首页 > 最新文献

PEARSON JOURNAL最新文献

英文 中文
MUHASEBE/FİNANSAL RAPORLAMA STANDARTLARINA GÖRE ANTEPFISTIĞI ÜRETİM BAHÇESİNİN TESİS EDİLMESİ VE FAALİYETLERİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA
Pub Date : 2022-12-15 DOI: 10.46872/pearson.405
Mustafa Mortaş, Ozan Denk
TMS 41 Tarımsal Faaliyet Standardı, tarımsal alanda faaliyet gösteren firmaların, tarımsal varlıkları, hasat döneminde ve ya hasat edilmiş ürünlere ve de belli özellikteki devlet teşvikleri ile ilgili olarak muhasebe işlemleri ile raporlama ilkelerini belirlemektedir. Böylelikle, TMS 41’in uygulanması ile tarımsal alanda faaliyetlerini sürdüren firmaların işlemleri için uluslararası alanda ortak bir finansal raporlama dili oluşturmayı sağlamaktır. Diğer taraftan TMS 16 Maddi Duran Varlıklar Standardı, tarımsal ürünlerin üretimi veya temini için kullanılması ve bir dönemden fazla ürün vermesinin beklenmesi durumunda taşıyıcı bitki özelliği olarak değerlendirmektedir. Bu kapsamda çalışmada, antepfıstığı üretim tesisinin kurulması, TMS 41 ile TMS 16 Standartlarına uygun şekilde muhasebeleştirilme ve raporlama işlemlerinin uygulanması süreci ele alınmıştır. Çalışmada, antepfıstığı üretim bahçesi kurmayı planlayan bir firmanın, antepfıstığı bahçesi yapımına uygun olan ve atıl halde bulunan arazisinin antepfıstığı bahçesi tesis etmeye yönelik faaliyetleri ile söz konusu bahçenin kurulumunun yanı sıra kurulum sonrası ortaya çıkabilecek faaliyetler konu edilmiştir. Bu bağlamda, sürecin başından itibaren ortaya çıkan faaliyetlerin standartlara uygun şekilde muhasebeleştirme süreci çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada yapılan örnek muhasebe kayıtları, TMS’ye uygun olarak muhasebeleştirilirken, KGK tarafından 13.12.2018 tarihinde yayımlanan “Finansal Raporlama Standartlarına Uygun Hesap Planı Taslağı”nda yer alan hesaplar kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada, tesis edilecek bahçenin kurulumu sırasında devlet teşvikinden faydalanıldığı varsayılmıştır. Daha sonra boş arazinin antepfıstığı bahçesi yatırımına dönüştürülmesi ve antepfıstığı fidanlarının satın alınması işlemlerinin muhasebeleştirilme işlemleri yapılmıştır. . Bahçenin tesis edilmesinden sonra, yetişmekte olan fidanların bakımı ile bakım sonrası ve sonraki dönemlerde yapılan diğer işlemlerinin muhasebeleştirilmesi süreci ele alınmıştır.
{"title":"MUHASEBE/FİNANSAL RAPORLAMA STANDARTLARINA GÖRE ANTEPFISTIĞI ÜRETİM BAHÇESİNİN TESİS EDİLMESİ VE FAALİYETLERİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA","authors":"Mustafa Mortaş, Ozan Denk","doi":"10.46872/pearson.405","DOIUrl":"https://doi.org/10.46872/pearson.405","url":null,"abstract":"TMS 41 Tarımsal Faaliyet Standardı, tarımsal alanda faaliyet gösteren firmaların, tarımsal varlıkları, hasat döneminde ve ya hasat edilmiş ürünlere ve de belli özellikteki devlet teşvikleri ile ilgili olarak muhasebe işlemleri ile raporlama ilkelerini belirlemektedir. Böylelikle, TMS 41’in uygulanması ile tarımsal alanda faaliyetlerini sürdüren firmaların işlemleri için uluslararası alanda ortak bir finansal raporlama dili oluşturmayı sağlamaktır. Diğer taraftan TMS 16 Maddi Duran Varlıklar Standardı, tarımsal ürünlerin üretimi veya temini için kullanılması ve bir dönemden fazla ürün vermesinin beklenmesi durumunda taşıyıcı bitki özelliği olarak değerlendirmektedir. Bu kapsamda çalışmada, antepfıstığı üretim tesisinin kurulması, TMS 41 ile TMS 16 Standartlarına uygun şekilde muhasebeleştirilme ve raporlama işlemlerinin uygulanması süreci ele alınmıştır. Çalışmada, antepfıstığı üretim bahçesi kurmayı planlayan bir firmanın, antepfıstığı bahçesi yapımına uygun olan ve atıl halde bulunan arazisinin antepfıstığı bahçesi tesis etmeye yönelik faaliyetleri ile söz konusu bahçenin kurulumunun yanı sıra kurulum sonrası ortaya çıkabilecek faaliyetler konu edilmiştir. Bu bağlamda, sürecin başından itibaren ortaya çıkan faaliyetlerin standartlara uygun şekilde muhasebeleştirme süreci çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada yapılan örnek muhasebe kayıtları, TMS’ye uygun olarak muhasebeleştirilirken, KGK tarafından 13.12.2018 tarihinde yayımlanan “Finansal Raporlama Standartlarına Uygun Hesap Planı Taslağı”nda yer alan hesaplar kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada, tesis edilecek bahçenin kurulumu sırasında devlet teşvikinden faydalanıldığı varsayılmıştır. Daha sonra boş arazinin antepfıstığı bahçesi yatırımına dönüştürülmesi ve antepfıstığı fidanlarının satın alınması işlemlerinin muhasebeleştirilme işlemleri yapılmıştır. . Bahçenin tesis edilmesinden sonra, yetişmekte olan fidanların bakımı ile bakım sonrası ve sonraki dönemlerde yapılan diğer işlemlerinin muhasebeleştirilmesi süreci ele alınmıştır.","PeriodicalId":288714,"journal":{"name":"PEARSON JOURNAL","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114946335","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
