This study aims to examine the role of social media channels as an information gathering platform in order to develop effective crisis management strategies in the digital age. In this context, the study aims to contribute to a deeper understanding of the importance, effectiveness, and applicability of social media use in crisis communication. To achieve this, a qualitative research study was conducted through a case analysis of the Kahramanmaraş earthquakes, investigating how social media was utilized as a crisis communication tool. Within the research, a total of 182 Twitter posts shared between February 6, 2023, and February 13, 2023, related to the Kahramanmaraş earthquakes were analyzed from the official Twitter account of the Disaster and Emergency Management Authority (AFAD) responsible for managing crisis-related disasters in Turkey (@AFADBaskanlik). The content analysis method was used for the analysis of social media posts, and the posts were analyzed based on content, frequency of sharing, and interaction rates. The findings indicate that AFAD's crisis communication posts can be categorized into four main themes: "disinformation and communication, announcements, information related to processes/operations, and support services." Additionally, findings reveal that the majority of Twitter posts were made during the period of high uncertainty surrounding the crisis, with the most shared content being related to search and rescue efforts. Another research objective was to determine the interaction rate, including user likes, comments, and shares, in response to AFAD's crisis communication messages. Accordingly, the noteworthy research finding is that the theme with the least number of AFAD posts, "disinformation and communication," received the highest user interaction rate, underscoring the transformative power of social media in crisis communication. In this context, the findings of this study, which focuses on the transformative power of social media in crisis communication, confirm that there is an increased need for users to turn to reliable communication channels and verified information/news sources during crises. Moreover, the study emphasizes the significant role of institutional social media accounts in combating messages containing false or misleading information (disinformation) during crisis communication.
{"title":"The Role of Social Media in Crisis Communication: A Case Analysis of Combating Disinformation and Communication in the 2023 Kahramanmaraş Earthquakes","authors":"Emel Kuşku Özdemir","doi":"10.31123/akil.1424208","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1424208","url":null,"abstract":"This study aims to examine the role of social media channels as an information gathering platform in order to develop effective crisis management strategies in the digital age. In this context, the study aims to contribute to a deeper understanding of the importance, effectiveness, and applicability of social media use in crisis communication. To achieve this, a qualitative research study was conducted through a case analysis of the Kahramanmaraş earthquakes, investigating how social media was utilized as a crisis communication tool. Within the research, a total of 182 Twitter posts shared between February 6, 2023, and February 13, 2023, related to the Kahramanmaraş earthquakes were analyzed from the official Twitter account of the Disaster and Emergency Management Authority (AFAD) responsible for managing crisis-related disasters in Turkey (@AFADBaskanlik). The content analysis method was used for the analysis of social media posts, and the posts were analyzed based on content, frequency of sharing, and interaction rates. \u0000The findings indicate that AFAD's crisis communication posts can be categorized into four main themes: \"disinformation and communication, announcements, information related to processes/operations, and support services.\" Additionally, findings reveal that the majority of Twitter posts were made during the period of high uncertainty surrounding the crisis, with the most shared content being related to search and rescue efforts. Another research objective was to determine the interaction rate, including user likes, comments, and shares, in response to AFAD's crisis communication messages. Accordingly, the noteworthy research finding is that the theme with the least number of AFAD posts, \"disinformation and communication,\" received the highest user interaction rate, underscoring the transformative power of social media in crisis communication. In this context, the findings of this study, which focuses on the transformative power of social media in crisis communication, confirm that there is an increased need for users to turn to reliable communication channels and verified information/news sources during crises. Moreover, the study emphasizes the significant role of institutional social media accounts in combating messages containing false or misleading information (disinformation) during crisis communication.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"33 S123","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140695213","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pandemi küresel anlamda her alanı etkilemiş ve insanlık için acı tecrübeler yaşatmıştır. Pandemi dönemi ve sonrasını kapsayan 2019-2023 yılları arasında, yapay zekâ (AI) teknolojilerinin sağlık iletişimine olan etkilerinin belirlenmesi doğru bilgilendirme ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi açısından kritik önem taşımaktadır. AI teknolojilerinin sağlık iletişiminde nasıl kullanıldığı ve bu kullanımın sağlık hizmetleri, hastalık gözetimi, salgın izleme ve hasta eğitim materyalleri gibi alanlarda yarattığı dönüşümler incelenmiştir. Bu çalışmada, AI tekniklerinin sağlık verilerinin analizi, tıbbi görüntüleme ve sağlık bilgisinin yayılmasında nasıl etkili olduğunu tartışılmıştır. Yapılan bibliyometrik analiz, sağlık iletişimi ve yapay zekâ konularında yapılan çalışmaları derinlemesine incelenerek, bu alanların karakteristiklerini ve gelişim süreçlerini aydınlatılmaya çalışılmıştır. Literatürdeki yayınların niceliksel dağılımı ve etki düzeyleri değerlendirilerek, araştırma alanının tarihsel ve güncel eğilimleri ortaya konulmuştur. Sonuç bölümünde, Yapay zekanın sağlık iletişimi alanında önemli bir evrim geçirdiği ve bu teknolojilerin devam eden gelişiminin sağlık alanında yenilik ve ilerlemeye yol açacağı belirtilmiştir. Bu teknolojik ilerlemelerin sağlık hizmetlerinin kalitesini artırma, halka sağlık bilgisi sunma ve sağlıklı karar alma süreçlerini destekleme potansiyeline sahip olduğu vurgulanmıştır.
