Dijital kültür henüz yeni ve karmaşık bir kavram gibi görünmektedir. Onun tarihsel bir karmaşayı anımsatan görüntüsü, belirsizlik izlenimi uyandırmaktadır. Bu durumu, dijitalliğe karşı takınılmış olan modern tavırla açıklamak mümkündür. Bu bağlamda akılcı ve bilimsel düşünce, dijitali genelde modern düşünce perspektifinden yorumlamaya girişir. Öyle ki yapısı itibariyle ilerleme ve biriktirme sistematiğinden ayrı hareket edemeyen modern düşünce, dijital kültürün modern sonrası olarak nitelendirilen yapısını çözümleyebilme konusunda aciz kalmaktadır. Her ne kadar dijital gelişmelere, bir anlamda mistifikasyon kazandırılarak bu sorun aşılmaya çalışılsa da bu çabanın sonucunda, biçimsel açıdan geleceğe ve üretime; içerik açısından ise geçmişe ve tüketime öykünen belirsiz bir toplum / kitle yığını doğmuştur. Bu yüzden şimdiye değin yapılmış en belli “belirsiz toplum” tanımına yine kitlede rastlanır. Böylesine bir tarihsel bunalımın doğmasına neden olan şey ise biz modernlerin sınırsız üretim, kesinlik ve anlam takıntısı olmuştur. Söz konusu bu ısrar dijital kültür ile buluştuğunda hız kazanmış ve görsel tüketim üzerinden ilerleyen belirsiz ve anlamsız bir yapılanmaya dönüşmüştür. Bu belirsizlik durumu, ilkellere ilişkin düşünsel (mistik), kültürel (simgesel) belirsizliğin de ötesine geçerek belirsizliğin bir kopyasına, yani belirsizliğin belirsizliğine benzemiştir.
{"title":"Digital Culture, Cinema, Television, and Uncertainty","authors":"Hüseyin Kirmizi, Ferit Çağil","doi":"10.47998/ikad.1325305","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1325305","url":null,"abstract":"Dijital kültür henüz yeni ve karmaşık bir kavram gibi görünmektedir. Onun tarihsel bir karmaşayı anımsatan görüntüsü, belirsizlik izlenimi uyandırmaktadır. Bu durumu, dijitalliğe karşı takınılmış olan modern tavırla açıklamak mümkündür. Bu bağlamda akılcı ve bilimsel düşünce, dijitali genelde modern düşünce perspektifinden yorumlamaya girişir. Öyle ki yapısı itibariyle ilerleme ve biriktirme sistematiğinden ayrı hareket edemeyen modern düşünce, dijital kültürün modern sonrası olarak nitelendirilen yapısını çözümleyebilme konusunda aciz kalmaktadır. Her ne kadar dijital gelişmelere, bir anlamda mistifikasyon kazandırılarak bu sorun aşılmaya çalışılsa da bu çabanın sonucunda, biçimsel açıdan geleceğe ve üretime; içerik açısından ise geçmişe ve tüketime öykünen belirsiz bir toplum / kitle yığını doğmuştur. Bu yüzden şimdiye değin yapılmış en belli “belirsiz toplum” tanımına yine kitlede rastlanır. Böylesine bir tarihsel bunalımın doğmasına neden olan şey ise biz modernlerin sınırsız üretim, kesinlik ve anlam takıntısı olmuştur. Söz konusu bu ısrar dijital kültür ile buluştuğunda hız kazanmış ve görsel tüketim üzerinden ilerleyen belirsiz ve anlamsız bir yapılanmaya dönüşmüştür. Bu belirsizlik durumu, ilkellere ilişkin düşünsel (mistik), kültürel (simgesel) belirsizliğin de ötesine geçerek belirsizliğin bir kopyasına, yani belirsizliğin belirsizliğine benzemiştir.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"26 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139213024","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnternet ve internet tabanlı hizmetlerin kullanımı sadece altyapı olanaklarının daha fazla olduğu kent merkezlerinde değil, kırsal bölgelerde de hızla yaygınlaşmaktadır. Mobil internet altyapı hizmetlerinin de etkisiyle günümüzde Türkiye’deki hanelerin yaklaşık yüzde 94’ü ve bireylerin yüzde 85’i internet kullanmaktadır. İnternetin ve ilişkili diğer hizmetlerin yeni kullanıcıları, önceki ve tecrübeli kullanıcılara göre daha dezavantajlı konumdadırlar. Potansiyel tecrübe eksiklikleri kullanıcıları dolandırılma, yanlış bilgi edinme ve mahremiyet ihlali gibi risklere açık hale getirir. Bu riskin kent merkezlerinden kırsal bölgelere doğru arttığı söylenebilir. Bu bağlamda çalışmada, kırsal bölgelerde yaşayan enformasyon ve iletişim teknolojisi kullanıcılarının dijital okuryazarlık düzeyleri ve çevrim içi mahremiyete ilişkin tutumlarının araştırılması amaçlanmıştır. 2021 yılında, Kayseri’nin ilgili mevzuat değişiklikleri öncesinde köy veya belde statüsünde olan mahallelerinde yaşayan 374 katılımcı ile yüz yüze anket yöntemi ile gerçekleştirilen saha araştırması sonucunda, katılımcıların dijital okuryazarlık düzeylerinin düşük olduğu ve bu düzeyin yaşa, eğitim seviyesine ve kullanım sıklıklarına göre farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, katılımcıların mahremiyet konusunda hassas ve dikkatli oldukları ve kendi mahremiyetlerine ilişkin kaygılarının yüksek olduğu görülmüştür.
