Pub Date : 2024-04-25DOI: 10.53493/avrasyasbd.1409341
M. Aktaş
Bu çalışmada, yaşlı istismar ve ihmaline ilişkin kuramsal yaklaşımlara yönelik farkındalık sağlamak amaçlanmıştır. Yaşlılık, kişilerin biyopsikososyal açıdan iyi olma durumlarını tam anlamıyla sağlayamadıkları, var olan düzende görev ve güçlerinde birtakım yetersizlikler yaşadıkları pek çok problemi beraberinde getiren kayıplar dönemi olarak ifade edilebilmektedir. Yaşlılığın başlangıç dönemi 65 yaş ve üzeri olarak bildirilmektedir. Yaşlılık her geçen gün hızla artış göstermektedir. Bu hızlı artış sonucunda yaşlılar dünyada ve ülkemizde birtakım sorunlar ve güçlüklerle karşı karşıya kalmaktadır ve günlük yaşamlarında değişimler meydana gelmektedir. Toplumsal açıdan yaşlı nüfus oranında meydana gelen bu hızlı artışa paralel olarak, yaşlıların yaşamış oldukları sorunların başında yaşlı ihmali ve istismarı gelmektedir. Önemli bir halk sağlığı sorunu olan yaşlı ihmal ve istismarı yaşlılarda pek çok fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlara yol açmaktadır. DSÖ, yaşlı ihmal ve istismarı sonucunda bireylerde yaralanma, hastalık, üretim gücünde yetersizlik, yalnızlık ve karamsarlık gibi bazı önemli sorunlar geliştiğini bildirmektedir. Yaşlı ihmali ve istismarına bağlı gelişen bu sorunlar yaşlı bireye karşı yapılmış bir insan hakkı ihlalidir. Bu insan hakkı ihlaline karşı koymak ya da sorunu en aza indirmek sosyal hizmet mesleği açısından büyük önem taşımaktadır. İstismar ve ihmale uğrayan yaşlı bireylerle çalışan sosyal hizmet uzmanlarının yeterli bilimsel bilgi ve beceriyle donanımlı olması gerekmektedir. Çünkü, sosyal hizmet uzmanının yaşlı ihmali ve istismarına karşı gelişebilecek riskleri, belirti, bulguları, yaşlı istismar ve ihmal değerlendirilmesini, müdahale yöntemlerini bilmeleri sorunun önlenmesinde, çözüm yollarının geliştirilmesinde ve müdahale edilmesinde etkili olacaktır. Sonuç olarak; yaşlıların güçlendirilmesi önemlidir. Yaşlı bireylere yönelik güçlendirme çalışmalarıyla birlikte özgüvenlerini geliştirme, beceri ve yeteneklerini keşfetme, motivasyonlarını en üst düzeye çıkarma faaliyetleri de yapılmalıdır. Bununla birlikte, yaşlı istismar ve ihmaline yönelik makro düzeyde çalışmaların sürdürülmesi, toplumu bilgilendirici eğitim faaliyetlerinin de yapılması hız kazanmalıdır. Televizyon kanallarında, gazete, dergi, kongre ve panellerde kamu spotlarının yaşlı ihmali ve istismarına dikkat çekici nitelikte olması da sorunla mücadelede fayda sağlayacaktır.
{"title":"Yaşlı İstismar ve İhmaline İlişkin Uygulanan Kuramsal Yaklaşımlar","authors":"M. Aktaş","doi":"10.53493/avrasyasbd.1409341","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1409341","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, yaşlı istismar ve ihmaline ilişkin kuramsal yaklaşımlara yönelik farkındalık sağlamak amaçlanmıştır. Yaşlılık, kişilerin biyopsikososyal açıdan iyi olma durumlarını tam anlamıyla sağlayamadıkları, var olan düzende görev ve güçlerinde birtakım yetersizlikler yaşadıkları pek çok problemi beraberinde getiren kayıplar dönemi olarak ifade edilebilmektedir. Yaşlılığın başlangıç dönemi 65 yaş ve üzeri olarak bildirilmektedir. Yaşlılık her geçen gün hızla artış göstermektedir. Bu hızlı artış sonucunda yaşlılar dünyada ve ülkemizde birtakım sorunlar ve güçlüklerle karşı karşıya