Pub Date : 2024-07-10DOI: 10.56590/stdarticle.1446449
Aysun Cançat
Giriş ve Çalışmanın Amacı: Çalışmada, daire formunun; farklı kültür, inanç ve felsefelerden, günümüz çağdaş sanat ve tasarım üretimlerine izdüşümlerinin, bir seçki niteliğinde örneklerle değerlendirilmesi, konu hakkında farkındalık kazandırılması amaçlanmıştır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: İnsanlığın başlangıcından bu yana çeşitli şekillerde kodlanan daire formu, çalışmada; mimari yapı, resim, seramik, grafik örneklerin, kavramsal ve felsefî boyutları bağlamında değerlendirilmeleriyle sınırlandırılmıştır. Yöntem: İnançlar, gelenekler, kültürler, sanatçının iç dünyası, teknik donanım gibi çeşitli yapılarla ilişkili olması bakımından çalışma; nitel bir araştırma süreciyle incelenmiş, daire formunu içeren eserlerde sağlıklı analizler yapabilmek amacıyla detaylı literatür taraması yapılmıştır. Bulgular: İnsanoğlu yaşadığı coğrafyalara göre şekillenmiş ve kendi kültürlerini geliştirmiştir. Özellikle, göçlerle birlikte farklı içeriklere sahip kültürler ortaya çıkmıştır. Bu kültürlerde, sistemli bir yapıda ve geometri temelli olan doğadan büyük ölçüde esinlenilmiştir. Bugün, geometrik olarak algıladığımız ve anlamlar yüklediğimiz pek çok şeyin temelinde bu yaratımlar vardır. Bu formlardan daire, diğer geometrik formlar gibi, sanatsal algımızın soyut ifadelerinin arasına girmiştir. Ayrıca, daire, insanda sonsuz bir hayal dünyasına akışı sağlayan içsel ve ruhsal yönler kazandırması bakımından güçlü bir ifade şekline dönüşmüştür. Daire ve daireselliği içeren tüm uygulamalar; çeşitli kültür, inanç sistemlerinin, sanatların, düşünsel ve kavramsal boyutlarına farklı açılımlar getirmiş, günümüz sanatına ilham kaynağı olmuştur. Sonuç: Grafik temsiller olarak semboller, insanlara çeşitli düşünme alanları açmaktadır. Daire formu da üretimlere; yeni, orijinal fırsat ve açılımlar getirmektedir. Sanatçı ve tasarımcılar daireyi; renkler, lekeler ve disiplinlerle farklı şekillerde kombine edip; çeşitli etki ve felsefelere, aşkın ifadelere ulaşabilen özgün işler yaratmışlardır. Dolayısıyla, Antik Çağlar’da genellikle inanç sistemleriyle bağlantılı olarak kullanılan dairenin, günümüze doğru, çok farklı anlamlar içerebilecek yapılara dâhil olabildiğini söylemek mümkündür. Antik Çağlar’dan bu yana; resim, seramik, heykel, madalyon ve mühür gibi birçok sanat ve tasarım alanında kullanılabilen daire, günümüz çağdaş sanat söylemleri içerisinde; yerleştirme sanatı, kinetik sanat, arazi sanatı, dijital sanat gibi farklı platformlarda kullanılmaya devam etmektedir.
{"title":"Daire’nin Farklı İnanç ve Kültürlerden Günümüze Sanatsal İzdüşümlerine Dair Bir Seçki","authors":"Aysun Cançat","doi":"10.56590/stdarticle.1446449","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1446449","url":null,"abstract":"Giriş ve Çalışmanın Amacı: Çalışmada, daire formunun; farklı kültür, inanç ve felsefelerden, günümüz çağdaş sanat ve tasarım üretimlerine izdüşümlerinin, bir seçki niteliğinde örneklerle değerlendirilmesi, konu hakkında farkındalık kazandırılması amaçlanmıştır. \u0000Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: İnsanlığın başlangıcından bu yana çeşitli şekillerde kodlanan daire formu, çalışmada; mimari yapı, resim, seramik, grafik örneklerin, kavramsal ve felsefî boyutları bağlamında değerlendirilmeleriyle sınırlandırılmıştır.\u0000Yöntem: İnançlar, gelenekler, kültürler, sanatçının iç dünyası, teknik donanım gibi çeşitli yapılarla ilişkili olması bakımından çalışma; nitel bir araştırma süreciyle incelenmiş, daire formunu içeren eserlerde sağlıklı analizler yapabilmek amacıyla detaylı literatür taraması yapılmıştır. \u0000Bulgular: İnsanoğlu yaşadığı coğrafyalara göre şekillenmiş ve kendi kültürlerini geliştirmiştir. Özellikle, göçlerle birlikte farklı içeriklere sahip kültürler ortaya çıkmıştır. Bu kültürlerde, sistemli bir yapıda ve geometri temelli olan doğadan büyük ölçüde esinlenilmiştir. Bugün, geometrik olarak algıladığımız ve anlamlar yüklediğimiz pek çok şeyin temelinde bu yaratımlar vardır. Bu formlardan daire, diğer geometrik formlar gibi, sanatsal algımızın soyut ifadelerinin arasına girmiştir. Ayrıca, daire, insanda sonsuz bir hayal dünyasına akışı sağlayan içsel ve ruhsal yönler kazandırması bakımından güçlü bir ifade şekline dönüşmüştür. Daire ve daireselliği içeren tüm uygulamalar; çeşitli kültür, inanç sistemlerinin, sanatların, düşünsel ve kavramsal boyutlarına farklı açılımlar getirmiş, günümüz sanatına ilham kaynağı olmuştur.\u0000Sonuç: Grafik temsiller olarak semboller, insanlara çeşitli düşünme alanları açmaktadır. Daire formu da üretimlere; yeni, orijinal fırsat ve açılımlar getirmektedir. Sanatçı ve tasarımcılar daireyi; renkler, lekeler ve disiplinlerle farklı şekillerde kombine edip; çeşitli etki ve felsefelere, aşkın ifadelere ulaşabilen özgün işler yaratmışlardır. Dolayısıyla, Antik Çağlar’da genellikle inanç sistemleriyle bağlantılı olarak kullanılan dairenin, günümüze doğru, çok farklı anlamlar içerebilecek yapılara dâhil olabildiğini söylemek mümkündür. Antik Çağlar’dan bu yana; resim, seramik, heykel, madalyon ve mühür gibi birçok sanat ve tasarım alanında kullanılabilen daire, günümüz çağdaş sanat söylemleri içerisinde; yerleştirme sanatı, kinetik sanat, arazi sanatı, dijital sanat gibi farklı platformlarda kullanılmaya devam etmektedir.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"30 23","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141660535","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-10DOI: 10.56590/stdarticle.1476885
Aslı Kasar
Amaç: Gerçekliği kendi çıkar ve görüşleri doğrultusunda yeniden kurgulayan ve kitlelere ileten medya son dönemde çocukların en çok tercih ettiği animasyon sinema filmleri içeriğinde kültürel değerlere dair “kötülük” kavramını vurgulamakta ve bu kavrama dair davranış ve becerileri pekiştirecek unsurlara yer vererek sağlıklı nesillerin yetişmesi adına ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu kapsamda çalışmada “kötülük” kavramını vurgulayan “Minyonlar” sinema filmleri Gerbner’ın Kültürel Göstergeler ve Ekme Kuramı kapsamında incelenerek farkındalık oluşturmak ve literatüre katkı sağlamak amaçlanmaktadır. Kavramsal Çerçeve: Gerbner, medyanın bir kültürde var olan değer ve tutumları başka bir deyiş ile egemen değer ve tutumları hikâyeler anlatarak ve bu hikâyeler içinde yarattıkları kahraman figürlerle seyircinin bilincine ektiğini öne sürmektedir. Bu durumunsa çocuklar üzerinde ciddi etki oluşturduğunu onların televizyon ve sinemada yer alan çizgi kahramanlar ve gerçek kişiler üzerinden rol model alarak onlar gibi davranmaya başladığını belirtmektedir. Gelecek nesillerin bu değişen değer yargıları ölçüsünde davranmaya başlamalarıysa toplum sağlığı açısından oldukça önem taşımaktadır. Yöntem: Çalışmanın yöntemi 2015 yılında ilk filmi gösterime giren ardından 2022’de ikincisi yayınlanan “Minyonlar ve Minyonlar 2: Gru'nun Yükselişi” sinema animasyon filmlerinin Gerbner’ın, kültürel göstergeler ekme kuramı bağlamında analiz edilmesini içermektedir. Medya mesajlarının medya tarafından nasıl aktarıldığına odaklanılan çalışmada Gebner’ın benimsemiş olduğu ve televizyonun sunduğu dünyanın portresini ortaya çıkarmak için kullandığı içerik analizi tekniği kullanılmış bulunmaktadır. Bulgular: Filmlerde “yaşasın kötülük”, “kötü olmak insana kendini gerçekten iyi hissettiriyor” gibi duygusal anlamda değer ekimleri yapılırken “kötülük marifetin var mı? “ben büyüyünce süper kötü olacağım” gibi ifadelerle davranışa yönelik tutum ekimleri yapılmakta ayrıca film kahramanları hırsızlık, hilekârlık gibi her türlü suç unsurunu işleyen, vefasızlık, yalancılık, öfke, alay gibi davranışlara hayranlık uyandıran karakterler olarak gösterilmektedir. Sonuç: Bu durum ise ekme kuramı ile ele alındığında “kötü” olmayı olumlu gösteren tutum ekimlerinin olduğunu ortaya koyarak sosyal, duygusal, bilişsel ve dil becerilerinin kazanıldığı ve hızlı bir gelişimin yaşandığı çocukluk döneminde bu değerlerin ekilmesinin kritik önem taşıdığını göstermektedir.
