Pub Date : 2024-03-28DOI: 10.51592/kulliyat.1417996
Ramazan Sarıçiçek
İslâmî edebiyattaki kahramanlık hikâyelerinin içinde önemli bir yeri olan ve destansı ögelerle dolu olan Hamzanâmeler yazıldığı dönemlerden itibaren Arap, Fars, Hind, Malay, Cava gibi çok geniş bir coğrafyada farklı zümreler arasında şöhret bulmuş ve okunmuştur. Evliya Çelebi bu eserin 360 ciltten ibaret olduğunu söylemektedir. Şimdiye kadar ele geçen Hamzanâmeler, içlerinde manzum parçalar olmakla beraber genellikle baştan sona mensurdurlar. Ancak bizim Malatya’da bir sahaftan aldığımız başı sonu olmayan, varakları karışmış, kenarları tıraşlı ve 17. yüzyılda yazıldığını tahmin ettiğimiz bir Hamzanâme ise baştan sona manzum olma özelliği ile diğerlerinden farklıdır. Tamamen manzum olan bu eserin müellifi ise şimdiye kadar adı hiç duyulmamış Malatyalı Hacı Hannânzâde Hâfız Merdî’dir. Biz bu çalışmamızda öncelikle eseri tanıtacağız ve eserin tam olan bir hikâyesinin metnini vereceğiz. Daha sonra ise bu hikâyenin bir değerlendirmesini yapmaya çalışacağız. Ayrıca müellif Hacı Hannân-zâde Hâfız Merdî hakkında da eserden çıkarabildiğimiz kadarıyla bilgi vereceğiz.
{"title":"MALATYALI MERDÎ VE MANZUM HAMZANÂMESİ’NDEN BİR HİKÂYE (İNCELEME-METİN)","authors":"Ramazan Sarıçiçek","doi":"10.51592/kulliyat.1417996","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1417996","url":null,"abstract":"İslâmî edebiyattaki kahramanlık hikâyelerinin içinde önemli bir yeri olan ve destansı ögelerle dolu olan Hamzanâmeler yazıldığı dönemlerden itibaren Arap, Fars, Hind, Malay, Cava gibi çok geniş bir coğrafyada farklı zümreler arasında şöhret bulmuş ve okunmuştur. Evliya Çelebi bu eserin 360 ciltten ibaret olduğunu söylemektedir. Şimdiye kadar ele geçen Hamzanâmeler, içlerinde manzum parçalar olmakla beraber genellikle baştan sona mensurdurlar. Ancak bizim Malatya’da bir sahaftan aldığımız başı sonu olmayan, varakları karışmış, kenarları tıraşlı ve 17. yüzyılda yazıldığını tahmin ettiğimiz bir Hamzanâme ise baştan sona manzum olma özelliği ile diğerlerinden farklıdır. Tamamen manzum olan bu eserin müellifi ise şimdiye kadar adı hiç duyulmamış Malatyalı Hacı Hannânzâde Hâfız Merdî’dir. Biz bu çalışmamızda öncelikle eseri tanıtacağız ve eserin tam olan bir hikâyesinin metnini vereceğiz. Daha sonra ise bu hikâyenin bir değerlendirmesini yapmaya çalışacağız. Ayrıca müellif Hacı Hannân-zâde Hâfız Merdî hakkında da eserden çıkarabildiğimiz kadarıyla bilgi vereceğiz.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"48 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140373221","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-27DOI: 10.51592/kulliyat.1440993
A. İçli
Müelliflerin ve eserlerinin değerlendirildiği, edebiyat/sanat algılarının, eğilimlerinin sunulduğu, üslup ve sanat anlayışlarının tespit edildiği tezkireler ve benzer yapıdaki eserler, edebiyat tarihine katkı sunan önemli kaynaklar arasındadır. Çeşitli nedenlerle tezkirelerde adına rastlanmayan veya isimleri tezkirelere alınmayan şairler olabilmektedir. Bu eksikliğin kimi zaman mecmualar tarafından kapatıldığı görülmektedir. Şiir mecmualarının, şairlerin görünürlüğünü sağlayan önemli kaynaklar arasında yer aldığı söylenebilir. Ancak mecmuaların tam anlamıyla bu görevi üstlendiği söylenemez. Çünkü mecmualar da derleyicilerin bilgi, birikim, araştırma, algı ve zevkine göre şekillenmektedir. Tezkirelerde madde başı olarak geçmeyen bir şairin bilgisinin, herhangi bir tezkirede satır aralarında geçmesi olağan bir durumdur. Başka bir eserde veya şiirde bir şair (müellif) hakkında yapılan değerlendirmeler, o şairin varlığına işaret eden hususlardandır. Divan edebiyatında Aklî mahlasıyla şiirleri olup tezkirelerde madde başı olarak yer alan şairler söz konusudur. Ayrıca tezkireler dışında, Aklî’ye dair bilgilerin verildiği ve atıfların yapıldığı bazı şiirler söz konusudur. Çeşitli mecmualarda Aklî mahlaslı şiirlere ve bu şairler hakkında küçük de olsa kimliklerine dair bilgilere ulaşılabilmektedir. Çalışmamız, Aklî mahlaslı şairlerin değerlendirilmesi ve tasnifiyle birlikte, Kâsımî’nin derlediği Bahru’l-Maârif olarak da adlandırılan şiir mecmuasında geçen Aklî’nin şiirlerinin yayımı çerçevesindedir. Çalışmamızda, şiirlerinin çeviri yazısı verilen Aklî, tezkirelerin bugüne kadar incelenen ve yayınlanan nüshalarına göre madde başı olarak tanıtılmamıştır.
