2 0 1 4 y ı l ı n d a n b u y a n a E s k i ş e h i r i l i n i n M i h a l ı ç ç ı k , M a h m u d i y e , A l p u , Ç i f t e l e r , Beylikova ve Sivrihisar ilçelerinde yürütülen epigrafik yüzey araştırmalarında çok sayıda yeni yazıt tespit edilmiştir. Bu makale, 2021 yılı araştırma sezonunda bulunan tüm yazıtları içermekte ve mezar yazıtları, Frigce lanet yazıtları, litürjik metinler gibi çok çeşitli yayımlanmamış Eski Yunanca yazıtları ve ayrıca mezar stelleri, sütun mezar taşları ve kapı formlu mezar anıtları gibi farklı mezar anıt türlerini sunmaktadır. Makale, yüzey araştırması alanının tarihi coğrafyası ile başlamakta, yazıtları ve yazıtlara ilişkin yorumları içeren katalog bölümü ile son bulmaktadır
{"title":"New Inscriptions from Northeast Phrygia: The 2021 Survey","authors":"H. Güney, Erman Yanık","doi":"10.47589/adalya.1239436","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1239436","url":null,"abstract":"2 0 1 4 y ı l ı n d a n b u y a n a E s k i ş e h i r i l i n i n M i h a l ı ç ç ı k , M a h m u d i y e , A l p u , Ç i f t e l e r , Beylikova ve Sivrihisar ilçelerinde yürütülen epigrafik yüzey araştırmalarında çok sayıda yeni yazıt tespit edilmiştir. Bu makale, 2021 yılı araştırma sezonunda bulunan tüm yazıtları içermekte ve mezar yazıtları, Frigce lanet yazıtları, \u0000litürjik metinler gibi çok çeşitli yayımlanmamış Eski Yunanca yazıtları ve ayrıca mezar stelleri, sütun mezar taşları ve kapı formlu mezar anıtları gibi farklı mezar anıt türlerini sunmaktadır. Makale, yüzey araştırması alanının tarihi coğrafyası ile başlamakta, yazıtları ve yazıtlara ilişkin yorumları içeren katalog bölümü ile son bulmaktadır","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"121 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-01-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"85277444","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makale, Geç Antik Çağ ve Orta Çağ’da storaks ismi verilen reçine üzerinedir. Styrax officinalis L.’den (İng. snowbell, Tr. tesbih / ayı fındığı) elde edilen, sert ve altın rengi olan ve bu yüzden “katı storaks” diye adlandırılan bir türün yanında, Liqudambar orientalis Mill.’den (İng. oriental sweetgum, Tr. sığla / günlük / buhur ağacı) elde edilen, yapışkan ve daha az katı olan ve bu yüzden “sıvı storaks” olarak bilinen bir türü de vardır. Her iki ağaç da Doğu Akdeniz, özellikle Güney Anadolu’da yetişir. Tarih boyunca bu iki ağaçtan çıkarılan reçine, tıpta, parfüm yapımında, liturjide ve büyücülükte kullanılagelmiştir. Tarihsel kaynaklarda birbirine benzeyen bu iki reçine arasında genellikle bir ayrım yapılmaması, modern araştırmacıların işini zorlaştırmaktadır. Bu makalenin amaçlarından biri, metinlerdeki dolaylı ve kısıtlı referanslar üzerinden iki tür arasındaki ayrımı göstermektir. Klasik Dönem’de yaygın şekilde kullanılan katı storaksın, Geç Antik Çağ’da ve özellikle Orta Çağ’da yerini sıvı storaksa bıraktığı düşünülmektedir. Bu varsayıma karşın, hâlihazırdaki çalışma, daha az bulunur ve pahalı olsa da katı storaksın söz konusu geç dönemlerde de mevcut olduğunu kanıtlamaktadır. Ayrıca, storaks ticareti üzerine elde edilen veriler, bize Bizans Dönemi’nde Güney Anadolu’nun Yakındoğu ticaret ağlarının parçası olduğunu gösterir. Storaksın Bizans tıbbi yazınında, büyücülük metinlerinde ve dini ve popüler imgelemde yaygın kullanımı, söz konusu maddenin Bizans kültüründe ne kadar önemli olduğuna işaret eder.
