Pub Date : 1900-01-01DOI: 10.5455/car.105-1620368337
Simge c
ÖZET İnternet kullanımı teknolojik gelişmelerle birlikte tüm dünyada her yaş grubundan insan arasında hızla yaygınlaşmaktadır. Bazı kişilerde internetin yoğun, sık ve kontrolsüz kullanımı, internet yolu ile kolayca ve hızlıca karşılanan duygusal ve sosyal ihtiyaçların etkisi ile birlikte bağımlılık gelişebilmektedir. İnternet kullanımı bağımlılık düzeyine ulaştığında ise bir takım sorunlara yol açabilmektedir. İnternet bağımlılığı kavramı DSM 5de henüz bir bağımlılık olarak yer almasa da internetin ve internette yer alan uygulamaların davranışsal bir bağımlılık meydana getirebilecek şekilde problemli kullanımının etkileri uzun bir müddettir pek çok araştırmacı tarafından incelenmektedir. Bu çalışmada internet bağımlılığını etkileyen faktörlere dair yapılan çalışmaların güncel olarak derlenmesi amaçlanmıştır. ABSTRACT Internet usage is spreading rapidly among people of all age groups all over the world with technological developments. In some people, addiction may develop with the intense, frequent and uncontrolled use of the internet, and the effects of emotional and social needs that are easily and quickly met via the internet. Internet use can cause some problems when it reaches the level of addiction. Although the concept of internet addiction is not yet included in DSM 5 as an addiction, the effects of problematic use of the internet and its applications in a way that can lead to behavioral addiction have been studied by many researchers for a long time. In this study, it is aimed to compile up-to-date studies on factors affecting internet addiction.
{"title":"İNTERNET BAĞIMLILIĞINA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ","authors":"Simge c","doi":"10.5455/car.105-1620368337","DOIUrl":"https://doi.org/10.5455/car.105-1620368337","url":null,"abstract":"ÖZET\u0000İnternet kullanımı teknolojik gelişmelerle birlikte tüm dünyada her yaş grubundan insan arasında hızla yaygınlaşmaktadır. Bazı kişilerde internetin yoğun, sık ve kontrolsüz kullanımı, internet yolu ile kolayca ve hızlıca karşılanan duygusal ve sosyal ihtiyaçların etkisi ile birlikte bağımlılık gelişebilmektedir. İnternet kullanımı bağımlılık düzeyine ulaştığında ise bir takım sorunlara yol açabilmektedir. İnternet bağımlılığı kavramı DSM 5de henüz bir bağımlılık olarak yer almasa da internetin ve internette yer alan uygulamaların davranışsal bir bağımlılık meydana getirebilecek şekilde problemli kullanımının etkileri uzun bir müddettir pek çok araştırmacı tarafından incelenmektedir. Bu çalışmada internet bağımlılığını etkileyen faktörlere dair yapılan çalışmaların güncel olarak derlenmesi amaçlanmıştır.\u0000\u0000ABSTRACT\u0000 Internet usage is spreading rapidly among people of all age groups all over the world with technological developments. In some people, addiction may develop with the intense, frequent and uncontrolled use of the internet, and the effects of emotional and social needs that are easily and quickly met via the internet. Internet use can cause some problems when it reaches the level of addiction. Although the concept of internet addiction is not yet included in DSM 5 as an addiction, the effects of problematic use of the internet and its applications in a way that can lead to behavioral addiction have been studied by many researchers for a long time. In this study, it is aimed to compile up-to-date studies on factors affecting internet addiction.","PeriodicalId":396945,"journal":{"name":"Current Addiction Research","volume":"42 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"1900-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115327965","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 1900-01-01DOI: 10.5455/car.105-1658142564
