首页 > 最新文献

Cumhuriyet İlahiyat Dergisi最新文献

英文 中文
Zemahşerî’de Allah-İnsan İlişkisinin Ahlâkî Boyutu 扎马赫沙里神人关系的道德维度
Pub Date : 2024-06-02 DOI: 10.18505/cuid.1434968
Z. Koç
Temel karakteristiği Allah, nübüvvet ve meâd konuları üzerinden şekillenen kelam, bu konuları ele alış tarzında ahlâkî perspektifi temele yerleştirmektedir. Bu açıdan kelam, bir yönüyle Allah bir yönüyle insanla ilişkilidir. Bu sebeple Allah-insan ilişkisinden bahsetmeyi gerekli kılmaktadır. Kelamcılar, bu ilişkiyi hem ontik hem epistemik hem de ahlaki açıdan ele almışlardır. Çünkü söz konusu bakış açısı Allah ve insan kavramlarını ve aralarındaki ilişkinin mahiyetini belirler nitelikte olacaktır. Oluşan Tanrı tasavvurları tüm boyutların birlikte değerlendirilmesiyle anlam kazanmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca, Tanrı hakkında çok farklı tasavvurlar üretilmiştir. Tanrı’nın yarattıklarından farklı olduğu kabulüyle O’nu anlamaya çalışanlar olduğu gibi O’nu yaratılan şeylere benzer şekilde tanımlayanlar da olmuştur. Bu tasavvurlar sadece varlık alanında kalmamış, O’nun eylemleri üzerinden de işletilmiştir. Kimine göre ahlaki bir temelde eylemde bulunan Tanrı, kimilerine göre yaptığından sual olunmayan bir Tanrı makbuldür. Kelamcıların söz konusu farklı Tanrı tasavvurları ise tenzih doktrinine dayanmaktadır. Ontolojik ve ahlaki temelde farklı yaklaşımlar, söylem gruplarının ya da düşünürlerin paradigmalarına göre şekillenmektedir. Mu‘tezile’nin Allah ve insan tasavvuru, insana ve hayata dönük yönüyle önemli Kur’ânî tespitleri içermektedir. Mu‘tezilî bir âlim olan Arap dili ve edebiyatının yetkin isimlerinden Ebû’l-Kāsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Harezmî ez-Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) de eserlerinde, Allah-insan ilişkisine gereken ilgiyi gösterdiği bilinmektedir. Zemahşerî, takdîr gereği insanın belirli bir fıtratta yaratıldığının bu sebeple akıl ve irâde sahibi olarak yaratılan bu insanın yaptıklarından sorumlu olduğunun farkındadır. Dini pratiğinde Hanefî aidiyete sahip olan Zemahşerî, aklı ön planda tutan, aklın işlevsel yönünü vurgulayan bir din anlayışına sahiptir. Zemahşerî’de yaratmanın ilk aşamasından itibaren adaletli bir Tanrı fikri hakimdir. Onun, Allah’ın kâdir, âlim ve âdil olmasıyla ilgili yaklaşımı ve bağlantılı olarak irade konusundaki değerlendirmeleri, Allah-insan ilişkisini nasıl bir temelde ele aldığına işaret etmektedir. Bununla birlikte, Zemahşerî’nin ilâhî fiiller, insan fiilleri, akıl, bilgi, taklit, hüsun-kubuh, hidâyet-dalâlet, dâî, fâil, kötü/kabîh ve fâili, hikmet, maslahat ve tüm bunları içine alacak şekilde teklîf yaklaşımı onun Allah-insan ilişkisini ahlaki boyutta ele aldığına dair sağlam sabiteler içermektedir. Kitâbü’l-Minhâc, Zemahşerî’nin söz konusu görüşü hakkında genel çerçeveyi belirleyen bir eseridir. Keşşâf ‘an hakâik-i (gavâmizi')t-tenzîl ve ‘uyûni'l-ekâvîl fî vücûhi't-te’vîl isimli eseri ise Zemahşerî’nin görüşlerini ve derinliğini birçok açıdan anlama ve değerlendirme imkânı veren te’lîfidir. Dolayısıyla bu çalışma, Zemahşerî’nin Allah-insan ilişkisinde ortaya koyduğu ahlaki yaklaşıma dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmamız Zemahşerî ile sınırlandırılırken, gereken yerlerde mukayaseli değer
神学的基本特征是通过真主、先知和 "我 "等问题形成的,它将伦理观点置于处理这些问题的基础之上。在这方面,神学一方面与神相关,另一方面与人相关。因此,有必要讨论神与人的关系。神学家们从本体论、认识论和道德论的角度来探讨这种关系。这是因为这种视角决定了神与人的概念以及他们之间关系的性质。上帝的概念通过对所有方面的综合评价而获得意义。纵观人类历史,产生了许多不同的上帝概念。有些人试图通过承认上帝不同于被造物来理解上帝,有些人则以类似于被造物的方式来定义上帝。这些概念不仅停留在存在的领域,而且还以神的行为为基础。有些人认为,在道德基础上行事的神是可以接受的,而另一些人则认为,其行为不受质疑的神是可以接受的。神学家们对上帝的不同概念是以成圣论为基础的。根据话语群体或思想家的范式,在本体论和道德基础上形成了不同的方法。穆塔兹派关于真主和人的概念包括《古兰经》中关于人和生命的重要规定。众所周知,穆塔兹派学者、阿拉伯语言文学能手阿布-卡西姆-马哈茂德-欧麦尔-穆罕默德-哈瓦兹米-扎马克夏里(卒于 538/1144)在其作品中对真主与人的关系给予了应有的关注。扎马赫沙里意识到,人是由于天意而以某种性质被创造出来的,这个被创造出来的人具有理性和意志,他要对自己的所作所为负责。扎马克夏里在宗教实践上属于哈纳菲派,他对宗教的理解是理性优先,强调理性的功能性。扎马赫沙里从创世的第一阶段起就以公正的真主为主导思想。他认为神是全能的、全知的和公正的,他对与此相关的意志问题的评价表明了他处理神与人之间关系的基础。此外,扎马赫沙里对神的行为、人的行为、理智、知识、模仿、"胡逊-库布"、"希达雅-达拉拉拉"、"达伊"、"法伊"、"邪恶/卡比及其法伊"、"智慧"、"马斯拉哈特 "和 "塔克利夫 "的处理方式包含了所有这些内容,其中包含了他在道德层面处理神与人之间关系的强大常量。Kitāb al-Minhāj 一书为扎马赫沙里的相关观点设定了总体框架。另一方面,《Kashshāf 'an hakāʾik al-ghawāmizi' al-tanzīl wa 'uyūni al-akāwīl fī wujūhi al-taʾwīl 》是一部评论著作,使我们能够从多个方面理解和评价扎马克沙里的观点和深度。因此,本研究旨在提请注意扎马克夏里对真主与人类关系的道德态度。在此背景下,虽然我们的研究仅限于扎马克夏里,但在必要时也会进行比较评价。
{"title":"Zemahşerî’de Allah-İnsan İlişkisinin Ahlâkî Boyutu","authors":"Z. Koç","doi":"10.18505/cuid.1434968","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1434968","url":null,"abstract":"Temel karakteristiği Allah, nübüvvet ve meâd konuları üzerinden şekillenen kelam, bu konuları ele alış tarzında ahlâkî perspektifi temele yerleştirmektedir. Bu açıdan kelam, bir yönüyle Allah bir yönüyle insanla ilişkilidir. Bu sebeple Allah-insan ilişkisinden bahsetmeyi gerekli kılmaktadır. Kelamcılar, bu ilişkiyi hem ontik hem epistemik hem de ahlaki açıdan ele almışlardır. Çünkü söz konusu bakış açısı Allah ve insan kavramlarını ve aralarındaki ilişkinin mahiyetini belirler nitelikte olacaktır. Oluşan Tanrı tasavvurları tüm boyutların birlikte değerlendirilmesiyle anlam kazanmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca, Tanrı hakkında çok farklı tasavvurlar üretilmiştir. Tanrı’nın yarattıklarından farklı olduğu kabulüyle O’nu anlamaya çalışanlar olduğu gibi O’nu yaratılan şeylere benzer şekilde tanımlayanlar da olmuştur. Bu tasavvurlar sadece varlık alanında kalmamış, O’nun eylemleri üzerinden de işletilmiştir. Kimine göre ahlaki bir temelde eylemde bulunan Tanrı, kimilerine göre yaptığından sual olunmayan bir Tanrı makbuldür. Kelamcıların söz konusu farklı Tanrı tasavvurları ise tenzih doktrinine dayanmaktadır. Ontolojik ve ahlaki temelde farklı yaklaşımlar, söylem gruplarının ya da düşünürlerin paradigmalarına göre şekillenmektedir. Mu‘tezile’nin Allah ve insan tasavvuru, insana ve hayata dönük yönüyle önemli Kur’ânî tespitleri içermektedir. Mu‘tezilî bir âlim olan Arap dili ve edebiyatının yetkin isimlerinden Ebû’l-Kāsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Harezmî ez-Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) de eserlerinde, Allah-insan ilişkisine gereken ilgiyi gösterdiği bilinmektedir. Zemahşerî, takdîr gereği insanın belirli bir fıtratta yaratıldığının bu sebeple akıl ve irâde sahibi olarak yaratılan bu insanın yaptıklarından sorumlu olduğunun farkındadır. Dini pratiğinde Hanefî aidiyete sahip olan Zemahşerî, aklı ön planda tutan, aklın işlevsel yönünü vurgulayan bir din anlayışına sahiptir. Zemahşerî’de yaratmanın ilk aşamasından itibaren adaletli bir Tanrı fikri hakimdir. Onun, Allah’ın kâdir, âlim ve âdil olmasıyla ilgili yaklaşımı ve bağlantılı olarak irade konusundaki değerlendirmeleri, Allah-insan ilişkisini nasıl bir temelde ele aldığına işaret etmektedir. Bununla birlikte, Zemahşerî’nin ilâhî fiiller, insan fiilleri, akıl, bilgi, taklit, hüsun-kubuh, hidâyet-dalâlet, dâî, fâil, kötü/kabîh ve fâili, hikmet, maslahat ve tüm bunları içine alacak şekilde teklîf yaklaşımı onun Allah-insan ilişkisini ahlaki boyutta ele aldığına dair sağlam sabiteler içermektedir. Kitâbü’l-Minhâc, Zemahşerî’nin söz konusu görüşü hakkında genel çerçeveyi belirleyen bir eseridir. Keşşâf ‘an hakâik-i (gavâmizi')t-tenzîl ve ‘uyûni'l-ekâvîl fî vücûhi't-te’vîl isimli eseri ise Zemahşerî’nin görüşlerini ve derinliğini birçok açıdan anlama ve değerlendirme imkânı veren te’lîfidir. Dolayısıyla bu çalışma, Zemahşerî’nin Allah-insan ilişkisinde ortaya koyduğu ahlaki yaklaşıma dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmamız Zemahşerî ile sınırlandırılırken, gereken yerlerde mukayaseli değer","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":"87 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141389381","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Arap Dilinde Tedâmm/ Eşdizim Olgusunun Cümlenin Anlamsal Bütünlüğüne Katkısı 泰达姆/搭配现象对阿拉伯语句子语义完整性的贡献
Pub Date : 2024-06-01 DOI: 10.18505/cuid.1435552
Ayşe Meydanoğlu
Bu çalışmada klasik eserlerden modern çalışmalara kadar birçok dilsel araştırmaya konu olan dilsel örüntünün son dönem dil çalışmalarına yansıması olan tedâm/ eşdizim olgusunun Arap dilinde cümlenin anlamsal bütünlüğüne katkısı ele alınmıştır. Bu olgu aslı itibariyle tüm dillerde farklı şekillerde bulunan temel örüntünün nasıllığını gözler önüne seren, şekilsel bir olgudur. Dilde iki unsurun bir birini gerektirmesi (istilzâm) veya kesinlikle yan yana gelememesi (tenâfî) gibi durumlar tedâm olgusu bağlamında incelenir. Her fiilin bir fâilinin olması, ism-i mevsûlün bir sıla cümlesine ihtiyaç duyması, sıfat ile mevsuf, mudâf ile mudâufun ileyh birliktelikleri istilzâm kapsamında değerlendirilirken; mudâf olan kelimenin fiil, zamir veya şart edatı olmaması tenâfî bağlantısı bağlamında ele alınır. İstilzâm ve tenâfî bağlantıları tedâm olgusunun temel taşlarını oluştururken art arda gelen kelimelerin cümlenin söz diziminde belirli konuma sahip olmalarını gerekli kılan tevârud /tertipsel bağlantı da tedâm olgusunun ayrılmaz bir bileşenidir. Bu konum göz önüne alınmayıp ihlal edildiğinde, cümlede meydana gelen anlamsal boşluklar sebebiyle cümle, öğrenilmiş dil kalıplarının dışına çıkar. Bu yönüyle cümleyi oluşturan kelimeler arasındaki doğal dizemsel bağlantı ya da cümle içerisinde kelimenin, kendisine eşlik eden diğer kelimelerle uyumlu birlikteliği de tedâm olgusunun kapsamına girmektedir. Ayrıca bazı dilbilimcilerin, tertipsel bağlantıyı “makam” kavramıyla da ilişkilendirilerek tedâm olgusunu nahvî uyumun ötesinde belâği bir üslup bağlamında değerlendirilmeye müsait hale getirmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında tedâm olgusuna çağdaş dilcilerin context of stuation/ durumun bağlamı olarak nitelenen bir yön kazandırılmıştır ki bu yönüyle tedâm olgusu cümleye, nahvî örüntüden daha fazla anlamsal katkı sağlamaktadır. Bu çalışma, dildeki doğal örüntüye dikkat çekerek tedâm olgusunun anlaşılmasıyla zihinde netleşen hazif, zikir, istitâr, rütbe ve takdir gibi olguların daha net anlaşılmasına katkı sağlaması açısından önemlidir. Çalışma, tedâm/ eşdizim bağlantısının cümlenin anlamsal bütünlüğüne katkısını ortaya koymaya çalışan nitel bir araştırma olup, çalışmada veri toplama araçlarından belge inceleme aracı kullanılmıştır. Veri çözümleme aşamasında ise doküman analizi ve betimsel analiz teknikleri kullanılmıştır. Çalışma neticesinde, tedâm/ eşdizim bağlantısının alt unsurlarıyla birlikte cümlede anlamsal bütünlüğü sağladığı, bu bağlantıya dikkat edilerek oluşturulan cümlelerin anlamsal açıdan daha uyumlu bir bütünlük oluşturduğu görülmektedir. Cümledeki bu uyumu sağlayan tedâm bağlantısının, alışılagelmiş ve genel kabul görmüş cümle örüntülerinin gramatik kurallara uygun bir şekilde kullanımını içerdiği sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca bu bağlantı, konuşulan ortamın gereğine uygun söylenmiş lafızların içinde bulunulan makama uygun olarak yorumlanmasını da kapsamaktadır.
