Bu çalışmanın amacı, 1974 Kıbrıs Savaşı'ndan sağ kurtulanların, günümüzdeki genç yetişkinlerin ebeveynleri olduğu gerçeğine dayanarak bu çalışmada savaşla ilgili ikinci ve üçüncü kuşak Kıbrıslı Türklerde aktarılan psikolojik travma, kaygı ve obsesif-kompulsif bozukluğun incelenmesidir. Aktarılan Psikolojik Travma Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği, DSM-5 Yineleyici Düşünce ve Davranışlar Ölçeği ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği ve Demografik Bilgi Formu ile toplanan veriler SPSS 27. Aracılığıyla Bağımsız Örneklemler t-test ve ANOVA testleri ile analiz edilmiştir. Betimsel araştırma modelinin kullanıldığı bu araştırma 1974 savaşında savaş deneyimi yaşayan bireylerden sonraki ikinci ve üçüncü kuşak bireylerden 195 kadın ve 110 erkek olarak toplam 305 kişi ile yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre katılımcıların aktarılan psikolojik travma ve alt boyutları cinsiyete göre farklılaşmamaktadır. Ayrıca anneleri savaş sürecinde karma köyden göç eden katılımcıların aktarılan psikolojik travma, psikolojik sağlamlık düzeyleri anneleri diğer bölgelerden göç eden katılımcılara göre farklılaşmaktadır. Ancak, anneleri Türk köyünden göç edenlerin aile işlevselliği ve kaygı düzeyleri diğerlerine göre anlamlı düzeyde farklılık göstermektedir. Ancak katılımcıların psikolojik sağlamlık düzeyleri ile aktarılan psikolojik travmanın alt boyutu olan duygu-davranış düzenleme ve aile işlevselliği annenin göç değişkeninde anlamlı bir farklılık gösterirken, babanın psikolojik sağlamlık düzeyleri ise göç değişkeninde farklılaşmamaktadır. Diğer taraftan aktarılan psikolojik travmada katılımcıların annelerinin savaşta sürecinde aktif olarak yer alması farklılık göstermezken, katılımcıların babalarının aktif çatışmada yer alması anlamlı düzeyde bir farklılık göstermektedir. Bu çalışmanın bulguları ele alındığında gelecek çalışmalarda benzer bir örneklem ile aktarılan psikolojik travma ve kaygı değişkenlerine ek olarak biriktiricilik davranışının eklenmesi önerilmektedir.
{"title":"İkinci ve Üçüncü Kuşak Kıbrıslı Türklerde Aktarılan Psikolojik Travma, Psikolojik Sağlamlık, Kaygı ve Obsesif Kompulsif Bozukluğun İncelenmesi","authors":"Bekir Erbekir, Cemaliye Direktör","doi":"10.31461/ybpd.1425314","DOIUrl":"https://doi.org/10.31461/ybpd.1425314","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, 1974 Kıbrıs Savaşı'ndan sağ kurtulanların, günümüzdeki genç yetişkinlerin ebeveynleri olduğu gerçeğine dayanarak bu çalışmada savaşla ilgili ikinci ve üçüncü kuşak Kıbrıslı Türklerde aktarılan psikolojik travma, kaygı ve obsesif-kompulsif bozukluğun incelenmesidir. Aktarılan Psikolojik Travma Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği, DSM-5 Yineleyici Düşünce ve Davranışlar Ölçeği ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği ve Demografik Bilgi Formu ile toplanan veriler SPSS 27. Aracılığıyla Bağımsız Örneklemler t-test ve ANOVA testleri ile analiz edilmiştir. Betimsel araştırma modelinin kullanıldığı bu araştırma 1974 savaşında savaş deneyimi yaşayan bireylerden sonraki ikinci ve üçüncü kuşak bireylerden 195 kadın ve 110 erkek olarak toplam 305 kişi ile yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre katılımcıların