Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2050 yılına kadar Avrupa Birliği için net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedeflemiş ve sıfır karbon emisyonuna ulaşma hedefi yolunda Avrupa Birliği’ni kaynak verimli ve rekabetçi bir ekonomiye sahip, modern, yüksek refaha sahip bir topluma dönüştürmeyi de amaçlamıştır. Yeşil Mutabakat henüz yapım aşamasında iken ortaya çıkan Covid-19 krizi, mutabakatı raydan çıkarabilecek bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Fakat Yeşil Mutabakat oluşturulduğu süreçteki eksikliklerine ve Covid-19 krizinden dolayı ortaya çıkan kısa vadeli ihtiyaçlara rağmen bu süreçten güçlenerek çıkmıştır. İklim ve salgın krizleri arasındaki etkileşim, Yeşil Mutabakat’ın Avrupa Birliği’nin uzun vadeli hedefleri ile krizleri önlemek için gereken kısa vadeli politikalar arasındaki bütünleyici parçayı tamamlaması ve yeşil geçiş için gerekli adımların atılması fırsatını sağlamıştır. Pandemi krizine müdahale etmek için yeşil geçişe yönelik mevcut bütçe güçlendirilmiş ve Avrupa Komisyonu’na daha fazla icra yetkisi verilmiştir. Avrupa Komisyonu da Covid-19 krizi döneminde Yeşil Mutabakat’ı krizden çıkmak için bir strateji olarak görmüş ve büyük bir kısmı yeşil hedefler için olmak üzere yaşanan krizden kurtulmaya yönelik fonlarla donatmak için kullanmıştır. Bu çalışmada Avrupa Birliği ekonomik modelinin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın rolünü güçlendirmeye ve aynı zamanda sürdürülebilirlik lehine güçlü dinamikler oluşturmaya ve entegrasyonu teşvik etmeye ne oranda katkıda bulunduğu ele alınmaktadır.
{"title":"Pandemi Krizi Sürecinde Avrupa Yeşil Mutabakatı","authors":"İbrahim Kekli̇k, Abdullah Bariş","doi":"10.30927/ijpf.1373068","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1373068","url":null,"abstract":"Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2050 yılına kadar Avrupa Birliği için net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedeflemiş ve sıfır karbon emisyonuna ulaşma hedefi yolunda Avrupa Birliği’ni kaynak verimli ve rekabetçi bir ekonomiye sahip, modern, yüksek refaha sahip bir topluma dönüştürmeyi de amaçlamıştır. Yeşil Mutabakat henüz yapım aşamasında iken ortaya çıkan Covid-19 krizi, mutabakatı raydan çıkarabilecek bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Fakat Yeşil Mutabakat oluşturulduğu süreçteki eksikliklerine ve Covid-19 krizinden dolayı ortaya çıkan kısa vadeli ihtiyaçlara rağmen bu süreçten güçlenerek çıkmıştır. İklim ve salgın krizleri arasındaki etkileşim, Yeşil Mutabakat’ın Avrupa Birliği’nin uzun vadeli hedefleri ile krizleri önlemek için gereken kısa vadeli politikalar arasındaki bütünleyici parçayı tamamlaması ve yeşil geçiş için gerekli adımların atılması fırsatını sağlamıştır. Pandemi krizine müdahale etmek için yeşil geçişe yönelik mevcut bütçe güçlendirilmiş ve Avrupa Komisyonu’na daha fazla icra yetkisi verilmiştir. Avrupa Komisyonu da Covid-19 krizi döneminde Yeşil Mutabakat’ı krizden çıkmak için bir strateji olarak görmüş ve büyük bir kısmı yeşil hedefler için olmak üzere yaşanan krizden kurtulmaya yönelik fonlarla donatmak için kullanmıştır. Bu çalışmada Avrupa Birliği ekonomik modelinin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın rolünü güçlendirmeye ve aynı zamanda sürdürülebilirlik lehine güçlü dinamikler oluşturmaya ve entegrasyonu teşvik etmeye ne oranda katkıda bulunduğu ele alınmaktadır.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"5 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139153562","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kahramanmaraş merkezli 6-7 Şubat 2023 tarihli depremlerinin de sebep olduğu bütçe açıklarının telafi edilmesi amacıyla 7440 sayılı Kanun’la ihdas edilen Ek Kurumlar Vergisi ile 7456 sayılı Kanun’la ihdas edilen Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yürürlük etkisi incelendiğinde hukuki sonuçlarının geçmişe etkili olduğu gözlemlenmektedir. Her ne kadar söz konusu yasaların hüküm ve sonuçları geçmişe etkili olsa da vergi yasalarının zaman bakımından uygulanmasındaki kural geleceğe etkili olmalarıdır. Bu sebeple de ilgili yasaların Anayasa’ya