{"title":"Çin ve Osmanlı minyatürlerinde “kadın figürü”","authors":"Çile MADEN KALKAN","doi":"10.29000/rumelide.1405819","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Çin ve Türk toplumları ataerkil olarak öne çıksalar da bu toplumların tarihi yönetim süreçlerine bakıldığında arka planda her zaman “anne, eş” olarak bir kadının etkisi görülmektedir. Çoğunlukla arka planda varlığını hissettiğimiz kadınların toplumdaki yerini anlamak için bu çalışmada toplumların tarihi kataloğu diyebileceğimiz minyatür sanatında “kadın figürü” üzerinde durulmuştur. Doğu ülkelerine atfedilen minyatürün ilk uygulamaları Orta Asya ve Çin’de görülürken, diğer ülkelerde bu uygulamalara “kadın” olgusunun girişi kültüre göre çeşitli zamanlarda gerçekleşmiştir. Çin minyatürlerinde kadın figürü ilk çizimlerden itibaren varlık bulurken, Osmanlı İmparatorluğu’nda Batı’ya açılma politikası ile birlikte bu figürler, sosyal ve kültürel toplum yapısı çerçevesinde gelişim göstermiştir. Çalışmanın amacı; kadın figürleri aracılığıyla iki kültürün tarihi içerisinde kadının yeri ve önemini açıklayarak, bu iki kültürün minyatür sanatındaki etkileşimlerini gözler önüne sermektir. Çalışmada veri toplamak amacıyla China Academic Journals (CNKI) veri tabanı ve açık kaynaklardan elde edilen bilgiler ve bu alanda yazılmış kitaplar kullanılarak, geleneksel Çin minyatüründe kadın figürü üzerine çalışan sanatçılar; Osmanlı minyatüründe daha geç diyebileceğimiz 17. yüzyılda ortaya çıkan kadın figürleri Nakkaş Abdülcelil Çelebi (Levnî/ ?-1732), 18. yüzyılda yaşamış Enderûnlu Fâzıl (1759-1810) ve Abdullah Buhari’nin (?-?) çizimleri üzerinden ele alınmıştır. Bu doğrultuda genel olarak Osmanlı minyatüründe Çin etkileşimleri olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak söz konusu “kadın” olduğunda; Çin minyatürlerinde kadın figürlerinin erkek egemen toplumu ifade ederken, Osmanlı minyatüründe kadın figürlerinin ise kadının kendisini ifade ettiği sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":509346,"journal":{"name":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":"57 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.29000/rumelide.1405819","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Çin ve Türk toplumları ataerkil olarak öne çıksalar da bu toplumların tarihi yönetim süreçlerine bakıldığında arka planda her zaman “anne, eş” olarak bir kadının etkisi görülmektedir. Çoğunlukla arka planda varlığını hissettiğimiz kadınların toplumdaki yerini anlamak için bu çalışmada toplumların tarihi kataloğu diyebileceğimiz minyatür sanatında “kadın figürü” üzerinde durulmuştur. Doğu ülkelerine atfedilen minyatürün ilk uygulamaları Orta Asya ve Çin’de görülürken, diğer ülkelerde bu uygulamalara “kadın” olgusunun girişi kültüre göre çeşitli zamanlarda gerçekleşmiştir. Çin minyatürlerinde kadın figürü ilk çizimlerden itibaren varlık bulurken, Osmanlı İmparatorluğu’nda Batı’ya açılma politikası ile birlikte bu figürler, sosyal ve kültürel toplum yapısı çerçevesinde gelişim göstermiştir. Çalışmanın amacı; kadın figürleri aracılığıyla iki kültürün tarihi içerisinde kadının yeri ve önemini açıklayarak, bu iki kültürün minyatür sanatındaki etkileşimlerini gözler önüne sermektir. Çalışmada veri toplamak amacıyla China Academic Journals (CNKI) veri tabanı ve açık kaynaklardan elde edilen bilgiler ve bu alanda yazılmış kitaplar kullanılarak, geleneksel Çin minyatüründe kadın figürü üzerine çalışan sanatçılar; Osmanlı minyatüründe daha geç diyebileceğimiz 17. yüzyılda ortaya çıkan kadın figürleri Nakkaş Abdülcelil Çelebi (Levnî/ ?-1732), 18. yüzyılda yaşamış Enderûnlu Fâzıl (1759-1810) ve Abdullah Buhari’nin (?-?) çizimleri üzerinden ele alınmıştır. Bu doğrultuda genel olarak Osmanlı minyatüründe Çin etkileşimleri olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak söz konusu “kadın” olduğunda; Çin minyatürlerinde kadın figürlerinin erkek egemen toplumu ifade ederken, Osmanlı minyatüründe kadın figürlerinin ise kadının kendisini ifade ettiği sonucuna varılmıştır.