{"title":"Usage of Internet-Based Services in the Context of Digital Literacy and Privacy: A Research in Rural Kayseri","authors":"Burak Ünlü, V. İlhan","doi":"10.47998/ikad.1298385","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1298385","url":null,"abstract":"İnternet ve internet tabanlı hizmetlerin kullanımı sadece altyapı olanaklarının daha fazla olduğu kent merkezlerinde değil, kırsal bölgelerde de hızla yaygınlaşmaktadır. Mobil internet altyapı hizmetlerinin de etkisiyle günümüzde Türkiye’deki hanelerin yaklaşık yüzde 94’ü ve bireylerin yüzde 85’i internet kullanmaktadır. İnternetin ve ilişkili diğer hizmetlerin yeni kullanıcıları, önceki ve tecrübeli kullanıcılara göre daha dezavantajlı konumdadırlar. Potansiyel tecrübe eksiklikleri kullanıcıları dolandırılma, yanlış bilgi edinme ve mahremiyet ihlali gibi risklere açık hale getirir. Bu riskin kent merkezlerinden kırsal bölgelere doğru arttığı söylenebilir. Bu bağlamda çalışmada, kırsal bölgelerde yaşayan enformasyon ve iletişim teknolojisi kullanıcılarının dijital okuryazarlık düzeyleri ve çevrim içi mahremiyete ilişkin tutumlarının araştırılması amaçlanmıştır. 2021 yılında, Kayseri’nin ilgili mevzuat değişiklikleri öncesinde köy veya belde statüsünde olan mahallelerinde yaşayan 374 katılımcı ile yüz yüze anket yöntemi ile gerçekleştirilen saha araştırması sonucunda, katılımcıların dijital okuryazarlık düzeylerinin düşük olduğu ve bu düzeyin yaşa, eğitim seviyesine ve kullanım sıklıklarına göre farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, katılımcıların mahremiyet konusunda hassas ve dikkatli oldukları ve kendi mahremiyetlerine ilişkin kaygılarının yüksek olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"44 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139210516","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ülkelerin de markalaşabileceği düşüncesi İngiliz marka profesyoneli Simon Anholt tarafından “ulus markalama” ismi ile kavramsallaştırılmıştır. Ulus markalama hızla büyüyen ve devletlerce uygulanan son yüzyılın önemli girişimlerinden biridir. Ulus markalama sunduğu yarar çıktılarından dolayı cazip görünmektedir. Ancak ulus markalamanın söylem ve uygulamalarının uzun dönemdeki muhtemel olumsuz etkilerinin öngörülmesi için tartışmaya açılması bir gereksinim olarak kabul edilmelidir. Devletlerin ve akademinin ilgisinin bu alana yoğunlaşmasına karşın, ulus markalamayı eleştirel açıdan inceleyen çalışmaların sayısı kısıtlıdır. Bu çalışma, devletlerin ulus markalama girişimlerinde reklam, halkla ilişkiler ve marka ajansları ile hareket etmelerini neoliberalizm ve ulusal kimlik üzerinden tartışmaya açmaktadır. Devletlerin marka olma arzusunu gerçekleştirmeyi vaat eden ajansların uygulamaları eleştirel görüşlerin çıkış noktasını oluşturmaktadır. Ajansların, ulusal değerlere devlet ve halk kadar korumacı yaklaşmaması, ulusu metalaştırma eğilimi, ulusal kimlik ve kültür öğelerinin pazarlama aracı olarak kullanması eleştirilerin temel içeriğini oluşturmaktadır. Aynı zamanda milli olma özelliği olan ulus markalamanın, ne denli milli olarak görüleceği konusu vatandaşlık üzerinden incelenmektedir. Ulus markalamanın diğer tarafına bakmak, devleti ve ulusları koruma altına alabileceği gibi kavramın metodolojik ve teorik boyutunun güçlenmesini sağlayacaktır. Eleştirilerin ülkeler tarafından dikkatli bir biçimde değerlendirilmesi, ulus markalamanın ülkelere itibar ve imaj sağlama özelliğinin belirgin kılınmasına, devletleri ve ulusları zedeleyecek girişimlerin önlenmesine imkân tanıyabilecektir. Bu çalışma, ulus markalamayı anti-demokratik olma, neo-liberal politikalar içerme, ulusal kimlik ve değerleri kötüye kullanma başlıklarıyla eleştirel boyutla değerlendirmektedir.