aktarılan psikolojik travma ve alt boyutları cinsiyete göre farklılaşmamaktadır. Ayrıca anneleri savaş sürecinde karma köyden göç eden katılımcıların aktarılan psikolojik travma, psikolojik sağlamlık düzeyleri anneleri diğer bölgelerden göç eden katılımcılara göre farklılaşmaktadır. Ancak, anneleri Türk köyünden göç edenlerin aile işlevselliği ve kaygı düzeyleri diğerlerine göre anlamlı düzeyde farklılık göstermektedir. Ancak katılımcıların psikolojik sağlamlık düzeyleri ile aktarılan psikolojik travmanın alt boyutu olan duygu-davranış düzenleme ve aile işlevselliği annenin göç değişkeninde anlamlı bir farklılık gösterirken, babanın psikolojik sağlamlık düzeyleri ise göç değişkeninde farklılaşmamaktadır. Diğer taraftan aktarılan psikolojik travmada katılımcıların annelerinin savaşta sürecinde aktif olarak yer alması farklılık göstermezken, katılımcıların babalarının aktif çatışmada yer alması anlamlı düzeyde bir farklılık göstermektedir. Bu çalışmanın bulguları ele alındığında gelecek çalışmalarda benzer bir örneklem ile aktarılan psikolojik travma ve kaygı değişkenlerine ek olarak biriktiricilik davranışının eklenmesi önerilmektedir.","PeriodicalId":496041,"journal":{"name":"Yaşam becerileri psikoloji dergisi","volume":"37 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141357127","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada zihinselleştirme işlevini değerlendiren Mentalizasyon Ölçeği’nin (MZÖ) ergen örneklemde Türkçeye uyarlama, geçerlilik ve güvenilirlik çalışmasının yapılması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, İstanbul ilinde 14-18 yaş arası 550 katılımcı oluşturmuştur. Çalışmanın verileri Mentalizasyon Ölçeği, Özyansıtma ve İçgörü Ölçeği, Kısa Psikolojik Sağlamlık Envanteri ve Kısa Semptom Envanteri Depresyon ve Anksiyete alt ölçekleri kullanılarak toplanmıştır. Geçerlilik çalışması kapsamında doğrulayıcı faktör analizi, yakınsak, ayırt edici ve yordayıcı geçerlilik çalışmaları gerçekleştirilmiş; güvenilirlik çalışması içinse iç tutarlılık katsayısı ve madde analizi yöntemleri kullanılmıştır. Mentalizasyon Ölçeği’nin yapı geçerliği için uygulanan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda dört faktörlü orijinal yapının Türk örnekleminde geçerli olduğu belirlenmiştir. Düzeltme sonrası ölçüm modeli için elde edilen değerler (χ2/df=2.57, GFI=0.95, CFI=0.85, AGFI=0.93, RMSEA=0.054 ve sRMR=.047) olarak hesaplanmış ve tüm değerlerin iyi uyum ölçütlerini karşıladığı belirlenmiştir. Mentalizasyon Ölçeği ile yakınsak geçerlik çalışmasında kullanılan ölçekler arasında 0.30 ile -0.64 aralığında değişen düzeyde ve anlamlı seviyede korelasyonlar elde edilmiştir. Ayrıca ölçeğin psikolojik yardım ihtiyacı olan ve olmayan grupları ayırt edebildiği, depresyon ve anksiyete alt ölçeklerinden elde edilen varyansın sırasıyla yaklaşık %41’i ve %30’u için açıklayıcı olduğu belirlenmiştir. Güvenirlik çalışması kapsamında Cronbach Alpha güvenirlik katsayıları hesaplanmış ve ölçeğin tümü için .78 olarak belirlenmiştir. Bulgular, MZÖ'nün 15 madde ile dört faktörlü bir yapıda olduğuna ve özellikle toplam zihinselleştirmeyi değerlendirmede geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olarak kullanabileceğine yönelik destek sağlamıştır.