aykırılığı iddiasının Anayasa Mahkemesi’ne taşınacağı tahmin edilmektedir. Bu noktada ise Anayasa Mahkemesi’nin geçmişe etkili vergi yasalarını ikili bir ayrımda ele aldığı gerçek-gerçek olmayan geriye yürüme içtihadının tekrar uygulama alanı bulabileceği düşünülmektedir. Çalışmada ise her iki yeni ihdas edilmiş vergi yasasının geçmişe etkili sonuçları tespit edilerek Mahkeme’nin benzer gerekçelerle benzer şekilde düzenlenmiş yasalar hakkındaki mevcut içtihadı aktarılarak Mahkeme’nin içtihadında bir değişiklik olmamasının sonuçları anayasal ilkeler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Son olarak Mahkeme’nin gerçek-gerçek olmayan geçmişe yürüme içtihadının Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında neden değişmesi gerektiği açıklanmıştır.
{"title":"Anayasa Mahkemesi’nin Cumhuriyet’in 2. Yüzyılında Değişmesi Gereken Gerçek-Gerçek Olmayan Geriye Yürüme İçtihadı","authors":"Yetkin Kaan Gençtürk","doi":"10.30927/ijpf.1378961","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1378961","url":null,"abstract":"Kahramanmaraş merkezli 6-7 Şubat 2023 tarihli depremlerinin de sebep olduğu bütçe açıklarının telafi edilmesi amacıyla 7440 sayılı Kanun’la ihdas edilen Ek Kurumlar Vergisi ile 7456 sayılı Kanun’la ihdas edilen Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yürürlük etkisi incelendiğinde hukuki sonuçlarının geçmişe etkili olduğu gözlemlenmektedir. Her ne kadar söz konusu yasaların hüküm ve sonuçları geçmişe etkili olsa da vergi yasalarının zaman bakımından uygulanmasındaki kural geleceğe etkili olmalarıdır. Bu sebeple de ilgili yasaların Anayasa’ya aykırılığı iddiasının Anayasa Mahkemesi’ne taşınacağı tahmin edilmektedir. Bu noktada ise Anayasa Mahkemesi’nin geçmişe etkili vergi yasalarını ikili bir ayrımda ele aldığı gerçek-gerçek olmayan geriye yürüme içtihadının tekrar uygulama alanı bulabileceği düşünülmektedir. Çalışmada ise her iki yeni ihdas edilmiş vergi yasasının geçmişe etkili sonuçları tespit edilerek Mahkeme’nin benzer gerekçelerle benzer şekilde düzenlenmiş yasalar hakkındaki mevcut içtihadı aktarılarak Mahkeme’nin içtihadında bir değişiklik olmamasının sonuçları anayasal ilkeler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Son olarak Mahkeme’nin gerçek-gerçek olmayan geçmişe yürüme içtihadının Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında neden değişmesi gerektiği açıklanmıştır.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"34 17","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139166644","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The European Green Deal, the European Union's roadmap for a green transition, was launched in 2019. With this strategy, the European Union aims to stop carbon emissions by 2050 through green policies in many sectors, especially in the energy sector. The European Union also uses various environmental tax instruments to achieve this goal. Environmental taxes, one of these instruments, are considered to have a regressive effect on employment and welfare, especially in carbon-intensive industries. In order to mitigate these negative social and economic impacts of the green transition, the European Union has implemented the Just Transition Mechanism. However, it is not known whether the Just Transition Mechanism will be sufficient after the newly introduced regulations such as the plastic tax, the Energy Tax Directive, and the Carbon Border Adjustment. This study conducted a panel data analysis covering the period between 1994-2020 to analyze the impact of environmental taxes on employment. In this panel of 29 European countries, the dependent variable is the unemployment rate while independent variables are environmental taxes, gross domestic product, renewable energy supply and energy efficiency. As a result of this analysis, it is concluded that environmental taxes have an increasing effect on unemployment. Therefore, based on the panel data analysis, it is concluded that the Environmental Tax Reform package, which will provide double dividend in terms of both environmental and employment, should be implemented in addition to the Just Transition Mechanism.