{"title":"Gerbner’in Kültürel Göstergeler ve Ekme Kuramı Kapsamında “Minyonlar” Sinema Animasyon Film İncelemesi","authors":"Aslı Kasar","doi":"10.56590/stdarticle.1476885","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1476885","url":null,"abstract":"Amaç: Gerçekliği kendi çıkar ve görüşleri doğrultusunda yeniden kurgulayan ve kitlelere ileten medya son dönemde çocukların en çok tercih ettiği animasyon sinema filmleri içeriğinde kültürel değerlere dair “kötülük” kavramını vurgulamakta ve bu kavrama dair davranış ve becerileri pekiştirecek unsurlara yer vererek sağlıklı nesillerin yetişmesi adına ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu kapsamda çalışmada “kötülük” kavramını vurgulayan “Minyonlar” sinema filmleri Gerbner’ın Kültürel Göstergeler ve Ekme Kuramı kapsamında incelenerek farkındalık oluşturmak ve literatüre katkı sağlamak amaçlanmaktadır. \u0000Kavramsal Çerçeve: Gerbner, medyanın bir kültürde var olan değer ve tutumları başka bir deyiş ile egemen değer ve tutumları hikâyeler anlatarak ve bu hikâyeler içinde yarattıkları kahraman figürlerle seyircinin bilincine ektiğini öne sürmektedir. Bu durumunsa çocuklar üzerinde ciddi etki oluşturduğunu onların televizyon ve sinemada yer alan çizgi kahramanlar ve gerçek kişiler üzerinden rol model alarak onlar gibi davranmaya başladığını belirtmektedir. Gelecek nesillerin bu değişen değer yargıları ölçüsünde davranmaya başlamalarıysa toplum sağlığı açısından oldukça önem taşımaktadır. \u0000Yöntem: Çalışmanın yöntemi 2015 yılında ilk filmi gösterime giren ardından 2022’de ikincisi yayınlanan “Minyonlar ve Minyonlar 2: Gru'nun Yükselişi” sinema animasyon filmlerinin Gerbner’ın, kültürel göstergeler ekme kuramı bağlamında analiz edilmesini içermektedir. Medya mesajlarının medya tarafından nasıl aktarıldığına odaklanılan çalışmada Gebner’ın benimsemiş olduğu ve televizyonun sunduğu dünyanın portresini ortaya çıkarmak için kullandığı içerik analizi tekniği kullanılmış bulunmaktadır. \u0000Bulgular: Filmlerde “yaşasın kötülük”, “kötü olmak insana kendini gerçekten iyi hissettiriyor” gibi duygusal anlamda değer ekimleri yapılırken “kötülük marifetin var mı? “ben büyüyünce süper kötü olacağım” gibi ifadelerle davranışa yönelik tutum ekimleri yapılmakta ayrıca film kahramanları hırsızlık, hilekârlık gibi her türlü suç unsurunu işleyen, vefasızlık, yalancılık, öfke, alay gibi davranışlara hayranlık uyandıran karakterler olarak gösterilmektedir. \u0000Sonuç: Bu durum ise ekme kuramı ile ele alındığında “kötü” olmayı olumlu gösteren tutum ekimlerinin olduğunu ortaya koyarak sosyal, duygusal, bilişsel ve dil becerilerinin kazanıldığı ve hızlı bir gelişimin yaşandığı çocukluk döneminde bu değerlerin ekilmesinin kritik önem taşıdığını göstermektedir.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"48 14","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141659971","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-10DOI: 10.56590/stdarticle.1439324
Zeycan Önder, Ahsen Özsoy
Amaç: Endüstri devrimi ile birlikte şehirlerde hızla artan ve büyüyen işçi nüfusu için ortaya çıkan barınma ihtiyacı, konut sorununu toplumun gündemine taşımıştır. Konut sorununun çözümüne dönük olarak ve konutun gelişim sürecinde ülkelerin ekonomisi, yönetim biçimi ve sosyo-kültürel yapısına bağlı olarak, farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Rusya’da konut iklimsel ve kültürel özelliklerden kaynaklanan bazı biçimsel farklılıklara rağmen uzun bir zaman kırsal karakterini değiştirmeden korumuştur. Çalışmada, konut gelişiminde endüstrileşme ve ülke politikalarının etkisinin Rusya örneğinde incelenmesi amaçlanmıştır. Kavramsal Çerçeve: Konut, Sovyet Devlet politikasının her zaman en önemli parçası olmuş, insan bilincinin dönüştürülmesi ve davranışlarının değiştirilmesinde en önemli rol oynaması beklenmiştir. Yöntem: Çalışmada, doküman analizi kapsamında literatür araştırmasından elde edilen veriler kullanılmıştır. Çalışma örneklemi Rusya’daki konut politikaları, 1917 öncesi Rus Devleti’nin tarihi gelişimi ve bu gelişim içindeki konut örneklerini de kapsayacak biçimde 1917-1991 yılları arasında Sovyetler Birliği’nde yaşanan ekonomik ve politik değişimler ve bu değişimlerin mimarlık alanında oluşturduğu dönemler ve değişimlerin etkisi ile konut tasarımı ve yapımında meydana gelen gelişmeler dönemsel olarak ele alınmıştır. Bulgular: Ülkenin ekonomik olanakları, yaşam alanlarını belirleyen standartlara, konutta yer alacak fonksiyonların belirlenmesine ve bu fonksiyonların konuttaki mekansal organizasyonuna yansımıştır. Konutlara tek aile yerleştirilebildiği gibi, konut’un yetersiz olduğu durumlarda aynı konutu birden fazla ailenin paylaştığı “komünal” yaşam veya ortak kullanım alanları olan komünal daireler oluşturulmuştur. 1960’lı yıllarda endüstrileşmiş ekonomik konut yapım metotlarının uygulanmaya başlanması ile, ekonomik “her aileye bir konut” prensibi tamamen benimsenmiş ve sonraki çalışmalar bu prensip doğrultusunda gelişmiştir. Sonuç: Araştırma sonuçları, 1917’de başlayıp 1991 yılında sona eren Sovyet rejimi sürecindeki gelişme ve değişimlerin, konut tasarımı ve yapımını etkilediğini göstermektedir. Yaşam kalitesi sınırlarının belirlenmesinde, konutun yeri göz önünde bulundurulduğunda, ülke tarafından ortaya konan politikaların rolünün önemi daha iyi anlaşılmaktadır.