{"title":"The Story of Storax in the Byzantine World: A Fragrant Resin of International Fame from Southern Anatolia","authors":"K. Durak","doi":"10.47589/adalya.1221662","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221662","url":null,"abstract":"Bu makale, Geç Antik Çağ ve Orta Çağ’da storaks ismi verilen reçine üzerinedir. Styrax officinalis L.’den (İng. snowbell, Tr. tesbih / ayı fındığı) elde edilen, sert ve altın rengi olan ve bu yüzden “katı storaks” diye adlandırılan bir türün yanında, Liqudambar orientalis Mill.’den (İng. oriental sweetgum, Tr. sığla / günlük / buhur ağacı) elde edilen, yapışkan ve daha az katı olan ve bu yüzden “sıvı storaks” olarak bilinen bir türü de vardır. Her iki ağaç da Doğu Akdeniz, özellikle Güney Anadolu’da yetişir. Tarih boyunca bu iki ağaçtan çıkarılan reçine, tıpta, parfüm yapımında, liturjide ve büyücülükte kullanılagelmiştir. Tarihsel kaynaklarda birbirine benzeyen bu iki reçine arasında genellikle bir ayrım yapılmaması, modern araştırmacıların işini zorlaştırmaktadır. Bu makalenin amaçlarından biri, metinlerdeki dolaylı ve kısıtlı referanslar üzerinden iki tür arasındaki ayrımı göstermektir. Klasik Dönem’de yaygın şekilde kullanılan katı storaksın, Geç Antik Çağ’da ve özellikle Orta Çağ’da yerini sıvı storaksa bıraktığı düşünülmektedir. Bu varsayıma karşın, hâlihazırdaki çalışma, daha az bulunur ve pahalı olsa da katı storaksın söz konusu geç dönemlerde de mevcut olduğunu kanıtlamaktadır. Ayrıca, storaks ticareti üzerine elde edilen veriler, bize Bizans Dönemi’nde Güney Anadolu’nun Yakındoğu ticaret ağlarının parçası olduğunu gösterir. Storaksın Bizans tıbbi yazınında, büyücülük metinlerinde ve dini ve popüler imgelemde yaygın kullanımı, söz konusu maddenin Bizans kültüründe ne kadar önemli olduğuna işaret eder.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79359964","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sıklıkla ihmal edilse de “büyülü amuletler” grubunun da dahil olduğu yarı değerli taşlar üzerindeki amuletler, yalnızca kişisel dini uygulamalar için değil, aynı zamanda dolaylı olarak Roma İmparatorluk Dönemi’nde Doğu Akdeniz şehirlerindeki ritüel uzmanlarının birbirleriyle olan bağlantıları noktasında da önemli kanıtlar sağlar. Bu çalışma, Anadolu’daki Türk müze ve koleksiyonlarında bulunan altı objeyi tanıtmaktadır. İki sihirli taştan biri, Isis’in Harpokrates’i teselli ettiği bir ikonografi sunmaktadır. İkinci sihirli taş üzerinde, bir aslan üzerinde Kronos / Satürn’ün olduğu ve nadir bulunan büyülü motifler taşıyan bir sahne betimlenmiştir. Sihirli olmayan diğer iki taştan birinde Harpokrates’i taçlandıran Hermes / Merkür yer alır. Diğer örnek ise Serapis’e övgü yazan dört yüzlü taş boncuktur.