{"title":"Sağlık İletişimi ve Yapay Zekâ Kesişimindeki Yayınların Bibliyometrik İncelemesi","authors":"M. Sönmez","doi":"10.31123/akil.1428134","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1428134","url":null,"abstract":"Pandemi küresel anlamda her alanı etkilemiş ve insanlık için acı tecrübeler yaşatmıştır. Pandemi dönemi ve sonrasını kapsayan 2019-2023 yılları arasında, yapay zekâ (AI) teknolojilerinin sağlık iletişimine olan etkilerinin belirlenmesi doğru bilgilendirme ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi açısından kritik önem taşımaktadır. AI teknolojilerinin sağlık iletişiminde nasıl kullanıldığı ve bu kullanımın sağlık hizmetleri, hastalık gözetimi, salgın izleme ve hasta eğitim materyalleri gibi alanlarda yarattığı dönüşümler incelenmiştir. Bu çalışmada, AI tekniklerinin sağlık verilerinin analizi, tıbbi görüntüleme ve sağlık bilgisinin yayılmasında nasıl etkili olduğunu tartışılmıştır. Yapılan bibliyometrik analiz, sağlık iletişimi ve yapay zekâ konularında yapılan çalışmaları derinlemesine incelenerek, bu alanların karakteristiklerini ve gelişim süreçlerini aydınlatılmaya çalışılmıştır. Literatürdeki yayınların niceliksel dağılımı ve etki düzeyleri değerlendirilerek, araştırma alanının tarihsel ve güncel eğilimleri ortaya konulmuştur. Sonuç bölümünde, Yapay zekanın sağlık iletişimi alanında önemli bir evrim geçirdiği ve bu teknolojilerin devam eden gelişiminin sağlık alanında yenilik ve ilerlemeye yol açacağı belirtilmiştir. Bu teknolojik ilerlemelerin sağlık hizmetlerinin kalitesini artırma, halka sağlık bilgisi sunma ve sağlıklı karar alma süreçlerini destekleme potansiyeline sahip olduğu vurgulanmıştır.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"4 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140735762","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This article examines the interplay of generational differences, self-esteem, and online privacy concerns and how these factors shape attitudes towards Instagram. The data collected from 482 respondents have been investigated for mediation analysis based on the least squares method. Ordinary least square and regression models are used together as the method of the article. It has been determined that generation directly affects attitudes. Y generation individuals have more positive attributes towards Instagram than generation X. Similarly, generation Z has more positive Instagram attributes than generation X. The interactions between predictors are also significant. As self-esteem decreases from generation X to Y, their positive attitudes tend to increase. This is also true for the Z compared to the X. The effect of social generation difference has also been discovered for online identity-Instagram privacy concern. This effect has been detected between the “X to Z” and “Y to Z” generations. Compared to the X, the Z generation has fewer online identity-Instagram privacy concern. Therefore, while social generation differences have a direct and significant effect on the attitude towards Instagram, self-esteem and privacy concerns also play important roles as mediating variables. In the article, the “Online Privacy Concern Scale” has been revised as the “Online Identity-Instagram Privacy Concern Scale”, and the “Social Media Addiction Scale Adult Form” has been revised as the “Scale of Attitude towards Instagram”, based on validity and reliability tests.
本文研究了代际差异、自尊和网络隐私问题之间的相互作用,以及这些因素如何影响人们对 Instagram 的态度。本文基于最小二乘法对从 482 名受访者处收集的数据进行了中介分析。文章采用普通最小二乘法和回归模型。结果表明,代际直接影响态度。同样,Z 世代也比 X 世代对 Instagram 有更多的好感。从 X 代到 Y 代,随着自尊心的降低,他们的积极态度往往会增加。在网络身份-Instagram 隐私关注方面,也发现了社会代际差异的影响。在 "X 到 Z "代和 "Y 到 Z "代之间也发现了这种效应。与 X 世代相比,Z 世代对网络身份-Instagram 隐私的关注较少。因此,虽然社会代际差异对 Instagram 态度有直接且显著的影响,但自尊和隐私担忧作为中介变量也发挥了重要作用。文章根据效度和信度检验,将 "网络隐私关注量表 "修订为 "网络身份-Instagram隐私关注量表",将 "社交媒体成瘾量表成人表 "修订为 "Instagram态度量表"。
{"title":"Benlik Saygısı ve Çevrimiçi Mahremiyet Kaygısının Kuşakların Instagram Tutumları Üzerindeki Etkisi","authors":"Müge Bekman, E. Al","doi":"10.31123/akil.1303174","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1303174","url":null,"abstract":"This article examines the interplay of generational differences, self-esteem, and online privacy concerns and how these factors shape attitudes towards Instagram. The data collected from 482 respondents have been investigated for mediation analysis based on the least squares method. Ordinary least square and regression models are used together as the method of the article. It has been determined that generation directly affects attitudes. Y generation individuals have more positive attributes towards Instagram than generation X. Similarly, generation Z has more positive Instagram attributes than generation X. The interactions between predictors are also significant. As self-esteem decreases from generation X to Y, their positive attitudes tend to increase. This is also true for the Z compared to the X. The effect of social generation difference has also been discovered for online identity-Instagram privacy concern. This effect has been detected between the “X to Z” and “Y to Z” generations. Compared to the X, the Z generation has fewer online identity-Instagram privacy concern. Therefore, while social generation differences have a direct and significant effect on the attitude towards Instagram, self-esteem and privacy concerns also play important roles as mediating variables. In the article, the “Online Privacy Concern Scale” has been revised as the “Online Identity-Instagram Privacy Concern Scale”, and the “Social Media Addiction Scale Adult Form” has been revised as the “Scale of Attitude towards Instagram”, based on validity and reliability tests.