{"title":"Nakhwî Ihtimāl 对 Istishhāda 的影响","authors":"Abdulkadir Kişmir","doi":"10.18505/cuid.1432192","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Arapçanın genel kural ve kaidelerini tespit etme ve böylece bu dile ait bir gramer oluşturma çabaları uzun bir tarihi sürece yayılmıştır. İlk dönem nahiv âlimlerinin yanı sıra müteahhir dil bilginleri de Arap dilinin kendilerine sunmuş olduğu materyalleri kullanarak bu çalışmalarda etkin bir şekilde rol almışlardır. Bununla birlikte gerek mütekaddim gerekse müteahhir dil bilginleri gramer çalışmalarına mesnet teşkil eden dilsel malzemenin kabulü hususunda farklı yöntemler izlemişlerdir. Bu durum ise nahivciler arasında bazen sert tartışmalara neden olmuştur. Bu münakaşalar ya dilsel verinin hangi döneme ait olduğu, fasih Arapça konuşanlardan alınıp alınmadığı, herhangi bir kabileye özgü olup olmadığı gibi Araplara nispetinin doğruluğunu tespitte yaşanmış ya da delil olarak ileri sürülen dilsel materyalin içeriği sebebiyle meydana gelmiştir. Böylece istinbât faaliyetinde ele alınan dilsel verinin genel kabul görebilmesi için bazı şartları haiz olması gerektiği fikri ortaya çıkmış ve bu konuda birtakım temel kurallar oluşturulmaya çalışılmıştır. Kaleme alınan dönem fark etmeksizin nahiv meselelerini derinlemesine ele alan eserlere bakıldığında bazı kurallar çerçevesinde dilsel malzemeye yaklaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Özellikle nahiv âliminin ele aldığı dilsel materyalde şâhid olarak sunacağı ifadenin konuya dair verilen duruma uygun olması gerektiği düşüncesi dilsel verinin metin tenkidinden geçtiğini göstermektedir. İşte bu makale, şâhid olarak sunulan dilsel malzemede yer alan bir ifadenin farklı yorumlanabilmesine kapı açan ihtimâl kavramını ele almaktadır. Zihnin iki şey arasında kalmasına sebep olan ve onun tek bir tarafa yönelmesini engelleyen bir seçeneğin olmasını ifade eden ihtimâl, birçok nahiv âlimi tarafından ihticâca engel bir kusur telakki edilmiştir. Buna rağmen böylesi dilsel malzemenin istişhâd faaliyetinde kullanıldığı da görülmektedir. Bu yüzden Ebû Hayyân gibi bazı nahivciler bu konuda titiz davranarak bu tür delillerin dikkate alınmaması gerektiğini yüksek sesle dile getirmişler ve bunları eserlerinde zikredip dilsel faaliyet yürüten nahivcileri eleştirmişlerdir. Lakin herhangi bir dilsel metinde ihtimâlin olup olmadığına yönelik nahivcilerin farklı yorumları, metin tenkit sebebi olarak ele alınan ihtimâl kavramının objektif bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı problemini gündeme getirmektedir. Makalede ihtimâl kavramının tarihi sürecine temas edildikten sonra farklı başlıklar altında bu kavram irdelenmiş, delilin reddini gerektirecek ihtimâlin güçlü olması ve uzak ihtimâllerin dikkate alınmaması gerektiğine dair söylemler olmasına rağmen bu konuda objektif kriterler belirlenemediğinden delilin ihtimâl ifade edip etmediğine yönelik dilciler arasında tartışmalar örneklerle izah edilmiştir. Böylece dilsel delillerdeki ihtimâlin istişhâdı engellediğine yönelik şartın nesnel değeri ortaya konulmaya çalışılmıştır.","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":"22 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Nahvî İhtimâlin İstişhâda Etkisi\",\"authors\":\"Abdulkadir Kişmir\",\"doi\":\"10.18505/cuid.1432192\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Arapçanın genel kural ve kaidelerini tespit etme ve böylece bu dile ait bir gramer oluşturma çabaları uzun bir tarihi sürece yayılmıştır. İlk dönem nahiv âlimlerinin yanı sıra müteahhir dil bilginleri de Arap dilinin kendilerine sunmuş olduğu materyalleri kullanarak bu çalışmalarda etkin bir şekilde rol almışlardır. Bununla birlikte gerek mütekaddim gerekse müteahhir dil bilginleri gramer çalışmalarına mesnet teşkil eden dilsel malzemenin kabulü hususunda farklı yöntemler izlemişlerdir. Bu durum ise nahivciler arasında bazen sert tartışmalara neden olmuştur. Bu münakaşalar ya dilsel verinin hangi döneme ait olduğu, fasih Arapça konuşanlardan alınıp alınmadığı, herhangi bir kabileye özgü olup olmadığı gibi Araplara nispetinin doğruluğunu tespitte yaşanmış ya da delil olarak ileri sürülen dilsel materyalin içeriği sebebiyle meydana gelmiştir. Böylece istinbât faaliyetinde ele alınan dilsel verinin genel kabul görebilmesi için bazı şartları haiz olması gerektiği fikri ortaya çıkmış ve bu konuda birtakım temel kurallar oluşturulmaya çalışılmıştır. Kaleme alınan dönem fark etmeksizin nahiv meselelerini derinlemesine ele alan eserlere bakıldığında bazı kurallar çerçevesinde dilsel malzemeye yaklaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Özellikle nahiv âliminin ele aldığı dilsel materyalde şâhid olarak sunacağı ifadenin konuya dair verilen duruma uygun olması gerektiği düşüncesi dilsel verinin metin tenkidinden geçtiğini