{"title":"Aklî, Akîlî, Âkilî, Âkil Mahlaslı Şairler Üzerine Analitik Bir Değerlendirme ve Aklî'nin Kâsımî Mecmuası’ndaki Şiirleri","authors":"A. İçli","doi":"10.51592/kulliyat.1440993","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1440993","url":null,"abstract":"Müelliflerin ve eserlerinin değerlendirildiği, edebiyat/sanat algılarının, eğilimlerinin sunulduğu, üslup ve sanat anlayışlarının tespit edildiği tezkireler ve benzer yapıdaki eserler, edebiyat tarihine katkı sunan önemli kaynaklar arasındadır. Çeşitli nedenlerle tezkirelerde adına rastlanmayan veya isimleri tezkirelere alınmayan şairler olabilmektedir. Bu eksikliğin kimi zaman mecmualar tarafından kapatıldığı görülmektedir. Şiir mecmualarının, şairlerin görünürlüğünü sağlayan önemli kaynaklar arasında yer aldığı söylenebilir. Ancak mecmuaların tam anlamıyla bu görevi üstlendiği söylenemez. Çünkü mecmualar da derleyicilerin bilgi, birikim, araştırma, algı ve zevkine göre şekillenmektedir. Tezkirelerde madde başı olarak geçmeyen bir şairin bilgisinin, herhangi bir tezkirede satır aralarında geçmesi olağan bir durumdur. Başka bir eserde veya şiirde bir şair (müellif) hakkında yapılan değerlendirmeler, o şairin varlığına işaret eden hususlardandır. Divan edebiyatında Aklî mahlasıyla şiirleri olup tezkirelerde madde başı olarak yer alan şairler söz konusudur. Ayrıca tezkireler dışında, Aklî’ye dair bilgilerin verildiği ve atıfların yapıldığı bazı şiirler söz konusudur. Çeşitli mecmualarda Aklî mahlaslı şiirlere ve bu şairler hakkında küçük de olsa kimliklerine dair bilgilere ulaşılabilmektedir. Çalışmamız, Aklî mahlaslı şairlerin değerlendirilmesi ve tasnifiyle birlikte, Kâsımî’nin derlediği Bahru’l-Maârif olarak da adlandırılan şiir mecmuasında geçen Aklî’nin şiirlerinin yayımı çerçevesindedir. Çalışmamızda, şiirlerinin çeviri yazısı verilen Aklî, tezkirelerin bugüne kadar incelenen ve yayınlanan nüshalarına göre madde başı olarak tanıtılmamıştır.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"42 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140373750","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-27DOI: 10.51592/kulliyat.1404968
Saadet Karaköse
Ekmek, kültür ve edebiyatımızda rızk anlamında kullanılan bir kelimedir. Ma’işet, ma’āş kelimeleri Arapça olup aynı anlamda kullanılır. Bir yudum su, bir lokma ermek, bir kaşık aş terkipleri de rızkı simgeler. Ekmeğini taştan çıkarmak, ekmek parası kazanmak, ekmeğini tuza banmak, ekmek kapısını kapatmak, ekmeğine katık bulamamak, dilimizdeki kazançla ilgili deyimlerdir. Her ne kadar kendi meslekleri olsa da şairler madden-manen bir hamiye ihtiyaç duymuşlardır. Yetenekli olanlar yükselmiş; saray çevrelerine kadar ulaşabilmişlerdir. Ancak zirvedeki fırtınalarda tutunabilmek şüphesiz ayrı bir siyaset gerektirir. Siyasete kadir olamayanların ikbali, idbara dönüşür. Hākānī ve Nef’ī, haset elinden ekmeği kana bulanmış; rakip zoruyla zirveden tepe üstü düşmüş şairlerden sadece iki örnektir.