THE EFFECTS OF WOMAN AS MANAGER PERCEPTIONS OF CIVIL AVIATION SECTOR EMPLOYESS ON ORGAIZATIONAL CLIMATE 女性作为管理人员对民航部门就业的看法对组织气氛的影响
Pub Date : 2022-12-15 DOI: 10.46872/pearson.400
Fulya Oduncu, Incilay Yildiz
Kadının yönetimdeki yeri her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Bu nedenle kadın yöneticilere bakış açısını değerlendirmek gerekir. Bu çalışma sivil havacılık sektöründe çalışan kadınlara odaklanmıştır. Örgüt iklimi, işletmenin çalışanlarını etkileyen önemli bir kriterdir. Örgüt iklimi, örgütlerdeki ruh halinin ne olduğunu tanımlar. Örgüt iklimi olumlu olduğunda çalışanların bağlılığının arttığını, olumsuz olduğunda bağlılığın azaldığını düşünüyoruz. Çalışmanın amacı, sivil havacılık sektöründe çalışan kişilerin kadın yöneticilere bakış açılarını ve bu bakış açılarının organizasyonlarındaki iklimi nasıl etkilediğini araştırmaktır. İstatistiksel analiz sonucunda: Sivil havacılık sektörü çalışanlarının kadın yöneticilerin algısı üzerinde etkisinin olduğu ve kadın yöneticilerin algı boyutlarının örgüt iklimi üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu sonucuna varılmıştır.
{"title":"THE EFFECTS OF WOMAN AS MANAGER PERCEPTIONS OF CIVIL AVIATION SECTOR EMPLOYESS ON ORGAIZATIONAL CLIMATE","authors":"Fulya Oduncu, Incilay Yildiz","doi":"10.46872/pearson.400","DOIUrl":"https://doi.org/10.46872/pearson.400","url":null,"abstract":"Kadının yönetimdeki yeri her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Bu nedenle kadın yöneticilere bakış açısını değerlendirmek gerekir. Bu çalışma sivil havacılık sektöründe çalışan kadınlara odaklanmıştır. Örgüt iklimi, işletmenin çalışanlarını etkileyen önemli bir kriterdir. Örgüt iklimi, örgütlerdeki ruh halinin ne olduğunu tanımlar. Örgüt iklimi olumlu olduğunda çalışanların bağlılığının arttığını, olumsuz olduğunda bağlılığın azaldığını düşünüyoruz. Çalışmanın amacı, sivil havacılık sektöründe çalışan kişilerin kadın yöneticilere bakış açılarını ve bu bakış açılarının organizasyonlarındaki iklimi nasıl etkilediğini araştırmaktır. İstatistiksel analiz sonucunda: Sivil havacılık sektörü çalışanlarının kadın yöneticilerin algısı üzerinde etkisinin olduğu ve kadın yöneticilerin algı boyutlarının örgüt iklimi üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":288714,"journal":{"name":"PEARSON JOURNAL","volume":"118 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"113977537","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İŞLETMELERDE STRATEJİK YÖNETİM POLİTİKALARININ, COVİD-19 DÖNEMİ SONRASI YENİ NORMALLEŞME SÜRECİNDE YAPILANDIRILMASI
Pub Date : 2022-12-15 DOI: 10.46872/pearson.404
M. Efe
Sanayi Devrimiyle başlayan teknolojinin hızla gelişmesi, üretimde makinelerin yoğun kullanımı ile fabrikaların sayısını arttırdığı gözlenmektedir. Artan fabrika sayıları nedeniyle işletmeler stratejik yönetim politikaları geliştirerek pazar paylarını arttırmayı ve rekabette bir adım önde olmayı hedeflemektedirler. Ancak özellikle Sanayi Devrimi ve sonrasında; makineleşmenin artması, el emeğinin ikinci planda kalması, kırsal alanlardan kentlere göçün artması ile ülkelerin demografik yapısının değişmesi ve bunun sonucunda işçi nüfusunun artması sermaye sahiplerinin ucuz işçi çalıştırmaya yönelmesi işçilerin daha ağır şatlarda çalışmalarına neden olduğu öne sürülmektedir. Ağır koşullarda çalışmaya maruz kalan işçilerin, birtakım ayaklanmalar neticesinde seçme ve seçilme haklarının elde edilmesini, çalışma saatlerinin ve iş yeri koşullarının iyileştirilmesini ve sendikaların kurulmasını sağladığı ifade edilmektedir. İşçi hareketleri, ülkelerde birer toplumsal olaylara dönüşerek ilk küresel toplumsal