kalmaktadır ve günlük yaşamlarında değişimler meydana gelmektedir. Toplumsal açıdan yaşlı nüfus oranında meydana gelen bu hızlı artışa paralel olarak, yaşlıların yaşamış oldukları sorunların başında yaşlı ihmali ve istismarı gelmektedir. Önemli bir halk sağlığı sorunu olan yaşlı ihmal ve istismarı yaşlılarda pek çok fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlara yol açmaktadır. DSÖ, yaşlı ihmal ve istismarı sonucunda bireylerde yaralanma, hastalık, üretim gücünde yetersizlik, yalnızlık ve karamsarlık gibi bazı önemli sorunlar geliştiğini bildirmektedir. Yaşlı ihmali ve istismarına bağlı gelişen bu sorunlar yaşlı bireye karşı yapılmış bir insan hakkı ihlalidir. Bu insan hakkı ihlaline karşı koymak ya da sorunu en aza indirmek sosyal hizmet mesleği açısından büyük önem taşımaktadır. İstismar ve ihmale uğrayan yaşlı bireylerle çalışan sosyal hizmet uzmanlarının yeterli bilimsel bilgi ve beceriyle donanımlı olması gerekmektedir. Çünkü, sosyal hizmet uzmanının yaşlı ihmali ve istismarına karşı gelişebilecek riskleri, belirti, bulguları, yaşlı istismar ve ihmal değerlendirilmesini, müdahale yöntemlerini bilmeleri sorunun önlenmesinde, çözüm yollarının geliştirilmesinde ve müdahale edilmesinde etkili olacaktır. Sonuç olarak; yaşlıların güçlendirilmesi önemlidir. Yaşlı bireylere yönelik güçlendirme çalışmalarıyla birlikte özgüvenlerini geliştirme, beceri ve yeteneklerini keşfetme, motivasyonlarını en üst düzeye çıkarma faaliyetleri de yapılmalıdır. Bununla birlikte, yaşlı istismar ve ihmaline yönelik makro düzeyde çalışmaların sürdürülmesi, toplumu bilgilendirici eğitim faaliyetlerinin de yapılması hız kazanmalıdır. Televizyon kanallarında, gazete, dergi, kongre ve panellerde kamu spotlarının yaşlı ihmali ve istismarına dikkat çekici nitelikte olması da sorunla mücadelede fayda sağlayacaktır.","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"34 36","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140657521","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-28DOI: 10.53493/avrasyasbd.1383761
İrem Yıldız Çilengiroğlu, Seda Kurt, Serap Ünsar
Klinik araştırmalar, yeni tedavi seçenekleri sunmada ve mevcut tedavileri iyileştirmede insan sağlığı için büyük önem taşımaktadır. Kanser, çağın hastalığı olarak tanımlanmakta ve giderek yaygınlaşmaktadır. Onkoloji klinik araştırmaları kanseri önlemede, tanı ve tedavide güncel yaklaşımlar sunarak hastalar ve aileleri için destekleyici müdahaleler sağlamaktadır. Yapılan çalışmalar sayesinde hastalar için umut verici olan yeni tedavi seçeneklerine erken erişim sağlanabilmektedir. Klinik araştırmalar multidisipliner bir ekip tarafından yürütülmektedir. Bu ekibin bir parçası olan hemşire klinik araştırmalarda yer almakta, rollerini ve sorumluluklarını yerine getirerek klinik araştırmalara önemli katkı sağlamaktadır. Klinik araştırma hemşiresinin görev tanımı, yetiştirilmesi ve istihdam edilmesiyle ilgili ülkemizde yapılan bir düzenleme bulunmamaktadır. Onkoloji hemşiresinin de onkoloji klinik araştırmalarında yer almasına rağmen rol ve sorumlulukları ile ilgili yasal bir düzenleme yoktur. Klinik araştırmaların yürütülmesinde araştırma hemşiresinin rolünün belirlenmesi, hemşirelere önemli bir rehber olarak hasta bakımının iyileştirilmesinde ve hemşirelik biliminin gelişmesinde önemli rol oynayacaktır.
