Pub Date : 2024-03-19DOI: 10.54962/ankemderg.1460769
Metin Özdemir
Palyatif servis hastalarında güncel enfeksiyon etkeni profilinin ve antibiyotik direnç paternlerinin bilinmesi kültür ve antibiyogram sonuçlarının belirlenmesine kadar başlanacak ampirik tedavi yönetimi açısından büyük öneme sahiptir. Çalışmamızda hastanemiz palyatif servisinde yatarak tedavi gören hastaların klinik örneklerinden izole edilen mikroorganizma dağılımının ve bu izolatların antibiyotik direnç profillerinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu çalışmada 2022-2023 yılları arasında Samsun Gazi Devlet Hastanesi palyatif servisinde yatan 264 hastanın mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen klinik örnekleri değerlendirildi. Hastaların medyan yaşı 76 (aralık: 65-87) idi ve hastaların %41’i erkekti. En sık idrar yolu enfeksiyonu etkenleri Klebsiella spp. (%27.4) ve Escherichia coli (%27.4), en sık solunum yolu enfeksiyonu etkeni Acinetobacter baumannii (%36.7), en sık yara yeri enfeksiyonu etkeni Pseudomonas aeruginosa (%30) idi. En düşük direnç oranları Klebsiella izolatlarında seftazidim-avibaktam (%4.8) ve kolistine (%9.5); E. coli izolatlarında seftazidim-avibaktam (%0), kolistin (%0), imipenem (%7.1) ve meropeneme (%7.1); Acinetobacter izolatlarında kolistine (%0); Pseudomonas izolatlarımda kolistin (%0) ve seftazidim-avibaktama (%23.1); enterokok izolatlarında ise vankomisine (%0) karşı idi. Çalışmamızdan elde edilen bulgular palyatif servis hastalarında idrar ve kan dolaşımı enfeksiyonu olgularına en sık Klebsiella ve E. coli’nin yol açtığını ve bu enfeksiyonlarda özellikle seftazidim-avibaktam ve kolistinin en etkili tedavi seçenekleri olduğunu, Acinetobacter ve Pseudomonas’ın etken olduğu olgularda da kolistinin en etkili antibiyotik olduğunu göstermiştir.
{"title":"PALYATİF SERVİS HASTALARININ ÇEŞİTLİ KLİNİK ÖRNEKLERİNDE ÜREYEN BAKTERİLER VE ANTİBİYOTİK DİRENÇ ORANLARI","authors":"Metin Özdemir","doi":"10.54962/ankemderg.1460769","DOIUrl":"https://doi.org/10.54962/ankemderg.1460769","url":null,"abstract":"Palyatif servis hastalarında güncel enfeksiyon etkeni profilinin ve antibiyotik direnç paternlerinin bilinmesi kültür ve antibiyogram sonuçlarının belirlenmesine kadar başlanacak ampirik tedavi yönetimi açısından büyük öneme sahiptir. Çalışmamızda hastanemiz palyatif servisinde yatarak tedavi gören hastaların klinik örneklerinden izole edilen mikroorganizma dağılımının ve bu izolatların antibiyotik direnç profillerinin araştırılması amaçlanmıştır. \u0000Bu çalışmada 2022-2023 yılları arasında Samsun Gazi Devlet Hastanesi palyatif servisinde yatan 264 hastanın mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen klinik örnekleri değerlendirildi. \u0000Hastaların medyan yaşı 76 (aralık: 65-87) idi ve hastaların %41’i erkekti. En sık idrar yolu enfeksiyonu etkenleri Klebsiella spp. (%27.4) ve Escherichia coli (%27.4), en sık solunum yolu enfeksiyonu etkeni Acinetobacter baumannii (%36.7), en sık yara yeri enfeksiyonu etkeni Pseudomonas aeruginosa (%30) idi. En düşük direnç oranları Klebsiella izolatlarında seftazidim-avibaktam (%4.8) ve kolistine (%9.5); E. coli izolatlarında seftazidim-avibaktam (%0), kolistin (%0), imipenem (%7.1) ve meropeneme (%7.1); Acinetobacter izolatlarında kolistine (%0); Pseudomonas izolatlarımda kolistin (%0) ve seftazidim-avibaktama (%23.1); enterokok izolatlarında ise vankomisine (%0) karşı idi. \u0000Çalışmamızdan elde edilen bulgular palyatif servis hastalarında idrar ve kan dolaşımı enfeksiyonu olgularına en sık Klebsiella ve E. coli’nin yol açtığını ve bu enfeksiyonlarda özellikle seftazidim-avibaktam ve kolistinin en etkili tedavi seçenekleri olduğunu, Acinetobacter ve Pseudomonas’ın etken olduğu olgularda da kolistinin en etkili antibiyotik olduğunu göstermiştir.","PeriodicalId":505102,"journal":{"name":"ANKEM Dergisi","volume":" 40","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140389523","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Campylobacter enfeksiyonu genellikle kendi kendini sınırlar, ancak ciddi veya uzun süreli vakalarda antimikrobiyal tedavi (örn. makrolidler, florokinolonlar) gereklidir. Bu çalışmanın amacı dışkı örneklerinden izole edilen Campylobacter türlerinde, in vitro antibiyotik duyarlılığı saptamak