hareketlilik halini aldığı gözlenmektedir. Yaşanan bu gelişmeler neticesinde işletmeler de stratejik yönetim politikalarında değişikliğe gitmekle beraber iş yerinde performansa dayalı üretimde kaliteden ödün vermeden işçi ve müşteri memnuniyeti dengesinde yeni kuramlar geliştirmişlerdir. Ancak teknolojinin gelişmesiyle üretim tarzında gözlenen değişim, doğanın da tahribatını hızlandırmıştır. Doğanın dengesinin bozulmasıyla hayvandan insana insandan insana geçen hastalıklar Pandemi olarak nitelendirilen küresel çapta salgın hastalık haline gelmiştir. Pandeminin oluşmasında gerekli yeter şartın bulaşıcılık özelliğinin olmasıdır: Örneğin Kanser Hastalığı birçok insanın ölümüne neden olsa da bulaşıcılık özeliği olmadığı için pandemi olarak nitelendirilmemektedir. Yaşanan Pandemiler nedeniyle ülkelerin demografik, ekonomik ve siyasi birçok yapısal alanda dengelerin bozulmasına neden olmaktadır. Pandemi dâhil toplum dinamiğini etkileyen her türlü gelişme devletler ile devletlerin ekonomik anlamda faaliyetlerini idame eden işletmeler, kendi stratejik yönetim politikalarını geliştirdikleri gözlenmektedir. İşletmeler tarafından geliştirilen ve bilimsel çalışmalarla desteklenen stratejik politikalar ilerleyen dönemlerde ihtiyaçlara cevap vermedikleri anlaşılmaktadır. İşlerliğini yitiren politika yaklaşımları yerini yeni yaklaşımlara devretmektedir; ancak geliştirilen her yeni yaklaşım bir önceki yaklaşımda alınan kararları ortadan kaldırmak yerine söz konusu kararları geliştirerek yeniden işlerlik kazandırdıkları tespit edilmektedir. Bu çalışmanın amacı toplumsal dinamiğe etki eden faktörlerden birinin ya da hepsinin değişimi toplumları nasıl ve ne ölçüde etkilediğinin araştırılmasının yanı sıra topluma yön veren işletmelerin stratejik yönetim politikalarının da ne yönde etkilendiğini ve akabinde yeni bir normalleşme süreci safhalarında hangi politikaların geliştirildiğini araştırmaktır.
{"title":"İŞLETMELERDE STRATEJİK YÖNETİM POLİTİKALARININ, COVİD-19 DÖNEMİ SONRASI YENİ NORMALLEŞME SÜRECİNDE YAPILANDIRILMASI","authors":"M. Efe","doi":"10.46872/pearson.404","DOIUrl":"https://doi.org/10.46872/pearson.404","url":null,"abstract":"Sanayi Devrimiyle başlayan teknolojinin hızla gelişmesi, üretimde makinelerin yoğun kullanımı ile fabrikaların sayısını arttırdığı gözlenmektedir. Artan fabrika sayıları nedeniyle işletmeler stratejik yönetim politikaları geliştirerek pazar paylarını arttırmayı ve rekabette bir adım önde olmayı hedeflemektedirler. Ancak özellikle Sanayi Devrimi ve sonrasında; makineleşmenin artması, el emeğinin ikinci planda kalması, kırsal alanlardan kentlere göçün artması ile ülkelerin demografik yapısının değişmesi ve bunun sonucunda işçi nüfusunun artması sermaye sahiplerinin ucuz işçi çalıştırmaya yönelmesi işçilerin daha ağır şatlarda çalışmalarına neden olduğu öne sürülmektedir. Ağır koşullarda çalışmaya maruz kalan işçilerin, birtakım ayaklanmalar neticesinde seçme ve seçilme haklarının elde edilmesini, çalışma saatlerinin ve iş yeri koşullarının iyileştirilmesini ve sendikaların kurulmasını sağladığı ifade edilmektedir. İşçi hareketleri, ülkelerde birer toplumsal olaylara dönüşerek ilk küresel toplumsal hareketlilik halini aldığı gözlenmektedir. Yaşanan bu gelişmeler neticesinde işletmeler de stratejik yönetim politikalarında değişikliğe gitmekle beraber iş yerinde performansa dayalı üretimde kaliteden ödün vermeden işçi ve müşteri memnuniyeti dengesinde yeni kuramlar geliştirmişlerdir. Ancak teknolojinin gelişmesiyle üretim tarzında gözlenen değişim, doğanın da tahribatını hızlandırmıştır. Doğanın dengesinin bozulmasıyla hayvandan insana insandan insana geçen hastalıklar Pandemi olarak nitelendirilen küresel çapta salgın hastalık haline gelmiştir. Pandeminin oluşmasında gerekli yeter şartın bulaşıcılık özelliğinin olmasıdır: Örneğin Kanser Hastalığı birçok insanın ölümüne neden olsa da bulaşıcılık özeliği olmadığı için pandemi olarak nitelendirilmemektedir. Yaşanan Pandemiler nedeniyle ülkelerin demografik, ekonomik ve siyasi birçok yapısal alanda dengelerin bozulmasına neden olmaktadır. Pandemi dâhil toplum dinamiğini etkileyen her türlü gelişme devletler ile devletlerin ekonomik anlamda faaliyetlerini idame eden işletmeler, kendi stratejik yönetim politikalarını geliştirdikleri