在本研究中,我们讨论了 tedām /搭配现象对阿拉伯语句子语义完整性的贡献,该现象是语言模式的反映,从古典著作到现代研究,许多语言学研究都将其作为研究对象。这种现象是一种形式现象,它揭示了以不同形式存在于所有语言中的基本模式是如何存在的。在语言中,诸如两个元素的必然性(istilzām)或两个元素无法结合在一起(tenāfī)等情况都是在 tedām 现象的背景下进行分析的。每个动词都有一个 fāil,名词 al-mawsūl 需要一个 sıla 分句,形容词和 mawṣuf、mudāf 和 mudāufun ileyh 的统一性都在 istilzām 的范围内进行评估,而 mudāf 这个词不是动词、代词或条件介词的事实则在 tenāfī 联系的背景下进行考虑。istilzām和tenāfī连接构成了tām现象的基石,而tawārud/典型连接则是tām现象不可分割的组成部分,它要求连续的词在句子的语法中具有一定的位置。当这个位置被忽视和违反时,由于句子中出现语义空白,句子就会脱离所学的语言模式。在这方面,构成句子的词语之间的自然句法联系或词语与句子中伴随它的其他词语的和谐关联也属于tedām现象的范畴。此外,一些语言学家还将这种句法联系与 "maqam "的概念联系起来,从而有可能从语法和谐之外的修辞风格的角度来评价 tedām 现象。从这个角度来看,tedām 现象被当代语言学家赋予了 "语境 "的特征,在这方面,tedām 现象对句子语义的贡献大于语法模式。这项研究的重要意义在于,它引起了人们对语言中自然模式的关注,并有助于更清晰地理解诸如 hazif、dhikr、istitār、rank 和 appreciation 等现象,通过理解 tedām 现象,这些现象在头脑中变得更加清晰。本研究是一项定性研究,试图揭示 tedām 与搭配的联系对句子语义完整性的贡献,在研究的数据收集工具中使用了文档分析工具。在数据分析阶段,使用了文档分析和描述性分析技术。研究结果表明,tedâm/搭配的连接为句子及其子元素提供了语义完整性,注意这种连接而形成的句子在语义上更加和谐完整。结论是,提供句子这种和谐性的 tedām 连接涉及按照语法规则使用常规和普遍接受的句型。此外,这种连接还包括根据说话时的语境来解释所说的词语。
{"title":"Arap Dilinde Tedâmm/ Eşdizim Olgusunun Cümlenin Anlamsal Bütünlüğüne Katkısı","authors":"Ayşe Meydanoğlu","doi":"10.18505/cuid.1435552","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1435552","url":null,"abstract":"Bu çalışmada klasik eserlerden modern çalışmalara kadar birçok dilsel araştırmaya konu olan dilsel örüntünün son dönem dil çalışmalarına yansıması olan tedâm/ eşdizim olgusunun Arap dilinde cümlenin anlamsal bütünlüğüne katkısı ele alınmıştır. Bu olgu aslı itibariyle tüm dillerde farklı şekillerde bulunan temel örüntünün nasıllığını gözler önüne seren, şekilsel bir olgudur. Dilde iki unsurun bir birini gerektirmesi (istilzâm) veya kesinlikle yan yana gelememesi (tenâfî) gibi durumlar tedâm olgusu bağlamında incelenir. Her fiilin bir fâilinin olması, ism-i mevsûlün bir sıla cümlesine ihtiyaç duyması, sıfat ile mevsuf, mudâf ile mudâufun ileyh birliktelikleri istilzâm kapsamında değerlendirilirken; mudâf olan kelimenin fiil, zamir veya şart edatı olmaması tenâfî bağlantısı bağlamında ele alınır. İstilzâm ve tenâfî bağlantıları tedâm olgusunun temel taşlarını oluştururken art arda gelen kelimelerin cümlenin söz diziminde belirli konuma sahip olmalarını gerekli kılan tevârud /tertipsel bağlantı da tedâm olgusunun ayrılmaz bir bileşenidir. Bu konum göz önüne alınmayıp ihlal edildiğinde, cümlede meydana gelen anlamsal boşluklar sebebiyle cümle, öğrenilmiş dil kalıplarının dışına çıkar. Bu yönüyle cümleyi oluşturan kelimeler arasındaki doğal dizemsel bağlantı ya da cümle içerisinde kelimenin, kendisine eşlik eden diğer kelimelerle uyumlu birlikteliği de tedâm olgusunun kapsamına girmektedir. Ayrıca bazı dilbilimcilerin, tertipsel bağlantıyı “makam” kavramıyla da ilişkilendirilerek tedâm olgusunu nahvî uyumun ötesinde belâği bir üslup bağlamında değerlendirilmeye müsait hale getirmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında tedâm olgusuna çağdaş dilcilerin context of stuation/ durumun bağlamı olarak nitelenen bir yön kazandırılmıştır ki bu yönüyle tedâm olgusu cümleye, nahvî örüntüden daha fazla anlamsal katkı sağlamaktadır. Bu çalışma, dildeki doğal örüntüye dikkat çekerek tedâm olgusunun anlaşılmasıyla zihinde netleşen hazif, zikir, istitâr, rütbe ve takdir gibi olguların daha net anlaşılmasına katkı sağlaması açısından önemlidir. Çalışma, tedâm/ eşdizim bağlantısının cümlenin anlamsal bütünlüğüne katkısını ortaya koymaya çalışan nitel bir araştırma olup, çalışmada veri toplama araçlarından belge inceleme aracı kullanılmıştır. Veri çözümleme aşamasında ise doküman analizi ve betimsel analiz teknikleri kullanılmıştır. Çalışma neticesinde, tedâm/ eşdizim bağlantısının alt unsurlarıyla birlikte cümlede anlamsal bütünlüğü sağladığı, bu bağlantıya dikkat edilerek oluşturulan cümlelerin anlamsal açıdan daha uyumlu bir bütünlük oluşturduğu görülmektedir. Cümledeki bu uyumu sağlayan tedâm bağlantısının, alışılagelmiş ve genel kabul görmüş cümle örüntülerinin gramatik kurallara uygun bir şekilde kullanımını içerdiği sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca bu bağlantı, konuşulan ortamın gereğine uygun söylenmiş lafızların içinde bulunulan makama uygun olarak yorumlanmasını da kapsamaktadır.","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":"17 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141397443","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İslâm Hukukunda Sevm ale’s-Sevm (Pazarlık Üzerine Pazarlık) 伊斯兰法中的 Sevm ale's-Sevm(关于讨价还价的讨价还价)
Pub Date : 2024-06-01 DOI: 10.18505/cuid.1413124
M. Ünal
Sosyal bir varlık olan insanlar, tarih boyunca birbirleri ile alışveriş yapma ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu alışverişler, genellikle satış akdi yoluyla gerçekleştirilmiştir. Satış akitlerinin kurulmasında en yaygın görülen yöntem ise pazarlık usulü ile gerçekleştirilen müsâveme yöntemidir. İnsanlar satış akdini kurarken, akdin unsurları üzerinde pazarlık yaparak bir anlaşmaya varmışlardır. İslâm hukuku bu yöntemin sınırlarını belirlemiştir. İnsanların birbirlerinin haklarını ihlal etmeden pazarlık yapabilmelerini sağlayacak düzenlemeler getirmiştir. Doğrudan doğruya naslar ile insanların satış akdini kurarken bu sınırlara dikkat etmesi gerektiği emredilmiştir. Bu durum hem şahsi zararların hem de toplumsal zararların önüne geçilmesi açısından büyük önem arz etmiştir. Bu kapsamda getirilen bazı sınırlamalar şu şekildedir: Satılmış olan bir malın tekrar satılması yasaklanmış, fiyat yükseltmek amacıyla üçüncü kişinin pazarlığa dahil olması yasaklanmış, bir kişinin izdivaç teklifine cevap verilmeden bir başkasının aynı kişiye izdivaç teklifinde bulunması yasaklanmış ve tarafların pazarlık aşamasının sonu geldiği, anlaşma meyillerinin oluştuğu durumda üçüncü kişinin pazarlığa dahil olması yasaklanmıştır. Bu çalışmada da tarafların anlaşma meyillerinin ortaya çıkmış olduğu durumda üçüncü kişinin gelerek taraflardan birinin aleyhine pazarlığa dahil olması konusu ele alınmıştır. Bu husus İslâm hukuk literatüründe sevm ale’s-sevm olarak nitelendirilmiştir. Türkçe literatürde genellikle pazarlık üzerine pazarlık olarak çevrilmiştir. Bu çalışmada da sevm ale’s-sevm kavramına genellikle yer verilmiş olmakla birlikte, Türkçe olarak ifade edilmesi gerektiğinde pazarlık üzerine pazarlık kavramı kullanılmıştır. Taraflar pazarlığa yönelik ifadelerini akdin kurucu unsuru olan irade beyanı ile birbirlerine iletmektedirler. Dolayısıyla bu çalışmada öncelikle irade beyanına yönelik açıklamalar yapılmıştır. Pazarlığa yönelik bu irade beyanlarının icâb niteliğinde mi yoksa icâba davet niteliğinde mi olduğu hususunda açıklamalara yer verilmiştir. Bu açıklamaların ardından müsâveme yöntemi tanımlanmış ve genel olarak bu yönteme ilişkin bilgi verilmiştir. Müsâveme yöntemi ile oluşturulan akitler ile bu yönteme benzer yöntemlerin farkları hususunda açıklamalar yapılmıştır. Pazarlık yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlara değinilmiş ve pazarlık üzerine pazarlık yapmanın yasak olduğu ifade edilmiştir. Akit kurulurken hangi aşamada pazarlığa dahil olmanın bu yasak kapsamında sayılacağı ve hangi aşamadaki müdahalenin yasak kapsamına dahil olmayacağı belirtilmiştir. Bu yasağın neden gerekli olduğu konusunda yapılmış olan açıklamalara yer verilmiştir. Sevm ale’s-sevmin söz konusu olduğu akitlerin genel olarak diyaneten haram kabul edildiği bununla birlikte kazaen bu akitlerin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Bu yasağın kapsamına sadece müslümanların değil aynı zamanda müslüman olmayan vatandaşların ve müste’menlerin de dahil olduğu ifade edilmiştir. Buna göre müslüman olmay
作为一种社会存在,人们在历史上一直认为有必要相互交换。这些交换一般通过销售合同来实现。订立销售合同最常用的方法是讨价还价的谈判方法。在签订销售合同时,人们通过对合同内容的讨价还价达成协议。伊斯兰法规定了这种方法的限度。它引入了一些规定,使人们能够在不侵犯对方权利的情况下进行讨价还价。直接证据直接命令人们在签订销售合同时应注意这些限制。这种情况对于防止个人和社会损害具有重要意义。在此背景下提出的一些限制如下:禁止转售已售出的商品;禁止让第三方参与讨价还价以抬高价格;禁止在一方的求婚得到回应之前另一方向同一人求婚;禁止在双方讨价还价阶段结束并形成一致倾向时让第三方参与讨价还价。本研究讨论了第三方参与讨价还价而损害其中一方利益的问题。这个问题在伊斯兰法律文献中被称为 sevm ale's-sevm 。在土耳其文献中,它一般被翻译为讨价还价。虽然本研究一般使用 sevm ale's-sevm 的概念,但在有必要用土耳其语表达时,则使用讨价还价的概念。双方通过作为合同构成要素的意愿声明向对方传达讨价还价的表达。因此,在本研究中,首先对意愿声明进行了解释。对这些讨价还价的意愿声明的性质是ijāb 还是邀请ijāba 进行了解释。在这些解释之后,对谈判方法进行了定义,并提供了有关该方法的一般信息。还解释了谈判法和类似谈判法的合同之间的区别。提到了讨价还价时应考虑的问题,并指出禁止就讨价还价进行讨价还价。还说明了在合同订立的哪个阶段,参与讨价还价将被视为在禁止范围之内,而在哪个阶段,干预不在禁止范围之内。同时还解释了为什么有必要禁止这种行为。有人指出,sevm ale's-sevmin 所涉及的合同在宗教方面被普遍认为是可憎的,但这些合同在事故方面是有效的。有人指出,这项禁令的范围不仅包括穆斯林,还包括非穆斯林公民和非穆斯林。因此,有人解释说,参与这种针对非穆斯林公民或非穆斯林的交易不被视为合法。有学者指出,sevm ale's-sevm 不仅在销售合同方面有效,在其他合同方面也同样有效。尽管这些解释是基于哈乃斐学派,但也包含了其他学派的观点。总的来说,本文以哈乃斐学派为基础,并采用了包含其他学派观点的方法。在所有这些观点之后,对现行法律中是否适用该禁令进行了解释。在文献中,有独立的著作对销售合同成立方面的一些禁令进行了阐述。此外,在一般义务法和消费者法的著作中也有对这些禁止性规定的解释。然而,在我国的文献中还没有关于 sevm ale's-sevm(讨价还价)的独立著作。因此,本研究试图填补我国伊斯兰法文献中的这一空白。