{"title":"Mentalizasyon Ölçeği’nin Türkçe Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması","authors":"Gülnur İlk, Yusuf Bilge","doi":"10.31461/ybpd.1484353","DOIUrl":"https://doi.org/10.31461/ybpd.1484353","url":null,"abstract":"Bu çalışmada zihinselleştirme işlevini değerlendiren Mentalizasyon Ölçeği’nin (MZÖ) ergen örneklemde Türkçeye uyarlama, geçerlilik ve güvenilirlik çalışmasının yapılması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, İstanbul ilinde 14-18 yaş arası 550 katılımcı oluşturmuştur. Çalışmanın verileri Mentalizasyon Ölçeği, Özyansıtma ve İçgörü Ölçeği, Kısa Psikolojik Sağlamlık Envanteri ve Kısa Semptom Envanteri Depresyon ve Anksiyete alt ölçekleri kullanılarak toplanmıştır. Geçerlilik çalışması kapsamında doğrulayıcı faktör analizi, yakınsak, ayırt edici ve yordayıcı geçerlilik çalışmaları gerçekleştirilmiş; güvenilirlik çalışması içinse iç tutarlılık katsayısı ve madde analizi yöntemleri kullanılmıştır. Mentalizasyon Ölçeği’nin yapı geçerliği için uygulanan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda dört faktörlü orijinal yapının Türk örnekleminde geçerli olduğu belirlenmiştir. Düzeltme sonrası ölçüm modeli için elde edilen değerler (χ2/df=2.57, GFI=0.95, CFI=0.85, AGFI=0.93, RMSEA=0.054 ve sRMR=.047) olarak hesaplanmış ve tüm değerlerin iyi uyum ölçütlerini karşıladığı belirlenmiştir. Mentalizasyon Ölçeği ile yakınsak geçerlik çalışmasında kullanılan ölçekler arasında 0.30 ile -0.64 aralığında değişen düzeyde ve anlamlı seviyede korelasyonlar elde edilmiştir. Ayrıca ölçeğin psikolojik yardım ihtiyacı olan ve olmayan grupları ayırt edebildiği, depresyon ve anksiyete alt ölçeklerinden elde edilen varyansın sırasıyla yaklaşık %41’i ve %30’u için açıklayıcı olduğu belirlenmiştir. Güvenirlik çalışması kapsamında Cronbach Alpha güvenirlik katsayıları hesaplanmış ve ölçeğin tümü için .78 olarak belirlenmiştir. Bulgular, MZÖ'nün 15 madde ile dört faktörlü bir yapıda olduğuna ve özellikle toplam zihinselleştirmeyi değerlendirmede geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olarak kullanabileceğine yönelik destek sağlamıştır.","PeriodicalId":496041,"journal":{"name":"Yaşam becerileri psikoloji dergisi","volume":"34 20","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141356851","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Roma’nın dördüncü imparatoru Tiberius Claudius Caesar Augustus Germanicus, tarihte bilinen adı ile Claudius henüz bir yaşında iken babasını kaybetmiş ve büyükannesi Livia ile annesi Antonia tarafından büyütülmüştür. Claudius doğumundan itibaren sürekli birtakım hastalıklar yaşamış olmanın yanı sıra, çocukken saray soytarıları ve kız kardeşi tarafından alay konusu olmuş, annesi Antonia tarafından da “hilkat garibesi-ucube”, “doğanın başlayıp da tamamlayamadığı insan” olarak tanımlanmıştır. Eğitimi ise yarı okur-yazar, bir zamanlar katır çobanlığı yapmış bir öğretmenin bakımına bırakılmıştır. Antik kaynaklarda ise “aptal” olarak anlatılıyordu. Hiçbir göreve uygun görülmemiş olduğu için o da eğitimine odaklanmış ve tarih kitapları yazmıştır. İmparator Caligula’nın İS 24 Ocak 41 yılında suikasta uğramasından sonra, saray praetor muhafızları tarafından imparator