{"title":"Oryanist观点的参考:奥托·普雷茨尔、亚瑟·杰弗里、诺斯和戈尔德齐尔的例子","authors":"Recep Koyuncu, İdris Yi̇ği̇t","doi":"10.33420/marife.1144541","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Fransızca “Orient” kelimesinden türeyen oryantalizm; kendini Batı kültür oluşumuna ait hisseden birinin, Doğu olarak betimlediği kültür hakkında bilgi-belge derlemesi ve bunlar üzerinde gerekli çalışmaları gerçekleştirdikten sonra “Doğu” dediği imge hakkında yazması, konuşması ve birtakım yargılara varmasıdır. Söz konusu çalışmalara “Oryantalizm” bu çalışmaları yapanlara “Oryantalist” denir. Hz. Peygamberin hayatı, Arap dili, hadis, tasavvuf ve tefsir gibi ilim dallarıyla ilgilenen müsteşriklerin ilgi alanı genellikle Kur’an olmuştur. 19. ve 20. Yüzyıla kadar oryantalistlerin Kur’an özelinde yaptıkları çalışmalar genel olarak Kur’an tercümesi ve Kur’an’ın kaynağı meselesidir. Bin yılı aşkın tarihi geçmişe sahip olan bu hareket, süreç içerisinde ilahi kitabı birçok Batı diline tercüme etmelerine rağmen kıraatleri ve Kur’an’ın metinleşme sürecini neredeyse gündemlerine hiç almamışlardır. Kıraat ilminin oryantalistleri ilgilendirmeye başlaması söz konusu ilmin, Kur’an’a dair tek bir metnin olduğu yönündeki inancı sarsabilecek önemli bir kanıt olarak görülmesinden sonradır. 19. Yüzyıldan itibaren Kur’an tarihi, metinleşme süreci ve Kur’an’ın yazım özellikleri üzerinde yaptıkları ciddi çalışmalar, onları kıraat ilmi üzerinde durmaya ve bu ilmi tanımaya yönelik çalışmaları yapmaya götürmüştür. İlk olarak 1857 de \"Parisien Academie des Inscription et Belles-Lettres\" adlı bir kuruluş fikir olarak; öncesinde Tevrât ve İncil’e uygulanan ve temel hedefi ilk Kur’an nüshaları ve bugün elimizde bulunan mevcut nüshalar arasında bir karşılaştırma yaparak, tenkitli bir Mushaf ortaya koyma projesini gündeme getirdi. Bu fikirden etkilenen Theodor Nöldeke Geschicte des Qurans adlı eserinde bu konuyu ele aldı. Projenin planlamasını yapan Gotthelf Bergstrâsser çalışmanın raporunu “Plan eines Apparatus criticus zum Koran” adıyla, Münih’te 1930 yayımlamıştır. Arthur Jefferey’in destek verdiği Kur’an arşivinde 42.000 nüsha kitap vb. malzeme biriktirmiştir. \nKur’an tarihinin kapsamlı olarak incelendiği Geschichte des Qorâns (Tarîhü’l-Kur’an) isimli kitabın yazarı Theodor Nöldeke bu kitabında kıraat ilmine bir bahis açmış, bu başlık altında Kur’an’ın oluşum sürecinin yedi harf hadisiyle başlayıp, Taberî’yle (öl. 310/923) son bulduğunu iddia etmektedir. Bunun yanında kıraat-resm ilişkisi, bir kıraatın kabulü için öne sürülen gramere uygunluk, sahih sened ve Mushaf hattına uygunluk gibi şartların yanında amme prensibi ile kıraatlerin birleştirilmesi konularını ele almaktadır. Yazdığı Die Richtungen der Islamischer Koranauslegung (Mezâhibü’t-tefsîri’l-İslamî) isimli eserinde kıraatlere özel başlık açan diğer bir müsteşrik Ignaz Goldziher, konu üzerinde ciddiyetle durmuştur. Goldziher Kur’an’ı, Allah kelamı olarak kabul etmediği gibi, kıraatlerin Arap yazısının karakterinden ortaya çıktığını ve âlimlerin bazı tercihlerinden ibaret olduğunu iddia eder. O, Hz. Peygamberin vefatından sonra oluşturulan bu kitabın ittifak edilmiş bir metninin olmadığını ve Kur’an’ın subutiyeti konusunda ciddi şüpheler olduğunu söylemektedir. Bu görüşünü temellendirmek içinde Mushaflar ve kıraatler arasındaki farklılıkları getirir. Bu çalışmamızda Batılıların kıraat ilmiyle ilgili çalışmaların ilk adımı