Küreselleşme, siyaset, ekonomi, sosyo-kültür ve diğer birçok alanda birbirine bağlılık ve bağımlılık çerçevesinde yaşanan genişleme, derinleşme ve hızlanma süreçlerini açıklamak için kullanılan oldukça popüler bir kavramdır. Küreselleşmenin tanımı konusunda bir fikir birliği olmamakla birlikte, farklı tanımlardan yola çıkarak küreselleşme kavramı, insanların, nesnelerin, yerlerin ve bilginin çok yönlü akışını ve bu akışları engelleyen veya hızlandıran yapıları içeren bir dizi küresel süreç olarak tanımlanabilir. Ancak küreselleşmenin her devlet, ulus, topluluk ya da birey için aynı sonuçları doğurduğu söylenemez. Özellikle küreselleşmenin hem başlangıcında hem de gelişme sürecinde kilit bir rol oynayan Afrika kıtası, bugün bu sürecin en dezavantajlı tarafında yer almaktadır. Küreselleşme sürecini tarihsel bir perspektiften ele alan bu çalışma, Afrika'nın küresel dünyadaki geçmiş merkezi konumunu ya da alternatiflerini geleceğe nasıl ve ne şekilde taşıyabileceğini hiper-küreselciler, şüpheciler ve dönüşümcüler ekseninde incelemektedir.
{"title":"KÜRESELLEŞME TARTIŞMALARI VE AFRİKA: BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?","authors":"Emine Zeynep Daban","doi":"10.55179/dusbed.1457914","DOIUrl":"https://doi.org/10.55179/dusbed.1457914","url":null,"abstract":"Küreselleşme, siyaset, ekonomi, sosyo-kültür ve diğer birçok alanda birbirine bağlılık ve bağımlılık çerçevesinde yaşanan genişleme, derinleşme ve hızlanma süreçlerini açıklamak için kullanılan oldukça popüler bir kavramdır. Küreselleşmenin tanımı konusunda bir fikir birliği olmamakla birlikte, farklı tanımlardan yola çıkarak küreselleşme kavramı, insanların, nesnelerin, yerlerin ve bilginin çok yönlü akışını ve bu akışları engelleyen veya hızlandıran yapıları içeren bir dizi küresel süreç olarak tanımlanabilir. Ancak küreselleşmenin her devlet, ulus, topluluk ya da birey için aynı sonuçları doğurduğu söylenemez. Özellikle küreselleşmenin hem başlangıcında hem de gelişme sürecinde kilit bir rol oynayan Afrika kıtası, bugün bu sürecin en dezavantajlı tarafında yer almaktadır. Küreselleşme sürecini tarihsel bir perspektiften ele alan bu çalışma, Afrika'nın küresel dünyadaki geçmiş merkezi konumunu ya da alternatiflerini geleceğe nasıl ve ne şekilde taşıyabileceğini hiper-küreselciler, şüpheciler ve dönüşümcüler ekseninde incelemektedir.","PeriodicalId":502229,"journal":{"name":"Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"21 23","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141647698","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
18. yüzyılda imparatorluklar içerisindeki siyasal hareketliliklerin etkisiyle birçok millet göçe zorlanmıştır. Bu göçlerden en fazla etkilenenler Balkan ve Kafkas halkları olmuştur. Yirmi yılı aşkın sürede gerçekleşen ve iki milyona yakın Kafkas halkını yurtlarından ayrılmak durumunda bırakan bu göç, tarihte bilinen en büyük zorunlu göç hareketlerinden biridir. Gerek kandaşlık, gerekse dindaşlığın getirmiş olduğu sorumlulukla Osmanlı İmparatorluğu’da bu göçlere kayıtsız kalmamıştır. Bu süreçten en fazla, Çerkesler, Gürcüler, Abhazlar başta olmak üzere Karaçaylar, Balkarlar gibi milletler etkilenmiş ve göç esnasında asla unutulmayacak trajik olaylarla da karşılaşılmıştır. Osmanlı topraklarına göç eden