{"title":"Ortaçağ'da Kadınlar: Doğu'da Şamanlar/Batı'da Cadılar","authors":"Habibe Ceren Dağdeviren, Ramazan Altınay","doi":"10.58242/millifolklor.1036455","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Bu makalede Ortaçağ’da kadınların Doğu’da “şaman”, Batı’da “cadı” olarak kabul edilişiyle buna dair pratikler ve sonuçlar incelenmiştir. Kültür, kadın ve erkeğin karşılıklı inşa etmesiyle birikerek oluşan, bireylere verilen roller ve sorumluluklar bütünü olarak toplumun ihtiyaçları, istekleri ve beklentileri arasında kurulan denge şeklinde düşünülebilir. İşte bu çalışmada insanoğlunun, kültürel sürecin her döneminde çevresiyle ilgilenmesi, bilinmeyen, gizemli ve mistik olaylara ilgi duyması ve içinde bulunmak istemiş olması ele alınmıştır. Geleneksel folklorda nesiller boyunca aktarılan birikimlerin sonucunda oluşturulan ve günümüzde daha çok batıl inançlar olarak değerlendirilen büyünün, tarihsel sürecin içerisinde mistik, gizemli ve olağanüstü şekillerde toplumların “gizli güçleri” olarak var olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Büyünün, en temelde sağaltım yapmak için ortaya çıkmış olsa da zamanla, genel olarak bilinen yollarla sağlanamayan şeyleri elde etmek, birine zarar vermek ya da zarardan korumak için bir takım mistik ve gizli pratikleri kullanarak, doğayı ve doğa yasalarını zorla etkileme amacıyla uygulandığı örneklerle ele alınmıştır. Büyülerin ve büyücülerin farklı zamanlarda ve coğrafyalarda farklı isimlerlerle anıldıkları ortaya konulmuştur. Büyü ve sağaltım (iyileştirmek) üzerine temellenen ve bu çerçevede gelişen şamanlık ve cadılığı da iki farklı kavram olarak, iki farklı coğrafyada var olmuş ve toplumları etkilendiği tespit edilmiştir. Genellikle cinsiyetlere biçilen rollerinin, görevlerin ve sorumlulukların kadın ve erkeğin toplumlardaki konumlarını belirlendiği görülmüştür. Bu roller doğrultusunda kadınların bazen ilahlaştırıldığı bazen de kötülüğün temel kaynağı olarak düşünüldüğü anlaşılmıştır. Zamanla oluşan kadınların tarihteki tanıklıklarını keşfetme isteği, kadınların topluma ve tarihe olan katkıları, deneyimleri, erkeklerin onlar hakkında söyledikleri kadar kendi haklarında söyledikleri de oldukça önemli hale geldiği savunulmuştur. Kadınların da erkekler, devletler, olaylar gibi bir tarihe sahip olduğunun fark edilmesi ile farklı çağlarda sahip oldukları farklı konumlar, anlamlar, sorumluluklar yelpazesinin araştırıldığı önemli bir alanın doğmasına katkı sağlandığı tartışılmıştır. Bu bağlamda kadınların şaman ve cadı olarak toplumsal konumlarının belirlenmesi ve değerlendirilmesi, iki farklı coğrafyada, iki farklı kavramda, iki farklı kimlik, iki zıt olguyu temsil etmeleri, toplumlarda kadın algısının ne kadar farklılaşabildiğini gösterir nitelikte olup kadın tarihine katkı sağlaması açısından önemli vurgulanmıştır. Nitekim insanlığın yarısını oluşturan, toplumun her alanında var olan kadınlar, şaman ve cadı olarak farklı toplumlarda genel itibari ile iki zıt kavramın (iyilik-kötülük) temsilleri olduğu ortaya koyulmuştur. Doğu’da şaman olarak hastaları sağaltan hatta can verebilecek güçte kutsal sayılıp iyiliği temsil ederken, niçin Batı’da cadı olarak tüm günahların ya da suçların sorumlusu olarak görülüp, lanetli sayılarak kötülüğü temsil ettikleri tartışılmıştır. Kadınların şaman olarak iyi, cadı olarak kötü konumlandırılması iki farklı kültürde iki farklı kavramın, doğuştan gelen aynı cinsiyete sahip bireylere yükledikleri zıt rollerin örneği olarak karşımıza çıkmıştır. Aynı zamanda kadın algısının toplumdan topluma nasıl ve ne ölçüde değiştiğinin göstergesi olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmamızda farklı zaman dilimlerinde toplumları etkileyen, aynı temelle şekillenmiş olmasına rağmen farklı algılanan şamanlığın ve cadılığın özelliklerinden, kadınların şaman ve cadı olarak iyilik ve kötülük temsilleriyle topluma olan katkıları geniş bir coğrafyada, geniş bir tarihsel perspektifte incelenmiştir.","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"20 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.1000,"publicationDate":"2022-10-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"1","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Milli Folklor","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1036455","RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"0","JCRName":"FOLKLORE","Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Abstract