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"37 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139187295","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İletişim eğitimi, kuramsal ve akademik gelişmelere ek olarak sektörün dinamiklerini de yakından takip etmelidir. Bu nedenle iletişim fakülteleri, lisans ders programlarını geliştirirken sektörün ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Bu çalışmanın temel hedefi, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin lisans ders programlarını, sektörün talepleri ve eğilimleri ile karşılaştırmaktır. Bu doğrultuda, iş ilanlarının en yoğun olduğu web siteleri ve önemli medya kuruluşlarının sitelerindeki iş ilanları incelenmiştir. İnceleme sürecinde iletişim uzmanı, gazeteci uzmanı, halkla ilişkiler uzmanı, reklam uzmanı ve radyo televizyon uzmanı pozisyonları ele alınmıştır. İş ilanlarında ortak görevler ve beceriler belirlenmiş ve bu gereksinimler, ilgili fakülte ders programlarıyla karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin ders programlarının genel olarak sektör taleplerine uygun olduğu, ancak bazı görevler ve becerileri geliştirecek derslerin eksik olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İncelemeler, Gazetecilik programının sektör isteklerine en uygun olduğunu ve Radyo Televizyon ve Sinema programının teknik bilgi ve beceri açısından diğer programlara göre daha üstün olduğunu göstermiştir.
{"title":"Eğitim Programları ile Sektör Eğilimlerinin Karşılaştırılması: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi İletişim Fakültesi Örneğinde","authors":"Meerim Artysheva","doi":"10.31123/akil.1360738","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1360738","url":null,"abstract":"İletişim eğitimi, kuramsal ve akademik gelişmelere ek olarak sektörün dinamiklerini de yakından takip etmelidir. Bu nedenle iletişim fakülteleri, lisans ders programlarını geliştirirken sektörün ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Bu çalışmanın temel hedefi, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin lisans ders programlarını, sektörün talepleri ve eğilimleri ile karşılaştırmaktır. Bu doğrultuda, iş ilanlarının en yoğun olduğu web siteleri ve önemli medya kuruluşlarının sitelerindeki iş ilanları incelenmiştir. İnceleme sürecinde iletişim uzmanı, gazeteci uzmanı, halkla ilişkiler uzmanı, reklam uzmanı ve radyo televizyon uzmanı pozisyonları ele alınmıştır. İş ilanlarında ortak görevler ve beceriler belirlenmiş ve bu gereksinimler, ilgili fakülte ders programlarıyla karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin ders programlarının genel olarak sektör taleplerine uygun olduğu, ancak bazı görevler ve becerileri geliştirecek derslerin eksik olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İncelemeler, Gazetecilik programının sektör isteklerine en uygun olduğunu ve Radyo Televizyon ve Sinema programının teknik bilgi ve beceri açısından diğer programlara göre daha üstün olduğunu göstermiştir.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"24 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139209604","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Çalışmanın amacı iletişim eğitim konusunda Türkiye’deki araştırmaları tespit etmek ve bu araştırmaların genel durumunu temalara göre değerlendirmektir. Araştırmada tematik içerik analizi yapılmıştır. Araştırmada Dergipark internet sitesinde iletişim eğitimi konusunda yayınlanan 52 makale örneklem olarak seçilmiştir. Makaleler “iletişim eğitimi” anahtar kelimesi kullanılarak elde edilmiştir. Makaleler Wilson ve arkadaşlarının (2023) belirlediği, eğitmen kaynakları, eğitmen davranışı, K-12 eğitimi, etik ve özgür konuşma, kamu önünde konuşma ve tartışma, teknoloji, iletişim etkileşimi, kimlik ve kültür ile değerlendirme teması üzerinden analiz edilmiştir. Makalelerin neredeyse yarısının değerlendirme makalesi olduğu sunucuna varılmıştır. 1998 yılından 2023 yılına kadar yayınlanan makalelerde genel olarak 70 yıllık iletişim eğitimi değerlendirilmiştir. Temel sorunların fakülte ve mezun sayısının fazla olduğu, kaynakların yeterli düzeyde olmadığı, tespit edilmiştir. Özellikle iki konu üzerinde tartışılmıştır. İlki medya sektörüne personel mi yetiştirmek yoksa toplumu analiz eden genel kültürü kapsamlı olan, sorgulayan bir birey mi yetiştirmek. İkinci olarak müfredatların hazırlanması ve güncellenmesi konusu makalelerde tartışılmıştır. Ayrıca YÖK’ ün akreditasyon ve yeterlilik uygulamalarının iletişim eğitimini etkilediği düşünülmektedir.