{"title":"Six Amuletic Gems in Ankara","authors":"M. Arslan, Richard Gordon, Y. Yeğin","doi":"10.47589/adalya.1221305","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221305","url":null,"abstract":"Sıklıkla ihmal edilse de “büyülü amuletler” grubunun da dahil olduğu yarı değerli taşlar üzerindeki amuletler, yalnızca kişisel dini uygulamalar için değil, aynı zamanda dolaylı olarak Roma İmparatorluk Dönemi’nde Doğu Akdeniz şehirlerindeki ritüel uzmanlarının birbirleriyle olan bağlantıları noktasında da önemli kanıtlar sağlar. Bu çalışma, Anadolu’daki Türk müze ve koleksiyonlarında bulunan altı objeyi tanıtmaktadır. İki sihirli taştan biri, Isis’in Harpokrates’i teselli ettiği bir ikonografi sunmaktadır. İkinci sihirli taş üzerinde, bir aslan üzerinde Kronos / Satürn’ün olduğu ve nadir bulunan büyülü motifler taşıyan bir sahne betimlenmiştir. Sihirli olmayan diğer iki taştan birinde Harpokrates’i taçlandıran Hermes / Merkür yer alır. Diğer örnek ise Serapis’e övgü yazan dört yüzlü taş boncuktur.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"52 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79493800","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yunancadaki miltos kelimesi ve eş anlamlısı olan Latince’deki rubrica, kırmızı aşıboyası için genel terimlerdi. Kırmızı aşıboyası nadir değildi, fakat, Sinop Miltos ’u olarak adlandırılan tip, olağanüstü kalitesi sebebiyle Klasik antik dönemde iyi biliniyordu. Aslen Kapadokya’da çıkarılmıştır ve Sinop limanından ticareti yapılmıştır, nitekim ismini buradan alır. Ancak, muhtemelen MÖ 2. yüzyılın sonunda, ana ticaret yolu değişti ve Roma yönetiminde yol ağının gelişmesi sayesinde şehrin su toplama havzasının iç kısımlara doğru genişlemesiyle Efes üzerinden ihraç edildi. MS 3. yüzyılın sonunda ihracatı muhtemelen durmuş olsa da ünü devam etmiş ve sinopis veya sinopia ismi sonradan yüksek kaliteli ancak çeşitli kökenlerden kırmızı aşı boyasına verilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Kapadokya’da hala çıkarılan kırmızı bir pigment olan yoşa ışığında antik metinlerin sağladığı verilerle arkeolojik kanıtları birleştirmektir. Şüphesiz ki Sinop Miltos’unun aynısıdır ve Klasik sonrası dönemde bölgenin Bizans kiliselerinin duvar süslemelerinde ve daha sonra güvercinliklerinde de kullanılmaya devam etmiş ve bugün Avanos çömlekçileri tarafından kaplarını süslemek için kullanılmaktadır.
{"title":"From the Miltos / Sinopis of Ancient Sinope to the Yoşa of Modern Cappadocia","authors":"Dominique KASSAB TEZGÖR","doi":"10.47589/adalya.1221144","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221144","url":null,"abstract":"Yunancadaki miltos kelimesi ve eş anlamlısı olan Latince’deki rubrica, kırmızı aşıboyası için genel terimlerdi. Kırmızı aşıboyası nadir değildi, fakat, Sinop Miltos ’u olarak adlandırılan tip, olağanüstü kalitesi sebebiyle Klasik antik dönemde iyi biliniyordu. Aslen Kapadokya’da çıkarılmıştır ve Sinop limanından ticareti yapılmıştır, nitekim ismini buradan alır. Ancak, muhtemelen MÖ 2. yüzyılın sonunda, ana ticaret yolu değişti ve Roma yönetiminde yol ağının gelişmesi sayesinde şehrin su toplama havzasının iç kısımlara doğru genişlemesiyle Efes üzerinden ihraç edildi. MS 3. yüzyılın sonunda ihracatı muhtemelen durmuş olsa da ünü devam etmiş ve sinopis veya sinopia ismi sonradan yüksek kaliteli ancak çeşitli kökenlerden kırmızı aşı boyasına verilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Kapadokya’da hala çıkarılan kırmızı bir pigment olan yoşa ışığında antik metinlerin sağladığı verilerle arkeolojik kanıtları birleştirmektir. Şüphesiz ki Sinop Miltos’unun aynısıdır ve Klasik sonrası dönemde bölgenin Bizans kiliselerinin duvar süslemelerinde ve daha sonra güvercinliklerinde de kullanılmaya devam etmiş ve bugün Avanos çömlekçileri tarafından kaplarını süslemek için kullanılmaktadır.