Erkal Erzincan, B. Kun, Nermin z
ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı bir tıp fakültesi hastanesinde çalışan hekim, hemşire ve sağlık memurlarının tükenmişlik düzeylerini belirlemek ve bununla ilişkili olabilecek değişkenleri araştırmaktır. Yöntem: Çalışma 2013 yılında bir tıp fakültesi hastanesinde çalışan hekim, hemşire ve sağlık memurlarından oluşan 242 kişi ile yürütülmüştür. Katılımcılar Sosyodemografik Form, Maslach Tükenmişlik Ölçeği (MTÖ), Genel Sağlık Anketi (GSA)– 12, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği (KTGÖ) ve Olumsuz Davranışlar Anketi (ODA) kullanılarak değerlendirilmişlerdir. Elde edilen veriler t-testi, Mann Whitney U testi, tek yönlü ANOVA testi, Kruskal Wallis testi ve Spearman korelasyon analizi kullanılarak çözümlenmiştir. Verilerin analizinde bir istatistiksel paket program kullanılmıştır. Sonuçların yorumlanmasında p<0,05 anlamlılık düzeyi kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmamızda MTÖ; duygusal tükenme (DT), duyarsızlaşma (D) ve kişisel başarı (KB) olmak üzere üç alt boyutta değerlendirilmiştir. Uzman hekimlerin; araştırma görevlisi hekimler ve hemşire / sağlık memuru gruplarına göre her üç tükenmişlik alt boyutunda da daha az tükenmişlik yaşamakta oldukları saptanmıştır. Çalışmamızda katılımcıların tükenmişlik alt boyutları ile ruhsal belirti düzeyleri, psikolojik dayanıklılık düzeyleri ve psikolojik yıldırma düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunduğu saptanmıştır. Sonuç: Tükenmişliğin sağlık çalışanlarında sık görülmekte olduğu bilinmektedir. Tükenmişliğin önlenebilmesi ve tedavisi için tükenmişlik ile ilişkili değişkenlerin tanımlanabilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak çalışmamız bu ihtiyacı göz önünde tutarak bu değişkenleri tanımlamayı amaçlamıştır.
{"title":"Bir Üniversite Hastanesinde Çalışan Hekim, Hemşire Ve Sağlık Memurlarının Psikolojik Dayanıklılık, Psikolojik Yıldırma, Şiddete İlişkin Kaygı Düzeyleri Ve Ruhsal Belirti Düzeylerinin Tükenmişlik Düzeyleri İle İlişkisi","authors":"Erkal Erzincan, B. Kun, Nermin z","doi":"10.5455/car.105-1658142564","DOIUrl":"https://doi.org/10.5455/car.105-1658142564","url":null,"abstract":"ÖZET\u0000Amaç: Bu çalışmanın amacı bir tıp fakültesi hastanesinde çalışan hekim, hemşire ve sağlık memurlarının tükenmişlik düzeylerini belirlemek ve bununla ilişkili olabilecek değişkenleri araştırmaktır.\u0000 \u0000Yöntem: Çalışma 2013 yılında bir tıp fakültesi hastanesinde çalışan hekim, hemşire ve sağlık memurlarından oluşan 242 kişi ile yürütülmüştür. Katılımcılar Sosyodemografik Form, Maslach Tükenmişlik Ölçeği (MTÖ), Genel Sağlık Anketi (GSA)– 12, Kendini Toparlama Gücü Ölçeği (KTGÖ) ve Olumsuz Davranışlar Anketi (ODA) kullanılarak değerlendirilmişlerdir. Elde edilen veriler t-testi, Mann Whitney U testi, tek yönlü ANOVA testi, Kruskal Wallis testi ve Spearman korelasyon analizi kullanılarak çözümlenmiştir. Verilerin analizinde bir istatistiksel paket program kullanılmıştır. Sonuçların yorumlanmasında p<0,05 anlamlılık düzeyi kabul edilmiştir. \u0000\u0000Bulgular: Çalışmamızda MTÖ; duygusal tükenme (DT), duyarsızlaşma (D) ve kişisel başarı (KB) olmak üzere üç alt boyutta değerlendirilmiştir. Uzman hekimlerin; araştırma görevlisi hekimler ve hemşire / sağlık memuru gruplarına göre her üç tükenmişlik