{"title":"Ulus Markalama Kavramına Eleştirel Yaklaşım","authors":"Cihad Doğan","doi":"10.47998/ikad.1309935","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1309935","url":null,"abstract":"Ülkelerin de markalaşabileceği düşüncesi İngiliz marka profesyoneli Simon Anholt tarafından “ulus markalama” ismi ile kavramsallaştırılmıştır. Ulus markalama hızla büyüyen ve devletlerce uygulanan son yüzyılın önemli girişimlerinden biridir. Ulus markalama sunduğu yarar çıktılarından dolayı cazip görünmektedir. Ancak ulus markalamanın söylem ve uygulamalarının uzun dönemdeki muhtemel olumsuz etkilerinin öngörülmesi için tartışmaya açılması bir gereksinim olarak kabul edilmelidir. Devletlerin ve akademinin ilgisinin bu alana yoğunlaşmasına karşın, ulus markalamayı eleştirel açıdan inceleyen çalışmaların sayısı kısıtlıdır. Bu çalışma, devletlerin ulus markalama girişimlerinde reklam, halkla ilişkiler ve marka ajansları ile hareket etmelerini neoliberalizm ve ulusal kimlik üzerinden tartışmaya açmaktadır. Devletlerin marka olma arzusunu gerçekleştirmeyi vaat eden ajansların uygulamaları eleştirel görüşlerin çıkış noktasını oluşturmaktadır. Ajansların, ulusal değerlere devlet ve halk kadar korumacı yaklaşmaması, ulusu metalaştırma eğilimi, ulusal kimlik ve kültür öğelerinin pazarlama aracı olarak kullanması eleştirilerin temel içeriğini oluşturmaktadır. Aynı zamanda milli olma özelliği olan ulus markalamanın, ne denli milli olarak görüleceği konusu vatandaşlık üzerinden incelenmektedir. Ulus markalamanın diğer tarafına bakmak, devleti ve ulusları koruma altına alabileceği gibi kavramın metodolojik ve teorik boyutunun güçlenmesini sağlayacaktır. Eleştirilerin ülkeler tarafından dikkatli bir biçimde değerlendirilmesi, ulus markalamanın ülkelere itibar ve imaj sağlama özelliğinin belirgin kılınmasına, devletleri ve ulusları zedeleyecek girişimlerin önlenmesine imkân tanıyabilecektir. Bu çalışma, ulus markalamayı anti-demokratik olma, neo-liberal politikalar içerme, ulusal kimlik ve değerleri kötüye kullanma başlıklarıyla eleştirel boyutla değerlendirmektedir.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139209546","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sigara karşıtı kamu spotlarında ikna edici mantıksal kanıtlar eşliğinde duygusal çağrılar kullanılarak tutum ve davranışlar üzerinde bir etki oluşturulmak istenmektedir. Bu ikna edici iletişim sürecinde görsel mesajlar dikkatleri kolayca çekme, duyguları aktarma, karmaşık bilgileri sunma, hikâyeler anlatma, akılda kalabilme özellikleri ile sıklıkla kullanılmaktadır. İlgili alan yazında ikna edici iletişimin etik gerekçelerini oluşturabilecek ve iletişim uygulayıcılarına kavramsal ve sistematik yaklaşımlar sunan çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmada sigara karşıtı kamu spotlarının etik açıdan incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için Yeşilay ile Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğüne ait web sitelerinde bulunan sigara karşıtı on altı kamu spotu içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçları incelenen sigara karşıtı kamu spotlarında çoğunlukla etik ilkelerin karşılandığını ortaya koymuştur. Etik ilkelerin saygı duyma ve sosyal sorumluluk prensiplerinde tamamen karşılandığı görülürken doğruluk, özgünlük ve eşitlik prensiplerinde kısmen karşılandığı görülmüştür.