{"title":"Rusya'da Değişen Konut Politikaları ve Konut Tasarımına Etkisi","authors":"Zeycan Önder, Ahsen Özsoy","doi":"10.56590/stdarticle.1439324","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1439324","url":null,"abstract":"Amaç: Endüstri devrimi ile birlikte şehirlerde hızla artan ve büyüyen işçi nüfusu için ortaya çıkan barınma ihtiyacı, konut sorununu toplumun gündemine taşımıştır. Konut sorununun çözümüne dönük olarak ve konutun gelişim sürecinde ülkelerin ekonomisi, yönetim biçimi ve sosyo-kültürel yapısına bağlı olarak, farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Rusya’da konut iklimsel ve kültürel özelliklerden kaynaklanan bazı biçimsel farklılıklara rağmen uzun bir zaman kırsal karakterini değiştirmeden korumuştur. Çalışmada, konut gelişiminde endüstrileşme ve ülke politikalarının etkisinin Rusya örneğinde incelenmesi amaçlanmıştır. \u0000Kavramsal Çerçeve: Konut, Sovyet Devlet politikasının her zaman en önemli parçası olmuş, insan bilincinin dönüştürülmesi ve davranışlarının değiştirilmesinde en önemli rol oynaması beklenmiştir. \u0000 Yöntem: Çalışmada, doküman analizi kapsamında literatür araştırmasından elde edilen veriler kullanılmıştır. Çalışma örneklemi Rusya’daki konut politikaları, 1917 öncesi Rus Devleti’nin tarihi gelişimi ve bu gelişim içindeki konut örneklerini de kapsayacak biçimde 1917-1991 yılları arasında Sovyetler Birliği’nde yaşanan ekonomik ve politik değişimler ve bu değişimlerin mimarlık alanında oluşturduğu dönemler ve değişimlerin etkisi ile konut tasarımı ve yapımında meydana gelen gelişmeler dönemsel olarak ele alınmıştır.\u0000Bulgular: Ülkenin ekonomik olanakları, yaşam alanlarını belirleyen standartlara, konutta yer alacak fonksiyonların belirlenmesine ve bu fonksiyonların konuttaki mekansal organizasyonuna yansımıştır. Konutlara tek aile yerleştirilebildiği gibi, konut’un yetersiz olduğu durumlarda aynı konutu birden fazla ailenin paylaştığı “komünal” yaşam veya ortak kullanım alanları olan komünal daireler oluşturulmuştur. 1960’lı yıllarda endüstrileşmiş ekonomik konut yapım metotlarının uygulanmaya başlanması ile, ekonomik “her aileye bir konut” prensibi tamamen benimsenmiş ve sonraki çalışmalar bu prensip doğrultusunda gelişmiştir.\u0000Sonuç: Araştırma sonuçları, 1917’de başlayıp 1991 yılında sona eren Sovyet rejimi sürecindeki gelişme ve değişimlerin, konut tasarımı ve yapımını etkilediğini göstermektedir. Yaşam kalitesi sınırlarının belirlenmesinde, konutun yeri göz önünde bulundurulduğunda, ülke tarafından ortaya konan politikaların rolünün önemi daha iyi anlaşılmaktadır.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"28 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141660634","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-10DOI: 10.56590/stdarticle.1442712
Deniz Özeskici, Nalan Okan Akın
Giriş ve Çalışmanın Amacı: Çizgi filmler çocukların ve hatta yetişkinlerin severek ve eğlenerek izlediği programlardır. Çizgi filmlerdeki görseller izleyen bireylerin hafızalarında kalıcı olarak yer edebilmektedir. Bazı davranışların ve bilgilerin görseller yoluyla izleyiciye aktarılmasında önemli rolü olan çizgi filmler kültür hakkında da önemli bilgiler vermektedir. Çizgi filmlerin öncelikli olarak hitap ettiği kitle olan çocuklar gelişim ve öğrenme çağında olduğu için de çizgi filmlerin önemi artmaktadır. Bu araştırmanın amacı çizgi filmlerin kültür aktarımında ve görsel kültür imgelerini aktarma aracı olarak önemli bir yeri olduğunu öğretmen ve öğretmen adaylarının görüşleri ile ortaya çıkarmaktır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Araştırmanın kavramsal çerçevesi çizgi filmler, kültür ve görsel kültür aktarımı başlıkları altında ele alınmıştır. Yöntem: Bu araştırmada bir nitel araştırma yöntemi olan durum çalışması deseni kullanılmıştır. Görsel Sanatlar alanından 15 öğretmen adayı ve 15 görsel sanatlar öğretmeni ile yapılan görüşmelerin dökümü ve analizi sonucunda elde edilen verilerden tema ve kodlara ulaşılmıştır. Bulgular: Kültür ile ilgili verilen cevaplar doğrultusunda uzman görüşü alınarak kodlar tekrar incelenmiş ve kültürel bilgi, kültürel etkileşim ve farklı kültürler temalarına ulaşılmıştır. Bulguların yorumlanması sonucunda çizgi filmlerde kültür, farklı kültürler ve kültürel farkındalık hakkında görseller kullanıldığı ve bu görsellerin kültür hakkında görsel ve kavramsal bilgi aktardığı görülmektedir. Sonuç: Kültür ile ilgili öğrenmeler arasında öne çıkan görsel ve kavramsal katkıların yemek kültürü, tarihi kişiler, kültürel farkındalık, farklı kültürlere ait yemek, giyim, ülke ve milletler, dil gelişimi, aile ve çevre gelişimi vb. kültürel özellikler olduğu ortaya çıkmaktadır.
{"title":"Görsel Sanatlar Öğretmen ve Öğrencilerinin Görüşleriyle Çizgi Filmlerde Kültür ve Görsel Kültür Aktarımı","authors":"Deniz Özeskici, Nalan Okan Akın","doi":"10.56590/stdarticle.1442712","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1442712","url":null,"abstract":"Giriş ve Çalışmanın Amacı: Çizgi filmler çocukların ve hatta yetişkinlerin severek ve eğlenerek izlediği programlardır. Çizgi filmlerdeki görseller izleyen bireylerin hafızalarında kalıcı olarak yer edebilmektedir. Bazı davranışların ve bilgilerin görseller yoluyla izleyiciye aktarılmasında önemli rolü olan çizgi filmler kültür hakkında da önemli bilgiler vermektedir. Çizgi filmlerin öncelikli olarak hitap ettiği kitle olan çocuklar gelişim ve öğrenme çağında olduğu için de çizgi filmlerin önemi artmaktadır. Bu araştırmanın amacı çizgi filmlerin kültür aktarımında ve görsel kültür imgelerini aktarma aracı olarak önemli bir yeri olduğunu öğretmen ve öğretmen adaylarının görüşleri ile ortaya çıkarmaktır.\u0000Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Araştırmanın kavramsal çerçevesi çizgi filmler, kültür ve görsel kültür aktarımı başlıkları altında ele alınmıştır.\u0000Yöntem: Bu araştırmada bir nitel araştırma yöntemi olan durum çalışması deseni kullanılmıştır. Görsel Sanatlar alanından 15 öğretmen adayı ve 15 görsel sanatlar öğretmeni ile yapılan görüşmelerin dökümü ve analizi sonucunda elde edilen verilerden tema ve kodlara ulaşılmıştır. \u0000Bulgular: Kültür ile ilgili verilen cevaplar doğrultusunda uzman görüşü alınarak kodlar tekrar incelenmiş ve kültürel bilgi, kültürel etkileşim ve farklı kültürler temalarına ulaşılmıştır. Bulguların yorumlanması sonucunda çizgi filmlerde kültür, farklı kültürler ve kültürel farkındalık hakkında görseller kullanıldığı ve bu görsellerin kültür hakkında görsel ve kavramsal bilgi aktardığı görülmektedir.\u0000Sonuç: Kültür ile ilgili öğrenmeler arasında öne çıkan görsel ve kavramsal katkıların yemek kültürü, tarihi kişiler, kültürel farkındalık, farklı kültürlere ait yemek, giyim, ülke ve milletler, dil gelişimi, aile ve çevre gelişimi vb. kültürel özellikler olduğu ortaya çıkmaktadır.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"23 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141660593","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-10DOI: 10.56590/stdarticle.1372969
Hakan Temuçin
Giriş ve Çalışmanın Amacı: Bu makalede sanatın anlamının ne olduğu sorusuna bir yorum getirilmektedir. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Bu çalışma, sanatın girdiği pek çok çıkmazın bulunduğu günümüzde, sanatın nasıl bir şekil almasının toplumların yararına olduğu üzerine var olan diyaloğa bir katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bunu modernizmle başlayan ve postmodernizmle devam eden süreçte kaybolan daha geleneksel yaklaşımların seslerine özgün bir katkıda bulunmaya çalışarak yapmayı amaçlamaktadır. Yöntem: Makalede belge analizine dayalı bir araştırmadan yararlanılmakta, bu çerçevede, Antik Yunan’dan günümüze seçilmiş filozofların estetik üzerine düşüncelerine yer verilmektedir. Bulgular: Antik Yunan’dan günümüze seçilmiş filozofların düşüncelerinin bir sentezi yapılarak sanatın insanları hayatın kaosundan uzaklaştırarak iyiyi aradıkları yolculuklarında bir esin kaynağı olabildiği düşüncesi dile getirilmektedir. Etik çerçevesinde güzel ve düşünsel olarak etiğe yönlendiren sanatın, insanlarda güzele öykünme isteği yaratarak onların kendilerinden daha iyi bir varlık yaratma arzusunu besleyebildiğine değinilmektedir. Sonuç: İyiyi arayan ve yaşatan insanların başkaları için de iyiyi isteyebildiklerine, dolayısıyla da toplumların iyiliğine katkıda bulunarak herkes için daha yaşanabilir bir dünya yaratılmasına yardımcı olabildikleri sonucuna ulaşılmaktadır.