gözlenmektedir. İşletmeler tarafından geliştirilen ve bilimsel çalışmalarla desteklenen stratejik politikalar ilerleyen dönemlerde ihtiyaçlara cevap vermedikleri anlaşılmaktadır. İşlerliğini yitiren politika yaklaşımları yerini yeni yaklaşımlara devretmektedir; ancak geliştirilen her yeni yaklaşım bir önceki yaklaşımda alınan kararları ortadan kaldırmak yerine söz konusu kararları geliştirerek yeniden işlerlik kazandırdıkları tespit edilmektedir. Bu çalışmanın amacı toplumsal dinamiğe etki eden faktörlerden birinin ya da hepsinin değişimi toplumları nasıl ve ne ölçüde etkilediğinin araştırılmasının yanı sıra topluma yön veren işletmelerin stratejik yönetim politikalarının da ne yönde etkilendiğini ve akabinde yeni bir normalleşme süreci safhalarında hangi politikaların geliştirildiğini araştırmaktır.","PeriodicalId":288714,"journal":{"name":"PEARSON JOURNAL","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117349714","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İZMİR YÖRESİNDEKİ OSMANLI DÖNEMİ MEZAR TAŞI KİTABELERİNDE MESLEK GRUPLARI
Pub Date : 2022-12-15 DOI: 10.46872/pearson.391
Gülsün Ebiri
Her nefsin mutlak karşılaşacağı son olan ölüm, insanoğlu üzerinde derin etkiler bırakmıştır. İslam inancında “ Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz” ayetiyle belirtilen ölüm, bir geçiş olarak görülmektedir. Ölümü, terhis-i dünya ve asıl olana dönüş olarak gören Müslümanlar, İslam sanatında ölüm algısının somut bir yansıması olan mezar taşlarını yapmışlardır. Fâni dünyada bırakılan son iz olarak görülen mezar taşları, dönemin kültürel ve sosyal hayatına dair mesajlar içeren önemli eserlerdir. Küçük Menderes Havzası’ndaki İzmir yöresinde tarihe ışık tutacak önemli kaynaklar arasında Osmanlı mezar taşları da bulunmaktadır. Bu mezar taşları, sanatsal boyutunun yanında sosyal ve idari tarihi, edebiyat ve dil kullanımı, bölge demografisi, aile yapısı ve dönem hastalıkları hakkında da önemli bilgiler sunmaktadır. Ayrıca mezar taşı kitabelerinde tespit edilen bilgiler arasında meslekler de yer almaktadır. İncelenen İzmir yöresindeki Osmanlı dönemi mezar taşlarında Değirmenci, Demirci, Deveci, Emlakçı, Emlak Kâtibi, Hafız, Hatip, Hazinedar, İmam, Kasap, Kaymakam, Müderris, Naip, Semerci, Hattat, Nalband, Telgraf Müdürü, Bıçakçı, Eskici, Süvari, Çavuş, Gazancı, Keçeci, Mutaf vb. meslek grupları ile toplumda belli bir statüye sahip kişiler bulunmaktadır. Bu bildiri kapsamında İzmir yöresindeki Osmanlı dönemi mezar taşlarında meslekleri ifade eden kitabeler incelenerek, dönemin sosyal ve idari ortamında meslek grupları hakkında ilgili sonuçlara ulaşmak amaçlanmaktadır.
{"title":"İZMİR YÖRESİNDEKİ OSMANLI DÖNEMİ MEZAR TAŞI KİTABELERİNDE MESLEK GRUPLARI","authors":"Gülsün Ebiri","doi":"10.46872/pearson.391","DOIUrl":"https://doi.org/10.46872/pearson.391","url":null,"abstract":"Her nefsin mutlak karşılaşacağı son olan ölüm, insanoğlu üzerinde derin etkiler bırakmıştır. İslam inancında “ Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz” ayetiyle belirtilen ölüm, bir geçiş olarak görülmektedir. Ölümü, terhis-i dünya ve asıl olana dönüş olarak gören Müslümanlar, İslam sanatında ölüm algısının somut bir yansıması olan mezar taşlarını yapmışlardır. Fâni dünyada bırakılan son iz olarak görülen mezar taşları, dönemin kültürel ve sosyal hayatına dair mesajlar içeren önemli eserlerdir. Küçük Menderes Havzası’ndaki İzmir yöresinde tarihe ışık tutacak önemli kaynaklar arasında Osmanlı mezar taşları da bulunmaktadır. Bu mezar taşları, sanatsal boyutunun yanında sosyal ve idari tarihi, edebiyat ve dil kullanımı, bölge demografisi, aile yapısı ve dönem hastalıkları hakkında da önemli bilgiler sunmaktadır. Ayrıca mezar taşı kitabelerinde tespit edilen bilgiler arasında meslekler de yer almaktadır. İncelenen İzmir yöresindeki Osmanlı dönemi mezar taşlarında Değirmenci, Demirci, Deveci, Emlakçı, Emlak Kâtibi, Hafız, Hatip, Hazinedar, İmam, Kasap, Kaymakam, Müderris, Naip, Semerci, Hattat, Nalband, Telgraf Müdürü, Bıçakçı, Eskici, Süvari, Çavuş, Gazancı, Keçeci, Mutaf vb. meslek grupları ile toplumda belli bir statüye sahip kişiler bulunmaktadır. Bu bildiri kapsamında İzmir yöresindeki Osmanlı dönemi mezar taşlarında meslekleri ifade eden kitabeler incelenerek, dönemin sosyal ve idari ortamında meslek grupları hakkında ilgili sonuçlara ulaşmak amaçlanmaktadır.","PeriodicalId":288714,"journal":{"name":"PEARSON JOURNAL","volume":"10 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116907255","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
