{"title":"A Work on the Grammar of the Arabic Language Written in Ottoman Turkish by ‘Ābidīn Pasha: Ber Ṭarz-ı Nevīn Naḥv-i ‘Arabī","authors":"İsa Güceyüz","doi":"10.15370/maruifd.1384014","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Arapça dil ilimleri içerisinde yer alan Nahiv ilmi Arap gramerini konu edinen bir disiplin olup İslam ilim ve düşünce tarihinde önemli bir yere sahiptir. Câhiliye’den günümüze, genelde Arap edebiyatını özelde ise nahiv ilmini ve tarihini çeşitli dönemlere ayırmak mümkündür. Bu dönemlerden birisi de 1516-1802 yılları arasını kapsayan ve Arap edebiyatında önemli bir yer tutan Osmanlı dönemidir. Osmanlı döneminde klasik ilimlerin temelini teşkil eden Arapçaya oldukça önem verilmiş ve bu dönemin medreselerinde Arapçaya dayalı dil ilimleri ağırlıklı olarak okutulmuştur. Bu ilimlerin temelinde ise sarf, nahiv ve belâgat mevcuttur. Âbidîn Paşa da son dönem Osmanlı âlimlerinden birisi olup; nahivden edebiyata, tasavvuftan kelama, felsefeden ekonomi ve borsaya birçok alana dair eser kaleme almış çok yönlü bir ilim adamıdır. Âbidîn Paşa, 1843 yılında Preveze’de dünyaya gelmiştir. Selânik, Adana, Sivas, Ankara ve Cezâyir-i Bahr-i Sefîd (Akdeniz Adaları) gibi birçok yerde valilik yapmakla birlikte kısa bir süreliğine Hâriciye nâzırlığı görevini de üstlenmiştir. İyi derecede Arapça, Farsça, Arnavutça, Fransızca ve Yunanca bilen Paşa, aynı zamanda Yunanca şiirler de kaleme almıştır. \nÂbidîn Paşa daha çok Mesnevî şerhi ile öne çıkmaktadır. Ancak diğer alanlara dair risale ve eserlerinin de oldukça kıymetli olduğunu söylemek mümkündür. Beş ayrı dili iyi derecede bilen Âbidîn Paşa, Arapça gramerine dair Ber Tarz-ı Nevîn Nahv-i Arabî isminde bir eser de kaleme almıştır. Eser, 1312/1895 yılında Rodos Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Vilâyet Matbaası’nda basılmış ve 2012 yılında İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından Osmanlı dönemi nadir eserlerin kataloglanması projesi kapsamında dijital ortama aktarılmıştır. Âbidîn Paşa’nın eserlerinin çoğu çeşitli çalışmalarda konu edinilmiş olmakla birlikte onun Ber Tarz-ı Nevîn Nahv-i Arabî isimli eseri hakkında müstakil bir çalışma yapılmamıştır. \nBu çalışmada betimleyici ve açıklayıcı yöntem kullanılmıştır. Eser, genel gramer ve i‘râb konuları olmak üzere iki temel başlık altında incelenmiştir. Eserde kelime türleri, semâ‘î ve kıyâsî âmiller, merfu‘ât, mansûbat ve mecrûrat gibi konular üzerinde detaylı olarak durulmuştur. Bunlara ek olarak lafzî, takdîrî ve mahallî i‘râb meselesi de işlenmiş fakat “kâne” – “inne” ve benzerleri, te’kîd, bedel, atf-ı beyân gibi konuların i‘râbına detaylı olarak girilmemiştir. Tahzîr, iğrâ, ihtisâs, mübâlağa bildiren ifadeler, ism-i tafdîl, medih, zem ve teaccüb bildiren fiiller gibi konulara ise temas edilmemiştir. Konuların kullanım alanının diğerlerine göre daha az olması veya kitabın muhtasar bir eser özelliğine sahip olması gibi sebeplerle Âbidîn Paşa’nın bu tür meseleleri ele almadığı ifade