{"title":"HĀKĀNĪ’DEN NEF’Ī’YE ŞAİRLERİN EKMEK KAVGASI","authors":"Saadet Karaköse","doi":"10.51592/kulliyat.1404968","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1404968","url":null,"abstract":"Ekmek, kültür ve edebiyatımızda rızk anlamında kullanılan bir kelimedir. Ma’işet, ma’āş kelimeleri Arapça olup aynı anlamda kullanılır. Bir yudum su, bir lokma ermek, bir kaşık aş terkipleri de rızkı simgeler. Ekmeğini taştan çıkarmak, ekmek parası kazanmak, ekmeğini tuza banmak, ekmek kapısını kapatmak, ekmeğine katık bulamamak, dilimizdeki kazançla ilgili deyimlerdir. Her ne kadar kendi meslekleri olsa da şairler madden-manen bir hamiye ihtiyaç duymuşlardır. Yetenekli olanlar yükselmiş; saray çevrelerine kadar ulaşabilmişlerdir. Ancak zirvedeki fırtınalarda tutunabilmek şüphesiz ayrı bir siyaset gerektirir. Siyasete kadir olamayanların ikbali, idbara dönüşür. Hākānī ve Nef’ī, haset elinden ekmeği kana bulanmış; rakip zoruyla zirveden tepe üstü düşmüş şairlerden sadece iki örnektir.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"90 22","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140377830","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-26DOI: 10.51592/kulliyat.1414440
İpek Taşdemi̇r
Redif, Türk edebiyatında en eski ve vazgeçilmez ses ögesidir. Türk şiir geleneğinde başlangıçtan günümüze kadarki süreçte şairlerin en önemli ahenk malzemelerinden biri redif olmuştur. Öyle ki bazen redif, tek başına şiirin anlam çerçevesini belirlemiştir. Bu durum, özellikle Divan şairleri tarafından yazılan kaside ve gazellerde sıkça görülmektedir. Örneğin, Divan şiirinde belli bir redif temel alınarak yazılan bazı kaside ve gazeller, yazıldıkları redifle isimlendirilmiştir. Hatta bazı özel redifler, şairler tarafından çok beğenilmiş, gerek çağdaşları gerek halefleri tarafından aynı redif çerçevesinde bu şiirlere nazireler yazılmıştır. Divan şiirinin önde gelen şairlerinden Bâkî’nin şiirlerinin nazire geleneği çerçevesinde pek çok şaire ilham verdiği bilinmektedir. Bâkî’nin “kulak çeker” redifi de bu geleneği yansıtan güzel örneklerden biridir. Bu redif Divan şairleri tarafından çok sevilmiş; Ulvî, Nev’î, Tâlib gibi usta şairler bu redifte nazireler kaleme almıştır. Bâkî’nin çağdaşı olan XVI. yy. Divan şairlerinden Vukûfî’nin “kulak çeker” redifli şiiri de Bâkî’nin şiirine yazılan nazirelerden biridir. Bu çalışmada, Vukûfî’nin hayatı ve edebi şahsiyeti tanıtılarak “kulak çeker” redifli şiiri, muhteva ve biçim yönünden incelenecek ve nazire geleneği kapsamında Bâkî’nin şiiri ile karşılaştırılacaktır
{"title":"BÂKÎ’YE YAZILAN BİR NAZİRE VUKÛFÎ’NİN “KULAK ÇEKER” REDİFLİ ŞİİRİ","authors":"İpek Taşdemi̇r","doi":"10.51592/kulliyat.1414440","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1414440","url":null,"abstract":"Redif, Türk edebiyatında en eski ve vazgeçilmez ses ögesidir. Türk şiir geleneğinde başlangıçtan günümüze kadarki süreçte şairlerin en önemli ahenk malzemelerinden biri redif olmuştur. Öyle ki bazen redif, tek başına şiirin anlam çerçevesini belirlemiştir. Bu durum, özellikle Divan şairleri tarafından yazılan kaside ve gazellerde sıkça görülmektedir. Örneğin, Divan şiirinde belli bir redif temel alınarak yazılan bazı kaside ve gazeller, yazıldıkları redifle isimlendirilmiştir. Hatta bazı özel redifler, şairler tarafından çok beğenilmiş, gerek çağdaşları gerek halefleri tarafından aynı redif çerçevesinde bu şiirlere nazireler yazılmıştır. Divan şiirinin önde gelen şairlerinden Bâkî’nin şiirlerinin nazire geleneği çerçevesinde pek çok şaire ilham verdiği bilinmektedir. Bâkî’nin “kulak çeker” redifi de bu geleneği yansıtan güzel örneklerden biridir. Bu redif Divan şairleri tarafından çok sevilmiş; Ulvî, Nev’î, Tâlib gibi usta şairler bu redifte nazireler kaleme almıştır. Bâkî’nin çağdaşı olan XVI. yy. Divan şairlerinden Vukûfî’nin “kulak çeker” redifli şiiri de Bâkî’nin şiirine yazılan nazirelerden biridir. Bu çalışmada, Vukûfî’nin hayatı ve edebi şahsiyeti tanıtılarak “kulak çeker” redifli şiiri, muhteva ve biçim yönünden incelenecek ve nazire geleneği kapsamında Bâkî’nin şiiri ile karşılaştırılacaktır","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"108 51","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140379586","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-25DOI: 10.51592/kulliyat.1409141
Mustafa Güneş, Hatice Güneş
Geçmişten günümüze kadar yüzyıllar boyunca daha çok usta çırak geleneği çerçevesinde yoluna devam eden dîvân şiiri, tek bir beytinden bile sayfalarca anlam çıkartılabilecek bir özelliğe sahiptir. Dîvân şiiri, Cumhuriyet döneminde bazı yanlış değerlendirme, itham ve eleştirilere maruz kalmasına rağmen yine de varlığını devam ettirebilmiştir. Cumhuriyet döneminde, eski Türk edebiyatı ile ilgili araştırmalar yaparak önemli akademik çalışmalara imza atan, klasik Türk edebiyatı verimlerinin gizli güzelliklerini ortaya çıkarabilmek için gayret sarf eden ve sözü edilen zengin gelenekten beslenerek şiirler kaleme alan çok sayıda şairin yetiştiği bilinir. Söz konusu şairlerden birisi de Hîç mahlaslı şiirleri ile bir dîvân tertip eden Prof. Dr. Hasan Kavruk’tur. Bu makalede, son dönem dîvân şiiri üzerine genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra Kavruk’un Nev-Divan adlı manzum eserinin önemli özellikleri üzerinde durulmuştur. Adı geçen eserde, beyit nazım birimi ve gazel nazım şekli ile kaleme alınmış toplamda iki yüz üç şiirin yanında yirmi sekiz müfret beyit bulunmaktadır. Ayrıca makalemizin sonunda, şairle yapılan bir söyleşi de yer almaktadır.