olarak selamlanmıştı. Kimsenin imparatorluğa uygun görmediği Claudius imparatorluğunda birçok önemli işler yapmış hatta Caligula ve Augustus’u bile geride bırakmıştı. Claudius’un doğumundan itibaren yaşadığı rahatsızlıklar modern kaynaklarda incelenmiş ve çocuk felci (poliomyelit), omurilik inflamasyonu (transvers miyelit), yeme bozukluğu (bulimia nervoza), beyin felci (doğuştan serebral palsi), ani bedensel ve ses tikleri (gilles de la tourette sendromu), mitokondriyal hastalıklar (mitokondriyal sitopati) ve kasılma bozuklukları (distoniler) gibi hastalıklar öne sürülmüştür. Olası bu hastalıkları, yaşadığı olayların bedensel ve ruhsal açıdan Claudius’un psikolojisine yansıması, bu çalışmada ayrıntılı olarak ele alınmaya çalışılmıştır. Nitekim tarihin belli bir döneminde yaşamış bu insanların, yaşanan tarihlerinden ayrı, bir insan olarak ele alınarak, o dönemde yaşadıkları şartlar, olaylar ve altında yatan nedenler bilimsel araştırmalar sonucunda; tarih, psikoloji ve ilgili tıp bilimleri, … vd. gibi birçok bilim dalının ortak olarak disiplinlerarası bir çalışma ile yürütülmesi, çalışmanın farklı bakış açıları ile değerlendirilmesi ve doğru analizinin yapılabilmesi açısından önemini belirtir.
罗马第四位皇帝提比略-克劳狄乌斯-凯撒-奥古斯都-日耳曼尼库斯(Tiberius Claudius Caesar Augustus Germanicus),史称克劳狄乌斯,年仅一岁就失去了父亲,由祖母利维亚和母亲安东尼娅抚养长大。克劳狄乌斯自出生起就身患多种疾病,从小就受到宫廷小丑和姐姐的嘲笑,被母亲安东尼娅形容为 "自然的怪胎","一个自然无法开始和完成的人"。他的教育由一位曾当过骡夫的半文盲老师负责。在古代文献中,他被描述为一个 "傻瓜"。由于他被认为不适合担任任何职务,因此他专注于教育和撰写史书。公元 41 年 1 月 24 日,卡里古拉皇帝遇刺身亡,他被宫廷禁卫军拥戴为皇帝。没有人认为克劳狄乌斯适合当皇帝,但他在帝国中做了许多重要工作,甚至超过了卡里古拉和奥古斯都。现代资料对克劳狄乌斯出生后的病症进行了分析,提出了小儿麻痹症(脊髓灰质炎)、脊髓炎(横贯性脊髓炎)、饮食失调(神经性贪食症)、脑瘫(先天性脑瘫)、突发性肢体和发声抽搐(吉勒-德-图雷特综合征)、线粒体疾病(线粒体细胞病)和抽搐障碍(抽动症)等疾病。本研究试图从生理和心理方面详细讨论这些可能的疾病以及他所经历的事件对克劳狄乌斯心理的影响。事实上,将这些生活在特定历史时期的人作为一个独立于其历史之外的人来处理,并与历史学、心理学和相关医学等多个学科合作开展跨学科研究,对他们在那个时期生活的条件、事件和根本原因进行科学研究,这一事实表明,从不同角度对研究进行评估并做出正确分析具有重要意义。
{"title":"Roma'nın Dördüncü İmparatoru Claudius'un Biyopsikososyal Açıdan İncelenmesi","authors":"Ebru Durmaz Akyüz, Hüseyin Üreten","doi":"10.31461/ybpd.1445569","DOIUrl":"https://doi.org/10.31461/ybpd.1445569","url":null,"abstract":"Roma’nın dördüncü imparatoru Tiberius Claudius Caesar Augustus Germanicus, tarihte bilinen adı ile Claudius henüz bir yaşında iken babasını kaybetmiş ve büyükannesi Livia ile annesi Antonia tarafından büyütülmüştür. Claudius doğumundan itibaren sürekli birtakım hastalıklar yaşamış olmanın yanı sıra, çocukken saray soytarıları ve kız kardeşi tarafından alay konusu olmuş, annesi Antonia tarafından da “hilkat garibesi-ucube”, “doğanın başlayıp da tamamlayamadığı insan” olarak tanımlanmıştır. Eğitimi ise yarı okur-yazar, bir zamanlar katır çobanlığı yapmış bir öğretmenin bakımına bırakılmıştır. Antik kaynaklarda ise “aptal” olarak anlatılıyordu. Hiçbir göreve uygun görülmemiş olduğu için o da eğitimine odaklanmış ve tarih kitapları yazmıştır. İmparator Caligula’nın İS 24 Ocak 41 yılında suikasta uğramasından sonra, saray praetor muhafızları tarafından imparator olarak selamlanmıştı. Kimsenin imparatorluğa uygun görmediği Claudius imparatorluğunda birçok önemli işler yapmış hatta Caligula ve Augustus’u bile geride bırakmıştı. Claudius’un doğumundan itibaren yaşadığı rahatsızlıklar modern