{"title":"İletişim Eğitimi ile İlgili Makalelerin Tematik İçerik Analizi","authors":"Veysel Çakmak","doi":"10.31123/akil.1361024","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1361024","url":null,"abstract":"Çalışmanın amacı iletişim eğitim konusunda Türkiye’deki araştırmaları tespit etmek ve bu araştırmaların genel durumunu temalara göre değerlendirmektir. Araştırmada tematik içerik analizi yapılmıştır. Araştırmada Dergipark internet sitesinde iletişim eğitimi konusunda yayınlanan 52 makale örneklem olarak seçilmiştir. Makaleler “iletişim eğitimi” anahtar kelimesi kullanılarak elde edilmiştir. Makaleler Wilson ve arkadaşlarının (2023) belirlediği, eğitmen kaynakları, eğitmen davranışı, K-12 eğitimi, etik ve özgür konuşma, kamu önünde konuşma ve tartışma, teknoloji, iletişim etkileşimi, kimlik ve kültür ile değerlendirme teması üzerinden analiz edilmiştir. Makalelerin neredeyse yarısının değerlendirme makalesi olduğu sunucuna varılmıştır. 1998 yılından 2023 yılına kadar yayınlanan makalelerde genel olarak 70 yıllık iletişim eğitimi değerlendirilmiştir. Temel sorunların fakülte ve mezun sayısının fazla olduğu, kaynakların yeterli düzeyde olmadığı, tespit edilmiştir. Özellikle iki konu üzerinde tartışılmıştır. İlki medya sektörüne personel mi yetiştirmek yoksa toplumu analiz eden genel kültürü kapsamlı olan, sorgulayan bir birey mi yetiştirmek. İkinci olarak müfredatların hazırlanması ve güncellenmesi konusu makalelerde tartışılmıştır. Ayrıca YÖK’ ün akreditasyon ve yeterlilik uygulamalarının iletişim eğitimini etkilediği düşünülmektedir.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"27 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139214239","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Öz İletişim bireysel diyaloğun yanında, toplumları bir arada tutan önemli bir unsur olarak insanların bilgi, kültür ve deneyimlerini nesilden nesile aktarmasını sağlayan önemli bir araç niteliğindedir. Özellikle günümüz koşulları değerlendirildiğinde iletişimin, küresel ölçekte bağlantılar kurma ve bilgi paylaşımı için vazgeçilmez bir araç olduğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda, günlük yaşantıdan küresel düzeydeki ilişkilere kadar birçok alanda büyük öneme sahip olan iletişimin doğasını, gelişimini, işleyişini, etkilerini ve toplum üzerindeki rolünü anlamak son derece önemlidir. Bu noktada da günümüz dünyasında oldukça önemli ve değerli bir disiplin olan iletişim araştırmaları karşımıza çıkmaktadır. İletişim araştırmalarının gelişim süreçlerine bakılacak olduğunda, Sanayi devrimi sonrasında yaşanan ekonomik, toplumsal ve siyasal değişimlerin iletişim araştırmalarının şekillenmesinde etkili olduğu görülmektedir. İlerleyen süreçlerde de gelişen teknolojiyle birlikte kitle iletişim araçlarının çeşitliliği, medya kullanım alışkanlıklarındaki değişlikler ve kitle iletişim araçlarının toplum üzerindeki etkisinin belirginleşmesi iletişim araştırmalarına olan ilgiyi artırmıştır. Bu araştırmayla; geçmişten günümüze kadar iletişim araştırmaları alanında yaşanan gelişmeler ve yeni eğilimler ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda bibliyometrik analiz yöntemiyle; 1992-2023 yılları arasında SSCI, SCIE, AHCI, CPCI veri tabanında yayınlanmış 222 makalenin analizi gerçekleştirilmiş ardından içerik analizi uygulanmıştır. Bibliyometrik analiz sonucunda elde edilen veriler Türkiye’deki iletişim araştırmalarının Covid-19 ile arttığını ve sosyal medyanın kitle iletişim araçlarına etkinlik kazandırdığını göstermektedir. Ayrıca iletişim araştırmalarının sadece iletişimle sınırlı kalmayarak psikoloji, eğitim, sağlık, sosyal alanlar, politika gibi alanlarda da disiplinler arası yoğun çalışma sirkülasyonu olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İletişim, Bibliyometrik Analiz, Sosyal Medya, Araştırma.