olan tenkitli Mushaf projesi ve kıraat alanında yaptıkları çalışmalarla öne çıkan Nöldeke ve Goldziher’in farklı okumalar ile ilgili iddialarını ele aldık. Söz konusu iddialara gerekli cevapları yazmak makalenin sınırlarını aşacağından -örnek teşkil etmesi için- Goldziher’in ciddiyet arz eden bir takım iddialarına gerekli cevapları ilmi ciddiyetle bağdaşacak şekilde vermeye çalıştık.","PeriodicalId":33325,"journal":{"name":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","volume":"27 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":"{\"title\":\"Oryantalist Bakış Açısına Göre Kıraatler: Otto Pretzl, Arthur Jeffery, Nöldeke ve Goldziher Örneği\",\"authors\":\"Recep Koyuncu, İdris Yi̇ği̇t\",\"doi\":\"10.33420/marife.1144541\",\"DOIUrl\":null,\"url\":null,\"abstract\":\"Fransızca “Orient” kelimesinden türeyen oryantalizm; kendini Batı kültür oluşumuna ait hisseden birinin, Doğu olarak betimlediği kültür hakkında bilgi-belge derlemesi ve bunlar üzerinde gerekli çalışmaları gerçekleştirdikten sonra “Doğu” dediği imge hakkında yazması, konuşması ve birtakım yargılara varmasıdır. Söz konusu çalışmalara “Oryantalizm” bu çalışmaları yapanlara “Oryantalist” denir. Hz. Peygamberin hayatı, Arap dili, hadis, tasavvuf ve tefsir gibi ilim dallarıyla ilgilenen müsteşriklerin ilgi alanı genellikle Kur’an olmuştur. 19. ve 20. Yüzyıla kadar oryantalistlerin Kur’an özelinde yaptıkları çalışmalar genel olarak Kur’an tercümesi ve Kur’an’ın kaynağı meselesidir. Bin yılı aşkın tarihi geçmişe sahip olan bu hareket, süreç içerisinde ilahi kitabı birçok Batı diline tercüme etmelerine rağmen kıraatleri ve Kur’an’ın metinleşme sürecini neredeyse gündemlerine hiç almamışlardır. Kıraat ilminin oryantalistleri ilgilendirmeye başlaması söz konusu ilmin, Kur’an’a dair tek bir metnin olduğu yönündeki inancı sarsabilecek önemli bir kanıt olarak görülmesinden sonradır. 19. Yüzyıldan itibaren Kur’an tarihi, metinleşme süreci ve Kur’an’ın yazım özellikleri üzerinde yaptıkları ciddi çalışmalar, onları kıraat ilmi üzerinde durmaya ve bu ilmi tanımaya yönelik çalışmaları yapmaya götürmüştür. İlk olarak 1857 de \\\"Parisien Academie des Inscription et Belles-Lettres\\\" adlı bir kuruluş fikir olarak; öncesinde Tevrât ve İncil’e uygulanan ve temel hedefi ilk Kur’an nüshaları ve bugün elimizde bulunan mevcut nüshalar arasında bir karşılaştırma yaparak, tenkitli bir Mushaf ortaya koyma projesini gündeme getirdi. Bu fikirden etkilenen Theodor Nöldeke Geschicte des Qurans adlı eserinde bu konuyu ele aldı. Projenin planlamasını yapan Gotthelf Bergstrâsser çalışmanın raporunu “Plan eines Apparatus criticus zum Koran” adıyla, Münih’te 1930 yayımlamıştır. Arthur Jefferey’in destek verdiği Kur’an arşivinde 42.000 nüsha kitap vb. malzeme biriktirmiştir. \\nKur’an tarihinin kapsamlı olarak incelendiği Geschichte des Qorâns (Tarîhü’l-Kur’an) isimli kitabın yazarı Theodor Nöldeke bu kitabında kıraat ilmine bir bahis açmış, bu başlık altında Kur’an’ın oluşum sürecinin yedi harf hadisiyle başlayıp, Taberî’yle (öl. 310/923) son bulduğunu iddia etmektedir. Bunun yanında kıraat-resm ilişkisi, bir kıraatın kabulü için öne sürülen gramere uygunluk, sahih sened ve Mushaf hattına uygunluk gibi şartların yanında amme prensibi ile kıraatlerin birleştirilmesi konularını ele almaktadır. Yazdığı Die Richtungen der Islamischer Koranauslegung (Mezâhibü’t-tefsîri’l-İslamî) isimli eserinde