{"title":"Persuasive Visual Communication and Ethics: Analysis of Anti-Smoking Public Service","authors":"B. Aydin","doi":"10.47998/ikad.1355062","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1355062","url":null,"abstract":"Sigara karşıtı kamu spotlarında ikna edici mantıksal kanıtlar eşliğinde duygusal çağrılar kullanılarak tutum ve davranışlar üzerinde bir etki oluşturulmak istenmektedir. Bu ikna edici iletişim sürecinde görsel mesajlar dikkatleri kolayca çekme, duyguları aktarma, karmaşık bilgileri sunma, hikâyeler anlatma, akılda kalabilme özellikleri ile sıklıkla kullanılmaktadır. İlgili alan yazında ikna edici iletişimin etik gerekçelerini oluşturabilecek ve iletişim uygulayıcılarına kavramsal ve sistematik yaklaşımlar sunan çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmada sigara karşıtı kamu spotlarının etik açıdan incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için Yeşilay ile Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğüne ait web sitelerinde bulunan sigara karşıtı on altı kamu spotu içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçları incelenen sigara karşıtı kamu spotlarında çoğunlukla etik ilkelerin karşılandığını ortaya koymuştur. Etik ilkelerin saygı duyma ve sosyal sorumluluk prensiplerinde tamamen karşılandığı görülürken doğruluk, özgünlük ve eşitlik prensiplerinde kısmen karşılandığı görülmüştür.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"4 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139220346","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mahalleler insanların bir arada yaşadıkları, dertlerinin, mutluluklarının birbirlerine yansıdığı toplumsal mekânlardır. Tek tek bireylerin duygularını etkileyen toplumsal yaşamın dokusunu anlamaya çalışan duygu sosyolojisi mahallelere ait kültürlerin anlaşılmasında da belirleyici bir role sahiptir. Bu çalışmanın amacı Yeditepe İstanbul dizisi örneğinde mahalle kültürünü duygu sosyolojisi bağlamında ele almaktır. Çalışma mahalle gibi küçük toplumsal birimlerdeki duyguların insanların yaşamlarında nasıl etki ettiğinin bir TV dizisi bağlamında ortaya koyması bağlamında önemlidir. Betimsel içerik analizi tekniği ile analiz edilen Yeditepe İstanbul dizisinin olay örgüsü öncelikle mahalle kavramının sunumu bağlamında irdelenmiştir. Ardından, “kadın olarak ayakta kalmak”, “zenginlik ve yoksulluk”, “siyasi sorunların psikolojik etkisi”, “işsizliğin neden olduğu sorunlar”, “aylaklık” ve “hayaller ve gerçekler” ana temaları altında değerlendirilmiştir. Toplumların da duygularının olduğu, mahalle kavramının bu duygulara ışık tutmada önemli bir rolü olduğu Yeditepe İstanbul dizisi özelinde gözler önüne serilmiştir. Anahtar Kelimeler: Mahalle Kültürü, Kültür, Yeditepe İstanbul, Duygu Sosyolojisi, Komşuluk
邻里是人们共同生活的社会空间,人们的烦恼和幸福在这里相互反映。情感社会学试图了解影响个体情感的社会生活结构,在理解邻里文化方面也起着决定性作用。本研究的目的是以伊斯坦布尔耶迪特佩系列为例,从情感社会学的角度研究街区文化。本研究的重要意义在于揭示在电视剧的背景下,邻里等小型社会单元中的情感是如何影响人们的生活的。采用描述性内容分析法对电视剧《伊斯坦布尔的耶迪特佩》的情节进行了分析,首先从邻里概念的表述角度对其进行了研究。然后,根据 "作为女性生存"、"财富与贫穷"、"政治问题的心理影响"、"失业造成的问题"、"无所事事 "和 "梦想与现实 "等主题对其进行了评估。研究揭示了社会也有情感,而 "Yeditepe Istanbul "系列中的邻里概念在揭示这些情感方面发挥了重要作用。 关键字邻里文化;文化;伊斯坦布尔;情感社会学;邻里
{"title":"Mahalle Kültürünün Duygu Sosyolojisi Bağlamında İrdelenmesi: Yeditepe İstanbul Dizisi Örneği","authors":"Ferihan Ayaz, Mohammed Hardan","doi":"10.47998/ikad.1336546","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1336546","url":null,"abstract":"Mahalleler insanların bir arada yaşadıkları, dertlerinin, mutluluklarının birbirlerine yansıdığı toplumsal mekânlardır. Tek tek bireylerin duygularını etkileyen toplumsal yaşamın dokusunu anlamaya çalışan duygu sosyolojisi mahallelere ait kültürlerin anlaşılmasında da belirleyici bir role sahiptir. Bu çalışmanın amacı Yeditepe İstanbul dizisi örneğinde mahalle kültürünü duygu sosyolojisi bağlamında ele almaktır. Çalışma mahalle gibi küçük toplumsal birimlerdeki duyguların insanların yaşamlarında nasıl etki ettiğinin bir TV dizisi bağlamında ortaya koyması bağlamında önemlidir. Betimsel içerik analizi tekniği ile analiz edilen Yeditepe İstanbul dizisinin olay örgüsü öncelikle mahalle kavramının sunumu bağlamında irdelenmiştir. Ardından, “kadın olarak ayakta kalmak”, “zenginlik ve yoksulluk”, “siyasi sorunların psikolojik etkisi”, “işsizliğin neden olduğu sorunlar”, “aylaklık” ve “hayaller ve gerçekler” ana temaları altında değerlendirilmiştir. Toplumların da duygularının olduğu, mahalle kavramının bu duygulara ışık tutmada önemli bir rolü olduğu Yeditepe İstanbul dizisi özelinde gözler önüne serilmiştir. Anahtar Kelimeler: Mahalle Kültürü, Kültür, Yeditepe İstanbul, Duygu Sosyolojisi, Komşuluk","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139244532","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