{"title":"İslâm Hukukunda Sevm ale’s-Sevm (Pazarlık Üzerine Pazarlık)","authors":"M. Ünal","doi":"10.18505/cuid.1413124","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1413124","url":null,"abstract":"Sosyal bir varlık olan insanlar, tarih boyunca birbirleri ile alışveriş yapma ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu alışverişler, genellikle satış akdi yoluyla gerçekleştirilmiştir. Satış akitlerinin kurulmasında en yaygın görülen yöntem ise pazarlık usulü ile gerçekleştirilen müsâveme yöntemidir. İnsanlar satış akdini kurarken, akdin unsurları üzerinde pazarlık yaparak bir anlaşmaya varmışlardır. İslâm hukuku bu yöntemin sınırlarını belirlemiştir. İnsanların birbirlerinin haklarını ihlal etmeden pazarlık yapabilmelerini sağlayacak düzenlemeler getirmiştir. Doğrudan doğruya naslar ile insanların satış akdini kurarken bu sınırlara dikkat etmesi gerektiği emredilmiştir. Bu durum hem şahsi zararların hem de toplumsal zararların önüne geçilmesi açısından büyük önem arz etmiştir. Bu kapsamda getirilen bazı sınırlamalar şu şekildedir: Satılmış olan bir malın tekrar satılması yasaklanmış, fiyat yükseltmek amacıyla üçüncü kişinin pazarlığa dahil olması yasaklanmış, bir kişinin izdivaç teklifine cevap verilmeden bir başkasının aynı kişiye izdivaç teklifinde bulunması yasaklanmış ve tarafların pazarlık aşamasının sonu geldiği, anlaşma meyillerinin oluştuğu durumda üçüncü kişinin pazarlığa dahil olması yasaklanmıştır. Bu çalışmada da tarafların anlaşma meyillerinin ortaya çıkmış olduğu durumda üçüncü kişinin gelerek taraflardan birinin aleyhine pazarlığa dahil olması konusu ele alınmıştır. Bu husus İslâm hukuk literatüründe sevm ale’s-sevm olarak nitelendirilmiştir. Türkçe literatürde genellikle pazarlık üzerine pazarlık olarak çevrilmiştir. Bu çalışmada da sevm ale’s-sevm kavramına genellikle yer verilmiş olmakla birlikte, Türkçe olarak ifade edilmesi gerektiğinde pazarlık üzerine pazarlık kavramı kullanılmıştır. \u0000Taraflar pazarlığa yönelik ifadelerini akdin kurucu unsuru olan irade beyanı ile birbirlerine iletmektedirler. Dolayısıyla bu çalışmada öncelikle irade beyanına yönelik açıklamalar yapılmıştır. Pazarlığa yönelik bu irade beyanlarının icâb niteliğinde mi yoksa icâba davet niteliğinde mi olduğu hususunda açıklamalara yer verilmiştir. Bu açıklamaların ardından müsâveme yöntemi tanımlanmış ve genel olarak bu yönteme ilişkin bilgi verilmiştir. Müsâveme yöntemi ile oluşturulan akitler ile bu yönteme benzer yöntemlerin farkları hususunda açıklamalar yapılmıştır. Pazarlık yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlara değinilmiş ve pazarlık üzerine pazarlık yapmanın yasak olduğu ifade edilmiştir. Akit kurulurken hangi aşamada pazarlığa dahil olmanın bu yasak kapsamında sayılacağı ve hangi aşamadaki müdahalenin yasak kapsamına dahil olmayacağı belirtilmiştir. Bu yasağın neden gerekli olduğu konusunda yapılmış olan açıklamalara yer verilmiştir. Sevm ale’s-sevmin söz konusu olduğu akitlerin genel olarak diyaneten haram kabul edildiği bununla birlikte kazaen bu akitlerin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Bu yasağın kapsamına sadece müslümanların değil aynı zamanda müslüman olmayan vatandaşların ve müste’menlerin de dahil olduğu ifade edilmiştir. Buna göre müslüman olmay","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":"25 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141415105","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Nahvî İhtimâlin İstişhâda Etkisi Nakhwî Ihtimāl 对 Istishhāda 的影响
Pub Date : 2024-05-23 DOI: 10.18505/cuid.1432192
Abdulkadir Kişmir
Arapçanın genel kural ve kaidelerini tespit etme ve böylece bu dile ait bir gramer oluşturma çabaları uzun bir tarihi sürece yayılmıştır. İlk dönem nahiv âlimlerinin yanı sıra müteahhir dil bilginleri de Arap dilinin kendilerine sunmuş olduğu materyalleri kullanarak bu çalışmalarda etkin bir şekilde rol almışlardır. Bununla birlikte gerek mütekaddim gerekse müteahhir dil bilginleri gramer çalışmalarına mesnet teşkil eden dilsel malzemenin kabulü hususunda farklı yöntemler izlemişlerdir. Bu durum ise nahivciler arasında bazen sert tartışmalara neden olmuştur. Bu münakaşalar ya dilsel verinin hangi döneme ait olduğu, fasih Arapça konuşanlardan alınıp alınmadığı, herhangi bir kabileye özgü olup olmadığı gibi Araplara nispetinin doğruluğunu tespitte yaşanmış ya da delil olarak ileri sürülen dilsel materyalin içeriği sebebiyle meydana gelmiştir. Böylece istinbât faaliyetinde ele alınan dilsel verinin genel kabul görebilmesi için bazı şartları haiz olması gerektiği fikri ortaya çıkmış ve bu konuda birtakım temel kurallar oluşturulmaya çalışılmıştır. Kaleme alınan dönem fark etmeksizin nahiv meselelerini derinlemesine ele alan eserlere bakıldığında bazı kurallar çerçevesinde dilsel malzemeye yaklaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Özellikle nahiv âliminin ele aldığı dilsel materyalde şâhid olarak sunacağı ifadenin konuya dair verilen duruma uygun olması gerektiği düşüncesi dilsel verinin metin tenkidinden geçtiğini göstermektedir. İşte bu makale, şâhid olarak sunulan dilsel malzemede yer alan bir ifadenin farklı yorumlanabilmesine kapı açan ihtimâl kavramını ele almaktadır. Zihnin iki şey arasında kalmasına sebep olan ve onun tek bir tarafa yönelmesini engelleyen bir seçeneğin olmasını ifade eden ihtimâl, birçok nahiv âlimi tarafından ihticâca engel bir kusur telakki edilmiştir. Buna rağmen böylesi dilsel malzemenin istişhâd faaliyetinde kullanıldığı da görülmektedir. Bu yüzden Ebû Hayyân gibi bazı nahivciler bu konuda titiz davranarak bu tür delillerin dikkate alınmaması gerektiğini yüksek sesle dile getirmişler ve bunları eserlerinde zikredip dilsel faaliyet yürüten nahivcileri eleştirmişlerdir. Lakin herhangi bir dilsel metinde ihtimâlin olup olmadığına yönelik nahivcilerin farklı yorumları, metin tenkit sebebi olarak ele alınan ihtimâl kavramının objektif bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı problemini gündeme getirmektedir. Makalede ihtimâl kavramının tarihi sürecine temas edildikten sonra farklı başlıklar altında bu kavram irdelenmiş, delilin reddini gerektirecek ihtimâlin güçlü olması ve uzak ihtimâllerin dikkate alınmaması gerektiğine dair söylemler olmasına rağmen bu konuda objektif kriterler belirlenemediğinden delilin ihtimâl ifade edip etmediğine yönelik dilciler arasında tartışmalar örneklerle izah edilmiştir. Böylece dilsel delillerdeki ihtimâlin istişhâdı engellediğine yönelik şartın nesnel değeri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
确定阿拉伯语的一般规则和原则,进而创建该语言的语法,是一个漫长的历史过程。除了早期的语法学家之外,后来的语言学家也利用阿拉伯语为他们提供的材料,在这些研究中发挥了积极作用。然而,早期和后来的语言学家在接受构成语法研究基础的语言材料时遵循不同的方法。这种情况有时会导致语法学家之间的激烈争论。这些争论要么发生在确定语言资料属于哪个时期,要么发生在确定语言资料是否取自讲完全阿拉伯语的人,要么发生在确定语言资料是否为某个部落所特有,要么发生在确定作为证据提出的语言资料的内容。因此,在推理活动中处理的语言资料必须满足某些条件才能被普遍接受的观点应运而生,并试图在这方面建立一些基本规则。无论在哪个时期,当我们深入研究语法问题的著作时,都会发现它们试图在一些规则的框架内处理语言材料。特别是,语法学者在处理语言材料时,作为证人提出的陈述应与主题所给的情况相适应,这一观点表明,语言资料通过了文本批评。本文讨论的是概率的概念,它为对作为证人的语言材料中的语句做出不同解释打开了大门。概率指的是存在一种选择,这种选择会使人的思维在两件事情之间纠结,并阻止其转向某一方,许多语法学者都将其视为阻碍 ijijā'的缺陷。然而,我们也看到,这种语言材料被用于 "istishhād "的活动中。为此,一些语法学家,如阿布-哈亚恩(Abū Hayyān),对这一问题一丝不苟,大声疾呼不应考虑这些证据,并批评在其著作中提及这些证据并开展语言学活动的语法学家。然而,语法学家们对任何语言文本中是否存在可能性的不同解释引发了一个问题,即被视为文本批评理由的可能性概念是否得到了客观的使用。本文在触及概率概念的历史进程后,分门别类地对这一概念进行了研究,虽然有论述认为,要求否定证据的概率应该是强概率,不应考虑远概率,因为在这方面无法确定客观标准,但还是结合实例对语言学家关于证据是否表达概率的讨论进行了解释。因此,我们试图揭示语言证据中的概率防止istishhād这一条件的客观价值。
{"title":"Nahvî İhtimâlin İstişhâda Etkisi","authors":"Abdulkadir Kişmir","doi":"10.18505/cuid.1432192","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1432192","url":null,"abstract":"Arapçanın genel kural ve kaidelerini tespit etme ve böylece bu dile ait bir gramer oluşturma çabaları uzun bir tarihi sürece yayılmıştır. İlk dönem nahiv âlimlerinin yanı sıra müteahhir dil bilginleri de Arap dilinin kendilerine sunmuş olduğu materyalleri kullanarak bu çalışmalarda etkin bir şekilde rol almışlardır. Bununla birlikte gerek mütekaddim gerekse müteahhir dil bilginleri gramer çalışmalarına mesnet teşkil eden dilsel malzemenin kabulü hususunda farklı yöntemler izlemişlerdir. Bu durum ise nahivciler arasında bazen sert tartışmalara neden olmuştur. Bu münakaşalar ya dilsel verinin hangi döneme ait olduğu, fasih Arapça konuşanlardan alınıp alınmadığı, herhangi bir kabileye özgü olup olmadığı gibi Araplara nispetinin doğruluğunu tespitte yaşanmış ya da delil olarak ileri sürülen dilsel materyalin içeriği sebebiyle meydana gelmiştir. Böylece istinbât faaliyetinde ele alınan dilsel verinin genel kabul görebilmesi için bazı şartları haiz olması gerektiği fikri ortaya çıkmış ve bu konuda birtakım temel kurallar oluşturulmaya çalışılmıştır. Kaleme alınan dönem fark etmeksizin nahiv meselelerini derinlemesine ele alan eserlere bakıldığında bazı kurallar çerçevesinde dilsel malzemeye yaklaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Özellikle nahiv âliminin ele aldığı dilsel materyalde şâhid olarak sunacağı ifadenin konuya dair verilen duruma uygun olması gerektiği düşüncesi dilsel verinin metin tenkidinden geçtiğini göstermektedir. İşte bu makale, şâhid olarak sunulan dilsel malzemede yer alan bir ifadenin farklı yorumlanabilmesine kapı açan ihtimâl kavramını ele almaktadır. Zihnin iki şey arasında kalmasına sebep olan ve onun tek bir tarafa yönelmesini engelleyen bir seçeneğin olmasını ifade eden ihtimâl, birçok nahiv âlimi tarafından ihticâca engel bir kusur telakki