{"title":"GÜNÜMÜZ DÎVÂN ŞİİRİ VE TÜRKÇE EĞİTİMİNDE ÖNCÜ BİR İSİM: HASAN KAVRUK","authors":"Mustafa Güneş, Hatice Güneş","doi":"10.51592/kulliyat.1409141","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1409141","url":null,"abstract":"Geçmişten günümüze kadar yüzyıllar boyunca daha çok usta çırak geleneği çerçevesinde yoluna devam eden dîvân şiiri, tek bir beytinden bile sayfalarca anlam çıkartılabilecek bir özelliğe sahiptir. Dîvân şiiri, Cumhuriyet döneminde bazı yanlış değerlendirme, itham ve eleştirilere maruz kalmasına rağmen yine de varlığını devam ettirebilmiştir. Cumhuriyet döneminde, eski Türk edebiyatı ile ilgili araştırmalar yaparak önemli akademik çalışmalara imza atan, klasik Türk edebiyatı verimlerinin gizli güzelliklerini ortaya çıkarabilmek için gayret sarf eden ve sözü edilen zengin gelenekten beslenerek şiirler kaleme alan çok sayıda şairin yetiştiği bilinir. Söz konusu şairlerden birisi de Hîç mahlaslı şiirleri ile bir dîvân tertip eden Prof. Dr. Hasan Kavruk’tur. Bu makalede, son dönem dîvân şiiri üzerine genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra Kavruk’un Nev-Divan adlı manzum eserinin önemli özellikleri üzerinde durulmuştur. Adı geçen eserde, beyit nazım birimi ve gazel nazım şekli ile kaleme alınmış toplamda iki yüz üç şiirin yanında yirmi sekiz müfret beyit bulunmaktadır. Ayrıca makalemizin sonunda, şairle yapılan bir söyleşi de yer almaktadır.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":" 516","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140382938","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-24DOI: 10.51592/kulliyat.1452822
Süleyman Çaldak
Bu çalışmada Veysî’nin Futûh-ı Mısır adlı eserinin tenkitli metninin kurulması ve incelenmesi amaçlanmıştır. 17.yüzyılın önemli münşilerinden / nesir ustalarından olan Veysî’nin -bu hariç- bütün eserleri çalışılmıştır. Eser, hacimce küçük olması, tamamlanmamış olduğunun zannedilmesi gibi nedenlerle araştırmacıların ilgisini çekmemiştir. Veysî’nin yazı hayatının ilk ürünlerinden olan eserin yayımlanması hem yüzyılın sanatlı nesrinin hem de yazarın üslubunun gelişim seyrini takip etmede önem arz etmektedir. Çalışma, giriş ve sonuçtan başka dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde eserin yazılış sebebi, kaynağı ve çeviride takip edilen yöntem ele alındı. İkinci bölümde eserin özeti verildi. Dil ve üslup konusuna ayrılan üçüncü bölümde ise eser sözvarlığı, sözdizimi ve edebi sanatlar bakımından incelendi, örnekler verildi. Dördüncü bölümde eserin iki nüshası karşılaştırılarak tenkitli metni oluşturuldu. Eserde yer alan ayet, hadis, darbımesel, mısra ve beyit gibi alıntı metinlerin kaynakları tespit edilmeye çalışıldı; Arapça ve Farsça olanların çevirileri dipnotta verildi. Sonuç olarak Veysî’nin Mısır’da kadı iken Okçuzade Mehmed Paşa’nın talebine binaen Abdullah b. Abdü’l-hakem’in Futûhu Mısr ve Ahbâruhâ adlı tarih kitabının bir bölümünden tercüme ederek eserini kaleme aldığı; sözvarlığı, sözdizimi, edebi sanatların kullanımı bakımından dönemin sanatlı nesrinin güzel bir numunesi olduğu tespit edildi.