{"title":"Klinik Araştırmalarda Rol ve Sorumluluklar: Onkoloji Klinik Araştırma Hemşireliği","authors":"İrem Yıldız Çilengiroğlu, Seda Kurt, Serap Ünsar","doi":"10.53493/avrasyasbd.1383761","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1383761","url":null,"abstract":"Klinik araştırmalar, yeni tedavi seçenekleri sunmada ve mevcut tedavileri iyileştirmede insan sağlığı için büyük önem taşımaktadır. Kanser, çağın hastalığı olarak tanımlanmakta ve giderek yaygınlaşmaktadır. Onkoloji klinik araştırmaları kanseri önlemede, tanı ve tedavide güncel yaklaşımlar sunarak hastalar ve aileleri için destekleyici müdahaleler sağlamaktadır. Yapılan çalışmalar sayesinde hastalar için umut verici olan yeni tedavi seçeneklerine erken erişim sağlanabilmektedir. Klinik araştırmalar multidisipliner bir ekip tarafından yürütülmektedir. Bu ekibin bir parçası olan hemşire klinik araştırmalarda yer almakta, rollerini ve sorumluluklarını yerine getirerek klinik araştırmalara önemli katkı sağlamaktadır. Klinik araştırma hemşiresinin görev tanımı, yetiştirilmesi ve istihdam edilmesiyle ilgili ülkemizde yapılan bir düzenleme bulunmamaktadır. Onkoloji hemşiresinin de onkoloji klinik araştırmalarında yer almasına rağmen rol ve sorumlulukları ile ilgili yasal bir düzenleme yoktur. Klinik araştırmaların yürütülmesinde araştırma hemşiresinin rolünün belirlenmesi, hemşirelere önemli bir rehber olarak hasta bakımının iyileştirilmesinde ve hemşirelik biliminin gelişmesinde önemli rol oynayacaktır.","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"131 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140421138","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-19DOI: 10.53493/avrasyasbd.1341759
Nihal Aloğlu, Ayla Güllü
Giriş: Fiziksel ve maddi hasara neden olmanın yanı sıra, depremin etkilenen bölgelerdeki öğrenciler üzerinde çok çeşitli psikolojik sonuçları olabilir. Bu nedenle depremden kurtulan öğrencilerin deprem stresi ile başa çıkma durumlarının belirlenmesi gerekmektedir. Amaç: Bu çalışmanın amacı 2023 Kahramanmaraş merkezli depremleri yaşamış olan hemşirelik öğrencilerinin deprem stresi ile baş etme stratejilerini bazı tanımlayıcı özellikler, deprem sırasındaki ve sonrasındaki zorluklar açısından incelemektir. Gereç ve Yöntem: Kesitsel araştırma tasarımı kullanılan bu çalışmanın örneklemi 191 hemşirelik öğrencisinden oluşmuştur. Veriler Mayıs 2023 – Haziran 2023 tarihleri arasında toplanmıştır. Katılımcıların deprem stresi ile baş etme stratejilerinin belirlenmesinde ‘Deprem Stresi ile Başetme Stratejileri Ölçeği (DSBÖ)’ kullanılmıştır. Veriler t testi ve ANOVA testi kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Hemşirelik öğrencilerinin DSBÖ toplam puanı 43.74±6.52 olarak bulunmuştur. Cinsiyet, yaş, depremde yara almış olmak ve depremde 1.ci derece yakının kaybetmiş olmak öğrencilerin deprem stresiyle baş etme stratejilerini ve alt boyutlarını anlamlı olarak etkilemiştir (p>0.05). Sonuç: Hemşirelik öğrencilerinin deprem stresiyle baş etme stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Uzmanlar tarafından belirlenecek ve sağlanacak olan depremden etkilenme durumuna özel psikolojik destekler hemşirelik öğrencilerinin deprem sonrası stres yönetiminde öğrencilere yardımcı olabilir. Afet sırası ve sonrası stres yönetimi, afetlerle başa çıkma stratejileri gibi derslerin müfredata eklenmesi öğrencilerin afet sonrası stresle baş etme becerilerinin ve bu konudaki bilincin artmasına yardımcı olabilir.
{"title":"2023 Kahramanmaraş Merkezli Depremleri Yaşamış Olan Hemşirelik Öğrencilerinin Deprem Stresi ile Başetme Stratejilerinin İncelenmesi","authors":"Nihal Aloğlu, Ayla Güllü","doi":"10.53493/avrasyasbd.1341759","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1341759","url":null,"abstract":"Giriş: Fiziksel ve maddi hasara neden olmanın yanı sıra, depremin etkilenen bölgelerdeki öğrenciler üzerinde çok çeşitli psikolojik sonuçları olabilir. Bu nedenle depremden kurtulan öğrencilerin deprem stresi ile başa çıkma durumlarının belirlenmesi gerekmektedir. \u0000Amaç: Bu çalışmanın amacı 2023 Kahramanmaraş merkezli depremleri yaşamış olan hemşirelik öğrencilerinin deprem stresi ile baş etme stratejilerini bazı tanımlayıcı özellikler, deprem sırasındaki ve sonrasındaki zorluklar açısından incelemektir. \u0000Gereç ve Yöntem: Kesitsel araştırma tasarımı kullanılan bu çalışmanın örneklemi 191 hemşirelik öğrencisinden oluşmuştur. Veriler Mayıs 2023 – Haziran 2023 tarihleri arasında toplanmıştır. Katılımcıların deprem stresi ile baş etme stratejilerinin belirlenmesinde ‘Deprem Stresi ile Başetme Stratejileri Ölçeği (DSBÖ)’ kullanılmıştır. Veriler t testi ve ANOVA testi kullanılarak analiz edilmiştir. \u0000Bulgular: Hemşirelik öğrencilerinin DSBÖ toplam puanı 43.74±6.52 olarak bulunmuştur. Cinsiyet, yaş, depremde yara almış olmak ve depremde 1.ci derece yakının kaybetmiş olmak öğrencilerin deprem stresiyle baş etme stratejilerini ve alt boyutlarını anlamlı olarak etkilemiştir (p>0.05). \u0000Sonuç: Hemşirelik öğrencilerinin deprem stresiyle baş etme stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Uzmanlar tarafından belirlenecek ve sağlanacak olan depremden etkilenme durumuna özel psikolojik destekler hemşirelik öğrencilerinin deprem sonrası stres yönetiminde öğrencilere yardımcı olabilir. Afet sırası ve sonrası stres yönetimi, afetlerle başa çıkma stratejileri gibi derslerin müfredata eklenmesi öğrencilerin afet sonrası stresle baş etme becerilerinin ve bu konudaki bilincin artmasına yardımcı olabilir.","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"35 35","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140449775","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-31DOI: 10.53493/avrasyasbd.1381184