edilebilir. Bu yönüyle eserin, nahvin kısa ve kolay bir şekilde öğretilmesi amacıyla kaleme alındığı söylenebilir. Müellif, eserinde müstakil bir kaynakçaya yer vermemiştir. Ancak Birgivî Mehmed Efendi’nin ‘Avâmil ve İzhâr’ı, İbnu’l-Hâcib’in Kâfiye’si, İbn Hişâm’ın Muğni’l-Lebîb ve Kavâ‘idu’l-İ‘râb’ı, şârihine nispetle Molla Câmî (el-Fevâ’idu’z-Ziyâ’iyye) olarak da bilinen Kâfiye şerhi gibi temel gramer eserlerinin Âbidîn Paşa’nın kaynakları arasında bulunduğunu söylemek mümkündür. \nOsmanlı’da Tanzimat dönemine kadar nahivle ilgili telif, şerh ve hâşiye türündeki eserlerin genellikle Arapça olarak kaleme alındığı görülmektedir. Tanzimat ile birlikte dilde Türkçecilik, Türkçe eser yazma, nahiv öğretiminde yeni yöntem arayışları ve nahvin kolaylaştırılması gibi düşünceler ağırlık kazanmıştır. Nitekim Tanzimat sonrasında bu tür düşünceleri merkeze alan eserler artış görtermiştir. Eserini Türkçe olarak kaleme alan Âbidîn Paşa’nın da bu düşüncelerden etkilendiği, talebelere ana dilinden hareketle ve yeni bir yöntemle nahvi öğretmeyi amaçladığı söylenebilir. Âbidîn Paşa’nın ayrıca nahvin kolay bir şekilde öğretilmesi veya nahvin kolaylaştırılması düşüncesinin olduğu ifade edilebilir. Arapça gramer konularının genellikle ayrıntılı işlendiği bir dönemde Âbidîn Paşa’nın bu konuların detayına girmemesi de aynı hususa işaret etmektedir. Nitekim, eserinin başlığında da Arap nahvini yeni bir yöntemle ele aldığını ifade etmektedir.","PeriodicalId":486815,"journal":{"name":"Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi","volume":"21 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-12-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi","FirstCategoryId":"0","ListUrlMain":"https://doi.org/10.15370/maruifd.1384014","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Arapça dil ilimleri içerisinde yer alan Nahiv ilmi Arap gramerini konu edinen bir disiplin olup İslam ilim ve düşünce tarihinde önemli bir yere sahiptir. Câhiliye’den günümüze, genelde Arap edebiyatını özelde ise nahiv ilmini ve tarihini çeşitli dönemlere ayırmak mümkündür. Bu dönemlerden birisi de 1516-1802 yılları arasını kapsayan ve Arap edebiyatında önemli bir yer tutan Osmanlı dönemidir. Osmanlı döneminde klasik ilimlerin temelini teşkil eden Arapçaya oldukça önem verilmiş ve bu dönemin medreselerinde Arapçaya dayalı dil ilimleri ağırlıklı olarak okutulmuştur. Bu ilimlerin temelinde ise sarf, nahiv ve belâgat mevcuttur. Âbidîn Paşa da son dönem Osmanlı âlimlerinden birisi olup; nahivden edebiyata, tasavvuftan kelama, felsefeden ekonomi ve borsaya birçok alana dair eser kaleme almış çok yönlü bir ilim adamıdır. Âbidîn Paşa, 1843 yılında Preveze’de dünyaya gelmiştir. Selânik, Adana, Sivas, Ankara ve Cezâyir-i Bahr-i Sefîd (Akdeniz Adaları) gibi birçok yerde valilik yapmakla birlikte kısa bir süreliğine Hâriciye nâzırlığı görevini de üstlenmiştir. İyi derecede Arapça, Farsça, Arnavutça, Fransızca ve Yunanca bilen Paşa, aynı zamanda Yunanca şiirler de kaleme almıştır.