kaynaklarda incelenmiş ve çocuk felci (poliomyelit), omurilik inflamasyonu (transvers miyelit), yeme bozukluğu (bulimia nervoza), beyin felci (doğuştan serebral palsi), ani bedensel ve ses tikleri (gilles de la tourette sendromu), mitokondriyal hastalıklar (mitokondriyal sitopati) ve kasılma bozuklukları (distoniler) gibi hastalıklar öne sürülmüştür. Olası bu hastalıkları, yaşadığı olayların bedensel ve ruhsal açıdan Claudius’un psikolojisine yansıması, bu çalışmada ayrıntılı olarak ele alınmaya çalışılmıştır. Nitekim tarihin belli bir döneminde yaşamış bu insanların, yaşanan tarihlerinden ayrı, bir insan olarak ele alınarak, o dönemde yaşadıkları şartlar, olaylar ve altında yatan nedenler bilimsel araştırmalar sonucunda; tarih, psikoloji ve ilgili tıp bilimleri, … vd. gibi birçok bilim dalının ortak olarak disiplinlerarası bir çalışma ile yürütülmesi, çalışmanın farklı bakış açıları ile değerlendirilmesi ve doğru analizinin yapılabilmesi açısından önemini belirtir.","PeriodicalId":496041,"journal":{"name":"Yaşam becerileri psikoloji dergisi","volume":"55 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141358228","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bekar ve evli bireylerin evliliğe karşı tutumları farklılık gösterebilmektedir. Bu araştırmada evli ve bekâr bireylerin evlilik tutumları çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda evli ve bekar bireylerin evlilik tutumları cinsiyet, medeni durum, çalışma durumu, yaş, ekonomik düzey ve öğrenim durumu değişkenleri açısından incelenmiştir. Araştırmada, nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama deseni kullanılmıştır. Bu araştırmanın evrenini evli ve bekâr bireyler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklem grubu ise evreni yansıtacak şekilde seçkisiz örnekleme metodu kullanılarak seçilmiştir. Olası veri kayıpları göz önüne alınarak 228 kadın 155 erkek katılımcıdan oluşan toplam 383 birey örneklem grubu olarak seçilmiştir. Araştırmaya katılan bireylere “Kişisel Bilgi Formu” ve “Evlilik Tutumları Ölçeği” uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen verileri analiz etmek için Bağımsız Örneklem t-testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarında fark olma durumu ile karşılaşıldığında farkın hangi gruptan kaynaklandığını görmek için Post Hoc Testlerinden Tukey, LSD Testleri yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre evli ve bekar bireylerde medeni durum, ebeveyn medeni durumu, yaş, sosyo-ekonomik düzey ve öğrenim düzeyi değişkenlerinin istatistiksel açıdan anlamlı fark oluşturduğu tespit edilmiştir. Cinsiyet ve çalışma durumu değişkenleri açısından yapılan incelemelerde ise ortaya çıkan fark anlamlı düzeyde değildir. Evli bireylerin bekâr bireylere göre evlilik tutumlarının daha olumlu olduğu, ayrıca tüm katılımcıların evlilik tutumlarının ebeveyn medeni durumu, yaş, sosyoekonomik düzey, öğrenim düzeyine göre anlamlı farklılaşma gösterdiği bulgusuna ulaşılırken evlilik tutumunun cinsiyet ve çalışma durumu değişkenlerine göre ise anlamlı farklılaşma göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda evlilik tutumuna ilişkin yordayıcı etkilerin incelendiği araştırmaların yapılması önerilmiştir.
