Pub Date : 2024-02-26DOI: 10.61845/agrimedical.1416520
Hüseyin Kandulu
Aim: Liposuction, a prevalent plastic surgery procedure, has gained a significant popularity in recent years. Vitamin D, a crucial fat-soluble vitamin, plays a vital role in numerous metabolic pathways, with emerging importance beyond skeletal health. This study aims to assess vitamin D status before and after liposuction surgery and examine the impact of removed adipose tissue on serum 25(OH)D levels. Material and Method: This cross-sectional study included patients undergoing liposuction between January 2022 and February 2023. Criteria for inclusion and evaluation of vitamin D status followed established guidelines. Vitamin D status and serum 25(OH)D levels were assessed and measured on the follow-up points. Results: Participants (n=21) exhibited a significant decrease in BMI postoperatively. Serum 25(OH)D levels showed a decline, reaching the lowest in the 1st month post-surgery. The distribution of vitamin D status shifted postoperatively, with an increased incidence of deficiency. Conclusion: The study underscores the dynamic relationship between BMI, adipose tissue, and vitamin D levels following liposuction. Research has associated vitamin D deficiency with adverse surgical outcomes and emphasizes the need for monitoring this parameter in elective surgeries. Findings suggest a dynamic shift in vitamin D status post-liposuction, advocating for continuous monitoring and potential supplementation.
目的:吸脂术是一种流行的整形外科手术,近年来大受欢迎。维生素 D 是一种重要的脂溶性维生素,在许多新陈代谢途径中发挥着重要作用,其重要性正在超越骨骼健康。本研究旨在评估吸脂手术前后的维生素 D 状态,并研究去除的脂肪组织对血清 25(OH)D 水平的影响。材料和方法:这项横断面研究纳入了 2022 年 1 月至 2023 年 2 月间接受吸脂手术的患者。纳入标准和维生素 D 状态评估均遵循既定指南。在随访点对维生素 D 状态和血清 25(OH)D 水平进行评估和测量。结果显示术后参与者(21 人)的体重指数显著下降。血清 25(OH)D 水平出现下降,术后第一个月达到最低值。术后维生素 D 状态的分布发生了变化,缺乏症的发生率增加。结论这项研究强调了吸脂术后体重指数、脂肪组织和维生素 D 水平之间的动态关系。研究表明,维生素 D 缺乏与不良手术效果有关,并强调了在择期手术中监测这一参数的必要性。研究结果表明,吸脂术后维生素 D 状态会发生动态变化,因此需要进行持续监测,并在可能的情况下补充维生素 D。
{"title":"Liposuction Sonrası D Vitamini Durumundaki Dinamik Değişimler: Hasta İzleme ve Sağlık Açısından Etkileri","authors":"Hüseyin Kandulu","doi":"10.61845/agrimedical.1416520","DOIUrl":"https://doi.org/10.61845/agrimedical.1416520","url":null,"abstract":"Aim: Liposuction, a prevalent plastic surgery procedure, has gained a significant popularity in recent years. Vitamin D, a crucial fat-soluble vitamin, plays a vital role in numerous metabolic pathways, with emerging importance beyond skeletal health. This study aims to assess vitamin D status before and after liposuction surgery and examine the impact of removed adipose tissue on serum 25(OH)D levels. Material and Method: This cross-sectional study included patients undergoing liposuction between January 2022 and February 2023. Criteria for inclusion and evaluation of vitamin D status followed established guidelines. Vitamin D status and serum 25(OH)D levels were assessed and measured on the follow-up points. Results: Participants (n=21) exhibited a significant decrease in BMI postoperatively. Serum 25(OH)D levels showed a decline, reaching the lowest in the 1st month post-surgery. The distribution of vitamin D status shifted postoperatively, with an increased incidence of deficiency. Conclusion: The study underscores the dynamic relationship between BMI, adipose tissue, and vitamin D levels following liposuction. Research has associated vitamin D deficiency with adverse surgical outcomes and emphasizes the need for monitoring this parameter in elective surgeries. Findings suggest a dynamic shift in vitamin D status post-liposuction, advocating for continuous monitoring and potential supplementation.","PeriodicalId":518440,"journal":{"name":"Ağrı Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"55 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140527669","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-28DOI: 10.61845/agrimedical.1349294
Aysun Yakut, M.Arif Aladağ