kıraatlere özel başlık açan diğer bir müsteşrik Ignaz Goldziher, konu üzerinde ciddiyetle durmuştur. Goldziher Kur’an’ı, Allah kelamı olarak kabul etmediği gibi, kıraatlerin Arap yazısının karakterinden ortaya çıktığını ve âlimlerin bazı tercihlerinden ibaret olduğunu iddia eder. O, Hz. Peygamberin vefatından sonra oluşturulan bu kitabın ittifak edilmiş bir metninin olmadığını ve Kur’an’ın subutiyeti konusunda ciddi şüpheler olduğunu söylemektedir. Bu görüşünü temellendirmek içinde Mushaflar ve kıraatler arasındaki farklılıkları getirir. Bu çalışmamızda Batılıların kıraat ilmiyle ilgili çalışmaların ilk adımı olan tenkitli Mushaf projesi ve kıraat alanında yaptıkları çalışmalarla öne çıkan Nöldeke ve Goldziher’in farklı okumalar ile ilgili iddialarını ele aldık. Söz konusu iddialara gerekli cevapları yazmak makalenin sınırlarını aşacağından -örnek teşkil etmesi için- Goldziher’in ciddiyet arz eden bir takım iddialarına gerekli cevapları ilmi ciddiyetle bağdaşacak şekilde vermeye çalıştık.\",\"PeriodicalId\":33325,\"journal\":{\"name\":\"Marife Dini Arastirmalar Dergisi\",\"volume\":\"27 1\",\"pages\":\"\"},\"PeriodicalIF\":0.0000,\"publicationDate\":\"2022-12-12\",\"publicationTypes\":\"Journal Article\",\"fieldsOfStudy\":null,\"isOpenAccess\":false,\"openAccessPdf\":\"\",\"citationCount\":\"0\",\"resultStr\":null,\"platform\":\"Semanticscholar\",\"paperid\":null,\"PeriodicalName\":\"Marife Dini Arastirmalar Dergisi\",\"FirstCategoryId\":\"1085\",\"ListUrlMain\":\"https://doi.org/10.33420/marife.1144541\",\"RegionNum\":0,\"RegionCategory\":null,\"ArticlePicture\":[],\"TitleCN\":null,\"AbstractTextCN\":null,\"PMCID\":null,\"EPubDate\":\"\",\"PubModel\":\"\",\"JCR\":\"\",\"JCRName\":\"\",\"Score\":null,\"Total\":0}","platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Marife Dini Arastirmalar Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.33420/marife.1144541","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
摘要
东方主义源自法语单词“Orient”;一个感觉自己是西方文化的人,要写、说、判断关于他在东方描述的文化的多种语言,并为此进行必要的工作。研究这个主题被称为“奥扬主义者”。赫兹。先知的一生,阿拉伯语,阿拉伯语,阿拉伯语言,阿拉伯语,阿拉伯文,阿拉伯语和阿拉伯语。19和20。Yüzyıla kadar oryantalistlerin Kuranözelinde yaptıklarıçalışmalar genel olarak Kuran tercümesi ve Kuran’ın kaynağımeselesidir。尽管他们将《古兰经》翻译成了许多西方语言,但在一千年的爱情史上,这些运动几乎一天都没有涉及到《古兰经的横截面和文本过程。创造性科学的问题是,在它被视为《古兰经》信仰是单一文本的重要证明后,它开始关注器官。自19世纪以来,《古兰经》对其文本过程及其书写特性进行了认真的研究,这使他们能够在短期内继续学习并努力识别它们。伊尔克·奥拉克1857年的“巴黎铭文与贝莱斯学院”adlıbir kuruluşfikir olarak;德黑兰和《圣经》的第一个目标是提出一个复杂的Mushaf项目,这是第一个Kur an原子和我们今天拥有的现有原子核之间的和解。这个想法的灵感来自北方的《古兰经》。1930年,Gotthelf Bergstrâsser在慕尼黑发表了一份关于该项目规划的报告,名为Plan eines Apparatus criticus zum Koran。亚瑟·杰弗里在他支持的《古兰经》档案中收集了42000本新书等。Kuran tarihini kapsamlıolarak incelendiği Geschichte des Qorâns edir。此外,根据Sahih-sened和Mushaf线,四张图片之间的关系是考虑到之前用于接受分数的克数的一致性,但原则是将分数组合起来。另一位名叫Die Richtungen der Islamicscher Koranauslegung(Mezibü't-Explorer'l-Islam)的同伙严重参与了这起案件,这开启了关于裂痕的私人篇章。Goldziher的《古兰经》声称它来自阿拉伯语,因为上帝不接受它。O、 赫兹。这本书是在先知去世后创作的,并不是一本统一的文本,人们对《古兰经》的权威性存在严重怀疑。为了确立这一观点,穆斯林之间产生了分歧和裂痕。在这项研究中,我们收到了来自西方的关于北方和Goldziher的各种研究的声明,这些研究是红海项目工作的第一步,也是他们在红海所做的工作。我们试图给Goldziher一组非常希望的指控的答案,以核实这篇文章是否越界。
Oryantalist Bakış Açısına Göre Kıraatler: Otto Pretzl, Arthur Jeffery, Nöldeke ve Goldziher Örneği