{"title":"Sanatın Anlamı","authors":"Hakan Temuçin","doi":"10.56590/stdarticle.1372969","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1372969","url":null,"abstract":"Giriş ve Çalışmanın Amacı: Bu makalede sanatın anlamının ne olduğu sorusuna bir yorum getirilmektedir. \u0000Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Bu çalışma, sanatın girdiği pek çok çıkmazın bulunduğu günümüzde, sanatın nasıl bir şekil almasının toplumların yararına olduğu üzerine var olan diyaloğa bir katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bunu modernizmle başlayan ve postmodernizmle devam eden süreçte kaybolan daha geleneksel yaklaşımların seslerine özgün bir katkıda bulunmaya çalışarak yapmayı amaçlamaktadır. \u0000Yöntem: Makalede belge analizine dayalı bir araştırmadan yararlanılmakta, bu çerçevede, Antik Yunan’dan günümüze seçilmiş filozofların estetik üzerine düşüncelerine yer verilmektedir. \u0000Bulgular: Antik Yunan’dan günümüze seçilmiş filozofların düşüncelerinin bir sentezi yapılarak sanatın insanları hayatın kaosundan uzaklaştırarak iyiyi aradıkları yolculuklarında bir esin kaynağı olabildiği düşüncesi dile getirilmektedir. Etik çerçevesinde güzel ve düşünsel olarak etiğe yönlendiren sanatın, insanlarda güzele öykünme isteği yaratarak onların kendilerinden daha iyi bir varlık yaratma arzusunu besleyebildiğine değinilmektedir. \u0000Sonuç: İyiyi arayan ve yaşatan insanların başkaları için de iyiyi isteyebildiklerine, dolayısıyla da toplumların iyiliğine katkıda bulunarak herkes için daha yaşanabilir bir dünya yaratılmasına yardımcı olabildikleri sonucuna ulaşılmaktadır.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"28 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141662463","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-10DOI: 10.56590/stdarticle.1370938
Bülent Güneş
Giriş ve Çalışmanın Amacı: Modernist hareketin kentsel kamusal mekânlarda, II. Dünya savaşı ve 70’li yılların sonrasında 21.yy’a da taşan post modern düzenin popüler kültür ile beslenen meta üretimine dönüşümü, günümüzde de izlenmektedir. Bu devinimin tüm değişkenleri, kamusal mekânlar başta olmak üzere yeni dönem tasarım anlayışını adeta ütopyaların sonu olarak tanımlamıştır. Çalışmada post modern dönemin her şeyin değiştiğine ilişkin söylemi içinde değişmeden kalanlar sorgulanmıştır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Kentsel kamusal mekân kavramı çalışmada bir arada kullanılmıştır. Kentsel alanın bütününün kamusal alan niteliği taşıması gereği kavramsal olarak temel alınmıştır. Çalışma bu kuramsal yaklaşım temelinde diğer sosyal kuramlar, toplum bilim verileri, üretim biçimi ve sosyal aktörlerle birlikte dönemsel olarak değerlendirilmiştir. Araştırma değişim adı altında mevcudun meşruiyetini sağlayan gelişmeleri tanımlayarak, kentsel mekândaki olgulara mimarlık ve planlama alanlarının mekânsal organizasyonlarına katkı verecektir. Yöntem: Konu ile ilgili geniş literatür taramasının verileri yanı sıra son dönemde çok sayıda uygulamanın sonuçlarını kentsel mekânda gözlemlemek de mümkün olmuştur. Çalışmada farklı veri tabanlarındaki kuramsal verilerin olagelen süreçle bağlantıları analiz edilmiştir. İnternet kaynaklı adreslerden elde edilen görsel veriler ve bilgiler diğer gözlemlerle birlikte yorumlanmıştır. İstanbul metropol alanındaki örneklerde farklı kamusal alanlar ve sınırlarındaki dinamikler üzerinden değişen ve değişmeyen olgular ve yeni biçimleri araştırılmıştır. Makalede bu bütün ve parçaların ilişkisel bağlamı üzerinden sentezler oluşturmuştur. Bulgular: Neoliberal ekonominin kültürel politikaları, yaşanan ekonomik krizlerin aşılmasında geç modernizm sürecinde yeni teknolojik gelişmeler ve dijital ortamla birlikte kentsel mekânların değişim ve dönüşümünde etkili olmuştur. Mimarlık ve planlama disiplinlerinin süreçle bütünleşen kuramsal dünyası ve uygulamaları sistemin meşruiyetine katkı vermiştir. Dolayısıyla sistemin değişmeyen değişim değeri olgusu yeni biçimleriyle kentsel mekânda egemenliğini sürdürmüş ve sürece uygun sosyal aktörlerini ve yaşam biçimini ortaya çıkarmıştır. Sonuç: Neoliberal ekonominin yeni kültürel ortamı ve dijital teknolojili üretim ağı içinde kentsel kamusal mekânların yeni değişkenleri, bir bakıma sistemin değişmeyen temel değişkenlerinin ‘sürdürülebilirliğini’ sağlamaktadır. Küresel politikalar ‘Post politik’ teoriler ve mikro ölçekli yaklaşımlarla mimarlık ve planlama alanlarına yeni bir zemin hazırlamıştır. Gerek kentsel alanın kamusal mekânları ve gerekse yeni yerleşimler, yeni sınırlarda daha az geçirgen ve daha çok kapanan alanlar ile adeta özerk yapı adaları üretmektedir. Kentsel kamusal mekânlarda kullanım değerini arttıran yeni makro politikalar aranması kaçınılmazdır.