{"title":"Evli ve Bekâr Bireylerin Evlilik Tutumlarının Çeşitli Demografik Değişkenler Açısından İncelenmesi","authors":"Selen Bilgi, Mahmut Yaran, Emrecan Demirtaş","doi":"10.31461/ybpd.1410615","DOIUrl":"https://doi.org/10.31461/ybpd.1410615","url":null,"abstract":"Bekar ve evli bireylerin evliliğe karşı tutumları farklılık gösterebilmektedir. Bu araştırmada evli ve bekâr bireylerin evlilik tutumları çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda evli ve bekar bireylerin evlilik tutumları cinsiyet, medeni durum, çalışma durumu, yaş, ekonomik düzey ve öğrenim durumu değişkenleri açısından incelenmiştir. Araştırmada, nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama deseni kullanılmıştır. Bu araştırmanın evrenini evli ve bekâr bireyler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklem grubu ise evreni yansıtacak şekilde seçkisiz örnekleme metodu kullanılarak seçilmiştir. Olası veri kayıpları göz önüne alınarak 228 kadın 155 erkek katılımcıdan oluşan toplam 383 birey örneklem grubu olarak seçilmiştir. Araştırmaya katılan bireylere “Kişisel Bilgi Formu” ve “Evlilik Tutumları Ölçeği” uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen verileri analiz etmek için Bağımsız Örneklem t-testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarında fark olma durumu ile karşılaşıldığında farkın hangi gruptan kaynaklandığını görmek için Post Hoc Testlerinden Tukey, LSD Testleri yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre evli ve bekar bireylerde medeni durum, ebeveyn medeni durumu, yaş, sosyo-ekonomik düzey ve öğrenim düzeyi değişkenlerinin istatistiksel açıdan anlamlı fark oluşturduğu tespit edilmiştir. Cinsiyet ve çalışma durumu değişkenleri açısından yapılan incelemelerde ise ortaya çıkan fark anlamlı düzeyde değildir. Evli bireylerin bekâr bireylere göre evlilik tutumlarının daha olumlu olduğu, ayrıca tüm katılımcıların evlilik tutumlarının ebeveyn medeni durumu, yaş, sosyoekonomik düzey, öğrenim düzeyine göre anlamlı farklılaşma gösterdiği bulgusuna ulaşılırken evlilik tutumunun cinsiyet ve çalışma durumu değişkenlerine göre ise anlamlı farklılaşma göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda evlilik tutumuna ilişkin yordayıcı etkilerin incelendiği araştırmaların yapılması önerilmiştir.","PeriodicalId":496041,"journal":{"name":"Yaşam becerileri psikoloji dergisi","volume":"69 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141358144","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tükenmişlik; çalışanların iş verimliliğini düşüren, bireyde birçok ruhsal ve bedensel problemlere yol açan ciddi bir sendromdur. Son yıllarda üzerinde birçok akademik çalışma yapılan kavramlardan bir tanesi olsa da, bu çalışmaların bulguları yeteri kadar dikkate alınmamakta ve iş yerlerinde tükenmişlikle mücadele adına önlemler göz ardı edilmektedir. Çalışanlar, gerek zihinsel gerekse de bedensel açıdan birçok yeteneğe sahip olsa da tükenmişlik girdabı, bireyin tüm yeteneklerine zarar vererek çalışma performansını ciddi bir biçimde