本研究的目的是构建和分析韦伊西的《埃及的未来》(Futûh-ı Egypt)的评论文本。作为 17 世纪最重要的散文大师之一,韦伊西的作品--除了这部--都已被研究过。由于篇幅较小和假定不完整等原因,这部作品一直没有引起研究人员的注意。这部作品是韦伊谢写作生涯中最早的作品之一,它的出版对于了解本世纪艺术散文和作者风格的发展历程具有重要意义。除引言和结论外,本研究报告由四章组成。第一部分讨论了作品的写作原因、来源和翻译方法。第二部分是对作品的总结。第三章专门讨论语言和风格,从词汇、句法和文学艺术方面对作品进行了分析,并列举了一些例子。在第四章中,对作品的两个副本进行了比较,并编写了评论文本。试图确定作品中引用的诗句、圣训、对联、诗句和对联等文本的来源;在脚注中给出了阿拉伯语和波斯语的译文。结果确定,维伊西在埃及担任卡迪期间,应奥克苏扎德-穆罕默德-帕夏的请求,翻译了阿卜杜拉-阿布杜勒-哈坎的史书《Futûhu Mısr ve Ahbâruhâ》中的一部分内容,从而写成了这部作品;从词汇、句法和文学艺术的运用来看,这部作品是当时艺术散文的典范。
{"title":"VEYSÎ’NİN FÜTÛH-I MISIR ADLI ESERİ (İNCELEME-TENKİTLİ METİN)","authors":"Süleyman Çaldak","doi":"10.51592/kulliyat.1452822","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1452822","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Veysî’nin Futûh-ı Mısır adlı eserinin tenkitli metninin kurulması ve incelenmesi amaçlanmıştır. 17.yüzyılın önemli münşilerinden / nesir ustalarından olan Veysî’nin -bu hariç- bütün eserleri çalışılmıştır. Eser, hacimce küçük olması, tamamlanmamış olduğunun zannedilmesi gibi nedenlerle araştırmacıların ilgisini çekmemiştir. Veysî’nin yazı hayatının ilk ürünlerinden olan eserin yayımlanması hem yüzyılın sanatlı nesrinin hem de yazarın üslubunun gelişim seyrini takip etmede önem arz etmektedir. Çalışma, giriş ve sonuçtan başka dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde eserin yazılış sebebi, kaynağı ve çeviride takip edilen yöntem ele alındı. İkinci bölümde eserin özeti verildi. Dil ve üslup konusuna ayrılan üçüncü bölümde ise eser sözvarlığı, sözdizimi ve edebi sanatlar bakımından incelendi, örnekler verildi. Dördüncü bölümde eserin iki nüshası karşılaştırılarak tenkitli metni oluşturuldu. Eserde yer alan ayet, hadis, darbımesel, mısra ve beyit gibi alıntı metinlerin kaynakları tespit edilmeye çalışıldı; Arapça ve Farsça olanların çevirileri dipnotta verildi. Sonuç olarak Veysî’nin Mısır’da kadı iken Okçuzade Mehmed Paşa’nın talebine binaen Abdullah b. Abdü’l-hakem’in Futûhu Mısr ve Ahbâruhâ adlı tarih kitabının bir bölümünden tercüme ederek eserini kaleme aldığı; sözvarlığı, sözdizimi, edebi sanatların kullanımı bakımından dönemin sanatlı nesrinin güzel bir numunesi olduğu tespit edildi.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":" 28","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140385895","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-22DOI: 10.51592/kulliyat.1450590
Adem Ceyhan
Türk edebiyatı tarihinde Hz. Ali’ye nisbet edilen güzel sözlerden daha ziyade yüz ve aşağı-yukarı ikiyüz küsürünün tercüme yahut şerh edildiği bilinmektedir. Anılan yüz söz çeviri ve açıklamaları, çoğu itibarıyla meşhur Arap yazarı Câhız (ö. 255/869) tarafından derlenen Mie Kelime’nin, ikiyüz küsür olanlar ise Tabersî’nin (ö. 548/1154) Nesrü’l-leâlî ismi altında elifba harfleri sırasına göre bir araya getirdiği 290 kadar vecizenin tercüme veya şerhleridir. Bununla birlikte nadir denebilecek az sayıda olsa da Âmidî’nin (ö. 550/1155) Gurerü’l-hikem...’inden seçilmiş sözlerin tercümesine de rastlanmaktadır. Daha çok Sultan II. Abdülhamid devrindeki Hazîne-i Hâssa müsteşarlığı ve eski eser alım-satımıyla tanınan Mehmed Hâlis Efendi (ö. 1340/1922), Gurerü’l-hikem’den seçtiği 496 Arapça sözü Türkçeye çevirip onlardan yirmi-yirmi beş kadarını kısaca şerh de ederek Envârü'l-edeb adıyla 1324 (1908-1909) yılında bastırmıştır. Bu çalışmada Hâlis Efendi’nin hayatı ve kütüphanesi hakkında bilgi verildikten sonra söz konusu eseri Latin harflerine ve günümüz Türkçesine çevrilerek okuyucuların incelemesine arz edilmiş; böylece 1995’te mütercim adı anılmaksızın ve sadeleştirilmiş olarak yayımlanan o kitapçığın hem diliçi çevirisi hem de Latin alfabesine aktarılmış asli hâliyle neşredilmesi hedeflenmiştir.