edilmiştir. Buna rağmen böylesi dilsel malzemenin istişhâd faaliyetinde kullanıldığı da görülmektedir. Bu yüzden Ebû Hayyân gibi bazı nahivciler bu konuda titiz davranarak bu tür delillerin dikkate alınmaması gerektiğini yüksek sesle dile getirmişler ve bunları eserlerinde zikredip dilsel faaliyet yürüten nahivcileri eleştirmişlerdir. Lakin herhangi bir dilsel metinde ihtimâlin olup olmadığına yönelik nahivcilerin farklı yorumları, metin tenkit sebebi olarak ele alınan ihtimâl kavramının objektif bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı problemini gündeme getirmektedir. Makalede ihtimâl kavramının tarihi sürecine temas edildikten sonra farklı başlıklar altında bu kavram irdelenmiş, delilin reddini gerektirecek ihtimâlin güçlü olması ve uzak ihtimâllerin dikkate alınmaması gerektiğine dair söylemler olmasına rağmen bu konuda objektif kriterler belirlenemediğinden delilin ihtimâl ifade edip etmediğine yönelik dilciler arasında tartışmalar örneklerle izah edilmiştir. Böylece dilsel delillerdeki ihtimâlin istişhâdı engellediğine yönelik şartın nesnel değeri ortaya konulmaya çalışılmıştır.","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":"22 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141105701","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İbn Dakīkulʿîd’in Şerḥu’l-İlmâm bi-Eḥâdîs̱i’l-Aḥkâm’ında Hadisleri Anlama Yöntemi Olarak Hakikat-Mecaz Olgusu 伊本-达基库利德的《圣训实录》中作为理解圣训方法的 "真理-麦加兹现象" bi-Eḥādīs̱i'l-Aḥkām
Pub Date : 2024-05-22 DOI: 10.18505/cuid.1416710
Recep Bilgin
Hadislerin doğru anlaşılması ve yorumlanması çabası ilk defa Hz. Peygamber döneminde başlamış, tâbiîn ve tebeu’t-tâbiîn döneminde hadislerin tedviniyle birlikte hız kazanmış ve bu hususta önemli çalışmalar yapılmıştır. İlerleyen süreçte fıkıh usulünün verilerini kullanarak ahkâm hadislerinden hüküm çıkarma ve lafız-mâna ilişkisi konusunda hakikat-mecaz ekseninde yeni yorum yöntemleriyle uygulamalı olarak ele alınan eserler telif edilmiştir. Bu eserlerin başında İbn Dakīkulʿîd’in, Şerḥu’l-İlmâm bi-eḥâdîs̱i’l-aḥkâm’ı gelmektedir. Şerḥu’l-İlmâm hadis şerh edebiyatında muhteva zenginliğini artırarak ve kullanılan yöntemleri geliştirerek daha önceki şerhleri geride bırakmış bir eserdir. Bu çalışmada İbn Dakīkulʿîd’in hadisleri anlamada bir yöntem olarak kullandığı hakikat-mecaz konusu ele alınmıştır. Böyle bir konunun tercih edilmesindeki ana etmenlerin başında mezkûr eserde hüküm istihrâcında hakikat-mecaz bağlamında diğer çalışmalara nispetle, analitik yaklaşımların ön plana çıkması ve alana katkı sağlaması gelmektedir. Çalışmanın hedefi, Şerḥu’l-İlmâm’da hakikat-mecaz ekseninde İbn Dakīkulʿîd’in hadisleri nasıl yorumladığını ortaya çıkarmak ve elde edilen bulgularla yeni yorum imkânlarına alan açmaktır. Lafzın mânaya delaleti konusunda hakikat ve mecaz arasındaki ilişki ve kesişim noktaları çoğu zaman bir problem olarak durmaktadır. Hadis metinlerinin yorumlanmasında hakikat ve mecazın birlikte kullanım alanlarının tespit edilmesi ve hakikat-mecaz ayırımının işlevsel yönünün ortaya çıkarılması, hadislerin doğru anlaşılmasına ve yorumlanmasına katkı sağlayacaktır. Araştırmada öncelikli olarak Şerḥu’l-İlmâm’ın hadis ve fıkıh sahasındaki önemi ve değeriyle ilgili bilgi verilmiş, sonra hakikat ve mecaz kavramlarının tanımlarına geçilmiştir. Mecaz türleri arasında sadece İbn Dakīkulʿîd’in atıf yaptığı istiare, teşbih, teşbîhu’l-mânevî ve teşbîhu’s-sûrî gibi kavramlara yer verilmiştir. Son olarak İbn Dakīkulʿîd’in hakikat ve mecazı bir yöntem olarak nasıl kullandığı konusu örnekler çerçevesinde tahlil edilmiştir. Araştırmada, İbn Dakīkulʿîd’in hakikat ve mecazın zamansal boyutuna, hakikat ve mecaz ayırımında tazmînin rolüne, hakikat ve mecazın cemʿine, hakikate en yakın mecazlara ve hakikat-mecaz arasındaki tercih sebeplerine değinerek hakikat ve mecazı bir yöntem olarak kullandığı sonucuna ulaşılmıştır. İbn Dakīkulʿîd’in hakikat ve mecazı birlikte kullanmasının işlevsel yönleri ve faydaları arasında; lafızların lugatlerde geçtiği anlamları keşfetmek, lafzın anlamında derin ve net açılımlar yapmak, tekellüflü mânaları ayıklamak, mecaza hamledilmeyi gerekli kılan alâkaları/bağları belirlemek, çözümlemeci yaklaşımla muhtemel mânaları ortaya çıkarmak gibi hususlar yer almaktadır. Eğer İbn Dakīkulʿîd, 57 hadisi değil de İlmâm’da yer alan tüm hadisleri şerh etme fırsatı, bulabilseydi bugün hadislerin hakikat ve mecaz eksenli şerh edildiği en çok konuşulan eserlerin başında Şerḥu’l-İlmâm gelebilirdi.
正确理解和诠释圣训的努力始于先知时代,随着 "塔比尼 "和 "塔比尼塔 "时期圣训的编纂而不断加强,并在这方面开展了重要的研究。在随后的时期,有人撰写了关于利用教法学方法论的数据从圣训中推导出判决的问题以及措辞与含义之间的关系的著作,这些著作以真理和寓言为轴心,用新的解释方法切实地处理了这一问题。伊本-达奇库勒(Ibn Daqīqulʿīd)的《圣训实录》(Sharḥ al-Ilmām bi-eḥādīs̱i al-aḥkām)是其中最重要的著作之一。Sharḥ al-Ilmāmām 是一部超越以往注释的作品,它增加了内容的丰富性,并改进了圣训注释文献中使用的方法。在本研究中,我们将讨论伊本-达奇库勒德 (Ibn Daqīqulʿīd) 用来理解圣训的方法--"真谛"(truth-majaz) 这一主题。选择这样一个主题的主要因素之一是,与其他作品相比,上述作品在提取判断的真实性和意译方面突出了分析方法及其对该领域的贡献。本研究的目的是揭示伊本-达奇库勒(Ibn Daqīqulʿīd)如何以真理-圣训为轴心解释《沙尔罕-伊玛目》中的圣训,并利用所获得的研究成果开辟新的解释可能性。字面解释和形象解释之间的关系和交叉点往往是一个问题。确定在解释圣训文本时真理与隐喻共同使用的领域,并揭示真理与隐喻之间区别的功能方面,将有助于正确理解和解释圣训。在本研究中,首先介绍了《圣训实录》(Sharḥ al-Ilmām )在圣训学和教法学领域的重要性和价值,然后给出了真理和隐喻概念的定义。在隐喻的类型中,只包括伊本-达奇库勒德提到的概念,如 al-istiarah、tashbīḥ、tashbīḥ al-mānawī 和 tashbīḥ al-sūrī。最后,在实例框架内分析了伊本-达奇库勒(Ibn Daqīqulʿīd)将直译和隐喻作为一种方法的使用。研究通过对真理和隐喻的时间维度、tāzīn 在区分真理和隐喻中的作用、真理和隐喻的交界处、最接近真理的隐喻以及他偏爱真理和隐喻的原因等方面的论述,得出了伊本-达奇库利德将真理和隐喻作为一种方法的结论。伊本-达奇尔德将字面语言和比喻语言结合起来使用的功能和好处包括:发现字典中的词义,对词义进行深入而清晰的扩展,消除垄断性词义,确定有必要使用比喻语言的关系/联系,以及用分析方法揭示可能的词义。如果伊本-达奇有机会对《伊玛目》中的所有圣训而不仅仅是 57 段圣训进行评论,那么《伊玛目宝训》将会成为从真理和隐喻的角度评论圣训的最令人津津乐道的作品之一。
{"title":"İbn Dakīkulʿîd’in Şerḥu’l-İlmâm bi-Eḥâdîs̱i’l-Aḥkâm’ında Hadisleri Anlama Yöntemi Olarak Hakikat-Mecaz Olgusu","authors":"Recep Bilgin","doi":"10.18505/cuid.1416710","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1416710","url":null,"abstract":"Hadislerin doğru anlaşılması ve yorumlanması çabası ilk defa Hz. Peygamber döneminde başlamış, tâbiîn ve tebeu’t-tâbiîn döneminde hadislerin tedviniyle birlikte hız kazanmış ve bu hususta önemli çalışmalar yapılmıştır. İlerleyen süreçte fıkıh usulünün verilerini kullanarak ahkâm hadislerinden hüküm çıkarma ve lafız-mâna ilişkisi konusunda hakikat-mecaz ekseninde yeni yorum yöntemleriyle uygulamalı olarak ele alınan eserler telif edilmiştir. Bu eserlerin başında İbn Dakīkulʿîd’in, Şerḥu’l-İlmâm bi-eḥâdîs̱i’l-aḥkâm’ı gelmektedir. Şerḥu’l-İlmâm hadis şerh edebiyatında muhteva zenginliğini artırarak ve kullanılan yöntemleri geliştirerek daha önceki şerhleri geride bırakmış bir eserdir. Bu çalışmada İbn Dakīkulʿîd’in hadisleri anlamada bir yöntem olarak kullandığı hakikat-mecaz konusu ele alınmıştır. Böyle bir konunun tercih edilmesindeki ana etmenlerin başında mezkûr eserde hüküm istihrâcında hakikat-mecaz bağlamında diğer çalışmalara nispetle, analitik yaklaşımların ön plana çıkması ve alana katkı sağlaması gelmektedir. Çalışmanın hedefi, Şerḥu’l-İlmâm’da hakikat-mecaz ekseninde İbn Dakīkulʿîd’in hadisleri nasıl yorumladığını ortaya çıkarmak ve elde edilen bulgularla yeni yorum imkânlarına alan açmaktır. Lafzın mânaya delaleti konusunda hakikat ve mecaz arasındaki ilişki ve kesişim noktaları çoğu zaman bir problem olarak durmaktadır. Hadis metinlerinin yorumlanmasında hakikat ve mecazın birlikte kullanım alanlarının tespit edilmesi ve hakikat-mecaz ayırımının işlevsel yönünün ortaya çıkarılması, hadislerin doğru anlaşılmasına ve yorumlanmasına katkı sağlayacaktır. Araştırmada öncelikli olarak Şerḥu’l-İlmâm’ın hadis ve fıkıh sahasındaki önemi ve değeriyle ilgili bilgi verilmiş, sonra hakikat ve mecaz kavramlarının tanımlarına geçilmiştir. Mecaz türleri arasında sadece İbn Dakīkulʿîd’in atıf yaptığı istiare, teşbih, teşbîhu’l-mânevî ve teşbîhu’s-sûrî gibi kavramlara yer verilmiştir. Son olarak İbn Dakīkulʿîd’in hakikat ve mecazı bir yöntem olarak nasıl kullandığı konusu örnekler çerçevesinde tahlil edilmiştir. Araştırmada, İbn Dakīkulʿîd’in hakikat ve mecazın zamansal boyutuna, hakikat ve mecaz ayırımında tazmînin rolüne, hakikat ve mecazın cemʿine, hakikate en yakın mecazlara ve hakikat-mecaz arasındaki tercih sebeplerine değinerek hakikat ve mecazı bir yöntem olarak kullandığı sonucuna ulaşılmıştır. İbn Dakīkulʿîd’in hakikat ve mecazı birlikte kullanmasının işlevsel yönleri ve faydaları arasında; lafızların lugatlerde geçtiği anlamları keşfetmek, lafzın anlamında derin ve net açılımlar yapmak, tekellüflü mânaları ayıklamak, mecaza hamledilmeyi gerekli kılan alâkaları/bağları belirlemek, çözümlemeci yaklaşımla muhtemel mânaları ortaya çıkarmak gibi hususlar yer almaktadır. Eğer İbn Dakīkulʿîd, 57 hadisi değil de İlmâm’da yer alan tüm hadisleri şerh etme fırsatı, bulabilseydi bugün hadislerin hakikat ve mecaz eksenli şerh edildiği en çok konuşulan eserlerin başında Şerḥu’l-İlmâm gelebilirdi.","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":"58 17","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141109058","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Mu‘tezilî Âlim Kâdî Abdülcebbâr Şâfiî miydi? 穆塔兹学者卡迪尔(Qāḍī 'Abd al-Jabbār)是沙菲(Shāfi'ī)派吗?