alt boyutunda da daha az tükenmişlik yaşamakta oldukları saptanmıştır. Çalışmamızda katılımcıların tükenmişlik alt boyutları ile ruhsal belirti düzeyleri, psikolojik dayanıklılık düzeyleri ve psikolojik yıldırma düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunduğu saptanmıştır. \u0000\u0000Sonuç: Tükenmişliğin sağlık çalışanlarında sık görülmekte olduğu bilinmektedir. Tükenmişliğin önlenebilmesi ve tedavisi için tükenmişlik ile ilişkili değişkenlerin tanımlanabilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak çalışmamız bu ihtiyacı göz önünde tutarak bu değişkenleri tanımlamayı amaçlamıştır.","PeriodicalId":396945,"journal":{"name":"Current Addiction Research","volume":"112 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"1900-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117111017","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 1900-01-01DOI: 10.5455/car.105-1663615263
G. lmaz, Ali ler, Nil r
ÖZET: TUAS ve yeme bozuklukları arasındaki ilişki incelendiğinde, özellikle obez bireylerin hastalığı daha ağır geçirdiği gözlemlenmektedir. Yeme programındaki bozuklukların obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalık için önemli etkileri olduğu, bununla birlikte TUAS’ın ortaya çıkma riskini artırdığı bilinmektedir. Bugüne kadar eroin, sigara, alkol gibi çeşitli bağımlılık yapıcı maddeler ve TUAS arasındaki ilişki araştırılmış ve yapılan çalışmalarda bu bağımlılık türleri ve TUAS arasında ilişki bulunduğu ve bağımlılığın TUAS için risk faktörü oluşturabileceği çalışmalarda belirtilmiştir. Buna rağmen literatürde yeme bağımlılığı ve TUAS arasındaki ilişkiyi doğrudan araştıran bir çalışmaya rastlanmamıştır. Amaç: TUAS tanısı almış hastalarda anksiyete, depresyon ve yeme bağımlılığının ilişkili olup olmadığını saptamaktır. Yöntem: Araştırma, Mart 2021 – Temmuz 2021 tarihleri arasında İstanbul’da bir hastaneye başvuran hafif, orta ve ağır derecede Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu tanısı (TUAS) almış ve çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden kişilerle yapılmıştır. Betimsel nitelikte olan bu çalışmada etik kurul onayı alındıktan sonra demografik soru formu, Modifiye Edilmiş Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği 2.0, Beck Depresyon Envanteri ve Beck Anksiyete Ölçeği uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmaya dahil olan 105 TUAS hastanın %20’si PAP cihazı kullanmakta %80’i ise cihaz kullanmamaktadır. %71,4’ünde yeme bağımlılığı bulunuyorken %77,1’inde depresyon ve %91,5’inde de anksiyete bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Cinsiyete göre YB, anksiyete ve depresyonda kadınlar erkeklere oranla daha yüksek puan almışlardır. PAP cihazı kullanıp kullanmamanın YB seviyelerinde anlamlı fark oluştuşturduğu ayrıca orta düzeyde YB’ye sahip bireylerin PAP cihazı kullanmadığı görülmüştür. Yeme bağımlılığı ile depresyon arasında negatif yönde ve düşük düzeyde bir ilişki olduğu, YB ile anksiyete, PAP cihazı kullanımı ve TUAS seviyesi arasında bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç: TUAS indeksi ile cihaz kullanımı arasında literatürde anlamlı bir ilişki görülmekteyken, bu çalışma sonucunda ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tıkayıcı Uyku Apne Sendromundaki problemlerin özellikle yeme bağımlılığı bulunan bireylerde tıpkı madde bağımlılarında olduğu gibi farklı bir disiplinle çalışılmasına olanak sağlanmalıdır. Ayrıca orta düzeyde yeme bağımlılığı olan bireylerin cihaz kullanmamaları kiloyu artırıcı bir etken olarak görülebilmektedir.