New technologies in the digital age brought some transformations in the production, expression and experience of artwork. By integrating art and digitalization, artists and art galleries can use social media applications for promotion, marketing, interaction and participation purposes. Instagram is a prominent social network that art galleries and museums use so the audience experience art. Meanwhile, the audience can share their art experiences through photos and videos using the application. So, the user is focused on sharing on Instagram rather than having a real art experience in a physical environment, carrying the possibility of the superficialization of the art experience. This study focuses on examining the effect of social media on disrupting the art experience. To reveal the relationship between social media and the art experience, the perspectives of artists who are among the audience were consulted, and in-depth interviews were carried out with 10 artists. Although the art experience in the online environment is accepted, it has been concluded that the truly valuable experience is encountering the work in the physical environment.
{"title":"Dijital Çağda Sanat Deneyimi: Yüzeyselleşme, Anlam Kaybı ve Instagram","authors":"Ayşe Aldemi̇r","doi":"10.47998/ikad.1264654","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1264654","url":null,"abstract":"New technologies in the digital age brought some transformations in the production, expression and experience of artwork. By integrating art and digitalization, artists and art galleries can use social media applications for promotion, marketing, interaction and participation purposes. Instagram is a prominent social network that art galleries and museums use so the audience experience art. Meanwhile, the audience can share their art experiences through photos and videos using the application. So, the user is focused on sharing on Instagram rather than having a real art experience in a physical environment, carrying the possibility of the superficialization of the art experience. This study focuses on examining the effect of social media on disrupting the art experience. To reveal the relationship between social media and the art experience, the perspectives of artists who are among the audience were consulted, and in-depth interviews were carried out with 10 artists. Although the art experience in the online environment is accepted, it has been concluded that the truly valuable experience is encountering the work in the physical environment.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"39 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139269211","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma Matthes, Karsay, Hirsch, Stevic ve Schmuck (2022) tarafından geliştirilen ve Reflective Smartphone Disengagement Scale olarak adlandırılan ölçeğin Türkçeye uyarlanmasını, uyarlanan ölçeğin geçerlik ve güvenirliğini sınamayı amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada öncelikle çeviri ve geri çeviri süreçleri yürütülmüş olup uzman paneli gerçekleştirilmiştir. Devamında 18-40 yaş aralığında yer alan kişilerden oluşan üç araştırma kümesinden farklı zamanlarda veri toplanarak açımlayıcı faktör analizi (N=354), doğrulayıcı faktör analizi, geçerlik ve güvenirlik analizleri (N=413) ve test-tekrar test güvenirliğine (N=55) yönelik işlemler gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda 6 madde ve tek faktörden oluşan Likert tipi orijinal ölçek, 4 madde ve tek faktör olacak şekilde Türkçeye uyarlanmış ve Akıllı Telefondan Düşünümsel Bağ Koparma Ölçeği şeklinde adlandırılarak alanyazına kazandırılmıştır. Ölçeğin açıkladığı toplam varyans %55.941 iken ölçek maddelerinin standardize edilmiş faktör yükleri .517 ile .798 arasında değişmektedir. Ayrıca ölçekteki en düşük R2 değeri .267, ölçeğin Cronbach’s alpha katsayısı (α) .737’dir. Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ise ölçeğin uyum indekslerinin tamamının oldukça “iyi değerlere” sahip olduğu görülmüştür (CFI=.994, TLI=.982, NNFI=.982, IFI=.994, RMSEA=.050, SRMR=.020, GFI=.995). Tüm bu bulgular ve çalışma içerisinde gerçekleştirilen diğer analizler sonucunda Türkçeye uyarlanan ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğu araştırmacılar tarafından ortaya konmuştur.