Kafkas Halkları, Anadolu’da farklı bölgelere yerleşmişlerdir ve Eskişehir, Sakarya, Düzce, Kocaeli gibi şehirlerde yoğun Kafkas Halk nüfusu oluşmuştur. Özellikle bu bölgelere kültürel çeşitlilik getiren milletler, Cumhuriyet dönemi ile birlikte önemli katkılar da sağlamışlardır. Eğitim başta olmak üzere, tarım, teknoloji ve kültürel değerlerin artışına vesile olmuşlardır. Düzce Üniversitesi’nin bulunduğu konum ve üstlendiği misyon gereği bölgede yaşayan kültürlerin araştırılması, geliştirilmesi ve kayıt altında tutulması amacı ile gerçekleştirilmesi planlanan bu belgesel projesinin olumlu çıktıları olacağı düşünülmektedir. Yaşanılan bu göçlerin araştırılarak dönemin anlaşılmasına katkı sağlaması için tasarlanan bu belgesel projesi için kaynakların bir kısmını yazılı kaynaklar oluştururken diğer önemli kısmını ise sözlü kaynaklar oluşturmuştur. Proje ile Kafkas halklarının, yaşadıkları olayların mahiyeti, kültürel değerleri, göç sonrası yaşamları ve toplumsal olarak geçirdikleri sosyal değişimlerin anlaşılması amaçlanmıştır.
{"title":"NARTLAR’IN SÜRGÜN ÇOCUKLARI","authors":"Evren Günevi Uslu, Oğuz Duman, Eray Ünal","doi":"10.55179/dusbed.1490799","DOIUrl":"https://doi.org/10.55179/dusbed.1490799","url":null,"abstract":"18. yüzyılda imparatorluklar içerisindeki siyasal hareketliliklerin etkisiyle birçok millet göçe zorlanmıştır. Bu göçlerden en fazla etkilenenler Balkan ve Kafkas halkları olmuştur. Yirmi yılı aşkın sürede gerçekleşen ve iki milyona yakın Kafkas halkını yurtlarından ayrılmak durumunda bırakan bu göç, tarihte bilinen en büyük zorunlu göç hareketlerinden biridir. Gerek kandaşlık, gerekse dindaşlığın getirmiş olduğu sorumlulukla Osmanlı İmparatorluğu’da bu göçlere kayıtsız kalmamıştır. Bu süreçten en fazla, Çerkesler, Gürcüler, Abhazlar başta olmak üzere Karaçaylar, Balkarlar gibi milletler etkilenmiş ve göç esnasında asla unutulmayacak trajik olaylarla da karşılaşılmıştır. \u0000Osmanlı topraklarına göç eden Kafkas Halkları, Anadolu’da farklı bölgelere yerleşmişlerdir ve Eskişehir, Sakarya, Düzce, Kocaeli gibi şehirlerde yoğun Kafkas Halk nüfusu oluşmuştur. Özellikle bu bölgelere kültürel çeşitlilik getiren milletler, Cumhuriyet dönemi ile birlikte önemli katkılar da sağlamışlardır. Eğitim başta olmak üzere, tarım, teknoloji ve kültürel değerlerin artışına vesile olmuşlardır. \u0000Düzce Üniversitesi’nin bulunduğu konum ve üstlendiği misyon gereği bölgede yaşayan kültürlerin araştırılması, geliştirilmesi ve kayıt altında tutulması amacı ile gerçekleştirilmesi planlanan bu belgesel projesinin olumlu çıktıları olacağı düşünülmektedir. Yaşanılan bu göçlerin araştırılarak dönemin anlaşılmasına katkı sağlaması için tasarlanan bu belgesel projesi için kaynakların bir kısmını yazılı kaynaklar oluştururken diğer önemli kısmını ise sözlü kaynaklar oluşturmuştur. Proje ile Kafkas halklarının, yaşadıkları olayların mahiyeti, kültürel değerleri, göç sonrası yaşamları ve toplumsal olarak geçirdikleri sosyal değişimlerin anlaşılması amaçlanmıştır.","PeriodicalId":502229,"journal":{"name":"Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"5 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141659262","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Küreselleşmeyle birlikte değişen yaşam tarzları, post modern