Âbidîn Paşa daha çok Mesnevî şerhi ile öne çıkmaktadır. Ancak diğer alanlara dair risale ve eserlerinin de oldukça kıymetli olduğunu söylemek mümkündür. Beş ayrı dili iyi derecede bilen Âbidîn Paşa, Arapça gramerine dair Ber Tarz-ı Nevîn Nahv-i Arabî isminde bir eser de kaleme almıştır. Eser, 1312/1895 yılında Rodos Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Vilâyet Matbaası’nda basılmış ve 2012 yılında İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından Osmanlı dönemi nadir eserlerin kataloglanması projesi kapsamında dijital ortama aktarılmıştır. Âbidîn Paşa’nın eserlerinin çoğu çeşitli çalışmalarda konu edinilmiş olmakla birlikte onun Ber Tarz-ı Nevîn Nahv-i Arabî isimli eseri hakkında müstakil bir çalışma yapılmamıştır.
Bu çalışmada betimleyici ve açıklayıcı yöntem kullanılmıştır. Eser, genel gramer ve i‘râb konuları olmak üzere iki temel başlık altında incelenmiştir. Eserde kelime türleri, semâ‘î ve kıyâsî âmiller, merfu‘ât, mansûbat ve mecrûrat gibi konular üzerinde detaylı olarak durulmuştur. Bunlara ek olarak lafzî, takdîrî ve mahallî i‘râb meselesi de işlenmiş fakat “kâne” – “inne” ve benzerleri, te’kîd, bedel, atf-ı beyân gibi konuların i‘râbına detaylı olarak girilmemiştir. Tahzîr, iğrâ, ihtisâs, mübâlağa bildiren ifadeler, ism-i tafdîl, medih, zem ve teaccüb bildiren fiiller gibi konulara ise temas edilmemiştir. Konuların kullanım alanının diğerlerine göre daha az olması veya kitabın muhtasar bir eser özelliğine sahip olması gibi sebeplerle Âbidîn Paşa’nın bu tür meseleleri ele almadığı ifade edilebilir. Bu yönüyle eserin, nahvin kısa ve kolay bir şekilde öğretilmesi amacıyla kaleme alındığı söylenebilir. Müellif, eserinde müstakil bir kaynakçaya yer vermemiştir. Ancak Birgivî Mehmed Efendi’nin ‘Avâmil ve İzhâr’ı, İbnu’l-Hâcib’in Kâfiye’si, İbn Hişâm’ın Muğni’l-Lebîb ve Kavâ‘idu’l-İ‘râb’ı, şârihine nispetle Molla Câmî (el-Fevâ’idu’z-Ziyâ’iyye) olarak da bilinen Kâfiye şerhi gibi temel gramer eserlerinin Âbidîn Paşa’nın kaynakları arasında bulunduğunu söylemek mümkündür.
Osmanlı’da Tanzimat dönemine kadar nahivle ilgili telif, şerh ve hâşiye türündeki eserlerin genellikle Arapça olarak kaleme alındığı görülmektedir. Tanzimat ile birlikte dilde Türkçecilik, Türkçe eser yazma, nahiv öğretiminde yeni yöntem arayışları ve nahvin kolaylaştırılması gibi düşünceler ağırlık kazanmıştır. Nitekim Tanzimat sonrasında bu tür düşünceleri merkeze alan eserler artış görtermiştir. Eserini Türkçe olarak kaleme alan Âbidîn Paşa’nın da bu düşüncelerden etkilendiği, talebelere ana dilinden hareketle ve yeni bir yöntemle nahvi öğretmeyi amaçladığı söylenebilir. Âbidîn Paşa’nın ayrıca nahvin kolay bir şekilde öğretilmesi veya nahvin kolaylaştırılması düşüncesinin olduğu ifade edilebilir. Arapça gramer konularının genellikle ayrıntılı işlendiği bir dönemde Âbidîn Paşa’nın bu konuların detayına girmemesi de aynı hususa işaret etmektedir. Nitekim, eserinin başlığında da Arap nahvini yeni bir yöntemle ele aldığını ifade etmektedir.