ve makrolid direncini genotipik yöntemlerle tespit etmektir. Ağustos 2014 ile Ağustos 2019 arasında dışkı örneklerinden elde edilen toplam 65 Campylobacter izolatı analiz edildi. İzolatların antibiyotik duyarlılıkları gradiyent test yöntemiyle tespit edildi. Sonuçlar Avrupa Antimikrobiyal Duyarlılık Testi Komitesi (European Committee of Antimicrobial Susceptibility Testing - EUCAST) kılavuzuna göre değerlendirildi. Makrolid direnci uyumsuzluk amplifikasyon mutasyon testi (mismatch amplification mutation assay) polimeraz zincir reaksiyonu (MAMA-PZR)ile araştırıldı. Altmış (%92.3) izolat C.jejuni ve beş (%7.7) izolat C. coli olarak tanımlandı. İzolatların direnç oranları siprofloksasine %76.92, eritromisine ise %16.92 olarak tespit edildi. Makrolid dirençli 11 izolatta, 23S rRNA, ERY2074 ve/veya ERY2075 mutasyonu tespit edildi. Sadece 23S rRNA, ERY2025 ve ERY2024 mutasyonu sırasıyla beş ve üç izolatta gözlendi. İnsanlarda kampilobakteriyozu tedavi etmek için kullanılan makrolidler ve kinolonlara karşı yüksek direnç oranları, uygun antimikrobiyal gözetim ve kontrol önlemlerine olan ihtiyacı vurgulamaktadır.
{"title":"Dışkı örneklerinden izole edilen Campylobacter türlerinin in vitro antibiyotik duyarlılıklarının belirlenmesi ve makrolid direncinin genotipik yöntemlerle saptanması.","authors":"Gülşen Çeti̇n, Gizem Eki̇z, Hazal Gür, Şeyma Demi̇rsoy, Yakut AKYÖN YILMAZ","doi":"10.54962/ankemderg.1432254","DOIUrl":"https://doi.org/10.54962/ankemderg.1432254","url":null,"abstract":"Campylobacter enfeksiyonu genellikle kendi kendini sınırlar, ancak ciddi veya uzun süreli vakalarda antimikrobiyal tedavi (örn. makrolidler, florokinolonlar) gereklidir. Bu çalışmanın amacı dışkı örneklerinden izole edilen Campylobacter türlerinde, in vitro antibiyotik duyarlılığı saptamak ve makrolid direncini genotipik yöntemlerle tespit etmektir. Ağustos 2014 ile \u0000Ağustos 2019 arasında dışkı örneklerinden elde edilen toplam 65 Campylobacter izolatı analiz edildi. İzolatların antibiyotik duyarlılıkları gradiyent test yöntemiyle tespit edildi. Sonuçlar Avrupa Antimikrobiyal Duyarlılık Testi Komitesi (European Committee of Antimicrobial Susceptibility Testing - EUCAST) kılavuzuna göre değerlendirildi. Makrolid direnci uyumsuzluk amplifikasyon mutasyon testi (mismatch amplification mutation assay) polimeraz zincir reaksiyonu \u0000(MAMA-PZR)ile araştırıldı. Altmış (%92.3) izolat C.jejuni ve beş (%7.7) izolat C. coli olarak tanımlandı. İzolatların direnç oranları siprofloksasine %76.92, eritromisine ise %16.92 olarak tespit edildi. Makrolid dirençli 11 izolatta, 23S rRNA, ERY2074 ve/veya ERY2075 mutasyonu tespit edildi. Sadece 23S rRNA, ERY2025 ve ERY2024 mutasyonu sırasıyla beş ve üç izolatta gözlendi. İnsanlarda kampilobakteriyozu tedavi etmek için kullanılan makrolidler ve kinolonlara karşı yüksek direnç oranları, uygun antimikrobiyal gözetim ve kontrol önlemlerine olan ihtiyacı vurgulamaktadır.","PeriodicalId":505102,"journal":{"name":"ANKEM Dergisi","volume":"71 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140433869","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-29DOI: 10.54962/ankemderg.1413377
Cihan Semet
Chronic hepatitis B (CHB) is a major global health problem affecting approximately 257 million people worldwide. Tenofovir alafenamide (TAF) is a new, effective antiviral drug for chronic hepatitis B. However, real-world data on the efficacy of TAF in treating naive patients are limited. This study aimed to evaluate TAF's efficacy in treating naive CHB patients. Factors associated with virological response and alanine aminotransferase (ALT) normalization were also analyzed in the study. The study included 41 treatment-naive CHB patients who started TAF between January 2021 and December 2022. Demographic, clinical, and laboratory data were collected at baseline and week 48. The primary endpoints were complete virologic response (CVR) and ALT normalization at week 48. At week 48, ALT and hepatitis B virus-deoxyribonucleic acid (HBV DNA) levels decreased to statistically significant levels (both p
慢性乙型肝炎(CHB)是影响全球约 2.57 亿人健康的重大全球性健康问题。替诺福韦-阿拉非那胺(TAF)是一种新型、有效的慢性乙型肝炎抗病毒药物。本研究旨在评估 TAF 治疗初治慢性乙型肝炎患者的疗效。研究还分析了与病毒学应答和谷丙转氨酶(ALT)正常化相关的因素。该研究纳入了41名在2021年1月至2022年12月期间开始接受TAF治疗的治疗无效的CHB患者。在基线和第48周收集了人口统计学、临床和实验室数据。主要终点是第48周时的完全病毒学应答(CVR)和ALT正常化。第 48 周时,ALT 和乙型肝炎病毒脱氧核糖核酸(HBV DNA)水平降至统计学意义上的显著水平(均为 p