{"title":"Akıllı Telefondan Düşünümsel Bağ Koparma Ölçeği: Uyarlama, Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması","authors":"Haluk Akarsu, Naim Çinar","doi":"10.47998/ikad.1350214","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1350214","url":null,"abstract":"Bu çalışma Matthes, Karsay, Hirsch, Stevic ve Schmuck (2022) tarafından geliştirilen ve Reflective Smartphone Disengagement Scale olarak adlandırılan ölçeğin Türkçeye uyarlanmasını, uyarlanan ölçeğin geçerlik ve güvenirliğini sınamayı amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada öncelikle çeviri ve geri çeviri süreçleri yürütülmüş olup uzman paneli gerçekleştirilmiştir. Devamında 18-40 yaş aralığında yer alan kişilerden oluşan üç araştırma kümesinden farklı zamanlarda veri toplanarak açımlayıcı faktör analizi (N=354), doğrulayıcı faktör analizi, geçerlik ve güvenirlik analizleri (N=413) ve test-tekrar test güvenirliğine (N=55) yönelik işlemler gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda 6 madde ve tek faktörden oluşan Likert tipi orijinal ölçek, 4 madde ve tek faktör olacak şekilde Türkçeye uyarlanmış ve Akıllı Telefondan Düşünümsel Bağ Koparma Ölçeği şeklinde adlandırılarak alanyazına kazandırılmıştır. Ölçeğin açıkladığı toplam varyans %55.941 iken ölçek maddelerinin standardize edilmiş faktör yükleri .517 ile .798 arasında değişmektedir. Ayrıca ölçekteki en düşük R2 değeri .267, ölçeğin Cronbach’s alpha katsayısı (α) .737’dir. Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ise ölçeğin uyum indekslerinin tamamının oldukça “iyi değerlere” sahip olduğu görülmüştür (CFI=.994, TLI=.982, NNFI=.982, IFI=.994, RMSEA=.050, SRMR=.020, GFI=.995). Tüm bu bulgular ve çalışma içerisinde gerçekleştirilen diğer analizler sonucunda Türkçeye uyarlanan ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğu araştırmacılar tarafından ortaya konmuştur.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"49 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139277335","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnternet teknolojisi ile birlikte hızla yaygınlaşan çevrimiçi iletişim mecralarından olan sosyal medya uygulamaları teknoloji firmaları tarafından merkezi bir şekilde yönetilen platformlardır. Blokzincir teknolojisi ile yaygınlaşmaya başlayan merkeziyetsiz yönetişim yaklaşımı, sosyal medya iletişiminde de uygulama alanları bulmaktadır. Bu araştırmanın amacı nispeten yeni teknolojilerden biri olan blokzincir teknolojisinin sosyal medya iletişim platformlarının altyapısı olarak kullanılması ile ortaya çıkan yeni nesil merkeziyetsiz sosyal medya uygulamalarının çalışma prensiplerinin anlaşılması ve sosyal medya iletişimine getirdiği paradigma değişikliğinin sosyal ve ekonomik tartışmasının yapılmasıdır. Kullanıcı adetleri olarak hızla büyümekte ve yaygınlaşmakta olan yeni nesil merkeziyetsiz sosyal medya iletişim platformlarının teknik çalışma prensiplerinin yanı sıra kullanıcılar için olumlu ve olumsuz potansiyellerinin anlaşılması da önem taşımaktadır. Bu araştırmada doküman analizi ve örnek incelemesi ile derlenen veriler üzerinden veri sahipliği, üretici ekonomisi ve kullanıcı deneyimi odağında bir tartışma sunulmaktadır. Merkeziyetsiz sosyal medya uygulamalarının avantaj ve dezavantajlarını ortaya koyan bu disiplinler arası araştırma, literatüre yaptığı katkı ile fayda sağlamakta ve gelecekteki farklı araştırmalar için yeni sorulara alan açmaktadır.
