı ve ilişki arayıcı türde yapılmıştır. Veriler öğrenci bilgi formu ve 21. Yüzyıl Yeterlilikleri Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Veriler SPSS 22.0 paket programında sayı, yüzde, ortalama, standart sapma gibi tanımlayıcı istatistikler, Shapiro-Wilk testi ve korelasyon testi kullanılarak analiz edilmiştir. Z kuşağı hemşirelik öğrencilerinin tamamının (%100) bilgi ve iletişim teknoloji araçlarını kullandıkları belirlenmiştir. Öğrencilerin 21. yy yeterlilikleri bilgi alt ölçeği toplam puan ortalaması 112.36±12.80, beceri alt ölçeği toplam puan ortalaması 78.31±8.01, karakter alt ölçeği toplam puan ortalaması 79.87±9.71, metaöğrenme alt ölçeği toplam puan ortalaması 68.96±8.18’dir. Öğrencilerin 21. yy yeterlilikleri alt ölçek ve alt boyutları bakımından çoğunlukla “iyi” ve “çok iyi” oldukları; yapılan korelasyon analizinde ise bilgi alt ölçeği ile beceri (r=0.681), karakter (r=0.647) ve metaöğrenme (r=0.625) alt ölçekleri arasında pozitif yönlü orta düzeyde ilişki olduğu; beceri alt ölçeği ve karakter alt ölçeği (r=0.812) arasında pozitif yönde yüksek düzeyde korelasyon olduğu belirlenmiştir. Z kuşağı hemşirelik öğrencilerinin bilgi ve iletişim teknolojileriyle iç içe oldukları ve 21.yy yeterlilikleri ölçek alt boyutları bağlamında iyi ve çok iyi oldukları belirlenmiştir.
{"title":"Z KUŞAĞI HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN 21. YÜZYIL YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİ","authors":"Elif Kocaağalar Akince, Hatice Yüceler Kaçmaz, Salime Mucuk","doi":"10.47994/usbad.1444905","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1444905","url":null,"abstract":"Bu araştırma Z kuşağı hemşirelik öğrencilerinin 21. yüzyıl yeterliklerinin belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Araştırma bir devlet üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde 2021-2022 eğitim-öğretim yılında 475 hemşirelik öğrencisi ile yürütülmüştür. Çalışma tanımlayıcı ve ilişki arayıcı türde yapılmıştır. Veriler öğrenci bilgi formu ve 21. Yüzyıl Yeterlilikleri Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Veriler SPSS 22.0 paket programında sayı, yüzde, ortalama, standart sapma gibi tanımlayıcı istatistikler, Shapiro-Wilk testi ve korelasyon testi kullanılarak analiz edilmiştir. Z kuşağı hemşirelik öğrencilerinin tamamının (%100) bilgi ve iletişim teknoloji araçlarını kullandıkları belirlenmiştir. Öğrencilerin 21. yy yeterlilikleri bilgi alt ölçeği toplam puan ortalaması 112.36±12.80, beceri alt ölçeği toplam puan ortalaması 78.31±8.01, karakter alt ölçeği toplam puan ortalaması 79.87±9.71, metaöğrenme alt ölçeği toplam puan ortalaması 68.96±8.18’dir. Öğrencilerin 21. yy yeterlilikleri alt ölçek ve alt boyutları bakımından çoğunlukla “iyi” ve “çok iyi” oldukları; yapılan korelasyon analizinde ise bilgi alt ölçeği ile beceri (r=0.681), karakter (r=0.647) ve metaöğrenme (r=0.625) alt ölçekleri arasında pozitif yönlü orta düzeyde ilişki olduğu; beceri alt ölçeği ve karakter alt ölçeği (r=0.812) arasında pozitif yönde yüksek düzeyde korelasyon olduğu belirlenmiştir. Z kuşağı hemşirelik öğrencilerinin bilgi ve iletişim teknolojileriyle iç içe oldukları ve 21.yy yeterlilikleri ölçek alt boyutları bağlamında iyi ve çok iyi oldukları belirlenmiştir.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":" 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141372393","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Çizgi ve animasyon filmler, başta çocuklar olmak üzere, çoğu insanın ilgiyle ve eğlenerek takip ettikleri yapımlardır. Bu yapımların izleyenler üzerinde, olumlu ve olumsuz etkileri olabilmektedir. Özellikle gelişim çağındaki çocuklar, filmlerde gördükleri karakterlerle kendilerini özdeşleştirmekte, aktarılan değerleri benimsemekte ve oradaki dünyayı kendi dünyasına taşımaya çalışmaktadır. Belirtilen etkilerinden dolayı bu filmler, din ve değerler eğitiminde daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Çizgi ve animasyon filmlerinin