Bu makalede Ortaçağ’da kadınların Doğu’da “şaman”, Batı’da “cadı” olarak kabul edilişiyle buna dair pratikler ve sonuçlar incelenmiştir. Kültür, kadın ve erkeğin karşılıklı inşa etmesiyle birikerek oluşan, bireylere verilen roller ve sorumluluklar bütünü olarak toplumun ihtiyaçları, istekleri ve beklentileri arasında kurulan denge şeklinde düşünülebilir. İşte bu çalışmada insanoğlunun, kültürel sürecin her döneminde çevresiyle ilgilenmesi, bilinmeyen, gizemli ve mistik olaylara ilgi duyması ve içinde bulunmak istemiş olması ele alınmıştır. Geleneksel folklorda nesiller boyunca aktarılan birikimlerin sonucunda oluşturulan ve günümüzde daha çok batıl inançlar olarak değerlendirilen büyünün, tarihsel sürecin içerisinde mistik, gizemli ve olağanüstü şekillerde toplumların “gizli güçleri” olarak var olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Büyünün, en temelde sağaltım yapmak için ortaya çıkmış olsa da zamanla, genel olarak bilinen yollarla sağlanamayan şeyleri elde etmek, birine zarar vermek ya da zarardan korumak için bir takım mistik ve gizli pratikleri kullanarak, doğayı ve doğa yasalarını zorla etkileme amacıyla uygulandığı örneklerle ele alınmıştır. Büyülerin ve büyücülerin farklı zamanlarda ve coğrafyalarda farklı isimlerlerle anıldıkları ortaya konulmuştur. Büyü ve sağaltım (iyileştirmek) üzerine temellenen ve bu çerçevede gelişen şamanlık ve cadılığı da iki farklı kavram olarak, iki farklı coğrafyada var olmuş ve toplumları etkilendiği tespit edilmiştir. Genellikle cinsiyetlere biçilen rollerinin, görevlerin ve sorumlulukların kadın ve erkeğin toplumlardaki konumlarını belirlendiği görülmüştür. Bu roller doğrultusunda kadınların bazen ilahlaştırıldığı bazen de kötülüğün temel kaynağı olarak düşünüldüğü anlaşılmıştır. Zamanla oluşan kadınların tarihteki tanıklıklarını keşfetme isteği, kadınların topluma ve tarihe olan katkıları, deneyimleri, erkeklerin onlar hakkında söyledikleri kadar kendi haklarında söyledikleri de oldukça önemli hale geldiği savunulmuştur. Kadınların da erkekler, devletler, olaylar gibi bir tarihe sahip olduğunun fark edilmesi ile farklı çağlarda sahip oldukları farklı konumlar, anlamlar, sorumluluklar yelpazesinin araştırıldığı önemli bir alanın doğmasına katkı sağlandığı tartışılmıştır. Bu bağlamda kadınların şaman ve cadı olarak toplumsal konumlarının belirlenmesi ve değerlendirilmesi, iki farklı coğrafyada, iki farklı kavramda, iki farklı kimlik, iki zıt olguyu temsil etmeleri, toplumlarda kadın algısının ne kadar farklılaşabildiğini gösterir nitelikte olup kadın tarihine katkı sağlaması açısından önemli vurgulanmıştır. Nitekim insanlığın yarısını oluşturan, toplumun her alanında var olan kadınlar, şaman ve cadı olarak farklı toplumlarda genel itibari ile iki zıt kavramın (iyilik-kötülük) temsilleri olduğu ortaya koyulmuştur. Doğu’da şaman olarak hastaları sağaltan hatta can verebilecek güçte kutsal sayılıp iyiliği temsil ederken, niçin Batı’da cadı olarak tüm günahların ya da suçların sorumlusu olarak görülüp, lanetli sayılarak kötülüğü temsil ettikleri tartışılmıştır. Kadınların şaman olarak iyi, cadı olarak kötü konumlandırılması iki farklı kültürde iki farklı kavramın, doğuştan gelen aynı cinsiyete sahip bireylere yükledikleri zıt rollerin örneği olarak karşımıza çıkmıştır. Aynı zamanda kadın algısının toplumdan topluma nasıl ve ne ölçüde değiştiğinin göstergesi olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmamızda farklı zaman dilimlerinde toplumları etkileyen, aynı temelle şekillenmiş olmasına rağmen farklı algılanan şamanlığın ve cadılığın özelliklerinden, kadınların şaman ve cadı olarak iyilik ve kötülük temsilleriyle topluma olan katkıları geniş bir coğrafyada, geniş bir tarihsel perspektifte incelenmiştir.
期刊介绍:
Millî Folklor Uluslararası Kültür Araştırmaları Dergisi 1989 yılında yayın hayatına başlamıştır. Halk Bilimi, Etnoloji, Antropoloji, Edebiyat ve kültür araştırmaları alanındaki çalışmalara yer veren Millî Folklor Dergisi 1998 yılından itibaren kimi ulusal/uluslararası indeksler ve veritabanları tarafından taranmaktadır. A&HCI, CSA, EBSCO, GJS, IBSS, MLA, SCOPUS, SJR, TA, UPD ve TÜBİTAK/ULABİM tarafından kaydedilen Millî Folklor Dergisi, araştırma, derleme, inceleme, çeviri ve tanıtma içerikli bilimsel metni hem basılı hem de elektronik ortamda okuru ile paylaşmaktadır.