{"title":"Environmental Tax Reform and the European Green Deal: Empirical Evidence from Panel Data Analysis","authors":"Metin Dogan","doi":"10.30927/ijpf.1351286","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1351286","url":null,"abstract":"The European Green Deal, the European Union's roadmap for a green transition, was launched in 2019. With this strategy, the European Union aims to stop carbon emissions by 2050 through green policies in many sectors, especially in the energy sector. The European Union also uses various environmental tax instruments to achieve this goal. Environmental taxes, one of these instruments, are considered to have a regressive effect on employment and welfare, especially in carbon-intensive industries. In order to mitigate these negative social and economic impacts of the green transition, the European Union has implemented the Just Transition Mechanism. However, it is not known whether the Just Transition Mechanism will be sufficient after the newly introduced regulations such as the plastic tax, the Energy Tax Directive, and the Carbon Border Adjustment. This study conducted a panel data analysis covering the period between 1994-2020 to analyze the impact of environmental taxes on employment. In this panel of 29 European countries, the dependent variable is the unemployment rate while independent variables are environmental taxes, gross domestic product, renewable energy supply and energy efficiency. As a result of this analysis, it is concluded that environmental taxes have an increasing effect on unemployment. Therefore, based on the panel data analysis, it is concluded that the Environmental Tax Reform package, which will provide double dividend in terms of both environmental and employment, should be implemented in addition to the Just Transition Mechanism.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"318 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139179819","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tasarrufun iptali davası, cebri icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlunun alacaklıların haklarını ihlal eden tasarruflarına karşı alacaklıları koruma amacıyla İcra İflas Kanunu’nda ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir ve her iki kanun hükümleri birbiriyle paralellik göstermektedir. Anayasa Mahkemesi 2018 yılından bu yana önce İcra İflas Kanunu’nun 278. maddesinde yer alan ve “yakın akrabalar arasında yapılan tasarrufları aksi ispat edilemeyecek şekilde bağışlama kabul eden” düzenleme hakkında, ardından Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 28. maddesinde yer alan benzer düzenleme hakkında hak arama hürriyeti ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa’ya aykırı olduğu için iptal kararı vermiştir. Bununla birlikte İcra ve İflas Kanunu 279. maddedeki düzenlemeye ilişkin yüksek mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede kurtuluş kanıtı imkânı gerekçe gösterilerek hüküm Anayasaya aykırı bulunmamıştır. Dolayısıyla bu durumun, paralel düzenleme olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 29. maddesi için de geçerli olması beklenir ancak bu iki madde arasındaki farklılık halen mevcuttur. Anayasa Mahkemesi’nin bu konudaki kararları gerek kamu alacakları gerekse özel alacaklar için, borçlular bakımından savunma ve mülkiyet hakkını koruyucu niteliktedir. Ancak AATUHK md. 29 hükmünün de İcra İflas Kanunu’ndaki md. 279/2 ile benzer şekilde bir düzenleme yapılması gerekmektedir.