incelenmesi, eksikliklerin giderilmesi, iyileştirme çabalarına destek olunması gün geçtikçe daha önemli hale gelmektedir. Bu araştırma, “Bilal: Özgürlüğün Sesi” animasyon filminin, din ve değerler eğitimi açısından incelenmesini amaçlamaktadır. “Nitel Yöntem” ile yapılan çalışmada, “Doküman İncelemesi” tekniği kullanılmıştır. Betimsel analiz ve içerik analizi yapılarak bulgular yorumlanmıştır. Araştırmada, filmde 40 farklı değerin yer aldığı, bunlardan en fazla 11 ile “nasihat vermek ve almak” değerinin bulunduğu, olumsuz davranış örneklerinin sayısının az olmadığı, İslam dini uygulamaları, söylemleri ve sembollerine az yer verildiği, müşriklerin inançlarına da yer verildiği, ayrıca din ve değerler eğitiminde kullanılabilecek mesajlar içerdiği tespit edilmiştir. İncelenen filmin, din ve değerler eğitimi açısından, uygun ve kullanışlı olduğu sonucuna varılmıştır.
{"title":"\"Bilal: Özgürlüğün Sesi\" Animasyon Filminin Din ve Değerler Eğitimi Açısından İncelenmesi","authors":"Suat Aydin","doi":"10.47994/usbad.1450129","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1450129","url":null,"abstract":"Çizgi ve animasyon filmler, başta çocuklar olmak üzere, çoğu insanın ilgiyle ve eğlenerek takip ettikleri yapımlardır. Bu yapımların izleyenler üzerinde, olumlu ve olumsuz etkileri olabilmektedir. Özellikle gelişim çağındaki çocuklar, filmlerde gördükleri karakterlerle kendilerini özdeşleştirmekte, aktarılan değerleri benimsemekte ve oradaki dünyayı kendi dünyasına taşımaya çalışmaktadır. Belirtilen etkilerinden dolayı bu filmler, din ve değerler eğitiminde daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Çizgi ve animasyon filmlerinin incelenmesi, eksikliklerin giderilmesi, iyileştirme çabalarına destek olunması gün geçtikçe daha önemli hale gelmektedir. Bu araştırma, “Bilal: Özgürlüğün Sesi” animasyon filminin, din ve değerler eğitimi açısından incelenmesini amaçlamaktadır. “Nitel Yöntem” ile yapılan çalışmada, “Doküman İncelemesi” tekniği kullanılmıştır. Betimsel analiz ve içerik analizi yapılarak bulgular yorumlanmıştır. Araştırmada, filmde 40 farklı değerin yer aldığı, bunlardan en fazla 11 ile “nasihat vermek ve almak” değerinin bulunduğu, olumsuz davranış örneklerinin sayısının az olmadığı, İslam dini uygulamaları, söylemleri ve sembollerine az yer verildiği, müşriklerin inançlarına da yer verildiği, ayrıca din ve değerler eğitiminde kullanılabilecek mesajlar içerdiği tespit edilmiştir. İncelenen filmin, din ve değerler eğitimi açısından, uygun ve kullanışlı olduğu sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"21 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141005134","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanlı Devleti, tarihte etnik ve kültürel açıdan çok farklı grupları bünyesine katarak asırlar boyu bir arada yaşatma başarısını elde etmiş sayılı imparatorluklardan biridir. Osmanlı’nın bu başarısı, temelde iktisadi alanda tesis ettiği sürdürülebilir sistem ile bu sistemin devamlılığını sağlamaya yönelik olarak oluşturulmuş hukuk düzeninde yatmaktadır. Özellikle devlet iradesinin de üzerinde olan hukuk ve adalet sistemi, halka güven telkin ederek yönetimin meşruiyetinin sağlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Buna ilave olarak Osmanlı hukuk sisteminin bir diğer özelliği, iktisadi ve toplumsal şartların zorlaması halinde gerektiğinde esneyebilen bir yapıya sahip oluşudur. Hukuki anlamda Hanefi mezhebi doktrinine mensup olan Osmanlı uleması, dönemin şartlarının gerektirmesi durumunda zaman zaman zaruret ve maslahat gibi ilkelere dayalı olarak doktrin kaideleri dışına çıkan karar ve hükümler verebilmişlerdir. Bu kitap, Osmanlı ulemasının söz konusu istisnai hükümlerine dayanan mukataa uygulamasını konu edinmektedir. Osmanlı vakıf hukukunda istisnai hükümlere dayalı olarak geliştirilen yöntemleri ele alan eserler çerçevesinde bu kitap, Süleyman Kaya’nın (2014) Osmanlı Hukukunda İcâreteyn başlıklı çalışmasından sonra kaleme alınan önemli eserlerden biridir.
