Bu çalışmanın amacı, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) küreselleşme çağının önemli belirleyicilerinden olan teknolojik gelişmeleri benimsemelerinin avantajlarını ve teknolojik gelişmelerin benimsenme süreçlerinin önündeki temel engel ve zorlukları incelemektir. Günümüzde dünya daha az yoksulluk, daha fazla istihdam ve sürdürülebilir üretimi içeren yeni ekonomik modeller geliştirmek konusunda çalışmaktadır. Bu hedeflere ulaşmada KOBİ’lerin önemi büyüktür. Ne var ki KOBİ’ler ülkelerin ekonomik büyüme hızlarının artmasında hayati bir bileşen olmalarına rağmen, teknolojik gelişimden yeterince faydalanamadıkları durumda tam potansiyellerine ulaşmakta sorun yaşamaktadır. Bu durum, ülkelerin de potansiyel büyüme seviyelerine ulaşmalarının önündeki engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla KOBİ’lerin teknolojik değişim ve gelişime ayak uydurmasının önündeki engeller tespit edilmeli ve giderilmelidir. Çalışmanın ilk bölümünde teknolojik gelişimin önemi ve tarihi tartışılacak, ikinci bölümde teknolojik gelişimin KOBİ’lere etkileri üzerine bir literatür taraması sunulacak ve son bölümde evrimsel oyun teorisi araçları kullanılarak yeni teknolojinin benimsenme süreci modellenecektir. Evrimsel oyun teorisi, rasyonel karar vericilerin varlığını sorgulaması, insanların özel tarihleri, duygusallığı, inatçılığı, altruizmi, konformizmi ve diğer duyguları modellemeye dahil edebilmesi ve replikatör dinamikleri ile klasik oyun teorisinden farklılaşarak gerçeğe uygun modellerin oluşturulmasını sağlamaktadır.
{"title":"Teknolojik Gelişim ve KOBİ’ler: Genel Bir Literatür İncelemesi ve Teknolojik Gelişime Uyum Sağlama Sürecinin Evrimsel Oyun Teorisi ile Modellenmesi","authors":"Aras Yolusever","doi":"10.58654/jebi.1401459","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1401459","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) küreselleşme çağının önemli belirleyicilerinden olan teknolojik gelişmeleri benimsemelerinin avantajlarını ve teknolojik gelişmelerin benimsenme süreçlerinin önündeki temel engel ve zorlukları incelemektir. Günümüzde dünya daha az yoksulluk, daha fazla istihdam ve sürdürülebilir üretimi içeren yeni ekonomik modeller geliştirmek konusunda çalışmaktadır. Bu hedeflere ulaşmada KOBİ’lerin önemi büyüktür. Ne var ki KOBİ’ler ülkelerin ekonomik büyüme hızlarının artmasında hayati bir bileşen olmalarına rağmen, teknolojik gelişimden yeterince faydalanamadıkları durumda tam potansiyellerine ulaşmakta sorun yaşamaktadır. Bu durum, ülkelerin de potansiyel büyüme seviyelerine ulaşmalarının önündeki engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla KOBİ’lerin teknolojik değişim ve gelişime ayak uydurmasının önündeki engeller tespit edilmeli ve giderilmelidir. Çalışmanın ilk bölümünde teknolojik gelişimin önemi ve tarihi tartışılacak, ikinci bölümde teknolojik gelişimin KOBİ’lere etkileri üzerine bir literatür taraması sunulacak ve son bölümde evrimsel oyun teorisi araçları kullanılarak yeni teknolojinin benimsenme süreci modellenecektir. Evrimsel oyun teorisi, rasyonel karar vericilerin varlığını sorgulaması, insanların özel tarihleri, duygusallığı, inatçılığı, altruizmi, konformizmi ve diğer duyguları modellemeye dahil edebilmesi ve replikatör dinamikleri ile klasik oyun teorisinden farklılaşarak gerçeğe uygun modellerin oluşturulmasını sağlamaktadır.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"15 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141644045","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Önemli bir problem olan zorbalık, hayatın bütününde olduğu gibi işyerlerinde de sıklıkla karşılaşılan ve çözüm aranan bir durumdur. Çalışmanın amacı, İşyeri zorbalığının örgütsel vatandaşlık davranışına etkilerinin araştırılması ile mesleki tükenmişliğin aracılık rolünün belirlenmesidir. Araştırmanın amacı doğrultusunda hazırlanan anket formu ile Kayseri’de faaliyet göstermekte olan büyük ölçekli bir işletmeden kolayda örnekleme yöntemi ile elde edilen 451 veri ile analizler gerçekleştirilmiştir. Analizlerin yapılmasında frekans analizi, güvenilirlik analizi, doğrulayıcı faktör analizi ve yapısal eşitlik modeli çerçevesinde yol analizinden faydalanılmıştır. Tükenmişlik değişkeni modele eklenmeden önce işyerinde zorbalığın örgütsel vatandaşlık davranışı üzerinde anlamlı bir etkiye sahip iken (β = -0,567, p = 0,000); tükenmişlik değişkeni analize dahil edildiğinde işyerinde zorbalığın örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisi β = -0,436’ya düşmüştür. Bu sonuç işyerinde zorbalığın örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisinde tükenmişliğin aracı rol oynadığı sonucunu göstermektedir.