Pub Date : 2024-05-20 DOI: 10.18505/cuid.1413018
Bahaddin Karakuş, A. Yaman
Genel olarak İslam düşüncesini özel olarak da fıkıh düşüncesini derinden etkileyen isimlerden biri de hiç şüphesiz Kâdî Abdülcebbâr’dır. Hayatının çoğu hicrî IV. yüzyılda (ö. 415/1025) geçen ve Basra Mu’tezilesi’nin Cübbâî’lerden sonra en önemli temsilcisi olan Abdülcebbâr, hem kelam hem de fıkıh usûlü alanındaki eserleriyle sadece Mu’tezilî çevrelerde değil Sünnî muhitlerde de çığır açıcı bir âlim olarak görülmüştür. Birçok Sünnî usûlcünün ortak kanaatine göre İmam Şâfiî’den sonra fıkıh usulü alanındaki en önemli isimlerden biri Abdülcebbâr’dır. Teoloji ve metodoloji alanlarında bu denli etkili olan Kâdî Abdülcebbâr’ın amelî hayatını hangi sistematik çerçevede sürdürdüğü ve öğrenciliği sırasında benimsemiş olduğu Şâfiî mezhebine bağlılığını devam ettirip ettirmediği merak konusu olmuştur. İlgili literatürde Kâdî Abdülcebbâr’ın hayatı boyunca Şâfiî mezhebini benimsediği iddiası çokça dillendirilmiştir. Öyle ki Şâfiî fakihlerin tanıtıldığı tabakât eserlerinde Abdülcebbâr’a bir Şâfiî olarak yer verilmiştir. Acaba gerçek böyle midir? Bu araştırma Kâdî Abdülcebbâr’ın fürûda etkisi açıkça ortaya çıkacak olan bazı usûl görüşleri ile İmam Şâfiî’nin usûl görüşlerini mukayese ederek bu iddianın doğruluğunu tartışmış ve gerçeğin başka bir şey olabileceğine işaret etmiştir. Abdülcebbâr’ın Şâfiî’den farklı olan bazı önemli içtihatları da bu sonucu teyit eden deliller olarak sunulmuştur.
卡迪-阿布德-贾巴尔(Qāḍī 'Abd al-Jabbār)无疑是对伊斯兰思想,尤其是教法思想影响深远的人物之一。他一生的大部分时间都在四世纪(卒于 415/1025),是继朱巴(Jubbāʾīs)之后巴士拉穆塔齐尔派最重要的代表人物。 他的神学和法学著作不仅在穆塔齐尔派,而且在逊尼派中都被视为开创性的学者。根据许多逊尼派法学家的共同看法,阿卜杜勒-贾巴尔是继伊玛目沙菲伊之后 usul al-fiqh 领域最重要的人物之一。人们一直很好奇,在神学和方法论领域如此有影响力的卡迪-阿布德-贾布巴赫是否在系统的框架内继续他的实践生活,以及他是否坚持他作为学生时所采用的沙菲教法。在相关文献中,关于卡迪-阿布德-贾比尔一生都信奉沙斐仪教派的说法被广泛传播。以至于在介绍 Shāfiʿī 法学家的 tabakāt 作品中,ʿAbd al-Jabbār 被列为 Shāfiʿī 法学家。但这是事实吗?本研究通过比较卡迪-阿卜德-贾布巴伊的一些法学观点(其对《古兰经》的影响)和伊玛目沙斐仪的法学观点,讨论了这一说法的准确性,并指出事实可能并非如此。阿卜杜勒-贾巴尔的一些重要法学观点与沙菲的不同,被作为证实这一结论的证据。
{"title":"Mu‘tezilî Âlim Kâdî Abdülcebbâr Şâfiî miydi?","authors":"Bahaddin Karakuş, A. Yaman","doi":"10.18505/cuid.1413018","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1413018","url":null,"abstract":"Genel olarak İslam düşüncesini özel olarak da fıkıh düşüncesini derinden etkileyen isimlerden biri de hiç şüphesiz Kâdî Abdülcebbâr’dır. Hayatının çoğu hicrî IV. yüzyılda (ö. 415/1025) geçen ve Basra Mu’tezilesi’nin Cübbâî’lerden sonra en önemli temsilcisi olan Abdülcebbâr, hem kelam hem de fıkıh usûlü alanındaki eserleriyle sadece Mu’tezilî çevrelerde değil Sünnî muhitlerde de çığır açıcı bir âlim olarak görülmüştür. Birçok Sünnî usûlcünün ortak kanaatine göre İmam Şâfiî’den sonra fıkıh usulü alanındaki en önemli isimlerden biri Abdülcebbâr’dır. Teoloji ve metodoloji alanlarında bu denli etkili olan Kâdî Abdülcebbâr’ın amelî hayatını hangi sistematik çerçevede sürdürdüğü ve öğrenciliği sırasında benimsemiş olduğu Şâfiî mezhebine bağlılığını devam ettirip ettirmediği merak konusu olmuştur. İlgili literatürde Kâdî Abdülcebbâr’ın hayatı boyunca Şâfiî mezhebini benimsediği iddiası çokça dillendirilmiştir. Öyle ki Şâfiî fakihlerin tanıtıldığı tabakât eserlerinde Abdülcebbâr’a bir Şâfiî olarak yer verilmiştir. Acaba gerçek böyle midir? Bu araştırma Kâdî Abdülcebbâr’ın fürûda etkisi açıkça ortaya çıkacak olan bazı usûl görüşleri ile İmam Şâfiî’nin usûl görüşlerini mukayese ederek bu iddianın doğruluğunu tartışmış ve gerçeğin başka bir şey olabileceğine işaret etmiştir. Abdülcebbâr’ın Şâfiî’den farklı olan bazı önemli içtihatları da bu sonucu teyit eden deliller olarak sunulmuştur.","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":"18 17","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141119650","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
“Dünya Müminin Zindanı, Kâfirin Cennetidir” Rivayetinin Analizi ve Metaforik Bir Yorum Denemesi 对 "世界是信徒的地牢和非信徒的天堂 "这一传统的分析和隐喻诠释论文
Pub Date : 2024-05-15 DOI: 10.18505/cuid.1416312
Fürkan Çakir
Bu araştırma Hz. Peygamber’e izafe edilen “Dünya müminin zindanı, kâfirin cennetidir” rivayetini konu edinmektedir. İlgili rivayetin temel hadis kaynaklarında muhtelif metinlerle, beş ayrı sahabîden aktarıldığı tespit edilmiştir. İlgili metin ve senedler ayrı ayrı incelenerek rivayetin hadis ilmi açısından değeri tartışılmıştır. Rivayetin pek çok tariki olduğu için araştırma merfu‘ haberlerle sınırlandırılmıştır. Sözü edilen rivayete temel hadis metinlerinde hangi bab başlığı altında yer verildiği ve klasik hadis şerhlerinde metne nasıl yaklaşıldığı tetkik edilmiştir. Rivayetin “zühd” konusunun ayrılmaz bir parçası haline geldiği ve buna bağlı olarak vaaz ve irşad literatüründe önemli bir yer tuttuğu tespit edilmiştir. Hadiste müminin dünya hayatıyla ilişkisine dair serdedilen ifadeler, kabaca “fâni olan her şeye yüz çevirmek” şeklinde tanımlayabileceğimiz zühdle ilişkilendirilmesine yol açmıştır. Hadis şârihleri ise mezkûr haberi dünya arzularının cezb ediciliğiyle, süreklilik arz eden meşakkatli ibadetlerle mükellef olmanın verdiği zorlukla ve dünyada bireylerin başına gelen musibetlere karşı sabretmesi gerektiğiyle ilişkilendirmişlerdir. Bu bakımdan musannifler ile şârihlerin hadisi benzer perspektifle değerlendirdikleri görülmüştür. Çalışmamızda, Kur’an ve hadis metinlerinde yer alan metaforik anlatı biçimi göz önünde tutulduğunda hadisi farklı bir bakış açısıyla değerlendirmenin mümkün olup olmadığı incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda ilgili metinde yer alan “zindan” kavramının metaforik bir anlam içerdiği kabul edildiğinde yeni bir yorum denemesine açık olduğu söylenebilir. Özellikle modern dönemde belirgin, açık ve fark edilir düzeyde ortaya çıkan düşünce ve ahlak krizine karşı bir anlamlandırma yolu seçerek ilgili rivayeti “medeniyet ve sünnet” ilişkisini göz önünde tutarak metaforik bir yorum denemesi yapacağız. Zira söz konusu rivayetin çökmüş ve çürümekte olan medeniyetlerin haksızlık ve sefaletin kaynağı haline getirdiği tek dünyacı anlayışı reddettiği, nimetlere ve mahrumiyetlere karşı gereğinden fazla ya da az değer atfetmeyi kabul etmediği ve ölümle her şeyini kaybedeceğini düşünenlere karşı bilinç uyandırmaya çalıştığı iddia edilmektedir. Bunun yanında modern insanın İslâm medeniyetini yeniden canlandırabilmesini engelleyen bir dizi kriz vardır. Bunlar ruhsal, bireysel, düşünsel, metafizik ve toplumsal krizlerdir. İnsan, ruhsal krizi manevi ilerleme ve aydınlanmayla; bireysel krizi değerleri arzulara bırakmamakla; düşünsel krizi farklı düşüncelere açık bir şekilde eleştirel düşünceyi geliştirmekle; metafizik krizi dünyevi cazibelerden arınarak varoluşsal kısıtlamalara sırt çevirip bilgi ve anlam arayışına yönelmekle; toplumsal krizi toplumdaki değişimlere katkıda bulunarak insan hakları mücadelesi vermekle alt edebilir. Araştırmamızda insanın bu krizlerle başa çıkıp zindandan kurtularak özgürlüğe kavuşacağı ve kendi medeniyetini kurabileceği fikri metaforik bir yorum denemesiyle ileri sürülmüştür.