{"title":"OSMANLI VAKIF HUKUKUNDA MUKATAA ADLI ESER ÜZERİNE","authors":"Nazan Lila","doi":"10.47994/usbad.1456118","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1456118","url":null,"abstract":"Osmanlı Devleti, tarihte etnik ve kültürel açıdan çok farklı grupları bünyesine katarak asırlar boyu bir arada yaşatma başarısını elde etmiş sayılı imparatorluklardan biridir. Osmanlı’nın bu başarısı, temelde iktisadi alanda tesis ettiği sürdürülebilir sistem ile bu sistemin devamlılığını sağlamaya yönelik olarak oluşturulmuş hukuk düzeninde yatmaktadır. Özellikle devlet iradesinin de üzerinde olan hukuk ve adalet sistemi, halka güven telkin ederek yönetimin meşruiyetinin sağlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Buna ilave olarak Osmanlı hukuk sisteminin bir diğer özelliği, iktisadi ve toplumsal şartların zorlaması halinde gerektiğinde esneyebilen bir yapıya sahip oluşudur. Hukuki anlamda Hanefi mezhebi doktrinine mensup olan Osmanlı uleması, dönemin şartlarının gerektirmesi durumunda zaman zaman zaruret ve maslahat gibi ilkelere dayalı olarak doktrin kaideleri dışına çıkan karar ve hükümler verebilmişlerdir. Bu kitap, Osmanlı ulemasının söz konusu istisnai hükümlerine dayanan mukataa uygulamasını konu edinmektedir. Osmanlı vakıf hukukunda istisnai hükümlere dayalı olarak geliştirilen yöntemleri ele alan eserler çerçevesinde bu kitap, Süleyman Kaya’nın (2014) Osmanlı Hukukunda İcâreteyn başlıklı çalışmasından sonra kaleme alınan önemli eserlerden biridir.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"159 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141015118","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, finansal piyasalardaki dijitalleşme sürecinde kripto para borsalarının internet ve sosyal medya aracılığıyla bireysel yatırımcıları çekme ve ilişki kurma çabalarının. sosyal ticaretin temel özellikleri olan etkileşim, işbirliği, topluluk ve sosyal yön odaklı yaklaşımlarıyla uyumlu olarak sosyal medya stratejilerinin gelişmişlik düzeyi ve yatırımcılarla etkileşimi artırmak için diyalojik iletişim ilkelerine uygunluğunun hangi düzeyde hareket ettiğini araştırmaktır. Bu bağlamda çalışmada Dünya'nın dördüncü ve Türkiye'nin ilk kripto para borsası olan BtcTurk’ün resmi Instagram ve X hesapları, diyalojik halkla ilişkiler ilkeleri ölçüt alınarak S-ticaret süreci bağlamında uygunluk düzeyi içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Araştırmanın ana amacı, BtcTurk Instagram ve X hesaplarının diyalojik iletişim düzeylerini değerlendirmek ve bu bağlamda diyaloğun ne ölçüde ve nasıl gerçekleştiğini ortaya koyarak s-ticaret faaliyetlerinin boyutlarıyla ilişkilendirmektir. Bu çalışmanın sonucunda, diyalojik iletişim ilkelerinin s-ticaret stratejilerine entegrasyonunun öneminin anlaşılması ve kripto para borsalarının dijital stratejilerini daha etkileşimli bir şekilde geliştirerek sosyal varlık olan bireysel yatırımcılarla daha derin ve sürdürülebilir ilişkiler kurmalarına yardımcı olabilir.