{"title":"MEHMED HÂLİS’İN HZ. ALİ SÖZLERİNDEN SEÇTİKLERİ: ENVÂRÜ’L-EDEB","authors":"Adem Ceyhan","doi":"10.51592/kulliyat.1450590","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1450590","url":null,"abstract":"Türk edebiyatı tarihinde Hz. Ali’ye nisbet edilen güzel sözlerden daha ziyade yüz ve aşağı-yukarı ikiyüz küsürünün tercüme yahut şerh edildiği bilinmektedir. Anılan yüz söz çeviri ve açıklamaları, çoğu itibarıyla meşhur Arap yazarı Câhız (ö. 255/869) tarafından derlenen Mie Kelime’nin, ikiyüz küsür olanlar ise Tabersî’nin (ö. 548/1154) Nesrü’l-leâlî ismi altında elifba harfleri sırasına göre bir araya getirdiği 290 kadar vecizenin tercüme veya şerhleridir. Bununla birlikte nadir denebilecek az sayıda olsa da Âmidî’nin (ö. 550/1155) Gurerü’l-hikem...’inden seçilmiş sözlerin tercümesine de rastlanmaktadır. Daha çok Sultan II. Abdülhamid devrindeki Hazîne-i Hâssa müsteşarlığı ve eski eser alım-satımıyla tanınan Mehmed Hâlis Efendi (ö. 1340/1922), Gurerü’l-hikem’den seçtiği 496 Arapça sözü Türkçeye çevirip onlardan yirmi-yirmi beş kadarını kısaca şerh de ederek Envârü'l-edeb adıyla 1324 (1908-1909) yılında bastırmıştır. Bu çalışmada Hâlis Efendi’nin hayatı ve kütüphanesi hakkında bilgi verildikten sonra söz konusu eseri Latin harflerine ve günümüz Türkçesine çevrilerek okuyucuların incelemesine arz edilmiş; böylece 1995’te mütercim adı anılmaksızın ve sadeleştirilmiş olarak yayımlanan o kitapçığın hem diliçi çevirisi hem de Latin alfabesine aktarılmış asli hâliyle neşredilmesi hedeflenmiştir.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":" 23","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140214905","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-20DOI: 10.51592/kulliyat.1412655
Kübra Akatay, Hasan Şener
Halvetiyye, Türk-İslam coğrafyasında en etkin ve en fazla yayılım gösteren tarikatlardan biridir. XIV. yüzyılda kurulan bu tarikat, zaman içerisinde kırka yakın şubesi ile çok sayıda alt kollara ayrılmıştır. Halvetiyye’nin Şabaniyye kolunun halifeleri ve onların faaliyetleri tasavvuf literatürünün en dikkate değer hususlarından biridir. Bu çalışmada, Halvetilik tarikatından kısaca bahsedildikten sonra Şabaniyye’nin alt kollarından biri olan Çerkeşiyye’ye mensup Beypazarlı Ali Efendi’nin halifelerinden XIX. yüzyıl mutasavvıf şairi Şeyh Ahmed Nâzikî Efendi’nin hayatına dair bilgiler sunulacaktır. Ayrıca Ahmed Nâzikî Efendi Dîvânı’nın İstanbul Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi, Y 0838 numarada kayıtlı nüshasındaki şiirleri, şekil ve muhteva açısından ele alınarak Dîvân’dan bazı örneklere yer verilecektir.
Halvetiyya 是土耳其-伊斯兰地理学中最活跃、最广泛的教派之一。该教派创立于十四世纪,随着时间的推移分为近四十个分支和许多小分支。哈勒瓦蒂亚沙巴尼耶分支的哈里发及其活动是苏菲文献中最引人注目的问题之一。在本研究中,在简要介绍了 Halvatiyya 教团之后,将介绍十九世纪苏菲诗人谢赫-艾哈迈德-纳齐基-艾芬迪的生平,他是拜巴扎尔勒-阿里-艾芬迪的哈里发之一,属于沙班尼耶分支之一的切尔克西耶。此外,还将从形式和内容的角度讨论伊斯坦布尔 Yapı Kredi Sermet Çifter 研究图书馆登记的艾哈迈德-纳齐基-埃芬迪《诗集》副本(编号 Y 0838)中的诗歌,并列举《诗集》中的一些例子。
{"title":"HALVETÎ ŞEYHLERİNDEN AHMED NÂZİKÎ EFENDİ VE DÎVÂN-I İLÂHİYYÂTI’NIN YENİ BİR NÜSHASI ÜZERİNE","authors":"Kübra Akatay, Hasan Şener","doi":"10.51592/kulliyat.1412655","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1412655","url":null,"abstract":"Halvetiyye, Türk-İslam coğrafyasında en etkin ve en fazla yayılım gösteren tarikatlardan biridir. XIV. yüzyılda kurulan bu tarikat, zaman içerisinde kırka yakın şubesi ile çok sayıda alt kollara ayrılmıştır. Halvetiyye’nin Şabaniyye kolunun halifeleri ve onların faaliyetleri tasavvuf literatürünün en dikkate değer hususlarından biridir. \u0000Bu çalışmada, Halvetilik tarikatından kısaca bahsedildikten sonra Şabaniyye’nin alt kollarından biri olan Çerkeşiyye’ye mensup Beypazarlı Ali Efendi’nin halifelerinden XIX. yüzyıl mutasavvıf şairi Şeyh Ahmed Nâzikî Efendi’nin hayatına dair bilgiler sunulacaktır. Ayrıca Ahmed Nâzikî Efendi Dîvânı’nın İstanbul Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi, Y 0838 numarada kayıtlı nüshasındaki şiirleri, şekil ve muhteva açısından ele alınarak Dîvân’dan bazı örneklere yer verilecektir.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":" 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140389178","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-19DOI: 10.51592/kulliyat.1448473