tüketici kültüründe büyük değişikliklere yol açmıştır. Pazarlama trendlerinin sürekli gelişen dinamik yapısının sonucu olarak alışveriş, günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline dönüşmüştür. Bugün mevcut pazarlardaki alıcıların mal ve hizmetlerden beklentileri, temel ihtiyaçlarının karşılanmasından çok daha fazlasını içermektedir. Bu nedenle yeni tüketim alışkanlıkları; haz, doyum, eğlence, gösteriş, özseverlik gibi duygusal amaçlara yönelebilmektedir. Kişilerin olumsuz ruh hallerini hafifletmek için yaptığı bir çeşit alışveriş şekli olan perakende terapisi ile ilgili literatürde gerçekleştirilen ulusal ve uluslararası alanda kısıtlı sayıda çalışma yer almaktadır. Bu nedenle çalışmada tüketicilerin olumsuz ruh hallerinden kurtulmak için gerçekleştirdiği alışveriş biçimi olan perakende terapi sistematik literatür şeklinde araştırılmıştır. 1997-2023 tarihleri arasında yayınlanan makaleler sistematik olarak taranmış 38 makale belirli ölçütlerle analiz edilmiştir.
{"title":"PERAKENDE TERAPİ ALIŞVERİŞİNİ KONU ALAN SİSTEMATİK LİTERATÜR İNCELEMESİ","authors":"Seda MUTİ TABANLI, Kumru Uyar","doi":"10.55179/dusbed.1428123","DOIUrl":"https://doi.org/10.55179/dusbed.1428123","url":null,"abstract":"Küreselleşmeyle birlikte değişen yaşam tarzları, post modern tüketici kültüründe büyük değişikliklere yol açmıştır. Pazarlama trendlerinin sürekli gelişen dinamik yapısının sonucu olarak alışveriş, günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline dönüşmüştür. Bugün mevcut pazarlardaki alıcıların mal ve hizmetlerden beklentileri, temel ihtiyaçlarının karşılanmasından çok daha fazlasını içermektedir. Bu nedenle yeni tüketim alışkanlıkları; haz, doyum, eğlence, gösteriş, özseverlik gibi duygusal amaçlara yönelebilmektedir. Kişilerin olumsuz ruh hallerini hafifletmek için yaptığı bir çeşit alışveriş şekli olan perakende terapisi ile ilgili literatürde gerçekleştirilen ulusal ve uluslararası alanda kısıtlı sayıda çalışma yer almaktadır. Bu nedenle çalışmada tüketicilerin olumsuz ruh hallerinden kurtulmak için gerçekleştirdiği alışveriş biçimi olan perakende terapi sistematik literatür şeklinde araştırılmıştır. 1997-2023 tarihleri arasında yayınlanan makaleler sistematik olarak taranmış 38 makale belirli ölçütlerle analiz edilmiştir.","PeriodicalId":502229,"journal":{"name":"Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"3 22","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141006343","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ümmühan Güliz Orhan, Özlem Albayrakoğlu, Abdullah Adıgüzel
Dünya Göç Raporuna göre uluslararası göçmenlerin sayısı 272 milyondur ve bu sayı dünya nüfusunun yaklaşık %3,5’ini oluşturmaktadır. İşsizlik, yoksulluk, savaşlar, doğal afetler, ve rejim değişikliklerinin yol açtığı bu hareketlilik uluslar arası ve ulusal dönüşümleri de beraberinde getirmektedir. Göç alan ülkeler sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda etkilenmekte ve bu alanlarda yeni politikalar geliştirmeye mecbur kalmaktadırlar. Bu bağlamda, göçmenlerin ve göç ettikleri toplumların barış içinde yaşayabilmesi için sosyokültürel olarak uyum sağlamaları göç olgusunun olumsuz etkilerini en aza indirmek için birincil derecede önemli görülmektedir. Bu araştırmada, göçmenlerin sosyokültürel uyum