göstermektedir. İşte bu makale, şâhid olarak sunulan dilsel malzemede yer alan bir ifadenin farklı yorumlanabilmesine kapı açan ihtimâl kavramını ele almaktadır. Zihnin iki şey arasında kalmasına sebep olan ve onun tek bir tarafa yönelmesini engelleyen bir seçeneğin olmasını ifade eden ihtimâl, birçok nahiv âlimi tarafından ihticâca engel bir kusur telakki edilmiştir. Buna rağmen böylesi dilsel malzemenin istişhâd faaliyetinde kullanıldığı da görülmektedir. Bu yüzden Ebû Hayyân gibi bazı nahivciler bu konuda titiz davranarak bu tür delillerin dikkate alınmaması gerektiğini yüksek sesle dile getirmişler ve bunları eserlerinde zikredip dilsel faaliyet yürüten nahivcileri eleştirmişlerdir. Lakin herhangi bir dilsel metinde ihtimâlin olup olmadığına yönelik nahivcilerin farklı yorumları, metin tenkit sebebi olarak ele alınan ihtimâl kavramının objektif bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı problemini gündeme getirmektedir. Makalede ihtimâl kavramının tarihi sürecine temas edildikten sonra farklı başlıklar altında bu kavram irdelenmiş, delilin reddini gerektirecek ihtimâlin güçlü olması ve uzak ihtimâllerin dikkate alınmaması gerektiğine dair söylemler olmasına rağmen bu konuda objektif kriterler belirlenemediğinden delilin ihtimâl ifade edip etmediğine yönelik dilciler arasında tartışmalar örneklerle izah edilmiştir. Böylece dilsel delillerdeki ihtimâlin istişhâdı engellediğine yönelik şartın nesnel değeri ortaya konulmaya çalışılmıştır.\",\"PeriodicalId\":515937,\"journal\":{\"name\":\"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi\",\"volume\":\"22 8\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2024-05-23\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.18505/cuid.1432192\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.18505/cuid.1432192","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
Arapçanın genel kural ve kaidelerini tespit etme ve böylece bu dile ait bir gramer oluşturma çabaları uzun bir tarihi sürece yayılmıştır. İlk dönem nahiv âlimlerinin yanı sıra müteahhir dil bilginleri de Arap dilinin kendilerine sunmuş olduğu materyalleri kullanarak bu çalışmalarda etkin bir şekilde rol almışlardır. Bununla birlikte gerek mütekaddim gerekse müteahhir dil bilginleri gramer çalışmalarına mesnet teşkil eden dilsel malzemenin kabulü hususunda farklı yöntemler izlemişlerdir. Bu durum ise nahivciler arasında bazen sert tartışmalara neden olmuştur. Bu münakaşalar ya dilsel verinin hangi döneme ait olduğu, fasih Arapça konuşanlardan alınıp alınmadığı, herhangi bir kabileye özgü olup olmadığı gibi Araplara nispetinin doğruluğunu tespitte yaşanmış ya da delil olarak ileri sürülen dilsel materyalin içeriği sebebiyle meydana gelmiştir. Böylece istinbât faaliyetinde ele alınan dilsel verinin genel kabul görebilmesi için bazı şartları haiz olması gerektiği fikri ortaya çıkmış ve bu konuda birtakım temel kurallar oluşturulmaya çalışılmıştır. Kaleme alınan dönem fark etmeksizin nahiv meselelerini derinlemesine ele alan eserlere bakıldığında bazı kurallar çerçevesinde dilsel malzemeye yaklaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Özellikle nahiv âliminin ele aldığı dilsel materyalde şâhid olarak sunacağı ifadenin konuya dair verilen duruma uygun olması gerektiği düşüncesi dilsel verinin metin tenkidinden geçtiğini göstermektedir. İşte bu makale, şâhid olarak sunulan dilsel malzemede yer alan bir ifadenin farklı yorumlanabilmesine kapı açan ihtimâl kavramını ele almaktadır. Zihnin iki şey arasında kalmasına sebep olan ve onun tek bir tarafa yönelmesini engelleyen bir seçeneğin olmasını ifade eden ihtimâl, birçok nahiv âlimi tarafından ihticâca engel bir kusur telakki edilmiştir. Buna rağmen böylesi dilsel malzemenin istişhâd faaliyetinde kullanıldığı da görülmektedir. Bu yüzden Ebû Hayyân gibi bazı nahivciler bu konuda titiz davranarak bu tür delillerin dikkate alınmaması gerektiğini yüksek sesle dile getirmişler ve bunları eserlerinde zikredip dilsel faaliyet yürüten nahivcileri eleştirmişlerdir. Lakin herhangi bir dilsel metinde ihtimâlin olup olmadığına yönelik nahivcilerin farklı yorumları, metin tenkit sebebi olarak ele alınan ihtimâl kavramının objektif bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı problemini gündeme getirmektedir. Makalede ihtimâl kavramının tarihi sürecine temas edildikten sonra farklı başlıklar altında bu kavram irdelenmiş, delilin reddini gerektirecek ihtimâlin güçlü olması ve uzak ihtimâllerin dikkate alınmaması gerektiğine dair söylemler olmasına rağmen bu konuda objektif kriterler belirlenemediğinden delilin ihtimâl ifade edip etmediğine yönelik dilciler arasında tartışmalar örneklerle izah edilmiştir. Böylece dilsel delillerdeki ihtimâlin istişhâdı engellediğine yönelik şartın nesnel değeri ortaya konulmaya çalışılmıştır.