düşürmektedir. İşyerlerinin personel alımlarında gösterdikleri hassasiyeti, personellerinin tükenmişliğiyle mücadelesinde de göstermesi önemli bir konudur. Bu literatür taramasının amacı; tükenmişlik kavramını genel olarak tanıtmak, tarihsel gelişimini incelemek ve geliştirilen farklı modellerin teorilerini ortaya koymaktır. Bu amaçla; Edelwich ve Brodsky Tükenmişlik Modeli, Cherniss Tükenmişlik Modeli, Perlman ve Hartman Tükenmişlik Modeli, Golembiewski Tükenmişlik Modeli, Pines ve Aranson Tükenmişlik Modeli ve Maslach Tükenmişlik Modeli tanımlanmıştır. Elde edilen bilgiler neticesinde tükenmişliğin, bazı modellerde insanlara hizmet sunan meslek gruplarındaki kişilerde; bazı modellerde ise sadece insanlara hizmet sunan değil; birçok meslek kolunda çalışan kişilerde görülebileceği ifade edilmiştir. Kişilerin, işle ilgili yaşadıkları stresi başarılı bir şekilde yönetememe durumlarının da yaşanan tükenmişlikte etkili olduğu görülmüştür. Ele alınan modeller arasındaki benzerlik ve farklılıklara çalışmada dikkat çekilmesi amaçlanmıştır.
{"title":"Tükenmişlik Modellerine Ait Genel Bir Değerlendirme","authors":"Zeynep Çınar, Sefa Bulut","doi":"10.31461/ybpd.1483372","DOIUrl":"https://doi.org/10.31461/ybpd.1483372","url":null,"abstract":"Tükenmişlik; çalışanların iş verimliliğini düşüren, bireyde birçok ruhsal ve bedensel problemlere yol açan ciddi bir sendromdur. Son yıllarda üzerinde birçok akademik çalışma yapılan kavramlardan bir tanesi olsa da, bu çalışmaların bulguları yeteri kadar dikkate alınmamakta ve iş yerlerinde tükenmişlikle mücadele adına önlemler göz ardı edilmektedir. Çalışanlar, gerek zihinsel gerekse de bedensel açıdan birçok yeteneğe sahip olsa da tükenmişlik girdabı, bireyin tüm yeteneklerine zarar vererek çalışma performansını ciddi bir biçimde düşürmektedir. İşyerlerinin personel alımlarında gösterdikleri hassasiyeti, personellerinin tükenmişliğiyle mücadelesinde de göstermesi önemli bir konudur. Bu literatür taramasının amacı; tükenmişlik kavramını genel olarak tanıtmak, tarihsel gelişimini incelemek ve geliştirilen farklı modellerin teorilerini ortaya koymaktır. Bu amaçla; Edelwich ve Brodsky Tükenmişlik Modeli, Cherniss Tükenmişlik Modeli, Perlman ve Hartman Tükenmişlik Modeli, Golembiewski Tükenmişlik Modeli, Pines ve Aranson Tükenmişlik Modeli ve Maslach Tükenmişlik Modeli tanımlanmıştır. Elde edilen bilgiler neticesinde tükenmişliğin, bazı modellerde insanlara hizmet sunan meslek gruplarındaki kişilerde; bazı modellerde ise sadece insanlara hizmet sunan değil; birçok meslek kolunda çalışan kişilerde görülebileceği ifade edilmiştir. Kişilerin, işle ilgili yaşadıkları stresi başarılı bir şekilde yönetememe durumlarının da yaşanan tükenmişlikte etkili olduğu görülmüştür. Ele alınan modeller arasındaki benzerlik ve farklılıklara çalışmada dikkat çekilmesi amaçlanmıştır.","PeriodicalId":496041,"journal":{"name":"Yaşam becerileri psikoloji dergisi","volume":"59 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141360145","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}