{"title":"Tenofovir Alafenamide in the Treatment of Naïve Chronic Hepatitis B: A Single-Centre Retrospective Study","authors":"Cihan Semet","doi":"10.54962/ankemderg.1413377","DOIUrl":"https://doi.org/10.54962/ankemderg.1413377","url":null,"abstract":"Chronic hepatitis B (CHB) is a major global health problem affecting approximately 257 million people worldwide. Tenofovir alafenamide (TAF) is a new, effective antiviral drug for chronic hepatitis B. However, real-world data on the efficacy of TAF in treating naive patients are limited. This study aimed to evaluate TAF's efficacy in treating naive CHB patients. Factors associated with virological response and alanine aminotransferase (ALT) normalization were also analyzed in the study. The study included 41 treatment-naive CHB patients who started TAF between January 2021 and December 2022. Demographic, clinical, and laboratory data were collected at baseline and week 48. The primary endpoints were complete virologic response (CVR) and ALT normalization at week 48. At week 48, ALT and hepatitis B virus-deoxyribonucleic acid (HBV DNA) levels decreased to statistically significant levels (both p","PeriodicalId":505102,"journal":{"name":"ANKEM Dergisi","volume":"83 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140486077","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-05DOI: 10.54962/ankemderg.1441902
Meltem Tüğdür, Derya Kaya, Cansu Tol, T. Yamazhan, H. Pullukçu, Meltem Işıkgöz Taşbakan
“Büyük taklitçi” sifiliz, Treponema pallidum’un neden olduğu multisistemik tutulum yapan bir hastalıktır. Nörosifiliz, yani sifilizin santral sinir sistemi (SSS) tutulumu genellikle sekonder ve tersiyer evrelerinde görülmekle birlikte her evrede karşımıza çıkabilir. Artan sifiliz olgu sayılarına paralel olarak primer enfeksiyondan 4-10 yıl sonra tedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi gören olgularda nörosifiliz riski de artmıştır. Bu nedenle nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların ayırıcı tanısında akılda tutulması gereken bir hastalıktır. Nörolojik tutulumda motor ve duyusal etkilenme, oftalmik ve işitsel semptomlar, kranial sinir paralizileri, menenjit semptom ve bulguları görülebilir. Hastalığa bağlı oküler bulgular SSS tutulumunun önemli belirteçlerindendir. En sık görülen psikiyatrik bozukluklar ise demans, depresyon ve grandiyozitedir. Burada kliniğimizde nadir olarak karşılaştığımız ancak artan sayılarla birlikte 2023 yılında takip edilen, farklı nörolojik ve oküler bulgular ile başvurmuş olan üç nörosifiliz olgusu konuya dikkat çekmek amacı ile paylaşılmıştır.
{"title":"Neurosyphilis: Three Cases","authors":"Meltem Tüğdür, Derya Kaya, Cansu Tol, T. Yamazhan, H. Pullukçu, Meltem Işıkgöz Taşbakan","doi":"10.54962/ankemderg.1441902","DOIUrl":"https://doi.org/10.54962/ankemderg.1441902","url":null,"abstract":"“Büyük taklitçi” sifiliz, Treponema pallidum’un neden olduğu multisistemik tutulum yapan bir hastalıktır. Nörosifiliz, yani sifilizin santral sinir sistemi (SSS) tutulumu genellikle sekonder ve tersiyer evrelerinde görülmekle birlikte her evrede karşımıza çıkabilir. Artan sifiliz olgu sayılarına paralel olarak primer enfeksiyondan 4-10 yıl sonra tedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi gören olgularda nörosifiliz riski de artmıştır. Bu nedenle nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların ayırıcı tanısında akılda tutulması gereken bir hastalıktır. Nörolojik tutulumda motor ve duyusal etkilenme, oftalmik ve işitsel semptomlar, kranial sinir paralizileri, menenjit semptom ve bulguları görülebilir. Hastalığa bağlı oküler bulgular SSS tutulumunun önemli belirteçlerindendir. En sık görülen psikiyatrik bozukluklar ise demans, depresyon ve grandiyozitedir. Burada kliniğimizde nadir olarak karşılaştığımız ancak artan sayılarla birlikte 2023 yılında takip edilen, farklı nörolojik ve oküler bulgular ile başvurmuş olan üç nörosifiliz olgusu konuya dikkat çekmek amacı ile paylaşılmıştır.","PeriodicalId":505102,"journal":{"name":"ANKEM Dergisi","volume":"44 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140513443","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}