{"title":"İletişim Araştırmalarındaki Güncel Eğilimler Üzerine Bibliyometrik Bir İnceleme","authors":"Fatma YİĞİT AÇIKGÖZ, Derya Çi̇zmeli̇","doi":"10.31123/akil.1353611","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1353611","url":null,"abstract":"Öz İletişim bireysel diyaloğun yanında, toplumları bir arada tutan önemli bir unsur olarak insanların bilgi, kültür ve deneyimlerini nesilden nesile aktarmasını sağlayan önemli bir araç niteliğindedir. Özellikle günümüz koşulları değerlendirildiğinde iletişimin, küresel ölçekte bağlantılar kurma ve bilgi paylaşımı için vazgeçilmez bir araç olduğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda, günlük yaşantıdan küresel düzeydeki ilişkilere kadar birçok alanda büyük öneme sahip olan iletişimin doğasını, gelişimini, işleyişini, etkilerini ve toplum üzerindeki rolünü anlamak son derece önemlidir. Bu noktada da günümüz dünyasında oldukça önemli ve değerli bir disiplin olan iletişim araştırmaları karşımıza çıkmaktadır. İletişim araştırmalarının gelişim süreçlerine bakılacak olduğunda, Sanayi devrimi sonrasında yaşanan ekonomik, toplumsal ve siyasal değişimlerin iletişim araştırmalarının şekillenmesinde etkili olduğu görülmektedir. İlerleyen süreçlerde de gelişen teknolojiyle birlikte kitle iletişim araçlarının çeşitliliği, medya kullanım alışkanlıklarındaki değişlikler ve kitle iletişim araçlarının toplum üzerindeki etkisinin belirginleşmesi iletişim araştırmalarına olan ilgiyi artırmıştır. Bu araştırmayla; geçmişten günümüze kadar iletişim araştırmaları alanında yaşanan gelişmeler ve yeni eğilimler ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda bibliyometrik analiz yöntemiyle; 1992-2023 yılları arasında SSCI, SCIE, AHCI, CPCI veri tabanında yayınlanmış 222 makalenin analizi gerçekleştirilmiş ardından içerik analizi uygulanmıştır. Bibliyometrik analiz sonucunda elde edilen veriler Türkiye’deki iletişim araştırmalarının Covid-19 ile arttığını ve sosyal medyanın kitle iletişim araçlarına etkinlik kazandırdığını göstermektedir. Ayrıca iletişim araştırmalarının sadece iletişimle sınırlı kalmayarak psikoloji, eğitim, sağlık, sosyal alanlar, politika gibi alanlarda da disiplinler arası yoğun çalışma sirkülasyonu olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İletişim, Bibliyometrik Analiz, Sosyal Medya, Araştırma.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"4 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139223414","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Günümüzde sürdürülebilir moda markalarının sosyal medya platformlarını etkili ve etkileşimli bir şekilde kullanmaları son derece önemli hale gelmiştir. Markalar hedef kitleleri ile etkileşim kurmak ve ürün/hizmet tanıtımlarını yapmak, kampanyalarını duyurmak için sıklıkla sosyal medyayı kullanmakta ve sosyal medya stratejileri planlamaktadır. Sosyal medya platformları ile hedef kitlelerine daha kolay ulaşabilen markalar, oluşturdukları içeriklerle marka farkındalığı ve marka sadakati oluşturabilmektedir. Öte yandan sosyal ağ sitelerinin özellikle de Instagram’ın hikayeler, yönlendirme linki, hashtag, video, resim gibi işlevlere sahip olması da marka imajı ve marka bilinirliğini artırmaya yardımcı olurken etkileşimi de daha üst düzeylere çıkarabilmektedir. Bunun yanı sıra son yıllarda markaların ekolojik ve etik davranışlarının da marka imajı, marka bilinirliği ve dolayısıyla tüketicilerin satın alma sürecinde etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle markalar sürdürülebilirlik eylemlerine önem vermeye başlayarak reklam ve pazarlama stratejilerine sürdürülebilirlik faaliyetlerini dahil etmekte ve bunları da sosyal medya platformları ile hedef kitlelerine ulaştırmaktadır. Bu noktadan hareketle sürdürülebilir moda markalarının sosyal medya platformları etkili ve etkileşimli bir şekilde kullanmaları son derece önemli hale gelmektedir. Bu kapsamda çalışmanın amacı, sürdürülebilir moda markaların bir pazarlama ve reklam aracı olarak Instagram’ı nasıl kullandıklarını ortaya koymaktadır. Çalışmada yöntem nicel içerik analizi benimsenmiştir. Sürdürülebilir modaya yön veren 10 markanın Instagram gönderileri incelenmiştir.