düzeyi, yerel halkının göçmenlere yönelik tutum düzeyi ve bunlar arasındaki ilişkiyi belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma, Batı Karadeniz Bölgesinin bir ilinde ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle yürütülmüş nicel bir ilişkisel tarama çalışmasıdır. Araştırma sonuçlarına göre, göçmenlerin sosyokültürel uyumlarının iyi düzeyde olduğu görülmüştür. Göçmenlerin sosyokültürel uyumları; cinsiyete, yaşa, ikamet sürelerine ve uyruklarına göre anlamlı düzeyde farklılık göstermemektedir.Araştırmada halkın göçmenlere yönelik tutumlarının düzeyinde yani orta düzeyde olduğu görülmektedir.Yerel halkın tutumları cinsiyete, yaşa, göçmenlik deneyimi yaşamış olup olmamaya, medeni durumuna, eğitim durumuna ve mesleklerine göre farklılık göstermemektedir.Göçmenlerin sosyokültürel uyumu ile yerel halkın tutumu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Ancak, uyum ölçeği alt boyutu olan kişisel ilgi alanları ve toplumsal katılım ile yerel halkın tutumu ölçeğinin geneli ve tehdit alt boyutu arasında düşük düzeyde anlamlı pozitif ilişki görülmektedir. Yerel halkın göçmenleri bir tehdit olarak algılamaması için onları tanıması ve aynı ortamlarda bulunmasını sağlayabilecek projeler ve etkinlikler tasarımları desteklenebilir. Ayrıca, göçmen yoğunluğunun fazla olduğu illerde/bölgelerde bu yoğunluğun azaltılarak göçmen varlığının tehdit olarak algılanmasını değiştirebileceği düşünülmektedir.
{"title":"Göçmenlerin Sosyokültürel Uyumu ve Yerel Halkın Göçmenlere Yönelik Tutumu","authors":"Ümmühan Güliz Orhan, Özlem Albayrakoğlu, Abdullah Adıgüzel","doi":"10.55179/dusbed.1357525","DOIUrl":"https://doi.org/10.55179/dusbed.1357525","url":null,"abstract":"Dünya Göç Raporuna göre uluslararası göçmenlerin sayısı 272 milyondur ve bu sayı dünya nüfusunun yaklaşık %3,5’ini oluşturmaktadır. İşsizlik, yoksulluk, savaşlar, doğal afetler, ve rejim değişikliklerinin yol açtığı bu hareketlilik uluslar arası ve ulusal dönüşümleri de beraberinde getirmektedir. Göç alan ülkeler sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda etkilenmekte ve bu alanlarda yeni politikalar geliştirmeye mecbur kalmaktadırlar. Bu bağlamda, göçmenlerin ve göç ettikleri toplumların barış içinde yaşayabilmesi için sosyokültürel olarak uyum sağlamaları göç olgusunun olumsuz etkilerini en aza indirmek için birincil derecede önemli görülmektedir. Bu araştırmada, göçmenlerin sosyokültürel uyum düzeyi, yerel halkının göçmenlere yönelik tutum düzeyi ve bunlar arasındaki ilişkiyi belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma, Batı Karadeniz Bölgesinin bir ilinde ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle yürütülmüş nicel bir ilişkisel tarama çalışmasıdır. Araştırma sonuçlarına göre, göçmenlerin sosyokültürel uyumlarının iyi düzeyde olduğu görülmüştür. Göçmenlerin sosyokültürel uyumları; cinsiyete, yaşa, ikamet sürelerine ve uyruklarına göre anlamlı düzeyde farklılık göstermemektedir.Araştırmada halkın göçmenlere yönelik tutumlarının düzeyinde yani orta düzeyde olduğu görülmektedir.Yerel halkın tutumları cinsiyete, yaşa, göçmenlik deneyimi yaşamış olup olmamaya, medeni durumuna, eğitim durumuna ve mesleklerine göre farklılık göstermemektedir.Göçmenlerin sosyokültürel uyumu ile yerel halkın