{"title":"Olimpia, Frankenstein’ın Yaratığı ve Diğerleri: Posthümanizmin Yazınsal Kaynakları","authors":"Şebnem Sunar","doi":"10.26650/sdsl2020-0011","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Batili kultur uretiminde makineler, robotlar ve androidler, cogu zaman posthumanist soylemle dogrudan iliskilendirilen yuksek teknolojinin urunu degildir. Bati’nin kultur tarihi boyunca bu tur orneklerle karsilasmak mumkundur. Yahudi mitolojisinin golemi, Aydinlanma materyalizminin etkisiyle sekillenen mekanik bebekler ya da satranc oynayan Turk gibi otomatlar, gunumuzun posthumanist soylemini onceleyen ornekler olarak karsimiza cikarlar. Bu orneklerin ortak ozelligi, insanin imgesinden hareket etmeleri ve insana oykunmeleridir. Yine de bunlar, Aydinlanmaci dusuncenin insana bahsettigi en temel ozellikten yoksundur: Ozne statusu ve kendi tarihlerinin kahramani olma arzusu, gucu ya da iradesi, bu saydigimiz figurlere yabancidir. Bununla birlikte 18. yuzyil dusuncesinin posthumanist soylemine edebiyatta Aydinlanma degil Romantizm kaynaklik eder. Bu calisma, Aydinlanmaci dusunceye Romantik edebiyatin verdigi posthumanist yanitlarin izini surecektir. Freud’un “tekinsiz” okumasiyla da tanidigimiz E.T.A. Hoffmann’in Kum Adam’indaki (1816) otomat Olimpia ya da Mary Shelley’nin Frankenstein’indaki (1818) isimsiz yaratik gibi figurler bu kapsamda degerlendirilirler ve Romantizmin yapay insan motifini one cikarirlar. Bu donemin edebiyatinda beden bulan otomatlar, golemler, homunkulusler, androidler hep ayni eksende devinirler ve kimi zaman yaraticilari insanin kontrolunden ciksalar da, aslinda kulturel oncullerinin kaderini paylasirlar: Ya yaraticilari tarafindan ozne statusunden yoksun birakilirlar ya da ters tepen bir insani iyilestirme cabasinin urunu olarak kotunun tarafinda konumlandirilirlar. Her iki durumda da insanin otekisi olarak kalmaya mahkum edilirler.","PeriodicalId":53722,"journal":{"name":"Studien zur Deutschen Sprache und Literatur-Alman Dili ve Edebiyati Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1000,"publicationDate":"2020-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Studien zur Deutschen Sprache und Literatur-Alman Dili ve Edebiyati Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.26650/sdsl2020-0011","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"Q4","JCRName":"LINGUISTICS","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Batili kultur uretiminde makineler, robotlar ve androidler, cogu zaman posthumanist soylemle dogrudan iliskilendirilen yuksek teknolojinin urunu degildir. Bati’nin kultur tarihi boyunca bu tur orneklerle karsilasmak mumkundur. Yahudi mitolojisinin golemi, Aydinlanma materyalizminin etkisiyle sekillenen mekanik bebekler ya da satranc oynayan Turk gibi otomatlar, gunumuzun posthumanist soylemini onceleyen ornekler olarak karsimiza cikarlar. Bu orneklerin ortak ozelligi, insanin imgesinden hareket etmeleri ve insana oykunmeleridir. Yine de bunlar, Aydinlanmaci dusuncenin insana bahsettigi en temel ozellikten yoksundur: Ozne statusu ve kendi tarihlerinin kahramani olma arzusu, gucu ya da iradesi, bu saydigimiz figurlere yabancidir. Bununla birlikte 18. yuzyil dusuncesinin posthumanist soylemine edebiyatta Aydinlanma degil Romantizm kaynaklik eder. Bu calisma, Aydinlanmaci dusunceye Romantik edebiyatin verdigi posthumanist yanitlarin izini surecektir. Freud’un “tekinsiz” okumasiyla da tanidigimiz E.T.A. Hoffmann’in Kum Adam’indaki (1816) otomat Olimpia ya da Mary Shelley’nin Frankenstein’indaki (1818) isimsiz yaratik gibi figurler bu kapsamda degerlendirilirler ve Romantizmin yapay insan motifini one cikarirlar. Bu donemin edebiyatinda beden bulan otomatlar, golemler, homunkulusler, androidler hep ayni eksende devinirler ve kimi zaman yaraticilari insanin kontrolunden ciksalar da, aslinda kulturel oncullerinin kaderini paylasirlar: Ya yaraticilari tarafindan ozne statusunden yoksun birakilirlar ya da ters tepen bir insani iyilestirme cabasinin urunu olarak kotunun tarafinda konumlandirilirlar. Her iki durumda da insanin otekisi olarak kalmaya mahkum edilirler.