ATEŞ VE GÜNEŞ, ZEYTİNDAĞI VE CUMHURİYETİMİZİN İSİMSİZ KAHRAMANLARI
Pub Date : 2022-12-15 DOI: 10.46872/pearson.393
Fatma Kalpaklı
Bu çalışmamızda, Falih Rıfkı Atay’ın Ateş ve Güneş, Zeytindağı romanında adı geçen Konya, Ilgın’lı nefer Mehmet karakteri üzerinden ulusumuzun 29 Ekim, Cumhuriyet bayramımıza kavuşmasında emeği geçen tüm “isimsiz kahramanların” hatırlanması, anlaşılmaya çalışılması ve bu isimsiz kahramanların Cumhuriyetimize olan katkılarının altının çizilmesi hedeflenmektedir. Nitekim milli mücadele birlik, beraberlik ve çok farklı etnisite ve dini gruplardan oluşmasına rağmen Anadolu halkının “özgürlük ruhu ve aşkı” çerçevesinde topyekûn verdiği bir mücadeledir ki bunda en genç erden Başkumandan Atatürk’e kadar giden ve adeta bir domino etkisi yaratarak tüm yurdu saran ve sanayileşmiş emperyalist Batılı devletlere karşı iman dolu göğsünü siper eden milyonlarca isimsiz kahramanın destanıdır
{"title":"ATEŞ VE GÜNEŞ, ZEYTİNDAĞI VE CUMHURİYETİMİZİN İSİMSİZ KAHRAMANLARI","authors":"Fatma Kalpaklı","doi":"10.46872/pearson.393","DOIUrl":"https://doi.org/10.46872/pearson.393","url":null,"abstract":"Bu çalışmamızda, Falih Rıfkı Atay’ın Ateş ve Güneş, Zeytindağı romanında adı geçen Konya, Ilgın’lı nefer Mehmet karakteri üzerinden ulusumuzun 29 Ekim, Cumhuriyet bayramımıza kavuşmasında emeği geçen tüm “isimsiz kahramanların” hatırlanması, anlaşılmaya çalışılması ve bu isimsiz kahramanların Cumhuriyetimize olan katkılarının altının çizilmesi hedeflenmektedir. Nitekim milli mücadele birlik, beraberlik ve çok farklı etnisite ve dini gruplardan oluşmasına rağmen Anadolu halkının “özgürlük ruhu ve aşkı” çerçevesinde topyekûn verdiği bir mücadeledir ki bunda en genç erden Başkumandan Atatürk’e kadar giden ve adeta bir domino etkisi yaratarak tüm yurdu saran ve sanayileşmiş emperyalist Batılı devletlere karşı iman dolu göğsünü siper eden milyonlarca isimsiz kahramanın destanıdır","PeriodicalId":288714,"journal":{"name":"PEARSON JOURNAL","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115543273","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
TOPLUMSAL BİR KAVRAM OLARAK MİTLER VE MODERN DÜNYANIN YENİ MİTLERİ
Pub Date : 2022-12-15 DOI: 10.46872/pearson.401
Büşra Özüdoğru
Mitsel anlatılar, insan ve evrenin var oluşuna dair bizlere bir izah sunar. Bu sayede bireyin yaşamını ve tüm tecrübelerini anlamlandırmasını sağlar. Öte yandan mitler inanç ve anlam dünyası oluşturma işlevi ile içinde bulundukları toplumun kültür taşıyıcı ve değer koruyucu görevine sahiptir. Toplum içinde karmaşık bulunan deneyimler, bilgiler ve davranış modelleri mitler sayesinde bir düzen ve anlam kazanmaktadır. Toplumun kutsal olana ve doğaüstü olana yaklaşımını belirlemede etkisi olan mitlerin, Aydınlanma ile birlikte itibarının azaldığını ve geçersiz sayıldığını düşünebiliriz. Zira akılcılığın ön planda tutulduğu modernite ile birlikte, mitler metafizik bir alanın garip ve anlaşılmaz ürünü olarak kabul edilerek değersiz ve akılcılık dışı olarak kabul edilmiştir. Ancak kutsal ve doğaüstüne ait kabul edilen, bilgi ve mantık bakımından rasyonel dışı olarak görülen mitlerin yerini modern dönemde yeni bir forma büründüğünü görebiliriz. O halde mitleri ilkel ve modern olarak ayırmak mümkün müdür? Mitler ile bilimi birbirinin zıddı olarak kabul edebilir miyiz? Modern insanın bu dünyaya ait kendi kutsallarını yarattığı ve bunun üzerinden kendi mitlerini oluşturduğu yönündeki fikir bu çalışmanın temel tartışma alanlarından biridir. Modern siyasi ideolojiler üzerinden oluşturulan mitler, çizgi roman ve sinema üzerinden üretilen kahraman mitleri, modern tarih miti, toplumsal cinsiyet mitleri, uzay yolculuğu mitleri vb. modern insanın mitlere olan ihtiyacının devam ettiğini göstermektedir. Mitler, hala kuşaklar arası aktarılan ve önemli bir iletişim aracı olan bir düşünce sistemidir. İçinde bulunduğu çağın ve toplumun değerlerini ve inançlarını canlı tutmada, toplumların kendi varlıklarına anlam kazandırma çabasında işlevsel olmaya devam etmektedir.