{"title":"TIKAYICI UYKU APNE SENDROMU OLAN HASTALARIN DEPRESYON, ANKSİYETE VE YEME BAĞIMLIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ","authors":"G. lmaz, Ali ler, Nil r","doi":"10.5455/car.105-1663615263","DOIUrl":"https://doi.org/10.5455/car.105-1663615263","url":null,"abstract":"ÖZET: TUAS ve yeme bozuklukları arasındaki ilişki incelendiğinde, özellikle obez bireylerin hastalığı daha ağır geçirdiği gözlemlenmektedir. Yeme programındaki bozuklukların obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalık için önemli etkileri olduğu, bununla birlikte TUAS’ın ortaya çıkma riskini artırdığı bilinmektedir. Bugüne kadar eroin, sigara, alkol gibi çeşitli bağımlılık yapıcı maddeler ve TUAS arasındaki ilişki araştırılmış ve yapılan çalışmalarda bu bağımlılık türleri ve TUAS arasında ilişki bulunduğu ve bağımlılığın TUAS için risk faktörü oluşturabileceği çalışmalarda belirtilmiştir. Buna rağmen literatürde yeme bağımlılığı ve TUAS arasındaki ilişkiyi doğrudan araştıran bir çalışmaya rastlanmamıştır.\u0000Amaç: TUAS tanısı almış hastalarda anksiyete, depresyon ve yeme bağımlılığının ilişkili olup olmadığını saptamaktır.\u0000Yöntem: Araştırma, Mart 2021 – Temmuz 2021 tarihleri arasında İstanbul’da bir hastaneye başvuran hafif, orta ve ağır derecede Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu tanısı (TUAS) almış ve çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden kişilerle yapılmıştır. Betimsel nitelikte olan bu çalışmada etik kurul onayı alındıktan sonra demografik soru formu, Modifiye Edilmiş Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği 2.0, Beck Depresyon Envanteri ve Beck Anksiyete Ölçeği uygulanmıştır.\u0000Bulgular: Çalışmaya dahil olan 105 TUAS hastanın %20’si PAP cihazı kullanmakta %80’i ise cihaz kullanmamaktadır. %71,4’ünde yeme bağımlılığı bulunuyorken %77,1’inde depresyon ve %91,5’inde de anksiyete bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Cinsiyete göre YB, anksiyete ve depresyonda kadınlar erkeklere oranla daha yüksek puan almışlardır. PAP cihazı kullanıp kullanmamanın YB seviyelerinde anlamlı fark oluştuşturduğu ayrıca orta düzeyde YB’ye sahip bireylerin PAP cihazı kullanmadığı görülmüştür. Yeme bağımlılığı ile depresyon arasında negatif yönde ve düşük düzeyde bir ilişki olduğu, YB ile anksiyete, PAP cihazı kullanımı ve TUAS seviyesi arasında bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. \u0000Sonuç: TUAS indeksi ile cihaz kullanımı arasında literatürde anlamlı bir ilişki görülmekteyken, bu çalışma sonucunda ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tıkayıcı Uyku Apne Sendromundaki problemlerin özellikle yeme bağımlılığı bulunan bireylerde tıpkı madde bağımlılarında olduğu gibi farklı bir disiplinle çalışılmasına olanak sağlanmalıdır. Ayrıca orta düzeyde yeme bağımlılığı olan bireylerin cihaz kullanmamaları kiloyu artırıcı bir etken olarak görülebilmektedir.","PeriodicalId":396945,"journal":{"name":"Current Addiction Research","volume":" 18","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"1900-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"113948064","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 1900-01-01DOI: 10.5455/car.105-1632808119
Mustafa Akan, H. Cumurcu
The use of cocaine, which is a stimulant substance that can quickly develop addiction, is increasing in Europe and Turkey. Cocaine use can cause psychiatric and physical diseases in the individual, but it can also cause social and legal problems. Genetic, sociocultural and pharmacological factors, some factors related to learning and conditioning have an important role in the etiology of cocaine addiction. Cocaine exerts its psychoactive and addictive effects through the limbic system in the brain, which regulates pleasure and motivation. The nucleus accumbens, which is a part of the limbic system, is the most important region that mediates the effect of cocaine. Cocaine use can often be seen together with other psychiatric diseases, and it can also cause damage by affecting other system organs, especially the central nervous system. In this article, the neurochemical effects of cocaine, related psychiatric/physical diseases and treatment options are presented in the light of current information.