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"8 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"78523522","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Eskişehir, Başara köyünde, geçmiş yıllarda gerçekleştirilen kazılarla eş zamanlı olarak yapılan yüzey araştırmalarında, yakın çevrede Roma İmparatorluk Dönemi’nde işletildiği anlaşılan Antik Çağ taş ocakları keşfedilmiştir. Antik yerleşimin güneyindeki kayalık yamaçlarda, ana kaya yüzeyinde taş çıkartma izleri açıkça gözlemlenen dört ocak sahası tespit edilmiştir. Köyde, daha önce farklı araştırmacılar tarafından kaydedilenler dahil olmak üzere, kazılarda açığa çıkartılan Bizans Dönemi kiliselerinde spolien olarak kullanılan mezar stellerinin tümü yakın çevredeki taş ocaklarından çıkartılan gri renkli mermerden yapılmıştır. Kazılarda ele geçen ve yerleşim adı veren (Atyie / Atyia) Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait bir adak stelinin taşcılar (Λατυπoί) tarafından adanmış olması, yakın çevredeki mermer ocaklarının varlığını epigrafik olarak desteklemektedir. Ayrıca Başara’dan çok uzak olmayan (yak. 4,5 km) Han ilçesindeki Roma-Bizans nekropolü yakın çevresi ve yerleşim içinde dağınık olarak bulunan mezar stelleri, MS 2.-3. yüzyıllarda Başara yakınlarındaki taş ocaklarından çıkartılan mermeri işleyen atölye veya atölyelerin başlıca üretimlerinin kapı tipi mezar stelleri olduğu ve bunların yakın çevredeki diğer yerleşimlere dağıldığını gösteren güvenilir kanıtlar sunmaktadır.
{"title":"Ancient Quarries in the Vicinity of Başara and a Local Roman Grave Stele Workshop","authors":"A. Alp","doi":"10.47589/adalya.1221334","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221334","url":null,"abstract":"Eskişehir, Başara köyünde, geçmiş yıllarda gerçekleştirilen kazılarla eş zamanlı olarak yapılan yüzey araştırmalarında, yakın çevrede Roma İmparatorluk Dönemi’nde işletildiği anlaşılan Antik Çağ taş ocakları keşfedilmiştir. Antik yerleşimin güneyindeki kayalık yamaçlarda, ana kaya yüzeyinde taş çıkartma izleri açıkça gözlemlenen dört ocak sahası tespit edilmiştir. Köyde, daha önce farklı araştırmacılar tarafından kaydedilenler dahil olmak üzere, kazılarda açığa çıkartılan Bizans Dönemi kiliselerinde spolien olarak kullanılan mezar stellerinin tümü yakın çevredeki taş ocaklarından çıkartılan gri renkli mermerden yapılmıştır. Kazılarda ele geçen ve yerleşim adı veren (Atyie / Atyia) Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait bir adak stelinin taşcılar (Λατυπoί) tarafından adanmış olması, yakın çevredeki mermer ocaklarının varlığını epigrafik olarak desteklemektedir. Ayrıca Başara’dan çok uzak olmayan (yak. 4,5 km) Han ilçesindeki Roma-Bizans nekropolü yakın çevresi ve yerleşim içinde dağınık olarak bulunan mezar stelleri, MS 2.-3. yüzyıllarda Başara yakınlarındaki taş ocaklarından çıkartılan mermeri işleyen atölye veya atölyelerin başlıca üretimlerinin kapı tipi mezar stelleri olduğu ve bunların yakın çevredeki diğer yerleşimlere dağıldığını gösteren güvenilir kanıtlar sunmaktadır.