{"title":"Paradigm Shift In Social Media Communication Brought By Blockchain-Based Decentralized Platforms","authors":"İnci Çağla GÜL ŞENKARDEŞ","doi":"10.47998/ikad.1175008","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1175008","url":null,"abstract":"İnternet teknolojisi ile birlikte hızla yaygınlaşan çevrimiçi iletişim mecralarından olan sosyal medya uygulamaları teknoloji firmaları tarafından merkezi bir şekilde yönetilen platformlardır. Blokzincir teknolojisi ile yaygınlaşmaya başlayan merkeziyetsiz yönetişim yaklaşımı, sosyal medya iletişiminde de uygulama alanları bulmaktadır. Bu araştırmanın amacı nispeten yeni teknolojilerden biri olan blokzincir teknolojisinin sosyal medya iletişim platformlarının altyapısı olarak kullanılması ile ortaya çıkan yeni nesil merkeziyetsiz sosyal medya uygulamalarının çalışma prensiplerinin anlaşılması ve sosyal medya iletişimine getirdiği paradigma değişikliğinin sosyal ve ekonomik tartışmasının yapılmasıdır. Kullanıcı adetleri olarak hızla büyümekte ve yaygınlaşmakta olan yeni nesil merkeziyetsiz sosyal medya iletişim platformlarının teknik çalışma prensiplerinin yanı sıra kullanıcılar için olumlu ve olumsuz potansiyellerinin anlaşılması da önem taşımaktadır. Bu araştırmada doküman analizi ve örnek incelemesi ile derlenen veriler üzerinden veri sahipliği, üretici ekonomisi ve kullanıcı deneyimi odağında bir tartışma sunulmaktadır. Merkeziyetsiz sosyal medya uygulamalarının avantaj ve dezavantajlarını ortaya koyan bu disiplinler arası araştırma, literatüre yaptığı katkı ile fayda sağlamakta ve gelecekteki farklı araştırmalar için yeni sorulara alan açmaktadır.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"10 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139278782","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
2023 yılı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı olması ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri başta olmak üzere kritik öneme sahip siyasi seçimleri içermesi açısından Türkiye için özel bir yıldır. Son yıllarda sık kullanılan popülerleşmiş siyasi kavramlardan biri olan “2023 yılı” ifadesi siyasiler tarafından çeşitli şekillerde kullanılmaktadır. Cumhur İttifakının da merkezi temalarından birisi olan 2023, siyasi konjonktürde tarihi bir eşik olarak kabul edilmektedir. Milliyetçiliğin yeniden tahayyülüne, mitsel olanın hakikatle ilişkisine ve siyasi koalisyonun güçlenmesine aracılık eden, siyasal talebin söylem alanındaki karşılığı olan 2023, adeta annus mirabilis (mucizevi yıl) olarak düşünülmektedir. Bu çalışma, milliyetçi politik aktörlerin söyleminde 2023’ün çerçevelenme yöntemini ve milliyetçi ideallerin 2023 eksenindeki detayları irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) yayın organı olan Türkgün gazetesinin internet sitesinde yer alan 2023 ile ilgili haberler, milliyetçi söylemdeki izdüşümler üzerinden analiz edilecektir. Böylece, milliyetçi söylemde 2023’ün hangi tema ve kodlarla çerçevelendiği ortaya çıkarılacaktır. Makale, milliyetçi politik aktörlerin söyleminde 2023 temasının birleştirici bir bağ, ortak gelecek inşası ve mitsel detaylarla inşa edildiğini ortaya koymaktadır. Söz konusu bulgular, ferasetli Türk milleti, tarihsel bellek, politik kahraman, mucizevi gelecek ve ötekinin inşası alt başlıkları altında kategorilendirilecek ve Wodak’ın söylem analizi yöntemi çerçevesinde incelenecektir.
{"title":"Nationalist Political Actors’ 2023 Imagination: Nationalist Discourse in Türkgün Newspaper","authors":"Gizem Orçi̇n","doi":"10.47998/ikad.1324218","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1324218","url":null,"abstract":"2023 yılı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı olması ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri başta olmak üzere kritik öneme sahip siyasi seçimleri içermesi açısından Türkiye için özel bir yıldır. Son yıllarda sık kullanılan popülerleşmiş siyasi kavramlardan biri olan “2023 yılı” ifadesi siyasiler tarafından çeşitli şekillerde kullanılmaktadır. Cumhur İttifakının da merkezi temalarından birisi olan 2023, siyasi konjonktürde tarihi bir eşik olarak kabul edilmektedir. Milliyetçiliğin yeniden tahayyülüne, mitsel olanın hakikatle ilişkisine ve siyasi koalisyonun güçlenmesine aracılık eden, siyasal talebin söylem alanındaki karşılığı olan 2023, adeta annus mirabilis (mucizevi yıl) olarak düşünülmektedir. Bu çalışma, milliyetçi politik aktörlerin söyleminde 2023’ün çerçevelenme