{"title":"İşyerinde Zorbaliğin Örgütsel Vatandaşlik Davranişina Etkisinde Mesleki Tükenmişliğin Aracilik Rolü","authors":"Murat Karataş, Ali Bayram","doi":"10.58654/jebi.1393941","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1393941","url":null,"abstract":"Önemli bir problem olan zorbalık, hayatın bütününde olduğu gibi işyerlerinde de sıklıkla karşılaşılan ve çözüm aranan bir durumdur. Çalışmanın amacı, İşyeri zorbalığının örgütsel vatandaşlık davranışına etkilerinin araştırılması ile mesleki tükenmişliğin aracılık rolünün belirlenmesidir. Araştırmanın amacı doğrultusunda hazırlanan anket formu ile Kayseri’de faaliyet göstermekte olan büyük ölçekli bir işletmeden kolayda örnekleme yöntemi ile elde edilen 451 veri ile analizler gerçekleştirilmiştir. Analizlerin yapılmasında frekans analizi, güvenilirlik analizi, doğrulayıcı faktör analizi ve yapısal eşitlik modeli çerçevesinde yol analizinden faydalanılmıştır. Tükenmişlik değişkeni modele eklenmeden önce işyerinde zorbalığın örgütsel vatandaşlık davranışı üzerinde anlamlı bir etkiye sahip iken (β = -0,567, p = 0,000); tükenmişlik değişkeni analize dahil edildiğinde işyerinde zorbalığın örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisi β = -0,436’ya düşmüştür. Bu sonuç işyerinde zorbalığın örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkisinde tükenmişliğin aracı rol oynadığı sonucunu göstermektedir.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"8 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141642639","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In terms of businesses, the concept of sustainability is the sensitivity of a business that operates to make a profit to environmental and social issues. Sustainability in business activities and decision-making processes is expressed as taking into account environmental and social factors together with corporate governance principles. Therefore, in order to share sustainability information with stakeholders, businesses use integrated reports that include both financial and non-financial information together with sustainability reports as well as annual reports. Therefore, in this study, the activities of deposit, development and investment banks in the Sustainability Index of Borsa Istanbul between 2020 and 2022 are analyzed in terms of the three dimensions of corporate sustainability: environment, social and governance. Indicators related to environment, social and governance were determined to analyze sustainability performances. Information on the determined indicators was obtained from the annual reports, sustainability reports and integrated reports published by the enterprises and analyzed with the TOPSIS method. In addition, data on the indicators determined to analyze the economic situation of the enterprises in the specified period were obtained from the Turkish Banking Association.. Information on economic indicators was also analyzed using the TOPSIS method and it was also investigated whether there is a relationship between sustainability and economic indicators. As a result of the analysis, no statistically significant result was found between sustainability performance reports and economic indicators. In this context, as a result of the results obtained, suggestions were made for theoreticians and practitioners.