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"56 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"73425974","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Geç Tunç Çağı’ndan Demir Çağı’na geçiş, tüm Doğu Akdeniz Havzasında büyük kargaşa ve köklü değişimlerin olduğu bir dönem olarak kabul edilir. Büyük siyasi ve kültürel dönüşümler, insan gruplarının yoğun hareketliliği ve aralarındaki ilişkilerle doğrulanmaktadır, ancak bunların ilgili toplumların geçim ekonomisini nasıl etkilediği literatürde henüz tam olarak tartışılmamış bir konudur. Arslantepe Höyüğü’nde yapılan son kazılar, bu soruya ışık tutabilecek ilginç yeni veriler ortaya çıkardı. Bu makale, Arslantepe’de ortaya çıkarılan Erken Demir Çağı zooarkeolojik kalıntılarının temel özelliklerini ortaya koymaktadır. Böylelikle, Geç Tunç Çağı materyalinin diakronik analizi, diğer alanlar ve bölgelerle yapılan karşılaştırmalar, MÖ 2. binyılın son yüzyıllarında gerçekleşen tarım ve hayvancılık biçimleri ve ilişkili zanaat üretimlerinde daha geniş potansiyel dönüşümleri anlamaya yardımcı olacaktır. Ayrıca, Erken Hitit etki alanının sınırında ve daha sonra etkin, bağımsız Demir Çağı krallıklarından birinin başkenti olan bir yerleşimin, tarımsal üretim kalıplarında meydana gelen değişiklikleri anlamamıza katkı sağlayacaktır.
{"title":"Economies in Transformation: A Zooarchaeological Perspective from Early Iron Age Arslantepe (Southeastern Türkiye)","authors":"Federico Manuelli, Giovanni Siracusano","doi":"10.47589/adalya.1221107","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221107","url":null,"abstract":"Geç Tunç Çağı’ndan Demir Çağı’na geçiş, tüm Doğu Akdeniz Havzasında büyük kargaşa ve köklü değişimlerin olduğu bir dönem olarak kabul edilir. Büyük siyasi ve kültürel dönüşümler, insan gruplarının yoğun hareketliliği ve aralarındaki ilişkilerle doğrulanmaktadır, ancak bunların ilgili toplumların geçim ekonomisini nasıl etkilediği literatürde henüz tam olarak tartışılmamış bir konudur. Arslantepe Höyüğü’nde yapılan son kazılar, bu soruya ışık tutabilecek ilginç yeni veriler ortaya çıkardı. Bu makale, Arslantepe’de ortaya çıkarılan Erken Demir Çağı zooarkeolojik kalıntılarının temel özelliklerini ortaya koymaktadır. Böylelikle, Geç Tunç Çağı materyalinin diakronik analizi,\u0000diğer alanlar ve bölgelerle yapılan karşılaştırmalar, MÖ 2. binyılın son yüzyıllarında gerçekleşen tarım ve hayvancılık biçimleri ve ilişkili zanaat üretimlerinde daha geniş potansiyel dönüşümleri anlamaya yardımcı olacaktır. Ayrıca, Erken Hitit etki alanının sınırında ve daha sonra etkin, bağımsız Demir Çağı krallıklarından birinin başkenti olan bir yerleşimin, tarımsal üretim kalıplarında meydana gelen değişiklikleri anlamamıza katkı sağlayacaktır.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"127 3 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79579554","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Geç Antik Dönem’deki kentsel değişimin belirleyici özellikleri arasında endüstriyel faaliyetlerin yaygınlığı ve bu faaliyetlerin bir zamanlar kamu binaları olan yapılarda yürütüldüğü görülmektedir. Bu makale, Küçük Asya’daki Geç Antik Dönem (MS 3. yüzyıl sonu ve 7. yüzyıl arasında) endüstrisinin hem kamusal hem de özel bağlamdaki maddi kanıtları üzerine güncel bir sentez sunmayı amaçlamaktadır. Makalede 39’dan fazla şehirde bulunan 100’ün üzerindeki üretim bağlamından oluşan veri kümesi tasvir edilmektedir. Bir araya getirilen veri kümesi ile birlikte bu eğilimlerin bölge çapında bir fenomen olma derecesi, farklı yapı tiplerindeki bu gelişimin aşamaları ve farklı endüstrilerin bu süreçteki kanıtları ile ilişkili bazı temel sorunları ele alabilmek için kentsel endüstrinin arkeoloji kayıtlarındaki büyük ölçekli eğilimleri belirlenecektir. Bahsedilen verilerin ışığında, bu çalışmanın sonuçları Geç Antik Dönem şehirciliğinde yavaş ve aşamalı süreklilik eğilimleri ile ilgili daha geniş tartışmalarla değerlendirilecektir.