{"title":"Evaluation of the Action of Rescission in Tax Execution Law in Terms of the Taxpayer's Right of Defense in the Light of the Constitutional Court Decisions","authors":"Özge MUTLU KAYA, Barış Tanrivermi̇ş","doi":"10.30927/ijpf.1300715","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1300715","url":null,"abstract":"Tasarrufun iptali davası, cebri icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlunun alacaklıların haklarını ihlal eden tasarruflarına karşı alacaklıları koruma amacıyla İcra İflas Kanunu’nda ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir ve her iki kanun hükümleri birbiriyle paralellik göstermektedir. Anayasa Mahkemesi 2018 yılından bu yana önce İcra İflas Kanunu’nun 278. maddesinde yer alan ve “yakın akrabalar arasında yapılan tasarrufları aksi ispat edilemeyecek şekilde bağışlama kabul eden” düzenleme hakkında, ardından Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 28. maddesinde yer alan benzer düzenleme hakkında hak arama hürriyeti ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa’ya aykırı olduğu için iptal kararı vermiştir. Bununla birlikte İcra ve İflas Kanunu 279. maddedeki düzenlemeye ilişkin yüksek mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede kurtuluş kanıtı imkânı gerekçe gösterilerek hüküm Anayasaya aykırı bulunmamıştır. Dolayısıyla bu durumun, paralel düzenleme olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 29. maddesi için de geçerli olması beklenir ancak bu iki madde arasındaki farklılık halen mevcuttur. Anayasa Mahkemesi’nin bu konudaki kararları gerek kamu alacakları gerekse özel alacaklar için, borçlular bakımından savunma ve mülkiyet hakkını koruyucu niteliktedir. Ancak AATUHK md. 29 hükmünün de İcra İflas Kanunu’ndaki md. 279/2 ile benzer şekilde bir düzenleme yapılması gerekmektedir.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"44 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139231690","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Beyin göçü, vasıflı bireylerin gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere göçü anlamına gelmektedir. Vasıflı bireylerin bir ülkeden diğerine göçü, göç veren ülkede ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler doğurmakta; işgücü eksikliğine, vergi gelirlerinin azalmasına, yenilik yapma ve teknolojik gelişmelerde geride kalınmasına, gelir eşitsizliğine ve sosyal gerginliklerine neden olabilmektedir. Bu nedenle ülkeler tarafından bir endişe kaynağı olan beyin göçünün önlenmesi ve tersine beyin göçü ve beyin kazanımının teşviki ülkelerin önemli hedefleri arasındadır. Bu hedefler doğrultusunda kullanılan önemli araçlardan biri de vergi politikalarıdır. Bu çalışmanın temel amacı, ülkelerin beyin göçünü önleme ve tersine beyin göçü ile beyin kazanımını teşvik etmede kullandıkları vergi politika araçlarının incelenmesidir. Çalışmada 10 Avrupa ülkesinin beyin göçüne yönelik uygulamış olduğu gelir vergisi teşvikleri incelenmektedir. Sonuç kısmında uygulanan vergi politikalarına yönelik değerlendirmeler yapılmaktadır.
{"title":"An Evaluation on the Tax Policy Preferences of Selected European Countries Towards Brain Drain","authors":"Zeynep Arikan, Ahmet İnneci̇","doi":"10.30927/ijpf.1377280","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1377280","url":null,"abstract":"Beyin göçü, vasıflı bireylerin gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere göçü anlamına gelmektedir. Vasıflı bireylerin bir ülkeden diğerine göçü, göç veren ülkede ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler doğurmakta; işgücü eksikliğine, vergi gelirlerinin azalmasına, yenilik yapma ve teknolojik gelişmelerde geride kalınmasına, gelir eşitsizliğine ve sosyal gerginliklerine neden olabilmektedir. Bu nedenle ülkeler tarafından bir endişe kaynağı olan beyin göçünün önlenmesi ve tersine beyin göçü ve beyin kazanımının teşviki ülkelerin önemli hedefleri arasındadır. Bu hedefler doğrultusunda kullanılan önemli araçlardan biri de vergi politikalarıdır. Bu çalışmanın temel amacı, ülkelerin beyin göçünü önleme ve tersine beyin göçü ile beyin kazanımını teşvik etmede kullandıkları vergi politika araçlarının incelenmesidir. Çalışmada 10 Avrupa ülkesinin beyin göçüne yönelik uygulamış olduğu gelir vergisi teşvikleri incelenmektedir. Sonuç kısmında uygulanan vergi politikalarına yönelik değerlendirmeler yapılmaktadır.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"14 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139231528","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, Covid-19'un Türkiye’deki turizm işletmelerine finansal etkilerini finansal sıkıntı kapsamında incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda Altman Z-Skor ve Springate S-Skor finansal sıkıntı tahmin analiz modeli kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemi ise Covid-19’un söz konusu olduğu 2019-2021 yılları arasında Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören 8 turizm şirketinden oluşmaktadır. Analiz sonuçlarına göre, analize dâhil edilen turizm işletmeleri için Altman Z-Skor ve Springate S-Skor modelleri birbirine benzer sonuçlar ortaya koymaktadır. Altman Z-Skor modeline göre Covid-19 dönemi öncesi 2019 yılında 2 işletmenin finansal sıkıntı açısından riskli bölgede; Covid-19 dönemi olan 2020 yılında 1 işletmenin riskli, 1 işletmenin belirsiz bölgede; Covid-19 dönemi sonrası dönem olan 2021 yılında ise 2 işletmenin riskli bölgede yer aldığı görülmektedir. Springate S-Skor modeline göre ise 2019 yılında 4 işletmenin, 2020 yılında 5 işletmenin ve 2021 yılında 4 işletmenin riskli bölgede yer aldığı tespit edilmiştir. Covid-19 pandemisi nedeniyle oluşan olumsuz durumların, turizm işletmelerini finansal açıdan negatif yönde etkilemesi beklenirken, çalışmada elde edilen bulgular bu beklentiyi çok fazla desteklememektedir.
