İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ: YETKİ VE SORUMLULUKLAR ÜZERİNDEN BİR İNCELEME

Ceyhun Parlak, Nur Sinem Parti̇göç
{"title":"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ: YETKİ VE SORUMLULUKLAR ÜZERİNDEN BİR İNCELEME","authors":"Ceyhun Parlak, Nur Sinem Parti̇göç","doi":"10.32569/resilience.1210273","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Kentler mevcut düzenin koşullarına göre hızla şekillenerek büyüyen ve gelişen mekânlardır. Ancak küresel iklim değişikliğinin etkisiyle pek çok açıdan (ekonomik, sosyal, çevresel, politik, sürdürülebilirlik, vb.) kentlerin dirençliliği giderek azalmakta ve sağlıklı bir gelişme göstermemektedir. Mevcut kentsel fonksiyonların ve olanakların haricinde, kentlerin ulusal ve uluslararası platformlarda prestij kayıpları yaşaması ve turizm başta olmak üzere farklı sektörlerde elle tutulur değişimler gözlenmesi de iklim değişikliğinin kentsel alanlara yansımasının diğer önemli sonucudur. Kentsel dirençliliğin sağlanması afet riskleri, sürdürülebilirlik, koruma – kullanma dengesi, nitelikli fiziksel çevre gibi kentsel yerleşmelerin olmazsa olmazı denilebilecek bileşenleri için önemli olduğu kadar, kentlerin iklim kaynaklı yaşanan afetlerden sağ çıkabilmesi için de oldukça önemlidir. İklim Koruma için Kentler (1993), Sürdürülebilirlik için Yerel Yönetimler (1995), Dünya Belediye Başkanları İklim Değişikliği Konseyi (2005), Yerel Yönetimler İklim Yol Haritası (2007), Şehirler için İklim Değişikliğine Uyum Destek Paketi (2014) gibi ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen farkındalık etkinliklerinin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yatay ve düşey düzlemde işbirliğinin önemi ortaya konulmuştur. Akademik yazında ‘iklim değişikliği yönetişimi’ başlığı altında kendine yer edinen teorik ve uygulamalı çalışmalar göstermektedir ki, kentsel alanlar gittikçe küresel iklim değişikliği sürecinin temel aktörlerinden biri haline gelmektedir. Dolayısıyla, kentsel faaliyetlerin sürdürülmesinde söz sahibi olan yerel yönetimlerin etkinliği ve sorumluluğunun giderek artacağı açıktır. Her ne kadar yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları bölgesel olarak farklılık gösterse de, yapılan araştırmalarda sera gazı salınımlarının %30-%50’si ile ilgili tedbirleri yerel yönetimlerin kontrol ettiğini ve yönlendirdiği ortaya konulmuştur. IPCC tarafından yayınlanan istatistikler baz alındığında, kentlerde iklim değişikliği kaynaklı riskler (kuraklık, aşırı yağışlar, seller, toprak kaymaları, su kıtlığı, hava kirliliği vb.) artma eğiliminde olup, iklim değişikliğinin altyapı sistemleri (su, elektrik, kanalizasyon, ulaşım, telekomünikasyon vb.) ve kamu hizmetleri (sosyal donatılar, sağlık, afet ve acil yardım) üzerinde önemli etkiler doğurması beklenmektedir. Bu tahminler dikkate alınarak, kentsel yönetişim kapasitesinin arttırılması ve küresel iklim değişikliği sürecine kentlerin uyumlu hale getirilebilmesi için üretilen strateji ve politikaların uygulamaya geçirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu noktadan hareketle, çalışmanın amacı iklim değişikliğinin etkileri karşısında dirençliliği azalan kentsel alanlarda sorumlulukları giderek artan yerel yönetimlerin atması gereken adımların ortaya konulmasıdır. Bu kapsamda, ilgili akademik literatür detaylı biçimde incelenerek, şehir planlama disiplini kapsamında iklim değişikliğinin yerel düzeydeki mekânsal planlama uygulamalarında dikkate alınmamasının nedenleri araştırılmıştır. Sonuç olarak, kentlerin iklim değişikliği karşısında daha dirençli hale getirilebilmesi için günümüzdeki imkânlarla hayata geçirilebilecek pek çok farklı yöntem bulunduğu söylenebilir. Ayrıca, farklı çözüm yollarının uygulamada karşılık bulması bağlamında yerel yönetimlerin kentsel ölçekte en uygun idari kademeyi temsil ettiği net biçimde ifade edilebilir.","PeriodicalId":72113,"journal":{"name":"Adversity and resilience science","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Adversity and resilience science","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.32569/resilience.1210273","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