Seher GÖNEN ŞENTÜRK, Damla BAYRAK AMASYA, Zeynep Nehir Sari
Amaç: Kronik hastalığa sahip bireylerin öz bakım yönetimi ile psikolojik dayanıklılık düzeyi arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu araştırma bir devlet hastanesinin dahiliye polikliniklerine başvuran 105 kronik hastalığa sahip birey ile yürütülmüştür. Veriler; Sosyodemografik Özellikler Anket Formu, Kronik Hastalıklarda Öz Bakım Yönetimi Ölçeği ve Yetişkinler İçin Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, ortanca, 25. ve 75. çeyreklikler, minimum, maksimum, Kolmogorov Smirnov testi ve Spearman korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 61,14 ± 14,14, %51,4’ü kadın, %27,6’sı ilkokul mezunu, %74,3’ü çalışmamakta, %75,2’sinin geliri gidere denk ve %41’ inin iki tane kronik hastalığı mevcuttur. Kronik Hastalıklarda Öz Bakım Yönetimi Ölçeği toplam puan ortancası 118,0 (25.-75. çeyreklikler=109,5-123,5)’dir. Yetişkinlerde Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği toplam puan ortancası 128,0 (25.-75. çeyreklikler=113,0-138,0)’dir. Kronik Hastalıklarda Öz Bakım Yönetimi Ölçeği toplam puanı ile Yetişkinlerde Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği toplam puanı arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (r=0,199, p=0,042). Sonuç: Kronik hastalığa sahip bireylerin psikolojik dayanıklılık düzeyi arttıkça öz bakım yönetimi becerileri de artmaktadır. Kronik hastalığı olan bireylerin öz bakım yönetimini arttırmaya yönelik girişimler planlanırken psikolojik dayanıklılık düzeyinin de göz önünde bulundurulması önerilmektedir.
{"title":"Kronik Hastalığa Sahip Bireylerin Öz Bakım Yönetimi ile Psikolojik Dayanıklılık Düzeyi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi","authors":"Seher GÖNEN ŞENTÜRK, Damla BAYRAK AMASYA, Zeynep Nehir Sari","doi":"10.53493/avrasyasbd.1381184","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1381184","url":null,"abstract":"Amaç: Kronik hastalığa sahip bireylerin öz bakım yönetimi ile psikolojik dayanıklılık düzeyi arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu araştırma bir devlet hastanesinin dahiliye polikliniklerine başvuran 105 kronik hastalığa sahip birey ile yürütülmüştür. Veriler; Sosyodemografik Özellikler Anket Formu, Kronik Hastalıklarda Öz Bakım Yönetimi Ölçeği ve Yetişkinler İçin Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, ortanca, 25. ve 75. çeyreklikler, minimum, maksimum, Kolmogorov Smirnov testi ve Spearman korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 61,14 ± 14,14, %51,4’ü kadın, %27,6’sı ilkokul mezunu, %74,3’ü çalışmamakta, %75,2’sinin geliri gidere denk ve %41’ inin iki tane kronik hastalığı mevcuttur. Kronik Hastalıklarda Öz Bakım Yönetimi Ölçeği toplam puan ortancası 118,0 (25.-75. çeyreklikler=109,5-123,5)’dir. Yetişkinlerde Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği toplam puan ortancası 128,0 (25.-75. çeyreklikler=113,0-138,0)’dir. Kronik Hastalıklarda Öz Bakım Yönetimi Ölçeği toplam puanı ile Yetişkinlerde Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği toplam puanı arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (r=0,199, p=0,042). Sonuç: Kronik hastalığa sahip bireylerin psikolojik dayanıklılık düzeyi arttıkça öz bakım yönetimi becerileri de artmaktadır. Kronik hastalığı olan bireylerin öz bakım yönetimini arttırmaya yönelik girişimler planlanırken psikolojik dayanıklılık düzeyinin de göz önünde bulundurulması önerilmektedir.","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"185 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140473694","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Konjenital kalp hastalıkları (KKH), doğum öncesi, doğumda veya yaşamın ilerleyen dönemlerinde saptanabilen yapısal kalp kusurları olarak tanımlanmaktadır. KKH etiyolojisinin karmaşık olduğu, muhtemelen çevresel etmenler ve kalıtsal faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Maternal mikro besin ögesi durumu, bebeklerde KKH riski ile ilişkili olarak gözlenmektedir. Folik asit (FA), folatın sentetik şeklidir. Literatürü incelediğimizde, yapılan çalışmalarda gebelerde FA desteğinin bebeklerde doğumsal hastalıkların ortaya çıkmasında koruyucu bir etken olduğu görülmektedir. Yapılan çalışmalara göre gebelerde ve yenidoğanlardaki FA takviyesinin KKH insidansı üzerine de faydası olduğu düşünülmektedir.