本研究旨在调查社交媒体战略的发展水平是否符合社交商务的基本特征,即以互动、合作、社区和社交方面为导向的方法,以及遵守对话式沟通原则以增加与投资者互动的程度。在此背景下,本研究采用内容分析法,结合 S-trade 过程中的对话式公共关系原则,对全球第四家、土耳其第一家加密货币交易所 BtcTurk 的 Instagram 和 X 官方账户进行了研究。研究的主要目的是评估 BtcTurk Instagram 和 X 账户的对话交流水平,并通过揭示在此背景下对话发生的程度和方式,将其与 S-Commerce 活动的各个维度联系起来。这项研究的结果是,了解将对话式交流原则融入 s-commerce 战略的重要性,并以更具互动性的方式制定加密货币交易所的数字战略,有助于它们与作为社交资产的个人投资者建立更深层次的可持续关系。
{"title":"Kripto Para Borsası Piyasalarında S-Ticaret Özelliklerinin Diyalojik İletişim Kuramı Bağlamında Değerlendirilmesi: BtcTurk Örneği","authors":"Ç. Hazar, Esin Demir","doi":"10.47994/usbad.1456918","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1456918","url":null,"abstract":"Bu çalışma, finansal piyasalardaki dijitalleşme sürecinde kripto para borsalarının internet ve sosyal medya aracılığıyla bireysel yatırımcıları çekme ve ilişki kurma çabalarının. sosyal ticaretin temel özellikleri olan etkileşim, işbirliği, topluluk ve sosyal yön odaklı yaklaşımlarıyla uyumlu olarak sosyal medya stratejilerinin gelişmişlik düzeyi ve yatırımcılarla etkileşimi artırmak için diyalojik iletişim ilkelerine uygunluğunun hangi düzeyde hareket ettiğini araştırmaktır. Bu bağlamda çalışmada Dünya'nın dördüncü ve Türkiye'nin ilk kripto para borsası olan BtcTurk’ün resmi Instagram ve X hesapları, diyalojik halkla ilişkiler ilkeleri ölçüt alınarak S-ticaret süreci bağlamında uygunluk düzeyi içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Araştırmanın ana amacı, BtcTurk Instagram ve X hesaplarının diyalojik iletişim düzeylerini değerlendirmek ve bu bağlamda diyaloğun ne ölçüde ve nasıl gerçekleştiğini ortaya koyarak s-ticaret faaliyetlerinin boyutlarıyla ilişkilendirmektir. Bu çalışmanın sonucunda, diyalojik iletişim ilkelerinin s-ticaret stratejilerine entegrasyonunun öneminin anlaşılması ve kripto para borsalarının dijital stratejilerini daha etkileşimli bir şekilde geliştirerek sosyal varlık olan bireysel yatırımcılarla daha derin ve sürdürülebilir ilişkiler kurmalarına yardımcı olabilir.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"37 21","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140674482","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
As being one of the most popular contemporary young adult fiction series at the time it was published, The Hunger Games Trilogy explores crucial real-life issues within a fictional apocalyptic world. This article delves into the analysis of the book series’ various societies through the lens of Antonio Gramsci’s theory of hegemony and Jeremy Bentham’s panopticon prison, which Michel Foucault later interpreted as a tool for societal discipline. The argument presented here centres on the striking similarity in the control methods employed by the two distinct power centres in the series—Capitol and District 13—to govern the people under their rule. By utilizing the theories of hegemony and panopticon, this study scrutinizes this type of control in detail. Additionally, the article examines how both Capitol and District 13 employ media, hunger, and the Hunger Games as separate tools for control, elucidating their respective impacts on society. Despite the initial portrayal of these governmental powers as evil and good, a thorough analysis reveals that they share the same underlying motivation and methods in their quest for ultimate control over everything.