{"title":"ANALYZING CORPORATE SUSTAINABILITY REPORTS WITH TOPSIS METHOD: EVIDENCE FROM BIST SUSTAINABILITY INDEX","authors":"Ali Hüseyin, Ayten Çetin","doi":"10.58654/jebi.1466748","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1466748","url":null,"abstract":"In terms of businesses, the concept of sustainability is the sensitivity of a business that operates to make a profit to environmental and social issues. Sustainability in business activities and decision-making processes is expressed as taking into account environmental and social factors together with corporate governance principles. Therefore, in order to share sustainability information with stakeholders, businesses use integrated reports that include both financial and non-financial information together with sustainability reports as well as annual reports. Therefore, in this study, the activities of deposit, development and investment banks in the Sustainability Index of Borsa Istanbul between 2020 and 2022 are analyzed in terms of the three dimensions of corporate sustainability: environment, social and governance. Indicators related to environment, social and governance were determined to analyze sustainability performances. Information on the determined indicators was obtained from the annual reports, sustainability reports and integrated reports published by the enterprises and analyzed with the TOPSIS method. In addition, data on the indicators determined to analyze the economic situation of the enterprises in the specified period were obtained from the Turkish Banking Association.. Information on economic indicators was also analyzed using the TOPSIS method and it was also investigated whether there is a relationship between sustainability and economic indicators. As a result of the analysis, no statistically significant result was found between sustainability performance reports and economic indicators. In this context, as a result of the results obtained, suggestions were made for theoreticians and practitioners.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"89 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141642894","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İktisat politikasının en önemli hedeflerinden biri olan iktisadi büyüme, ülke ekonomilerinin toplam büyüklüğünün analiz edilmesi açısından da anahtar bir gösterge olmasına karşın, ülkeler arasındaki refah farklılıkları hususunda net bir görüş sahibi olunmasına katkı sunamamaktadır. Birçok ekonomist, bu noktada kişi başına düşen GSYİH verisini baz alarak analiz yapmaya çalışmasına rağmen, toplumun genel harcama gücü göz ardı edilmektedir. Bu noktada, çalışmada aynı ürün ve ürün gruplarının tek bir parasal endeks üzerinden hesaplanarak toplumların tüketim gücünü veren satın alma gücü paritesinin kullanılmasının elverişliliği tartışılarak, 36 OECD ülkesinin iktisadi, politik ve sosyal refah göstergelerinin birbirleri ile ilişkisi panel veri regresyonu ile analiz edilmektedir. Analiz sonucunda hukukun üstünlüğü, yasal kalite, yolsuzlukla mücadele ile hesap verebilirlik ve şeffaflığın satın alma gücü üzerinde pozitif etkisinin olduğu tespit edilmiştir.
尽管作为经济政策最重要目标之一的经济增长是分析国民经济总规模的关键指标,但它无助于清楚地了解各国之间的福利差异。尽管许多经济学家试图根据人均 GDP 数据进行分析,但却忽略了社会的总体消费能力。在这一点上,本研究探讨了使用购买力平价的可行性,购买力平价通过计算相同产品和产品组的单一货币指数来给出社会的消费能力,并通过面板数据回归分析了经合组织 36 个国家的经济、政治和社会福利指标之间的关系。分析结果表明,法治、法律质量、反腐败、问责制和透明度对购买力有积极影响。
{"title":"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE YASAL KALİTE İLE YOLSUZLUKLA MÜCADELE VE HESAP VEREBİLİRLİĞİN İKTİSADİ REFAH ÜZERİNE ETKİLERİ: OECD ÜLKELERİNE YÖNELİK PANEL VERİ ANALİZİ","authors":"Uğur Salgar","doi":"10.58654/jebi.1418045","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1418045","url":null,"abstract":"İktisat politikasının en önemli hedeflerinden biri olan iktisadi büyüme, ülke ekonomilerinin toplam büyüklüğünün analiz edilmesi açısından da anahtar bir gösterge olmasına karşın, ülkeler arasındaki refah farklılıkları hususunda net bir görüş sahibi olunmasına katkı sunamamaktadır. Birçok ekonomist, bu noktada kişi başına düşen GSYİH verisini baz alarak analiz yapmaya çalışmasına rağmen, toplumun genel harcama gücü göz ardı edilmektedir. Bu noktada, çalışmada aynı ürün ve ürün gruplarının tek bir parasal endeks üzerinden hesaplanarak toplumların tüketim gücünü veren satın alma gücü paritesinin kullanılmasının elverişliliği tartışılarak, 36 OECD ülkesinin iktisadi, politik ve sosyal refah göstergelerinin birbirleri ile ilişkisi panel veri regresyonu ile analiz edilmektedir. Analiz sonucunda hukukun üstünlüğü, yasal kalite, yolsuzlukla mücadele ile hesap verebilirlik ve şeffaflığın satın alma gücü üzerinde pozitif etkisinin olduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"29 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141709878","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye’s unorthodox monetary policy implemented between September 2021 and June 2023 affected many macroeconomic indicators including inflation. Turkish Central Bank’s (CBRT) continuous lowering of the policy interest rate increased the negative real interest rate constantly. As a result, households invested in alternative assets including housing, foreign currency and gold in order to hedge against inflation. This increase in demand soared real estate prices. Besides, land is an important cost item for solar power plant investments. Considering the linear relationship between land prices and housing prices, this paper investigates the effect of the increase in housing prices on the capital expenditure (CAPEX) of 37 unlicensed solar power plant projects in Türkiye. According to the results, a correlation of -0.97 was determined between the real interest rate and housing price index in Türkiye. In addition, a correlation of 0.20 was found between housing price index and the CAPEX of unlicensed solar power plants. This situation indicates that the increase in housing prices primarily due to the unorthodox monetary policy might adversely affected the profitability of unlicensed solar power plants, since CAPEX is an important factor affecting the profitability. Although the unconventional monetary policy has been abandoned as of July 2023, the negative effects of this policy on the economy, especially inflation, still continue. Policies and practices that would increase the profitability of solar power plants will make significant contribution to the renewable energy investors and Türkiye's green transition. In this context, development and issuance of carbon development credits under the voluntary carbon market standards such as Global Carbon Council (GCC) Standard and International Carbon Standard (ICR) presents additionality to support solar power plant investors and help the country to reach her carbon neutrality target.