Amaç: Bu derlemede folik asit takviyesinin gebelik öncesi ve gebelik sürecinde alımının yenidoğandaki konjenital kalp hastalıkları görülme riski ile ilgili yapılan bilimsel çalışmaları bildirmek amaçlanmaktadır. Sonuç: Gebelik öncesinden itibaren ve gebelik süresince alınan folik asit takviyesinin yenidoğanda konjenital kalp hastalıkları riskini önemli derecede azalttığı, bunun yanısıra etkinlik düzeyi de birçok bilimsel çalışmayla bildirilmiş olup, kesinliği üzerinde daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
{"title":"FOLİK ASİT VE KONJENİTAL KALP HASTALIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ","authors":"Ferda KOÇ, Hatice Aybüke ÇALIŞKAN, Tuğba KÜÇÜKKASAP CÖMERT","doi":"10.53493/avrasyasbd.1313869","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1313869","url":null,"abstract":"Konjenital kalp hastalıkları (KKH), doğum öncesi, doğumda veya yaşamın ilerleyen dönemlerinde saptanabilen yapısal kalp kusurları olarak tanımlanmaktadır. KKH etiyolojisinin karmaşık olduğu, muhtemelen çevresel etmenler ve kalıtsal faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Maternal mikro besin ögesi durumu, bebeklerde KKH riski ile ilişkili olarak gözlenmektedir. Folik asit (FA), folatın sentetik şeklidir. Literatürü incelediğimizde, yapılan çalışmalarda gebelerde FA desteğinin bebeklerde doğumsal hastalıkların ortaya çıkmasında koruyucu bir etken olduğu görülmektedir. Yapılan çalışmalara göre gebelerde ve yenidoğanlardaki FA takviyesinin KKH insidansı üzerine de faydası olduğu düşünülmektedir.
 Amaç: Bu derlemede folik asit takviyesinin gebelik öncesi ve gebelik sürecinde alımının yenidoğandaki konjenital kalp hastalıkları görülme riski ile ilgili yapılan bilimsel çalışmaları bildirmek amaçlanmaktadır. Sonuç: Gebelik öncesinden itibaren ve gebelik süresince alınan folik asit takviyesinin yenidoğanda konjenital kalp hastalıkları riskini önemli derecede azalttığı, bunun yanısıra etkinlik düzeyi de birçok bilimsel çalışmayla bildirilmiş olup, kesinliği üzerinde daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135804419","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-30DOI: 10.53493/avrasyasbd.1342039
Marwah HUSSEİN ALİ AL HAMEEDAWİ, Gökçe Banu ACAR GÜL
Aile planlaması hizmetlerinin istenmeyen gebeliklerin ve aşırı doğurganlığın önüne geçerek anne-çocuk sağlığının korunması böylece toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesinde önemli rolü vardır. Bu araştırma evli kadınların aile planlaması yöntemleri hakkında bilgi düzeyleri ve davranışlarını değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak tasarlanmıştır. Araştırma Irak'ın Al-Rifai İlçesi’ndeki birinci basamak sağlık merkezlerinde Nisan-Temmuz 2022 tarihleri arasında 154 evli kadın ile yürütülmüştür. Veriler anket formu kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemiyle araştırmacı tarafından toplanmıştır. Verilerin istatistiksel analizde ortalama±standart sapma, frekans ve yüzde değerleri, bağımsız gruplar t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmış olup testlerin anlamlılık düzeyi için p
{"title":"Evli Kadınların Aile Planlaması Yöntemleri Hakkında Bilgi Düzeylerinin ve Davranışlarının Değerlendirilmesi","authors":"Marwah HUSSEİN ALİ AL HAMEEDAWİ, Gökçe Banu ACAR GÜL","doi":"10.53493/avrasyasbd.1342039","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1342039","url":null,"abstract":"Aile planlaması hizmetlerinin istenmeyen gebeliklerin ve aşırı doğurganlığın önüne geçerek anne-çocuk sağlığının korunması böylece toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesinde önemli rolü vardır. Bu araştırma evli kadınların aile planlaması yöntemleri hakkında bilgi düzeyleri ve davranışlarını değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak tasarlanmıştır. Araştırma