{"title":"Late Antique Industry in the Urban Public and Private Spaces of Asia Minor","authors":"Elizabeth A. Murphy","doi":"10.47589/adalya.1221374","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221374","url":null,"abstract":"Geç Antik Dönem’deki kentsel değişimin belirleyici özellikleri arasında endüstriyel faaliyetlerin yaygınlığı ve bu faaliyetlerin bir zamanlar kamu binaları olan yapılarda yürütüldüğü görülmektedir. Bu makale, Küçük Asya’daki Geç Antik Dönem (MS 3. yüzyıl sonu ve 7. yüzyıl arasında) endüstrisinin hem kamusal hem de özel bağlamdaki maddi kanıtları üzerine güncel bir sentez sunmayı amaçlamaktadır. Makalede 39’dan fazla şehirde bulunan 100’ün üzerindeki üretim bağlamından oluşan veri kümesi tasvir edilmektedir. Bir araya getirilen veri kümesi ile birlikte bu eğilimlerin bölge çapında bir fenomen olma derecesi, farklı yapı tiplerindeki bu gelişimin aşamaları ve farklı endüstrilerin bu süreçteki kanıtları ile ilişkili bazı temel sorunları ele alabilmek için kentsel endüstrinin arkeoloji kayıtlarındaki büyük ölçekli eğilimleri belirlenecektir. Bahsedilen verilerin ışığında, bu çalışmanın sonuçları Geç Antik Dönem şehirciliğinde yavaş ve aşamalı süreklilik eğilimleri ile ilgili daha geniş tartışmalarla değerlendirilecektir.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"18 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87634099","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
2017 yılından itibaren Kabalis / Kabalia yüksek yaylalarında sürdürülen Uylupınar (Erken Kibyra) yüzey araştırmalarında, hareketli çiftçi ve çobanların kırsal yaşamlarına dair Roma Dönemi yoğun arkeolojik izleriyle karşılaşılmıştır. Bu izlerden en önemlileri, kalıcı ya da dönemsel yerleşimler, yüksek yayla kırsalında yerleşimlerle bağlantılı mezar tipleri yanında yol güzergahları ve su kaynaklarını koruyan farklı tanrılara adanmış kaya kabartmalarıdır. Bütün bu veriler, Roma Dönemi’nde bölgede yaratılan yaşam biçimi bütününün bıraktığı maddi kültür verileridir. 2017 yılında Balboura sınırı içerisinde yer alan ve bugün Ambarcık köyü Ballık mevkisinde bir mağara içerisindeki Ares kabartması ve kabartmanın hemen bitişiğindeki sekiz satırlık Hellence yazıtı tespit edilmiştir. Bu yazıt ile Ares olduğu net olarak anlaşılan kabartmanın ikonografisi, bölgede tespit edilmiş olan, benzer ikonografiye sahip diğer kabartmaların da Ares’i temsil ettiğini anlamamız için yol gösterici olmuştur. Ayrıca mağarada yer alan Ares kabartmasıyla aynı kayalıkta mağaranın girişinin önünde, kehanet yazıtı ve yanındaki küçük kabartmanın da, kehanet veren Ares ile bağlantılı olduğu anlaşılmıştır.