{"title":"Türkiye’nin Gelenek Dışı Para Politikasının Lisanssız Güneş Santrallerinin Kârlılığı Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi","authors":"İzzet Ari, Mustafa Kaya","doi":"10.58654/jebi.1419848","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1419848","url":null,"abstract":"Türkiye’s unorthodox monetary policy implemented between September 2021 and June 2023 affected many macroeconomic indicators including inflation. Turkish Central Bank’s (CBRT) continuous lowering of the policy interest rate increased the negative real interest rate constantly. As a result, households invested in alternative assets including housing, foreign currency and gold in order to hedge against inflation. This increase in demand soared real estate prices. Besides, land is an important cost item for solar power plant investments. Considering the linear relationship between land prices and housing prices, this paper investigates the effect of the increase in housing prices on the capital expenditure (CAPEX) of 37 unlicensed solar power plant projects in Türkiye. According to the results, a correlation of -0.97 was determined between the real interest rate and housing price index in Türkiye. In addition, a correlation of 0.20 was found between housing price index and the CAPEX of unlicensed solar power plants. This situation indicates that the increase in housing prices primarily due to the unorthodox monetary policy might adversely affected the profitability of unlicensed solar power plants, since CAPEX is an important factor affecting the profitability. Although the unconventional monetary policy has been abandoned as of July 2023, the negative effects of this policy on the economy, especially inflation, still continue. Policies and practices that would increase the profitability of solar power plants will make significant contribution to the renewable energy investors and Türkiye's green transition. In this context, development and issuance of carbon development credits under the voluntary carbon market standards such as Global Carbon Council (GCC) Standard and International Carbon Standard (ICR) presents additionality to support solar power plant investors and help the country to reach her carbon neutrality target.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"134 S233","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140428889","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Although discrimination is an undesirable situation that harms both societies oath businesses, it continues to be implemented in many different ways. These practices create many negative effects, both material and morale, in the long term. The issue of combating discrimination is specifically addressed within businesses, where efforts are made to propose solutions for its negative consequences. Within the scope of this struggle, different dimensions of discrimination in businesses were defined and analyzed in the research. In the research, in addition to examining the types of discrimination that have emerged in businesses from past to present, based on the literature current discriminatory behaviors in businesses were also identified. Various types of discrimination in the literature include forms of discrimination in different categories such as gender, age, ethnicity, sexual orientation, disability. By associating these different types of discrimination with experiences in the business world, the research reveals how business employees are exposed to this type of discrimination . Of this context, semi- structured questions were asked to 38 white-collar employees using the interview. During the analysis of the participants' experiences, significant issues were considered, including the impact of discrimination on business life and the effectiveness of diversity and equality policies in workplaces. As a result, this research contributes to our understanding of how business employees deal with different types of discrimination and ways to create more fair environment in the workplace. It is expected that this research will contribute to improving anti-discrimination strategies oath creating more egalitarian environment in the business world.