{"title":"Two Sides of the Same Hegemony: Human, Control, Power Struggles and The Hunger Games","authors":"Kemal Çapoğlu","doi":"10.47994/usbad.1323854","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1323854","url":null,"abstract":"As being one of the most popular contemporary young adult fiction series at the time it was published, The Hunger Games Trilogy explores crucial real-life issues within a fictional apocalyptic world. This article delves into the analysis of the book series’ various societies through the lens of Antonio Gramsci’s theory of hegemony and Jeremy Bentham’s panopticon prison, which Michel Foucault later interpreted as a tool for societal discipline. The argument presented here centres on the striking similarity in the control methods employed by the two distinct power centres in the series—Capitol and District 13—to govern the people under their rule. By utilizing the theories of hegemony and panopticon, this study scrutinizes this type of control in detail. Additionally, the article examines how both Capitol and District 13 employ media, hunger, and the Hunger Games as separate tools for control, elucidating their respective impacts on society. Despite the initial portrayal of these governmental powers as evil and good, a thorough analysis reveals that they share the same underlying motivation and methods in their quest for ultimate control over everything.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"37 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140735462","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Var oluşundan beri idealin izini süren insanoğlu, idealleri uğruna mücadele eden sosyal bir varlıktır. İdeali arama tutkusu, her toplumun yaşamında farklı bir şekilde tezahür eder. Türk toplumunda da ideali bulma ve ideal insan tipini oluşturma arzusu günümüze kadar farklı arayışlarla devam edegelmiştir. Gelenekten güç ve ilham alan “ideal insan” tipi çağa, coğrafyaya ve şartlara göre değişkenlik gösterse de Türk kültüründe “alp tipi”, “gazi tipi”, “veli tipi”, “bilge tipi”, “derviş tipi”, “âşık tipi” ve günümüzde “yeni insan tipi”ne dönüşerek ideal arayışını her dönem devam ettirmiştir. Türk halk kültürünün önemli temsilcisi konumunda bulunan âşıklık geleneği hoşça vakit geçirme, inanç ve değerlere destek verme, kültürü gelecek kuşaklara aktarma, eğitim, bireysel ve toplumsal baskılardan kaçıp kurtulma gibi önemli işlevlerle geçmişten günümüze varlığını sürdürmüştür. Bu geleneğin icracısı olan âşıklar, sazı ve sözüyle diyar diyar gezerek bir yandan bilgisini görgüsünü artırırken diğer yandan iletişimde bulunduğu zengin insan kaynağıyla Türk toplumunun ortak değerlerini dile ve tele dökerek şiirleştirmişlerdir. Genelde sevgiliden, aşktan, aşk acısından, âşıkların ahvalinden, feleğe sitemden söz eden âşıklar; ait oldukları toplumdan bağımsız kalamamış, toplumsal düzenin devamını sağlayacak nitelikli insan profili için de farklı tasavvurlarda bulunmuşlardır. Çalışmanın amacı, âşıkların saz ve söz aracılığıyla betimledikleri ideal insan tipinin temel özelliklerini belirlemektir. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme tekniğinin kullanıldığı araştırma kapsamında âşıkların dizelerinde söz konusu ettikleri ideal insan tasavvuru “din ve tasavvuf”, “genel ahlak” ve “bireysel ve toplumsal hayat” başlıkları altında incelenerek değerlendirilmiştir.