神话叙事为我们解释了人类和宇宙的存在。通过这种方式,它使个人能够理解自己的生活和所有经历。另一方面,神话具有文化载体的功能,也是所在社会的价值保护者,具有创造信仰和意义世界的功能。社会中复杂的经验、知识和行为模式通过神话获得秩序和意义。我们可以认为,神话影响着社会对神圣和超自然事物的态度,但随着启蒙运动的开展,神话已被抹黑并被视为无效。因为随着现代性的发展,理性被放在了首位,神话被视为形而上学领域的奇怪而难以理解的产物,被认为是没有价值和不合理的。然而,我们可以看到,被视为神圣的、超自然的、在知识和逻辑方面被视为非理性的神话,在现代时期却呈现出一种新的形态。那么,是否可以将神话区分为原始神话和现代神话呢?我们能否将神话与科学对立起来?现代人创造了属于这个世界的自己的圣人,并以此创造了自己的神话,这一观点是本研究的主要讨论领域之一。通过现代政治意识形态创造的神话、通过漫画和电影产生的英雄神话、现代历史神话、性别神话、太空旅行神话等,都表明现代人对神话的需求仍在继续。神话是一种仍在世代相传的思想体系,也是一种重要的交流手段。它在保持时代和社会的价值观和信仰方面,以及在社会赋予自身存在意义的努力中,依然发挥着作用。
{"title":"TOPLUMSAL BİR KAVRAM OLARAK MİTLER VE MODERN DÜNYANIN YENİ MİTLERİ","authors":"Büşra Özüdoğru","doi":"10.46872/pearson.401","DOIUrl":"https://doi.org/10.46872/pearson.401","url":null,"abstract":"Mitsel anlatılar, insan ve evrenin var oluşuna dair bizlere bir izah sunar. Bu sayede bireyin yaşamını ve tüm tecrübelerini anlamlandırmasını sağlar. Öte yandan mitler inanç ve anlam dünyası oluşturma işlevi ile içinde bulundukları toplumun kültür taşıyıcı ve değer koruyucu görevine sahiptir. Toplum içinde karmaşık bulunan deneyimler, bilgiler ve davranış modelleri mitler sayesinde bir düzen ve anlam kazanmaktadır. Toplumun kutsal olana ve doğaüstü olana yaklaşımını belirlemede etkisi olan mitlerin, Aydınlanma ile birlikte itibarının azaldığını ve geçersiz sayıldığını düşünebiliriz. Zira akılcılığın ön planda tutulduğu modernite ile birlikte, mitler metafizik bir alanın garip ve anlaşılmaz ürünü olarak kabul edilerek değersiz ve akılcılık dışı olarak kabul edilmiştir. Ancak kutsal ve doğaüstüne ait kabul edilen, bilgi ve mantık bakımından rasyonel dışı olarak görülen mitlerin yerini modern dönemde yeni bir forma büründüğünü görebiliriz. O halde mitleri ilkel ve modern olarak ayırmak mümkün müdür? Mitler ile bilimi birbirinin zıddı olarak kabul edebilir miyiz? Modern insanın bu dünyaya ait kendi kutsallarını yarattığı ve bunun üzerinden kendi mitlerini oluşturduğu yönündeki fikir bu çalışmanın temel tartışma alanlarından biridir. Modern siyasi ideolojiler üzerinden oluşturulan mitler, çizgi roman ve sinema üzerinden üretilen kahraman mitleri, modern tarih miti, toplumsal cinsiyet mitleri, uzay yolculuğu mitleri vb. modern insanın mitlere olan ihtiyacının devam ettiğini göstermektedir. Mitler, hala kuşaklar arası aktarılan ve önemli bir iletişim aracı olan bir düşünce sistemidir. İçinde bulunduğu çağın ve toplumun değerlerini ve inançlarını canlı tutmada, toplumların kendi varlıklarına anlam kazandırma çabasında işlevsel olmaya devam etmektedir.","PeriodicalId":288714,"journal":{"name":"PEARSON JOURNAL","volume":"52 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130738491","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK HİSTERİSİ: DOĞRUSAL OLMAYAN BİRİM KÖK TESTİNDEN KANITLAR
Pub Date : 2022-12-15 DOI: 10.46872/pearson.402
İbrahim Sezer Belli̇ler, Ahmet Demi̇ralp
Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıldan günümüze işsizlik oranları ele alınarak işsizlik histerisi hipotezi ekonometrik yöntemlerle incelenmiştir. Cumhuriyet tarihinde birçok yerel ve küresel ölçekte ekonomik krizle karşılaşılmıştır. 1929 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen “Büyük Buhran” ile başlayan ekonomik kriz silsilesi İkinci Dünya Savaşı, 1974 petrol krizi, 2008 mortgage krizi olmak üzere Türkiye Cumhuriyet tarihinin karşılaştığı en büyük küresel ekonomik krizleri olarak kabul edilmektedir. 1982 ve 2001 bankacılık krizi ve Nisan 1994 krizi gibi yerel krizler de Türkiye’nin karşılaştığı ve işsizliği etkileyen ekonomik zorluklar arasında gösterilebilir. Kriz yıllarında meydana gelen ekonomik konjonktürlerde işsizlik genel olarak olağan dışı bir seviyede artma eğilimine girmektedir. Böyle ekonomik türbülans durumlarında artan işsizlik oranlarının geçici mi yoksa kalıcı mı olduğunun belirlenmesi ekonomik karar verme birimlerini, politika yapıcılarını ve daha birçok unsuru ilgilendiren önemli bir unsur olmaktadır. Bu çerçevede incelenen işsizlik histerisi hipotezinin Türkiye için geçerliliğinin güncel ekonometrik teknikler ile sorgulanması, çalışmanın yapılması için temel motivasyonu oluşturmaktadır. 1923-2021 yıllarını kapsayan 99 yıllık işsizlik verileri ile gerçekleştirilen analiz literatürde en kapsayıcı veri ile yapılan çalışma olma özelliğini taşımaktadır. İşsizlik hipotezinin geçerliliğin sınanması için öncelikle serinin doğrusallığı sınanmıştır. Harvey ve Leyborne (2007), Harvey vd. (2008) doğrusallık testleri kullanılmıştır. Uygulanan her iki doğrusallık testi, serinin doğrusal olduğunu ifade eden temel hipotezi güçlü bir şekilde reddetmiştir. İşsizlik serisinin doğrusal olmadığının bulunmasıyla birlikte doğrusal dışılığı dikkate alan Hepsağ (2021) birim kök testi kullanılmıştır. Uygulanan Hepsağ (2021) doğrusal olmayan birim kök testi sonucunda işsizlik hipotezinin Türkiye için geçerli olmadığına, doğal oran hipotezinin geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK HİSTERİSİ: DOĞRUSAL OLMAYAN BİRİM KÖK TESTİNDEN KANITLAR","authors":"İbrahim Sezer Belli̇ler, Ahmet Demi̇ralp","doi":"10.46872/pearson.402","DOIUrl":"https://doi.org/10.46872/pearson.402","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıldan günümüze işsizlik oranları ele alınarak işsizlik histerisi hipotezi ekonometrik yöntemlerle incelenmiştir. Cumhuriyet tarihinde birçok yerel ve küresel ölçekte ekonomik krizle karşılaşılmıştır. 