{"title":"İŞLETMELERDE AYRIMCILIK: ÖRNEK OLAYLAR İLE BİR İNCELEME","authors":"Artür Yetvart Mumcu","doi":"10.58654/jebi.1392247","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1392247","url":null,"abstract":"Although discrimination is an undesirable situation that harms both societies oath businesses, it continues to be implemented in many different ways. These practices create many negative effects, both material and morale, in the long term. The issue of combating discrimination is specifically addressed within businesses, where efforts are made to propose solutions for its negative consequences. Within the scope of this struggle, different dimensions of discrimination in businesses were defined and analyzed in the research. In the research, in addition to examining the types of discrimination that have emerged in businesses from past to present, based on the literature current discriminatory behaviors in businesses were also identified. Various types of discrimination in the literature include forms of discrimination in different categories such as gender, age, ethnicity, sexual orientation, disability. By associating these different types of discrimination with experiences in the business world, the research reveals how business employees are exposed to this type of discrimination . Of this context, semi- structured questions were asked to 38 white-collar employees using the interview. During the analysis of the participants' experiences, significant issues were considered, including the impact of discrimination on business life and the effectiveness of diversity and equality policies in workplaces. As a result, this research contributes to our understanding of how business employees deal with different types of discrimination and ways to create more fair environment in the workplace. It is expected that this research will contribute to improving anti-discrimination strategies oath creating more egalitarian environment in the business world.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"101 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139173749","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu araştırmada, Curhan, Elfenbein ve Xu (2006) tarafından geliştirilen Müzakerede Öznel Değer Envanteri (MÖDE) ölçeğinin Türkçe diline uyarlanması için güvenirlik ve geçerlik çalışmaları yapılmıştır. Ölçeğin Türkçe çevirisi uzmanların desteği ile tamamlandıktan sonra kapsam ve dil geçerliği için işlemler gerçekleştirilmiştir. Türkçe ölçek formuyla toplanan veriler, güvenirlik ve geçerlilik analizleri için kullanılmıştır. Analizlerde, İstanbul Kültür Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi öğrencileri ile Türkiye’de uluslararası firmalarda çalışan katılımcıdan elde edilen veriler kullanılmıştır. 207 katılımcı ile gerçekleştirilen Keşfedici Faktör Analizi (KFA) ölçeğin orijinal formundakine paralel üç ana faktör ve 16 maddelik yapı ortaya çıkardı. Türk kültüründe müzakerenin algılanma biçimi sebebi ile iki maddenin orijinal ölçekten farklı faktörlere yüklendikleri gözlemlendi. Yeni madde yapısı 338 ek örneklem ile gerçekleştirilen Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile incelenmiş ve modelin orijinal üç ana faktör ve iki alt boyutlu yapısını doğrulanmıştır. MÖDE’nin Türkçe formunun alt boyutları araçsal, bireysel, süreçsel ve ilişkisel olarak orijinal forma uygun şekilde adlandırılmıştır ve araştırma sonucunda MÖDE ölçeğinin Türkçe formunun geçerliliği ve güvenirliği konusunda yeterli kanıt sunulmuştur. Ölçeğin “benliksel” faktörünün sınır değerlerdeki yakınsak geçerliliğiyle ilgili bulgular önceki çalışmalar ile benzerlik göstermiştir.