{"title":"Âşıklık Geleneğinde İdeal İnsan Tasavvuru","authors":"Faruk Doğan","doi":"10.47994/usbad.1401639","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1401639","url":null,"abstract":"Var oluşundan beri idealin izini süren insanoğlu, idealleri uğruna mücadele eden sosyal bir varlıktır. İdeali arama tutkusu, her toplumun yaşamında farklı bir şekilde tezahür eder. Türk toplumunda da ideali bulma ve ideal insan tipini oluşturma arzusu günümüze kadar farklı arayışlarla devam edegelmiştir. Gelenekten güç ve ilham alan “ideal insan” tipi çağa, coğrafyaya ve şartlara göre değişkenlik gösterse de Türk kültüründe “alp tipi”, “gazi tipi”, “veli tipi”, “bilge tipi”, “derviş tipi”, “âşık tipi” ve günümüzde “yeni insan tipi”ne dönüşerek ideal arayışını her dönem devam ettirmiştir. \u0000Türk halk kültürünün önemli temsilcisi konumunda bulunan âşıklık geleneği hoşça vakit geçirme, inanç ve değerlere destek verme, kültürü gelecek kuşaklara aktarma, eğitim, bireysel ve toplumsal baskılardan kaçıp kurtulma gibi önemli işlevlerle geçmişten günümüze varlığını sürdürmüştür. Bu geleneğin icracısı olan âşıklar, sazı ve sözüyle diyar diyar gezerek bir yandan bilgisini görgüsünü artırırken diğer yandan iletişimde bulunduğu zengin insan kaynağıyla Türk toplumunun ortak değerlerini dile ve tele dökerek şiirleştirmişlerdir. Genelde sevgiliden, aşktan, aşk acısından, âşıkların ahvalinden, feleğe sitemden söz eden âşıklar; ait oldukları toplumdan bağımsız kalamamış, toplumsal düzenin devamını sağlayacak nitelikli insan profili için de farklı tasavvurlarda bulunmuşlardır. Çalışmanın amacı, âşıkların saz ve söz aracılığıyla betimledikleri ideal insan tipinin temel özelliklerini belirlemektir. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme tekniğinin kullanıldığı araştırma kapsamında âşıkların dizelerinde söz konusu ettikleri ideal insan tasavvuru “din ve tasavvuf”, “genel ahlak” ve “bireysel ve toplumsal hayat” başlıkları altında incelenerek değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140734700","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Makalede, ansiklopedik bilim adamı Nasireddin Muhammed Tusi’nin (1201–1274) bilimsel mirasıyla dünya bilim ve kültür tarihinde önemli bir yer tuttuğuna dikkat çekiliyor. Bilim adamının kurduğu Meraga rasathanesi, sadece Azerbaycan için değil, tüm Müslüman Doğu ülkeleri için önemli bir bilimsel ve kültürel olaydı. Meraga rasathanesi bünyesinde kurulan okul bilim tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Makalede, Nasireddin Tusi’nin yaratıcı yolunun hem öğrencileri hem de evlatları Sadreddin Ali, Asileddin Hasan ve Fahreddin Ahmed tarafından sürdürüldüğü bildirilmiştir. Bununla birlikte Azerbaycanlı filozofun Meraga rasathanesi temelinde bir okul kurduğu ve bunları rasathane çalışanlarının çoğuna öğrettiği belirtilmektedir. Bunlar arasında Nasireddin Tusi’nin felsefi okulunun temsilcileri Necmeddin Kazvini, Kutbeddin Şirazi ve Cemaleddin Hilli matematik, doğa tarihi, tıp, felsefe teorisi ve pratiği üzerine incelemeler yapmış bilim adamlarıdır. Necmeddin Kazvini, felsefi bakışlarında seleflerinin fikirlerinden faydalanmış, felsefi meselelere peripatetik bir mevkiden yaklaşmış, özgün bir felsefi öğreti oluşturmuş ve müsbet ilimlerin gelişmesinde önemli hizmetlerde bulunmuştur. Nasireddin Tusi’nin öğrencilerinden biri olan Kutbeddin Şirazi, daha çok nüfuzlu bilim adamı olarak şöhret kazanmışdı. Kutbeddin Şirazi, kapsamlı bilimsel yaratıcılığı ve devlet işlerindeki önemli hizmetleri nedeniyle seçildi. Cemaleddin Hilli’nin bilimsel faaliyetinde din ile ilgili birçok eser bulunmakla birlikte felsefe ile ilgili eserler de önemli bir yer tutmaktadır.
