{"title":"hümâyûn-nâme 中原型之旅的出发/离去阶段","authors":"Halis Aydin","doi":"10.51592/kulliyat.1387801","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Arketipsel Sembolizm Carl Gustav Jung’un ortaya koymuş olduğu bir kavramdır. Jung, tüm insanlarda bir bilincin var olduğunu söyler ve bu ortak bilince “arketip” adını verir. Sigmund Freud’un bilinç ve bilinç dışı kavramlarından etkilenen ve bu bağlamda hareket eden Jung, ortak bilinç dışı kavramını aynı zamanda, ortak bilinç dışını oluşturan içeriğin doğuştan getirildiğini ifade ederek arketip kavramını geliştirmiştir. Genel olarak arketip ilk insandan başlayıp tarihi devirler boyunca süren ve bu süre zarfında oluşturulan duygu, düşünce ve davranış benzerliklerinden meydana gelen kollektif imge, zihinsel kalıplardır. Bu kuramın esere yönelik eleştiri kuramları içerisinde yer almasının temel sebebi, eserdeki estetizmi meydana getiren yapıyı ortaya koymasından değil, daha çok eski zamanlardan beri insanoğlunu etkileyen ve onlara derinden seslenen arketipleri ortaya çıkarmasındandır. Yazılı eserlerde karşılaşılan arketipsel unsurlar bu eserlerin okuyucu tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayan yardımcı öğeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortak bir bilinç dışının ürünleri olan arketiplerin en çok kullanılan alanları mit, masal, halk hikâyesi, mesnevilerde, mensur hikâye ve romanlarda simgeler şeklinde görülmektedir. Bu düşünceden hareketle bu çalışmada klasik Türk edebiyatında gerek kendi döneminde gerekse sonraki dönemlere damga vurmuş olan ve mensur hikâye özelliği taşıyan Hümâyûn-nâme’de yolculuk arketipi üzerinde durulmuştur. Jung’un ortaya attığı ve Joseph Campbell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” adlı eserinde sistemleştirdiği yolculuk arketipi Hümâyûn-nâme’de ana kahraman konumunda olan Dabşelim üzerinden incelenmiştir.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"350 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"HÜMÂYÛN-NÂME’DE ARKETİPSEL YOLCULUĞUN AYRILMA/YOLA ÇIKIŞ AŞAMASI\",\"authors\":\"Halis Aydin\",\"doi\":\"10.51592/kulliyat.1387801\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Arketipsel Sembolizm Carl Gustav Jung’un ortaya koymuş olduğu bir kavramdır. Jung, tüm insanlarda bir bilincin var olduğunu söyler ve bu ortak bilince “arketip” adını verir. Sigmund Freud’un bilinç ve bilinç dışı kavramlarından etkilenen ve bu bağlamda hareket eden Jung, ortak bilinç dışı kavramını aynı zamanda, ortak bilinç dışını oluşturan içeriğin doğuştan getirildiğini ifade ederek arketip kavramını geliştirmiştir. Genel olarak arketip ilk insandan başlayıp tarihi devirler boyunca süren ve bu süre zarfında oluşturulan duygu, düşünce ve davranış benzerliklerinden meydana gelen kollektif imge, zihinsel kalıplardır. Bu kuramın esere yönelik eleştiri kuramları içerisinde yer almasının temel sebebi, eserdeki estetizmi meydana getiren yapıyı ortaya koymasından değil, daha çok eski zamanlardan beri insanoğlunu etkileyen ve onlara derinden seslenen arketipleri ortaya çıkarmasındandır. Yazılı eserlerde karşılaşılan arketipsel unsurlar bu eserlerin okuyucu tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayan yardımcı öğeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortak bir bilinç dışının ürünleri olan arketiplerin en çok kullanılan alanları mit, masal, halk hikâyesi, mesnevilerde, mensur hikâye ve romanlarda simgeler şeklinde görülmektedir. Bu düşünceden hareketle bu çalışmada klasik Türk edebiyatında gerek kendi döneminde gerekse sonraki dönemlere damga vurmuş olan ve mensur hikâye özelliği taşıyan Hümâyûn-nâme’de yolculuk arketipi üzerinde durulmuştur. Jung’un ortaya attığı ve Joseph Campbell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” adlı eserinde sistemleştirdiği yolculuk arketipi Hümâyûn-nâme’de ana kahraman konumunda olan Dabşelim üzerinden incelenmiştir.\",\"PeriodicalId\":432234,\"journal\":{\"name\":\"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi\",\"volume\":\"350 1\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2023-12-28\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1387801\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1387801","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
Arketipsel Sembolizm Carl Gustav Jung’un ortaya koymuş olduğu bir kavramdır. Jung, tüm insanlarda bir bilincin var olduğunu söyler ve bu ortak bilince “arketip” adını verir. Sigmund Freud’un bilinç ve bilinç dışı kavramlarından etkilenen ve bu bağlamda hareket eden Jung, ortak bilinç dışı kavramını aynı zamanda, ortak bilinç dışını oluşturan içeriğin doğuştan getirildiğini ifade ederek arketip kavramını geliştirmiştir. Genel olarak arketip ilk insandan başlayıp tarihi devirler boyunca süren ve bu süre zarfında oluşturulan duygu, düşünce ve davranış benzerliklerinden meydana gelen kollektif imge, zihinsel kalıplardır. Bu kuramın esere yönelik eleştiri kuramları içerisinde yer almasının temel sebebi, eserdeki estetizmi meydana getiren yapıyı ortaya koymasından değil, daha çok eski zamanlardan beri insanoğlunu etkileyen ve onlara derinden seslenen arketipleri ortaya çıkarmasındandır. Yazılı eserlerde karşılaşılan arketipsel unsurlar bu eserlerin okuyucu tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayan yardımcı öğeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortak bir bilinç dışının ürünleri olan arketiplerin en çok kullanılan alanları mit, masal, halk hikâyesi, mesnevilerde, mensur hikâye ve romanlarda simgeler şeklinde görülmektedir. Bu düşünceden hareketle bu çalışmada klasik Türk edebiyatında gerek kendi döneminde gerekse sonraki dönemlere damga vurmuş olan ve mensur hikâye özelliği taşıyan Hümâyûn-nâme’de yolculuk arketipi üzerinde durulmuştur. Jung’un ortaya attığı ve Joseph Campbell’in “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” adlı eserinde sistemleştirdiği yolculuk arketipi Hümâyûn-nâme’de ana kahraman konumunda olan Dabşelim üzerinden incelenmiştir.