{"title":"Ares Reliefs and a New Votive Inscription to Ares in the Rural Highlands of Kabalis / Kabalia","authors":"Feyzullah Eray Dökü, Şenkal Kileci","doi":"10.47589/adalya.1221324","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221324","url":null,"abstract":"2017 yılından itibaren Kabalis / Kabalia yüksek yaylalarında sürdürülen Uylupınar (Erken Kibyra) yüzey araştırmalarında, hareketli çiftçi ve çobanların kırsal yaşamlarına dair Roma Dönemi yoğun arkeolojik izleriyle karşılaşılmıştır. Bu izlerden en önemlileri, kalıcı ya da dönemsel yerleşimler, yüksek yayla kırsalında yerleşimlerle bağlantılı mezar tipleri yanında yol güzergahları ve su kaynaklarını koruyan farklı tanrılara adanmış kaya kabartmalarıdır. Bütün bu veriler, Roma Dönemi’nde bölgede yaratılan yaşam biçimi bütününün bıraktığı maddi kültür verileridir. 2017 yılında Balboura sınırı içerisinde yer alan ve bugün Ambarcık köyü Ballık mevkisinde bir mağara içerisindeki Ares kabartması ve kabartmanın hemen bitişiğindeki sekiz satırlık Hellence yazıtı tespit edilmiştir. Bu yazıt ile Ares olduğu net olarak anlaşılan kabartmanın ikonografisi, bölgede tespit edilmiş olan, benzer ikonografiye sahip diğer kabartmaların da Ares’i temsil ettiğini anlamamız için yol gösterici olmuştur. Ayrıca mağarada yer alan Ares kabartmasıyla aynı kayalıkta mağaranın girişinin önünde, kehanet yazıtı ve yanındaki küçük kabartmanın da, kehanet veren Ares ile bağlantılı olduğu anlaşılmıştır.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"146 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"91065829","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makalede, Limyra antik kentinde, antik tiyatronun güneybatısında 2007-2010 yıllarında tekrar kazılmaya başlanan ve tiyatro hamamı olarak adlandırılan yapıda gün ışığına çıkartılmış iki büyük ticari amfora ele alınmaktadır. Zeest 83 / 89 tipi olarak bilinen bu büyük amforaların Kuzey Karadeniz’de üretildiği düşünülmektedir. Yazarların bildiği kadarıyla Limyra’dan bu iki örnek, Küçük Asya’daki antik yerleşimlerde bulunmuş ilk Zeest 83 / 89 tipi amforalardır. Roma İmparatorluk Dönemi’nde Limyra’nın Kuzey Karadeniz Bölgesi ile ilişkisine ışık tutmanın yanı sıra, Limyra’da bulunmuş bu iki amfora balık ürünleri olarak tahmin edilen içerikleri nedeniyle materyal kültür bazında sosyoekonomik karakterleri ile dikkat çekerler.
{"title":"Big Brothers: Two North Pontic Amphorae of Type Zeest 83 / 89 found in Limyra","authors":"Banu Yener-Marksteiner, Philip Bes","doi":"10.47589/adalya.1221203","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221203","url":null,"abstract":"Bu makalede, Limyra antik kentinde, antik tiyatronun güneybatısında 2007-2010 yıllarında tekrar kazılmaya başlanan ve tiyatro hamamı olarak adlandırılan yapıda gün ışığına çıkartılmış iki büyük ticari amfora ele alınmaktadır. Zeest 83 / 89 tipi olarak bilinen bu büyük amforaların Kuzey Karadeniz’de üretildiği düşünülmektedir. Yazarların bildiği kadarıyla Limyra’dan bu iki örnek, Küçük Asya’daki antik yerleşimlerde bulunmuş ilk Zeest 83 / 89 tipi amforalardır. Roma İmparatorluk Dönemi’nde Limyra’nın Kuzey Karadeniz Bölgesi ile ilişkisine ışık tutmanın yanı sıra, Limyra’da bulunmuş bu iki amfora balık ürünleri olarak tahmin edilen içerikleri nedeniyle materyal kültür bazında sosyoekonomik karakterleri ile dikkat çekerler.