{"title":"DOĞU KÜLTÜR TARİHİNİN UNUTULMAZ BİLİM ADAMI – NASİREDDİN TUSİ","authors":"Aytek Memmedova","doi":"10.47994/usbad.1411961","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1411961","url":null,"abstract":"Makalede, ansiklopedik bilim adamı Nasireddin Muhammed Tusi’nin (1201–1274) bilimsel mirasıyla dünya bilim ve kültür tarihinde önemli bir yer tuttuğuna dikkat çekiliyor. Bilim adamının kurduğu Meraga rasathanesi, sadece Azerbaycan için değil, tüm Müslüman Doğu ülkeleri için önemli bir bilimsel ve kültürel olaydı. Meraga rasathanesi bünyesinde kurulan okul bilim tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Makalede, Nasireddin Tusi’nin yaratıcı yolunun hem öğrencileri hem de evlatları Sadreddin Ali, Asileddin Hasan ve Fahreddin Ahmed tarafından sürdürüldüğü bildirilmiştir. Bununla birlikte Azerbaycanlı filozofun Meraga rasathanesi temelinde bir okul kurduğu ve bunları rasathane çalışanlarının çoğuna öğrettiği belirtilmektedir. Bunlar arasında Nasireddin Tusi’nin felsefi okulunun temsilcileri Necmeddin Kazvini, Kutbeddin Şirazi ve Cemaleddin Hilli matematik, doğa tarihi, tıp, felsefe teorisi ve pratiği üzerine incelemeler yapmış bilim adamlarıdır. Necmeddin Kazvini, felsefi bakışlarında seleflerinin fikirlerinden faydalanmış, felsefi meselelere peripatetik bir mevkiden yaklaşmış, özgün bir felsefi öğreti oluşturmuş ve müsbet ilimlerin gelişmesinde önemli hizmetlerde bulunmuştur. Nasireddin Tusi’nin öğrencilerinden biri olan Kutbeddin Şirazi, daha çok nüfuzlu bilim adamı olarak şöhret kazanmışdı. Kutbeddin Şirazi, kapsamlı bilimsel yaratıcılığı ve devlet işlerindeki önemli hizmetleri nedeniyle seçildi. Cemaleddin Hilli’nin bilimsel faaliyetinde din ile ilgili birçok eser bulunmakla birlikte felsefe ile ilgili eserler de önemli bir yer tutmaktadır.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"14 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140229760","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, internet bağımlılığına yönelik sosyal temsilleri incelemeyi amaçlamaktadır. Gündelik hayatta kullanılan ve bilimsel bilgi temelli ele alınabilen “internet bağımlılığı” bilgisinin içeriğine dair toplum gözünden ayrıntılı bir bilgi edinebilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın ana temalarını; internet bağımlılığının bir bağımlılık türü olup olmaması ve hangi türe dahil edilmesi, kimlerde görüldüğü, nedenleri ve gerekçelerinin neler olabileceği, yol açtığı problemlerin neler olabileceği ve katılımcıların internet bağımlılığı ile sosyal temsiller kuramı arasında bağ kurabilmek adına serbest çağrışım yönteminin dahil olduğu internet bağımlılığı ifadesiyle akıllarına gelen 3 kelimeyi belirtmeleri ile oluşturulmuştur. Buradan katılımcıların vermiş olduğu cevaplar neticesinde internet bağımlılığı kavramına yönelik gündelik bilgi ve bilimsel bilgi içerikleri dönüşümlü olarak incelenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın katılımcıları (örneklem); İzmir’de yaşayan, 19- 65 yaş aralığında, 7’si erkek ve 8'i kadın olmak üzere 15 kişiden oluşmaktadır. Araştırmanın amacına uygun olarak 5 açık uçlu sorudan hazırlanan görüşme formu katılımcılarla yüze yüze görüşerek uygulanmış, kaydedilen görüşmeler daha sonrasında yazıya geçirilmiştir. Elde edilen veriler, içerik analizine bağlı frekans analizi tekniğine göre analiz edilmiştir. Analiz sonucunda; internet bağımlılığının bir bağımlılık türü olarak görüldüğü ve kategorik olarak değerlendirildiğinde çoğunluğun teknolojik bağımlılık alt sınıfında yer aldığını ifade etmesi, internet bağımlılığına yatkın grubun en çok çocuklarda ve devamında ergenler, yetişkinler olarak görülmesi, internet bağımlılığının nedenleri/gerekçeleri olarak negatif psikolojik duygudurumun yaşanması ve stresin bu durumu tetikleyebileceği, internet bağımlılığının yol açtığı problemler olarak en çok romantik ilişkilerde sorunların olması ve devamında uyku sorunları ile yalan söyleme davranışının gelmesi, internet bağımlılığı denildiğinde katılımcıların akıllarına en çok sosyal medya ve paylaşmak ifadeleri gelerek internet bağımlılığının sosyal temsillerine yönelik sorulan soruları bu cevaplar ile ilişkilendirmişlerdir. Sonuçlar, internet bağımlılığına yönelik yaygın, güçlü bir sosyal temsilin olduğunu ortaya koymaktadır. “Teknoloji bağımlılığı”, “çocuklar”, “negatif psikolojik duygudurum (stres)”, “romantik ilişkilerde sorunlar”, “sosyal medya” temsilleri katılımcıların vermiş olduğu cevaplarda yüksek frekanslar olmuştur. Paylaşılan bu temsiller, bilimsel bilgi ve sağduyu bilgisinin toplumsal etkileşimlere dayanarak oluştuğu yorumunu doğurmuştur.