Irak'ın Al-Rifai İlçesi’ndeki birinci basamak sağlık merkezlerinde Nisan-Temmuz 2022 tarihleri arasında 154 evli kadın ile yürütülmüştür. Veriler anket formu kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemiyle araştırmacı tarafından toplanmıştır. Verilerin istatistiksel analizde ortalama±standart sapma, frekans ve yüzde değerleri, bağımsız gruplar t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmış olup testlerin anlamlılık düzeyi için p","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136271516","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
It is a well-known fact that diet with excessive fat and obesity are the triggers and theculprits of many diseases. .It is known that exercise increases physical fitness, affects general health positively and plays an active role in preventing diseases. This study investigated the effect of moderate exercise on liver function, lipid peroxidation and the lipid profile in rats fed with a high fat or standard diet.Twenty-four Wistar albino rats were randomly divided into four groups as control, exercise, high-fat diet (HFD) and HFD+exercise (n=6). After 8 weeks of study glucose, lipid profile, liver fonction tests, gamma-glutamyl transferase (GGT) activities and the malondialdehyde (MDA)level were measured in both serum and liver.Glucose levels in the HFD+E group were lower than the control and exercise (p
{"title":"The Effect of Moderate Exercise on Liver Function, Lipid Peroxidation and the Lipid Profile in Rats Fed a High-Fat or Standard Diet","authors":"Nizamettin GÜNBATAR, Zübeyir HUYUT, Gokhan OTO, Bahattin BULDUK, Suat EKİN","doi":"10.53493/avrasyasbd.1224512","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1224512","url":null,"abstract":"It is a well-known fact that diet with excessive fat and obesity are the triggers and theculprits of many diseases. .It is known that exercise increases physical fitness, affects general health positively and plays an active role in preventing diseases. This study investigated the effect of moderate exercise on liver function, lipid peroxidation and the lipid profile in rats fed with a high fat or standard diet.Twenty-four Wistar albino rats were randomly divided into four groups as control, exercise, high-fat diet (HFD) and HFD+exercise (n=6). After 8 weeks of study glucose, lipid profile, liver fonction tests, gamma-glutamyl transferase (GGT) activities and the malondialdehyde (MDA)level were measured in both serum and liver.Glucose levels in the HFD+E group were lower than the control and exercise (p","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136272260","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-26DOI: 10.53493/avrasyasbd.1339322
Zeynep Bengisu EJDER
K vitamini yağda çözünen bir vitamin olup doğada filokinon (K1), menakinon (K2) ve sentetik analog olarak da menadion (K3) formunda kullanılmaktadır. Genellikle koagülasyon üzerine rolü olduğu bilinen K vitamininin günümüzde kardiyovasküler hastalıklar, osteoporoz, vasküler kalsifikasyon, kanser, diyabet ve glisemik kontrol ile de ilişkisi olduğu bildirilmektedir. Aynı zamanda metabolizmada K vitaminine bağımlı proteinlerin karboksilasyonundan da sorumlu olan vitaminin alınımı son zamanlarda daha çok dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmalarda K vitamininin beyinde miyelinizasyonun yoğun olduğu bölgelerde Menakinon-4 (MK-4) formunda bulunduğu saptanmış olan K vitamini eksikliğinin bilişsel performans bozukluğunun patogenezinde rol alabileceği bildirilmiştir. K vitamininin bu etkisini Gas-6 ve protein S gibi moleküller aracılığıyla veya nöronları oksidatif stres hasarına karşı koruyarak gösterdiği düşünülmektedir. Bu derlemede K vitamininin bilişsel performans üzerine etkilerini incelemek amaçlanmaktadır.