{"title":"Financial Distress Of BIST Tourism Businesses During Covid-19","authors":"Ömer Burak Paksoy, O. Şahi̇n","doi":"10.30927/ijpf.1329185","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1329185","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Covid-19'un Türkiye’deki turizm işletmelerine finansal etkilerini finansal sıkıntı kapsamında incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda Altman Z-Skor ve Springate S-Skor finansal sıkıntı tahmin analiz modeli kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemi ise Covid-19’un söz konusu olduğu 2019-2021 yılları arasında Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören 8 turizm şirketinden oluşmaktadır. Analiz sonuçlarına göre, analize dâhil edilen turizm işletmeleri için Altman Z-Skor ve Springate S-Skor modelleri birbirine benzer sonuçlar ortaya koymaktadır. Altman Z-Skor modeline göre Covid-19 dönemi öncesi 2019 yılında 2 işletmenin finansal sıkıntı açısından riskli bölgede; Covid-19 dönemi olan 2020 yılında 1 işletmenin riskli, 1 işletmenin belirsiz bölgede; Covid-19 dönemi sonrası dönem olan 2021 yılında ise 2 işletmenin riskli bölgede yer aldığı görülmektedir. Springate S-Skor modeline göre ise 2019 yılında 4 işletmenin, 2020 yılında 5 işletmenin ve 2021 yılında 4 işletmenin riskli bölgede yer aldığı tespit edilmiştir. Covid-19 pandemisi nedeniyle oluşan olumsuz durumların, turizm işletmelerini finansal açıdan negatif yönde etkilemesi beklenirken, çalışmada elde edilen bulgular bu beklentiyi çok fazla desteklememektedir.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"13 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139260337","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Vergi uyumuna yönelik tartışmalar uzun süredir devam etmekte ve ilgili yazın farklı disiplinlerden araştırmacıların katkılarıyla zenginleştirilmeye devam etmektedir. Bu yönüyle vergi uyumu uzun yıllardır olduğu gibi gelecekte de araştırmacılar için ilgi çekici bir çalışma alanı olma özelliğini korumaktadır. Buna karşın literatür incelendiğinde vergi uyumu araştırmalarının genel eğilim ve özelliklerini ortaya koyan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. Bu araştırmanın amacı Web of Science veri tabanında indekslenen vergi uyumu çalışmalarının bibliyometrik analizini yapmaktır. Bu doğrultuda 1982-2023 yılları arasında yayınlanmış 829 makale, RStudio programında “biblioshiny” paketiyle analiz edilmiştir. Yapılan analiz kapsamında vergi uyumu çalışma alanında yayın yapan en etkili dergiler, yazarlar, ülkeler, iş birliği durumları, kelime analizleri, tematik harita ve evrim gibi çeşitli bibliyometrik göstergeler sunulmuştur. Alandaki en üretken derginin Journal of Economic Psychology olduğu ve en üretken, en çok atıf alan ve en çok iş birliği gerçekleştiren yazarın ise Erich Kirchler olduğu tespit edilmiştir. Yıllar itibarıyla vergi uyumuna ilişkin makale sayılarında önemli bir artış ivmesi görülmekle birlikte “tax law”, “e-government” ve “economics” konularına son yıllarda yaşanan tematik evrim çalışmayla ulaşılan bazı diğer bulgular arasındadır. Çalışmanın vergi uyumu araştırma alanının genel görünümünün ortaya koyulması ve gelecek araştırmalara yol göstermesi bakımından faydalı olacağı düşünülmektedir.