yöntemini ve milliyetçi ideallerin 2023 eksenindeki detayları irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) yayın organı olan Türkgün gazetesinin internet sitesinde yer alan 2023 ile ilgili haberler, milliyetçi söylemdeki izdüşümler üzerinden analiz edilecektir. Böylece, milliyetçi söylemde 2023’ün hangi tema ve kodlarla çerçevelendiği ortaya çıkarılacaktır. Makale, milliyetçi politik aktörlerin söyleminde 2023 temasının birleştirici bir bağ, ortak gelecek inşası ve mitsel detaylarla inşa edildiğini ortaya koymaktadır. Söz konusu bulgular, ferasetli Türk milleti, tarihsel bellek, politik kahraman, mucizevi gelecek ve ötekinin inşası alt başlıkları altında kategorilendirilecek ve Wodak’ın söylem analizi yöntemi çerçevesinde incelenecektir.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"23 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139324791","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Reklamlarda müzik kullanımı, markanın tüketici üzerindeki etkisini arttırmaktadır. Doğru reklam müziği seçimi, markanın bilinirliği ve kalıcılığı açısından önemlidir. Reklamlarda, arka fon müziği, cıngıl, popüler müzik, sinyal müziği ve özel yapım müzik olmak üzere farklı türde müzikler kullanılır. Bu çalışmada, tüketicilerin zihninde yer edinen reklam müzikleri arasında Vernel’in televizyon reklamları incelenmiştir. Reklamların incelenmesi, görüntü, ses ve metin verileri üzerinden yapılmıştır. Örnek olay yöntemi ile bu markanın reklam müziklerinin tarihsel süreçteki değişimleri, reklamın diğer unsurları ile ortaya konulmaktadır. Vernel’in, 1983-2021 yılları aralığında televizyon kanallarında yayınlanan on beş televizyon reklamı araştırmaya dahil edilmiştir. Vernel’in seçilme nedeni, Türkiye’nin ilk çamaşır yumuşatıcısı markası olması ve akılda kalıcı, basit bir reklam müziği kullanmasıdır. Bu markanın ilk yıllarında, özel olarak kullanılan müziğinde, “ürünün, çamaşırları yumuşacık yaptığı ve mis gibi kokmasını sağladığına” yönelik sloganla birlikte zihinlerde kalıcı olması amaçlanmıştır. Ancak 2016 yılından itibaren Vernel’e ait özel müziğinin ve sözlerinin yerine popüler müzik ve farklı arka fon müzikleri kullanıldığı gözlemlenmektedir. Son yıllarda Vernel’in ürün ve reklam stratejileri konusunda tamamen farklılaştığı görülmektedir. Bu durum, Vernel'in son zamanlarda ürün ve reklam stratejilerinin tamamen değiştiğini ve önceki yaklaşımlarından farklı bir yöne evrildiğini göstermektedir.
{"title":"Tüketicilerin Zihninde Yer Edinen Reklam Müzikleri: Vernel Reklamlarına Yönelik Örnek Olay İncelemesi","authors":"Vildan Güneş","doi":"10.47998/ikad.1260324","DOIUrl":"https://doi.org/10.47998/ikad.1260324","url":null,"abstract":"Reklamlarda müzik kullanımı, markanın tüketici üzerindeki etkisini arttırmaktadır. Doğru reklam müziği seçimi, markanın bilinirliği ve kalıcılığı açısından önemlidir. Reklamlarda, arka fon müziği, cıngıl, popüler müzik, sinyal müziği ve özel yapım müzik olmak üzere farklı türde müzikler kullanılır. Bu çalışmada, tüketicilerin zihninde yer edinen reklam müzikleri arasında Vernel’in televizyon reklamları incelenmiştir. Reklamların incelenmesi, görüntü, ses ve metin verileri üzerinden yapılmıştır. Örnek olay yöntemi ile bu markanın reklam müziklerinin tarihsel süreçteki değişimleri, reklamın diğer unsurları ile ortaya konulmaktadır. Vernel’in, 1983-2021 yılları aralığında televizyon kanallarında yayınlanan on beş televizyon reklamı araştırmaya dahil edilmiştir. Vernel’in seçilme nedeni, Türkiye’nin ilk çamaşır yumuşatıcısı markası olması ve akılda kalıcı, basit bir reklam müziği kullanmasıdır. Bu markanın ilk yıllarında, özel olarak kullanılan müziğinde, “ürünün, çamaşırları yumuşacık yaptığı ve mis gibi kokmasını sağladığına” yönelik sloganla birlikte zihinlerde kalıcı olması amaçlanmıştır. Ancak 2016 yılından itibaren Vernel’e ait özel müziğinin ve sözlerinin yerine popüler müzik ve farklı arka fon müzikleri kullanıldığı gözlemlenmektedir. Son yıllarda Vernel’in ürün ve reklam stratejileri konusunda tamamen farklılaştığı görülmektedir. Bu durum, Vernel'in son zamanlarda ürün ve reklam stratejilerinin tamamen değiştiğini ve önceki yaklaşımlarından farklı bir yöne evrildiğini göstermektedir.","PeriodicalId":506646,"journal":{"name":"İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi","volume":"14 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139338582","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}