{"title":"Sürdürülebilir Modaya Yön Veren Markaların Instagram Gönderileri Üzerine Bir Araştırma","authors":"Nurcan Yilmaz, Betül ÇEPNİ ŞENER","doi":"10.31123/akil.1369308","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1369308","url":null,"abstract":"Günümüzde sürdürülebilir moda markalarının sosyal medya platformlarını etkili ve etkileşimli bir şekilde kullanmaları son derece önemli hale gelmiştir. Markalar hedef kitleleri ile etkileşim kurmak ve ürün/hizmet tanıtımlarını yapmak, kampanyalarını duyurmak için sıklıkla sosyal medyayı kullanmakta ve sosyal medya stratejileri planlamaktadır. Sosyal medya platformları ile hedef kitlelerine daha kolay ulaşabilen markalar, oluşturdukları içeriklerle marka farkındalığı ve marka sadakati oluşturabilmektedir. Öte yandan sosyal ağ sitelerinin özellikle de Instagram’ın hikayeler, yönlendirme linki, hashtag, video, resim gibi işlevlere sahip olması da marka imajı ve marka bilinirliğini artırmaya yardımcı olurken etkileşimi de daha üst düzeylere çıkarabilmektedir. Bunun yanı sıra son yıllarda markaların ekolojik ve etik davranışlarının da marka imajı, marka bilinirliği ve dolayısıyla tüketicilerin satın alma sürecinde etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle markalar sürdürülebilirlik eylemlerine önem vermeye başlayarak reklam ve pazarlama stratejilerine sürdürülebilirlik faaliyetlerini dahil etmekte ve bunları da sosyal medya platformları ile hedef kitlelerine ulaştırmaktadır. Bu noktadan hareketle sürdürülebilir moda markalarının sosyal medya platformları etkili ve etkileşimli bir şekilde kullanmaları son derece önemli hale gelmektedir. Bu kapsamda çalışmanın amacı, sürdürülebilir moda markaların bir pazarlama ve reklam aracı olarak Instagram’ı nasıl kullandıklarını ortaya koymaktadır. Çalışmada yöntem nicel içerik analizi benimsenmiştir. Sürdürülebilir modaya yön veren 10 markanın Instagram gönderileri incelenmiştir.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"343 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139223450","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Öz Tarihsel olarak ruhsal hastalıklarla ilgili olumsuz tutumlar, önyargılar ve kalıp yargılar hâkim olmuş ve bu bilgiler nesilden nesile aktarılmıştır. Ruhsal hastalıklarla ilgili bilgilerin topluma aktarılmasında ve yayılmasında medya içeriklerinin etkisi büyüktür. Ruhsal hastalıklar arasında yer alan depresyon pek çok medya içeriğinde olduğu gibi reklamlarda da söz konusu hâkim görüşler çerçevesinde temsil edilmektedir. Bu çalışmanın amacı; reklamlarda depresyonun temsillerine odaklanarak bu temsiller üzerinden depresyona yönelik üretilen/yeniden üretilen söylemleri incelemek; bu söylemlerin depresyon hastalığı bulunan bireylerin damgalanma sürecine ilişkin temsillerini değerlendirmektir. Depresyona dair dilsel ya da görüntüsel unsurlara yer veren, Türkiye’de yayınlanmış tüm televizyon reklamları çalışmanın evrenini oluşturmaktadır. Bu evren içinden amaçlı örneklem tekniği ile Eti markasının üç adet çikolata/çikolatalı ürün reklamı seçilmiştir. Çalışmada reklamlar Fairclough’un eleştirel söylem analizi ile incelenmiştir. Bu kapsamda reklamların analizi; depresif kadın söylemi, yalnızlık söylemi, mizah söylemi, tedavi olarak tüketim söylemi olmak üzere dört tema üzerinden gerçekleştirilmiştir. İncelenen reklamlarda depresyon ile kadın kimliği arasında doğrudan bir bağ kurulduğu görülmektedir. Bunun yanında depresyonda olduğu ima/iddia edilen kadınlara ev içi halleriyle ve toplumsal kimlikten yoksun şekilde yer verilerek fiziksel ya da ruhsal yalıtılmışlık meşrulaştırılmaktadır. Ayrıca reklamlarda kullanılan mizah dilinin ve tüketimin çözüm olarak sunulması yoluyla depresyon konusunun sağlık ve hastalık ciddiyetinden uzak şekilde temsil edildiği tespit edilmiştir. Ele alınan reklamlardaki depresyon temsilleri; depresyon konusunda topluma yerleşmiş olumsuz tutumlar, önyargılar, kalıpyargılar ve ayrımcı görüşlerle örtüşmektedir. Söz konusu temsiller bu olumsuz düşüncelerden beslenerek aynı zamanda onların varlığını korumasına, toplumsal ve kültürel yapının derinlerine yerleşmesine sebep olmaktadır. Bu durum, depresyonu bulunan bireylerin damgalanma sürecini pekiştirmektedir. Anahtar Kelimeler: Depresyon, reklam, damgalama