{"title":"Bibliometric Analysis of Articles on Tax Compliance Based on Web of Science Database","authors":"H. Günay","doi":"10.30927/ijpf.1291303","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1291303","url":null,"abstract":"Vergi uyumuna yönelik tartışmalar uzun süredir devam etmekte ve ilgili yazın farklı disiplinlerden araştırmacıların katkılarıyla zenginleştirilmeye devam etmektedir. Bu yönüyle vergi uyumu uzun yıllardır olduğu gibi gelecekte de araştırmacılar için ilgi çekici bir çalışma alanı olma özelliğini korumaktadır. Buna karşın literatür incelendiğinde vergi uyumu araştırmalarının genel eğilim ve özelliklerini ortaya koyan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. Bu araştırmanın amacı Web of Science veri tabanında indekslenen vergi uyumu çalışmalarının bibliyometrik analizini yapmaktır. Bu doğrultuda 1982-2023 yılları arasında yayınlanmış 829 makale, RStudio programında “biblioshiny” paketiyle analiz edilmiştir. Yapılan analiz kapsamında vergi uyumu çalışma alanında yayın yapan en etkili dergiler, yazarlar, ülkeler, iş birliği durumları, kelime analizleri, tematik harita ve evrim gibi çeşitli bibliyometrik göstergeler sunulmuştur. Alandaki en üretken derginin Journal of Economic Psychology olduğu ve en üretken, en çok atıf alan ve en çok iş birliği gerçekleştiren yazarın ise Erich Kirchler olduğu tespit edilmiştir. Yıllar itibarıyla vergi uyumuna ilişkin makale sayılarında önemli bir artış ivmesi görülmekle birlikte “tax law”, “e-government” ve “economics” konularına son yıllarda yaşanan tematik evrim çalışmayla ulaşılan bazı diğer bulgular arasındadır. Çalışmanın vergi uyumu araştırma alanının genel görünümünün ortaya koyulması ve gelecek araştırmalara yol göstermesi bakımından faydalı olacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"296 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139322903","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Organisations that operate utility infrastructure, such as water and electricity, within the municipal context have choices to make in terms of their preferred business model. Such choices include their business goal, implementing agent, and market structure. This study focuses on two of the possible business goals, namely to deliver a ‘sustainable service’ or a ‘financialised service’, defining these terms and exploring the general characteristics of the types of organisations involved in each, such as ownership profiles and exposure to financial market instruments. The study then goes into detail for two relevant case studies, which are Joburg Water, South Africa as a sustainable service, and Thames Water Utilities, England, as a financialised service. It takes a closer look at ten specific financial indicators calculated from the 2021/22 financial statements of Joburg Water and Thames Water Utilities. The study concludes with a tentative proposal for the financial indicators of sustainable and financialised services.
{"title":"Financial Indicators of Sustainable and Financialised Municipal Water Infrastructure","authors":"Brad Bell","doi":"10.30927/ijpf.1275686","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1275686","url":null,"abstract":"Organisations that operate utility infrastructure, such as water and electricity, within the municipal context have choices to make in terms of their preferred business model. Such choices include their business goal, implementing agent, and market structure. This study focuses on two of the possible business goals, namely to deliver a ‘sustainable service’ or a ‘financialised service’, defining these terms and exploring the general characteristics of the types of organisations involved in each, such as ownership profiles and exposure to financial market instruments. The study then goes into detail for two relevant case studies, which are Joburg Water, South Africa as a sustainable service, and Thames Water Utilities, England, as a financialised service. It takes a closer look at ten specific financial indicators calculated from the 2021/22 financial statements of Joburg Water and Thames Water Utilities. The study concludes with a tentative proposal for the financial indicators of sustainable and financialised services.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"2016 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139353816","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Especially in the early 19th century, states have been in search of finding finance for large projects such as dams, bridges and road construction that they could not finance on their own. As a result of evaluations, it was concluded that the necessary financing could be provided by limiting the liability of investors and then the limited liability principle, which is one of the prime building blocks of modern business life, has been legally accepted. Thanks to limited liability also small and medium-sized enterprises (SMEs) and start-ups have become more easily able to access the equity capital they need. However, although the limited liability principle makes it easier to reach equity capital, it makes it difficult to access debt capital (credit), especially in times of crisis. For this reason, alternative finance models such as crowdfunding emerged in the early 2000s to facilitate startups' access to debt capital. In this article, the contribution of the limited liability principle and crowdfunding to access capital are examined.