{"title":"Kentsel Kamusal Mekânın Üretiminde Değişkenlerin Gelişimi","authors":"Bülent Güneş","doi":"10.56590/stdarticle.1370938","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1370938","url":null,"abstract":"Giriş ve Çalışmanın Amacı: Modernist hareketin kentsel kamusal mekânlarda, II. Dünya savaşı ve 70’li yılların sonrasında 21.yy’a da taşan post modern düzenin popüler kültür ile beslenen meta üretimine dönüşümü, günümüzde de izlenmektedir. Bu devinimin tüm değişkenleri, kamusal mekânlar başta olmak üzere yeni dönem tasarım anlayışını adeta ütopyaların sonu olarak tanımlamıştır. Çalışmada post modern dönemin her şeyin değiştiğine ilişkin söylemi içinde değişmeden kalanlar sorgulanmıştır.\u0000Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Kentsel kamusal mekân kavramı çalışmada bir arada kullanılmıştır. Kentsel alanın bütününün kamusal alan niteliği taşıması gereği kavramsal olarak temel alınmıştır. Çalışma bu kuramsal yaklaşım temelinde diğer sosyal kuramlar, toplum bilim verileri, üretim biçimi ve sosyal aktörlerle birlikte dönemsel olarak değerlendirilmiştir. Araştırma değişim adı altında mevcudun meşruiyetini sağlayan gelişmeleri tanımlayarak, kentsel mekândaki olgulara mimarlık ve planlama alanlarının mekânsal organizasyonlarına katkı verecektir.\u0000Yöntem: Konu ile ilgili geniş literatür taramasının verileri yanı sıra son dönemde çok sayıda uygulamanın sonuçlarını kentsel mekânda gözlemlemek de mümkün olmuştur. Çalışmada farklı veri tabanlarındaki kuramsal verilerin olagelen süreçle bağlantıları analiz edilmiştir. İnternet kaynaklı adreslerden elde edilen görsel veriler ve bilgiler diğer gözlemlerle birlikte yorumlanmıştır. İstanbul metropol alanındaki örneklerde farklı kamusal alanlar ve sınırlarındaki dinamikler üzerinden değişen ve değişmeyen olgular ve yeni biçimleri araştırılmıştır. Makalede bu bütün ve parçaların ilişkisel bağlamı üzerinden sentezler oluşturmuştur.\u0000Bulgular: Neoliberal ekonominin kültürel politikaları, yaşanan ekonomik krizlerin aşılmasında geç modernizm sürecinde yeni teknolojik gelişmeler ve dijital ortamla birlikte kentsel mekânların değişim ve dönüşümünde etkili olmuştur. Mimarlık ve planlama disiplinlerinin süreçle bütünleşen kuramsal dünyası ve uygulamaları sistemin meşruiyetine katkı vermiştir. Dolayısıyla sistemin değişmeyen değişim değeri olgusu yeni biçimleriyle kentsel mekânda egemenliğini sürdürmüş ve sürece uygun sosyal aktörlerini ve yaşam biçimini ortaya çıkarmıştır. \u0000Sonuç: Neoliberal ekonominin yeni kültürel ortamı ve dijital teknolojili üretim ağı içinde kentsel kamusal mekânların yeni değişkenleri, bir bakıma sistemin değişmeyen temel değişkenlerinin ‘sürdürülebilirliğini’ sağlamaktadır. Küresel politikalar ‘Post politik’ teoriler ve mikro ölçekli yaklaşımlarla mimarlık ve planlama alanlarına yeni bir zemin hazırlamıştır. Gerek kentsel alanın kamusal mekânları ve gerekse yeni yerleşimler, yeni sınırlarda daha az geçirgen ve daha çok kapanan alanlar ile adeta özerk yapı adaları üretmektedir. Kentsel kamusal mekânlarda kullanım değerini arttıran yeni makro politikalar aranması kaçınılmazdır.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"40 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141660580","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-10DOI: 10.56590/stdarticle.1420671
Efe Mustafa Pelvanlar
Giriş ve Çalışmanın Amacı: Nesnesiz sanat, yapıtın içeriğini oluşturan kavramın ön planda bulunduğu sanat üretim düşüncesidir. Nesne varlığının bulunmadığı sanat yapıtı, fiziksel varlığını ortadan kaldırarak düşünce odaklı bir yaklaşım içerisinde gerçekleşmektedir. Sanatın salt niteliksel özelliklerinin bulunduğu, görünen ile görünmeyen arasında gerçekleşen ilişki içerisinde sanat yapıtı varlığını göstermektedir. Araştırmanın amacı; nesnesiz sanat düşüncesini mekân ile ilişki içerisinde irdeleyerek, nesne varlığının bulunmadığı bir sanat yapıtının nasıl sergilenebileceğini sorgulamak ve sanatın mekân ile olan kavram ilişkisine dair önermeler sunmaktır. Kavramsal Çerçeve: Nesnesiz sanatın mekânda sergilenmesi, sanat – mekân ilişkisi temel alınarak incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Nesnesiz sanatın, mekân kavramını nasıl algıladığı ve mekânın varlığı ile hangi kavramsal düşüncelerin yaratıldığı incelenmektedir. Yöntem: Konu ile ilgili literatür taraması doğrultusunda sanat ve mekân ilişkisi üzerine araştırma gerçekleştirilmektedir. Çalışma devamında ise “Nesnesiz Sanat Düşüncesi” ve “Nesnesiz Sanat ve Mekân İlişkisi” üzerine inceleme yapılmaktadır. Bulgular bölümünde sanat yapıtının içeriğini oluşturan deneyim ve düşünce odaklı sergiler incelenmektedir. Bu bağlamda Yves Klein’ın “Boşluk” ve Fernandez Arman’ın “Doluluk” sergileri örnek olarak alınmaktadır. Bununla birlikte nesnesiz sanat adına düşünce odaklı, yapıtı sürdürebilme adına anıtlar üzerinden örnek verilmektedir. Anlama dayalı olan sanat yapıtının, görsel bir nesne bulundurmadan sergilenme olanağının nasıl olabileceği ve mekân ile ilişkisinin hangi bağlamda gerçekleştiği üzerine nitel bir araştırma yapılmaktadır. Bulgular: Nesnesiz sanat düşüncesi içerisinde örnek alınan sergilemeler, mekân kullanımı ile sanatçıların ifadesini kavramsal boyuta ulaştırmaktadır. Sanatçılar, yapıtın içeriğini oluşturan anlamı göstermek için fiziksel bir nesne odağı sağlamamakta, bulunduğu yer ve mekân ile sanat yapıtının varlığını yaratmaktadır. Sonuç: Çalışma bağlamında nesnesiz sanat ve mekân adına oluşan bütünleşik bir ilişki saptanmaktadır. Mekân kullanımı, sanat yapıtının içeriğine dâhil edilerek kavramsal bir düşünce yaratılmaktadır. Nesne varlığı bulundurmayan sanat yapıtının sergilenmesi ile mekân, yapıtın kendisini oluşturmaktadır. Nesnesiz sanatın sergilenmesi, mekânın anlam ve kavram odaklı bir doğrultuda yapıtın içeriğine dâhil olması ile gerçekleştirileceği sonucuna varılmaktadır.