Amaç: Hiatal herni (HH); abdominal kompartmandaki mide gibi organ ve dokuların göğüs boşluğuna yerdeğiştirmesidir. HH özofagus ile diyafram arasındaki oryantasyona göre sınıflandırılır. Hastalar genellikle asemptomatik olup bazen gastrik reflü, mide bulantısı, şişkinlik, retrosternal ağrı, gastroözofagial kanama ve disfaji gibi birçok klinikle prezente olabilir. Bu çalışmada; HH olan hastaların, klinik prezentasyonunu değerlendirmek, endoskopik olarak tanısını sınıflandırarak koymak ve tedavide medikal ve invaziv olarak neler yapılabileceğini vurgulamak istedik. Gereç ve yöntemler: Bu çalışma 2021-2022 tarihleri arasında endoskopi ünitemize başvurmuş 565 hastanın gastroskopisinde HH tespit edildiği retrospektif bir çalışmadır. Gastroskopisinde HH`si olmayan ve kardia gevşekliği olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Hastaların demografik özellikleri, şikayetleri, endoskopik bulguları, patolojik bulguları ve takipleri hastane veri tabanından kaydedildi. Bu veriler değerlendirilirken, istatistiksel analizler için NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2020 Statistical Software (NCSS LLC, Kaysville, Utah, USA) programı kullanıldı. Bulgular: Çalışmamıza katılan 565 hastanın %40,2’sinin (n=227) kadın, %59,8’inin (n=338) erkekti. HH olanların yaşları 16 ile 103 arasında değişmekte olup, ortalama yaş 49,31±17,08 olarak belirlenmiştir. HH olan hastalarda sıklıkla Tip I sliding tipte HH tespit edilmiştir. Semptomatik hastalarda genellikle reflü şikayeti olup proton pompa inhibitörleri, anti-asitler, aljinat gibi ilaçlarla sıklıkla semptomatik iyileşme sağlandığı tespit edilmiştir. Sonuç: HH genellikle asemptomatik olmakla birlikte, semptomatik vakalarda ciddi klinik bir sorundur. Tip I sliding HH sıklıkla tespit edilir, bu hastalar genellikle yaşam tarzı değişikliği ve medikal tedavi ile semptomatik iyileşme sağlamaktadır. Ancak tedaviye dirençli ve komplike hastalarda endoskopik veveya cerrahi maniplasyonlar ile semptomatik iyileşme sağlanmaktadır.
{"title":"Endoskopik Hiatal Herni Tespit Edilen Hastaların Klinikopatolojik Özelliklerinin Karşılaştırılması","authors":"Aysun Yakut, M.Arif Aladağ","doi":"10.61845/agrimedical.1349294","DOIUrl":"https://doi.org/10.61845/agrimedical.1349294","url":null,"abstract":"Amaç: Hiatal herni (HH); abdominal kompartmandaki mide gibi organ ve dokuların göğüs boşluğuna yerdeğiştirmesidir. HH özofagus ile diyafram arasındaki oryantasyona göre sınıflandırılır. Hastalar genellikle asemptomatik olup bazen gastrik reflü, mide bulantısı, şişkinlik, retrosternal ağrı, gastroözofagial kanama ve disfaji gibi birçok klinikle prezente olabilir. Bu çalışmada; HH olan hastaların, klinik prezentasyonunu değerlendirmek, endoskopik olarak tanısını sınıflandırarak koymak ve tedavide medikal ve invaziv olarak neler yapılabileceğini vurgulamak istedik. \u0000Gereç ve yöntemler: Bu çalışma 2021-2022 tarihleri arasında endoskopi ünitemize başvurmuş 565 hastanın gastroskopisinde HH tespit edildiği retrospektif bir çalışmadır. Gastroskopisinde HH`si olmayan ve kardia gevşekliği olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Hastaların demografik özellikleri, şikayetleri, endoskopik bulguları, patolojik bulguları ve takipleri hastane veri tabanından kaydedildi. Bu veriler değerlendirilirken, istatistiksel analizler için NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2020 Statistical Software (NCSS LLC, Kaysville, Utah, USA) programı kullanıldı. \u0000Bulgular: Çalışmamıza katılan 565 hastanın %40,2’sinin (n=227) kadın, %59,8’inin (n=338) erkekti. HH olanların yaşları 16 ile 103 arasında değişmekte olup, ortalama yaş 49,31±17,08 olarak belirlenmiştir. HH olan hastalarda sıklıkla Tip I sliding tipte HH tespit edilmiştir. Semptomatik hastalarda genellikle reflü şikayeti olup proton pompa inhibitörleri, anti-asitler, aljinat gibi ilaçlarla sıklıkla semptomatik iyileşme sağlandığı tespit edilmiştir. \u0000Sonuç: HH genellikle asemptomatik olmakla birlikte, semptomatik vakalarda ciddi klinik bir sorundur. Tip I sliding HH sıklıkla tespit edilir, bu hastalar genellikle yaşam tarzı değişikliği ve medikal tedavi ile semptomatik iyileşme sağlamaktadır. Ancak tedaviye dirençli ve komplike hastalarda endoskopik veveya cerrahi maniplasyonlar ile semptomatik iyileşme sağlanmaktadır.","PeriodicalId":518440,"journal":{"name":"Ağrı Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"44 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140530397","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}