{"title":"TURKISH ADAPTATION OF SUBJECTIVE VALUE INVENTORY","authors":"Hakan Ayteki̇n","doi":"10.58654/jebi.1335389","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1335389","url":null,"abstract":"Bu araştırmada, Curhan, Elfenbein ve Xu (2006) tarafından geliştirilen Müzakerede Öznel Değer Envanteri (MÖDE) ölçeğinin Türkçe diline uyarlanması için güvenirlik ve geçerlik çalışmaları yapılmıştır. Ölçeğin Türkçe çevirisi uzmanların desteği ile tamamlandıktan sonra kapsam ve dil geçerliği için işlemler gerçekleştirilmiştir. Türkçe ölçek formuyla toplanan veriler, güvenirlik ve geçerlilik analizleri için kullanılmıştır. Analizlerde, İstanbul Kültür Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi öğrencileri ile Türkiye’de uluslararası firmalarda çalışan katılımcıdan elde edilen veriler kullanılmıştır. 207 katılımcı ile gerçekleştirilen Keşfedici Faktör Analizi (KFA) ölçeğin orijinal formundakine paralel üç ana faktör ve 16 maddelik yapı ortaya çıkardı. Türk kültüründe müzakerenin algılanma biçimi sebebi ile iki maddenin orijinal ölçekten farklı faktörlere yüklendikleri gözlemlendi. Yeni madde yapısı 338 ek örneklem ile gerçekleştirilen Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile incelenmiş ve modelin orijinal üç ana faktör ve iki alt boyutlu yapısını doğrulanmıştır. MÖDE’nin Türkçe formunun alt boyutları araçsal, bireysel, süreçsel ve ilişkisel olarak orijinal forma uygun şekilde adlandırılmıştır ve araştırma sonucunda MÖDE ölçeğinin Türkçe formunun geçerliliği ve güvenirliği konusunda yeterli kanıt sunulmuştur. Ölçeğin “benliksel” faktörünün sınır değerlerdeki yakınsak geçerliliğiyle ilgili bulgular önceki çalışmalar ile benzerlik göstermiştir.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"24 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139278094","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dünyanın en büyük bilişim teknolojisi şirketi olan IBM (2010) tarafından yapılan araştırmada, yönetim kalitesini belirleyen en önemli kriterin yaratıcılık olduğu ve yaratıcılığın yönetimin gelecekteki başarısı için en önemli faktör olduğu belirtilmektedir. Yaratıcı bir çaba sonucunda oluşan sanatın önemini kavrayan, sanatın yönetim bilimi için gerekli olduğunu bilen ve sanatın yönetim için faydalı niteliklerini doğru adımlarla yönetim biçimine yansıtan işletmelerin başarılı olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, yönetim, bilim ve sanatın kavramsal olarak ne olduğunu çözmek yerine, özellikle günümüzde sanatın, yönetim bilimi için gerekli olduğunu anlayan ve sanatın yönetim sürecinde yararlı olabilecek özelliklerini yönetim sistemine yansıtarak başarılı olan işletme örneklerini inceleyerek ve yöneticiler ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakat verileri çerçevesinde sanatın yönetim üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Sanatın yönetim üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için ilk olarak bu konuyla ilgili yapılan nicel ve nitel çalışmalar araştırılarak, sentezlenerek ve değerlendirilerek sistematik bir literatür taraması yapılmıştır. İkinci olarak Türkiye’de faaliyet gösteren 56 farklı işletmenin yöneticileri ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakat verileri çerçevesinde, nitel analiz programı MAXQDA 2020 Analytics Pro programı ile tematik içerik analizi yapılmıştır. Sanatın yönetim bilimi üzerindeki etkisi, yapılan sistematik literatür taramasından ve mülakatlar çerçevesinde yapılan tematik içerik analizinden elde edilen sonuçlar doğrultusunda açıklanmıştır. Yöneticilerin, sanatın sunduğu pratikleri ve örnekleri, yönetim şekillerine yansıtmalarının gerekliliği, çalışma sonucunda elde edilen en önemli sonuçlardan biridir. Çalışmada elde edilen sonuçlar doğrultusunda, yönetim biliminin, yaratıcı fikirlere açık bir yönetim tarzı benimsemesi ve yönetim biliminin, sanatın uygun olan özelliklerinden faydalanması önerilmektedir. Başarılı bir yönetim için sanatın yönetim biçimlerine yansıtılmasının öneminin çeşitli örnekler ışığında vurgulanması ve yöneticilerle yapılan mülakat verileri sonucunda bu çıkarımın desteklenmesi bağlamında çalışmanın katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
全球最大的信息技术公司 IBM(2010 年)在研究中指出,决定管理质量的最重要标准是创造力,创造力是未来管理成功的最重要因素。由此可见,那些理解创造性努力所形成的艺术的重要性,知道艺术是管理科学的必要条件,并将艺术对管理的有益品质反映到管理风格中,步骤正确的企业是成功的。本研究的目的是在对管理人员进行的半结构式访谈数据的框架内,通过研究那些了解艺术对管理科学的必要性,并将艺术在管理过程中有用的特点反映到管理制度中,而不是从概念上解决管理、科学和艺术是什么的企业实例,揭示艺术对管理的影响。为了揭示艺术对管理的影响,首先,通过研究、综合和评估有关这一主题的定量和定性研究,进行了系统的文献综述。其次,在对土耳其 56 家不同企业的管理人员进行半结构式访谈数据的框架内,利用定性分析程序 MAXQDA 2020 Analytics Pro 进行了专题内容分析。根据系统文献综述和访谈专题内容分析的结果,解释了艺术对管理科学的影响。研究得出的最重要结果之一是,管理者有必要将艺术提供的实践和范例反映到他们的管理风格中。根据研究得出的结果,建议管理科学应采用一种向创造性思想开放的管理方式,管理科学应从艺术的适当特征中获益。我们认为,这项研究将在以下方面做出贡献:结合各种实例强调艺术对管理风格的重要性,以促进成功的管理;通过与管理人员的访谈数据支持这一结论。