Abstract

Kentler mevcut düzenin koşullarına göre hızla şekillenerek büyüyen ve gelişen mekânlardır. Ancak küresel iklim değişikliğinin etkisiyle pek çok açıdan (ekonomik, sosyal, çevresel, politik, sürdürülebilirlik, vb.) kentlerin dirençliliği giderek azalmakta ve sağlıklı bir gelişme göstermemektedir. Mevcut kentsel fonksiyonların ve olanakların haricinde, kentlerin ulusal ve uluslararası platformlarda prestij kayıpları yaşaması ve turizm başta olmak üzere farklı sektörlerde elle tutulur değişimler gözlenmesi de iklim değişikliğinin kentsel alanlara yansımasının diğer önemli sonucudur. Kentsel dirençliliğin sağlanması afet riskleri, sürdürülebilirlik, koruma – kullanma dengesi, nitelikli fiziksel çevre gibi kentsel yerleşmelerin olmazsa olmazı denilebilecek bileşenleri için önemli olduğu kadar, kentlerin iklim kaynaklı yaşanan afetlerden sağ çıkabilmesi için de oldukça önemlidir. İklim Koruma için Kentler (1993), Sürdürülebilirlik için Yerel Yönetimler (1995), Dünya Belediye Başkanları İklim Değişikliği Konseyi (2005), Yerel Yönetimler İklim Yol Haritası (2007), Şehirler için İklim Değişikliğine Uyum Destek Paketi (2014) gibi ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen farkındalık etkinliklerinin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yatay ve düşey düzlemde işbirliğinin önemi ortaya konulmuştur. Akademik yazında ‘iklim değişikliği yönetişimi’ başlığı altında kendine yer edinen teorik ve uygulamalı çalışmalar göstermektedir ki, kentsel alanlar gittikçe küresel iklim değişikliği sürecinin temel aktörlerinden biri haline gelmektedir. Dolayısıyla, kentsel faaliyetlerin sürdürülmesinde söz sahibi olan yerel yönetimlerin etkinliği ve sorumluluğunun giderek artacağı açıktır. Her ne kadar yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları bölgesel olarak farklılık gösterse de, yapılan araştırmalarda sera gazı salınımlarının %30-%50’si ile ilgili tedbirleri yerel yönetimlerin kontrol ettiğini ve yönlendirdiği ortaya konulmuştur. IPCC tarafından yayınlanan istatistikler baz alındığında, kentlerde iklim değişikliği kaynaklı riskler (kuraklık, aşırı yağışlar, seller, toprak kaymaları, su kıtlığı, hava kirliliği vb.) artma eğiliminde olup, iklim değişikliğinin altyapı sistemleri (su, elektrik, kanalizasyon, ulaşım, telekomünikasyon vb.) ve kamu hizmetleri (sosyal donatılar, sağlık, afet ve acil yardım) üzerinde önemli etkiler doğurması beklenmektedir. Bu tahminler dikkate alınarak, kentsel yönetişim kapasitesinin arttırılması ve küresel iklim değişikliği sürecine kentlerin uyumlu hale getirilebilmesi için üretilen strateji ve politikaların uygulamaya geçirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu noktadan hareketle, çalışmanın amacı iklim değişikliğinin etkileri karşısında dirençliliği azalan kentsel alanlarda sorumlulukları giderek artan yerel yönetimlerin atması gereken adımların ortaya konulmasıdır. Bu kapsamda, ilgili akademik literatür detaylı biçimde incelenerek, şehir planlama disiplini kapsamında iklim değişikliğinin yerel düzeydeki mekânsal planlama uygulamalarında dikkate alınmamasının nedenleri araştırılmıştır. Sonuç olarak, kentlerin iklim değişikliği karşısında daha dirençli hale getirilebilmesi için günümüzdeki imkânlarla hayata geçirilebilecek pek çok farklı yöntem bulunduğu söylenebilir. Ayrıca, farklı çözüm yollarının uygulamada karşılık bulması bağlamında yerel yönetimlerin kentsel ölçekte en uygun idari kademeyi temsil ettiği net biçimde ifade edilebilir.
查看原文
分享 分享
微信好友 朋友圈 QQ好友 复制链接
本刊更多论文
求助全文
约1分钟内获得全文 去求助
来源期刊
CiteScore
7.30
自引率
0.00%
发文量
0
期刊最新文献
Finding Silver Linings: Benefit-Finding, Stress, and Depressive Symptoms During the COVID-19 Pandemic Psychological Resilience Mediates the Relationship Between BCE’s and Life Satisfaction: Examining Turkish Students Intersection of Adverse Childhood Experiences, Subjective Well-Being and Social Anxiety among Sojourners in China The Interplay Between Female Caregiver Proactive Coping, Stress, and Adaptive Caregiver Personality on Early Adolescent Internalizing Symptoms During the COVID-19 Pandemic: A Moderated-Mediation Model Self-Care Mediates Current Adverse Experiences and Depressive Symptoms Among Emerging Adults
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
已复制链接
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
×
扫码分享
扫码分享
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1