tutumu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Ancak, uyum ölçeği alt boyutu olan kişisel ilgi alanları ve toplumsal katılım ile yerel halkın tutumu ölçeğinin geneli ve tehdit alt boyutu arasında düşük düzeyde anlamlı pozitif ilişki görülmektedir. Yerel halkın göçmenleri bir tehdit olarak algılamaması için onları tanıması ve aynı ortamlarda bulunmasını sağlayabilecek projeler ve etkinlikler tasarımları desteklenebilir. Ayrıca, göçmen yoğunluğunun fazla olduğu illerde/bölgelerde bu yoğunluğun azaltılarak göçmen varlığının tehdit olarak algılanmasını değiştirebileceği düşünülmektedir.","PeriodicalId":502229,"journal":{"name":"Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"3 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139601605","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Arzu Özyürek, Tuğba Eryi̇ği̇t, Ayşe ÇETİNKAYA UÇAK
Bu çalışma çocukların sosyal becerileri ile annelerinin ilgi düzeyleri arası ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. İlişkisel tarama modelindeki araştırmada, çalışma grubunda 3-5 yaş grubundaki çocuklar (n=125) ve anneleri (n=125) yer almaktadır. Araştırma verileri Çocuğa Yönelik Anne-Baba İlgisi Ölçeği ve Okul Öncesi Sosyal Beceri Değerlendirme Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, CHAID ve Spearman Brown Korelasyon analizleri kullanılmıştır. Sonuçta çalışma grubundaki okul öncesi çocukların sosyal beceri gelişimlerinin yaşıtlarından daha yavaş olduğu, annelerin çocuklarına yönelik ilgilerinin orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Çocukların sosyal becerileriyle kişisel bazı değişkenler arasındaki farkın manidar olmadığı belirlenmiştir. Annelerin çocuklarını kontrole yönelik ilgisini etkileyen en önemli faktörün babanın yaşı, davranış geliştirmeye yönelik ilgisini etkileyen en önemli faktörün çocuk sayısı, okula yönelik ilgisini etkileyen en önemli faktörün çocuğun yaşı ve ilgileri geliştirmeye yönelik ilgisini etkileyen en önemli faktörün çocuğun cinsiyeti olduğu belirlenmiştir. Çocukların sosyal becerileriyle annelerinin çocuklarına yönelik ilgisi arasında manidar bir ilişki olmadığı belirlenmiştir.
{"title":"ÇOCUKLARIN SOSYAL BECERİLERİ İLE ANNELERİNİN İLGİSİ ARASINDAKİ İLİŞKİ","authors":"Arzu Özyürek, Tuğba Eryi̇ği̇t, Ayşe ÇETİNKAYA UÇAK","doi":"10.55179/dusbed.1386245","DOIUrl":"https://doi.org/10.55179/dusbed.1386245","url":null,"abstract":"Bu çalışma çocukların sosyal becerileri ile annelerinin ilgi düzeyleri arası ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. İlişkisel tarama modelindeki araştırmada, çalışma grubunda 3-5 yaş grubundaki çocuklar (n=125) ve anneleri (n=125) yer almaktadır. Araştırma verileri Çocuğa Yönelik Anne-Baba İlgisi Ölçeği ve Okul Öncesi Sosyal Beceri Değerlendirme Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, CHAID ve Spearman Brown Korelasyon analizleri kullanılmıştır. Sonuçta çalışma grubundaki okul öncesi çocukların sosyal beceri gelişimlerinin yaşıtlarından daha yavaş olduğu, annelerin çocuklarına yönelik ilgilerinin orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Çocukların sosyal becerileriyle kişisel bazı değişkenler arasındaki farkın manidar olmadığı belirlenmiştir. Annelerin çocuklarını kontrole yönelik ilgisini etkileyen en önemli faktörün babanın yaşı, davranış geliştirmeye yönelik