摘要 历史上,对精神疾病的负面态度、偏见和成见一直占主导地位,这种信息代代相传。媒体内容对精神疾病信息在社会上的传递和传播有很大影响。与许多媒体内容一样,抑郁症作为精神疾病之一,在广告中也是在这些主流观点的框架下表现出来的。本研究的目的是关注广告中对抑郁症的表述,研究通过这些表述产生/再产生的有关抑郁症的话语,并评估这些话语对抑郁症患者污名化过程的表述。 研究对象包括在土耳其播放的所有包含与抑郁症相关的语言或视觉元素的电视广告。通过有目的的抽样技术,从这一群体中选取了三个 Eti 品牌的巧克力/巧克力产品广告。在研究中,采用费尔克拉夫的批判性话语分析法对广告进行了分析。在此背景下,通过四个主题对广告进行了分析:抑郁女性的话语、孤独的话语、幽默的话语和消费作为治疗的话语。 从分析的广告中可以看出,抑郁症与女性身份之间存在直接联系。此外,被暗示/假定患有抑郁症的女性被描绘成家庭主妇,没有社会身份,使身体或心理上的孤立合法化。此外,通过广告中使用的幽默语言以及将消费作为一种解决方案的表述方式,抑郁症的主题被确定为与健康和疾病的严重性相去甚远。 广告中对抑郁症的表述与人们对抑郁症的负面态度、偏见、成见和歧视性观点相重叠。这些表现形式助长了这些负面思想,同时也导致它们继续存在,并深深扎根于社会和文化结构中。这种情况强化了抑郁症患者的污名化过程。 关键词抑郁症、广告、污名化
{"title":"\"Depresyonda Mısın? Hiç Dert Değil!”: Reklamlarda Depresyon Temsilleri ve Damgalama","authors":"Seçil Aslan, Deniz Sezgin","doi":"10.31123/akil.1368398","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1368398","url":null,"abstract":"Öz Tarihsel olarak ruhsal hastalıklarla ilgili olumsuz tutumlar, önyargılar ve kalıp yargılar hâkim olmuş ve bu bilgiler nesilden nesile aktarılmıştır. Ruhsal hastalıklarla ilgili bilgilerin topluma aktarılmasında ve yayılmasında medya içeriklerinin etkisi büyüktür. Ruhsal hastalıklar arasında yer alan depresyon pek çok medya içeriğinde olduğu gibi reklamlarda da söz konusu hâkim görüşler çerçevesinde temsil edilmektedir. Bu çalışmanın amacı; reklamlarda depresyonun temsillerine odaklanarak bu temsiller üzerinden depresyona yönelik üretilen/yeniden üretilen söylemleri incelemek; bu söylemlerin depresyon hastalığı bulunan bireylerin damgalanma sürecine ilişkin temsillerini değerlendirmektir. Depresyona dair dilsel ya da görüntüsel unsurlara yer veren, Türkiye’de yayınlanmış tüm televizyon reklamları çalışmanın evrenini oluşturmaktadır. Bu evren içinden amaçlı örneklem tekniği ile Eti markasının üç adet çikolata/çikolatalı ürün reklamı seçilmiştir. Çalışmada reklamlar Fairclough’un eleştirel söylem analizi ile incelenmiştir. Bu kapsamda reklamların analizi; depresif kadın söylemi, yalnızlık söylemi, mizah söylemi, tedavi olarak tüketim söylemi olmak üzere dört tema üzerinden gerçekleştirilmiştir. İncelenen reklamlarda depresyon ile kadın kimliği arasında doğrudan bir bağ kurulduğu görülmektedir. Bunun yanında depresyonda olduğu ima/iddia edilen kadınlara ev içi halleriyle ve toplumsal kimlikten yoksun şekilde yer verilerek fiziksel ya da ruhsal yalıtılmışlık meşrulaştırılmaktadır. Ayrıca reklamlarda kullanılan mizah dilinin ve tüketimin çözüm olarak sunulması yoluyla depresyon konusunun sağlık ve hastalık ciddiyetinden uzak şekilde temsil edildiği tespit edilmiştir. Ele alınan reklamlardaki depresyon temsilleri; depresyon konusunda topluma yerleşmiş olumsuz tutumlar, önyargılar, kalıpyargılar ve ayrımcı görüşlerle örtüşmektedir. Söz konusu temsiller bu olumsuz düşüncelerden beslenerek aynı zamanda onların varlığını korumasına, toplumsal ve kültürel yapının derinlerine yerleşmesine sebep olmaktadır. Bu durum, depresyonu bulunan bireylerin damgalanma sürecini pekiştirmektedir. Anahtar Kelimeler: Depresyon, reklam, damgalama","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"59 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139219296","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this study, the status of the courses of history of public relations in public relations education at undergraduate (B.A.) and graduate (M.A./M.Sc. and PhD) levels in Türkiye, the position and scope of these courses in the curricula, and the way in which these courses are structured are examined within the framework of a two-phase quantitative and qualitative research design. In the quantitative research, which constitutes the first stage, the courses of history of public relations offered in undergraduate and graduate public relations programs in Türkiye were identified, and the structures of the courses were examined through content analysis. In the qualitative research, which constitutes the second stage, based on the data obtained in the first stage, structured written interviews were held with the academics instructing the courses. In this regard, evaluations and suggestions were presented from a holistic perspective for different levels of the related courses. The study revealed that these courses are very limited in public relations education curricula. The opinions and suggestions of the academics leading the courses shed light on how to ensure interest in and support for the related courses.