1929 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen “Büyük Buhran” ile başlayan ekonomik kriz silsilesi İkinci Dünya Savaşı, 1974 petrol krizi, 2008 mortgage krizi olmak üzere Türkiye Cumhuriyet tarihinin karşılaştığı en büyük küresel ekonomik krizleri olarak kabul edilmektedir. 1982 ve 2001 bankacılık krizi ve Nisan 1994 krizi gibi yerel krizler de Türkiye’nin karşılaştığı ve işsizliği etkileyen ekonomik zorluklar arasında gösterilebilir. Kriz yıllarında meydana gelen ekonomik konjonktürlerde işsizlik genel olarak olağan dışı bir seviyede artma eğilimine girmektedir. Böyle ekonomik türbülans durumlarında artan işsizlik oranlarının geçici mi yoksa kalıcı mı olduğunun belirlenmesi ekonomik karar verme birimlerini, politika yapıcılarını ve daha birçok unsuru ilgilendiren önemli bir unsur olmaktadır. Bu çerçevede incelenen işsizlik histerisi hipotezinin Türkiye için geçerliliğinin güncel ekonometrik teknikler ile sorgulanması, çalışmanın yapılması için temel motivasyonu oluşturmaktadır. 1923-2021 yıllarını kapsayan 99 yıllık işsizlik verileri ile gerçekleştirilen analiz literatürde en kapsayıcı veri ile yapılan çalışma olma özelliğini taşımaktadır. İşsizlik hipotezinin geçerliliğin sınanması için öncelikle serinin doğrusallığı sınanmıştır. Harvey ve Leyborne (2007), Harvey vd. (2008) doğrusallık testleri kullanılmıştır. Uygulanan her iki doğrusallık testi, serinin doğrusal olduğunu ifade eden temel hipotezi güçlü bir şekilde reddetmiştir. İşsizlik serisinin doğrusal olmadığının bulunmasıyla birlikte doğrusal dışılığı dikkate alan Hepsağ (2021) birim kök testi kullanılmıştır. Uygulanan Hepsağ (2021) doğrusal olmayan birim kök testi sonucunda işsizlik hipotezinin Türkiye için geçerli olmadığına, doğal oran hipotezinin geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":288714,"journal":{"name":"PEARSON JOURNAL","volume":"28 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115799666","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Askeri Darbeleri Mümkün Kılan Sebepler: Türkiye İncelenmesi
Pub Date : 2022-10-15 DOI: 10.46872/pj.583
Hasan Akay
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’nin toprak bakiyesi üzerine kurulmuş ve yönetim mekanizmalarını bu doğrultuda oluşturmuştur. Bununla birlikte Türkiye Cumhuriyeti kuruluş sürecine askeri üniformalarla girmiş, halkın yönetimi devlet sisteminde kurumsallaşmalar tamamlanıncaya veya olgunlaşıncaya kadar bu askeri üniforma görüntüsü devam etmiştir. 1920’li yıllarda devlet yönetimindeki kıyafetlerde sivilleşmeler yaşansa da liderlerin zihniyet ve beklentilerinde fazla bir değişim yaşanmamıştır. Ancak tarihsel süreç halkın devlete ve devlet yönetimine bakış açılarını sivilleşme lehine dönüştürmüştür. II. Dünya Savaşı sonucu ile başlayan dünya üzerindeki kutuplaşmalar; Türkiye ekonomisinin bu kutuplaşmalar karşısındaki savunmasız, kırılgan ve yoksul yapısı bahsi geçen dönüşümü tetikleyen unsurlardan birkaçı olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti tek partili yönetimden sıyrılma sinyallerini de bu dönemde vermeye başlamıştır. Ancak Türkiye, siyasi tarih sürecinde Cumhuriyet sistemini ara ara sekteye uğratan olaylar yaşamıştır. Cumhuriyet, demokrasi ve adalet gibi temel dinamiklerin yara almaması için askeri vesayet, bu dinamikleri ortadan kaldırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti günümüze kadar halkın onayını alan yönetimleri doğrudan pasivize etmiş 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 darbeleri ile karşılaşmış ve acı sonuçlarını Cumhuriyetin ana unsuru olan halk çekmiştir. Gerçekleştirilen bütün askeri müdahaleler mutlaka çeşitli sebeplere dayandırılmıştır. Askeri darbelerde failler, sebeplerin neler olduğundan ziyade darbeyi meşrulaştıracak sonuçlara vurgu yapmıştır ve her darbe domino etkisi gibi bir sonraki darbeye referans teşkil etmiştir. Askeri vesayet, sivil yönetim üzerinden hegemonya kurma eğilimini, sebeplerden ziyade sonuçlara odaklanma manipülasyonu üzerinden yapmak istemiştir. Çünkü temel gerçektir ki, asker açısından sebeplerin olmadığı bir durumda halka gösterilecek sonuçlar bulunmayacaktır. Bu çalışmada 1960, 1971, 1980 ve 1997 askeri darbelerine bazı dönemlerde referans, bazı dönemlerde ilham kaynağı olan sebeplerin neler olduğu daha sonra da bu sebepleri değerlendirmek/ tartışmak amaçlanmaktadır.