ilgisini etkileyen en önemli faktörün çocuk sayısı, okula yönelik ilgisini etkileyen en önemli faktörün çocuğun yaşı ve ilgileri geliştirmeye yönelik ilgisini etkileyen en önemli faktörün çocuğun cinsiyeti olduğu belirlenmiştir. Çocukların sosyal becerileriyle annelerinin çocuklarına yönelik ilgisi arasında manidar bir ilişki olmadığı belirlenmiştir.","PeriodicalId":502229,"journal":{"name":"Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"84 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139602011","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İşletmenin ISO 9001 sertifikasına sahip olması, tüm ürün ve hizmetlerinin müşteri taleplerini karşılayacak belirli bir yeteneğe sahip olduğu anlamına gelir. ISO 9001'in benimsenmesinin operasyonel performansı iyileştirdiğini, sürekli iyileştirme kültürünü oluşturduğunu, israfı azalttığını ve böylece ürün/hizmet kalitesini arttırdığı görülmektedir. ISO 9001, kontrol yönetimini artırmasının ve kalite bilincinin yanı sıra hizmetleri iyileştirmesinden dolayı ürün kalitesi içinde yararlıdır. Bu doğrultuda çalışmanın amacı ise, imalatçı KOBİ’lerde kalite yönetim sisteminin işletme performansı, ürün kalitesi ve operasyonel performans üzerindeki etkisini araştırmaktır. Bu doğrultuda oluşturulan 44 anket, Erzurum’daki KOBİ’lerde çalışan üst düzey yöneticilere yüz yüze olarak uygulanmıştır. SPSS 20.00 paket programı yardımıyla elde edilen verilere güvenilirlik analizi, frekans analizi ve regresyon analizi yapılmış ve sonuçlar yorumlanmıştır.
企业获得 ISO 9001 认证,意味着其所有产品和服务都有一定能力满足客户需求。采用 ISO 9001 可以提高运营绩效,创造持续改进的文化,减少浪费,从而提高产品/服务质量。ISO 9001 还有助于提高产品质量,因为它加强了控制管理,改善了服务,提高了质量意识。因此,本研究旨在调查质量管理体系对制造业中小企业的经营业绩、产品质量和运营绩效的影响。为此,研究人员向埃尔祖鲁姆中小型企业的高级管理人员面对面发放了 44 份调查问卷。在 SPSS 20.00 软件包的帮助下,对获得的数据进行了可靠性分析、频率分析和回归分析,并对结果进行了解释。
{"title":"İmalatçı KOBİ’lerde Kalite Yönetim Sisteminin İşletme Performansı, Ürün Kalitesi Ve Operasyonel Performans Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi: Erzurum İlinde Bir Uygulama","authors":"Tuba Şi̇mşek, Dilşad Güzel","doi":"10.55179/dusbed.1360998","DOIUrl":"https://doi.org/10.55179/dusbed.1360998","url":null,"abstract":"İşletmenin ISO 9001 sertifikasına sahip olması, tüm ürün ve hizmetlerinin müşteri taleplerini karşılayacak belirli bir yeteneğe sahip olduğu anlamına gelir. ISO 9001'in benimsenmesinin operasyonel performansı iyileştirdiğini, sürekli iyileştirme kültürünü oluşturduğunu, israfı azalttığını ve böylece ürün/hizmet kalitesini arttırdığı görülmektedir. ISO 9001, kontrol yönetimini artırmasının ve kalite bilincinin yanı sıra hizmetleri iyileştirmesinden dolayı ürün kalitesi içinde yararlıdır. Bu doğrultuda çalışmanın amacı ise, imalatçı KOBİ’lerde kalite yönetim sisteminin işletme performansı, ürün kalitesi ve operasyonel performans üzerindeki etkisini araştırmaktır. Bu doğrultuda oluşturulan 44 anket, Erzurum’daki KOBİ’lerde çalışan üst düzey yöneticilere yüz yüze olarak uygulanmıştır. SPSS 20.00 paket programı yardımıyla elde edilen verilere güvenilirlik analizi, frekans analizi ve regresyon analizi yapılmış ve sonuçlar yorumlanmıştır.","PeriodicalId":502229,"journal":{"name":"Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"2008 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139160265","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Gelişen