Fransızca “Orient” kelimesinden türeyen oryantalizm; kendini Batı kültür oluşumuna ait hisseden birinin, Doğu olarak betimlediği kültür hakkında bilgi-belge derlemesi ve bunlar üzerinde gerekli çalışmaları gerçekleştirdikten sonra “Doğu” dediği imge hakkında yazması, konuşması ve birtakım yargılara varmasıdır. Söz konusu çalışmalara “Oryantalizm” bu çalışmaları yapanlara “Oryantalist” denir. Hz. Peygamberin hayatı, Arap dili, hadis, tasavvuf ve tefsir gibi ilim dallarıyla ilgilenen müsteşriklerin ilgi alanı genellikle Kur’an olmuştur. 19. ve 20. Yüzyıla kadar oryantalistlerin Kur’an özelinde yaptıkları çalışmalar genel olarak Kur’an tercümesi ve Kur’an’ın kaynağı meselesidir. Bin yılı aşkın tarihi geçmişe sahip olan bu hareket, süreç içerisinde ilahi kitabı birçok Batı diline tercüme etmelerine rağmen kıraatleri ve Kur’an’ın metinleşme sürecini neredeyse gündemlerine hiç almamışlardır. Kıraat ilminin oryantalistleri ilgilendirmeye başlaması söz konusu ilmin, Kur’an’a dair tek bir metnin olduğu yönündeki inancı sarsabilecek önemli bir kanıt olarak görülmesinden sonradır. 19. Yüzyıldan itibaren Kur’an tarihi, metinleşme süreci ve Kur’an’ın yazım özellikleri üzerinde yaptıkları ciddi çalışmalar, onları kıraat ilmi üzerinde durmaya ve bu ilmi tanımaya yönelik çalışmaları yapmaya götürmüştür. İlk olarak 1857 de "Parisien Academie des Inscription et Belles-Lettres" adlı bir kuruluş fikir olarak; öncesinde Tevrât ve İncil’e uygulanan ve temel hedefi ilk Kur’an nüshaları ve bugün elimizde bulunan mevcut nüshalar arasında bir karşılaştırma yaparak, tenkitli bir Mushaf ortaya koyma projesini gündeme getirdi. Bu fikirden etkilenen Theodor Nöldeke Geschicte des Qurans adlı eserinde bu konuyu ele aldı. Projenin planlamasını yapan Gotthelf Bergstrâsser çalışmanın raporunu “Plan eines Apparatus criticus zum Koran” adıyla, Münih’te 1930 yayımlamıştır. Arthur Jefferey’in destek verdiği Kur’an arşivinde 42.000 nüsha kitap vb. malzeme biriktirmiştir.
Kur’an tarihinin kapsamlı olarak incelendiği Geschichte des Qorâns (Tarîhü’l-Kur’an) isimli kitabın yazarı Theodor Nöldeke bu kitabında kıraat ilmine bir bahis açmış, bu başlık altında Kur’an’ın oluşum sürecinin yedi harf hadisiyle başlayıp, Taberî’yle (öl. 310/923) son bulduğunu iddia etmektedir. Bunun yanında kıraat-resm ilişkisi, bir kıraatın kabulü için öne sürülen gramere uygunluk, sahih sened ve Mushaf hattına uygunluk gibi şartların yanında amme prensibi ile kıraatlerin birleştirilmesi konularını ele almaktadır. Yazdığı Die Richtungen der Islamischer Koranauslegung (Mezâhibü’t-tefsîri’l-İslamî) isimli eserinde kıraatlere özel başlık açan diğer bir müsteşrik Ignaz Goldziher, konu üzerinde ciddiyetle durmuştur. Goldziher Kur’an’ı, Allah kelamı olarak kabul etmediği gibi, kıraatlerin Arap yazısının karakterinden ortaya çıktığını ve âlimlerin bazı tercihlerinden ibaret olduğunu iddia eder. O, Hz. Peygamberin vefatından sonra oluşturulan bu kitabın ittifak edilmiş bir metninin olmadığını ve Kur’an’ın subutiyeti konusunda ciddi şüpheler olduğunu söylemektedir. Bu görüşünü temellendirmek içinde Mushaflar ve kıraatler arasındaki farklılıkları getirir. Bu çalışmamızda Batılıların kıraat ilmiyle ilgili çalışmaların ilk adımı olan tenkitli Mushaf projesi ve kıraat alanında yaptıkları çalışmalarla öne çıkan Nöldeke ve Goldziher’in farklı okumalar ile ilgili iddialarını ele aldık. Söz konusu iddialara gerekli cevapları yazmak makalenin sınırlarını aşacağından -örnek teşkil etmesi için- Goldziher’in ciddiyet arz eden bir takım iddialarına gerekli cevapları ilmi ciddiyetle bağdaşacak şekilde vermeye çalıştık.