{"title":"Nesnesiz Sanatın Mekânda Sergilenmesi","authors":"Efe Mustafa Pelvanlar","doi":"10.56590/stdarticle.1420671","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1420671","url":null,"abstract":"Giriş ve Çalışmanın Amacı: Nesnesiz sanat, yapıtın içeriğini oluşturan kavramın ön planda bulunduğu sanat üretim düşüncesidir. Nesne varlığının bulunmadığı sanat yapıtı, fiziksel varlığını ortadan kaldırarak düşünce odaklı bir yaklaşım içerisinde gerçekleşmektedir. Sanatın salt niteliksel özelliklerinin bulunduğu, görünen ile görünmeyen arasında gerçekleşen ilişki içerisinde sanat yapıtı varlığını göstermektedir. Araştırmanın amacı; nesnesiz sanat düşüncesini mekân ile ilişki içerisinde irdeleyerek, nesne varlığının bulunmadığı bir sanat yapıtının nasıl sergilenebileceğini sorgulamak ve sanatın mekân ile olan kavram ilişkisine dair önermeler sunmaktır.\u0000Kavramsal Çerçeve: Nesnesiz sanatın mekânda sergilenmesi, sanat – mekân ilişkisi temel alınarak incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Nesnesiz sanatın, mekân kavramını nasıl algıladığı ve mekânın varlığı ile hangi kavramsal düşüncelerin yaratıldığı incelenmektedir. \u0000 Yöntem: Konu ile ilgili literatür taraması doğrultusunda sanat ve mekân ilişkisi üzerine araştırma gerçekleştirilmektedir. Çalışma devamında ise “Nesnesiz Sanat Düşüncesi” ve “Nesnesiz Sanat ve Mekân İlişkisi” üzerine inceleme yapılmaktadır. Bulgular bölümünde sanat yapıtının içeriğini oluşturan deneyim ve düşünce odaklı sergiler incelenmektedir. Bu bağlamda Yves Klein’ın “Boşluk” ve Fernandez Arman’ın “Doluluk” sergileri örnek olarak alınmaktadır. Bununla birlikte nesnesiz sanat adına düşünce odaklı, yapıtı sürdürebilme adına anıtlar üzerinden örnek verilmektedir. Anlama dayalı olan sanat yapıtının, görsel bir nesne bulundurmadan sergilenme olanağının nasıl olabileceği ve mekân ile ilişkisinin hangi bağlamda gerçekleştiği üzerine nitel bir araştırma yapılmaktadır.\u0000Bulgular: Nesnesiz sanat düşüncesi içerisinde örnek alınan sergilemeler, mekân kullanımı ile sanatçıların ifadesini kavramsal boyuta ulaştırmaktadır. Sanatçılar, yapıtın içeriğini oluşturan anlamı göstermek için fiziksel bir nesne odağı sağlamamakta, bulunduğu yer ve mekân ile sanat yapıtının varlığını yaratmaktadır. \u0000Sonuç: Çalışma bağlamında nesnesiz sanat ve mekân adına oluşan bütünleşik bir ilişki saptanmaktadır. Mekân kullanımı, sanat yapıtının içeriğine dâhil edilerek kavramsal bir düşünce yaratılmaktadır. Nesne varlığı bulundurmayan sanat yapıtının sergilenmesi ile mekân, yapıtın kendisini oluşturmaktadır. Nesnesiz sanatın sergilenmesi, mekânın anlam ve kavram odaklı bir doğrultuda yapıtın içeriğine dâhil olması ile gerçekleştirileceği sonucuna varılmaktadır.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"11 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141661578","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-30DOI: 10.56590/stdarticle.1305187
Ceren İren
Amaç: Bu metin, geleneksel bir sergileme yöntemi olarak nadire kabineleri ile Orhan Pamuk’un aynı isimli romanından hareketle kurduğu Masumiyet Müzesi arasındaki biçimsel ve kavramsal ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Çok çeşitli eşyaların bir araya getirildiği odalar, dolaplar ya da çekmecelerden oluşan Nadire Kabineleri aynı zamanda çağımızın sanat anlayışında da etkilerini sürdürmekte ve eserlerin sergileniş biçiminde önemli bir referans olmaktadır. Bu sergileme yöntemi Jan van Kessel’in resimlerinde ve Georges Perec’in Harikalar Odası romanında da karşımıza çıkmakta, üç boyutlu kabinelerin iki boyutlu tuval yüzeyine yansımaları ele alınmaktadır. Burada gelenekselden çağdaşa gerçekleşen biçimsel aktarım, kabineler ve Masumiyet Müzesi örnekleri üzerinden anlatılmaktadır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Coğrafi keşifler ve Rönesans’la birlikte nadire kabinelerinin çıkış süreci incelenmiş, bu sergileme yönteminin Masumiyet Müzesi ile arasındaki benzerliklere dikkat çekilmiştir. Sergileme ve kurgudaki bu biçimsel benzerlik resimdeki örnekler üzerinden incelenmiştir. Yöntem: Bu disiplinler arası metinde, öncelikle literatür taraması yapılmış, elde edilen bulgular analiz edilerek karşılaştırma yapılmıştır. Bulgular: Nadire kabinleri 14. yüzyıl ile birlikte ortaya çıkan özel koleksiyonlardır. Bu, kişinin ilgi duyduğu nesneleri bir araya getirdiği odaların vitrinlerin dolapların ve çekmecelerin tümüne verilen isimdir. Kabinelerin resimdeki karşılığı ise harikalar odasıdır. Mevcut koleksiyon, iki boyutlu yüzeye kopyalanarak yeniden oluşturulur. Masumiyet müzesi de tıpkı Nadire Kabinleri ve Harikalar Odası gibi kurgulanmış biçimsel olarak çeşitli dolaplardan ve odalardan oluşmasıyla birlikte benzer bir sergileme yöntemine sahiptir. Sonuç: Nadire Kabinelerinin bugünkü modern müzelerin, doğa tarihi müzelerinin, antropoloji ve arkeoloji müzelerinin temelini oluşturmaktadır. Koleksiyonculuk kavramının ilk örnekleridir. Harikalar Odası olarak adlandırılan resim türü ise; mevcut koleksiyonun resim yoluyla yeniden üretilmesi mantığına dayanır. Bu bağlamda kabineler, Masumiyet Müzesi ile birlikle biçimsel bir ilişki kurmaktadır. Bir anlatım yöntemi olarak kutular, dolaplar ve odalar kişinin ilgi alanlarının hayal dünyasının ve meraklılarının bir yansımasıdır. Ancak nadireler ve ilgili müze arasında bazı farklar bulunmaktadır. Nadire Kabinelerinde yer alan nesneler kişiliği olan, farklı ve ender bulunan şeylerken Masumiyet Müzesi’nde yer alan nesneler günlük hayatta karşılaşabileceğimiz sıradan nesnelerdir. Ayrıca Nadire Kabinelerinin sergileme yöntemi, Dada ve Fluxus’ta da biçimsel olarak göstermekte ve bu yanıyla çağdaş sanat ve müzecilik anlayışına temel oluşturmaktadır.
目的:本文旨在分析作为传统展示方式的珍品柜与根据奥尔罕-帕慕克的同名小说改编的纯真博物馆之间在形式和概念上的关系。纳迪尔橱柜由房间、橱柜或抽屉组成,里面陈列着各式各样的物品,它也继续影响着我们这个时代对艺术的理解,并成为作品展览方式的重要参考。这种展示方式还出现在扬-凡-凯瑟尔(Jan van Kessel)的画作和乔治-佩雷克(Georges Perec)的小说《奇妙房间》(Room of Wonders)中,其中讨论了三维橱柜在二维画布表面上的反射。在此,我们通过橱柜和纯真博物馆的例子来解释从传统到现代的形式转换。概念/理论框架:分析了珍稀橱柜随着地理大发现和文艺复兴而出现的过程,并指出了这种展览方式与纯真博物馆之间的相似之处。通过画中的实例分析展览与小说在形式上的相似性。研究方法:在这篇跨学科文章中,首先进行了文献综述,并对所获得的结论进行了分析和比较。研究结果:珍品柜是 14 世纪出现的私人收藏。它是所有房间、陈列柜、橱柜和抽屉的总称,人们将感兴趣的物品放在一起。绘画中的柜子相当于奇珍室。通过将现有藏品复制到二维表面上,对其进行再创造。纯真博物馆也采用了类似的展览方法,因为它由各种柜子和房间组成,其构造与纳迪尔柜和奇妙展室如出一辙。 结论纳迪尔橱柜是今天现代博物馆、自然历史博物馆、人类学博物馆和考古博物馆的基础。它们是收藏概念的最早范例。被称为 "奇迹之室 "的绘画是基于通过绘画再现现有藏品的逻辑。在这种情况下,橱柜与纯真博物馆建立了一种形式上的关系。作为一种表达方式,箱子、橱柜和房间是个人兴趣、想象力和好奇心的体现。不过,珍品柜与相关博物馆之间也存在一些差异。珍奇柜中的物品都是与众不同、具有个性的稀有之物,而纯真博物馆中的物品则是我们日常生活中可以接触到的普通物品。此外,纳迪尔小木屋的展览方式在风格上体现了达达主义和激浪派(Fluxus),在这方面,它构成了理解当代艺术和博物馆学的基础。