{"title":"Cocaine use and related pathologies","authors":"Mustafa Akan, H. Cumurcu","doi":"10.5455/car.105-1632808119","DOIUrl":"https://doi.org/10.5455/car.105-1632808119","url":null,"abstract":"The use of cocaine, which is a stimulant substance that can quickly develop addiction, is increasing in Europe and Turkey. Cocaine use can cause psychiatric and physical diseases in the individual, but it can also cause social and legal problems. Genetic, sociocultural and pharmacological factors, some factors related to learning and conditioning have an important role in the etiology of cocaine addiction. Cocaine exerts its psychoactive and addictive effects through the limbic system in the brain, which regulates pleasure and motivation. The nucleus accumbens, which is a part of the limbic system, is the most important region that mediates the effect of cocaine. Cocaine use can often be seen together with other psychiatric diseases, and it can also cause damage by affecting other system organs, especially the central nervous system. In this article, the neurochemical effects of cocaine, related psychiatric/physical diseases and treatment options are presented in the light of current information.","PeriodicalId":396945,"journal":{"name":"Current Addiction Research","volume":"82 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"1900-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121750071","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 1900-01-01DOI: 10.5455/car.105-1610303894
Tijen engezer, Caner Aslan
Nikotin bağımlılığı tedavi edilmesi gereken kronik bir hastalıktır. Farmakoterapi, kullanılmaması gereken bir durum yoksa bırakmaya istekli ve kabul eden her hastaya başlanmalıdır. Çalışmalar farmakoterapinin bırakma oranlarını plaseboya göre anlamlı ölçüde arttırdığını göstermektedir. Nikotin replasman tedavisi (NRT), Bupropiyon ve Vareniklin birinci basamak tedavilerdir. Bunlardan herhangi bir tanesi ilk seçeneğimiz olabilir. Birinci basamak tedaviler etkinliği kanıtlanmış, yan etki açısından güvenilir ve onaylanmış tedavilerdir. Sigara bağımlılığı tedavisinde farmakoterapiye bilişsel davranışçı terapilerin eklenmesi ile başarı oranları yükselmektedir. Günümüzde NRT için kullanılan nikotin formları; sakız, nazal sprey, pastil, inhaler ve nikotin bandıdır. Ülkemizde ise yalnızca transdermal bant ve sakız formları bulunmaktadır. Nikotin bantları bizim önereceğimiz şekilde sabit bir dozda kullanılırken diğer tüm nikotin formları hastanın ihtiyacı olduğunda kullanılmaktadır. Nontrisiklik, aminoketon bir antidepresan olan bupropiyon, yoksunluk bulgularından olan depresif semptomlara ve iştah artışına özellikle olumlu etki göstermektedir. Vareniklin doğada bulunan bir alkoloid olan sistisin bitkisinin yapısının modifikasyonu ile geliştirilmiştir. α4β2 reseptörleri uyararak nikotinik agonist etkileri ile nucleus accumbensden dopamin salınımını sağlar. Böylece nikotin yoksunluk semptomlarını azaltır. Vareniklinin kontraendike olduğu çok az durum vardır. Diğer ilaçlarla etkileşim konusunda güvenilirdir. Kombinasyon tedavileri ile başarı oranları artmaktadır.
{"title":"Sigara Bağımlılığının Farmakolojik Tedavisi","authors":"Tijen engezer, Caner Aslan","doi":"10.5455/car.105-1610303894","DOIUrl":"https://doi.org/10.5455/car.105-1610303894","url":null,"abstract":"Nikotin bağımlılığı tedavi edilmesi gereken kronik bir hastalıktır. Farmakoterapi, kullanılmaması gereken bir durum yoksa bırakmaya istekli ve kabul eden her hastaya başlanmalıdır. Çalışmalar farmakoterapinin bırakma oranlarını plaseboya göre anlamlı ölçüde arttırdığını göstermektedir. Nikotin replasman tedavisi (NRT), Bupropiyon ve Vareniklin birinci basamak tedavilerdir. Bunlardan herhangi bir tanesi ilk seçeneğimiz olabilir. Birinci basamak tedaviler etkinliği kanıtlanmış, yan etki açısından güvenilir ve onaylanmış tedavilerdir. Sigara bağımlılığı tedavisinde farmakoterapiye bilişsel davranışçı terapilerin eklenmesi ile başarı oranları yükselmektedir.