{"title":"EXAMINING THE IMPACT OF ART ON MANAGEMENT SCIENCE","authors":"Ayça Uğur, Andaç Toksoy","doi":"10.58654/jebi.1301369","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1301369","url":null,"abstract":"Dünyanın en büyük bilişim teknolojisi şirketi olan IBM (2010) tarafından yapılan araştırmada, yönetim kalitesini belirleyen en önemli kriterin yaratıcılık olduğu ve yaratıcılığın yönetimin gelecekteki başarısı için en önemli faktör olduğu belirtilmektedir. Yaratıcı bir çaba sonucunda oluşan sanatın önemini kavrayan, sanatın yönetim bilimi için gerekli olduğunu bilen ve sanatın yönetim için faydalı niteliklerini doğru adımlarla yönetim biçimine yansıtan işletmelerin başarılı olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, yönetim, bilim ve sanatın kavramsal olarak ne olduğunu çözmek yerine, özellikle günümüzde sanatın, yönetim bilimi için gerekli olduğunu anlayan ve sanatın yönetim sürecinde yararlı olabilecek özelliklerini yönetim sistemine yansıtarak başarılı olan işletme örneklerini inceleyerek ve yöneticiler ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakat verileri çerçevesinde sanatın yönetim üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Sanatın yönetim üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için ilk olarak bu konuyla ilgili yapılan nicel ve nitel çalışmalar araştırılarak, sentezlenerek ve değerlendirilerek sistematik bir literatür taraması yapılmıştır. İkinci olarak Türkiye’de faaliyet gösteren 56 farklı işletmenin yöneticileri ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakat verileri çerçevesinde, nitel analiz programı MAXQDA 2020 Analytics Pro programı ile tematik içerik analizi yapılmıştır. Sanatın yönetim bilimi üzerindeki etkisi, yapılan sistematik literatür taramasından ve mülakatlar çerçevesinde yapılan tematik içerik analizinden elde edilen sonuçlar doğrultusunda açıklanmıştır. Yöneticilerin, sanatın sunduğu pratikleri ve örnekleri, yönetim şekillerine yansıtmalarının gerekliliği, çalışma sonucunda elde edilen en önemli sonuçlardan biridir. Çalışmada elde edilen sonuçlar doğrultusunda, yönetim biliminin, yaratıcı fikirlere açık bir yönetim tarzı benimsemesi ve yönetim biliminin, sanatın uygun olan özelliklerinden faydalanması önerilmektedir. Başarılı bir yönetim için sanatın yönetim biçimlerine yansıtılmasının öneminin çeşitli örnekler ışığında vurgulanması ve yöneticilerle yapılan mülakat verileri sonucunda bu çıkarımın desteklenmesi bağlamında çalışmanın katkı sağlayacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"136 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139279090","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Uzun yıllar boyunca “Rasyonel Seçim Teorisi” akademik çevrelerde ekonomistlerin davranış analizi konusunda başvurduğu bir yöntem gibi tanınsa da aslında pek çok disiplin tarafından kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Rasyonel Seçim Teorisinin bilimsel çalışmalardaki yerini iktisat, sosyoloji, antropoloji, uluslararası ilişkiler disiplinlerindeki uygulamalar inceleyerek pekiştirmektir. Öncelikle, teorinin 18.yüzyıldan günümüze kadar olan yolculuğu ele alınmış ve “rasyonel” davranış tanımı ve bu konudaki farklı görüşlere yer verilmiştir. Daha sonra; rasyonel seçim teorisinin iki ucunu temsil eden tam rasyonalite ve sosyal rasyonalite şekilleri, teorinin boyutları, rasyonalite varsayımları, rasyonel seçimin aşamaları ve bireycilik akımı detaylandırılmıştır. Son bölümde ise; teorinin geçirdiği evrim multi-disipliner bakış açısıyla incelenmiş ve “Homo Economicus” kavramı üzerinde durulmuştur. Sonuç kısmında teorinin günümüzde geldiği nokta anlatılmıştır. Genelinde “insan her zaman rasyonel mi hareket eder?” sorusuna cevap aranmış ve davranışı etkileyen alışkanlık, öykünme veya toplumsal sınırlar gibi kısıtların teoriye olan etkisi açıklanmıştır. Bu çerçevede, davranışsal iktisat kapsamında ele alınan “homo economicus”un yetersiz kalması nedeniyle ortaya atılan “sınırlı rasyonel davranış” modeli ve iki alt kuram; “Oyun Teorisi” ve “Alışveriş Kuramı” da teorinin çıktıları olarak detaylı değerlendirilmiştir.