{"title":"İnternet Bağımlılığının Sosyal Temsilleri","authors":"Eda Deligöz","doi":"10.47994/usbad.1343125","DOIUrl":"https://doi.org/10.47994/usbad.1343125","url":null,"abstract":"Bu çalışma, internet bağımlılığına yönelik sosyal temsilleri incelemeyi amaçlamaktadır. Gündelik hayatta kullanılan ve bilimsel bilgi temelli ele alınabilen “internet bağımlılığı” bilgisinin içeriğine dair toplum gözünden ayrıntılı bir bilgi edinebilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın ana temalarını; internet bağımlılığının bir bağımlılık türü olup olmaması ve hangi türe dahil edilmesi, kimlerde görüldüğü, nedenleri ve gerekçelerinin neler olabileceği, yol açtığı problemlerin neler olabileceği ve katılımcıların internet bağımlılığı ile sosyal temsiller kuramı arasında bağ kurabilmek adına serbest çağrışım yönteminin dahil olduğu internet bağımlılığı ifadesiyle akıllarına gelen 3 kelimeyi belirtmeleri ile oluşturulmuştur. Buradan katılımcıların vermiş olduğu cevaplar neticesinde internet bağımlılığı kavramına yönelik gündelik bilgi ve bilimsel bilgi içerikleri dönüşümlü olarak incelenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın katılımcıları (örneklem); İzmir’de yaşayan, 19- 65 yaş aralığında, 7’si erkek ve 8'i kadın olmak üzere 15 kişiden oluşmaktadır. Araştırmanın amacına uygun olarak 5 açık uçlu sorudan hazırlanan görüşme formu katılımcılarla yüze yüze görüşerek uygulanmış, kaydedilen görüşmeler daha sonrasında yazıya geçirilmiştir. Elde edilen veriler, içerik analizine bağlı frekans analizi tekniğine göre analiz edilmiştir. Analiz sonucunda; internet bağımlılığının bir bağımlılık türü olarak görüldüğü ve kategorik olarak değerlendirildiğinde çoğunluğun teknolojik bağımlılık alt sınıfında yer aldığını ifade etmesi, internet bağımlılığına yatkın grubun en çok çocuklarda ve devamında ergenler, yetişkinler olarak görülmesi, internet bağımlılığının nedenleri/gerekçeleri olarak negatif psikolojik duygudurumun yaşanması ve stresin bu durumu tetikleyebileceği, internet bağımlılığının yol açtığı problemler olarak en çok romantik ilişkilerde sorunların olması ve devamında uyku sorunları ile yalan söyleme davranışının gelmesi, internet bağımlılığı denildiğinde katılımcıların akıllarına en çok sosyal medya ve paylaşmak ifadeleri gelerek internet bağımlılığının sosyal temsillerine yönelik sorulan soruları bu cevaplar ile ilişkilendirmişlerdir. Sonuçlar, internet bağımlılığına yönelik yaygın, güçlü bir sosyal temsilin olduğunu ortaya koymaktadır. “Teknoloji bağımlılığı”, “çocuklar”, “negatif psikolojik duygudurum (stres)”, “romantik ilişkilerde sorunlar”, “sosyal medya” temsilleri katılımcıların vermiş olduğu cevaplarda yüksek frekanslar olmuştur. Paylaşılan bu temsiller, bilimsel bilgi ve sağduyu bilgisinin toplumsal etkileşimlere dayanarak oluştuğu yorumunu doğurmuştur.","PeriodicalId":164627,"journal":{"name":"Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi","volume":"13 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139868996","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}