本研究涉及先知的传述 "世界是信道者的地牢,是不信道者的天堂"。研究发现,相关传述来自五位不同的教友,他们在主要圣训资料中都有不同的文本。通过分别分析相关文本和相关赛乃德,讨论了该传述在圣训学方面的价值。由于该传述有许多版本,因此研究仅限于梅尔富的消息。我们研究了基本圣训经文中提及该叙述的章节,以及经典圣训注释中对该经文的处理方式。研究结果表明,传述已成为 "祖德 "主题的一个组成部分,因此在传教和伊里沙特文献中占有重要地位。圣训中关于信徒与世俗生活的关系的论述使其与 "晌德 "联系在一起,"晌德 "可粗略地定义为 "远离凡间的一切"。而圣训注释者则将上述消息与世俗欲望的诱惑、必须持续进行艰苦礼拜的困难,以及需要忍耐世间个人遭遇的灾难联系在一起。在这方面,据观察,注释者和评论者从相似的角度评价了这段圣训。在我们的研究中,考虑到《古兰经》和圣训文本中的隐喻叙事形式,我们将研究是否有可能从不同的角度评价圣训。研究结果表明,如果承认相关文本中的 "地牢 "概念包含隐喻意义,那么可以尝试对其进行新的解释。我们将通过考虑 "文明与圣行 "之间的关系,选择一种针对思想和道德危机的解释方式,尝试对相关叙述进行隐喻性解释,尤其是在现代出现的明显、清晰和引人注目的层面上。据称,这段叙述反对将崩溃和衰落的文明作为不公正和苦难之源的单一世界主义理解,反对过高或过低评价祝福和匮乏,并试图唤起人们对那些认为死亡将使他们失去一切的人的警惕。此外,还有一些危机阻碍着现代人复兴伊斯兰文明。这些危机包括精神危机、个人危机、智力危机、形而上学危机和社会危机。人类可以通过精神进步和启蒙来克服精神危机;通过不把价值观留给欲望来克服个人危机;通过以开放的态度接受不同思想来发展批判性思维来克服智力危机;通过远离世俗诱惑、摆脱生存束缚、转而寻求知识和意义来克服形而上学危机;通过促进社会变革和为人权而奋斗来克服社会危机。在我们的研究中,通过隐喻的解释,提出了人类可以通过走出地牢、建立自己的文明来克服这些危机并获得自由的观点。
{"title":"“Dünya Müminin Zindanı, Kâfirin Cennetidir” Rivayetinin Analizi ve Metaforik Bir Yorum Denemesi","authors":"Fürkan Çakir","doi":"10.18505/cuid.1416312","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1416312","url":null,"abstract":"Bu araştırma Hz. Peygamber’e izafe edilen “Dünya müminin zindanı, kâfirin cennetidir” rivayetini konu edinmektedir. İlgili rivayetin temel hadis kaynaklarında muhtelif metinlerle, beş ayrı sahabîden aktarıldığı tespit edilmiştir. İlgili metin ve senedler ayrı ayrı incelenerek rivayetin hadis ilmi açısından değeri tartışılmıştır. Rivayetin pek çok tariki olduğu için araştırma merfu‘ haberlerle sınırlandırılmıştır. Sözü edilen rivayete temel hadis metinlerinde hangi bab başlığı altında yer verildiği ve klasik hadis şerhlerinde metne nasıl yaklaşıldığı tetkik edilmiştir. Rivayetin “zühd” konusunun ayrılmaz bir parçası haline geldiği ve buna bağlı olarak vaaz ve irşad literatüründe önemli bir yer tuttuğu tespit edilmiştir. Hadiste müminin dünya hayatıyla ilişkisine dair serdedilen ifadeler, kabaca “fâni olan her şeye yüz çevirmek” şeklinde tanımlayabileceğimiz zühdle ilişkilendirilmesine yol açmıştır. Hadis şârihleri ise mezkûr haberi dünya arzularının cezb ediciliğiyle, süreklilik arz eden meşakkatli ibadetlerle mükellef olmanın verdiği zorlukla ve dünyada bireylerin başına gelen musibetlere karşı sabretmesi gerektiğiyle ilişkilendirmişlerdir. Bu bakımdan musannifler ile şârihlerin hadisi benzer perspektifle değerlendirdikleri görülmüştür. Çalışmamızda, Kur’an ve hadis metinlerinde yer alan metaforik anlatı biçimi göz önünde tutulduğunda hadisi farklı bir bakış açısıyla değerlendirmenin mümkün olup olmadığı incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda ilgili metinde yer alan “zindan” kavramının metaforik bir anlam içerdiği kabul edildiğinde yeni bir yorum denemesine açık olduğu söylenebilir. Özellikle modern dönemde belirgin, açık ve fark edilir düzeyde ortaya çıkan düşünce ve ahlak krizine karşı bir anlamlandırma yolu seçerek ilgili rivayeti “medeniyet ve sünnet” ilişkisini göz önünde tutarak metaforik bir yorum denemesi yapacağız. Zira söz konusu rivayetin çökmüş ve çürümekte olan medeniyetlerin haksızlık ve sefaletin kaynağı haline getirdiği tek dünyacı anlayışı reddettiği, nimetlere ve mahrumiyetlere karşı gereğinden fazla ya da az değer atfetmeyi kabul etmediği ve ölümle her şeyini kaybedeceğini düşünenlere karşı bilinç uyandırmaya çalıştığı iddia edilmektedir. Bunun yanında modern insanın İslâm medeniyetini yeniden canlandırabilmesini engelleyen bir dizi kriz vardır. Bunlar ruhsal, bireysel, düşünsel, metafizik ve toplumsal krizlerdir. İnsan, ruhsal krizi manevi ilerleme ve aydınlanmayla; bireysel krizi değerleri arzulara bırakmamakla; düşünsel krizi farklı düşüncelere açık bir şekilde eleştirel düşünceyi geliştirmekle; metafizik krizi dünyevi cazibelerden arınarak varoluşsal kısıtlamalara sırt çevirip bilgi ve anlam arayışına yönelmekle; toplumsal krizi toplumdaki değişimlere katkıda bulunarak insan hakları mücadelesi vermekle alt edebilir. Araştırmamızda insanın bu krizlerle başa çıkıp zindandan kurtularak özgürlüğe kavuşacağı ve kendi medeniyetini kurabileceği fikri metaforik bir yorum denemesiyle ileri sürülmüştür.","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":" 40","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141127934","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Osmanlı’da İlmi Nücum ve Vakanüvis Naima’ya Ait Bir Ahkam Defterinin Değerlendirilmesi 奥斯曼帝国的科学和对奈玛一本阿卡姆笔记本的评价
Pub Date : 2024-05-13 DOI: 10.18505/cuid.1424366
Muhammet Okudan
Müslüman bilim adamları, namaz vakitlerinin hesaplanması, kıble yönünün tespit edilmesi gibi nedenlerden dolayı astronomi ilmi ile İslam’ın erken dönemlerinden itibaren ilgilenmeye başlamışlardır. Bu bilim dalıyla yakından ilişkili olduğu düşünülen İlm-i ahkâm-ı nücûm’un, astronominin bir parçası olduğu iddia edenler de olmuştur. Ancak, içindeki “ahkâm” ifadesi nedeniyle birçok ilim adamı bilimler tasnifinde, İlm-i ahkâm-ı nücûmu, astronomiden ayrı tutmuş onu doğal ilimlerden saymamışlardır. Birçok İslam Devleti’nin yöneticisine çeşitli ahkâm risaleleri sunulsa da, müneccimbaşılık bağımsız bir kurum olarak Osmanlı Devleti zamanında, II. Bayezid döneminde teşkilatlanmıştır. Bu dönemde müneccimbaşı, ikinci müneccim ve müneccimlerden oluşan bir heyet oluşturulmuş, zaman zaman birtakım değişikliklere uğrasa da kurum varlığını Cumhuriyet’e kadar devam ettirmiştir. Bu makalenin amacı Osmanlı Devleti’nin bir kurumu olan Müneccimbaşılık kurumu hakkında bilgi vermek ve 1712 yılında yayımlanmış bir ahkam risalesinden yola çıkarak bu tür risalelerde hangi konuların ele alındığını ortaya koymaktır. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivinde tespit edilen belgeler ışığında bu çalışma yapılmıştır. Yöntem olarak Arşiv ve literatür taraması yöntemi kullanılmıştır. Makalenin cevap aradığı soruların başında Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde gaybın bilgisinin yalnız Allah’ta olduğu vurgulanmasına rağmen Osmanlı devletinde bu kurumun varlığını nasıl devam ettirdiği ve bu ilimle uğraşanların bu eleştirilere nasıl cevap verdiği, ahkamlarda hangi konulara değinildiği? Gibi konular gelmektedir. Makalede ulaşılan bazı bulgular şunlardır: Bu kurumun temel görevi namaz vakitlerinin belirlenmesi, ramazan hilalinin gözlemlenmesi, eşref saatinin tespit edilmesidir. Bununla birlikte bir yıl içerisinde meydana gelecek olan olayların bilgisine de ahkâm kısmında yer verilmektedir. Bazı padişahlar yapacakları işleri müneccimbaşının bilgi notları doğrultusunda gerçekleştirmeyi önemsemişler, hatta farklı coğrafyalardaki yöneticilerden müneccim talebinde bulunmuşlar, bazıları ise önemsememişlerdir. Bu ilimle uğraşanlar genellikle usta çırak ilişkisi içerisinde yetişmişlerdir. Bununla birlikte farklı meslek gruplarına mensup olanlardan da bu ilme heves edenler ortaya çıkmış, kendilerinin görevleri olmadıkları halde ahkâmlar hazırlamışlar ve bu ahkâmları padişahlara sunmuşlardır. Bunlardan biri de Vakanüvis Naîmâ Efendi’dir. Yapmış olduğu çıkarımlar kendisinin çeşitli görevlerden azledilmesine neden olmuştur. Ancak Naîmâ ahkam yazmaya devam etmiş, yüksek bürokrasiye dönebilmek için 1712 yılı için hazırladığı ahkamında siyasi bir dil kullanmıştır. Ona göre bu bir ilimdir ve bu ilimle uğraşmak İslam’a aykırı bir durum değildir. Verdiği bilgiler ise iddiadan uzaktır. Mesela padişahın yaşamını sıhhatli bir şekilde uzun süre devam ettireceğini, 1712 yılı için bir iki çocuk sahibi olabileceğini, gezegenlerin konumlarından deprem ve yangın emaresi olduğunu, ancak bu yangın ve depremlerin g
穆斯林科学家从伊斯兰教早期就开始对天文学感兴趣,原因包括计算祈祷时间和确定朝向。有些人认为,与这一科学分支密切相关的 Ilm-i ahkâm-ı nücûm 也是天文学的一部分。然而,由于其中的 "ahkâm "一词,许多学者在科学分类中将 "Ilm-i ahkâm-ı nujūm "与天文学分开,不将其视为自然科学之一。虽然许多伊斯兰国家的统治者都收到了各种科学论文,但在奥斯曼帝国巴耶济德二世统治时期,müneccimbaşı 办公室作为一个独立机构被组织起来。在此期间,成立了一个由穆纳吉姆巴舍、第二穆纳吉姆和穆纳吉姆组成的委员会,该机构一直延续到共和国时期,但时常会发生一些变化。本文旨在提供有关奥斯曼帝国穆涅辛巴谢赫机构的信息,并根据 1712 年出版的一本阿卡姆论文揭示这些论文中讨论的主题。这项研究是根据国家档案馆总局奥斯曼档案中的文件进行的。研究采用了档案和文献审查法。文章首先要回答的问题是,尽管《古兰经》和《圣训》强调只有真主才有关于未见之物的知识,但这一机构是如何在奥斯曼帝国继续存在的;从事这一科学研究的人是如何回应这些批评的;《古兰经》中提到了哪些主题?诸如此类的问题层出不穷。文章的部分结论如下:该机构的主要任务是确定祈祷时间、观察斋月的新月和确定阿什拉夫的时间。此外,ahkâm 部分还包括有关一年中将发生的事件的信息。有些苏丹重视根据 müneccimbaş 的信息说明来处理事务,甚至要求不同地区的统治者提供 müneccimists 资料,而有些苏丹则对此不屑一顾。从事这门学问的人一般都是师徒关系。然而,在属于不同职业群体的人中,也有热衷于这门学问的人,他们编制阿卡姆,即使这不是他们的职责,并将这些阿卡姆呈献给苏丹。瓦卡纽维斯-奈马-埃芬迪就是其中之一。他得出的结论导致他被解除了各种职务。然而,奈马继续撰写阿卡姆,并在为 1712 年准备的阿卡姆中使用了政治语言,以重返高级官僚机构。他认为,这是一门科学,处理这门科学并不违背伊斯兰教。他提供的信息绝非虚假。例如,他在论文中指出,苏丹将长期保持健康的生活,1712 年他可能会有一两个孩子,从行星的位置来看有地震和火灾的迹象,但这些火灾和地震不太可能发生。他还提到了为了让国家恢复往日的权力而需要做的事情。他建议任用有功之人,实行大赦,并强调积极的科学。