维生素 K 是一种脂溶性维生素,在自然界中以植物醌(K1)、甲萘醌(K2)和合成类似物甲萘醌(K3)的形式存在。众所周知,维生素 K 在凝血过程中发挥作用,但现在有报告称,维生素 K 与心血管疾病、骨质疏松症、血管钙化、癌症、糖尿病和血糖控制有关。维生素 K 在新陈代谢中还负责对依赖维生素 K 的蛋白质进行羧化,其摄入量最近引起了更多关注。有研究报告称,在大脑髓鞘化密集的区域,维生素 K 以 MK-4 的形式存在,维生素 K 的缺乏可能在认知功能障碍的发病机制中发挥作用。维生素 K 被认为是通过 Gas-6 和蛋白 S 等分子或通过保护神经元免受氧化应激损伤来发挥这种作用的。本综述旨在研究维生素 K 对认知能力的影响。
{"title":"K Vitamini ve Bilişsel Performans: Mini Bir Derleme","authors":"Zeynep Bengisu EJDER","doi":"10.53493/avrasyasbd.1339322","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1339322","url":null,"abstract":"K vitamini yağda çözünen bir vitamin olup doğada filokinon (K1), menakinon (K2) ve sentetik analog olarak da menadion (K3) formunda kullanılmaktadır. Genellikle koagülasyon üzerine rolü olduğu bilinen K vitamininin günümüzde kardiyovasküler hastalıklar, osteoporoz, vasküler kalsifikasyon, kanser, diyabet ve glisemik kontrol ile de ilişkisi olduğu bildirilmektedir. Aynı zamanda metabolizmada K vitaminine bağımlı proteinlerin karboksilasyonundan da sorumlu olan vitaminin alınımı son zamanlarda daha çok dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmalarda K vitamininin beyinde miyelinizasyonun yoğun olduğu bölgelerde Menakinon-4 (MK-4) formunda bulunduğu saptanmış olan K vitamini eksikliğinin bilişsel performans bozukluğunun patogenezinde rol alabileceği bildirilmiştir. K vitamininin bu etkisini Gas-6 ve protein S gibi moleküller aracılığıyla veya nöronları oksidatif stres hasarına karşı koruyarak gösterdiği düşünülmektedir. Bu derlemede K vitamininin bilişsel performans üzerine etkilerini incelemek amaçlanmaktadır.","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135720980","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-22DOI: 10.53493/avrasyasbd.1337736
Hülya YÜCEL
Günümüzde varlığı her geçen gün daha çok ihtiyaç hissedilen teknoloji, hayatımızda deneyimlenerek yer bulmaktadır. COVID-19 salgın döneminde yüz yüze temasın zorlaşması mobil hizmetlere duyulan ihtiyacı artırmış ve ergoterapide telerehabilitasyon programlarının geliştirilmesi ve kullanılmasına zemin hazırlamıştır. Sağlık sisteminde daha iyi bir hizmet sunabilmek için mobil sağlık uygulamaları ergoterapistler tarafından kullanılmaktadır. Bireylerin günlük yaşam aktivitelerindeki bağımsızlığı ile toplumsal katılımlarını ve yaşam kalitelerini arttırmak için hem değerlendirme hem de tedavi amaçlı olarak tercih edilmektedir. Tedavide mobil sağlık uygulamalarından faydalanmak ergoterapistin danışanla ilgili doğru bilgiler edinmesi, sonuçlara daha hızlı ve kolay ulaşabilmesi ve müdahale planını güçlendirmesi için gereklidir. Ergoterapide mobil sağlık uygulamalarının kullanımıyla ilgili mevcut uluslararası ve ulusal kaynaklar yetersizdir. Bu derleme için, Google Scholar, PubMed ve ScienceDirect elektronik veri tabanlarında “mobil sağlık uygulamaları”, “mSağlık”, “mhealth app” ve “pediatric mobile health apps” anahtar kelimeleri kullanılarak seçilen makaleler incelenmiştir. Ergoterapi hizmetlerinde mobil sağlık uygulamaları; pediatrik, yetişkin ve geriatrik yaş gruplarındaki tanılara göre uygulama örnekleri ile sunulmuştur. Bu çalışmanın mobil sağlık uygulamalarının gelecekteki ihtiyaçlara göre değişimi ve dolayısıyla daha çok danışan tarafından kullanılabilmesi için rehber olacağı düşünülmektedir.