Abdulsamet Demi̇rbağ
Geçmişten günümüze değin Türk-İslam kültürünü ve sanatını yansıtan divan edebiyatı döneminde olabildiğince eser kaleme alınmıştır. Birçok nazım şekli ve türünün görüldüğü edebiyatın bu dalında manzum eserlerin yanında mensur eserler de yazılmıştır. Yazılan bu eserler, yüzyıllar boyu severek okunmuş, okuyucularının gönlüne tercüman olmuştur. Öte taraftan divan edebiyatı, dinî kaynaklardan beslenmiş olması hasebiyle bu konuya hassasiyet gösteren toplumun da ilgi duymasına vesile olmuştur. Kaside, gazel, mesnevi ve diğer nazım şekilleri ve türleriyle seçkin eserlerin ortaya konduğu bu köklü edebiyat, oluşum döneminden bugüne iniş ve çıkışlar yaşamasına rağmen varlığını korumuştur. Özellikle bu alanda şiirlerin toplandığı divanlar önem arz etmektedir. Ahmet Paşa, Necâtî, Zâtî, Şeyhî, Fuzûlî, Bâkî, Nâbî, Nef’î, Şeyh Gâlib, Nedim gibi muhteşem şairler yetiştiren divan edebiyatı her ne kadar Osmanlı ile son bulmuş kabul edilse de varlığını bugün de devam ettirmekte, günümüzde de divan kaleme alarak bu geleneğini sürdüren şairler yetiştirmektedir. Günümüz divan sahibi şairlerinden biri de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapan Ömer DEMİRBAĞ’dır. Ömer DEMİRBAĞ’ın Dîvân adıyla yayımladığı bu eser, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2. baskı olarak Ocak 2024’te basılmıştır. 271 sayfadan oluşan eserin sol tarafında şiirlerin yeni harfli, sağ tarafında da eski harfli metnine yer verilmiştir. Bu yöntemin hem edebiyat öğrencileri hem de Osmanlı Türkçesine ilgi duyanlar için oldukça isabetli olduğunu düşünüyoruz. Bu divan, hem bu alanda eğitim gören hem de klasik şiire ilgi duyanlar ve araştırmacılar için önemli bir eserdir. Geleneği geleceğe taşıyan bu divan, aynı zamanda divan şirinin devrinin kapandığı söylemlerine karşı da bir reddiye niteliği taşımaktadır.
{"title":"DÎVÂN, ÖMER DEMİRBAĞ","authors":"Abdulsamet Demi̇rbağ","doi":"10.51592/kulliyat.1448473","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1448473","url":null,"abstract":"Geçmişten günümüze değin Türk-İslam kültürünü ve sanatını yansıtan divan edebiyatı döneminde olabildiğince eser kaleme alınmıştır. Birçok nazım şekli ve türünün görüldüğü edebiyatın bu dalında manzum eserlerin yanında mensur eserler de yazılmıştır. Yazılan bu eserler, yüzyıllar boyu severek okunmuş, okuyucularının gönlüne tercüman olmuştur. Öte taraftan divan edebiyatı, dinî kaynaklardan beslenmiş olması hasebiyle bu konuya hassasiyet gösteren toplumun da ilgi duymasına vesile olmuştur. Kaside, gazel, mesnevi ve diğer nazım şekilleri ve türleriyle seçkin eserlerin ortaya konduğu bu köklü edebiyat, oluşum döneminden bugüne iniş ve çıkışlar yaşamasına rağmen varlığını korumuştur. Özellikle bu alanda şiirlerin toplandığı divanlar önem arz etmektedir. Ahmet Paşa, Necâtî, Zâtî, Şeyhî, Fuzûlî, Bâkî, Nâbî, Nef’î, Şeyh Gâlib, Nedim gibi muhteşem şairler yetiştiren divan edebiyatı her ne kadar Osmanlı ile son bulmuş kabul edilse de varlığını bugün de devam ettirmekte, günümüzde de divan kaleme alarak bu geleneğini sürdüren şairler yetiştirmektedir. Günümüz divan sahibi şairlerinden biri de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapan Ömer DEMİRBAĞ’dır. \u0000Ömer DEMİRBAĞ’ın Dîvân adıyla yayımladığı bu eser, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2. baskı olarak Ocak 2024’te basılmıştır. 271 sayfadan oluşan eserin sol tarafında şiirlerin yeni harfli, sağ tarafında da eski harfli metnine yer verilmiştir. Bu yöntemin hem edebiyat öğrencileri hem de Osmanlı Türkçesine ilgi duyanlar için oldukça isabetli olduğunu düşünüyoruz. Bu divan, hem bu alanda eğitim gören hem de klasik şiire ilgi duyanlar ve araştırmacılar için önemli bir eserdir. Geleneği geleceğe taşıyan bu divan, aynı zamanda divan şirinin devrinin kapandığı söylemlerine karşı da bir reddiye niteliği taşımaktadır.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":" 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140389208","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-19DOI: 10.51592/kulliyat.1431485