teknoloji günlük hayatımıza her geçen gün daha fazla nüfuz etmektedir. Öğrenmenin formal ya da informal şekilde yaşam boyu devam etmesi ve teknolojiye kolay erişimle de yeni ortamlarda yeni şekillerde ve hatta kollektif şekillerde öğrenme yolları ortaya çıkmaktadır. Bu makale öğretim süreçlerini teknoloji destekli olarak yürütmek isteyen eğitimcilere bağlantıcılığı tanıtarak katkı sunmayı amaçlamaktadır. Derleme türündeki bu çalışmada, yurtdışı literatürde connectivism olarak adlandırılan bağlantıcılık bağlamında dinamik bilgi kavramı ve buna göre öğrenme süreci, ilkeleri ve öğrenen özellikleri yer almaktadır. Bağlantıcı öğrenmenin, gelişen teknolojiler ile internetin büyük bir öğrenme ortamına dönüşmesi sebebiyle ağlar üzerinde öğrenmeye dayalı kollektif bir yapısı vardır. Bağlantıcılık bilgiyi zengin, yapılandırılabilir ve anlık değişebilir yapıda görmektedir. Bilgi her an değişebilir. Bu durum öğrenmeyi bireylerin ağlar üzerinden bilgileri edindikleri ve başkalarıyla da paylaştıkları bir çeşit döngüye dönüştürür. Öğrenenler, bağlantıcı öğrenme ortamlarında aktif öğrenenlerdir, hem öğrenen hem de öğretici rollerinde olabilirler. Onlardan bilgi okuryazarlığı ve bağlantıcı öğrenmeye hazırbulunuşluk beklenmekte, özerk öğrenenler olmaları teşvik edilmektedir. Bu bağlamda öğretmenlere yöntem ve ortamlar ve öğretim tasarımının odağı konusunda öneriler getirilmektedir.
{"title":"BAĞLANTICILIK AÇISINDAN ÖĞRENME: ÖĞRENME SÜRECİ, İLKELER ve ÖĞRENEN ROLLERİ","authors":"Büşra TÜREGÜN ÇOBAN, Şule ÇEVİKER AY","doi":"10.55179/dusbed.1332953","DOIUrl":"https://doi.org/10.55179/dusbed.1332953","url":null,"abstract":"Gelişen teknoloji günlük hayatımıza her geçen gün daha fazla nüfuz etmektedir. Öğrenmenin formal ya da informal şekilde yaşam boyu devam etmesi ve teknolojiye kolay erişimle de yeni ortamlarda yeni şekillerde ve hatta kollektif şekillerde öğrenme yolları ortaya çıkmaktadır. Bu makale öğretim süreçlerini teknoloji destekli olarak yürütmek isteyen eğitimcilere bağlantıcılığı tanıtarak katkı sunmayı amaçlamaktadır. Derleme türündeki bu çalışmada, yurtdışı literatürde connectivism olarak adlandırılan bağlantıcılık bağlamında dinamik bilgi kavramı ve buna göre öğrenme süreci, ilkeleri ve öğrenen özellikleri yer almaktadır. Bağlantıcı öğrenmenin, gelişen teknolojiler ile internetin büyük bir öğrenme ortamına dönüşmesi sebebiyle ağlar üzerinde öğrenmeye dayalı kollektif bir yapısı vardır. Bağlantıcılık bilgiyi zengin, yapılandırılabilir ve anlık değişebilir yapıda görmektedir. Bilgi her an değişebilir. Bu durum öğrenmeyi bireylerin ağlar üzerinden bilgileri edindikleri ve başkalarıyla da paylaştıkları bir çeşit döngüye dönüştürür. Öğrenenler, bağlantıcı öğrenme ortamlarında aktif öğrenenlerdir, hem öğrenen hem de öğretici rollerinde olabilirler. Onlardan bilgi okuryazarlığı ve bağlantıcı öğrenmeye hazırbulunuşluk beklenmekte, özerk öğrenenler olmaları teşvik edilmektedir. Bu bağlamda öğretmenlere yöntem ve ortamlar ve öğretim tasarımının odağı konusunda öneriler getirilmektedir.","PeriodicalId":502229,"journal":{"name":"Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"18 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139235333","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}