{"title":"Formal Relationship between Cabinets of Curiosities and Museum of Innocence","authors":"Ceren İren","doi":"10.56590/stdarticle.1305187","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1305187","url":null,"abstract":"Amaç: Bu metin, geleneksel bir sergileme yöntemi olarak nadire kabineleri ile Orhan Pamuk’un aynı isimli romanından hareketle kurduğu Masumiyet Müzesi arasındaki biçimsel ve kavramsal ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Çok çeşitli eşyaların bir araya getirildiği odalar, dolaplar ya da çekmecelerden oluşan Nadire Kabineleri aynı zamanda çağımızın sanat anlayışında da etkilerini sürdürmekte ve eserlerin sergileniş biçiminde önemli bir referans olmaktadır. Bu sergileme yöntemi Jan van Kessel’in resimlerinde ve Georges Perec’in Harikalar Odası romanında da karşımıza çıkmakta, üç boyutlu kabinelerin iki boyutlu tuval yüzeyine yansımaları ele alınmaktadır. Burada gelenekselden çağdaşa gerçekleşen biçimsel aktarım, kabineler ve Masumiyet Müzesi örnekleri üzerinden anlatılmaktadır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Coğrafi keşifler ve Rönesans’la birlikte nadire kabinelerinin çıkış süreci incelenmiş, bu sergileme yönteminin Masumiyet Müzesi ile arasındaki benzerliklere dikkat çekilmiştir. Sergileme ve kurgudaki bu biçimsel benzerlik resimdeki örnekler üzerinden incelenmiştir. Yöntem: Bu disiplinler arası metinde, öncelikle literatür taraması yapılmış, elde edilen bulgular analiz edilerek karşılaştırma yapılmıştır. Bulgular: Nadire kabinleri 14. yüzyıl ile birlikte ortaya çıkan özel koleksiyonlardır. Bu, kişinin ilgi duyduğu nesneleri bir araya getirdiği odaların vitrinlerin dolapların ve çekmecelerin tümüne verilen isimdir. Kabinelerin resimdeki karşılığı ise harikalar odasıdır. Mevcut koleksiyon, iki boyutlu yüzeye kopyalanarak yeniden oluşturulur. Masumiyet müzesi de tıpkı Nadire Kabinleri ve Harikalar Odası gibi kurgulanmış biçimsel olarak çeşitli dolaplardan ve odalardan oluşmasıyla birlikte benzer bir sergileme yöntemine sahiptir. Sonuç: Nadire Kabinelerinin bugünkü modern müzelerin, doğa tarihi müzelerinin, antropoloji ve arkeoloji müzelerinin temelini oluşturmaktadır. Koleksiyonculuk kavramının ilk örnekleridir. Harikalar Odası olarak adlandırılan resim türü ise; mevcut koleksiyonun resim yoluyla yeniden üretilmesi mantığına dayanır. Bu bağlamda kabineler, Masumiyet Müzesi ile birlikle biçimsel bir ilişki kurmaktadır. Bir anlatım yöntemi olarak kutular, dolaplar ve odalar kişinin ilgi alanlarının hayal dünyasının ve meraklılarının bir yansımasıdır. Ancak nadireler ve ilgili müze arasında bazı farklar bulunmaktadır. Nadire Kabinelerinde yer alan nesneler kişiliği olan, farklı ve ender bulunan şeylerken Masumiyet Müzesi’nde yer alan nesneler günlük hayatta karşılaşabileceğimiz sıradan nesnelerdir. Ayrıca Nadire Kabinelerinin sergileme yöntemi, Dada ve Fluxus’ta da biçimsel olarak göstermekte ve bu yanıyla çağdaş sanat ve müzecilik anlayışına temel oluşturmaktadır.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":" 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139141024","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-30DOI: 10.56590/stdarticle.1332515
Minel Kurtuluş, Çiğdem Teki̇n
Giriş ve Çalışmanın Amacı: 1765 yılında Jamess Watt’ın buharlı makineyi bulması ile Endüstri Devriminin gerçeklemiş ve teknoloji kavramı günlük hayata dâhil olmuştur. Son yıllarda teknoloji alanında ortaya çıkan hızlı gelişmeler bilgi ve iletişim teknolojilerinin de aynı hızla gelişmesini sağlamıştır. Bilgisayar sistemleri yazılım sektöründeki önemli gelişmelerle birlikte çok daha donanımlı hale gelirken, sanal gerçeklik, arttırılmış gerçeklik, meta-evren gibi kavramlar ortaya çıkmıştır. 1980’li yıllarda ilk kez konsept olarak ortaya çıkmış olan Metaverse kavramı, 2000 ve sonrasında çok hızlı gelişme göstermiştir. Çalışmanın amacı ulusal akademik yayınlarda metaverse çalışmalarının hangi temalar üzerinden çalışıldığını tespit etmek ve konu hakkındaki akademik yaklaşımı belirleyebilmektir. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Uluslararası değişim sinyalleri ve senaryoları içinde bugün mevcut koşullarda mimarlığın metaverse ile ilişkisini belirleyebilmek yakın gelecekte Türkiye koşullarında olası değişim senaryolarını belirleyebilmek açısından önemlidir. Bu amaçla, mimarlık-metaverse ilişkisinin tarafsız ve güvenilir olarak ele alındığı bilimsel ortamdaki bilgi, yaklaşım, düzey ve içeriğinin irdelenmesi bu çalışmanın ana hedefi olmuştur. Ulusal akademik yayınlara ait anahtar kelimeler, yaklaşımları ve yayınların niteliği gelecekte bizleri bekleyen ulusal akademik ortama ve piyasalara ait bilgiler taşır. Bu nedenle araştırma materyali olarak ulusal akademik yayınlar kullanılmıştır. Metaverse- mimarlık ilişkisi tema ve içerikleri bakımından değerlendirilmiştir. Yöntem: Çalışmanın yöntemi, odak konusu olan metaverse yayınlarının metin içinde tekrar edilen kelimeleri, kelimelerin tekrar sıklığı, metinlerde vurgulanan temalar ve temaları işaret eden anahtar kelimeler üzerinden içerik analizi yöntemidir. Bulgular: Yakın gelecekte fiziksel dünyadan tamamen kopmadan metaverse’ün ayrılmaz bir parçamız haline geleceği, çalılmada incelenen akademik yayınlarda en çok yinelenen temaların; teknoloji, eğitim ve mimarlık olduğu, bu temaları eğitim, arttırılmış gerçeklik ve simülasyon temalarının takip ettiği gözlemlenmiştir çalışma sonunda elde edilen bulgular arasındadır. Sonuç: Tüm yaşam biçimlerimizi değiştirmesi muhtemel olan bu yeni sanal evrenin mimarlar ve mimarlık sektörü için yakın gelecekte yeni bir iş modeli haline geleceği öngörülmüştür. Araştırma sürecinde metaverse kavramının pek çok farklı tema ile farklı disiplinlerin çalışma alanında yer aldığı görülmüştür. Bu durum yakın gelecekte birçok meslek alanı için önemli değişimler olabileceğinin sinyallerini vermiştir.