\u0000Günümüzde NRT için kullanılan nikotin formları; sakız, nazal sprey, pastil, inhaler ve nikotin bandıdır. Ülkemizde ise yalnızca transdermal bant ve sakız formları bulunmaktadır. Nikotin bantları bizim önereceğimiz şekilde sabit bir dozda kullanılırken diğer tüm nikotin formları hastanın ihtiyacı olduğunda kullanılmaktadır. Nontrisiklik, aminoketon bir antidepresan olan bupropiyon, yoksunluk bulgularından olan depresif semptomlara ve iştah artışına özellikle olumlu etki göstermektedir. Vareniklin doğada bulunan bir alkoloid olan sistisin bitkisinin yapısının modifikasyonu ile geliştirilmiştir. α4β2 reseptörleri uyararak nikotinik agonist etkileri ile nucleus accumbensden dopamin salınımını sağlar. Böylece nikotin yoksunluk semptomlarını azaltır. Vareniklinin kontraendike olduğu çok az durum vardır. Diğer ilaçlarla etkileşim konusunda güvenilirdir. Kombinasyon tedavileri ile başarı oranları artmaktadır.","PeriodicalId":396945,"journal":{"name":"Current Addiction Research","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"1900-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122185422","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 1900-01-01DOI: 10.5455/car.105-1581540170
Sema Akkoyun, I. Z
Evaluation of Impulsity and Eating Attitude in Patients wiht a Diagnosis of Alcohol Use Disorder Objective: In this study, the relationship between impulsivity and eating attitude was examined in individuals with alcohol use disorder and nonalcohol use individuals. Method: It was conducted as a cross-sectional study involving participants with alcohol use disorders and no alcohol use. The participants who were diagnosed with alcohol use disorder were interviewed with patients hospitalized in the AMATEM service of NP Istanbul Brain Hospital (N=58). Participants were evaluated with Sociodemographic Information Form, Eating Attitude Test, Barratt Impulsivity Scale (BIS-11), Adult ADHD Scale. Results: It was observed that the number of male participants was higher among the group of patients diagnosed with alcohol use disorder (N = 58) and the control group (N = 60). It is seen that the study was done with early adults. When comparing the eating variables, impulsivity and ADHD dimensions, which are the research variables, in the patient group and control group, it was found that the eating attitude and impulsivity dimensions were higher in the patient group diagnosed with alcohol use disorder. In ADHD dimensions, only the attention deficit sub-dimension is higher than the control group. Conclusion: In this study, eating attitude and impulsivity scores were found higher in patients with alcohol use disorder. Key Words: Alcohol Use Disorder, Addiction, ADHD, Impulsivity, Eating Attitude.
{"title":"ALKOL KULLANIM BOZUKLUĞU TANILI HASTALARDA DÜRTÜSELLİK VE YEME\u0000TUTUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ","authors":"Sema Akkoyun, I. Z","doi":"10.5455/car.105-1581540170","DOIUrl":"https://doi.org/10.5455/car.105-1581540170","url":null,"abstract":"Evaluation of Impulsity and Eating Attitude\u0000in Patients wiht a Diagnosis of Alcohol Use\u0000Disorder\u0000Objective: In this study, the relationship\u0000between impulsivity and eating attitude was\u0000examined in individuals with alcohol use\u0000disorder and nonalcohol use individuals.\u0000Method: It was conducted as a cross-sectional\u0000study involving participants with alcohol use\u0000disorders and no alcohol use. The participants\u0000who were diagnosed with alcohol use disorder\u0000were interviewed with patients hospitalized in\u0000the AMATEM service of NP Istanbul Brain\u0000Hospital (N=58). Participants were evaluated\u0000with Sociodemographic Information Form,\u0000Eating Attitude Test, Barratt Impulsivity Scale\u0000(BIS-11), Adult ADHD Scale.\u0000Results: It was observed that the number of\u0000male participants was higher among the group\u0000of patients diagnosed with alcohol use disorder\u0000(N = 58) and the control group (N = 60). It is\u0000seen that the study was done with early adults.\u0000When comparing the eating variables,\u0000impulsivity and ADHD dimensions, which are\u0000the research variables, in the patient group and\u0000control group, it was found that the eating\u0000attitude and impulsivity dimensions were higher\u0000in the patient group diagnosed with alcohol use\u0000disorder. In ADHD dimensions, only the\u0000attention deficit sub-dimension is higher than\u0000the control group.\u0000Conclusion: In this study, eating attitude and\u0000impulsivity scores were found higher in patients\u0000with alcohol use disorder.\u0000Key Words: Alcohol Use Disorder, Addiction,\u0000ADHD, Impulsivity, Eating Attitude.","PeriodicalId":396945,"journal":{"name":"Current Addiction Research","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"1900-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129148641","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}