土耳其共和国建立在奥斯曼帝国的残余领土之上,并据此形成了自己的行政机制。然而,土耳其共和国是穿着军装进入建国进程的,这种军装形象一直延续到国家公共行政体系的制度化完成或成熟为止。虽然在 20 世纪 20 年代,国家行政机构的服装出现了平民化,但领导人的心态和期望并没有太大的变化。然而,历史进程改变了公众对国家和国家行政的看法,使其倾向于文职化。从第二次世界大战开始的世界两极分化,以及土耳其经济在这些两极分化面前的脆弱和贫穷结构,是引发这一转变的部分因素。也正是在这一时期,土耳其共和国开始发出摆脱一党执政的信号。然而,在其政治历史进程中,土耳其经历了一些事件,间歇性地破坏了共和国制度。为了防止共和国、民主和正义等基本动力遭到破坏,军事监护消除了这些动力。直到今天,土耳其共和国还经历了1960年5月27日、1971年3月12日、1980年9月12日和1997年2月28日的政变,这些政变直接平定了得到人民认可的政府,而共和国的主体--人民却承受了痛苦的后果。所有军事干预都是基于各种原因。在军事政变中,发动者强调的是使政变合法化的结果,而不是原因,每一次政变都像多米诺骨牌效应一样为下一次政变提供参考。军事监护人希望通过注重结果而非原因的操纵,建立对文职政府的霸权。因为一个基本事实是,对于军方来说,如果没有原因,就不会有结果向公众展示。本研究旨在分析和讨论 1960 年、1971 年、1980 年和 1997 年军事政变的原因,这些原因在某些时期是参考,在另一些时期则是启发。
{"title":"Askeri Darbeleri Mümkün Kılan Sebepler: Türkiye İncelenmesi","authors":"Hasan Akay","doi":"10.46872/pj.583","DOIUrl":"https://doi.org/10.46872/pj.583","url":null,"abstract":"Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’nin toprak bakiyesi üzerine kurulmuş ve yönetim mekanizmalarını bu doğrultuda oluşturmuştur. Bununla birlikte Türkiye Cumhuriyeti kuruluş sürecine askeri üniformalarla girmiş, halkın yönetimi devlet sisteminde kurumsallaşmalar tamamlanıncaya veya olgunlaşıncaya kadar bu askeri üniforma görüntüsü devam etmiştir. 1920’li yıllarda devlet yönetimindeki kıyafetlerde sivilleşmeler yaşansa da liderlerin zihniyet ve beklentilerinde fazla bir değişim yaşanmamıştır. Ancak tarihsel süreç halkın devlete ve devlet yönetimine bakış açılarını sivilleşme lehine dönüştürmüştür. II. Dünya Savaşı sonucu ile başlayan dünya üzerindeki kutuplaşmalar; Türkiye ekonomisinin bu kutuplaşmalar karşısındaki savunmasız, kırılgan ve yoksul yapısı bahsi geçen dönüşümü tetikleyen unsurlardan birkaçı olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti tek partili yönetimden sıyrılma sinyallerini de bu dönemde vermeye başlamıştır. Ancak Türkiye, siyasi tarih sürecinde Cumhuriyet sistemini ara ara sekteye uğratan olaylar yaşamıştır. Cumhuriyet, demokrasi ve adalet gibi temel dinamiklerin yara almaması için askeri vesayet, bu dinamikleri ortadan kaldırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti günümüze kadar halkın onayını alan yönetimleri doğrudan pasivize etmiş 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 darbeleri ile karşılaşmış ve acı sonuçlarını Cumhuriyetin ana unsuru olan halk çekmiştir. Gerçekleştirilen bütün askeri müdahaleler mutlaka çeşitli sebeplere dayandırılmıştır. Askeri darbelerde failler, sebeplerin neler olduğundan ziyade darbeyi meşrulaştıracak sonuçlara vurgu yapmıştır ve her darbe domino etkisi gibi bir sonraki darbeye referans teşkil etmiştir. Askeri vesayet, sivil yönetim üzerinden hegemonya kurma eğilimini, sebeplerden ziyade sonuçlara odaklanma manipülasyonu üzerinden yapmak istemiştir. Çünkü temel gerçektir ki, asker açısından sebeplerin olmadığı bir durumda halka gösterilecek sonuçlar bulunmayacaktır. Bu çalışmada 1960, 1971, 1980 ve 1997 askeri darbelerine bazı dönemlerde referans, bazı dönemlerde ilham kaynağı olan sebeplerin neler olduğu daha sonra da bu sebepleri değerlendirmek/ tartışmak amaçlanmaktadır.","PeriodicalId":288714,"journal":{"name":"PEARSON JOURNAL","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126117367","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
PEARSON JOURNAL
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1