{"title":"Metaverse Chronology and Metaverse in the Context of National Architecture","authors":"Minel Kurtuluş, Çiğdem Teki̇n","doi":"10.56590/stdarticle.1332515","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1332515","url":null,"abstract":"Giriş ve Çalışmanın Amacı: 1765 yılında Jamess Watt’ın buharlı makineyi bulması ile Endüstri Devriminin gerçeklemiş ve teknoloji kavramı günlük hayata dâhil olmuştur. Son yıllarda teknoloji alanında ortaya çıkan hızlı gelişmeler bilgi ve iletişim teknolojilerinin de aynı hızla gelişmesini sağlamıştır. Bilgisayar sistemleri yazılım sektöründeki önemli gelişmelerle birlikte çok daha donanımlı hale gelirken, sanal gerçeklik, arttırılmış gerçeklik, meta-evren gibi kavramlar ortaya çıkmıştır. 1980’li yıllarda ilk kez konsept olarak ortaya çıkmış olan Metaverse kavramı, 2000 ve sonrasında çok hızlı gelişme göstermiştir. Çalışmanın amacı ulusal akademik yayınlarda metaverse çalışmalarının hangi temalar üzerinden çalışıldığını tespit etmek ve konu hakkındaki akademik yaklaşımı belirleyebilmektir. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Uluslararası değişim sinyalleri ve senaryoları içinde bugün mevcut koşullarda mimarlığın metaverse ile ilişkisini belirleyebilmek yakın gelecekte Türkiye koşullarında olası değişim senaryolarını belirleyebilmek açısından önemlidir. Bu amaçla, mimarlık-metaverse ilişkisinin tarafsız ve güvenilir olarak ele alındığı bilimsel ortamdaki bilgi, yaklaşım, düzey ve içeriğinin irdelenmesi bu çalışmanın ana hedefi olmuştur. Ulusal akademik yayınlara ait anahtar kelimeler, yaklaşımları ve yayınların niteliği gelecekte bizleri bekleyen ulusal akademik ortama ve piyasalara ait bilgiler taşır. Bu nedenle araştırma materyali olarak ulusal akademik yayınlar kullanılmıştır. Metaverse- mimarlık ilişkisi tema ve içerikleri bakımından değerlendirilmiştir. Yöntem: Çalışmanın yöntemi, odak konusu olan metaverse yayınlarının metin içinde tekrar edilen kelimeleri, kelimelerin tekrar sıklığı, metinlerde vurgulanan temalar ve temaları işaret eden anahtar kelimeler üzerinden içerik analizi yöntemidir. Bulgular: Yakın gelecekte fiziksel dünyadan tamamen kopmadan metaverse’ün ayrılmaz bir parçamız haline geleceği, çalılmada incelenen akademik yayınlarda en çok yinelenen temaların; teknoloji, eğitim ve mimarlık olduğu, bu temaları eğitim, arttırılmış gerçeklik ve simülasyon temalarının takip ettiği gözlemlenmiştir çalışma sonunda elde edilen bulgular arasındadır. Sonuç: Tüm yaşam biçimlerimizi değiştirmesi muhtemel olan bu yeni sanal evrenin mimarlar ve mimarlık sektörü için yakın gelecekte yeni bir iş modeli haline geleceği öngörülmüştür. Araştırma sürecinde metaverse kavramının pek çok farklı tema ile farklı disiplinlerin çalışma alanında yer aldığı görülmüştür. Bu durum yakın gelecekte birçok meslek alanı için önemli değişimler olabileceğinin sinyallerini vermiştir.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":" 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139142263","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-30DOI: 10.56590/stdarticle.1325194
Erdem Çağla
Amaç: İllüstrasyon sanatı hakkında ve illüstrasyonun çeşitlerini konu alan kavramsal çerçevede pek çok çalışma yapılmış olsa da illüstrasyon alanında yeni bir stil olan MBE stilini ve bu üslupla yaratılan çizimleri konu alan herhangi bir çalışmanın literatürde yer almadığı görülmüştür. Bu çalışma; alanda tespit ettiğimiz bu eksikliği gidermeye yönelik olacak, MBE stilinin minimalizm ve düz tasarım kavramlarıyla olan bağlantısı irdelenerek bu kapsamda görsel örneklerle stilin tanımlaması yapılacaktır. Ayrıca çalışma; MBE akımı ve bu üslup kapsamında yapılan üretimleri değerlendirmeye ve çözümlemeye odaklanmıştır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: İllüstrasyon sanatında MBE stlinin ortaya çıkmasında etkili olan sanatsal gelişmelere değinilmiş, minimalizm, sadelik ve “flat design” akımıyla olan ilişkisi kavramsal boyutlarıyla değerlendirilmiştir. Yöntem: Bu çalışmada, son birkaç yılda popülerlik kazanmış illüstrasyon alanında yeni bir stil olan MBE tarzı konu olarak ele alınmış ve analiz edilerek eleştirel bir literatür taraması yapılmıştır. Aynı zamanda çeşitli dokümanlar incelenerek gerçekçi ve kapsamlı sonuçlara ulaşmak amacıyla nitel bir araştırma süreci izlenmiştir. Bulgular: MBE tarzında eserler üreten illüstrasyon sanatçıları desen, temel çizim, stlizasyon ve soyutlama bilgilerini dijital ortamda vektörel çizim becerileriyle birleştirerek aynı zamanda günlük hayattan esinlendikleri sanat deneyimlerinden de istifade ederek eserler üretmiş, dijital illüstrasyon alanının gelişimine de önemli katkılar sağlamıştır. Sonuç: İllüstrasyon sanatı, çeşitli stiller ve yaklaşımlarla ifade edilmektedir. Bu çeşitlilik, sanatçılara ve tasarımcılara kendi benzersiz tarzlarını yaratma ve eserleriyle iletişim kurma fırsatını sunmaktadır. Son yıllarda MBE stilinde üretilen minimalist illüstrasyon eserleri, popülerlik kazanan bir yaklaşım haline gelmiştir. Günümüz tasarım dünyasının karmaşıklığı içinde kolay algılanabilir olan ve gereksiz detaylar barındırmayan MBE illüstrasyon stilinin, Minimalizm ve flat tasarım anlayışından da etkilendiğini saptanmıştır. Bu stilin ve barındırdığı genel özelliklerin makale kapsamında tarihe kayıt düşülmesi sonraki dönemlerde araştırma yapacak kişiler, öğrenciler, illüstratörler ve illüstrasyona gönül verenler için de önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir.
{"title":"MBE Style in Illustration Art","authors":"Erdem Çağla","doi":"10.56590/stdarticle.1325194","DOIUrl":"https://doi.org/10.56590/stdarticle.1325194","url":null,"abstract":"Amaç: İllüstrasyon sanatı hakkında ve illüstrasyonun çeşitlerini konu alan kavramsal çerçevede pek çok çalışma yapılmış olsa da illüstrasyon alanında yeni bir stil olan MBE stilini ve bu üslupla yaratılan çizimleri konu alan herhangi bir çalışmanın literatürde yer almadığı görülmüştür. Bu çalışma; alanda tespit ettiğimiz bu eksikliği gidermeye yönelik olacak, MBE stilinin minimalizm ve düz tasarım kavramlarıyla olan bağlantısı irdelenerek bu kapsamda görsel örneklerle stilin tanımlaması yapılacaktır. Ayrıca çalışma; MBE akımı ve bu üslup kapsamında yapılan üretimleri değerlendirmeye ve çözümlemeye odaklanmıştır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: İllüstrasyon sanatında MBE stlinin ortaya çıkmasında etkili olan sanatsal gelişmelere değinilmiş, minimalizm, sadelik ve “flat design” akımıyla olan ilişkisi kavramsal boyutlarıyla değerlendirilmiştir. Yöntem: Bu çalışmada, son birkaç yılda popülerlik kazanmış illüstrasyon alanında yeni bir stil olan MBE tarzı konu olarak ele alınmış ve analiz edilerek eleştirel bir literatür taraması yapılmıştır. Aynı zamanda çeşitli dokümanlar incelenerek gerçekçi ve kapsamlı sonuçlara ulaşmak amacıyla nitel bir araştırma süreci izlenmiştir. Bulgular: MBE tarzında eserler üreten illüstrasyon sanatçıları desen, temel çizim, stlizasyon ve soyutlama bilgilerini dijital ortamda vektörel çizim becerileriyle birleştirerek aynı zamanda günlük hayattan esinlendikleri sanat deneyimlerinden de istifade ederek eserler üretmiş, dijital illüstrasyon alanının gelişimine de önemli katkılar sağlamıştır. Sonuç: İllüstrasyon sanatı, çeşitli stiller ve yaklaşımlarla ifade edilmektedir. Bu çeşitlilik, sanatçılara ve tasarımcılara kendi benzersiz tarzlarını yaratma ve eserleriyle iletişim kurma fırsatını sunmaktadır. Son yıllarda MBE stilinde üretilen minimalist illüstrasyon eserleri, popülerlik kazanan bir yaklaşım haline gelmiştir. Günümüz tasarım dünyasının karmaşıklığı içinde kolay algılanabilir olan ve gereksiz detaylar barındırmayan MBE illüstrasyon stilinin, Minimalizm ve flat tasarım anlayışından da etkilendiğini saptanmıştır. Bu stilin ve barındırdığı genel özelliklerin makale kapsamında tarihe kayıt düşülmesi sonraki dönemlerde araştırma yapacak kişiler, öğrenciler, illüstratörler ve illüstrasyona gönül verenler için de önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":233832,"journal":{"name":"ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":" 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139138862","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}