{"title":"Abbâsîlerde Halife Nâsır-Lidînillâh ve Sonrası Fütüvvet Teşkilatı","authors":"Yasemin SARI CEVELEK","doi":"10.15869/itobiad.1342354","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Sosyal bir müessese olarak fütüvvet, kültür tarihimizin bir parçası olup toplumun önemli dinamiklerinden birini oluşturmaktadır. Fütüvvetin tarihî süreçte geçirdiği gelişim evrelerinin incelenmesi dinî, içtimaî, siyasî ve kültürel hayatımız açısından ehemmiyet arz etmektedir. Bu bakımdan fütüvvet teşkilatı, tarihî perspektiften de incelemeyi gerektirmektedir. Gençlik, kahramanlık, cömertlik gibi manalara gelen fütüvvet, Kur’ân-ı Kerîm’de genç, kahraman, cömert anlamlarına gelen fetâ kelimesinden türemiş olup İslâm öncesi dönemde Arap toplumu tarafından şecaat, iffet, cömertlik gibi ahlâkî vasıflar için kullanılmaktaydı. O dönemde fütüvvetten bir kurum olarak bahsetmek mümkün değildi. Fütüvvet daha ziyade bireylerin şahsî çabalarıyla sürdürülen ahlâkî vasıflardan ibaretti. İslâmî döneme gelindiğinde özellikle Hulefâ-yi râşidîn zamanında İslâm devletinin sınırlarının İran, Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika’ya kadar yayılmasıyla birlikte farklı kültürlerle temasa geçilmesi, sosyal ve siyasî alanlarda pek çok değişikliğe neden olmuştur. Emevîlerin iktidara gelmesiyle birlikte bu değişim daha da hızlanmış, genişleyen topraklarda diğer kültürlerle etkileşimin artması sebebiyle zamanla İslâm toplumunda kaos oluşturacak durumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu durum toplumda fütüvvet telakkisinin doğmasına zemin oluşturmuştur. Fütüvvetin toplumda sosyal bir zümreyi ifade etmek maksadıyla kullanılması ise Abbâsîler döneminde gerçekleşmiştir. Bu çalışmada fütüvvetin kısaca tanımı yapılmış olup fütüvvet teşekküllerine ve tarihî süreçteki seyrine değinilmiştir. Ayrıca fütüvvet oluşumunun Abbâsî halifelerinden Nâsır-Lidînillâh döneminde (575-622/1280-1225) teşkilat haline getirilmesi ve halifeyi buna sevk eden siyasî ve dinî gerekçelerden bahsedilmiştir. Çalışmada asıl olarak ise Halife Nâsır’dan sonra sırasıyla hilafete geçen ve toplamda otuz üç yıl hilafette kalan Zâhir-Biemrillâh (622-623/1225-1226), Müstansır-Billâh (623-640/1226-1242) ve Müsta‘sım-Billâh (642-656/1242-1258) dönemlerinde fütüvvet teşkilatının durumu incelenmiştir.","PeriodicalId":508407,"journal":{"name":"İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi","volume":"4 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.15869/itobiad.1342354","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Sosyal bir müessese olarak fütüvvet, kültür tarihimizin bir parçası olup toplumun önemli dinamiklerinden birini oluşturmaktadır. Fütüvvetin tarihî süreçte geçirdiği gelişim evrelerinin incelenmesi dinî, içtimaî, siyasî ve kültürel hayatımız açısından ehemmiyet arz etmektedir. Bu bakımdan fütüvvet teşkilatı, tarihî perspektiften de incelemeyi gerektirmektedir. Gençlik, kahramanlık, cömertlik gibi manalara gelen fütüvvet, Kur’ân-ı Kerîm’de genç, kahraman, cömert anlamlarına gelen fetâ kelimesinden türemiş olup İslâm öncesi dönemde Arap toplumu tarafından şecaat, iffet, cömertlik gibi ahlâkî vasıflar için kullanılmaktaydı. O dönemde fütüvvetten bir kurum olarak bahsetmek mümkün değildi. Fütüvvet daha ziyade bireylerin şahsî çabalarıyla sürdürülen ahlâkî vasıflardan ibaretti. İslâmî döneme gelindiğinde özellikle Hulefâ-yi râşidîn zamanında İslâm devletinin sınırlarının İran, Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika’ya kadar yayılmasıyla birlikte farklı kültürlerle temasa geçilmesi, sosyal ve siyasî alanlarda pek çok değişikliğe neden olmuştur. Emevîlerin iktidara gelmesiyle birlikte bu değişim daha da hızlanmış, genişleyen topraklarda diğer kültürlerle etkileşimin artması sebebiyle zamanla İslâm toplumunda kaos oluşturacak durumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu durum toplumda fütüvvet telakkisinin doğmasına zemin oluşturmuştur. Fütüvvetin toplumda sosyal bir zümreyi ifade etmek maksadıyla kullanılması ise Abbâsîler döneminde gerçekleşmiştir. Bu çalışmada fütüvvetin kısaca tanımı yapılmış olup fütüvvet teşekküllerine ve tarihî süreçteki seyrine değinilmiştir. Ayrıca fütüvvet oluşumunun Abbâsî halifelerinden Nâsır-Lidînillâh döneminde (575-622/1280-1225) teşkilat haline getirilmesi ve halifeyi buna sevk eden siyasî ve dinî gerekçelerden bahsedilmiştir. Çalışmada asıl olarak ise Halife Nâsır’dan sonra sırasıyla hilafete geçen ve toplamda otuz üç yıl hilafette kalan Zâhir-Biemrillâh (622-623/1225-1226), Müstansır-Billâh (623-640/1226-1242) ve Müsta‘sım-Billâh (642-656/1242-1258) dönemlerinde fütüvvet teşkilatının durumu incelenmiştir.