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"100 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76088043","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Burada ele alınan makalede, 2015 yılından itibaren Phaselis antik kenti nekropolislerinde sürdürülen yüzey araştırmalarında tespit edilen yazıtlı iki ostothek, bir stel ve iki lahitten oluşan mezar anıtları tanıtılmaktadır. Taşıdıkları yazıtların harf karakterleri dolayısıyla Hellenistik Dönem’e tarihlendirilen ostothek anıtlarından birinin Hermas adlı bir hekime; diğerinin ise Lysanias’ın kızına ait olduğu öğrenilmektedir. Sadece alt profili ve son satırındaki yazıtı korunmuş olan mezar steli de Hellenistik Dönem’e aittir. Üzerindeki yazıtlardan Epaphrodeitos adında bir Phaselis vatandaşı ile Kougas adında başka birine ait olduğu öğrenilen lahit mezarlar, MS 2-3. yüzyıllara tarihlendirilmiştir. Burada ele alınan söz konusu mezar anıtları, epigrafik verileri aracılığıyla kentin onomastik birikimine yeni veriler sunmanın yanı sıra kentin inhumasyon ve kremasyon mezar türlerine dair değerlendirmeler yapmayı mümkün kılmaktadır. Makale, konu edindiği mezar anıtları ve yazıtlar aracılığıyla, günümüze kadar hakkında oldukça sınırlı bilgiye sahip olunan kentin mezar türleri ve yazıtlarına ilişkin çalışmalara ademik bir katkı sunmayı amaçlar. Çalışmanın ilk kısmında, mezar anıtlarının üzerindeki yazıtlar ele alınacak; değerlendirme ve sonuç kısmında ise mezar türleri açısından Phaselis nekropolisleri irdelenerek, yazıtlı anıtların kent nekropolisleri içindeki konumları değerlendirilecektir.
{"title":"Inscribed Ostotheks, Sarcophagi, and a Grave Stele from Phaselis","authors":"Nihal TÜNER ÖNEN, Betül Gürel","doi":"10.47589/adalya.1221128","DOIUrl":"https://doi.org/10.47589/adalya.1221128","url":null,"abstract":"Burada ele alınan makalede, 2015 yılından itibaren Phaselis antik kenti nekropolislerinde sürdürülen yüzey araştırmalarında tespit edilen yazıtlı iki ostothek, bir stel ve iki\u0000lahitten oluşan mezar anıtları tanıtılmaktadır. Taşıdıkları yazıtların harf karakterleri dolayısıyla Hellenistik Dönem’e tarihlendirilen ostothek anıtlarından birinin Hermas adlı bir hekime; diğerinin ise Lysanias’ın kızına ait olduğu öğrenilmektedir. Sadece alt profili ve son satırındaki yazıtı korunmuş olan mezar steli de Hellenistik Dönem’e aittir. Üzerindeki yazıtlardan Epaphrodeitos adında bir Phaselis vatandaşı ile Kougas adında başka birine ait olduğu öğrenilen lahit mezarlar, MS 2-3. yüzyıllara tarihlendirilmiştir. Burada ele alınan söz konusu mezar anıtları, epigrafik verileri aracılığıyla kentin onomastik birikimine yeni veriler sunmanın yanı sıra kentin inhumasyon ve kremasyon mezar türlerine dair değerlendirmeler yapmayı mümkün kılmaktadır. Makale, konu edindiği mezar anıtları ve yazıtlar aracılığıyla, günümüze kadar hakkında oldukça sınırlı bilgiye sahip olunan kentin mezar türleri ve yazıtlarına ilişkin çalışmalara ademik bir katkı sunmayı amaçlar. Çalışmanın ilk kısmında, mezar anıtlarının üzerindeki yazıtlar ele alınacak; değerlendirme ve sonuç kısmında ise mezar türleri açısından Phaselis nekropolisleri irdelenerek, yazıtlı anıtların kent nekropolisleri içindeki konumları değerlendirilecektir.","PeriodicalId":42492,"journal":{"name":"Adalya","volume":"50 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2022-12-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"81119074","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}