{"title":"Ergoterapide Mobil Sağlık Uygulamalarının Kullanımı","authors":"Hülya YÜCEL","doi":"10.53493/avrasyasbd.1337736","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1337736","url":null,"abstract":"Günümüzde varlığı her geçen gün daha çok ihtiyaç hissedilen teknoloji, hayatımızda deneyimlenerek yer bulmaktadır. COVID-19 salgın döneminde yüz yüze temasın zorlaşması mobil hizmetlere duyulan ihtiyacı artırmış ve ergoterapide telerehabilitasyon programlarının geliştirilmesi ve kullanılmasına zemin hazırlamıştır. Sağlık sisteminde daha iyi bir hizmet sunabilmek için mobil sağlık uygulamaları ergoterapistler tarafından kullanılmaktadır. Bireylerin günlük yaşam aktivitelerindeki bağımsızlığı ile toplumsal katılımlarını ve yaşam kalitelerini arttırmak için hem değerlendirme hem de tedavi amaçlı olarak tercih edilmektedir. Tedavide mobil sağlık uygulamalarından faydalanmak ergoterapistin danışanla ilgili doğru bilgiler edinmesi, sonuçlara daha hızlı ve kolay ulaşabilmesi ve müdahale planını güçlendirmesi için gereklidir. Ergoterapide mobil sağlık uygulamalarının kullanımıyla ilgili mevcut uluslararası ve ulusal kaynaklar yetersizdir. Bu derleme için, Google Scholar, PubMed ve ScienceDirect elektronik veri tabanlarında “mobil sağlık uygulamaları”, “mSağlık”, “mhealth app” ve “pediatric mobile health apps” anahtar kelimeleri kullanılarak seçilen makaleler incelenmiştir. Ergoterapi hizmetlerinde mobil sağlık uygulamaları; pediatrik, yetişkin ve geriatrik yaş gruplarındaki tanılara göre uygulama örnekleri ile sunulmuştur. Bu çalışmanın mobil sağlık uygulamalarının gelecekteki ihtiyaçlara göre değişimi ve dolayısıyla daha çok danışan tarafından kullanılabilmesi için rehber olacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"31 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136099088","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-21DOI: 10.53493/avrasyasbd.1347047
Fatma ÇARIKÇI, Burcu AYKANAT GİRGİN, Duygu GÖZEN
Yenidoğan yoğun bakım hemşireliği, doğum sonrası özel bakım ihtiyacı olan yenidoğanların sağlık durumlarının tanılanması, tedavi edilmesi, izlenmesi ve bakım ihtiyaçlarının karşılanması için bilimsel bilgi ve beceriye dayanan bir uzmanlık alanıdır. Bu alanda çalışan hemşireler, bilimsel bilginin ve sağlık bakım uygulamalarının sürekli güncellendiği ve yenilendiği bir çalışma faaliyeti içindedir. Bu nedenle, yeni veya geliştirilmiş fikirlerin, süreçlerin, ürünlerin veya hizmetlerin hemşirelik hizmetlerine entegre edilmesi anlamına gelen inovasyon, bu alanda çalışan hemşireler için önemli bir yetkinlik ve sorumluluktur. İnovasyon, hemşirelik hizmetlerinin verimliliğini, kalitesini ve maliyet-etkinliğini artırmak için gerekli bir süreçtir. Ayrıca inovasyon, hemşirelik mesleğinin gelişimine, araştırmaya, liderliğe ve iş birliğine katkı sağlamaktadır. Bu derlemede, yenidoğan yoğun bakım hemşireliğinde inovasyonun gerekliliği ve önemi vurgulanmakta, dünyada ve ülkemizde yenidoğan yoğun bakım alanında gerçekleştirilen inovatif ürünlere değinilmektedir.
{"title":"Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Hizmetlerinin Geliştirilmesinde İnovasyonun Rolü","authors":"Fatma ÇARIKÇI, Burcu AYKANAT GİRGİN, Duygu GÖZEN","doi":"10.53493/avrasyasbd.1347047","DOIUrl":"https://doi.org/10.53493/avrasyasbd.1347047","url":null,"abstract":"Yenidoğan yoğun bakım hemşireliği, doğum sonrası özel bakım ihtiyacı olan yenidoğanların sağlık durumlarının tanılanması, tedavi edilmesi, izlenmesi ve bakım ihtiyaçlarının karşılanması için bilimsel bilgi ve beceriye dayanan bir uzmanlık alanıdır. Bu alanda çalışan hemşireler, bilimsel bilginin ve sağlık bakım uygulamalarının sürekli güncellendiği ve yenilendiği bir çalışma faaliyeti içindedir. Bu nedenle, yeni veya geliştirilmiş fikirlerin, süreçlerin, ürünlerin veya hizmetlerin hemşirelik hizmetlerine entegre edilmesi anlamına gelen inovasyon, bu alanda çalışan hemşireler için önemli bir yetkinlik ve sorumluluktur. İnovasyon, hemşirelik hizmetlerinin verimliliğini, kalitesini ve maliyet-etkinliğini artırmak için gerekli bir süreçtir. Ayrıca inovasyon, hemşirelik mesleğinin gelişimine, araştırmaya, liderliğe ve iş birliğine katkı sağlamaktadır. Bu derlemede, yenidoğan yoğun bakım hemşireliğinde inovasyonun gerekliliği ve önemi vurgulanmakta, dünyada ve ülkemizde yenidoğan yoğun bakım alanında gerçekleştirilen inovatif ürünlere değinilmektedir.","PeriodicalId":486924,"journal":{"name":"Avrasya sağlık bilimleri dergisi","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136238122","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}