{"title":"Osmanlı’da İlmi Nücum ve Vakanüvis Naima’ya Ait Bir Ahkam Defterinin Değerlendirilmesi","authors":"Muhammet Okudan","doi":"10.18505/cuid.1424366","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1424366","url":null,"abstract":"Müslüman bilim adamları, namaz vakitlerinin hesaplanması, kıble yönünün tespit edilmesi gibi nedenlerden dolayı astronomi ilmi ile İslam’ın erken dönemlerinden itibaren ilgilenmeye başlamışlardır. Bu bilim dalıyla yakından ilişkili olduğu düşünülen İlm-i ahkâm-ı nücûm’un, astronominin bir parçası olduğu iddia edenler de olmuştur. Ancak, içindeki “ahkâm” ifadesi nedeniyle birçok ilim adamı bilimler tasnifinde, İlm-i ahkâm-ı nücûmu, astronomiden ayrı tutmuş onu doğal ilimlerden saymamışlardır. Birçok İslam Devleti’nin yöneticisine çeşitli ahkâm risaleleri sunulsa da, müneccimbaşılık bağımsız bir kurum olarak Osmanlı Devleti zamanında, II. Bayezid döneminde teşkilatlanmıştır. Bu dönemde müneccimbaşı, ikinci müneccim ve müneccimlerden oluşan bir heyet oluşturulmuş, zaman zaman birtakım değişikliklere uğrasa da kurum varlığını Cumhuriyet’e kadar devam ettirmiştir. Bu makalenin amacı Osmanlı Devleti’nin bir kurumu olan Müneccimbaşılık kurumu hakkında bilgi vermek ve 1712 yılında yayımlanmış bir ahkam risalesinden yola çıkarak bu tür risalelerde hangi konuların ele alındığını ortaya koymaktır. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivinde tespit edilen belgeler ışığında bu çalışma yapılmıştır. Yöntem olarak Arşiv ve literatür taraması yöntemi kullanılmıştır. Makalenin cevap aradığı soruların başında Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde gaybın bilgisinin yalnız Allah’ta olduğu vurgulanmasına rağmen Osmanlı devletinde bu kurumun varlığını nasıl devam ettirdiği ve bu ilimle uğraşanların bu eleştirilere nasıl cevap verdiği, ahkamlarda hangi konulara değinildiği? Gibi konular gelmektedir. Makalede ulaşılan bazı bulgular şunlardır: Bu kurumun temel görevi namaz vakitlerinin belirlenmesi, ramazan hilalinin gözlemlenmesi, eşref saatinin tespit edilmesidir. Bununla birlikte bir yıl içerisinde meydana gelecek olan olayların bilgisine de ahkâm kısmında yer verilmektedir. Bazı padişahlar yapacakları işleri müneccimbaşının bilgi notları doğrultusunda gerçekleştirmeyi önemsemişler, hatta farklı coğrafyalardaki yöneticilerden müneccim talebinde bulunmuşlar, bazıları ise önemsememişlerdir. Bu ilimle uğraşanlar genellikle usta çırak ilişkisi içerisinde yetişmişlerdir. Bununla birlikte farklı meslek gruplarına mensup olanlardan da bu ilme heves edenler ortaya çıkmış, kendilerinin görevleri olmadıkları halde ahkâmlar hazırlamışlar ve bu ahkâmları padişahlara sunmuşlardır. Bunlardan biri de Vakanüvis Naîmâ Efendi’dir. Yapmış olduğu çıkarımlar kendisinin çeşitli görevlerden azledilmesine neden olmuştur. Ancak Naîmâ ahkam yazmaya devam etmiş, yüksek bürokrasiye dönebilmek için 1712 yılı için hazırladığı ahkamında siyasi bir dil kullanmıştır. Ona göre bu bir ilimdir ve bu ilimle uğraşmak İslam’a aykırı bir durum değildir. Verdiği bilgiler ise iddiadan uzaktır. Mesela padişahın yaşamını sıhhatli bir şekilde uzun süre devam ettireceğini, 1712 yılı için bir iki çocuk sahibi olabileceğini, gezegenlerin konumlarından deprem ve yangın emaresi olduğunu, ancak bu yangın ve depremlerin g","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":" 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141128557","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
el-Keşşâf’ta Hz. Peygamber’e Nispet Edilen Kıraatlerin Tahlili al-Kashshāf 中归于先知的 Qiraats 分析
Pub Date : 2024-05-09 DOI: 10.18505/cuid.1414204
Lokman Yılmaz
Kur’ân-ı Kerîm lafızlarının eda keyfiyetleri ihtiva eden kıraatler İslâmî ilimlerin birçoğunun önemli mevzuları arasında yer almaktadır. Özellikle tefsir ilminin temel konularından olan kıraatler söz konusu ilmin sembol şahsiyetlerinden olan Zemahşerî’nin (öl. 538/1144) tefsirinde de kayda değer bir yer işgal etmektedir. el-Keşşâf tefsirinde kıraat ihtilaflarına sıkça müracaat eden Zemahşerî’nin kıraatler konusundaki yaklaşımı kendisinden sonraki müfessirleri de etkilemesi yönüyle önem arz etmektedir. O, ele aldığı kıraatlerin bazen hüccet bazen de nispet yönüne temas etmektedir. Kıraatlere daha çok lügavî açıdan yaklaşan Zemahşerî, ilgili kıraatlerin özellikle dilde hüccetliği üzerinde durmaktadır. Bununla birlikte çoğu zaman bahse konu ettiği telaffuzla okuyan isimleri zikretmeyi de ihmal etmemektedir. Onun zikrettikleri arasında sahih kıraat sahibi imamlar (kıraat-i aşere imamları), şâz kıraat imamları ve seleften kıraati ile meşhur şahıslar yer almaktadır. Müfessirin bu tavrı onun meseleye vukûfiyetini de ortaya koymaktadır. el-Keşşâf’ta sahih kıraatlerin yanında birçok şâz kıraate de yer verilmektedir. Müfessir zaman zaman -sahih olsun şâz olsun- bazı telaffuzların naklî temeline de inmekte, ilgili telaffuzu tâbiîne, sahabeye hatta Hz. Peygamber’e nispet etmektedir. Ancak bu nispet esnasında bir sorun göze çarpmaktadır. O da söz konusu telaffuz şekillerinin sıhhati meselesidir. Zira bir kıraatin sahih olabilmesi için onun kıraatçiler nezdinde makbul bir senetle gelmesi, Arapça’ya ve Hz. Osman tarafından yazdırılan mushaflardan birinin imlasına uygun olması gerekmektedir. Müfessir birçok yerde sadece “Hz. Peygamber’in kıraati bu şekildedir.” gibi kesin ve net ifadeler kullanmakta, ele aldığı telaffuz şekli hakkında bir değerlendirme ya da bir kaynağa atıfta bulunma ihtiyacı hissetmemektedir. Mevzubahis tefsirde Hz. Peygamber’in okuduğu söylenen şâz kıraatler Yazma Eserler Kurumu (YEK) tarafından neşredilen Keşşâf Tefsiri mütercimlerinin de dikkatini çekmiş, konuyu değerlendirdikleri “el-Keşşâf’ta Kıraatler” başlığı altında şu cümleye yer vermişlerdir: “Bunların en ilginci herhalde Hz. Peygamber’e nispet edilen -fakat mütevatir kıraatlerde yer almayan- kıraatlerdir.” Bu tespit, el-Keşşâf’ta yer alan bu kıraatlerin derinlemesine incelenmesini gerekli kılmaktadır. Ancak önemine rağmen ilgili konuda yapılmış bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu çalışmada el-Keşşâf tefsirinde Hz. Peygamber’e nispet edilen kıraatlerin tespit, teyit ve tenkidi hedeflenmektedir. Öncelikle eserde bahsedilen bu kıraatlerin sayısı, kaynak ve isnatları tespit edilmiş, daha sonra bunların kıraat imamları arasında ne şekilde karşılık bulduğu ortaya konulmuştur. Tespitlerimize göre Zemahşerî bir kıraatin Hz. Peygamber’e nispetine özel bir önem vermemekte, rivayet ve kıraatin sıhhat ve şöhretine bakmamaktadır. Onun bu yaklaşımı hadisçiler nezdinde de kıraatçiler nezdinde de kabul görmemiştir.
Qira'ats 包含《古兰经》文字的表现特质,是许多伊斯兰科学的重要课题之一。特别是,作为塔夫寺学的基本课题之一,"奇拉特 "在该学科的代表人物之一扎马赫沙里(al-Zamakhsharī,卒于 538/1144)的塔夫寺学中占有重要地位。 扎马赫沙里在他的塔夫寺学《卡什沙夫》中经常提到 "奇拉特 "争端,他的研究方法对后来的注释家产生了重要影响。他有时从冒犯的角度,有时从关系的角度来论述他所论述的 qiraat。扎马赫沙里从语言学的角度出发,强调了相关 qiraat 的冒犯性,尤其是在语言方面。不过,他也不忘提到那些经常用他提到的发音朗诵的人的名字。在他提到的人中,有 "圣训集 "的伊玛目("圣训集 "的伊玛目)、"沙兹圣训集 "的伊玛目,以及萨拉菲派中以 "圣训集 "闻名的人。注释者的这种态度也表明了他对这一问题的熟悉程度。 在 al-Kashshāf 中,除了 "圣训"(sahīh qiraat),还包括许多 "沙兹"(shāz qiraat)。注释者不时对一些发音(不论是 "sahih "还是 "shāz")进行叙述,并将相关发音归因于塔比恩(tābi'een)、同伴甚至先知。然而,在这一归因过程中却出现了一个问题。这就是相关发音形式的真实性问题。要使 "古兰经 "具有真实性,它必须来自 "古兰经 "学者眼中可接受的文字,而且必须符合阿拉伯语和哈兹拉特-奥斯曼口授的某个穆萨夫的正字法。在许多地方,注释者只使用明确清晰的语句,如 "这是先知的《古兰经》",而不认为有必要对发音进行评估或参考来源。据说先知在此 tafsīr 中诵读的 shāz qirā'ahs 引起了手稿作者协会 (YEK) 出版的 Tafsīr al-Kashshāf 译者的注意,他们在对该主题的评价中以 "al-Kashshāf 中的 Qirā'ahs" 为题,加入了以下句子:"其中最有趣的可能是归于先知的 qiraat,但不包括在 mutawatir qiraat 中"。根据这一判断,有必要深入研究 al-Kashshāf 中的这些 qiraat。然而,尽管其重要性不言而喻,但目前尚未发现有关这一主题的研究。本研究旨在识别、确认和批评 al-Kashshāf 中归于先知的 qiraat。首先,确定了作品中提到的这些 qiraat 的数量、来源和归属,然后揭示了它们在 Qiraat 伊玛目中的对应关系。根据我们的研究结果,扎马赫沙里并不特别重视将某个奇拉特归功于先知,也不考虑传述和奇拉特的真实性和名声。他的这种做法不为圣训学家和古兰经学家所接受。
{"title":"el-Keşşâf’ta Hz. Peygamber’e Nispet Edilen Kıraatlerin Tahlili","authors":"Lokman Yılmaz","doi":"10.18505/cuid.1414204","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1414204","url":null,"abstract":"Kur’ân-ı Kerîm lafızlarının eda keyfiyetleri ihtiva eden kıraatler İslâmî ilimlerin birçoğunun önemli mevzuları arasında yer almaktadır. Özellikle tefsir ilminin temel konularından olan kıraatler söz konusu ilmin sembol şahsiyetlerinden olan Zemahşerî’nin (öl. 538/1144) tefsirinde de kayda değer bir yer işgal etmektedir. el-Keşşâf tefsirinde kıraat ihtilaflarına sıkça müracaat eden Zemahşerî’nin kıraatler konusundaki yaklaşımı kendisinden sonraki müfessirleri de etkilemesi yönüyle önem arz etmektedir. O, ele aldığı kıraatlerin bazen hüccet bazen de nispet yönüne temas etmektedir. Kıraatlere daha çok lügavî açıdan yaklaşan Zemahşerî, ilgili kıraatlerin özellikle dilde hüccetliği üzerinde durmaktadır. Bununla birlikte çoğu zaman bahse konu ettiği telaffuzla okuyan isimleri zikretmeyi de ihmal etmemektedir. Onun zikrettikleri arasında sahih kıraat sahibi imamlar (kıraat-i aşere imamları), şâz kıraat imamları ve seleften kıraati ile meşhur şahıslar yer almaktadır. Müfessirin bu tavrı onun meseleye vukûfiyetini de ortaya koymaktadır. el-Keşşâf’ta sahih kıraatlerin yanında birçok şâz kıraate de yer verilmektedir. Müfessir zaman zaman -sahih olsun şâz olsun- bazı telaffuzların naklî temeline de inmekte, ilgili telaffuzu tâbiîne, sahabeye hatta Hz. Peygamber’e nispet etmektedir. Ancak bu nispet esnasında bir sorun göze çarpmaktadır. O da söz konusu telaffuz şekillerinin sıhhati meselesidir. Zira bir kıraatin sahih olabilmesi için onun kıraatçiler nezdinde makbul bir senetle gelmesi, Arapça’ya ve Hz. Osman tarafından yazdırılan mushaflardan birinin imlasına uygun olması gerekmektedir. Müfessir birçok yerde sadece “Hz. Peygamber’in kıraati bu şekildedir.” gibi kesin ve net ifadeler kullanmakta, ele aldığı telaffuz şekli hakkında bir değerlendirme ya da bir kaynağa