{"title":"The Contribution of Limited Liability Principle and Crowdfunding Concept to Access Finance","authors":"Temel Güner","doi":"10.30927/ijpf.1265482","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1265482","url":null,"abstract":"Especially in the early 19th century, states have been in search of finding finance for large projects such as dams, bridges and road construction that they could not finance on their own. As a result of evaluations, it was concluded that the necessary financing could be provided by limiting the liability of investors and then the limited liability principle, which is one of the prime building blocks of modern business life, has been legally accepted. Thanks to limited liability also small and medium-sized enterprises (SMEs) and start-ups have become more easily able to access the equity capital they need. However, although the limited liability principle makes it easier to reach equity capital, it makes it difficult to access debt capital (credit), especially in times of crisis. For this reason, alternative finance models such as crowdfunding emerged in the early 2000s to facilitate startups' access to debt capital. In this article, the contribution of the limited liability principle and crowdfunding to access capital are examined.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"2 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139359475","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada, sosyal parafiskal yük kavramının teorik çerçevesinin belirlenmesi, bu kavramı etkileyen ve bu kavramdan etkilenen olguların ortaya konulması ve Türkiye’de sosyal parafiskal yük seviyesinin ne düzeyde olduğuna ilişkin verilerin paylaşılıp değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Sosyal parafiskal yük kavramı rakamsal olarak ortaya konulabilse de asıl önemli olan husus bu yükün hissedilme derecesidir. Bu noktada sosyal güvenlik sisteminin finansal yapısı, kayıtdışı istihdam düzeyi, prim affı/yapılandırmaları, yaptırımlar, işsizlik düzeyi gibi hususlar sosyal parafiskal yükü etkileyen önemli olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de sosyal parafiskal yükün özellikle işverenler üzerindeki etkisini azaltmak ve böylece özellikle kayıtdışı istihdam ve işsizliğin önüne geçmek amacıyla istihdam teşvikleri etkin olarak kullanılmaktadır.
{"title":"Sosyal Parafiskal Yük, Olgusal Bağlantılar ve Türkiye’de Görünümü","authors":"Mehmet Bulut","doi":"10.30927/ijpf.1099387","DOIUrl":"https://doi.org/10.30927/ijpf.1099387","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, sosyal parafiskal yük kavramının teorik çerçevesinin belirlenmesi, bu kavramı etkileyen ve bu kavramdan etkilenen olguların ortaya konulması ve Türkiye’de sosyal parafiskal yük seviyesinin ne düzeyde olduğuna ilişkin verilerin paylaşılıp değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Sosyal parafiskal yük kavramı rakamsal olarak ortaya konulabilse de asıl önemli olan husus bu yükün hissedilme derecesidir. Bu noktada sosyal güvenlik sisteminin finansal yapısı, kayıtdışı istihdam düzeyi, prim affı/yapılandırmaları, yaptırımlar, işsizlik düzeyi gibi hususlar sosyal parafiskal yükü etkileyen önemli olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de sosyal parafiskal yükün özellikle işverenler üzerindeki etkisini azaltmak ve böylece özellikle kayıtdışı istihdam ve işsizliğin önüne geçmek amacıyla istihdam teşvikleri etkin olarak kullanılmaktadır.","PeriodicalId":159468,"journal":{"name":"International Journal of Public Finance","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125880562","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}