A. Doğan
Kâinattaki gizemi ve karmaşıklığı barındıran gökyüzü, yıldızlar, burçlar, gezegenler ve diğer kozmik unsurlar edebiyatın ilgi odağı olmuştur. Kozmik unsurlara dair merakını şiirleriyle açığa vuran 15. yüzyılın meşhur şairi Ahmed Paşa’nın “üstüne” redifli kasidesinde gök cisimleriyle ilgili çeşitli bilgiler verilmiştir. Birtakım remiz ve mazmunlarla birlikte teşbih, tevriye, leffü neşr gibi edebî sanatlara değinilmiştir. Kozmik okyanus olan gökyüzü farklı benzetmelere konu olmuştur. Fatih övgüsü için yazılan kaside, dönemin sosyal ve kültürel olaylarının, devletin yönetim şekli ve işleyişinin, toplumun yaşama biçimi ve inançlarının kozmik olarak işlenmesi bakımından önemlidir. Hatta kaside, 21 Mart’ta Nevrûzla birlikte ilkbaharın gelmesiyle burçlar kuşağının on iki eşit parçaya bölünmesi, gök kürelerinin birbirine göre konum alırken oluşturduğu musikî eşliğinde yapılan çalgılı çengili eğlence meclisi, Güneş’in Nevrûz’da Hamel burcunda olması itibariyle padişahın zaferine delâlet etmesi, padişahın kozmik bilgiyle ve marifet ilmiyle devleti yönetmesi gibi konular etrafında şekillenmiştir. Bahar tasviriyle gelişen kaside siyaset bilimi, coğrafya, musikî, astroloji, astronomi ve tasavvuf gibi çeşitli ilimlere ait bilgileri içermektedir. Kozmik ifade gücü içeren kasidede beyitlerin anlam dünyasına inilerek şairin daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır. “Üstüne” redifli kasidedeki kozmik unsurlar tespit edilip şerh yönteminden yararlanılmıştır. Söz konusu çalışmanın birçok ilim dalına ait kozmik bilgiler içerdiği görülmüş, işlediği zengin konular sayesinde farklı bakış açılarının kazanılmasına imkân sunduğu anlaşılmıştır.
{"title":"AHMED PAŞA'NIN ÜSTÜNE REDİFLİ KASİDESİNDE KOZMİK UNSURLAR","authors":"A. Doğan","doi":"10.51592/kulliyat.1431485","DOIUrl":"https://doi.org/10.51592/kulliyat.1431485","url":null,"abstract":"Kâinattaki gizemi ve karmaşıklığı barındıran gökyüzü, yıldızlar, burçlar, gezegenler ve diğer kozmik unsurlar edebiyatın ilgi odağı olmuştur. Kozmik unsurlara dair merakını şiirleriyle açığa vuran 15. yüzyılın meşhur şairi Ahmed Paşa’nın “üstüne” redifli kasidesinde gök cisimleriyle ilgili çeşitli bilgiler verilmiştir. Birtakım remiz ve mazmunlarla birlikte teşbih, tevriye, leffü neşr gibi edebî sanatlara değinilmiştir. Kozmik okyanus olan gökyüzü farklı benzetmelere konu olmuştur. Fatih övgüsü için yazılan kaside, dönemin sosyal ve kültürel olaylarının, devletin yönetim şekli ve işleyişinin, toplumun yaşama biçimi ve inançlarının kozmik olarak işlenmesi bakımından önemlidir. Hatta kaside, 21 Mart’ta Nevrûzla birlikte ilkbaharın gelmesiyle burçlar kuşağının on iki eşit parçaya bölünmesi, gök kürelerinin birbirine göre konum alırken oluşturduğu musikî eşliğinde yapılan çalgılı çengili eğlence meclisi, Güneş’in Nevrûz’da Hamel burcunda olması itibariyle padişahın zaferine delâlet etmesi, padişahın kozmik bilgiyle ve marifet ilmiyle devleti yönetmesi gibi konular etrafında şekillenmiştir. Bahar tasviriyle gelişen kaside siyaset bilimi, coğrafya, musikî, astroloji, astronomi ve tasavvuf gibi çeşitli ilimlere ait bilgileri içermektedir. Kozmik ifade gücü içeren kasidede beyitlerin anlam dünyasına inilerek şairin daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır. “Üstüne” redifli kasidedeki kozmik unsurlar tespit edilip şerh yönteminden yararlanılmıştır. Söz konusu çalışmanın birçok ilim dalına ait kozmik bilgiler içerdiği görülmüş, işlediği zengin konular sayesinde farklı bakış açılarının kazanılmasına imkân sunduğu anlaşılmıştır.","PeriodicalId":432234,"journal":{"name":"KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi","volume":"17 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140230825","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}