{"title":"FİNANSAL KARAR VERME SÜRECİNDEKİ RASYONELLİK ÜZERİNE DİSİPLİNLER ARASI BİR DERLEME","authors":"Didem Kayali̇dereden","doi":"10.58654/jebi.1312072","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1312072","url":null,"abstract":"Uzun yıllar boyunca “Rasyonel Seçim Teorisi” akademik çevrelerde ekonomistlerin davranış analizi konusunda başvurduğu bir yöntem gibi tanınsa da aslında pek çok disiplin tarafından kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Rasyonel Seçim Teorisinin bilimsel çalışmalardaki yerini iktisat, sosyoloji, antropoloji, uluslararası ilişkiler disiplinlerindeki uygulamalar inceleyerek pekiştirmektir. Öncelikle, teorinin 18.yüzyıldan günümüze kadar olan yolculuğu ele alınmış ve “rasyonel” davranış tanımı ve bu konudaki farklı görüşlere yer verilmiştir. Daha sonra; rasyonel seçim teorisinin iki ucunu temsil eden tam rasyonalite ve sosyal rasyonalite şekilleri, teorinin boyutları, rasyonalite varsayımları, rasyonel seçimin aşamaları ve bireycilik akımı detaylandırılmıştır. Son bölümde ise; teorinin geçirdiği evrim multi-disipliner bakış açısıyla incelenmiş ve “Homo Economicus” kavramı üzerinde durulmuştur. Sonuç kısmında teorinin günümüzde geldiği nokta anlatılmıştır. Genelinde “insan her zaman rasyonel mi hareket eder?” sorusuna cevap aranmış ve davranışı etkileyen alışkanlık, öykünme veya toplumsal sınırlar gibi kısıtların teoriye olan etkisi açıklanmıştır. Bu çerçevede, davranışsal iktisat kapsamında ele alınan “homo economicus”un yetersiz kalması nedeniyle ortaya atılan “sınırlı rasyonel davranış” modeli ve iki alt kuram; “Oyun Teorisi” ve “Alışveriş Kuramı” da teorinin çıktıları olarak detaylı değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"32 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114443442","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Global changes in social, cultural and economic spheres and advances in technology and communication have made the world a global market where borders no longer exist. The importance of foreign investment has become undeniable with the emergence of the concept of foreign investment for developing economies. Due to its direct impact on the global market and its economy in transition, China is the focus of this research. The research aims to determine the interplay of variable factors influencing foreign direct investors and investment location choices with cultural distance and investment models, and to use the associated evaluation as a guide for investors. In this study, qualitative research methods are used to measure the impact of the variable factors that determine the hypotheses of the study on foreign direct investors and to evaluate the findings. In this study, designed with the technique of phenomenology, in-depth interview is used as the method of data collection and data analysis is done through descriptive analysis. All the research and interviews have revealed that FDI is very responsive to institutions and cultural distance. Moreover, agglomeration is the strongest determining factor for FDI in the Chinese market. The reason these factors encompass the sectoral aggregate are not the strongest factors is that agglomeration is the most important finding. This study is a useful guide for developed and developing countries as well as for the strategic plans of local and national institutions.
{"title":"The Effects of Cultural Distance and Institutions on Foreign Direct Investment Choices: A Research of Turkey & China","authors":"Nihal KARTALTEPE BEHRAM, Göksel ATAMAN BERK, Dila Okcu","doi":"10.58654/jebi.1197829","DOIUrl":"https://doi.org/10.58654/jebi.1197829","url":null,"abstract":"Global changes in social, cultural and economic spheres and advances in technology and communication have made the world a global market where borders no longer exist. The importance of foreign investment has become undeniable with the emergence of the concept of foreign investment for developing economies. Due to its direct impact on the global market and its economy in transition, China is the focus of this research. The research aims to determine the interplay of variable factors influencing foreign direct investors and investment location choices with cultural distance and investment models, and to use the associated evaluation as a guide for investors. In this study, qualitative research methods are used to measure the impact of the variable factors that determine the hypotheses of the study on foreign direct investors and to evaluate the findings. In this study, designed with the technique of phenomenology, in-depth interview is used as the method of data collection and data analysis is done through descriptive analysis. All the research and interviews have revealed that FDI is very responsive to institutions and cultural distance. Moreover, agglomeration is the strongest determining factor for FDI in the Chinese market. The reason these factors encompass the sectoral aggregate are not the strongest factors is that agglomeration is the most important finding. This study is a useful guide for developed and developing countries as well as for the strategic plans of local and national institutions.","PeriodicalId":220374,"journal":{"name":"İktisat İşletme ve Uluslararası İlişkiler Dergisi","volume":"253 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115327612","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}