{"title":"Public Relations History in Public Relations Education in Türkiye: Meeting the Past in the Present","authors":"Senem GENÇTÜRK HIZAL, Melike Aktaş, Besime Pınar Özdemi̇r, Ebru Akçay","doi":"10.31123/akil.1359225","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1359225","url":null,"abstract":"In this study, the status of the courses of history of public relations in public relations education at undergraduate (B.A.) and graduate (M.A./M.Sc. and PhD) levels in Türkiye, the position and scope of these courses in the curricula, and the way in which these courses are structured are examined within the framework of a two-phase quantitative and qualitative research design. In the quantitative research, which constitutes the first stage, the courses of history of public relations offered in undergraduate and graduate public relations programs in Türkiye were identified, and the structures of the courses were examined through content analysis. In the qualitative research, which constitutes the second stage, based on the data obtained in the first stage, structured written interviews were held with the academics instructing the courses. In this regard, evaluations and suggestions were presented from a holistic perspective for different levels of the related courses. The study revealed that these courses are very limited in public relations education curricula. The opinions and suggestions of the academics leading the courses shed light on how to ensure interest in and support for the related courses.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"124 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139234954","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kriz iletişiminde paydaşların olumlu tepkilerini almada ne’yin söylendiğinin yanı sıra nasıl söylendiği de önem kazanmıştır. Bununla birlikte kurumlara paydaşlarıyla uzun dönemli ilişkilerini sürdürmede temel oluşturan, kurumun kriz sonrası finansal performansını ve itibarını etkileyebilecek bir tepki olan affetme olgusu da son on yıldır kriz iletişimi alanında araştırılmaktadır. Bu çalışmanın amacı kriz tepki stratejileri ile iletilen duygunun tüketicilerin affetme niyeti ve duygusal affı üzerindeki etkisini araştırmaktır. Bu kapsamda araştırma 2x2 gruplar-arası faktöryel desen (kriz tepki stratejisi: özür vs. gerekçelendirme, duygu: üzüntü var vs. yok) benimsenerek yürütülmüştür. Araştırmaya ilişkin veriler çevrimiçi anket aracılığıyla toplanmıştır (n=140). Araştırma sonucuna göre kriz sorumluluğunun kuruma atfedildiği krizlerde kriz tepki stratejisine göre zarar gören tüketicilerin affetme niyetinde anlamlı bir fark vardır. Özür mesajı alanların gerekçelendirme mesajı alanlara göre affetme niyetinin göstergelerinden biri olan toplum yanlısı niyeti daha fazladır. Araştırmanın diğer önemli bulgusu kriz mesajlarında “üzüntü” duygusunu iletip iletmemenin affetme niyeti ve duygusal affetme üzerinde etkisinin bulunmamasıdır. İletilen üzüntü duygusu kızgınlık gibi olumsuz duyguları etkilememekte, kuruma yönelik olumlu duygularında artışa neden olmamakta, intikam duygularında fark yaratmamakta, aralarındaki ilişkisel zararı iyileştirmek için toplum yanlısı bir davranışsal niyete yol açmamaktadır.
在危机公关中,要想获得利益相关者的积极反应,不仅要看说了什么,还要看怎么说。此外,宽恕现象作为一种反应,是组织与利益相关者保持长期关系的基础,并可能影响危机后组织的财务表现和声誉,近十年来,危机传播领域一直在研究宽恕现象。本研究旨在探讨通过危机应对策略传播的情感对消费者宽恕意向和情感宽恕的影响。为此,研究采用了 2x2 组间因子设计(危机应对策略:道歉 vs. 辩解,情感:悲伤 vs. 不悲伤)。数据通过在线调查(n=140)收集。研究结果表明,在危机责任归咎于组织的情况下,根据危机应对策略的不同,受损消费者的原谅意愿存在显著差异。收到道歉信息的消费者比收到辩解信息的消费者有更多的亲社会意向,而亲社会意向是宽恕意向的指标之一。研究的另一个重要发现是,在危机信息中是否传达 "悲伤 "情绪对宽恕意向和情感宽恕没有影响。所传达的 "悲伤 "情绪不会影响愤怒等负面情绪,不会导致对机构的积极情绪的增加,不会对报复情绪产生影响,也不会导致亲社会行为意向以治愈他们之间的关系伤害。
{"title":"The Effect of Communicated Emotion and Crisis Response Strategies on Consumers’ Intention to Forgive and Emotional Forgiveness","authors":"Dilek Meri̇ç, Mesude Canan Ozturk","doi":"10.31123/akil.1369353","DOIUrl":"https://doi.org/10.31123/akil.1369353","url":null,"abstract":"Kriz iletişiminde paydaşların olumlu tepkilerini almada ne’yin söylendiğinin yanı sıra nasıl söylendiği de önem kazanmıştır. Bununla birlikte kurumlara paydaşlarıyla uzun dönemli ilişkilerini sürdürmede temel oluşturan, kurumun kriz sonrası finansal performansını ve itibarını etkileyebilecek bir tepki olan affetme olgusu da son on yıldır kriz iletişimi alanında araştırılmaktadır. Bu çalışmanın amacı kriz tepki stratejileri ile iletilen duygunun tüketicilerin affetme niyeti ve duygusal affı üzerindeki etkisini araştırmaktır. Bu kapsamda araştırma 2x2 gruplar-arası faktöryel desen (kriz tepki stratejisi: özür vs. gerekçelendirme, duygu: üzüntü var vs. yok) benimsenerek yürütülmüştür. Araştırmaya ilişkin veriler çevrimiçi anket aracılığıyla toplanmıştır (n=140). Araştırma sonucuna göre kriz sorumluluğunun kuruma atfedildiği krizlerde kriz tepki stratejisine göre zarar gören tüketicilerin affetme niyetinde anlamlı bir fark vardır. Özür mesajı alanların gerekçelendirme mesajı alanlara göre affetme niyetinin göstergelerinden biri olan toplum yanlısı niyeti daha fazladır. Araştırmanın diğer önemli bulgusu kriz mesajlarında “üzüntü” duygusunu iletip iletmemenin affetme niyeti ve duygusal affetme üzerinde etkisinin bulunmamasıdır. İletilen üzüntü duygusu kızgınlık gibi olumsuz duyguları etkilememekte, kuruma yönelik olumlu duygularında artışa neden olmamakta, intikam duygularında fark yaratmamakta, aralarındaki ilişkisel zararı iyileştirmek için toplum yanlısı bir davranışsal niyete yol açmamaktadır.","PeriodicalId":309350,"journal":{"name":"Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi","volume":"181 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139249358","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}