atıfta bulunma ihtiyacı hissetmemektedir. Mevzubahis tefsirde Hz. Peygamber’in okuduğu söylenen şâz kıraatler Yazma Eserler Kurumu (YEK) tarafından neşredilen Keşşâf Tefsiri mütercimlerinin de dikkatini çekmiş, konuyu değerlendirdikleri “el-Keşşâf’ta Kıraatler” başlığı altında şu cümleye yer vermişlerdir: “Bunların en ilginci herhalde Hz. Peygamber’e nispet edilen -fakat mütevatir kıraatlerde yer almayan- kıraatlerdir.” Bu tespit, el-Keşşâf’ta yer alan bu kıraatlerin derinlemesine incelenmesini gerekli kılmaktadır. Ancak önemine rağmen ilgili konuda yapılmış bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu çalışmada el-Keşşâf tefsirinde Hz. Peygamber’e nispet edilen kıraatlerin tespit, teyit ve tenkidi hedeflenmektedir. Öncelikle eserde bahsedilen bu kıraatlerin sayısı, kaynak ve isnatları tespit edilmiş, daha sonra bunların kıraat imamları arasında ne şekilde karşılık bulduğu ortaya konulmuştur. Tespitlerimize göre Zemahşerî bir kıraatin Hz. Peygamber’e nispetine özel bir önem vermemekte, rivayet ve kıraatin sıhhat ve şöhretine bakmamaktadır. Onun bu yaklaşımı hadisçiler nezdinde de kıraatçiler nezdinde de kabul görmemiştir.","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":" 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141129017","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Osmanlı Döneminde Şam'da İbn Arabî Ekolü 奥斯曼帝国时期的大马士革伊本阿拉伯学校
Pub Date : 2024-05-09 DOI: 10.18505/cuid.1427377
İyat Erbakan, Veysel Akkaya
Osmanlılar, İbn Arabî'nin düşüncelerine ve kitaplarına büyük ilgi göstermiş ve bu etki Anadolu’dan başlayarak Osmanlı toplumunda yayılmıştır. Osmanlı padişahları, devletlerinin kuruluşunu İbn Arabî'ye nispet eden rivayetlere değer vermiş ve onun fikirlerini desteklemiştir. Osmanlı’da ilk medresenin başında olan kişilerin, ilk dönem şeyhülislam ve kadıların İbn Arabî'nin fikirlerini yayma çabaları olmuştur. Bu durum, İbn Arabî'nin Osmanlı toplumunda nazarî tasavvuf ekolünün sembolü haline gelmesine neden olmuştur. Şam toplumu daha önceleri İbn Arabî’ye ve eserlerine az ilgi gösterirken, Osmanlı yönetimine girmesinden sonra bölgede bu ilgi artmıştır. Osmanlı valilerinin ve kadılarının İbn Arabî'nin kabrini ziyaret etmeleriyle bu saygı belirginleşmiştir. İbn Arabî halk arasında da velayetine inanılarak büyük bir hürmet görmüştür. Osmanlı döneminde, özellikle 16. yüzyılda İbn Kemal Paşa'nın desteğiyle İbn Arabî'ye olan ilgi artmıştır. 17. yüzyılda da bu ilgi devam etmiştir. Abdulganî en-Nablusî, 18. yüzyılda İbn Arabî ekolünün önde gelen ismi olmuştur. 19. yüzyılda, Emir Abdülkâdir el-Cezâirî'nin çabalarıyla İbn Arabî ekolüne mensup sufi ve alimler çoğalmıştır. Bu dönemde İbn Arabî'nin evrâdı ve şerhleri de önem kazanmıştır. Şam ulemasından birçok kişi, özellikle Bahâüddin b. Abdülganî el-Baytar ve Muhammed Emin b. Muhammed Süveyd gibi şahsiyetler, İbn Arabî'nin eserlerini düzenli bir şekilde okumuş ve öğrencilere öğretmiştir. Şam'da İbn Arabî'ye olan ilgi ve saygı, genel tasavvufî çizgi içinde amelî tasavvufa ağırlık verilmesine rağmen, nazarî tasavvufa yönelik bir eğilim göstermiştir. Şam toplumunda tarih boyunca İbn Arabî'nin şahsiyeti özel bir konum kazanmıştır. Onun için Şeyhu’l-Ekber gibi lakapların yaygınlaşması bunun göstergesi olmuştur. Âlimler ve mutasavvıflar İbn Arabî'nin öğretilerine büyük değer vermiş, özellikle baş eseri Fusûs’a önemli şerhler yazılmıştır. İbn Arabî'ye yönelik eleştiriler ve tartışmalar da yaşanmıştır. Özellikle Fusûsu'l-Hikem kitabındaki görüşleri bazı alimler tarafından eleştirilmiş ve hatta tekfir edilmiştir. Ancak Osmanlı Devleti'nin resmi tutumu, İbn Arabî'ye destek vermiş ve eleştirilere karşı çıkılmıştır. Zamanla, İbn Arabî'nin eserleri savunulmuş ve eleştirilere cevaplar verilmiştir. Osmanlı valileri, Şam'da İbn Arabî'nin görüşlerine saldıran kişileri soruşturmuş ve cezalandırmıştır. Ancak bu tutum, Osmanlı fakihleri arasında da eleştiri ve karşıt görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. İbn Arabî'nin kabri Osmanlı döneminde sürekli olarak ziyaret edilmiş, bu ziyaretler cuma geceleri özel olarak artmıştır. Osmanlı devlet adamları şeyhler ve âlimler, Şam'a girişlerinde önce İbn Arabî'nin kabrini ziyaret etmişlerdir. Kabir ziyaretine olan bu ilgi, zaman içinde önemli şahsiyetlerin defnedilme arzusuna dönüşmüş, Osmanlı büyüğü olan birçok kişi İbn Arabî'nin kabri yakınında gömülmeyi tercih etmiştir. Osmanlı devlet adamları ve şeyhlerinin İbn Arabî'nin etrafında defnedilme çabaları, bu bölgenin Osmanlılar döne
奥斯曼人对伊本-阿拉比的思想和著作表现出极大的兴趣,这种影响从安纳托利亚开始传遍整个奥斯曼社会。奥斯曼帝国的苏丹们重视伊本-阿拉比的建国叙事,并支持他的思想。奥斯曼帝国第一批伊斯兰学校的校长、第一个时期的谢赫胡里斯拉姆和卡迪努力传播伊本-阿拉比的思想。这种情况使伊本-阿拉比成为奥斯曼帝国社会中苏菲理论学派的象征。虽然大马士革社会以前对伊本-阿拉比及其作品兴趣不大,但在奥斯曼帝国统治之后,该地区对伊本-阿拉比及其作品的兴趣与日俱增。奥斯曼帝国的总督和卡迪都曾前往伊本-阿拉比的墓地拜谒,由此可见人们对他的尊重。伊本-阿拉比也受到人们的尊敬,他们认为伊本-阿拉比是一位守护者。在奥斯曼帝国时期,尤其是 16 世纪,在伊本-凯末尔-帕夏的支持下,人们对伊本-阿拉比的兴趣与日俱增。17 世纪,这种兴趣仍在继续。18 世纪,Abdulganî en-Nablusî 成为伊本-阿拉比学派的领军人物。19 世纪,在埃米尔 'Abd al-Qādir al-Jazā'īrī 的努力下,属于伊本-阿拉比学派的苏菲和学者的人数有所增加。在这一时期,伊本-阿拉比的易拉宝和注释也变得越来越重要。大马士革的许多学者,尤其是 Bahā al-Dīn b. 'Abd al-Ghānī al-Baytar 和 Muhammad Amin b. Muhammad Suwayd,经常阅读伊本-阿拉比的作品,并将其传授给学生。在大马士革,人们对伊本-阿拉比的兴趣和尊敬显示出理论神秘主义的倾向,尽管一般的苏菲派都强调实践神秘主义。伊本-阿拉比的人格在大马士革社会的整个历史中获得了特殊的地位。Shaykh al-Akbar 等称谓的广泛使用就说明了这一点。学者和苏菲派高度评价伊本-阿拉比的学说,特别是对他的主要著作《Fusūs》撰写了重要的评论。也有针对伊本-阿拉比的批评和辩论。特别是他在《Fusūs al-Hikam》一书中的观点受到了一些学者的批评,甚至是 "塔克菲里"(takfir)。然而,奥斯曼帝国的官方立场支持伊本-阿拉比,反对批评。随着时间的推移,伊本-阿拉比的作品得到了辩护,批评也得到了回应。奥斯曼帝国的总督们在大马士革调查并惩罚了那些攻击伊本-阿拉比观点的人。然而,这种态度导致奥斯曼法学家中出现了批评和反对意见。在奥斯曼帝国时期,伊本-阿拉比的陵墓经常被人瞻仰,尤其是在周五晚上,瞻仰次数更多。奥斯曼帝国的政治家、酋长和学者在进入大马士革时首先参观伊本-阿拉比的陵墓。随着时间的推移,这种参观古墓的兴趣变成了安葬重要人物的愿望,许多奥斯曼帝国的伟大人物都喜欢葬在伊本-阿拉比的陵墓附近。奥斯曼帝国的政治家和酋长们努力将自己安葬在伊本-阿拉比周围,这表明了该地区在奥斯曼帝国时期的影响力。
{"title":"Osmanlı Döneminde Şam'da İbn Arabî Ekolü","authors":"İyat Erbakan, Veysel Akkaya","doi":"10.18505/cuid.1427377","DOIUrl":"https://doi.org/10.18505/cuid.1427377","url":null,"abstract":"Osmanlılar, İbn Arabî'nin düşüncelerine ve kitaplarına büyük ilgi göstermiş ve bu etki Anadolu’dan başlayarak Osmanlı toplumunda yayılmıştır. Osmanlı padişahları, devletlerinin kuruluşunu İbn Arabî'ye nispet eden rivayetlere değer vermiş ve onun fikirlerini desteklemiştir. Osmanlı’da ilk medresenin başında olan kişilerin, ilk dönem şeyhülislam ve kadıların İbn Arabî'nin fikirlerini yayma çabaları olmuştur. Bu durum, İbn Arabî'nin Osmanlı toplumunda nazarî tasavvuf ekolünün sembolü haline gelmesine neden olmuştur. Şam toplumu daha önceleri İbn Arabî’ye ve eserlerine az ilgi gösterirken, Osmanlı yönetimine girmesinden sonra bölgede bu ilgi artmıştır. Osmanlı valilerinin ve kadılarının İbn Arabî'nin kabrini ziyaret etmeleriyle bu saygı belirginleşmiştir. İbn Arabî halk arasında da velayetine inanılarak büyük bir hürmet görmüştür. \u0000Osmanlı döneminde, özellikle 16. yüzyılda İbn Kemal Paşa'nın desteğiyle İbn Arabî'ye olan ilgi artmıştır. 17. yüzyılda da bu ilgi devam etmiştir. Abdulganî en-Nablusî, 18. yüzyılda İbn Arabî ekolünün önde gelen ismi olmuştur. 19. yüzyılda, Emir Abdülkâdir el-Cezâirî'nin çabalarıyla İbn Arabî ekolüne mensup sufi ve alimler çoğalmıştır. Bu dönemde İbn Arabî'nin evrâdı ve şerhleri de önem kazanmıştır. Şam ulemasından birçok kişi, özellikle Bahâüddin b. Abdülganî el-Baytar ve Muhammed Emin b. Muhammed Süveyd gibi şahsiyetler, İbn Arabî'nin eserlerini düzenli bir şekilde okumuş ve öğrencilere öğretmiştir. Şam'da İbn Arabî'ye olan ilgi ve saygı, genel tasavvufî çizgi içinde amelî tasavvufa ağırlık verilmesine rağmen, nazarî tasavvufa yönelik bir eğilim göstermiştir. \u0000Şam toplumunda tarih boyunca İbn Arabî'nin şahsiyeti özel bir konum kazanmıştır. Onun için Şeyhu’l-Ekber gibi lakapların yaygınlaşması bunun göstergesi olmuştur. Âlimler ve mutasavvıflar İbn Arabî'nin öğretilerine büyük değer vermiş, özellikle baş eseri Fusûs’a önemli şerhler yazılmıştır. İbn Arabî'ye yönelik eleştiriler ve tartışmalar da yaşanmıştır. Özellikle Fusûsu'l-Hikem kitabındaki görüşleri bazı alimler tarafından eleştirilmiş ve hatta tekfir edilmiştir. Ancak Osmanlı Devleti'nin resmi tutumu, İbn Arabî'ye destek vermiş ve eleştirilere karşı çıkılmıştır. Zamanla, İbn Arabî'nin eserleri savunulmuş ve eleştirilere cevaplar verilmiştir. \u0000Osmanlı valileri, Şam'da İbn Arabî'nin görüşlerine saldıran kişileri soruşturmuş ve cezalandırmıştır. Ancak bu tutum, Osmanlı fakihleri arasında da eleştiri ve karşıt görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. İbn Arabî'nin kabri Osmanlı döneminde sürekli olarak ziyaret edilmiş, bu ziyaretler cuma geceleri özel olarak artmıştır. Osmanlı devlet adamları şeyhler ve âlimler, Şam'a girişlerinde önce İbn Arabî'nin kabrini ziyaret etmişlerdir. Kabir ziyaretine olan bu ilgi, zaman içinde önemli şahsiyetlerin defnedilme arzusuna dönüşmüş, Osmanlı büyüğü olan birçok kişi İbn Arabî'nin kabri yakınında gömülmeyi tercih etmiştir. Osmanlı devlet adamları ve şeyhlerinin İbn Arabî'nin etrafında defnedilme çabaları, bu bölgenin Osmanlılar döne","PeriodicalId":515937,"journal":{"name":"Cumhuriyet İlahiyat Dergisi","volume":" 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141129056","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1